Akıllı Tasarım (AT) Bir Teorem Midir?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Biyoloji kategorisinde telrunya tarafından oluşturulan Akıllı Tasarım (AT) Bir Teorem Midir? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,139 kez görüntülenmiş, 1 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Biyoloji
Konu Başlığı Akıllı Tasarım (AT) Bir Teorem Midir?
Konbuyu başlatan telrunya
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Nejdet Evren

telrunya

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Kas 2009
Mesajlar
531
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
33
AT bilimsel bir teorem değil, bir görüş, bir yorumdur. Çünkü ortaya konmuş somut bir delil, bir gözlem yoktur. AT’ye göre canlılar oldukça karmaşıktır, hatta her biri mükemmel yapıdadır ve bu karmaşıklığa tesadüfî süreçlerle ilerleyen evrim ile ulaşılamaz, bundan dolayı tüm canlılar “tasarlanmış olmak” mecburiyetindedirler.

Canlı yapılar mükemmel değildirler. Canlı yapılar mükemmel olsaydı örneğin basit nedenlerden hasta olmazdık. En basitinden iskelet sistemimiz mükemmel olmadığından ayakta fazla durduğumuzda belimizin ağrıdığını fark ederiz. Bir canlı hücresine, bir organizmanın işe yaramayan fazlalıklarına (erkelerdeki meme yapıları, yirmilik dişler, ensemizde-sırtımızdaki kıl kalıntıları, balinalardaki arka ayak kemikleri, genetik düzeyde işlevsiz yalancı gen dizileri) bakılarak hücrenin-canlının "akılsızca tasarlandığı" da yorumlanabilir. Doğa fiziksel açıdan hem mükemmeldir, hem de değildir, bu etiketleme izâfidir ve tasarımda işlevsiz ya da fazlalık yapıların neden bulunduğunun akıllı tasarımcılar tarafından verilebilecek tatmin edici bir cevabı yoktur.

Örnek olarak Ökaryotik (çekirdekli) canlı hücrelerin genetik enformasyonunda bulunan “Hurda DNA” diye adlandırılan bölgelere bakabiliriz. Hurda DNA adı verilen bu bölgelerde çok büyük oranda işlevsiz bölgeler vardır. Örneğin “yalancı genler”.. Bu diziler mutasyona uğrayarak işlevsiz hâle gelmiş bozuk gen yapılarıdır ve bizlere atalarımızdan miras olarak kalmışlardır.

Yalancı genlere (pseudogenes) C vitamini sentezleyen geni örnek olarak verebiliriz. Bu genin sentezinin birçok hayvanda gerçekleşmesine rağmen (kedi, köpek, domuz vs.) insanda ve diğer primat takımında (İnsanlar, tüm maymunlar, lemurlar sınıfı) işlevsiz olarak iz halinde, fazlalık olarak bulunur. Uzak geçmişteki atalarımızın [4] tersine, artık C vitamini sentezine eskisi kadar ihtiyacımız olmadığından bu gen zamanla kullanılmaz hale gelmiştir. C vitaminini sentezleyen bu gen bizlerde işlevsiz olmasaydı elbette bu vitaminin eksikliğinden kaynaklanan skorbit hastalığına yakalanmayacaktık.

Anatomik düzeyde canlılarda iz halinde kalmış, fonksiyonu zamanla değişmiş ya da güdükleşmiş yapılara örnek olarak; bazı yılan türlerindeki işlevsiz ayak ve kalça kemiklerini, kör mağara balığındaki göz kalıntılarını (göz çukurları vardır; ama gözler yoktur), atlardaki ek ayak parmak kemiklerini, suda yaşayan balina fosillerinde bulunmuş olan ve günümüz balinalarında da hala gözlenebilen olan arka ayak kemikleri (ki bir zamanlar karadan suya geçişin izleri), uçamayan kuşlarda ve böceklerdeki indirgenmiş, güdük kanatları, vampir yarasaların ağızlarındaki azıdişlerini, insandaki indirgenmiş kuyruk sokumu, bazı insanlarda çıkmayan yirmilik dişleri, erkeklerdeki işlevsiz memeler ve meme dokusunu, kimi insanlarda görünen ense ve sırt kıllarını, tavuk embriyonunun gelişimi sırasında bir kaç haftalığına oluşan ama daha sonra kaybolan ek parmakları verebiliriz.

Kaynak:
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
el-dil-beyin-ayak diyalektiği kendiliğinden oluşmadı; ve, türlerin evrimi türlerin yaşam savaşımlarının/var-olmalarının bir sonucunda bu güne geldi; insan türü bu gün ne yapmalı?
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst