-

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe Makaleleri kategorisinde Tahir Yasin PALA tarafından oluşturulan - başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 656 kez görüntülenmiş, 2 yorum ve 1 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe Makaleleri
Konu Başlığı -
Konbuyu başlatan Tahir Yasin PALA
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Objectivity

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Okuma eylemi, zihindeki yabancı ve farklı olan düşünceleri eğilime ve o anki ruh haline göre zorlar, şekillendirmeye çalışır; Dışarıdan gelen böyle bir baskı altında kalan zihin acı çeker; bir onu bir bunu düşünmek durumunda kalır ki o an için o konuya dair ne bir hissiyatı ne de bir ilgisi vardır.

Pope’un dediği gibi kalırlar: ‘’Durmadan okuyanların yazdıkları hiçbir zaman okunmaz.’’

Okumak, bir insanın kendi düşüncelerinin yerine başkalarının düşüncelerini koymasıdır. İnsan okuma eylemiyle kendi düşüncelerinin başkaları tarafından yönlendirilen bir yürütece koyulmasına izin verir.

Bir insanın eline kitap alarak kendisine ait düşünceleri korkutup kaçırması büyük günahtır. Bu, bir insanın doğada gezebilecekken işini gücünü bırakıp kurutulmuş bitkilerin sergilendiği bir bir müzeye gitmesi ya da harikulade bir manzarayı bakır bir plaka üzerinde incelemesi gibidir.

Kopyacı olmadan insan okudukları sayesinde daha detaylı düşünebilir ya da o güne kadar farkına varamadıklarını idrak edebilir kanısındayım. Okumak bana kalırsa bir beyin jimnastiği gibidir ancak tabii ki çoğu zaman okunanların etkisi altında da kalınabiliniyor. Sanırım bu noktada dikkat edilmesi gereken, insanın okudukları üzerine detaylı düşünüp çok iyi bir sentez yapabilmesidir.

Her üretilen düşünce sağlıklı mıdır? Elbette değil ve aradaki farkı anlamanın en iyi yöntemlerinden birisi de doğru kaynaktan okuma yapmaktır.
 
Son düzenleme:

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Daha geniş kapsamda düşünmek; yazılanın-çizilenin en ince katmanlara ulaşıncaya değin multidisipliner bir yaklaşımla enine boyuna tüm içeriği zihinsel olarak temaşe edip, yaşantıya aktarmakla ilgili olmalıdır -Bu kural, bilme isteğindeki varlığı- muhatap olduğu içeriğin karşısında bir pozisyon oluşturma, kimliğe bürünme, düşünsel bir saf tutma gibi eksikliklerden alıkoyulmasını sağlar. Ben adına üretim denilen ( işleyişe paralel gelişen) düşüncenin, sanat ürününün, gelişim teorilerinin, kültürel akım ve trendlerin ciddi bir emek ve bedel ödenerek ortaya atıldığını düşünmüyorum. Çağın genel sorunsallarına ilişkin neticeler çıkarsamayı, tavşanın suyunun suyu hesabı entelektüel mecralara klonlayarak (peydah edilen düşünce)'nin aslı ve astarı olmayacağı kanaatindeyim. Ve bu noktada doğru kaynak tanımlamasının çoğunluğun rızasına uyum göstermenin geçici bir yanılsaması olduğunu düşünüyorum.

Sürekli okumanın kişiye bir faydası olduğunu ben de düşünmüyorum ki zaten kitaptaki çoğu şey, bir süre sonra insanın aklından uçup gidiyor. Kaynak doğrulaması yapabilmek için de belli bir alt yapı gerekiyor yoksa sizin de ifade ettiğiniz gibi genelde popüler olana denk gelinmesi çok daha muhtemeldir.

Schopenhauer aslında önemli bir noktaya dikkat çekmiş ki o da günümüzde ve özellikle sanal ortamda çok sık rastladığımız, gösteriş amaçlı kitap paylaşımlarıdır. İnternette "Ayda şu kadar kitap okudum." diye yazıp çizen insanlara hepimiz denk geliyoruzdur fakat yorumlarını dikkatli incelerseniz, okuduğu kitaplardan pek bir şey alamadığı da ortadadır. Bazı kitaplar var ki üzerine aylarca kafa yorulsa bile ana mesajı tam manası ile kavramak kolay kolay mümkün olmamaktadır.

Okumaktan düşünmeye fırsat bulamayan ya da başkalarının düşüncelerini doğrudan kopya çeken insanlar açısından çok faydalı bir paylaşım olmuş ve bu vesile ben de uzun zaman önce okuduğum, Schopenhauer'ın "Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine" kitabını tekrar gözden geçireyim.
 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst