Ankara'yı karıştıran Suriye iddiası!

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Gündem (Dünya\/Türkiye) kategorisinde evrensel-insan tarafından oluşturulan Ankara'yı karıştıran Suriye iddiası! başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 781 kez görüntülenmiş, 3 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Gündem (Dünya\/Türkiye)
Konu Başlığı Ankara'yı karıştıran Suriye iddiası!
Konbuyu başlatan evrensel-insan
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan evrensel-insan

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
d467fb7ea35adf83_480x270.jpg


İddiaya göre TSK “Hükümet emrederse Cerablus’a girmekte tereddüt göstermeyiz. Ancak bu iyice planlanmalı” dedi.

Yeniçağ gazetesi Ankara temsilcisi Ahmet Takan’ın haberine göre, Erdoğan ve Davutoğlu son güvenlik toplantısında, TSK’nın Suriye topraklarına girmesini isteyince ilk itiraz Dışişleri bürokrasisinden geldi. Harekat için ABD ve koalisyon güçleriyle, Rusya ve İran’ın da ikna edilmesi, Esad yönetimi ile mutabık kalınmasının gerektiği vurgulandı.
DAVUTOĞLU ISRAR EDİNCE TSK YAZILI EMİR İSTEDİ
Habere göre, TSK “Hükümet emrederse Cerablus’a girmekte tereddüt göstermeyiz. Ancak bu iyice planlanmalı” dedi. Dışişleri bürokratları, emrin, koalisyon hükümeti tarafından verilmesini önerdi. Davutoğlu operasyonun bir an önce yapılmasında ısrar edince TSK, Başbakan’dan “gerekçeli yazılı emir” istedi. Davutoğlu da daha önce verilen yetkiyi kullanmalarını söyledi.
İşte Ahmet Takan’ın yazısından ilgili bölüm:
“(…)Beştepe’de Recep Erdoğan başkanlığında “Suriye krizi” başlığı altında toplanan son güvenlik zirvesinde, Başbakan Ahmet Davutoğlu TSK’ya “Cerablus’a girin” direktifi verdi. Ancak bu direktife başta Dışişleri Bakanlığı olmak üzere tüm devlet kademeleri olumsuz görüş bildirdi.
Her zaman olduğu gibi içinde bulunduğumuz koalisyon ötesi krizi, isimlendirmelere çok girmeden tane tane aktaralım:
Aksaray’da yapılan toplantıda, Kürt koridoru ve Suriye’de olup bitenler tüm ayrıntılarıyla masaya yatırıldı. Ortaya çıkan büyük fotoğrafta Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı tüm tehlikeler ve alınması gereken tedbirler enine boyuna tartışıldı.
ERDOĞAN CERABLUS’A GİRİLMESİNİ İSTEDİ
Recep Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Suriye topraklarına, Cerablus bölgesine girmesini istedi. İşte kızılca kıyamet bundan sonra koptu. İlk itiraz toplantıda bulunan Dışişleri bürokrasisinden geldi. Deneyimli diplomatlar, bunun çok kapsamlı bir harekât olacağının altını çizerek, Cerablus’a yönelik kapsamlı bir harekât için yalnızca ABD ve koalisyon güçlerinin değil, Rusya ve İran’ın da ikna edilmesi ve hatta Esad yönetimi ile mutabık kalınmasının gerektiğinde ısrar ettiler. Diplomatlar, gerekli görüşmeler yapılıp alt yapı hazırlanmadan, uluslararası haklı gerekçeler oluşturulmadan yapılacak operasyonda, sadece IŞİD ve PKK/PYD ile mücadele edilmeyeceğini, Suriye ile de karşı karşıya gelineceğini, Suriye’nin Kuzey Kuşağını inşa eden ABD ile de bozuşulacağını vurguladılar.
SÜLEYMAN ŞAH OPERASYONU HATIRLATILDI
Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından ulaştığım bilgilere göre, TSK’nın komuta kademesi de iktidar kanadından gelen öneriye gayet temkinli yaklaştı. Komuta kademesi, Süleyman Şah operasyonunu hatırlatarak operasyonun öncesi ve sonrasının çok iyi hesaplanmasını istedi. Komuta kademesi, zirvede “Türk Silahlı Kuvvetleri, Hükümet karar verir, emrederse Cerablus’a girmekte tereddüt göstermez ve başarı ile operasyonu yapar. Orada büyük yangın var. Biz o yangını da söndürürüz. Fakat yangına giderken yolda ne gibi tuzaklar var? Yangının boyutu buradan gözüktüğü kadar mı?.. Yangının gerçek boyutu ne? Yangın söndüğü zaman oradan nasıl döneceğiz? Ne kadar güçle orada kalacağız? Bu soruların net yanıtları bugünden iyice planlanmalı. Yangını söndürürüz, sonra elimizde hangi güçle döneriz. Arap çöllerinde kalır mıyız? Bunun için de biz gerekli hazırlıklarımızı yapmalıyız” denildi.
Zirvede ayrıca, Recep Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’na PYD’ninAyn-el Arap (Kobani) operasyonuna verilen desteğin nelere yol açtığı, faturası (daha önce yapılan uyarılar da hatırlatılarak) tekrar diplomatik fakat net bir dille anlatıldı.
Komuta kademesi, Süleyman Şah operasyonunda bir şehit verilmesine rağmen, “geri çekilme” ve “başarısız operasyon” algısını da AKP iktidarının önüne koydu.
OPERASYON EMRİNİ YENİ BAŞBAKAN VERSİN
Erdoğan ve Davutoğlu’nun “TSK Cerablus’a girsin” ısrarının aşılamaması üzerine zirve oldukça kritik bir noktaya girdi. Başbakanlık kaynaklarından edindiğim bilgiye göre Dışişleri ve TSK şu değerlendirmeyi yaptı;
“Şu anda sıkıntılı bir dönemdeyiz. Sağlam bir koalisyonun acilen kurulması şart. Koalisyon Hükümeti kurulur kurulmaz konu Meclis’te sağlıklı bir şekilde görüşülsün. Operasyon emrini yeni Başbakan versin.”
YAZILI EMİR VERİN O ZAMAN
Ortamın iyice gerildiği anda devreye giren Ahmet Davutoğlu, operasyonun bir an önce yapılmasında ısrar edince de komuta kademesi Başbakandan “gerekçeli yazılı emir” istedi. Davutoğlu da daha önce TSK’ya sınır ötesi operasyon yapma yetkisi veren Hükümet direktiflerini hatırlatarak “daha önce verdiğimiz direktifleri kullanın” dedi.
Dışişleri ve Komuta kademesinin direnci ile biten zirveden sonra Ankara’da neler oldu?.
DAVUTOĞLU YAZILI DİREKTİFİ VERDİ
Başbakanlık kaynaklarının verdiği bilgiye göre Cerablus’a müdahale için Ahmet Davutoğlu yazılı direktifi Genelkurmay’a gönderdi. Dışişleri Bakanlığı ile TSK, daha önce hazırladığı alternatifli planlara göre çalışmalarına devam ediyor.
Edindiğim izlenime gelince; Beştepe’deki zirvede diplomatik bir dille izah edilen “operasyonu tekrar seçime alet edersiniz” kaygısına göre Ankara topu çevirme eğiliminde. Devlet koridorlarında şu hassasiyetin altı devamlı çiziliyor;
“Ayn-el Arap’ın bedelini ödüyoruz şu anda. Suriye’ye müdahale kararı, erken seçim ve yeni bir başkanlık kampanyasına alet edilemez. Erdoğan da, AKP Hükümetinde de operasyon ile birlikte ellerindeki büyük medya gücü ile büyük zafer oyunları ve ardından erken seçim kurgulanıyor. Türkiye böyle bir maceracı plana sokulamaz. Düşmüş bir Hükümet ile operasyona girişilmez. Güçlü bir koalisyon hükümetinin derhal kurulması lazım.”
Ayn-el Arap’ta (Kobani) de IŞİD’in patlattığı son bombalardan sonra “at izi, it izine karıştı” değerlendirmelerinin yapıldığı Ankara’da şu hatırlatma da yapılıyor;
“2007 Kasım YAŞ’ında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın önüne Kürt Koridorunun net fotoğrafını koyup ayrıntılarıyla anlatmıştık. Ama o zaman aklı sadece Ergenekon operasyonu ve askerlerle kavgada olduğu için her halde tam anlayamamış…”



Bu iddiayi dogrularmiscasina dictator bugun bir konusmasinda aynen sunlari soyledi;

"SURİYE'NİN GÜNEYİNDE DEVLET KURULMASINA ASLA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ"
Suriye'nin güneyinde bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun buna engel olacağız. Biz bölgedeki demografik yapının değişmesine göz yummayacağız
 

asil

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
9 Nis 2015
Mesajlar
522
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Kendi içimizde bu kadar derin hainleri barındırırken bu insanlar gerçekten çok sabırlılar.

Allah doğrulara yardım etsin, hainleri de helak etsin.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
ERDOĞAN:GİR ÖZEL:GİRMEM
Hükümet askerin Suriye'ye girmesi için bastırıyor. Asker ise kararın yeni hükümetin vermesini istiyor.

Hürriyet Gazetesi Ankara temsilcisi Deniz Zeyrek, Suriye konusunda asker sivil arasındaki anlaşmazlığı yazdı. Buna göre Cumhurbaşkanı Erdoğan, askerin bir an önce Suriye topraklarına girmesini istiyor. Ağustos'ta emekli olacak genelkurmaybaşkanı ve komuta kedemesi ise direniyor. Asker "savaş" anlamına gelecek kararın yeni hükümet ve yeni komuta kademesi tarafından verilmesini istiyor.
Hükümet direktifi, TBMM’nin 2 Ekim 2014 günü kabul ettiği tezkereye ve bu tezkereye göre alınan Bakanlar Kurulu kararına dayanıyor. 4 Ekim 2015’e dek geçerli olan tezkerede, “Türkiye’nin ulusal güvenliğine yönelik terör tehdidi ve her türlü güvenlik riskine karşı” alınacak tedbirler sıralanıyor; TSK’nın gerektiği takdirde sınır ötesi harekât ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesinin önü açılıyor.

Asker kaynaklı haberlerde, 7 Haziran seçimlerinden sonra Ak Parti’nin tek başına iktidar olmadığı, yeni hükümetin de henüz kurulmadığı gibi detaylara dikkat çekiliyor. TSK yönetimi, söz konusu direktif hayata geçirildiğinde, ortaya çıkacak olumsuzlukların ve risklerin siyasi sorumluluğu olacağını gerekçe gösteriyor ve bu sorumluluğun seçimden çıkan bir hükümet tarafından üstlenilmesini bekliyor. Muhalefet, “Saray ve hükümet Türkiye’yi sıcak çatışmaya sokmak istiyor” iddiasını seçimden önce ortaya atmış, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel de bu çerçevede hükümetin her istediğini yapmakla suçlanmıştı. Dolayısıyla askerde, hükümetten gelen Suriye dirktifine karşı mesafeli bir tavır sergilemediği takdirde, Suriye operasyonunun getireceği olumsuzlukların hesabının TSK’dan ve Orgeneral Özel’den sorulması endişesi de mevcut.

YENİ KOMUTAN YAPSIN

1-4 Ağustos’ta yapılacak Yüksek Askeri Şura toplantısında, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel emekli olacak. Yerine Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar gelecek. Komuta kademesi de değişecek. Sivil kanat da bu bilgiden yola çıkarak, mevcut komuta heyetinin görevdeki son bir ayında böyle bir sorumluluğu almak istemediğine dikkat çekiyor. Kilis karşısındaki Öncüpınar’ın, ardından da Reyhanlı karşısındaki Cilvegözü’nün IŞİD’in eline geçmesinin yaratacağı güvenlik riskinin büyüklüğüne dikkat çeken bir yetkili, Hürriyet’e şu yorumu yaptı: “Cerablus bağlantılı gelişmeler son 4 aydır yaşanıyor. Seçimden önce başlayan bir süreç. Haliyle de seçimden bağımsız ele alınmalı. Velev ki siyasetçiler hükümet kuramadı, ülke erken seçime gitti. Seçimden sonra da bir-iki ay hükümet kurma ile geçti. 2016’ya dek bu kapıları IŞİD’e mi bırakacağız?”



---------- Mesajlar Birleştirildi at 19:04 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 18:46 ----------

Askere 'tampon' emri
AKP hükümeti ve Erdoğan, TSK’ye, Kobani’nin batısındaki Cerablus’a tampon bölge oluşturulması için talimat Verdi

Türkiye’nin güney sınırında PYD aracılığıyla oluşturulan “Kürt kuşağı” karşısında, AKP hükümeti açmaz yaşıyor. PYD’nin IŞİD saldırıları gerekçesiyle Kobani’nin de batısına yöneleceği beklentisi, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK), Suriye’nin Cerablus bölgesinde tampon oluşturulması amacıyla sınır ötesi harekât emri vermesine neden oldu. Ancak, Suriye’deki bölgesel ve küresel dengelerin yanı sıra Türkiye’nin iç durumu, sınır ötesi harekâtı açmaza dönüştürüyor.

Türkiye’de seçim sonrasında koalisyon arayışlarının olduğu ve istifa etmiş bir hükümetin görevde bulunduğu ara dönemde Cezire Kantonu ile Kobeni Kanton’u arasındaki Tel Abyad’ı ele geçiren PYD, IŞİD’in başkenti olarak bilinen Rakka’ya yöneldi. IŞİD’in Cerablus üzerinden Kobani’ye saldırısı, PYD’nin, koalisyonun hava desteği eşliğinde Kobani’nin batısına yöneleceği beklentisi oluşturdu. Gelişmelerden kaygılanan Ankara, arayışlara girdi.

67.jpg


Sınırın Suriye tarafındaki gelişmeleri MİT, Genelkurmay ve Dışişleri’yle sürekli iletişim halinde izleyen AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, TSK komuta heyetine Kobane’nin batısındaki Cerablus bölgesinde tampon bölge oluşturulması için siyasi talimat verdi. Genel seçimler sonrasında “müstafi (istifa etmiş)” konumundaki Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bu talimatı çok sayıda açmazı da beraberinde getiriyor. Ankara’da askeri ve diplomatik kulislerde tartışılan açmazlar, ‘Hükümet belirsizliği’, ‘Uluslararası dengeler’, ‘Harekât bölgesindeki belirsizlikler’ ve ‘İç güvenlik açmazı’ başlıklarıyla öne çıkıyor.

Türkiyenin bölgede güvenli bölge oluşturması için diğer bir yöntem de Şam’daki Esad rejimi ile uzlaşma zorunluluğu olarak gösteriliyor. Çünkü Türkiye’nin Şam’ın onayını almadan tampon bölge oluşturması uluslararası hukuk açısından başka ülke toprağını “işgal” anlamına geliyor. Ancak AKP’nin şimdiye kadar Esad rejimini düşürme yönündeki çabaları nedeniyle, bu formülün yaşama geçmesini neredeyse son derece sıkıntılı.

 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Ordu Suriye'ye girmeye hazırlanıyor.

dfd8cea6dc2a6315_480x270.jpg


Sözcü gazetesinden Suriye'yle ilgili flaş bir iddia geldi.

Saygı Öztürk / Sözcü - Türkiye ile Suriye arasında 11 sınır kapısı var. Bu kapılardan Mürşitpınar, Akçakale, Ceylanpınar, Şenyurt, Nusaybin ve Islahiye kapıları terör örgütü PKK’nın kontrolünde… Karkamış ve Çobanbey kapıları terör örgütü IŞİD’in denetiminde… Cilvegözü ve Öncüpınar kapılarının hakimi Suriye rejim muhalifleri… Geriye kalan tek kapı Yayladağ ise Suriye rejiminin kontrolünde…
911 kilometrelik Türkiye-Suriye sınırı işte bu hale getirildi. 911 kilometreden kala kala Suriye yönetiminin elinde 27 kilometre kaldı. O sınır kapıları, Ortadoğu ülkelerine açılan ihracat kapılarımızdı. Türkiye’nin de katkısıyla Suriye’de gelinen durumdan en çok zarar gören ülkelerin başında da ülkemiz geliyor. 2 milyon kişiye yakın Suriyeli de topraklarımızda perişan bir vaziyette…
SAVAŞ TAMTAMLARI
Suriye yönetimine karşı ayaklanmaları, direnmeleri için o ülke vatandaşlarını kışkırtan, durum tersine dönünce ülkemize gelmelerini isteyenlerin hesapları yine tutmadı. O hâlâ bir hafta içinde Suriye rejiminin çökeceğini, ülkemizde sanki 90 bin cami yokmuş gibi Şam’da bulunan Emeviye Camii’nde cuma namazı kılmaya hevesleniyor. İşte bugün yaşanan ve giderek ülkemizi de içine alan tehdidin baş sorumluları arasında yöneticilerimiz bulunuyor.
Şimdi yine “kırmızı çizgi” zamanı… Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye yönetiminin boşalttığı yerlerde Kürt Devleti kurulmasına izin verilmeyeceğini, bu durumun “kırmızı çizgimiz” olduğunu belirtiyor. Yani “savaş nedeni” sayıyor. Cumhurbaşkanının “savaş nedeni” saydığı gelişmelerin sorumlusu kim? Bu işler nasıl buralara geldi?

“Analar ağlamasın” diye diye, ülkemizin Güneydoğusu’nu adeta terör örgütü ve yandaşlarına teslim edenler, askeri karakolundan, birliğinden çıkamaz hale getirenler, “alan hakimiyeti”nin terör örgütünün eline geçmesini sağlayanlar, ülkemizi şimdi savaşa sürüklemek istiyorlar. Savaş tamtamları çalınıyor.
İFTARDA YAZILI EMİR
Güneydoğu’da bir dönem terörle mücadele edenlerin başlarına neler geldiğini bilen asker, şimdi çok dikkatli… Hemen her konuda “yazılı emir” istiyor. 18 Haziran’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel iftar nedeniyle bir araya geldiklerinde Suriye konusu ele alındı.
Hükümet, Suriye toprakları içinde “güvenli bölge” oluşturulmasını istiyor. Askere “gir” deniliyor, asker “yazılı emir” soruyor. Çünkü bir ülke toprağına “gir” demekle olmuyor bu işler. Suriye’nin bugün o bölgelerde egemenliği olmasa bile topraklarına Türk askerinin girmesi “savaş nedeni”dir. Asker bu durumun uluslararası boyutunun nerelere doğru gidebileceğini de çok iyi kestiriyor.
Türkiye’yi yabancı ülke toprağına soktuğunuz zaman, o ülkenin bir uçağının gelip kendi hava sahası içinde bulunan yabancı ülke askerine bomba yağdırdığını düşününüz. Ardından, Türkiye’nin uçakları Suriye’ye girecek. Buyurun size bir savaş…
Orgeneral Özel, “yazılı emir” isteyince Davutoğlu, “O emri daha önce vermiştik” diyor. Özel, o emrin “güvenli bölge”yi kapsamadığını belirtiyor. Bunun üzerine Davutoğlu, Başbakanlık Müsteşarı Kemal Madenoğlu’na “yeni emri hazırlayın” diyor. Hemen aynı akşam o emir Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’e veriliyor.
GÜNEYDOĞU’DA İSYAN PROVASI
Dışişleri Bakanlığı ile Genelkurmay arasında uyumlu bir çalışma başlıyor. Türkiye’nin Suriye’de “güvenli bölge oluşturmak” Suriyelileri terör örgütlerinden korumak için “güvenli bölge” oluşturulmasının gerektiğinin anlatılması öngörülüyor. Bu Suriye’ye Rusya ile yapılan temas sonucu ulaştırılıyor. Aynı şekilde İran’a da benzer bilgiler veriliyor.
Bu tür bilgilendirmeler yapılmadan girilmesi halinde sorunların daha büyük olacağı değerlendiriliyor. Aynı bölgede terör örgütleri PKK ve IŞİD’in askerlerimize saldırabileceği de dikkate alınıyor. İşte, Türkiye’nin, PKK-PYD kontrolü altındaki yerlerde güvenli bölge oluşturmak istemesi, PKK’yı da rahatsız ediyor. Askerin Suriye’ye girmesi durumunda, örgütün Güneydoğu’da, devlete karşı isyan provalarına girebilecekleri de değerlendiriliyor ve bunlara göre bir yapılanmaya gidiliyor.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in “emekliliğine 1,5 ay kala Suriye’ye girmemek için direneceği” yorumları da yapılıyor. Konuştuğum bir askeri yetkili, “Böyle bir şey olabilir mi? Hükümet emir verdikten sonra gereği yapılır. Asker bir taraftan hazırlıklarını yaparken, diplomatik girişimler de devam ediyor. Bu konuda kapsamlı bir planlama yapılması gerekiyor. Yoksa, yabancı bir ülke toprağında sıkıntılar yaşanır” diyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Suriye topraklarına girmesini belki de en çok isteyenlerin başında geliyor. Dileriz, bu girişin arkasında “erken seçim hesapları” yatmıyordur.

 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst