Nietzsche İslam'ı tanımadı, Hristiyanlığa, dinin- doğrusu dini ellerinde bir silah gibi tutanların insanları sömürüsüne savaş açtı fikirleriyle..."TANRI ÖLDÜ!":Vicdanın ölümünden duyduğu ıstırapla haykırmıştı bu sözü, vicdanların öldüğü bu dünyada GÜÇ kazanırdı elbette...Bunu da şöyle ifade etti:
"En güçlü ağaçlar en derinlere kök salmak zorundadır, karanlığa, kötülüğe kadar uzanmak zorundadır."
Tanrı ölmüştü, her şey meşruydu artık Dostoyevski'nin İvan'a söylettiği gibi. Önemli olan yalnızca güçtü,gücü kazanmak için kötülük de yapılabilirdi artık...
Nietzsche Tanrı O'ndan(insandan) ümit kesmeden Tanrı'dan ümidini kesti... Karanlığında kayboldu...
Nietzsche İslam'ı tanımamış mı? Tam tersi, İslam'ı över Nietzsche, çünkü onda kendi felsefesinde olan güç istencini görür. Cihat böyle bir şeydir. Ama mesele özel olarak o veya bu din değil, genel olarak din. Nietzsche dini elinde bulunduranların sömürüsüne falan değil, dinin kendisine savaş açar. Hala tam tersinden bakıyorsunuz Nietzsche'ye. Sanki Nietzsche dünyanın haline bakmış, baktığı yerde viicdanın olmadığını, şiddetin hüküm sürdüğünü görmüş, sonra da Tanrı bizi kurtaramadı deyip ondan ümidi keserek Tanrı öldü demiş gibi anlatıyorsunuz. Durum bunun tam tersi. Nietzsche zaten doğa denilen şeyin bir savaş alanı olduğunu, bu savaşın da güce dayandığını, güçlü olanın ayakta kalması gerektiğini ve kendi güç istencine göre diğerlerini de yükseltmesi gerektiğini söylüyor. Bu Nietzsche için Tanrı'dan ümidi kesmek değildir. O zaten en başından beri var olanın bu olduğunu,Tanrı düşüncesinin bunu bozduğunu söylüyor. Asıl bozulma Tanrı'dan uzaklaşma değil, Tanrı'nın kendisi yani Nietzsche'ye göre. Her şey "artık" meşru değil, gücü olan için her şey zaten en başından beri meşruydu, Tanrı fikri bunu bozdu ona göre. Güçsüzlerin, zayıfların, hatta kölelerin, Hıristiyanlık ile bu köleliklerini herkese yaydıklarını, bunun doğadan uzaklaşma, bozulma olduğunu söylüyor adam. Bu kadar mı zor kabul etmek? Nietzsche bir ateisttir, bir doğa hayranıdır ve felsefesini güce dayandırır. Bunlar vicdanın ortadan kalkmasından falan değildir, zaten gerçek olan bunlardır.
O alıntıladığınız sözün yorumu da buradan hareketle yapılabilir ancak. Nietzsche'yi tersinden okursanız her sözünü de tersten yorumlarsınız. O sözüyle Nietzsche, artık Tanrı'nın öldüğü, vicdanın ortadan kalktığı bir dünyada kötülük bile meşrudur demiyor. Üst insanın kendi iradesiyle kendi ahlakını oluşturacağını ve insanlığı ilerleteceğini söyleyen birinin böyle bir şey demesi mümkün değildir zaten. Nietzsche o sözüyle, üst insan kendi ahlakını kurarken her şeyi yapabilir, çünkü yığınlar onu anlamayacaktır, bu nedenle kötülük bile meşrudur diyor. Bu doğa gereğidir diyor. Nietzsche felsefesinde (ve özellikle bahsettiğim eselerinde) bu çok açıktır. O kadar açıktır ki, benim söylememe bile gerek olmamalı aslında. Nietzsche'yi okumadan, felsefesinin ne olduğunu bilmeden nasıl onun hakkında yorum yapılıyor anlamıyorum.