amaca uygun ''algı'' oluşturmak...

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde birazdahaderinmavi tarafından oluşturulan amaca uygun ''algı'' oluşturmak... başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 993 kez görüntülenmiş, 7 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı amaca uygun ''algı'' oluşturmak...
Konbuyu başlatan birazdahaderinmavi
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
son yıllarda, belki postmodernizm sonrası dönemde, hem türkiye hem de dünya çapında, çeşitli ülkelerin uzmanları tarafından planlanarak ; psikologlar, reklamcılar, iletişimciler, halkla ilişkiler uzmanları, medya oluşturucular, bazı aydınlar ..vb. gruplar eliyle ve ciddi bir propaganda kampanyasıyla; gerçekliğin yerine geçmesi için, amaca uygun imajlar, algılar, deyim yerindeyse ''sanal gerçekler'' oluşturulması ve hedef alınan çeşitli toplumsal grupların ya da genel kamuoyunun ''gerçekliğin'' kendisine sırt çevirerek, özel olarak oluşturulmuş ''imaja'' yönelmesi yönünde, daha önce görülmemiş ölçüde yoğun çabalar harcandığını düşünüyorum... örneğin son on beş yıl içinde, büyük çaplı bir abd propagandasıyla dünya çapında ''müslüman= terörist'' imajı, önemli ölçüde oturtulmuş görünüyor ve yine benzer şekilde, bazı kuzey afrika ve orta doğu (ulus devlet niteliğini kazanabilmiş nispeten 'kemikli' ) ülkelerinde; bölünüp parçalanmaya yol açacak mezhep ve kabile çatışmalarıyla o toplumları orta çağ ilişkilerine geri gönderecek organize hareketler, sempatik ve olumlu bir imaj elde etmek üzere, ''bahar'' olarak, yani ''arap baharı'' diye niteleniyor... suriye'de kendisinden yana olmayan sivil insanları yere yatırıp, kör bıçakla kafasını kesip koparan ve çok iyi bir iş yapmış gibi bir de bunun videosunu çekip yayınlayan, yahut caminin içine dalıp, ''allahu akbar'' diye bağırarak elindeki bombayı patlatıp, namaz kılan cemaatten birçok insanı öldüren terörist için, ''allah adına cihat eden özgürlükçü müslüman'' imajı oluşturulup pompalanmaya çalışılıyor... örneklerin istenildiği kadar artırılabileceğini belirterek, acaba ''gerçekliğin'' yerine, ''imajın'' ikame edildiği / edileceği karanlık bir çağa mı giriyoruz ? ; ...diye, karamsar bir soru sormak ve bu koşullarda, insan bilincinin gerçeği kavramak için kullandığı araçlar olarak, kavramların anlamlarını korumanın, giderek daha da önem kazandığına dikkat çekmek istiyorum... /... bir fikriniz var mı... ?
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
İnsanlar kavramlarla düşündüğünden, insanın düşüncesine etki etmek için kavramların değiştirilmesi gereklidir. Goethe'nin dediği gibi "kimse özgür olduğuna inanan birinden daha iyi köle olamaz". Köleliği, özgürlük olarak allayıp pullarsanız köleliğini özgürlük zanneden insan toplulukları oluşturabilirsiniz. Böylece aynı zamanda kavramsal bir karışılık yaratarak soyut tartışmalara hapsolmuş ve pratik mücadeleden uzaklaşmış topluluklara da kapı aralarsınız. Oktay Akbal'ın bir lafı vardır "önce ekmekler bozuldu" der. "Önce kavramlar bozuldu" dersek de yerinde olacaktır. Kavramlar bozulur, düşünceler değiştirilir, iradeye müdahale edilir, eylemler değiştirilir. Felsefi tabanı --ki felsefe kavramlarla uğraşır--sağlam olmayan memleketlerde insan düşüncesine müdahale etme olanağı, bu tabanın olmadığından hareketle çok daha kolaydır. Buradan da anlaşılacağı üzere felsefe, insan bilincini, dolayısıyla iradesini ve sonuçta eylemini her türlü bozulmaya karşı korumak için olmaz ise olmazdır.
 

nefha

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
86
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
amiyane tabirle toplum mühendisliği deniyor bildiğim kadarıyla bu manipülasyonlarla toplumu yönlendirme işlerine.,
Fakat herkesin bir hesabı var,Allahında bir hesabı var.umutsuz değilim.Tuzak kuranlar eninde sonunda kazdıkları kuyuya düşerler.
sovyetlerin yıkılacağı kimin aklına gelirdi mesela.Dünyanın en önemli süper gücüyken.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
postmodernizm sonrası dönemde, insan uygarlığının gelişiminin; emperyalizmin güdümündeki kimi güç odakları tarafından, amaca göre algı oluşturma yöntemleriyle 'kontrol altında tutulabilmesi' , yeni bir 'orta çağın' başlangıcı olabilir mi... demokratik birikimleri yeterli olmayan asya, afrika ve latin amerika ülkeleri bir yana ; uzun bir burjuva demokrasisi deneyimi olan ülkelerde bile, medya oluşturucu gücün, çok yüksek oranda büyük sermaye gruplarının eline geçtiği, yeni ve farklı seslerin duyulmasına olanak verecek medya oluşturma girişimlerinin bir çok farklı yöntemle boğulduğu, bu dönemde ; nesnel olarak ülkelerine bir katkı getirmesi olanaklı olmayan 'kukla liderlerin' iktidara getirilerek uzun yıllar kendi toplumlarının aleyhine çalıştırılması ve çok fazla yıpranınca da benzer nitelikte bir başkasıyla değiştirilmesi, gereğinde siyasal partilerin dizayn edilmesi gibi yollarla , örneğin fransa'da sarkozy, italya'da berlusconi, gürcistan'da saakaşvili, rusya'da yeltsin...vb. iktidarların oluşturulması ; karanlık bir tünelin giriş ağzını gösteriyor olabilir mi...???...
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Algı, nesnenin bilinçteki yansısı olarak alınırsa, bundan hareketle bilincin de nesnel dünyanın algılanması neticesinde şekillendiği düşünülürse; belli bir bilinç durumu yaratabilmek için nesneye müdahale edilecektir ki bu da örneğin nesneye belli değer yargıları yüklemekle olabilecektir..Elma denildiğinde gözün önüne gelen imgenin ne olduğunu belirleyen şey, elma kelimesi ile kast edilen nesne üzerinde sağlanmış toplumsal ortaklıktır. Belli bir nesne ve o nesnenin her görülüşünde işitilen sesle--elma kelimesi-- beraber; ses ve nesne ilişkisi kurulacak ve devamında nesnenin kendisi o an ortada olmasa bile, salt ses vasıtası ile--elma dendiğinde-- insan zihninde nesnenin imgesi oluşturulabilecektir. Algı, nesnenin bilinçteki yansısı olduğuna göre; insan algısına, daha önceden toplumsal ortaklık aracılığı ile kurulmuş ses ve nesne bağlantısı kullanılarak yine toplum aracılığı ile müdahale edilebilecektir. Örneğin günümüzde Suriye'de yaşanan olaylar alınırsa, Katil Esad, Esad'ın ordusu katliam yaptı, masum siviller öldürüldü, Esad'ın askerleri işkencecidir vb. biçimindeki ifadeler ve bu ifadelerle beraber kullanılan iç acıtıcı görüntüler tekrarlandığında, elma kelimesi ve bu kelimenin eşlendiği nesne gibi Esad= Katil biçiminde toplumsal bir algı oluşacaktır. Devamında ise Esad'ın kendi memleketini savunduğunu iddia eden kimseler ile Esad=Katil algısının oluştuğu kimseler arasında bir iletişim bozukluğu/kopukluğu ortaya çıkacaktır. Aynı dili konuşmayan, elma dendiğinde aynı şeyi anlamayan, aynı imgeyi gözünde canlandırmayan insanlar gibi, yani bir nevi yabancılık durumu oluşacaktır. İnsanın konuşması/düşünmesi için geçerli olan ses ve imge birlikteliğinin toplumsal alanda belirlenmesinde, değiştirilmesinde, bozulmasında vb. günümüz medyasının kullanılmaması düşünülemezdi. Söz konusu nesne ve değer yargısı eşlemesinin kısa sürede sağlanabilmesi için, tek sesliliğin olmazsa olmaz olduğunu, haliyle belli bir algıyı oluşturmak için medya üzerinde baskı kurulmasının gerekli olduğunu söyleyebiliriz. Bana göre, bu anlamda ortaçağın tek düze düşüncesine benzer bir durumun ortaya çıkma tehlikesi olduğu söylenebilir.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Bu arada Oktay Akbal'ın ekmekler bozuldu ve kavramlar bozuldu ifadesini siz benden önce, başka bir yerde kullanmışsınız sayın mavi,hakkınızı teslim etmek istedim.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
konuyu kökten ele almışsınız ; ama asıl anlatmaya çalıştığım; tarihte (üretici güçlerin gelişmişlik düzeyi ile üretim ilişkileri arasındaki uyumsuzluğun niceliğine bağlı olarak) yığınsal kalkışmaların, bireyin (ya da önderin), şiddetin (zorun ve zorbalığın ve belki günümüzde devlet despotizmi ve faşizmin) bir ölçüde rolü olduğu, kimi coğrafyalarda tarihsel akışı kesintiye uğrattığı, yer yer geri döndürdüğü, yani bir şekilde etkili olduğu kuşkusuz olmakla birlikte ; bu durum, postmodernizm sonrası döneme özgü değildir... yeni dönemde bu etkenlerin yanı sıra, bir de gerçekliğin kendisinin 'yerini tutmak üzere' üretilen imajların bir çok yöntem ve teknikle yığınlara benimsetilmesiyle elde edilen yeni tipte bir 'hegemonya' söz konusu olmaktadır... işte bu hegemonyanın kırılmasında; yeni çözümlerin ve belki yeni birleşme modellerinin aranması gerektiğini, 'oluşturulmuş ya da oluşturulmaya çalışılan imaja' karşı internet tabanını da kapsayacak şekilde yeni muhalefet olanaklarının kullanılması gerektiğini; bu sürecin gelişiminde aydın ihaneti önemli bir rol oynadığından, bu tiplere, yurtsever gençliğin her meşru yöntemi kullanarak bir 'fatura' ödetmesi gerektiğini ; ve eğer bu yeni hegemonyaya karşı, yeni ve etkili yöntemlerle direnç merkezleri oluşturulamazsa ; 'uygarlığın', yeni bir barbarlık çağına boyun eğmeye hazırlanması gerektiğini düşünüyorum...
 

UpBot

Kahin
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2021
Mesajlar
1,017
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Konu kaldığı yerden devam edebilir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst