dil omasaydı imgelemin olamyacaktı ve "insan" denilen canlı da olmayacaktı. insanı insan yapan dildir....
Dili dil yapan insandır..
dil omasaydı imgelemin olamyacaktı ve "insan" denilen canlı da olmayacaktı. insanı insan yapan dildir....
dil omasaydı imgelemin olamyacaktı ve "insan" denilen canlı da olmayacaktı. insanı insan yapan dildir....
Her canlinin kendi turu bunyesinde bir iletisim kurabilmek adina bir dili vardir. Insani insan yapacak olan numenal yetisinin insanlik icerecek dusunce ve davranisidir.
Dil, toplumsal yaşamak zorunda olan insanın iletişim ihtiyacından, hatta zorunluluğundan dolayı ortaya koyduğu soyut üründür.Bu ürün, bireyin/toplumun ihtiyaçları doğrultusunda biçimlendirilir ve hayata yansır.300-400 kelimelik iletişimle de hayat sürdürülebilir, eğer düşünce üretmek bir ihtiyaç/zorunluluk olarak algılanmaz ise.Dil, düşüncenin yapıtaşıdır.Felsefe yani düşünme,sorgulama, vb faaliyetler tamamen dilsel temele bağlıdır.Düşüncenin evrenselleşmesi, dilsel birimlerin yani kavramların çokluğuna ve içeriklerinin zenginliğine bağlıdır.Çünkü kavramlarla düşünürüz.Kişi/toplum, bunu farkederek, dilini geliştirmek(kavram oluşturmak) adına bir çaba içine girmezse, bilim-sanat-felsefe-teknoloji-etik değer vs..üretemez.ihtiyaç duyarsa ,üretilmiş olanları "satın" alarak yaşamına ekler.(teknolojinin gelişimiyle gündelik hayata giren sözcükler gibi örneğin..) Böylece kendi var olan dilini ve kavram içeriklerini de yavaş yavaş kaybeder.Yani üretim biçimiyle dil birbirine bağlıdır.Bugün ortadan kaybolan semercilik, bakırcılık vb mesleklere ilişkin olan onlarca kavram artık yok.Eğer teknolojiyi, felsefeyi, bilimi kendi kavramlarınızla üretemez haldeyseniz, dilinizi öldürürsünüz.Yani insan/toplum, dili ürettiği/yaşattığı kadar onun sonunu da getirebilir.
Ben baska canlilarin da dili oldugunu soylerken, kavramsal bir dilden ziyade ses cikarmali bir dili kast ettim. Cunku her ses cikarisin farkliligi iletisimdeki baska bir iletiyi icerir.
Yoksa zaten insanoglunu ve her seyi ortaya koyan koyum faktorunun dil ve kavram oldugunu her firsatta dile getiriyorum.
Başka canlıların da dili var kuşkusuz..Hatta kısmen kavramsal bile denilebilir..Yiyecek, tehlike, kur yapma vb içerikli farklı sesler kullanıyorlar..Acılarını ifade etmek için de..İnsan/insanlıkdışı bir olayı aktarayım..Bazı avcılar, avlayacakları kuş türünden bir tanesini canlı olarak yakalayıp, kanatlarını ve bacaklarını kırarak av sahasına bırakıyorlar..Yardım isteyen kuşun çığlıklarını duyarak yanına uçan -onlarca- türdeşleri de tuzağa düşürülüp avlanıyor..Muhteşem bir av şöleni..
Ama ne yaparsin, dogal zihniyet boyle bir sey iste. Sadece kendi turune degil, etrafindaki her turlu canli/cansiza rahatsizlik,zarar vermek ve sorun icin yapilandirilmis.
Çinlilerin ipeklileri, vazoları, mimarileri, dansları...olağanüstü incelikli ve sanatkarane gelir bana..Hayranlıkla izlediğim bu yönleriyle, vahşetlerini bir türlü örtüştüremem.."insan"da bu kadar karşıtlık..Bunu hiç anlayamayacağım korkarım..