Kendinden kaçarken

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Düzyazı kategorisinde iuflsfozkn tarafından oluşturulan Kendinden kaçarken başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 23,275 kez görüntülenmiş, 111 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Düzyazı
Konu Başlığı Kendinden kaçarken
Konbuyu başlatan iuflsfozkn
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan iuflsfozkn

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
aşık olmaktan nasıl kaçılır?
her gördüğü güzele aşık olmak , arsızlık mı? yoksa aşka açık yüsek bir yürek göstergesi mi?
bilemiyorum..candan erçetin in bir şarkısında kendinden şikayet eden bir karakter var sanırım aman of öbür yanım diye yakındığı bir yan...zaaflarını kastediyor muhtemelen..aşık olmak bir zaaf olmalı ..her gördüğü güzele aşık olan bir insan kuzeyi gösteremeyen pusula gibi olmaz mı? rotasını yitirmiş bir aşık olmaz mı? aşkın rotası olmaz demeyin bir söz var ota da ... da konuyor işte rotası olmayan aşk...aslında terbiye etmeli insan kendini...evet acımasızca kendime saldıracağım şimdi ..
üç günlük bir seyahat ..35 kişi aynı otobüste.. 35 kişi aynı evde yaşar gibi...gören gözlerdi görüntü beyne akmalıydı ne olduysa oldu görüntü kalbe aktı. kalp arzu etti vicdan dur dedi.3 günlük çetin bir savaştı ..düşüncemin merkezinde sonu ne olur? doğru- yanlış..hiç sonunu düşünmeden hareket etmedin mi ki? sonunu gördüm : olmayacak duaya amin denmez .gezi biterken savaşta bitti sanırım ..galip kim? bilemiyorum..harama bakan gözler mi mağlup? aşkın taşkınlığına engel olan irade mi galip? ...
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
artık şüphe ediyorum seni seviyorum diyenlerden..önce kendimden...çünkü sevdiğin şeyi kendini onda bulduğundan seviyorsun ...insan....bencilsin...
bunu sorgulamaya güç yetirmiyorum.....çünkü sevildiğim zannımın bir yalandan ibaret olacak olması korkutyor ta derinden...yalnızlık değil ki korktuğum...zaten yalnızken kendim olabiliyorum..ben de kendimi seviyorum mamafih bbir o kdar da nefret ediyorum kendimden...korkum sevdiğini iddia edenlerin yalancı olduklarını öğrenmekten...umarım yalancı değilsiniz..
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
insanlar olarak gayet garip varlıklarız..belki çağımızın bir resmi ..çoğumuz görüntüden ibaret olduk. egolar tavan vaziyette ...çoğumuz bir gökdelenin tepesinden bakar gibi bakıyoruz hayata ve diğerlerine..ben ve diğerleri..sezen aksu dinliyorsunuzdur..deniz yıldızı isimli bir şarkısı var ve yine bizlere öğütler sunulmuş...belki çoğumuz dinlemişizdir çok kere...ne diyordu hatırlayalım " deniz yıldızının hikayesidir hayat , kaç hayat kurtarırsan kar".... merak ediyorum kaçımız bundan ders aldık ve hayata bakışımız değişti...mesele sezen hanımın demesi ile başlamış değil elbet.otobüste , yolda , metroda ya da toplu paylaşıma açık ama paylaşımsız her bölgede...kimimiz kimimize insanca davranmayı becerebiliyor..hakkımız çiğnendiğinde saldırgan olmalıyız !!! evet ego böyle çalışır olmuş...ego kendini bilinmezliğin ağında arayışta..insan garip varlık...omzuma çarpıyor bak biri..arkasına bakıyor sinirli...ben özür diliyorum klişe kelime "pardon" ve memnun olmuş mağrur , yoluna devam ediyor...özür dilemeseydim o özür diler miydi? hem ne önemi var özür beklemenin...hayat dediğimiz an lardan ibaret ...oyun ...oynun kuralları var ama sen kurallara değil insanlara önem ver..bekleyen olma veren ol, olabildiğin kadar.başka türlüsü şikayetler , memnuniyetsizlikler ve bir yoğun karanlık.
görünüşlere o kadar önem veriyoruz ki..önemli bir şeyi önemsiz biri söylediğinde bizim için hiçbir anlam ve önem ifade etmiyor.peki bizim önemlilik ölçülerimiz yanlış olamaz mı? her yüzyılda bir galileo idam mı edilmeli?her yıl bir adnan menderes , bir said ,bir uğur mumcu asmalı mıyız?neden akıllanamıyoruz...birileri bizim için düşünsün biz de yaşayalım mı?.ben kredi taksitlerim varken düşünemiyorum...hayatta en nefret ettiğim şey nefret midir bilemem ama para kazanmak ve sonra onu yemek ve sonra yine kazanmak ve yine yemek ve sonra.... ne aptal kısır bir döngü...düşününce kazandığın para ile yaşamak istediğin ve elde ettiğin alma gücünü ve de kıyaslayınca ihtiyaçlarını aradaki uçurumu limit alarak da kapatamıyorsun...kazandıkların 0 a yaklaşırken ihtiyaçların sonsuza ulaşmış oluyor...ne aptalca kazanmak için yaşamak...ne çaresizlik ödemek zorunda olduğumuz bedeller..elbette bedelsiz kazanım mümkün değil fakat ödediğimiz bedelleri aldıklarımızın kıymetine nispet edince , hayatımı ne de boş yaşıyorum demekten alabiliyor muyum?buna bakmalı..
sofi nin dünyasında jostein gardner ( doğru yazmışımdır herhalde) filozofu beyaz tavşanın tüylerinden derisine doğru inmemek için çaba harcayan olarak tanımlıyor..filozoça yaşam ne getirmiş? Tanrı yı buldurmuş...e e e yüzlerce yıldır Tanrı bilgisine sahibiz mamafih Tanrı nın istediklerinden pek bi haber duruyoruz..yahudiyi katlederken Tanrı yok muydu? atomu bomba yapıp dünyayı yerinde oynatmaya çalışırken Tanrı kayıp mı oldu? bir profesör filozof ile yeni bir filozof tartışıyorlar....evrensel bilgi nedir? hakikat nedir.? profesör diyor ki hakikat evrensel olan yani ebedi ve ezeli olan bilgi .bu bilgi ebediliği Tanrı nın ebediliğine dayanarak kazanıyor..Tanrı yoksa sonsuzluk yıkılır evrensel bilgi de olmaz...o halde doğruluk , ahlak gibi kavramlar gücünü Tanrıdan alıyorlar...öğrenci soruyor hocam felsefe boş bir iş o halde...neden?. hocam madem hakikat evrenselliği Tanrı ya borçlu o halde filozof Tanrıdan gelen bilgiye uygun yaşarsa hayatı hakikat olur..evet çocuk aslında platonu kopyalamış ..platon da değişmezin bilgisinin Tanrıda olduğunu ve Tanrı hayatın rehberi olmalı , hakikat Tanrıya yakınlaştıkça açılacak , ayan olacak düşüncesindeydi...
profesör devam ediyor , peki dünya savaşlarında Tanrıya inananlar vardı , bunu nasıl açıklayacaksın? öğrenci oldukça orijinal cevap veriyor : hocam insanlar Tanrıyla problem yaşadıkları her dönemde böyle problemler yaşanmıştır...orijinal tespit...osmanlı neden yıkıldı? cevap öğrencide...hayatımın bunalımlarına da cevap aynı....
deniz yıldızı hikayesi hayat, kaç hayat kurtarırsan kar...gerisi boş ...ama beni kim kurtaracak...
bir arkadaş bir arakadaşından rahatsızlık duyduğu özelliklerine dikkat etmesini diliyor...arkadaşı onu dinliyor ama kabul etmiyor...hatta suçun şikayet edende olduğunu söylüyor..nasıl olur? diyor şikayetçi...olur tabi sen egonu yenmeden onun kendi egosunu yenmesini istiyorsun hem de onu suçlayarak....çoğumuz böyle değilmiyiz..biri bize aşağılık olduğumuzu söylese gidip bir yumruk çakarız suratına ...fakat az önce kendimizi sorgularken itiraf ederiz rahatlıkla " ben bir aptalım"...insan kendine küfür edince sorun yok da başkası küfür edince sorun büyük ...ya doğruyu söylüyorsa??
çok karışık oldu bugün....çok düşünmeden bardağıma koyduğum sıcak kahvemi yudumlasam daha iyi olacak gibi...bardağı suriye de hediye etmilerdi bir kafe de ...şimdi iç savaş yaşıyorlar sanırım....ne diyelim insan garip varlık işte...
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Canlılar nice değişik şekillerde yeryüzünde devinip duruyor!Kimilerinin uzun bedenleri var , toz toprak iiçiinde sürünüyor, karınları üzerinde sürekli iz bırakarak ilerliyorlar , kimileri hafif kanatlarıyla uçuyorlar , havaya çarpıyor ve ustaca bir uçuşla uçsuz bucaksız gökyüzünde süzülüyorlar , kimileri adımlarıyla yeşil tarlaları aşmaktan, ormanlarda kaybolmaktan hoşlanıyorlar.Ama ne denli çeşitli görsen de onların hepsinin başları öne eğiktir ve duyumları sanki ağırlaştırmıştır onları.Yalnızca insan cinsi başını havaya kaldırır, bedenini dik tutmayı başarır ve yeryüzüne yukarıdan bakar.
Ey insan, eğer toprağa bağlanıp kendini kaybetmezsen, senin biçimin şöyle der: Dik başınla, açık alnınla gökyüzünü arayan sen,ruhunu da yükseklere kaldır ki , ağırlaşmış aklın gökyüzüne yönelmiş bedeninden daha aşağı düşmesin..........ANICIUS MANLIUS BOETHIUS
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
bırakma ellerimi, bırakma yalnız beni
son defa seyredeyim o yaşlı gözlerini
artık bülbül ötmüyor , gül dolu pencerede
yalnız hatıran kaldı , ah
boş kalan çerçevede......
dinliyorum ve bir yandan okumaya çalışıyorum "posta kutusundaki mızıka" yı...bir yandan da kendi kendimin altında kalmışlığımın acısını hissediyorum gönlümde...ne diyorsun özkan? deme..açık aslında söylediğim...kaçıyorum kaçıyorum sanki bir labirent içindeyim çıkışa doğru kaçtığımı sanıyorum ama hep başladığım yere dönüyorum...okuduğum satırlar , kitaplar gücüme güç katmalı değilmiydi? bu labirentin içinde sıkışıp kalmaktan kurtarmalı değil miydi? kitaplarım beni...aslında vefasız onlar değil sözünde duramayan , vefasızlık eden benim hem kitaplara hem kendime...kurtuluşu bazen kitaplarımın satırları içinde kaybolmakta arıyorum.hatırlıyor musun? sofi nin dünyasında sofi ve filozof da kaçıyorlardı hilde nin babasının dünyasından...hilde nin babası albert knag kzına 15.yıl hediyesi bir kitap yazıyordu , sofi ve filozof ise kahramanları kitabın...felsefenin aydınlık iklimi sayesinde albert in beyninden ,kitabın satırlarından kurtulmaya ;gerçek dünyaya kaçıyorlardı bense tam tersi onlar kadar güçlü olmadığımdan olsa gerek bense kendimi romanların satırları arasında kaybetmek istiyorum..neden mi? gerçek hayat , yaşadığım hayat içinden çıkamadığım bir labirent halini aldı...ben de bir romanın, bir öykünün kahramanı olmalıyım..bir romandan bir diğerine uzanıp, sürüklemeliyim okurlarımı ....anlıyorum boethius un dediklerini , agustinus u da , gazali yi de anlıyorum ama hamdım oldum piştim diyemiyor, hep ham kalıyorum...ey insan eğer toprağa bağlanıp kendini kaybetmezsen, senin biçimin şöyle der: dik başınla , açık alnınla gökyüzünü arayan sen , ruhunu da yükseklere kaldır ki , ağırlaşmış aklın gökyüzüne yönelmiş bedeninden daha aşağı düşmesin demişti boethius ...kullanmak mı zor aklı yoksa acı mı? hayaller dünyamda kahraman kalmak...
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Son zamanlarda;
korkar oldum sevinmekten
kaçınır oldum kahkaha atmaktan
hatta doyuncaya kadar yemekten bile korkar oldum
hayatta hep daha iyiyi hedefleyen ben
korkar oldum doyumsuzluğumdan ve elimdekilerin farkına varamamaktan
artık daha çok düşünür oldum
acaba ben şu an sevinirken elde ettiklerime , ağlayan var mı bir başka yerde
bir başka yer diye bir yer olmadığını,
bir başka biri diye biri olmadığını anlamaya başladım
dünya bir vücut , her insan bir uzuv
ne dünya uzuvlarından habersiz, ne uzuvları dünyadan
lakin bir buhran var ki gözleri miyop eden
görmez olmuş uzuvlar birbirine olan muhtaçlıklarını
işte bir çocuk , kırmızı ışıkta arabamın camını kirletirken
içimde büyüyen canavar çocuğa diş göstermekte
bu bencillik niye, neden herşey senin istediğin gibi olmalı,
hayat sadece senin için mi yaşamaya değer ya da sadece sen misin dünuya nın varlık sebebi
utanmalısın kendinden o çocuklara sahip çıkamayan bir toplum oluşturmaktan
hangi vücut kabul edebilir ki? Gözü yaşlıyken ,elinin oynaşta olmasını
hangi vicdan?
Ne kadar da grileşiyor her sevinç ve ne kadar da kararıyor her kalp sadece kendini düşünmekle!!
şükür ediyorum tanrı ya ki, ne benim vücudumu ne de diğer vücutları bana teslim etmeyen kendisi koruyup gözeten tanrının varlığına ne kadar da muhtacız
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Nasreddin Hoca’ya sormuşlar: “Kimsin?”
“Hiç” demiş Hoca, “Hiç kimseyim.”


Dudak büküp önemsemediklerini görünce,sormuş: “Sen kimsin?”
“Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara.
“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasreddin Hoca.


“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam...


“Daha sonra?..” diye üstelemiş Hoca.
“Vezir” demiş adam.
“Daha daha sonra ne olacaksın?”
“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”

“Peki ondan sonra?”
Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş:
“Hiç.”
“Daha niye kabarıyorsun be adam, ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: "Hiçlik makamıında!”
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
ARADA BİR
Arada bir bir yanım
Kaçsam diyor uzağa
Katsam diyor önüme
Canımı yorganımı

Arada bir bir yanım
Düşsem diyor tuzağa
Geçsem dünyanın derdini
Varsam cennetime diyor

Ama o öbür yanım var ya öbür yanım
Amman öbür yanım korkak diğer yarım

Kurtulmak kolay mı kendinden
Sıyrılmak kolay mı derdinden

Arada bir bir yanım

Yıksam diyor şu dağı
Görsem diyor ardını
Yarimi yarını mı

Arada bir bir yanım
Küstüm diyor o yana
Senden dost olur mu
Korkarsan kaybettin diyor


CANDAN ERÇETİN
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Aynanın cevabı: elbisen marka, telefonun kıyak, cebinde paran kolunda arkadaşın , altında araban !mükemmelsin ,,,,
Aynanın karşısına geçip : ayna ayna söyle bana benden daha kötü biri var mı diye soran ! nerdesin,
Başkalarının hakkı söz konusu olduğunda gerekirse kendi hakkından fedakarlık eden ! nerdesin,
El açana karşılıksız el uzatan , sonra bir gün değil bir an bile teşekkür beklemeyen hasbi ruh! nerdesin,
Yargıç edasıyla değil avukat sancısıyla hayatı irdeleyen ! nerdesin,
Beklemekten yorulmuş bir yığın hala seni gözlemekte! nerdesin,
Bir ara kendimi yolunun fedaisi kabul etmiştim,lakin beni de kandırdı hayat! nerdesin,
Bir yolcu insan hayat bir yol ama nerde bunun farkına varan! nerdesin,
Hepimize sorsan hepimiz haklıyız , ve hepimize sorsan şu kaldırımda mendil satan çocuk kimin?! kaldırımda çocuk mu var?! her çocuk senin! nerdesin,
Kumsaldaki deniz yıldızları kim? biz miyiz yoksa o çaresizler! nerdesin,
Ayna cevap veriyor suçlu benim ! sana senin kendini değil kabuğunun güzel göründüğünü söyledim hep! kabuğunun altındakini gösterseydim bana bakmayacağından korktum hep,
Evet gördün ayna suçlu ! diyorsun
Ayna gibi içi kara dışı parlak olan sen,
Ayna kendini suçluyor peki ya sen ? hiç sordun mu kendine?
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
yaş ilerledikçe önemsediğin bazı şeyleri küçümsemeye başlıyorsun..dikkat et yaş ilerledikçe dedim , arttıkça demedim.ilerleyemeyenler için henüz bir sorun yok
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
buldum buldum !!!!evraka evraka!!! banyoda ya da hamamda değil, çıplak da değilim hani ilham gelmesi için bunlara ihtiyaç yok ...ben de buldum..neyi buldum? arkadaşlıkların, evliliklerin kısacası ikili ilişkilerin garantisini buldum..ilişkileriniz her bozulduğunda tamir etmekten veya tamirci aramaktan yorulduysanız mutlaka ihtiyacınız var demektir.
şifre, tılsım adına ne derseniz, ben BEKLENTİSİZ OLMAK diyeceğim.kesinlikle önemli çok önemli bir ilaç
selam verdin almadı mı? beklemezsen selamını almasını üzülmeyeceksin
seviyorsun ve söyledin sevddiğini anlamadımı ,üzülmezsin çünkü beklemiyorsun sevmesini sen sadece seviyorsun
iyiliklerinin değerini anlamadı mı, üzülmeyeceksin çünkü iyilik yapmak için yapıyorsun ,karşılığında iyilik beklemiyorsun
hep veren el olmanın yollarını aramalı mümkünse hiç almamalı....yine ütopik bulduysan sen bilirsin anlamanı beklemiyorum ben anladım onu söylüyorum ...anlaştık o halde!!!!vesselam
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Tolstoy'un kendini arayış serüveni ölünceye kadar sürdü .Karısı bile onu anlayamadı.Tolstoy , bir çocuk gibi küstü ve kaçtı.Seksen iki yaşındaki ihtiyar adam , karanlık ve yağışlı bir Ekim gecesinde köyünden ayrıldı.Yolda hastalandı.7 Kasım 1910 da küçük bir tren istasyonunda hayata veda etti.
işte yalnızlık, işte anlaşılamazlık ya da anlaşılamamanın talihsizliği
işte beklentisiz bir yaşam, salt özgür ruh
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
ve dostlar kendimden kaçarken yolda durup notlar alma kararımı vermemin üstünden çok geçmedi henüz...notlar almalıydım çünkü söz uçar yazı kalırdı, çünkü insan niysana müptelaydı ve hala öyle hem öyle müptela ki kendini unutur insan hem nasıl unutur bir bilseniz,
zayıflıklarımızı bilmez gibi başkalarının zayıflıklarını gün yüzüne çıkarmaktan hoşlanırız biz
iyi ve kötünün iyisi hep bizizdir
en mütevazi anlarımızda bile az kötü söz duysak kanlı bıçaklı oluruz biz
aşık olduk deriz ama aslında kendimiz için severiz biz
her şey kendimizi sanık sandalyesine oturmayı unutup kendimizin savcısı olmaktan vazgeçip kendimize avukatlık yapmakla başladı ve öyle hale geldik ki yalancı avukatlığımıza bile kendimizi inandırır kendimizi kendimiz kandırır olduk
kağıda düşülen notlar
1-beklentisiz olmak ( daha sonra açıklayacağım diye düşünüyorum ayrıntılı olarak)
2-dilimize çook hakim olmak
3-yaptıklarımızın karşılığını mutlaka alacağımızı anlamak -bilmek -kabul etmek
kendimi sanık sandalyeme oturtup savcısı olduğumdan bu yana ,şimdilik bunlar kağıda dökülen kendimi sanık sandalyeme oturtup savcısı olduğumdan bu yana
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
" sürekli kendi mağduriyetinden dem vuran , kusursuzluğun peşinde olan insan , kusurlarını Mutlak Varlığa açma imkanından mahrum kalır.Bu insanın kendisi olmasının önündeki en büyük duvarlardan biridir.Çünkü insan kusurlu bir varlıktır." mustafa ulusoy nietzsche ve babaannem

eskiden batıl da olsa sığındığımız putlarımız vardı şimdi sığınacak tek şey paramız ve bankamız..kusurlarımızı paralarımız ile örter miyiz ?
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
İnsan kendine yeter düşüncesi: parçalanmış efsane...

Ne karışıyorsun öyleyse, hayatın akışına? Doğuma ve ölüme... Ayrılığa. Gelip gitmeye. Canlılığa ve solmaya.

Sızlanma hakkını nereden alıyorsun? Neden şikâyet üstüne şikâyet biriktiriyorsun?

Yaşarken kullandığın sözcükler de mezarına koyulacak bir gün.

O zaman bu mızmızlık neden?

Sahi ne zannediyorsun kendini? Dünya senin isteklerinin etrafında mı dönecek belliyorsun?

Neden emanet etmiyorsun kendini O'na? Sahibine. Sonsuz kudreti olan Mutlak Varlığa. Kendini, sevdiklerini, çoluğunu çocuğunu ondan daha fazla mı düşündüğünü sanıyorsun? Ondan daha fazla mı seviyorsun sevdiklerini? Sen kendini bile O'ndan daha fazla sevip değer veremezken?


Mustafa Ulusoy un kendimizden kaçmamız konusunda bir uyarısı
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Keske birileri tarafından övgüye mazhar olduğumda bana küfür ediliyormuscasina uzulebilsem ve birilerince küfre maruz kaldığımda küfre mazhar oldugumu düşünebilsem ...kabul ettirebilsem kendime...
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Keske birileri tarafından övgüye mazhar olduğumda bana küfür ediliyormuscasina uzulebilsem ve birilerince küfre maruz kaldığımda küfre mazhar oldugumu düşünebilsem ...kabul ettirebilsem kendime...

Birileri seni overken seni degil de seneki kendilerini , sende olan onların payına düşüyor o övgü ve alkışlar
Yani gördün ya seni sevdiğini iddia edenleri secmek de zor..peki küfür ederlerse kızmalı miyim? Hayır cunku kızdıkları sen degil sende göremedikleri sende olmayan onların paylari için kızmaları...
O halde sen sev sevebildigin kadar herkesi
Peki sevgi bekleyen , arkadaşlık bekleyen kalbimi nasıl tatmin etmeli?
Zor sordun dostum zor,doyumsuz duyguların tatmini sonlularda aranmamalı !
Zor dostum zor
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
kağıda düşülen notlar
1-beklentisiz olmak ( daha sonra açıklayacağım diye düşünüyorum ayrıntılı olarak)
2-dilimize çook hakim olmak
3-yaptıklarımızın karşılığını mutlaka alacağımızı anlamak -bilmek -kabul etmek
kendimi sanık sandalyeme oturtup savcısı olduğumdan bu yana ,şimdilik bunlar kağıda dökülen kendimi sanık sandalyeme oturtup savcısı olduğumdan bu yana

1 ve 3 çelişmiyor mu?
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
1 ve 3 çelişmiyor mu?
Çelişki yok yanlış anlatmisim demek istediğim, bir gün mutlaka ettiklerimizin, yaptıklarımızın (iyi ve kötü ) karşılığında sorguya çekileceğimizi kastettim aslında 2 de o doğrultuda yani dilini tutan ve tutmayanlar da karşılık olarak dillerinin söyleyip ettiklerine karşılık sorguya tabi olacaklar ( ben de )
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Çelişki yok yanlış anlatmisim demek istediğim, bir gün mutlaka ettiklerimizin, yaptıklarımızın (iyi ve kötü ) karşılığında sorguya çekileceğimizi kastettim aslında 2 de o doğrultuda yani dilini tutan ve tutmayanlar da karşılık olarak dillerinin söyleyip ettiklerine karşılık sorguya tabi olacaklar ( ben de )

İnsan neden kendini sorgulayıp/tartıp gözden geçirme işini Tanrı'ya bırakır?Ya da başkalarından hesap sorarken Tanrı adına yaptığını söyler?(engizisyon örneğin...)Bence kendi kendisinin sorumluluğunu almaya hazır değil henüz...?
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst