aşkın cinselliğin felsefesi ve evliliğin ölümü

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde şehrin yabancısı tarafından oluşturulan aşkın cinselliğin felsefesi ve evliliğin ölümü başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 8,586 kez görüntülenmiş, 57 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı aşkın cinselliğin felsefesi ve evliliğin ölümü
Konbuyu başlatan şehrin yabancısı
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Cry

gamze

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
22 Ocak 2010
Mesajlar
23
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Freud un dediği gibi Aşk bi cinnet hali..tam anlamıyla bencede.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Schiller'de soyle der;

Ey ask! Guzel ve kisasin
 

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
aşkın en güzel tarafı da ''neden bu adam?'' ya da ''neden bu kadın?'' sorusuyla ifade buluyor. bir sürü başka aday varken arzumuz illede bu yaratığa yöneliyor? yemek sohpetleri her zaman çok keyif verici olmayan,alışkanlıkları bizimkiler hiç uymayan bu insanlara neden herşeyden çok dğer vermeye başlıyoruz? bütün iyi niyetimize karşın,nesnel bir gözle bakıldığında en az onlar kadar çekici olanama birlikte yaşarken bizi çok daha az zorluyacak öteki adaylara karşı bir türlü cinsel istek duymuyoruz? diyor schopenhauer..

bunun için hiçte hafife almamak gerikiyor inanmasak da. değilmi?
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Sevgi paylaştıkça çoğalırken aşk paylaştıkça azalır. Söylendiği gibi gerçekten de aşkın bilimsel bir süresi vardır.O nedenle evliliği ayakta tutan aşk değil farklı değerlerdir.Bu da kişilerin ne istedikleriyle ilgili olarak değişir.Sartre'ın kadın ile erkek arasındaki ilişkyle ilgili bir görüşünü de paylaşmak istiyorum;
Sartre, kadınlardan yarıklar olarak söz eder ve erkeğin de onu doldurmayı arzu ettiğini söyler.Açıktır ki, kadınsı olan 'kendinde' varlığı, erkeksi olan ise 'kendi için' varlığı temsil eder.(Sıradışı Filozoflar)
 

mkamar

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
21 Ara 2009
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Aşk, cinsellik duygusuyla beraber sevginin tavan yaptığı ve mantığın sorgulanmadığı yerdir. Ve maalesef vuslatla beraber dolaptan çıkarılan buz gibi yavaş yavaş eriyip yerini başka bir duruma/duyguya bırakan müthiş hazdır. Diğer bir anlatımla aşk, final ile sonuçlandırılmayan cinsel birliktelik sürecine benzer.
 
M

monaliza

Ziyaretçi
AŞK; Bana göre;tamamen İki kalbin ve iki ruhun uyum ve yüreksel ve beyinsel coşku hissetmesidir.. Cinsel düşünce içermez. Aşkın oluşumu ve gelişimini takiben tam uyuma ikna olan beyin, cinsel güdüyü faaliyete geçirir. BANA GÖRE "AŞK" BUDUR".
Kişiye göre anlamının değişimini de saygıyla karşılıyorum.
AŞK'ın dolaptan çıkarılan buz misali zamanla eriyişini de,VUSLAT'a değil, taraf yada tarafların "sahiplik" duygusu ile "relax"laşma rehaveti gibi saçma bir gaflete bağlıyorum.
 

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
sevgili cogito; yorumlarınız için tşk ederim.sevginin paylaşıldıkça çoğaldığı sadece duygusal bir yaklaşım olabilir.tam tersi de olamazmı? paylaşıldıkça iki taraf birbirlerin tanıyıp negatif yönleri görüp azalamazmı?aşk ise azalmaz biter. paylaşıldıkça.diğer söylediklernize katılyorum. sarte'nin söyledikleri hariç. :) çünkü başka bir konu için sarteyi araştırdiğımda. gerçekte bir çok çelişkisini gördüm söyledikleri ile yaptıkları arasında. kendi koşulları içinde yaptığı bir cümledir sadece. ve yanıldğını düşünüyorum.''kadında kendinde erkekte ise kendi için dediği için'' saygılar

mkamar; güzel tespit ve örneklemişsiniz. elemeler,yarı final ve final. :) daha sonrakiler ofsayt,faul,taç uzatmalar. en son oyuncu değişimi:D

ve üzgünüm sevgili monoliza; size katılmıyorum. yaşanmışılıklar ve tecrübe ile sabittir.:) şairin dediği gibi aşkta yarın yoktur sevgili. yinede siz öyle olsun belki zamanla fikirlerniz değişir. saygılarla.:)
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Sizi anlarım sevgili yabancı. Ben Fİ tarihinden kaldığım için,aşk anlayışım da Fİ tarihine aittir.:)Saygılar.
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
sevgili şehrin yabancısı; diğer hangi söylediklerime katılıyorsunuz başka bir şey dememişimki:)
Tabiki sevgi de bitebilir ama sevginin bitişi ilişkinin yaşanış şekline bağlıdır.Tanıdıkça, paylaşımlar arttıkça, ortak noktalar keşfedildikçe karşımızdaki insanı daha çok severiz. Ama aşk ta tam tersine gizemliyken henüz sınırlar kalkmamışken aşığızdır.Fikirleri hiç bize uymayan, arkadaş olamayacağımız kişilere aşık olabiliyoruz.Aşkın içinde kin de var nefret te var kıskançlık ta var ama sevgide bütün bunlar yoktur.Neitszche' nin şu sözü bana göre sevgi için değil ama aşk için doğru bir tespit:
''Tadının ala olduğu zamanlarda, kişi kendisini yedirmeyi kesmeli; uzun süre sevilmek isteyenler bilirler bunu.''
 

Hypatia

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
26 Ocak 2010
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Aşktaki ikilem, iki bedenin birleşip tek bir bedene dönüşmesine karşın, ortada yinede iki ayrı beden olmasıdır..
((Erich Fromm))
 

bilinc6

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
26 Ocak 2010
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
57
Aşk hayatı anlamaya çalışmak için değil, hayata anlam katmak için kendimizi tamamlamamız ben ce... "5n 1k" yı "aşk" ben ce sevmiyor... Aşk'ın başlaması için kontrolün bitmesi gerekiyor... sevgi, aklı tekrar eline geçirdiğinde herşey yeniden kontrol altındadır... bu arada belki muhteşem bir "aşk bebeği" elimizde kalır...
 

nietzsche...

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
19 Ocak 2010
Mesajlar
34
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Aşk,bilinç altımızda çook eski atalarımızdan bizim hayat geçmişimizin birikiminin kontrol ettiği bir duygu.
yani bilinçaltı kendi çizdiği portre ye benzer birini gördüğünde hemen üstbeyini uyarıyor.
biz aslında atalarımızdan başlayıp kendi anne babamıza kadar ve yaşadığımız herşeyden bir sonuç çıkararak
bilinçaltımızda bir karşıcins belirliyoruz.tabiki dikkate alınan şey sağlıklı olmak.olacak olan çocuğın hayatta kalma olasılığını yükseltmek.amaaaaaa
BEN şimdiki aşk duygusunu normal bulmuyorum.çünkü beynimizi aldatıcak biiirsürü doğal olmayan şeyler var.
örneğin parfümler,makyaj gibi.en doğal duyguları yaşayanlar afrika gibi yerlerde yaşayan ilkel kabilelerdir kanımca.bizde aldanan beyin aldandığını anlıyor ve bakın ne kadar boşanılıyor...
 

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
anlaşıldığımı düşünüyorum, sorun yok sevgili monoliza; :) her bakış zamanın bir şekillenmesidir. ve o doğru insanı oluşturur.yaşama uyarlanmış olan değildir yaşam. sizin olduğunuz da baktığınız yerdir. sözcükler eleverir insanı.her yeni gün bir değişen doğrunun yanlışla hesaplaşmasıdır.tarih geçmişi gösterir.kendimizin olduğu zaman dilimini değil. kimimiz aldığımız nefesi yaşarız. kimimiz ise yaşadığımızı zannederiz.önemli olan yinede geçmişte veya gelecekte nerde yaşıyorsak sadece hissettiklerimizdir.siz istemesenizde bir gün zaten değişecektir. saygılarımla.

sevgili cogito; latife yapmak istemiştim galiba başaramadım.:)yazınızın son pragrafına kadar güzel yorum paylaşırım. ama yine diyorsunuzki .Neitszche nin söylediğnde aşk olarak doğru tespit.buna üzülerek katılmadığımı söyleyeceğim.çünkü son cümlesinde uzun süre sevlmel isteyenler bilir, diyor. bu çelişkide bencillik vardır. ve üstadın yaşamına baktığımız da sevgiye hasret olduğunu zanneder. ama aşkı yaşamamıştır, karşılık bulamadığ için.aşk da bencillki yoktur sizin anlıyacağınız. saygılarımla.

bilinc6; güze tespit. özellkile o son cümleniz aşk bebeği harika bir tespit. saygılarımla.
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Bıkmak ta insanın bir duygusu. Henüz keşfetmediğimiz, sınırlarını kaldırıp yaklaşamadışımız şeyler bize çok özel ve ulaşılmaz gelir. Bunun aşk duygusunda çok önemli olduğunu düşünüyorum.İnsanlar genelde; ilk zamanlar aşıktım sonra bu sevgi ve saygıya dönüştü derler ama bitti demezler. Oysaki burada dönüşüm diye bir şey yoktur. Bir duygu bitmiştir.Bu nasıl biter tanıdıkça, alıştıkça, artık onun da normal bir canlı olduğunu gördükçe, sahip oldukça biter. ''Tadının ala olduğu zamanda...'' demek bıkmamışken, tüketmemmişken, alışkanlık haline getirmemişken anlamına gelir.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Aşkın içinde kin de var nefret te var kıskançlık ta var ama sevgide bütün bunlar yoktur.Neitszche' nin şu sözü bana göre sevgi için değil ama aşk için doğru bir tespit:
''Tadının ala olduğu zamanlarda, kişi kendisini yedirmeyi kesmeli; uzun süre sevilmek isteyenler bilirler bunu.''

Yalvarırım sana milena benim için kötü şeyler düşünme. seni her zaman elimde tutmak için her yola başvuruyorum. Kıskançlığı da deniyorum aptallık bu biliyorum ama söz veriyorum sana bundan sonra bir daha olmayacak..
Seninle buluştuğumuz günler geldi aklıma. bak nasıl adlar taktım onlara, ilk gün en güvensiz geçendi. ikinci gün, fazlası ile güvenliydi. üçüncü gün, pişmanlık hakimdi en güzel gün ise dördüncü gündü..

(Kafka - Briefe an Milena)
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
İlk gün yoğun olarak aşıktı, ikinci gün karşısındakini daha çok tanıyarak aşıktı, üçüncü gün kafası karışmaya başladı, dördüncü gün de yoğunluk azaldı ve artık rahat.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Milena'ya Mektuplar okumanı tavsiye ederim, belkide düşündüğün ve dolayısı ile dediğin gibi değildir. Nice'nin o söylemi yanılmıyorsam Böyle Buyurdu Zerdüşt'te geçiyor. Hatta şöyle bir cümlede geçer orada; ''ve her kim ün kazanmak isterse, sırasında bırakmalı şerefi, vaktinde ayrılma sanatına çalışmalı.''
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Neitszche'nin kitabından yaptığım alıntı benim aşk konusundaki görüşümü yansıtıyor. Sizin yaptığınız alıntıda da Kafka belki başka bir şey demek istemiştir ama benim yorumlamam böyle. Afşar Timuçinin de Aşkın Diyalektiği adlı kitabında hoşuma giden şöyle bir yaklaşım var: ''Aşklar ya ayrılıkla biter ya da evlilikle''. Siz tam olarak nasıl düşünüyorsunuz bilmiyorum.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Tam olarak dusundugum seyin ne oldugunu bilemiyorum bu konuda, cunku ne aski, ne sevgiyi, ne de bunun ile baglantili olan evliligi yasadim. Bir yerde duygularin bittigini soylemissiniz. Askin bitebilecegini. Yasadiginiz, gordugunuz, duydugunuz ve okudugunuz seylerin uzerinde olusturdugu etkiyi ve izleri tabii ki bilemem. Su bir gercek ki askin bitecegini soylemek onu sanmaktan ote gecmemistir. Askin bitebilmesine inanmam icin, o gucun beni oldurmesi ve beni bitirmesi gerekmektedir.
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Eğer böyle olacaksa, gerçekten böyle hissedip böyle yaşayabilecekseniz ne mutlu size. Ben aşkın bittiğini söylüyorum kendimce gerçek bir tespitte bulunuyorum.Fakat sizin böylesine yoğun ve yüklü düşünebilmeniz gerçekten olumlu bir yaklaşım. Umarım düşündüğünüz gibi gelişir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst