Neden Yaşıyoruz ? Mutluluk İçin mi ?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde gamzecik tarafından oluşturulan Neden Yaşıyoruz ? Mutluluk İçin mi ? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 79,503 kez görüntülenmiş, 487 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Neden Yaşıyoruz ? Mutluluk İçin mi ?
Konbuyu başlatan gamzecik
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Prens Ernak

Philosophic Nation

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 Eyl 2011
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
58
Gerçekten de yaşamak kendine özgü bir şey

Aynı meslekten(felsefeci) bir kardeşim bana, bu soruyu hiç durmadan sürekli, peş peşe kendisine sormamı istedi . Ben ona bu soruyu sordukça, o da bana eğleniyorum yanıtını veriyordu sürekli..!
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
gerçekte eğleniyor muydu? eğlence olsun diye miyapıyordu? ya da...
 

Beril

Üye
Yeni Üye
Katılım
12 Eyl 2011
Mesajlar
210
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Gerçekten de yaşamak kendine özgü bir şey

Aynı meslekten(felsefeci) bir kardeşim bana, bu soruyu hiç durmadan sürekli, peş peşe kendisine sormamı istedi . Ben ona bu soruyu sordukça, o da bana eğleniyorum yanıtını veriyordu sürekli..!

Mutluluk dile getiremediklerimizde bir muamma imiş ,imişler......

Mutluluk mutsuzluğun bir yansımasıymış,

Mutluluk sadece yansıtamadıklarımızın sahte bir örtüsü imiş

Mutluluk sadece bir sanılgı imiş,sadece bir savunma mekanizması yalan hayatlarımıza

Aslında mutluluk diye bir şey yokmuş.
 

Philosophic Nation

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 Eyl 2011
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
58
Selam Kardeşler

Şu bir gerçek olarak gözükmekte ki uzayda hiçbirşey sebepsiz ve sonuçsuz değil. En azından öyle olmasa bile bunu kesin olarak bilebilmek de mümkün değil. Öte yandan bu sebep-sonuç ilişkilerinin henüz ne kadarlık bir kısmını keşfedebildik sizce ? Varlığımızın mutlak bir görevi olduğunu düşünüyorum ve bence bu oran % 50 nin üstünde. Uzaydaki ya da uzay dışı bambaşka alem ya da hayal bile edemeyeceğimiz denge veya oluşumlara varlığımızla süper dolaylı yoldan bile olsa ETKİMİZ olabilir.. Bu etkiyi, insan varlığı eninde sonunda varoluşuyla kendine görev adletmiştir.Bunun böyle olmadığına ya da böyle olduğuna dair hiçkimse bir garanti veremez !!!
Evet bir görevimiz vardır ya da yoktur. Şu cümleyle yazımı noktalıyorum kardeşler. "BİLEMEMEK" ten gelen görev edinmişlik. Yaşıyorsak eninde sonunda GÖREV sahibiyiz ve YAŞAYACAĞIZ...
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Sayın Philosophic Nation,

Bir olgunun bir şeyin “neden”i olduğu ancak sonucun gerçekleşmesi ile ortaya çıkar. Bir kez bu belirleme yapıldıktan sonra o olgunun doğuracağı olası sonuçlar bilinebilir. Bu durum bilgi birikiminin temelini oluşturur. “uzayda hiçbirşey sebepsiz ve sonuçsuz değil.” Şeklindeki belirleme “amaç” ögesini içinde barındırmaktadır. Diğer türleri bir kenara bırakırsak insan türünün çoğu alışa-geldiği davranışının bir nedeni yoktur ya da kalmamış olmasına rağmen yapılmaktadır. Örneğin yere tükürmenin bir nedeni var mıdır? Cahillik, sorumsuzluk, bilgisizlik vs bir neden değildir. İnsanın tükürüğünü ağzından dışarı atmasının biyolojik/psikolojik nedenleri olabilir ve fakat yere tükürmesinin nedeni değildir. Demek ki herşeyin sebepsiz/nedensiz olamayacağı ilkesi determinist bir zincirin/nedensellik zincirinin tümden egemen olduğu alanlarda geçerli olabilir. Her şey bir şeyi etkileyebileceği gibi bir şey de her şeyi etkileyebilir; bu sarmal durum olasılık sarmalıdır. Nedensiz de olsa insana dair tüm davranışlar mutlak sonuç doğurmaya yatkın davranışlardır.

Amaç ve görevler insanlaşmanın yarattığı hedefler ve yüklenimlerdirler. Salt doğanın ne bir amacı ne de bir görevi yoktur. Bunun septik bir şekilde var olup olmadığını düşünmek, irdelemek ve şüpheyle yaklaşmak bile insana, “yaratıcı aklın sentezi”ne işaret erder. Evrenin sonsuzluğu hem hayranlık verici hem de ürperticidir. İnsan bu devasa büyüklük karşısında kendini kum tanesi gibi, bilgisini de yetersiz görme eğilimindedir. Oysa ki olasılıklar içerisinde her şeyin değişebilirliğini bilmek, onun devasa büyüklüğüne eş-düzeyde bir değerdir. Böyle olunca bilinmezliklerden ziyade bilinir olanın önemi ve sürekliliği daha anlamlı bir noktaya taşınmış olur.

İnsan bilmediğinden değil, bildiğinden dolayı görev üstlenir.

Saygı ile...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Dogum insiyatifimizde degil, olum ise yasama ters bir olgu; dolayisiyle elimizde bize ait olan bir tek yasam var. Onemli olan neden yasadigimiz degil; yasami kendi bilincimiz ve farkindaligimiz temelinde degerini bilerek ve baska hic bir verilen degere degismiyerek ve de kendi bilincimiz ve farkindaligimizla kontrol ederek ve yonlendirerek yasamak.

Unutmamak gerekir ki, tum dogumdan itibaren verilen her turlu, veri, tabu ve deger; yasamimizi geri plana itmek ve degerler ugruna yasamak ve hatta yasamimizi feda etmek icin bize veriliyor.

Onemli olan bunun bilinc ve farkinda olarak yasamimizi kendimiz yasamamiz ve verilen her turlu degere gore yasatmamamiz.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
"kendi bilinç ve farkındalığımız" tarihsel/sosyal dokudan kopuk değildir. Değerler söz konusu olduğunda, karmaşık dokusu içerisinde tercihler, önemsenenler at-başı giderler. mutlu olmak/mutluluğu istemek yönlendirilmiş olsun olmasın, her durumda, yaşamın bir nedeni olmasa da "neden yaşarız" sorusunun karşılığı da farkındalık olamaz. yaşamak bir tercihtir ancak doğuştan gelen bir tercih değildir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
"kendi bilinç ve farkındalığımız" tarihsel/sosyal dokudan kopuk değildir. Değerler söz konusu olduğunda, karmaşık dokusu içerisinde tercihler, önemsenenler at-başı giderler. mutlu olmak/mutluluğu istemek yönlendirilmiş olsun olmasın, her durumda, yaşamın bir nedeni olmasa da "neden yaşarız" sorusunun karşılığı da farkındalık olamaz. yaşamak bir tercihtir ancak doğuştan gelen bir tercih değildir.

Yasam nerden gelir?, yani mustakil var olan varlik olarak dogum ile verilen yasam, dogustan/dogumdan gelmez ise, sence nerden gelir?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
anlatımım farklı yorumlandı; yaşama isteği bir tercihtir, doğma isteği değil demek istedim. yaşamak derken eğer insan türünden söz ediyorsak -ki öyle- salt soluk alıp vermek, üremek değildir. anlatmak istediğim çok farklıydı...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
anlatımım farklı yorumlandı; yaşama isteği bir tercihtir, doğma isteği değil demek istedim. yaşamak derken eğer insan türünden söz ediyorsak -ki öyle- salt soluk alıp vermek, üremek değildir. anlatmak istediğim çok farklıydı...

Anladim. Bende bunu belirttim zaten. Ayrica bahsettigim yasamak, yasamin bilincinde ve farkinda olarak bilincli yasamak. Yani dogal dusuncenin verdigi, ureme, beslenme v.s. degil. Hatta verilen her turlu veri arasinda yasamak disinda, yasama ikinci plana iten ve yasami teslim eden baska bir suru basta etik olmak uzere,ideolojik, inancsal her turlu yonlendirim ve yaptirim var.
 

Beril

Üye
Yeni Üye
Katılım
12 Eyl 2011
Mesajlar
210
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Slm

Anladim. Bende bunu belirttim zaten. Ayrica bahsettigim yasamak, yasamin bilincinde ve farkinda olarak bilincli yasamak. Yani dogal dusuncenin verdigi, ureme, beslenme v.s. degil. Hatta verilen her turlu veri arasinda yasamak disinda, yasama ikinci plana iten ve yasami teslim eden baska bir suru basta etik olmak uzere,ideolojik, inancsal her turlu yonlendirim ve yaptirim var.
Sn Evrensel insan ,öncelikle hoş geldiniz.Yazdıklarınıza şöyle bir göz atıverdim.Açıkcası sizi kırmak istemesem de size dürüst olmam gerek.Hiç bir şey anlamadım.Nedeni nedir diye sorduğumda kendime ,bir çok nedeni vardır . Ancak benim tespitim kavramramların içinde boğulmuş ruh;eleştri kaygısı taşımayan ,okuyucuya ulaşmadan sesi kısılan bir yazım.Yazmanın amacı; sadece ve sadece kendisini bulmak ve vurmak olmalıdır.Amacını bilmeyen bir yazım boşlukta yankı bulamadan yok oluveriyor Kanadı kırık bir kuş,Ölümüne yakın süslü kelebek, tutuklunun gün ışığını gören kısık göz bebekleri gibi.
Tartışmak için tartışma amacının forumda değil ,ancak kati bir kararla yürekte verilmesi gerekiyor bence.Yanılıyorsam affınıza sığınır ve beni hoş görmenizi canı gönülden dilerim.

Saygılarımla
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Sn Evrensel insan ,öncelikle hoş geldiniz.Yazdıklarınıza şöyle bir göz atıverdim.Açıkcası sizi kırmak istemesem de size dürüst olmam gerek.Hiç bir şey anlamadım.Nedeni nedir diye sorduğumda kendime ,bir çok nedeni vardır . Ancak benim tespitim kavramramların içinde boğulmuş ruh;eleştri kaygısı taşımayan ,okuyucuya ulaşmadan sesi kısılan bir yazım.Yazmanın amacı; sadece ve sadece kendisini bulmak ve vurmak olmalıdır.Amacını bilmeyen bir yazım boşlukta yankı bulamadan yok oluveriyor Kanadı kırık bir kuş,Ölümüne yakın süslü kelebek, tutuklunun gün ışığını gören kısık göz bebekleri gibi.
Tartışmak için tartışma amacının forumda değil ,ancak kati bir kararla yürekte verilmesi gerekiyor bence.Yanılıyorsam affınıza sığınır ve beni hoş görmenizi canı gönülden dilerim.

Saygılarımla

Sizin bir sey "anlamamis" olmanizin sebebi, yazar olan ben miyim, yoksa okur olan siz misiniz?

Yazar,kendi algi ve bilgi duzeyince ortaya bir yazi koyar. Okur ise bu yaziya gosterdigi ilgi etki onem temelinde onu okur.

Anlamak,okurun kendi duzeyinin algi ve bilgi temelinin kendince dogruladigi kriterler temelinde, yazilanin kendince dogru mu/yanlis mi mukayesesi, yani yorumudur.

Halbuki algilamak, bir okurun yazilani verildigi gibi,kendi yorumunu katmadan kavramaya calismaktir. Ama dedigim gibi bu da bir etki/onem ilgi temelindedir.

Bu aviklamadan sonra, eger okurun kendince anlamak istedigi ve anlayamadigi bir yazi varsa, okur onu anlamak isterse, sorar ve neresini nasil anlamadigini izah ederek,yazara yazisinin daha da algilanir ve netlesir hale getirmesine yardimci olur.

Burada benim yaptigim, her yazar ve okur gibi; dusunce, bilgi, birikim,bilinc v.s. paylasmaktir. Bunun icin de, ben kendimden ornek verirsem; okudugum bir yaziyi algilama guclugu cekiyorsam, yazarina o kismi sorarim, ya da yazara sordugum sorularla, yazisinin kendi bilgim ve algimca daha anlasilir kilmasini saglarim.

Oyuzden, sizin genel olarak "hic bir sey anlamadim" aciklamaniz,inanin bir anlam ve icerik ifade etmiyor. En azindan neden,nasil ve neyi ya da yazinin neresini anlamadiysaniz ve onu dile getirirseniz, size yazilani sizin algi ve bilginiz temelinde daha aciklayici kilabilirim.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Yaşıyoruz; çünkü doğurulan/üretilen canlılar olarak kendimizi "başka türlü ...?(uygun fiil bulamıyorum)... ma/me"şansımız/bilgimiz yok.Ne için yaşamalıyız sorusu, bu seçeneksizliğimizi anlamlı,amaçlı, saygın, mutlu vs vs kılmak adına ürettiğimiz gerekçelerden ibaret..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Dogan her varlik yasayacaktir. Onemli olan insanoglu varliginin doganinin ve yasayacak olaninin yasamini kendi yasamasi ve baskasinin kendisini yasatmasina ve/veya yasamini harcatmasina izin vermemesi ve baskasinin verdigi hayati degil; kendi hayatini yasamasidir.

Sonucta doganin,nedogum insiyatifindedir, ne de kendi olumunu yasayabilme yetisine sahiptir. Dolayisiyle dogana geri kalan sadece yasamidir ve bu hayati yasayacak olan da kendisi olmasidir.

Oyuzden soru, "neden yasiyoruz?" degil "nasil ve kim/ne icin yasiyoruz?" olmalidir.
 

IdeaFante

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
21 Kas 2011
Mesajlar
76
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
30
Bana kalırsa bir insanın ne için yaşadığını kabullenmesi çok kötü bir durum.
 

Rit

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
21 Kas 2011
Mesajlar
12
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Aslında forumda ılgımı ceken cok konu var ama hepsıne yazmam olanaksız fakat bu konu bıraz daha dıkkatımı cketı

Ne kadar ınsanlar bırey olarak yasamak ıstesede toplum olmaktan kacamaz her canlının yaradılıs sebebı vardır ınsanlarında yasam surelerınce yapması ınstenenler oldugu gıbı( bu durumu dunyayı yonetenler bıle kabul eder dıyeceksınızkı nereden vardın bu kanıya dunyayı yoneten butun tarıkatlar tabıkı en guclulerı hızmet ettıklerı varlıgın yaradanın kusursuz oldugunu ve onun ısıgına ulasmanın asıl payda oldugunu kabul ederler aslında daha genıs anlatılması gereken bı konu fakat soru gelecek olursa yanıtlarım elımden geldıgı kadar ) ınsanın yasama sebebı kendı belırleyecegı yolda yaradana hızmet etmektır ne kadar ben hızmet etmek ıcın yasamıyorum desende aldıgın nefesle bıle hızmet edersın sonuc olarak ınsanın yaradılıs ve yasama sebebı yaradana hizmet etmektır yalnız bu hızmetı yerıne getırmeye calısırken belırlı olan erdemlere sadık kalarak yasamaya dıkkat etmek gerekır
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Aslında forumda ılgımı ceken cok konu var ama hepsıne yazmam olanaksız fakat bu konu bıraz daha dıkkatımı cketı

Ne kadar ınsanlar bırey olarak yasamak ıstesede toplum olmaktan kacamaz her canlının yaradılıs sebebı vardır ınsanlarında yasam surelerınce yapması ınstenenler oldugu gıbı( bu durumu dunyayı yonetenler bıle kabul eder dıyeceksınızkı nereden vardın bu kanıya dunyayı yoneten butun tarıkatlar tabıkı en guclulerı hızmet ettıklerı varlıgın yaradanın kusursuz oldugunu ve onun ısıgına ulasmanın asıl payda oldugunu kabul ederler aslında daha genıs anlatılması gereken bı konu fakat soru gelecek olursa yanıtlarım elımden geldıgı kadar ) ınsanın yasama sebebı kendı belırleyecegı yolda yaradana hızmet etmektır ne kadar ben hızmet etmek ıcın yasamıyorum desende aldıgın nefesle bıle hızmet edersın sonuc olarak ınsanın yaradılıs ve yasama sebebı yaradana hizmet etmektır yalnız bu hızmetı yerıne getırmeye calısırken belırlı olan erdemlere sadık kalarak yasamaya dıkkat etmek gerekır

Insanoglunun hala yaratilmis oldugunu mu dusunuyorsunuz?, bugun bir bebegin nasil dogdugu, dogum oncesi v.s. gozlem ve bilimsel olarak herseyiyle bilinen bir olgu. Dolayisiye canli yaratilmaz. Onu dunyaya getiren bilimsel ve gozlemsel olgular vardir. Insanin yasamasinin bir sebebi yoktur. Cunku dogan yasamak icin dogar. Insanin yasamasini kendi iradesi ile mi yoksa kendinden istendigi sekilde mi yasamasi vardir. Ayrica hic bir seye de sadik kalmasi gerekmez. Cunku tum bu sadik kalinmasi gerekenleri ortaya koyan insanoglunun ta kendisidir ve cikari, ayrimciligi, otoritesi, gucu temelinde ortaya koymustur. Yasam tamamen dogana aittir ve yasamini istedigi gibi yasar. Ayrica dogdu diyede bir yukumluluk tasimaz. Cunku dogumu onun insiyatifinde degildir, ayni olumunu yasayamayacagi gibi.

Oyuzden dogan icin, ne dogum ne de olum (olmek) konudur, tek konu ve onemli olan yasamdir. Eger bir hizmet gerekiyorsa, bu hizmeti de turune, kendine, ve algiladigi her seye insan gibi yaklasarak yerine getirir. Yasam yasayanindir, yasatanin degil.
 

Rit

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
21 Kas 2011
Mesajlar
12
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Sn. evrensel-insan

Bu konunun son bulmayacagını yazarak baslamak istiyorum cunki insanlar genel olarak dusuncelerını kolay kolay degıstırmez yinede su yazacagım cumlelerın dıkkatlıce okunmasında fayda var dıye dusunuyorum

egerki yaradan yok ise ve insanlar istedikleri sekiklde arzularına yonelık yasamak ellerındeyse neden hep mutuzluk hakimdir genelımızın ustunde var olanı ınkar gerek yok dusuncelerınıze saygılıyım o bakımdan bunun sonun gelmeyecegını soyledım fakat konuları dıkkatlıce ve dusunerek ırdelersek ve sonuc elde etmek adına arastırır ısek ve amac bu ıse ben sıze bı kac kaynak gostere bılırım kaynak gostermeden anlata bılrım fakat su ortamda anlatacaklarımın ınannırlılıgı olmayacagına kanaat edıyorum fakat sız yınede ısaret edecegım konulara bı bakın sıze yakın olabılecegını dusundugum ıcın sıralıyorum

1. kabaala

2. mistizim

3. ezoterizm

4. sufiizm

5. gizemcilik

bu baslıklar altında anlatmak ıstedıgımın yanı yaradanın ve varolus sebeplerımızın sebeplerını nedenlerını bulacaksındır kı bunlar 1000 yıllardır devam eden felsefelerdir

saygılarımla
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Sn. evrensel-insan

Bu konunun son bulmayacagını yazarak baslamak istiyorum cunki insanlar genel olarak dusuncelerını kolay kolay degıstırmez yinede su yazacagım cumlelerın dıkkatlıce okunmasında fayda var dıye dusunuyorum

egerki yaradan yok ise ve insanlar istedikleri sekiklde arzularına yonelık yasamak ellerındeyse neden hep mutuzluk hakimdir genelımızın ustunde var olanı ınkar gerek yok dusuncelerınıze saygılıyım o bakımdan bunun sonun gelmeyecegını soyledım fakat konuları dıkkatlıce ve dusunerek ırdelersek ve sonuc elde etmek adına arastırır ısek ve amac bu ıse ben sıze bı kac kaynak gostere bılırım kaynak gostermeden anlata bılrım fakat su ortamda anlatacaklarımın ınannırlılıgı olmayacagına kanaat edıyorum fakat sız yınede ısaret edecegım konulara bı bakın sıze yakın olabılecegını dusundugum ıcın sıralıyorum

1. kabaala

2. mistizim

3. ezoterizm

4. sufiizm

5. gizemcilik

bu baslıklar altında anlatmak ıstedıgımın yanı yaradanın ve varolus sebeplerımızın sebeplerını nedenlerını bulacaksındır kı bunlar 1000 yıllardır devam eden felsefelerdir

saygılarımla

Tamam, oldu. Siz acin okuduktan sonra gerekirse yanit yazarim ve konuyu site kitlesi olarak masaya yatiririz.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst