Açlık ve Fakirliğin Asıl Sebebi

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde HoŞÇa tarafından oluşturulan Açlık ve Fakirliğin Asıl Sebebi başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,061 kez görüntülenmiş, 19 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Açlık ve Fakirliğin Asıl Sebebi
Konbuyu başlatan HoŞÇa
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan kuzeys

HoŞÇa

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Haz 2009
Mesajlar
227
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Bu mevzu apaçık ortada bir mvzu aslında ve açılış konusu olarak bir alıntıyla başlıycam.. Tartışma devam etttikçe fikirlerimizi ortaya koyacağız umarım...

Dünyadaki açlık ve yoksulluk katiyen bir kaynak yetersizliği meselesi değildir. Çok karmaşıkmış gibi görünen bu meselenin özünde paylaşım sorunu yatmaktadır.

Açlık ve yoksulluk dünyadaki kırsal yörelerde daha yoğun olarak yaşanmakta. Günümüzde 1.2 milyar insan mutlak bir fakirlik içerisinde günlük geliri 1 USD'dan az olarak yaşam mücadelesi vermektedir. Bu yoksul kesimin % 75'inin ise gelişmekte olan ülkelerdeki kırsal kesime mensup kişiler olduğu saptanmıştır.Aynı şekilde açlık veya kötü beslenmeye maruz 852 milyon kişinin % 80'ini yine gelişmekte olan ülkelerin kırsal kesimlerinde yaşayan kişiler oluşturmaktadır.

Uluslar arası komitelerin Milenyum Kalkınma hedefleri arasındaki en öncelikli iki hedefi ise 2015 yılına kadar dünyadaki açlık ve yoksulluğu yarıya indirmektir. Ancak konunun uzmanları ise, bu hedefe ulaşmada radikal politikaların çoktan ele alınmış ve uygulamaya konmuş olması gerektiğinde hem fikir. 3. Dünya ülkeleri açısından bakıldığında açlık ve yoksulluğun giderilmesinin önündeki en büyük engel Dünya Ticaret Örgütü'nün sözde ticareti liberalleştirmek adına direttiği tarım politikalarıdır. Kalkınmış ülkelerin tarıma verdikleri destekle haddinden fazla gelişen sektörde üretim fazlası oluşmakta ve bu fazla daha sonra 3. Dünya ülkelerine ucuz fiyatla ihraç edilmektedir. Yerli üretici ise, bu düşük fiyatla rekabet edememekte ve giderek tarımsal üretimden uzaklaşmaktadır. Ucuz fiyatla da olsa ithal edilmiş tarım ürünleri dış ticaret açığını körüklemekte, yerli üreticiyi pazardan çıkmaya zorlamakta ve gelir kaybına sebebiyet vermektedir. Tarım ve hayvancılığın yegane gelir kaynağı olduğu bu kırsal kesimlerde böylelikle fakirlik daha çok artmaktadır. Kaldı ki, gıda güvenliği açısından da ucuz bile olsa ithal girdiye bel bağlamak, hem ülkenin zaten kısıtlı olan GSMH'sını ithal ürünleri karşılamak için harcamak, hem de elde edilen gıdanın niteliği açısından son derece sakıncalı sonuçlar vermektedir.

Dünya liderleri açlığı ve fakirliği geçekten sona erdirmek istiyorlarsa, buna göre şekillendirilmiş politikaları derhal devreye sokmak zorundadırlar. Aksi halde Milenyum hedeflerinin kağıt üzerinde bir temenni olarak kalacağı kesindir.

Kaynak: Third World Resergence Magazin, Sayı: 197
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Ynt: Açlık ve Fakirliğin Asıl Sebebi

"Dünyadaki açlık ve yoksulluk katiyen bir kaynak yetersizliği meselesi değildir" Dünya kaynakları sanıldığı gibi sınırsız ve sonsuz değildir. Kaynaklar sınırlıdır. Başka gezegenlerde neden hayat var mı ve hayat olanakları yaratılablir mi diye araştırmalar yapılmaktadır. "Bir başka tahmine göre de, bütün –azgelişmiş ülkelerin- batı modelini taklit etmeleri, onun kadar üretip, onun kadar tüketip, onun kadar kirletip, onun kadar tahrip etmeleri halinde, Dünyanın doğal ve enerji kaynakları ancak bir hafta –yedi gün- dayanabilecektir...”diye "Küreselleşmenin Karanlık Bilançosu" adlı kitabında F.Başkaya olguyu çok net bir şekilde tartışmaktadır. sorun kullanım değeri mi tüketim değeri mi tercihindedir.
 

Aksiyom

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Tem 2009
Mesajlar
569
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
32
Ynt: Açlık ve Fakirliğin Asıl Sebebi

Açlık ileri süren hızlı tüketimden kaynaklanır dünya da bunu yaşıyacak elbet ama tüketim sınırları eşit ve orantılı tutulduğu müddetçe kaynaklarımızın tükenim hızı yavaşlayacaktır.Bu tüketim hızlı olduğu için yavaş yavaş patlaklar vermeye başladık bile misal SU önemini herkesin bildiği su.Daha ne kadar bu riskle yaşıyacağız?Planlı tüketim ve üretim olduğu müddetçe açlık ve fakirlik olmayacak değil ama yavaşlayacaktır!Saygılarımla...aksiyom
 

HoŞÇa

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Haz 2009
Mesajlar
227
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ynt: Açlık ve Fakirliğin Asıl Sebebi

Dünya nüfusunun %5 inin sahip oldukları geri kalan %95 e tekamül ediyorsa açlığın,fakirliğin sebebini tartışmak bile yersiz geliyor.. Tüm kaynakları bölün dünya nüfusuna herkes gül gibi hatta bolluk içinde yaşıyor.. TÜketimde adalet sağlamak ve Hem üretim şeklini hem de tüketim tarzını değiştirmek şart..
 

mukeat

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
5 Ağu 2009
Mesajlar
55
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
2023
Ynt: Açlık ve Fakirliğin Asıl Sebebi

HoŞÇa ' Alıntı:
Dünya nüfusunun %5 inin sahip oldukları geri kalan %95 e tekamül ediyorsa açlığın,fakirliğin sebebini tartışmak bile yersiz geliyor..
Liberalizmin ve emperyalizmin doğal sonucu diyebiliriz sanırım buna . Milenyum kalkınma şeyinin (her neyse ) dünyada hiçbir zaman uygulanmayacağı su götürmez bir gerçek. Dünya kendi kısır döngüsünü kurmuş durumda diyebiliriz.( İnsanlardaki bencillik duygusunun son safası ) .
 

HoŞÇa

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Haz 2009
Mesajlar
227
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ynt: Açlık ve Fakirliğin Asıl Sebebi

işte bu yüzden önce bireysel anlamda alternatif bir yaşam sunmalıyız.. Karşı duruşumuzu sadece sözle değil eylemle, yaptıklarımızla da göstermeliyiz.. önce bilinçlenme, sonra sistem değişebilir..
 

mukeat

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
5 Ağu 2009
Mesajlar
55
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
2023
Ynt: Açlık ve Fakirliğin Asıl Sebebi

Alternatif bir yaşam, örnek alınacak bir yaşam; olabilir aslında. tabii fakirlerin elinden azığını alan ve mutlu mutlu yaşayan insanların böyle bir yaşamı ne kadar örnek alacağı bilinmez.
 

Aksiyom

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Tem 2009
Mesajlar
569
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
32
Ynt: Açlık ve Fakirliğin Asıl Sebebi

Bir tüketim sınırı belirlense,en azından insanlar aç kalmasa standart olsa.Mutlu mutlu yaşıyan parası bol insanlar standardı aşsınlar havyar yesinler ama fakir olarak nitelendirdiğimiz kişiler aç kalmasın kuru ekmeğe muhtaç olmasın,varsın havyar yemesin.
 

HoŞÇa

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Haz 2009
Mesajlar
227
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ynt: Açlık ve Fakirliğin Asıl Sebebi

Zaten o mutlu mutlu kocaman göbekleriyle obezlikten ölen insanlar bunu düşünüyor olsaydı bugün böyle düşüncelere gerek de kalmazdı.. Bizim yapmamız gereken şey geri kalan kısmı bilinçlendirmek.. İnsanlar neden aç yaşadıklarını bilmeliler.. O şişko burjuvaların bizim hakkımızı nasıl gasp ettiğini, hırsızlık yaptığını bilmeliler..Bunu sağlarsak onlar istemese de adalet sağlanacaktır.. Hani bir laf vardır buraya çok yakışıyor.. "Hak verilmez, alınır !"
 

Aksiyom

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Tem 2009
Mesajlar
569
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
32
Ynt: Açlık ve Fakirliğin Asıl Sebebi

Bunu yavaşta olsa başardığımıza ve başaracağımıza inanıyorum.En azından kendimizi,kendi amacımız için.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Ynt: Açlık ve Fakirliğin Asıl Sebebi

bugün Afrika denilen o kara kıtada yazgılar da kararmış durumdadır; ortalama yaşam süresinin insan türü için 35-40 olduğu bir kıtadan söz etmek ürpertici geliyor! üçüncü-dünya diyerek sömüren/sömürüye ortak olan ve entegre olanlar bir vicdan muhasebesi yapmak durumunda değiller mi?

kendini açımlamayan, ötekini açımlayamaz!
 

haberci

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
12
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Ynt: Açlık ve Fakirliğin Asıl Sebebi

Ben bu konu hakkında bir şey söylemeyeceğim,ancak eski bir fotoğraf ile anılarımızı tazeleyeceğim.

meryy_akbabavecocuk.jpg
hani derler yaa sözün bittiği yer

Fotoğraftaki çocuk emekleyerek 1 km ötedeki BM yemek kampına gitmeye çalışıyor..Arkasındaki akbaba çocuğun ölmesini bekliyor.. Fotoğrafı çektikten sonra fotoğrafçı ordan ayrılıyor ve kimse çocuğa ne olduğunu
bilmiyor.. Fotoğrafçı kevin carter 3 ay sonra vicdan azabından intihar ediyor.. ve dünya hala dönüyor....umursuzca.
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
aslına bakarsanız ortada bir acele var, yarış var. ve bu acele doğamızda var, geride kalanlar ise mahvoluyor.
bir noktadan diğer bir noktaya en hızlı şekilde ulaşmak için kesinlikle ama kesinlikle yırtınıyoruz.

ülkelerin fakirleşip geri kalmalarının bize faydaları da oluyor. yani bazı insanlar bazı insanlar için feda ediliyor. ne kadar inkar etsek de bu böyle. bugün çoğu hastalığın çaresi bulunabiliyorsa, koca koca binalar yapılabiliyorsa, kıtalar arası mesafe akıl almaz küçük vakitlere sığdırılabiliyorsa, ahan da buradan böyle yazışılabiliyorsa, gezegenlere yolculuk başlamak üzereyse......... çoğalt babam çoğalt.... hepsinin bu kadar kısa zamanlarda olmasını sağlayanlar o gördüğünüz ölmek üzre olan insanlar, açlıktan ölenler, sefalet çekenler..........

nasıl mı? 1)ucuz iş gücü 2) sömürgecilik 3) işgalcilik 4) ......... bunlar olmadan olurdu bu gelişim ama bu kadar çabuk olmazdı.... sadece acele etmek bizleri bu hale sokuyor.

bu arada o göbeğini kaşıyan burjuva sayesinde sanat ve bilim gelişti....
derler ki, sanat severler ya da sanatçılar.... bir ülkede sanatçı kadar sanata değer(çok para:) ) verecek olan adam olmazsa o ülkede sanat gelişmez(ki doğrudur)...

sizin burjuva dediğiniz o kişi milyonları sayar o tablolara ya da bilimsel buluşlara yatırım yapar o milyonları ile... bu sayede sanatında biliminde gelişmesine en büyük desteği verirler.................

ha o burjuvanın o kadar parayı nerden bulduğunu sorarsanız e ben de size afrika'yı, ırak'ı, afganistan', ha belki biraz da türkiye'yi gösteririm...

sonra çekilen büyük sefaletlerin çoğu önüne internet, elektrik, ilaç, uçak, kalp ameliyatı, böbrek ilaçları, kanser ilaçları olarak gelir.... ömrün uzar, keyfin artar, sevdiklerinle güzel ve emniyetli yıllar geçirirsin..........

buradaki fark sadece kaybı senin vermen olur... ne olacak canım onu da sen ver biz o kadar çalışıyoruz derler. hem sen cahilsin, medeni değilsin, müslümansın, asyalısın, afrikalısın, fakirsin, canının bir kıymeti olmaz, mal gibi yaşamaya alışmışsın ne farkedecek yaşasan ölsen................................. hem bak sonunda senin de işine yarayacak bu buluşlar. çocuklarını düşün, onlara bari iyi bir gelecek hazırla..... falan filan...

kısacası acele etmezsek eğer bunlar olmayacak... ya da bana öyle geliyor hep aceleden
 

HoŞÇa

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Haz 2009
Mesajlar
227
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
enkaz arkadaşım eleştirmek için mi iğneleme mi yaptın yoksa gerçekten birilerinin sefaletten ölmesinin bizi geliştirdiğini mi söyledin anlayamadım ama açıklamaya çalışacağım..

eğer insanlar gerçekten gelişmek isterlerse, gerçekten bilimsel alanlarda yenilik yapmak isterlerse bunu savaş teknolojisinden bağımsız yapabilirler.. o koca göbekli gebeşlerin parasıyla bilim işlemez...
ben size sistemin çarpıklığından, insanı mal gibi görmesinden bahsediyorum.. insanlar bu sistem içerisinde hiçbir değere sahip değildir.. siz küresel ısınma dersiniz, adamlar size gaz salmazsam para kazanamam der.. sizi zehirler, kendileri gibi koca göbekli sağlıksız yağ torbalarına döndürür çünkü para kazanacaktır.. ve size derlerki bunlar sağlıklı...

kapitalist sistem yalancılığın dolandırıclığın sistemidir..

bu yalancılık arasında dürüst olan, yaşamak isteyen ama parası olmayanlar sefalet içindedir..

böyle bir sistemi savunmak acizliktir..
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
yanlış mı düşünüyorum ya da görüyorum bilmem ama gelişimi sağlayan en büyük etken hep savaşlar oluyor. canlıların evrimi bile birbirleriyle ya da doğayla olan savaşımları sayesinde gerçekleşiyor. savaş kötüdür mücadele iyidir dersiniz belki ama mücadele de bir nevi savaş olmuyor mu? gelişimini en iyi sağlayanlar hep en iyi sömürenler olagelmiş... günümüz bunu açık bir tablosu değil midir? İşin garibi en büyük mücadeleyi veren gene sömürülenler oldukları için gelecek onlarındır demenin yanlış olmamasıdır. Yani en çok , en iyi savaşan gelişen oluyor bir nevi. garip bir kısır döngü

o koca göbekli gebeşlerin parasıyla bilim ve sanat ilerledi bunu inkar etmek de bir yanlış olur kanımca. bir çok filozof, sanatçı, bilimadamı, bu alanlara yatırım yapanlar... çoğu burjuva idi bu kişilerin ben mi yanlış biliyorum...
fransız ihtilalini bile burjuvalar gazlamadı mı?

üçgenin tepesindekiler isterler ve istediklerini de yaparlar... siz sistemi ne kadar değiştirirseniz değiştirin üçgen değişmeyecektir. doğal olarak var olacaktır... birileri hep en altta kalıp ezilecektir. birileri de bunların kafasına basıp tepeye çıkmak isteyeceklerdir.

bence acelemiz olmasa üçgen de olmaz. hep aceleden
 
K

kuzeys

Ziyaretçi
Bence açlığın ve yoksulluğun temel nedeni burjuvaziye karşı örgütlenmeyen işçi sınıfı ve onların temsilcisi olan devrimci kurumlar ve örgütlerdir.Kabaca buna solculardır diyebiliriz. Çünkü herkes sistemin nasıl işlediğini ve örgütlülüğünü çok iyi bilmesine rağmen kimse bunu değiştirecek bir şey yapmıyor. Aksine bu hengamede bende bir avuç sömürgen azınlığa katılabilirim hayalleriyle mevcut sisteme taraf oluyor ve onu iyileştirici politikalar içerisine giriyor. Bu durum sadece türkiye için değil tüm dünya proleteryası içinde geçerlidir. İnsanlar garip bir tüketim kültürü ile mevcut sistemi yıkmak yerine onun içerisinde yaşamayı tercih ediyorlar ve kapitalizmde buradan besleniyor.
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
kuzeys, sizin söylediğinize katılarak şunu da ekelyebilirim umarım yanlış anlamamışımdır sizi.. Sistemi ne kadar değiştirirsek değiştirelim bu sistemi geliştirmekten öteye gitmiyor. ve gelişmiş sistemler, yıkılması daha zor olan oluşumlara yataklık yapıyor.
"İnsanlar garip bir tüketim kültürü ile mevcut sistemi yıkmak yerine onun içerisinde yaşamayı tercih ediyorlar ve kapitalizmde buradan besleniyor." yani yıkmıyorlar sadece değiştirmeye çalışıyorlar ...
sistemler artık o kadar güçlendiler ki yıkılmaları çok zor bir hal aldı ve sadece kendi yaratıcıları tarafından yıkılabiliyorlar. Yıkımı kuran taraf gerçekleştirdiği için de yeni oluşum gene yıkanların elinde oluyor.
gerçi ben açlığı gene de aceleye bağlıyorum ama :)
 

HoŞÇa

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Haz 2009
Mesajlar
227
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
enkaz arkadaşım dediğin doğrudur.. savaşlar teknolojide ilerleme sağlamıştır.. ama bunun savaşsız olamayacağıyla bir alakası yoktur.. diyorum ki eğer niyetimiz gelişmek, güzel bir dünya yaratmak olursa zaten geliştiririz.. illa yumurta göte dayanınca folluk aramaya gerek yok.. yumurta gelmeden de arayışa geçebiliriz..iş niyette...

kuzeys senin bahsettiğin solcular kendine solcu diyen liboşlar.. sol dediğin şeyin temeli Marksizm'dir.. Sosyal demokratlar, liberal solcular vs bunlar dünya literatüründe solcu olarak geçmez.. senin dediğin zihniyet CHP gibi reformist bile olamayan kendine solcu diyen sistemcilere ait.. asıl sol asla sistemi iyileştirmeye çalışmaz.. elbette pratik sonuçlardan hak elde edilecektir.. ama her zaman sistemin yıkılması için bir adım olarak görülür bunlar.. ve yeniden inşanın..

kapitalizmin, liberalizmin, neo-liberalizmin gelişimi beynimizin başka sistem mümkün değil diye doldurulmasıyla mümkün oluyor.. insanlar mücadele ediyor, olmuyor deyip bırakıyor ve sistemde adam olmaya çalışıyor.. bu durumda sistmein tüm açıklarını bilmesine rağmen, sistemin aptallığını görmesine rağmen sistem içinde yaşıyor.. ha bide açlıktan ölmemek için sisteme ayak uydurmaya çalışanlar var ki eleştiremiyoruz bile.. çünkü mecburlar..


tekrar edeyim.. Marksist ideoloiye bağlı olanlar yada anarşist gruplar, ve antikapitalistler vs sistem içerisinde reform istemiyorlar.. bu gurplar köklü bir devrim olmadan insanca yaşamın mümkün olmadığında hemfikirler.. bahsedilen reformistler "sol" kavrmaı içerisinde yer almazlar, alamazlar..
 

sokak siircisi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
30 Eki 2009
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
ilk adım

Geçmişin ve şimdinin emperyalist devletleri,
sömürgelerinden aldıklarını faiziyle iade ederek
ilk adımı atabilirler. Sonra yine paylaşım..
(Özür dilemeseler de olur.)

Boyunlarına borç olan -kan- elmas, altın, petrol ve
diğer çalıntılar;
bir gün, harıl harıl geliştirip durdukları
teknolojik harikalar ve cevval bir terör belası
şeklinde dönüp,
nesiller boyu başlarının yenmesine neden olacaktır.

Kara kaderlerini anca bu şekilde hafifletebilirler...

Nitekim kekonomik krizler başlangıçtır inşallah.
-kaynaklarını, elindeki nimetleri, torunlarının haklarını
savuranları da içine alarak-

(Alıntı)
 
K

kuzeys

Ziyaretçi
sevgili enkaz, çok güzel özetlemişsiniz devrim kişin kendi içinden başlayan ve dünyaya sıçrayan bir alt üst oluş istediğidir bana göre. Reformist yada revizyonist politikalarla belirli bir amaca uluşma istemini ve mücadelesini engelleme yada değiştirme değil.
sevgili hoşça, proleterya ve burjuvazi kelimesini kullandığım andan bu yana ben aslında oportünist,revizyonist ve sosyal demokratları hedeften çıkartmıştım. Çünkü bunlar sınıf bilincini kabul etmelerine rağmen sınıf bilincinden beslenen düşünce akımları değillerdir. Bu devrim sorunsalının dinamikleri ile doğrudan orantılı bir şeydir. Devrimi yahut devrimci düşünceniyi yaratan yada şekillendiren sosyal demokrasi yada demokrar anlayış olmamakla birlikte sınırlandıran şeylerdir bunlar. Bu yüzden direkt eleştirimi devrimci sola yani M-L 'lere yönettim ve onları başarısızlıkla itham etmekle birlikte onları var eden sınıfın kaypaklığını ve sistemle olan doğrudan bağını ifade etmek istedim.Yani diyebilirimki tüm devrimci-illegal kurumlar dahi hem beceriksizliklerinden, hemde devrimci gücü inşa edemedikleri için karşı devrime hizmet etmektedirler.Proleterya ise bu duruma seyirci kalmaktadır. Çünkü her ikisininde sistemden hala umutları ve beklentileri vardır. Açlığın ve yoksulluğun gölgesinde insanlar kuru ekmeği zor kazanırken sistem içerisinde yükselmeye çalışıyorsa burada bilinçsiz kesimde değil aksine bilinç sahibi olan kesimlerde sorun aranmalıdır.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst