- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 6 Ocak 2011
- Mesajlar
- 118
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 86
Aratus (Soli'li Aratus)
İlk çağın, Aratus’u büyük bir Yunanlı şair olarak göstermesine rağmen günümüze onun hakkında çok az bilgi ulaşmıştır. Latince deyişiyle Aratus, ya da yunanca deyişiyle Aratos İ.Ö. 315-245 yıllarında yaşamış şair ve astronomdur. Muhtemelen Kilikya’da Soli’de doğmuştur. Atina’da Zenon’un kurduğu okulda stoa felsefesi okumuş, zamanının büyük kısmını şüphesiz Makedonya kralı Antigone Gonatas’ın sarayında geçirmiştir. Şair Theocrite’in çağdaşıdır. Astronomi üzerine Yunanlar tarafından belirtilmiş, bilinen 48 takımyıldızın en eski tasviri olan “les Pronostics et les Phénomènes, Olaylar ve Tahminler” başlıklı uzun bir şiir yazdı. Çiçero, Germanicus ve Avienus bu eseri şiir şeklinde Latinceye çevirdiler ve Hipparque, Eratosthen ve Theon onu yorumladılar.
Eski bir astronom olan Meton, kati hesaplarla her şeyin karıştığı büyük yıla bağlantılı olarak küçük yılı buldu. Ondan sonra astronomlar, her yılda kış, ilkbahar, yaz, sonbahar olarak 19 yıllık devre halinde güneşin dolanma tablolarını şehirlerde ilan ettiler. Bazı rüzgârlar ve bilinmesinde yarar olan diğer haller, Yunanlıların Mısırlılardan ve Kaldelilerden öğrendiği kesin olan bütün bu şeyler Aratus tarafından tanındı. 19 yıl gözlemlenen güneşin hareketi esnasında çoğu kez aynı olduğu görüldü.
Ben burada eserin yalnız " Tahminler" bölümünü Türkçeye çevirmekle yetineceğim. Amacım, insanlığın siyasi tarihi, savaş tarihi, sanat tarihi bir yana; fikir tarihinden bir örnek aktarmak olacak. Devletler kurulmuş, devletler yıkılmış; ülkeler alınmış, ülkeler verilmiş; eserler yapılmış, eserler tahrip edilmiş ama fikirler kaybolmamış aksine biri birini tamamlayarak artmış ve insanlık ortaya çıktığından bu yana bir adım geri gitmemiştir.
Tahminler
Türkçeye çeviren: Sunar Yazıcıoğlu
Her ayın başlangıcını işaret eden, Ay’ın batı tarafında ince bir boynuz gibi belirdiğini görmüyor musunuz? Gölgeden bahsedecek kadar ilk ışığının oldukça kuvvetli olduğu zaman, Ay dördüncü günündedir. Sekizinci günde, Ay’ın iki yarıya kesilmiş plağı onu ancak tek olarak gösterir; ama ayın ortasında, yüzünü tamamen gösterir ve batımında, bu safhalar aksine bir dönüşle, her tan sökümünde ayın hangi bölümünün başlayacağını açığa vurur.
Zodyakın on iki parçası gecelerin süresini, ve bütün yıl boyunca, toprağın sürme, ekme, fidan dikme işlemine uygun olarak mevsimleri göstermeğe yeter. Bütün bu bildiriler bize her yerde tanrısallıkla belirtiliyor. Ve her kim bir gemi üzerinde fırtınaya ve yağmura uğradıysa kızgın Arcturus (Sığırtmaç) 'u , ya da sabahleyin okyanusun ortasında doğan diğer öteki yıldızları ve gecenin başında oradan çıkan yıldızları anımsar. Güneş her yıl uzun bir yol kat ederek onları dolaşır, bazen doğarak, bazen batarak, bazen birine bazen diğerine yaklaşır, bir zaman bir yıldızın, ve başka bir zaman başka bir yıldızın tana hafifçe dokunduğu gibi. Parlak Güneşin aralarında biri birine tamamen eşit yıllık on dokuz dolanımından, ve kuşaktan Orion’un ayaklarının ucuna ve gözüpek köpeğine kadar gecenin yıldızlarından dolayı onu bilirsiniz. Hatta Neptün’ün yıldızları ve Jüpiter’inkiler onları gözlemleyen insanlara doğa gereği olacağı haber verirler: o halde, eğer bir gemiye kendinizi güveniyorsanız, kış rüzğarlarını ve fırtınalı denizi önceden haber veren işaretlerini tanımayı öğrenmeye özen gösterin. Bunda az zahmet çekersiniz, ve tedbirli insan orada büyük yarar bulur. Önce kendisi gerekli önlemleri alarak, diğerlerini fırtınanın yaklaşmasından uyarır, zira genellikle dingin bir gecede, sabahtan itibaren denizden korktuğu için, gemisini karada yerine bırakır; başka sefer, hareket gününü üçüncü güne ve bazen beşinci güne kadar uzatır. Ama aynı şekilde başka zamanlar kendisini tahmin etmediği tehlikeye atar, zira insanlar her şey hakkında bilgiyi Zeus’dan almadıkları için; onlardan saklanan, canı isterse onlara daha sonra bildirilecek olan, öyle yine pek çok şey var; zira her yerde saygın olduğu için o, ölümlüleri sever ve koruması onlara verdiği işaretlerde açıkça görülür. Böylece Ay, ancak yarısı görünür olduğunda, bize bazı şeyler öğretir, ve iki yanını doldurdukça, ve gene tam olduğunda, başka şeyler de öğretir. Gecenin sonunda, doğduğu zaman güneş için de aynıdır. Öteki yıldızlardan, gece olduğu gibi gündüz de gene başka tahminleri çıkarabiliriz.
O halde önce iki boynuzunu ilerleten Ay’ı gözlemleyin: akşam değişik zamanlarda ışığını çeşitlendirir. Ay hilal halinde çok çeşitli görünüşler alır, bir kısmı üçüncü, ötekileri dördüncü gün, ve başlayan ayın hava sıcaklığını onlarla kestirebilirsiniz. Zira Ay ince ve ışıklıysa, üçüncü gün gök açık olacak, ince ve hemen hemen kırmızıysa, rüzgârları haber verir; kenarları net değil ve boynuzlar iyi sivrilmemişse, ama ışığı üçüncü günde zayıfsa bu rüzğarın güneyden geleceğine işarettir, ya da yağmur az sonra yağacaktır. Eğer üçüncü günde, iki boynuzu da hiçbir değişime uğramıyorsa, ve de üstten parlamıyorsa, ama hilalin iki ucu eşit olarak her iki yandan da eğiliyorsa o gece esnasında akşam rüzgarları çıkacak; ama bu dördüncü günde, bu görünümdeyse, o havada birikmiş yağmuru işaret eder; ve eğer hilalin üst boynuzu aşağı inmişse kuzey rüzgarını bekleyin. Eğer aksine bu boynuz yukarı kalkmışsa, güney rüzgarı olacak; eğer üçüncü gün, tam bir çember gösteriyorsa, tamamı kırmızıysa, ansızın büyük bir fırtına çıkacak ve şiddeti kırmızılığı nispetinde çok olacak. Ay’ı dolunay olduğu zaman ve çatallı olduğu zaman, hilal olduğu zaman, ve boynuzlarına yeniden kavuştuğu zaman yine inceleyin; renklerinde o ayın sıcaklığının haberini bulacaksınız. Zira eğer görünüşü temizse, hava iyi olacak; kırmızıysa rüzgar olacak; ve çok ya da az loş ve donuk ise, yağmurun yağacağını tahmin edebilirsiniz.
Devam edecek
İlk çağın, Aratus’u büyük bir Yunanlı şair olarak göstermesine rağmen günümüze onun hakkında çok az bilgi ulaşmıştır. Latince deyişiyle Aratus, ya da yunanca deyişiyle Aratos İ.Ö. 315-245 yıllarında yaşamış şair ve astronomdur. Muhtemelen Kilikya’da Soli’de doğmuştur. Atina’da Zenon’un kurduğu okulda stoa felsefesi okumuş, zamanının büyük kısmını şüphesiz Makedonya kralı Antigone Gonatas’ın sarayında geçirmiştir. Şair Theocrite’in çağdaşıdır. Astronomi üzerine Yunanlar tarafından belirtilmiş, bilinen 48 takımyıldızın en eski tasviri olan “les Pronostics et les Phénomènes, Olaylar ve Tahminler” başlıklı uzun bir şiir yazdı. Çiçero, Germanicus ve Avienus bu eseri şiir şeklinde Latinceye çevirdiler ve Hipparque, Eratosthen ve Theon onu yorumladılar.
Eski bir astronom olan Meton, kati hesaplarla her şeyin karıştığı büyük yıla bağlantılı olarak küçük yılı buldu. Ondan sonra astronomlar, her yılda kış, ilkbahar, yaz, sonbahar olarak 19 yıllık devre halinde güneşin dolanma tablolarını şehirlerde ilan ettiler. Bazı rüzgârlar ve bilinmesinde yarar olan diğer haller, Yunanlıların Mısırlılardan ve Kaldelilerden öğrendiği kesin olan bütün bu şeyler Aratus tarafından tanındı. 19 yıl gözlemlenen güneşin hareketi esnasında çoğu kez aynı olduğu görüldü.
Ben burada eserin yalnız " Tahminler" bölümünü Türkçeye çevirmekle yetineceğim. Amacım, insanlığın siyasi tarihi, savaş tarihi, sanat tarihi bir yana; fikir tarihinden bir örnek aktarmak olacak. Devletler kurulmuş, devletler yıkılmış; ülkeler alınmış, ülkeler verilmiş; eserler yapılmış, eserler tahrip edilmiş ama fikirler kaybolmamış aksine biri birini tamamlayarak artmış ve insanlık ortaya çıktığından bu yana bir adım geri gitmemiştir.
Tahminler
Türkçeye çeviren: Sunar Yazıcıoğlu
Her ayın başlangıcını işaret eden, Ay’ın batı tarafında ince bir boynuz gibi belirdiğini görmüyor musunuz? Gölgeden bahsedecek kadar ilk ışığının oldukça kuvvetli olduğu zaman, Ay dördüncü günündedir. Sekizinci günde, Ay’ın iki yarıya kesilmiş plağı onu ancak tek olarak gösterir; ama ayın ortasında, yüzünü tamamen gösterir ve batımında, bu safhalar aksine bir dönüşle, her tan sökümünde ayın hangi bölümünün başlayacağını açığa vurur.
Zodyakın on iki parçası gecelerin süresini, ve bütün yıl boyunca, toprağın sürme, ekme, fidan dikme işlemine uygun olarak mevsimleri göstermeğe yeter. Bütün bu bildiriler bize her yerde tanrısallıkla belirtiliyor. Ve her kim bir gemi üzerinde fırtınaya ve yağmura uğradıysa kızgın Arcturus (Sığırtmaç) 'u , ya da sabahleyin okyanusun ortasında doğan diğer öteki yıldızları ve gecenin başında oradan çıkan yıldızları anımsar. Güneş her yıl uzun bir yol kat ederek onları dolaşır, bazen doğarak, bazen batarak, bazen birine bazen diğerine yaklaşır, bir zaman bir yıldızın, ve başka bir zaman başka bir yıldızın tana hafifçe dokunduğu gibi. Parlak Güneşin aralarında biri birine tamamen eşit yıllık on dokuz dolanımından, ve kuşaktan Orion’un ayaklarının ucuna ve gözüpek köpeğine kadar gecenin yıldızlarından dolayı onu bilirsiniz. Hatta Neptün’ün yıldızları ve Jüpiter’inkiler onları gözlemleyen insanlara doğa gereği olacağı haber verirler: o halde, eğer bir gemiye kendinizi güveniyorsanız, kış rüzğarlarını ve fırtınalı denizi önceden haber veren işaretlerini tanımayı öğrenmeye özen gösterin. Bunda az zahmet çekersiniz, ve tedbirli insan orada büyük yarar bulur. Önce kendisi gerekli önlemleri alarak, diğerlerini fırtınanın yaklaşmasından uyarır, zira genellikle dingin bir gecede, sabahtan itibaren denizden korktuğu için, gemisini karada yerine bırakır; başka sefer, hareket gününü üçüncü güne ve bazen beşinci güne kadar uzatır. Ama aynı şekilde başka zamanlar kendisini tahmin etmediği tehlikeye atar, zira insanlar her şey hakkında bilgiyi Zeus’dan almadıkları için; onlardan saklanan, canı isterse onlara daha sonra bildirilecek olan, öyle yine pek çok şey var; zira her yerde saygın olduğu için o, ölümlüleri sever ve koruması onlara verdiği işaretlerde açıkça görülür. Böylece Ay, ancak yarısı görünür olduğunda, bize bazı şeyler öğretir, ve iki yanını doldurdukça, ve gene tam olduğunda, başka şeyler de öğretir. Gecenin sonunda, doğduğu zaman güneş için de aynıdır. Öteki yıldızlardan, gece olduğu gibi gündüz de gene başka tahminleri çıkarabiliriz.
O halde önce iki boynuzunu ilerleten Ay’ı gözlemleyin: akşam değişik zamanlarda ışığını çeşitlendirir. Ay hilal halinde çok çeşitli görünüşler alır, bir kısmı üçüncü, ötekileri dördüncü gün, ve başlayan ayın hava sıcaklığını onlarla kestirebilirsiniz. Zira Ay ince ve ışıklıysa, üçüncü gün gök açık olacak, ince ve hemen hemen kırmızıysa, rüzgârları haber verir; kenarları net değil ve boynuzlar iyi sivrilmemişse, ama ışığı üçüncü günde zayıfsa bu rüzğarın güneyden geleceğine işarettir, ya da yağmur az sonra yağacaktır. Eğer üçüncü günde, iki boynuzu da hiçbir değişime uğramıyorsa, ve de üstten parlamıyorsa, ama hilalin iki ucu eşit olarak her iki yandan da eğiliyorsa o gece esnasında akşam rüzgarları çıkacak; ama bu dördüncü günde, bu görünümdeyse, o havada birikmiş yağmuru işaret eder; ve eğer hilalin üst boynuzu aşağı inmişse kuzey rüzgarını bekleyin. Eğer aksine bu boynuz yukarı kalkmışsa, güney rüzgarı olacak; eğer üçüncü gün, tam bir çember gösteriyorsa, tamamı kırmızıysa, ansızın büyük bir fırtına çıkacak ve şiddeti kırmızılığı nispetinde çok olacak. Ay’ı dolunay olduğu zaman ve çatallı olduğu zaman, hilal olduğu zaman, ve boynuzlarına yeniden kavuştuğu zaman yine inceleyin; renklerinde o ayın sıcaklığının haberini bulacaksınız. Zira eğer görünüşü temizse, hava iyi olacak; kırmızıysa rüzgar olacak; ve çok ya da az loş ve donuk ise, yağmurun yağacağını tahmin edebilirsiniz.
Devam edecek