Affetmenin Beden Üzerindeki Etkisi

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Psikoloji kategorisinde phi tarafından oluşturulan Affetmenin Beden Üzerindeki Etkisi başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,231 kez görüntülenmiş, 7 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Psikoloji
Konu Başlığı Affetmenin Beden Üzerindeki Etkisi
Konbuyu başlatan phi
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan birazdahaderinmavi

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Yapılan bilimsel araştırmalarda affetmenin, kişinin fiziksel bedeni üzerinde çok belirgin rahatlamalar sağladığı açıkça gözlemlenmiştir. Birisine veya bir olaya duyduğunuz kızgınlığı, öfkeyi, o kişiyi affetmediğiniz sürece, içinizde kor bir ateş gibi taşırsınız. Sanmayın ki karşı tarafı yakarsınız, sadece kendi kendinizi yakarsınız. Çünkü öfkenin de kızgınlığın da kaynağı sizsinizdir. Kaynak kendi içinde kavrulur durur. Sanmayın ki affettiğinizde karşı tarafı yüceltip, ona hediye verirsiniz. Sadece kendinizi öffekeden arındırır, özgürleştirirsiniz. Karşı tarafın, sizin onu affettiğini bilmesine bile gerek yok, kendi içinizde kendiniz için affetmeniz yeter. Affedememenin, kızgın olmanın Beden üzerindeki fiziksel tepkimeleri ;
Miğde ağrısı, sırt ağrısı, uykusuzluk,
Kortizol hormonu seviyesini arttırarak bağışıklık sistemini zayıflatması, kilo alımını desteklemesi,
Şeker hastalığı, yüksek tansiyon hastalığı.
Pisikolojik baskının artmasıyla, kalp basıncının da artması ve beraberinde pek çok hastalık riskini getirdiği bilimsel olarak deneylerle kanıtlanmıştır.
Artık bütün bilim adamlarından da sık sık duyuyorsunuz, olumsuz düşünce ve duyguların bedenlerimizdeki yansımasınınhastalıklar olduğu belirtiliyor. Peki bütün bunları bile bile neden affetmesi bu kadar zor geliyor?
Acaba AFFEDİNCE KENDİNİZE HAKSIZLIK YAPTIĞINIZI , KARŞI TARAFA DA JEST Mİ YAPTIĞINIZI DÜŞÜNÜYORUNUZ ?
Hayır tam tersi, asıl haklı olduğunuz halde kendinize zarar vererek haksızlık ediyorsunuz. Başkası için nasıl bir duygu besliyorsanız, nasıl kelimeler telafuz ediyorsanız aynısın kendi içinize de yolluyorsunuz. Duyduğunuz öfke, nefret ya da kızgınlık duygusu sizden çıkıp gitmiyor, aksine içinizde zehirli bir sarmaşık gibi büyüyerek hücrelerinizi ele geçiriyor. Bir çeşit içsel intihar gibi bir şey…
Eğer hala affedemediğiniz kişiler ya da olaylar varsa bugün şöyle bir egzersiz yapmanızı tavsiye ederim. Sakin bir yere gidin ve gözlerinizi kapatın . Kendinize aşağıdaki soruları n cevaplarını zihinsel olarak yaşayın. Zihninizle görün, duyun, hissedin. Eğer affetmiş olsaydınız hayatınız nasıl olurdu ? Ne yapıyor olurdunuz? Kendinizi nasıl hissediyor olurdunuz? Kendinizi o kişiveya olaydan özgürleştirmiş olma duygusu nasıl olurdu ?
Affetmeye hazır olmayabilirisiniz ya da” istiyorum ama yapamıyorum” diyebilirsiniz ama en azından kendinize bu egzersizi yapma izni verirseniz, büyük bir adım atmış olursunuz.



saglik.milliyet.com.tr
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
genel olarak insanın psikolojik yönelimlerini ön plana çıkararak, psikosomatik bağlantıları vurgulayan yazıları çok sevdiğimi söyleyemem; ama bu yazıyı sevdim... çok öfkelendiğimiz zaman bile, bunu uzatmamanın, kin gütmemenin, yalnız kendi sağlığımız açısından değil, aynı zamanda insanlarla kurduğumuz iletişimin ve ilişkilerin de sağlıklı yürümesi açısından, önemli olduğu kabul edilmelidir... kendi payıma, çok çok seyrek rastlasam da, bir insanın bana karşı kin güttüğünü gördüğüm zaman, arka planda çalışan mekanizmayı da görebiliyorsam, hiç bir şey olmamış gibi çok kolay bağışlarım... 'bu adam neden böyle davranmaktadır ?' sorusunu, akla uygun, ikna edici bir şekilde açıklayabilmek; benim için, onu anlamanın ve bağışlamanın ön koşuludur...
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
genel olarak insanın psikolojik yönelimlerini ön plana çıkararak, psikosomatik bağlantıları vurgulayan yazıları çok sevdiğimi söyleyemem; ama bu yazıyı sevdim... çok öfkelendiğimiz zaman bile, bunu uzatmamanın, kin gütmemenin, yalnız kendi sağlığımız açısından değil, aynı zamanda insanlarla kurduğumuz iletişimin ve ilişkilerin de sağlıklı yürümesi açısından, önemli olduğu kabul edilmelidir... kendi payıma, çok çok seyrek rastlasam da, bir insanın bana karşı kin güttüğünü gördüğüm zaman, arka planda çalışan mekanizmayı da görebiliyorsam, hiç bir şey olmamış gibi çok kolay bağışlarım... 'bu adam neden böyle davranmaktadır ?' sorusunu, akla uygun, ikna edici bir şekilde açıklayabilmek; benim için, onu anlamanın ve bağışlamanın ön koşuludur...

Kin duymak için geçerli bir sebep olmadığı zaman affetmek çok kolay peki çok geçerli nedenleriniz varsa ve değil affetmek o kişiyi görmek bile istemiyorsanız affetmek için nasıl bir yol izliyorsunuz?

Mesela çok sevdiğiniz birini öldüren bir katili affetmek mümkün müdür? Hapis yatıyor olması o kişiyi bağışlamak için yeterli midir yoksa içten içe bu öfke insanın içinde büyümeye devam mı eder?

Affetmenin kişiyi özgür kıldığına tümüyle katılıyorum. Öfkeyi biriktirmenin kişinin hem sağlığını hem de yaşamını mahvedeceği kesin fakat profesyonel yardım almadan bazı durumlarda affetmek mümkün olmuyor hatta bu yardım da yeterli olmayabiliyor.

Gerçek anlamda bağışlamayı başarmak çok önemli yoksa baskılamak ya da yok saymak değil sonuçta bir noktada öfke dışa vuracaktır hem de alakasız bir durumda, hiç ummadığınız bir anda...
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
bireysel yaşamımda ne mutlu ki, affedemeyeceğim kadar ağır, yani benim açımdan anlaşılmaz bir kötülüğe uğramadım... ölüme yol açmak gibi uç durumlar, anlaşılır olmanın ötesinde ayrıca, içtenliğinden kuşku duyulamayacak bir bağışlanma çabasını ve belki yeterince uzun bir zamanı gerektirebilir... ama hakim olamadığım bir alanda zor bir soru olduğunu kabul etmeliyim... yine de hiç kimsenin, bağışlayamayacağı kadar ağır haksızlıklara uğramamasını /uğratılmamasını umut etmek isterim...
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
bireysel yaşamımda ne mutlu ki, affedemeyeceğim kadar ağır, yani benim açımdan anlaşılmaz bir kötülüğe uğramadım... ölüme yol açmak gibi uç durumlar, anlaşılır olmanın ötesinde ayrıca, içtenliğinden kuşku duyulamayacak bir bağışlanma çabasını ve belki yeterince uzun bir zamanı gerektirebilir... ama hakim olamadığım bir alanda zor bir soru olduğunu kabul etmeliyim... yine de hiç kimsenin, bağışlayamayacağı kadar ağır haksızlıklara uğramamasını /uğratılmamasını umut etmek isterim...

Benim de çok şükür yaşamadığım bir durum sadece çevremde gördüğüm kadarı ile böyle bir durumda affetmek çok da kolay olmuyor.

Aynı şekilde hiç kimsenin böyle bir durumla karşılaşmamasını dilerim.
 

Epilogue

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Ara 2009
Mesajlar
279
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Ne zaman birileri ağzında şeker yuvarlar gibi tatlı tatlı "affetmek"ten söz açarsa, aldırış etmeyin! Çünkü affetmek öyle bir şey değildir. Dikkat ederseniz, anlayacaksınız ki, onlar da aslında "unutmak"tan söz ediyorlardır.
***

Düşünüp tasarlayarak, hesap kitap yaparak affedene inanmam! Onunki "bağışlayan olgunluk" değil, olsa olsa "büyüklük taslayan" bir duruştur!
***

Gerçekten affedebilmek, "benlik" lerimizden daha büyük bir "varlık" düzenine inanarak başlar. Affetmek, yargıyı kendinden devretmektir... Küçük yaşından beri kendisine türlü zulümler yapan kardeşlerine ne der Hz. Yusuf: "Bugün size karşı kınama, sorgulama yoktur. Sizi Allah bağışlasın. O merhametlilerin en merhametlisidir."
***

"Bağışlamak iyilerin intikamıdır" derler. Parlak bir sözdür ama doğruya işaret etmez. İyiler intikam almaz! Üstelik hâlâ aklında öyle ya da böyle "intikam" varsa, bağışlayamıyorsun demektir. O halde yaptığın başka bir şeydir. Belki de sana geçmişte kötülük yapanlarla şimdi işbirliği içindesindir. Kötülerin işbirliği!..
***

Yaralı bilincin sızısı dinmez. Unutmak sadece uyuşturur. Her hatırlamada sızı da yeniden başlar. O yüzden işte, ancak kendi bilincine tutsak düşmemiş bir sevgi affedebilir kendisini inciteni...
***

O güzel filozof E. Levinas meseleyi doğru koyar; Der ki, sen affederken öteki de kendini affettirir! Ancak öyle mümkündür bir "yenilenme" olarak af!
***

Pop'un yeni yıldızı Lady Gaga ve modern dünya birbirlerine benziyorlar. Bu teatral kostümler, bu giderek gülünçleşen seksilik, bu makyaj... Bütün bunlar sanki görünenin arkasında artık "canlı" hiçbir şey kalmadığını saklamaya yarıyor...
***

Geçmiş-bitmiş ilişkisini etrafa anlatırken "hayatımın beş yılını harcadı" diye yanıp yakılanlar, eski sevgiliyi ağır cezalık bir suçlu gibi anlatanlar var... Sanki kendileri olup bitene hiç dahil olmamış, adı "ilişki" olan bir canavar gelip o güzelim yılları yiyip kemirmiş gibi... Daha garibi, bu insanların yeni ilişkilerine, hatta "yeni ve büyük aşk"larına bakıyorum. Değişen bir şey yok! Hatta durum daha kötü! "Suç" varsa eğer, kimde o zaman? Hep içimizdeki "suçluluk duygusu"ndan söz ederiz ya.. Peki ilişkiler söz konusu olunca bu pişkin, bu yalan, bu kendinden pek emin "suçsuzluk duygusu" neyin nesidir?
***

Genç bir kadın... Karşıdan karşıya geçiyor. İnce, beyaz tülden bir bedeni var sanki. Saçları siyah olmasa, kimse varlığının farkına varmayacak, hiçbir şoför arabasının frenine basıp durmayacak...



Haşmet Babaoğlu
 

Epilogue

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Ara 2009
Mesajlar
279
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Affetmek , kırgınlık , kızgınlık , nefret olgularından sıyrılmak özgür kalmaktır. Hafifliktir . Ve artık acıyı hissetmediğin içindir . Unutulması zihnen mümkün değildir zaten yaşananların .
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
haşmet efendi halt ediyor gibi görünüyor... 1) affetmek, unutmakla ilişikli olsa da aynı şey değildir... 2) düşünüp tasarlayarak affedilmelidir, filan diyen yok... 3) neden affettiğimle bir işbirliği içinde olayım ki... ve üstelik kime karşı, kendime mi...???... 4) unutmak neden sadece, uyuştursun , unutmak, neden sadece unutmak olmasın...???... 5) kimin sadece unutup, kimin gerçekten affedebileceğini, neden, haşmet'in yerine hayat belirlemesin...?... 6) levinas, haklı olabilir ; affedebildiklerimiz, yalnızca kendilerini affettirebilenler, olabilir... ama affetme sürecinde, affedenin eylemi (affetme eylemi), affedilenin eyleminden (affedilme eyleminden), daha önce gelir, daha baskın ve daha belirleyicidir... vs..... 7) o haşmet, o kadar da ''haşmetli'' olmayabilir.....
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst