- Konbuyu başlatan
- #1
veganizm hakkında düşünceleriniz nelerdir?
Veganlar uzayda yaşıyor galiba. Vejetaryenleri bir nebze olsun anlıyorum ve yapılabilmesi gayet mümkün.
Veganlar ise tüm hayvani ürünleri reddediyorlar. Bu tamamen saçmalık, çünkü insanlar etçil türüne aittir.
Ben de inanç uğruna, keyfine, zevkine hayvanların öldürülmesine karşıyım.
Tamam hayvanları öldürmeyelim ancak sütü, peyniri, yumurtayı veya balı tüketmenin nesi kötü?
Veganlar ise tüm hayvani ürünleri reddediyorlar. Bu tamamen saçmalık, çünkü insanlar etçil türüne aittir.
Tamam hayvanları öldürmeyelim ancak sütü, peyniri, yumurtayı veya balı tüketmenin nesi kötü?
Arıcılık endüstrisinde yapay kovanlara tıkılan arılardan bu bal alınarak yerine farklı ve yine ilaçlı karışımlar veriliyor. "Arıların karnı duyuyor" ama öz besinlerinden mahrum kalıyorlar. Üstelik verilen bu karışımlar gereken besini sağlamıyor ve sağlıksız arılar meydana geliyor.
Ayrıca bu sırada korkudan ve savunma sebebiyle arıcıyı sokmaya çalışırken bir sürü arı ölüyor.
Kraliçe arının kanatları kesilerek koloniden uzaklaşmasının önüne geçiliyor.
Ö^dûrmek eylemi hiçbir şekilde doğru değildir. Üstelik günümüzde hayvanları ö^dürmeden ve buna gerek kalmadan yaşamı sürdürmek mümkündür. Aynı şekilde diğer hayvansalları tüketmek zorunda da değiliz. Ayrıca hayvancılık sektörünün ekolojik boyutunu ve sebep olduğu yıkımı düşünce veganizm, hem hayvan hakları hem de yaşanabilir bir gezegen için en uygun seçim.
Son olarak veganizm tanımı ile bitirmek istiyorum. Veganizm, hayvan sömürüsünü ve hayvanlar üzerinde kurulan tahakkümü tamamıyla reddeder. Yani hayvanları kıyafet için, eğlence için, taşıt olarak kullanmak için, dini-geleneksel inanışlar için ö^dürmek ve sömürmek; yemek için öldürmekten ve sömürmekten farksız değildir.
Sayın "ictenlik"
Hepimiz hayvanların acı çekmesine karşıyız, değil mi? Peki bize göre acı çekmesini istemediğimiz hayvanlar hangileri? Kediler ve köpekler dışında hangileri? Hayvanat bahçelerinde tutsak edilenler, adalarda fayton keyfi için kullanılanlar, deneylerde kullanılan Ralph ve arkadaşları... Bunların hepsi hayvan, hepsi canlı ve acı çekmemeliler. Peki ya inekler, tavuklar, ördekler, keçiler, kuzular? Bebek bir hayvanın bedenini yemeye gerçekten ihtiyacımız var mı? Bebek hayvanların sütlerini içmek zorunda mıyız? Üstelik birçok bitkisel alternatif varken. Anlamadığım nokta bu. Biz kendi çıkarlarımız uğruna bunları yapmaktan hiç mi utanmıyoruz?
Geçmişte köleler vardı, hatta köleler olmak zorundaydı. Bugün ise fiziksel kölelik hak ihlali olarak nitelendirilir. Yapmamamız gereken şeylerden neden ders almayıp bu tahakküm davranışını hayvanlar üzerinde devam ettiriyoruz?
Evrimsel süreci reddetmiyorum elbette ancak artık insanlar düşünebiliyor. Ayırt etme yeteneğine de sahibiz. Bütün bunlara rağmen neden? Ayrıca eklemeliyim, mutlu sömürü yoktur yani çiftlikler, fabrikalardan daha masum değildir. Her ikisinde de esir alma ve haksızca faydalanma unsurları vardır.
Sayın "ictenlik"
İnsanlığın, üzerinde anlaştığı bazı konular vardır ve mantıklı düşünebilen her birey bunları büyük oranda inkar etmez. Kastettiğim şey ö^dürmek, cinayet işlemek; yanlıştır, suçtur.
Ancak bu yine de arılara yapılan kötülüğü aklamaz. Öz besinlerini onlardan almaya hakkımız yok.şimdi artık mısır şurubu veriliyor
Bu işlemin yapıldığına dair çok fazla görüntü ve bilgi mevcut. Bölgeye göre değişiklik gösterse de yapılmadığı anlamına gelmiyor.Bunu ilk kez sizden duydum
İnsanları baz alarak değerlendirme yaptım. Takdir edersiniz ki kaolan ve insan aynı değildir.Kaplanlar geyikleri öldürmüyor
Dünyadaki tarım arazilerinin yaklaşık %80'i insanların yemesi için üretilen hayvanların, besini rolündeki arazilerdir (yem, mezbaha- çiftlik alanı vs vs) Yani bu durumda navegan beslenme, bitki üretimde çok daha fazla hasara sebep olmakta. Geriye kalan %20'lik kısımda doğru tarım yapılması gerektiğine kesinlikle katılıyorum.tarımın ketlettiği mikro doğaya/faunaya hiç girmeyelim
Antinatalist bir yaklaşımla kesinlikle devam ettirmek zorunda değiliz. Gezegeni ego çerçevesinde kullanan insan türüne, bu dünyanın ihtiyacı yok. En çok zararı biz veriyoruz. En çok biz mahvediyoruz. Doğanın elinde olsa bizi yok edecek zaten. Ama hala direniyoruz. Elbette bu direnişte suçlu değiliz çünkü dediğiniz gibi, yasalar bir yerde bunu gerektiriyor ancak bilinç sahibiyiz ve fazla zarar vermeye hakkımız olmadığının farkındayız. Bizi insan dışı hayvanlardan ayıran bu bilinç özelliğine teist kesim, tanrı hikmeti der ve ne yazık ki teist oranı oldukça yüksek. İnsanlık kendini zirvede görüyor, ego ile hareket ediyor. Bunun sorgulanması gerek. Ne kadar zaman alır bilemiyorum ama bireysel de olsa değişim şart ve bu değişim, dünyayı daha yaşanılabilir kılmak adınaysa zarar vermemekten geçiyor.türümüzü/neslimizi devam ettirmek
Bu yüzden yineliyorum doğru tarım olmalı.Yapay/senettik gübreler vs. toprağı/doğayı çölleştiriyor.
Ancak bu yine de arılara yapılan kötülüğü aklamaz. Öz besinlerini onlardan almaya hakkımız yok.
Bu işlemin yapıldığına dair çok fazla görüntü ve bilgi mevcut. Bölgeye göre değişiklik gösterse de yapılmadığı anlamına gelmiyor.
Dünyadaki tarım arazilerinin yaklaşık %80'i insanların yemesi için üretilen hayvanların, besini rolündeki arazilerdir (yem, mezbaha- çiftlik alanı vs vs) Yani bu durumda navegan beslenme, bitki üretimde çok daha fazla hasara sebep olmakta. Geriye kalan %20'lik kısımda doğru tarım yapılması gerektiğine kesinlikle katılıyorum.
Antinatalist bir yaklaşımla kesinlikle devam ettirmek zorunda değiliz. Gezegeni ego çerçevesinde kullanan insan türüne, bu dünyanın ihtiyacı yok. En çok zararı biz veriyoruz. En çok biz mahvediyoruz. Doğanın elinde olsa bizi yok edecek zaten. Ama hala direniyoruz. Elbette bu direnişte suçlu değiliz çünkü dediğiniz gibi, yasalar bir yerde bunu gerektiriyor ancak bilinç sahibiyiz ve fazla zarar vermeye hakkımız olmadığının farkındayız. Bizi insan dışı hayvanlardan ayıran bu bilinç özelliğine teist kesim, tanrı hikmeti der ve ne yazık ki teist oranı oldukça yüksek. İnsanlık kendini zirvede görüyor, ego ile hareket ediyor. Bunun sorgulanması gerek. Ne kadar zaman alır bilemiyorum ama bireysel de olsa değişim şart ve bu değişim, dünyayı daha yaşanılabilir kılmak adınaysa zarar vermemekten geçiyor.
Bu yüzden yineliyorum doğru tarım olmalı.
İlkel zamanlara geri dönüp tekrar avcı olamayacağımıza göre bunun olmasını istemek biraz ütopik geliyor bana. İmkansız demiyorum mevcut koşullara bakılınca geç bir süreç.dönüş ya da gidiş yolumuz avcı toplayıcı ilkel doğa komünü gibi olmalı
Bunu söylemek çok üzücü ancak şiddet insanlar için normalleşmişya da normalleştirilmiş bir şey bunun bir sebebi de sürekli şiddet unsuru doğurması ve buna alışması. Aile içi şiddet, toplumsal şiddet.. had safhada. Bunlara ek olarak bir de hayvanlara yönelik şiddet var. Tolstoy'un dediği gibi "mezbahalar var oldukça savaşlar sürecektir" çünkü insanlar en savunmasız ve en masum olanı hep edecektir. Çocuklar ve hayvanlar ise her xaman ilk mağdur olandır. Bu sebeple insanlığın, bahsettiğiniz kendi türüne karşı olan sorunları çözebilmesi için önce şiddetten vazgeçmesi gerek.İnsan düşünebiliyorsa rastgele kontrolsüz üremeyi bırakmalı, savaşları dindirmeli, şiddete son vermeli (önce kendi türüne karşı) çözmesi gereken çok sorun var
Kapitalizm büyük bir sorundur savaşların temel sebepleri arasında gösterilebilir. Bu savaş terimi düşünebilen, karar verebilen insanların, insan dışı hayvanlara karşı açtığı yıkıcı savaşı da kapsamakta benim gözümde. Küresel güçler istedi diye değil ben çocukluğumdan beri için rahat olamadığı için hayvan yemiyorum. Babaannemlerin tavukları vardır mesela misafir gelince o tavuklardan biri kesilirdi. Bahçenin bir yerinde kan görürdüm hep ve birkaç saat mutfağa giremezdim çünkü tavuk cesedi orada olacaktı. Kurban ritüellerinde hep ağladığımı hatırlıyorum. Birkaç gün sevdiğim, arkadaş olduğum hayvan o sabah boğazı kesilerek dualar eşliğinde öldürülüyordu. Bir komşumuzun inekleri vardı. Otlatmak için çayıra götürürlerdi hayvanları ve ahıra dönüşte o masum canlılar çobanın sopa darbeleri ile bağıra bağıra yürürlerdi. Ben bunu hiçbir zaman kabullenmedim. Birçok vegan hatta vegan olmayanlar bile bahsettiklerim gibi örneklerle karşılaşmıştır.vuranlar bize diyor ki; Hey hayvan yemeyelim diyorlar otla beslenelim. Tabi ki kontrol edilebilen moronlar ve koyunlara dönüşmeniz için.
Et yiyenler değil veganlar et karşıtlığı yapıyor. Ve evet şu da doğru oradaki insanlar benim Türkiye'de bulduğumdan çok daha fazla bitkisel gıdaya ulaşabiliyor. Yaşadığım elverişsiz koşullardan da ben sorumlu değilim ayrıca. Elverişsiz dememdeki kastım vegan olmam değil daha iyi şeylere ulaşamamam.Avrupa ve ABD de yılda kişi başı 100 kg et yiyip et karşıtlığı yapıyorlar.
İnsanlar hayvanlardan farklıdır bu da bir gerçek. İnsanları kaplanlar ile bir tutmak bana biraz sorumluluktan kaçmak için yapılan bir şey gibi geliyor. Evet bir kaplanın avlanması cinayet değildir, daha önce de belirttim cinayet tanımını insan özelinde değerlendirdiğimi.aslan kaplan beslenmek için avlanırken cinayet işlemiyor
Earthlings isminde bir belgesel izledim bir süre önce. Hayvancılık sektörünün en ufak ayrıntısına dahi yer verilmiş. Açıkçası görüntüler hiç hoş değildi. İşin aslını bilmesem izlemekte zorlanacağıma eminim. Şöyle bir ifade geçiyordu: Eğer herkes yiyeceği hayvanı kendisi öldürecek olsaydı o zaman muhtemelen hepimiz vegan-vejetaryen olurdu. Kasaplar olmasaydı hayvanları büyük bir çoğunluk öldürmezdi. Bahsettiğiniz ilkel komünde olabilirdi ancak 21.yy'da bu sizce mümkün mü? Yani haliyle hayvanları özgür bırakarak onları öldürmek zor. Ya da kafese koymadan kaçışlarını engellemek zor. Veya denetim altında olmadan onları sömürmek imkansız. Çünkü hiçbiri isteyerek salgılarını ya da yaşam haklarımı bize teslim etmeyecekler ve bizden hep kaçacaklardır. Çünkü biz onları yemek istiyoruz.Hayvanları özgür bırakalım, evet. Hayvanları kafese koymayalım evet. Daha ileri bir aşama da hayvanları hiç denetim altına almayalım, buna da evet ama hayvan yemeyelim, hayır. Yaşayamayız
Kesinlikle dayatma içinde değilim. Bu platforma da yeni katıldım. Çeşitli konular hakkında gayet iyi konuşmalar döndüğü için veganizm hakkında düşünceleri sordum.Vegan beslenenin iradesine seçimine saygım var ta ki bana ya da tüm insan toplumuna bunu dayatana maletmeye çalışana kadar.
Mesela biraz da bu zaten. Neden zulümû üstü örülüyor? Bencillikten başka bir şey değil bu. Böyle olmamalı.Kaldı ki insanlık bu tartışmaları verebilecek durumda değil
Burada yine kendi hayatımdan örnek vereceğim. Öğrenciyim ve çok kötü bir yurtta kalıyorum. Ne yazık ki evet bunu kesinlikle kabul ediyorum doğru düzgün beslenemiyorum. Çünkü her şeyde hayvansal var. Mesela bugün etli nohut yapmışlardı almadım haliyle. Nohut yemeğine et koymak zorundayız değiliz. Nohut gereken besin ihtiyacı karşılamakta rol oynuyor zaten. Yani aslında vegan beslenmek kolay ama hayvansallar her yerde karşımıza çıkıyor. Mesele bitkisel beslenmenin uç gibi algılanıp sebze yemeğine bile bulyon koyan saçma yemek kültüründe. Ya da çaya tereyağı ekleyin safsatasında. Birçok bilim insanı ve doktor bitkisel beslenmenin temiz beslenme olduğunu söylüyor.Doğa da vegan beslenilmeyeceğine inanıyorum. Neden?
Meyveler fruktoz dolu (kısmen enerji ancak) bunun dışında çok az gerçek gıda.. Proteinler, yağlar, aminoasitlere ihtiyacınız var.
Bitkilerin üzerinde bu protein yazmıyor. Ayrıştırılmış protein ve tofularınız yok. Tohumlardaki protein oranı ölçme aygıtınız yok, Otlar insan beslemez ne yazık ki beslemez, tohumlara yönelmelisiniz. Danimarkalı bir doğa da yaşam eğitmeni bir gruba yenilebilir bir ot diye baldıran tohumu yedirerek öldürdü. Çoğu fasulye ve tohum bile ayrıştıramazsanız çiğ tüketemezsiniz (sindirim sisteminizi yorar ya da sizi zehirler) yan ateş ve pişirme olmaksızın insan çoğu gıdayı çiğ bile tüketemezdi .
Yani toplayıcılıkta bile daha ziyade besleyici tohum ve kök-ler toplamalısınız k ibu tip bir beslenmede tüm gününüz yemek aramak toplamak ve yemekle geçecektir. En basiti otçullar sabahtan akşama kadar yer, besin arar toplar/tüketir ve etçiller bir kez avlanıp günlerce yatar.
İnsan beslenmek zorundadır o halde bu tartışmaların sonu yoktur. Doğa da herşeyi yiyen canlılar var tersi değil o halde bunda bir çatışma görmüyorum. Timsahlarda insan yiyor. Bunu değiştiremeyiz..
Bense hayvanları öldüremem. Kan kokusuna ve çığlıklara katlanamam.Yeterince etim olsaydı başka hiç bir şey tüketmezdim
Tarım arazisi olarak kullanılabilecek alanlardan bahsediyorum. Ya da sırf hayvancılık amacı uğruna yok edilen ormanlar... Betonlaşan dünyada çayırlar hayvanların yem ihtiyacını karşılamak için yeterli olmayacaktır. Özellikle sizin sadece et istediğiniz dünyada bu kesinlikle yeterli olmaz. Tabii kirlilik sorunu da ayrı. Mesela en çok kirlilik oluşturan sektör balıkçılık. Denizler bu yüzden ağlarla ve av malzemeleriyle dolu. Büyükbaş hayvancılıktaki gübre atığından bahsetmiyorum bile. Hayvanlar insanlar tarafından normalin dışında çoğaltılıyor bu bir süre sonra yetersiz kaynak sorunu, çevre kirliliği olarak geri dönecek bize.Hayvan beslenmesi için tarıma ve özel tarım arazisine gerek yok açık doğa ve doğal otlaklar/meralar yeterli olacaktır
Yeni Zelanda ve İrlanda da koyun nüfusu insan nüfusundan neredeyse fazla ve bu hayvanların neredeyse hiç bir tarım ürününe ihtiyaçları yok
Bizonları tarımla beslemedik. Onlar doğadaydı, bizden önce
Tarıma ihtiyaç yok
Hiçbir vegan bitki olmayan yerlerde hayvan yiyen insanlara neden diye sormaz zaten çünkü bu insanların özellikle ekonomik olarak düşük gelire sahip olanların başka çareleri yok.Alaska da insan tüm kışlık yiyeceğini (biraz somon ya da bir geyik) bir kaç günde toplayabiliyor. Eğer 1600
ler de Kuzey Amerika da olsaydım tek bir bizon avlayıp (kurutup) onunla aylarca beslenebilirdim ve eğer bir ahlaki çatışma duyuyorsam ne yapabilirim. Somonlar yumurtlama döneminde kendini öldürüyor, toplayabilirim. Bir sürünün en yaşlısını avlayabilirim İnsan olarak bunları yapabilme yeteneğim de var. Aşırı nüfus/popülasyon olmayan doğal ortamlarda insan kolayca beslenebilir.
İlkel zamanlara geri dönüp tekrar avcı olamayacağımıza göre bunun olmasını istemek biraz ütopik geliyor bana. İmkansız demiyorum mevcut koşullara bakılınca geç bir süreç.
Tolstoy'un dediği gibi "mezbahalar var oldukça savaşlar sürecektir" çünkü insanlar en savunmasız ve en masum olanı hep edecektir. Çocuklar ve hayvanlar ise her xaman ilk mağdur olandır. Bu sebeple insanlığın, bahsettiğiniz kendi türüne karşı olan sorunları çözebilmesi için önce şiddetten vazgeçmesi gerek.
Kapitalizm büyük bir sorundur savaşların temel sebepleri arasında gösterilebilir. Bu savaş terimi düşünebilen, karar verebilen insanların, insan dışı hayvanlara karşı açtığı yıkıcı savaşı da kapsamakta benim gözümde. Küresel güçler istedi diye değil ben çocukluğumdan beri için rahat olamadığı için hayvan yemiyorum. Babaannemlerin tavukları vardır mesela misafir gelince o tavuklardan biri kesilirdi. Bahçenin bir yerinde kan görürdüm hep ve birkaç saat mutfağa giremezdim çünkü tavuk cesedi orada olacaktı. Kurban ritüellerinde hep ağladığımı hatırlıyorum. Birkaç gün sevdiğim, arkadaş olduğum hayvan o sabah boğazı kesilerek dualar eşliğinde öldürülüyordu. Bir komşumuzun inekleri vardı. Otlatmak için çayıra götürürlerdi hayvanları ve ahıra dönüşte o masum canlılar çobanın sopa darbeleri ile bağıra bağıra yürürlerdi. Ben bunu hiçbir zaman kabullenmedim. Birçok vegan hatta vegan olmayanlar bile bahsettiklerim gibi örneklerle karşılaşmıştır.
Bizi kontrol etmek isteyen o güçleri ben çocukken tanımıyordum. Yani demek istediğim hayvanların zarar görmesini istememek illa birilerinin işine gelecek diye değil vicdan ile alakalı.
Et yiyenler değil veganlar et karşıtlığı yapıyor. Ve evet şu da doğru oradaki insanlar benim Türkiye'de bulduğumdan çok daha fazla bitkisel gıdaya ulaşabiliyor. Yaşadığım elverişsiz koşullardan da ben sorumlu değilim ayrıca. Elverişsiz dememdeki kastım vegan olmam değil daha iyi şeylere ulaşamamam.
İnsanlar hayvanlardan farklıdır bu da bir gerçek. İnsanları kaplanlar ile bir tutmak bana biraz sorumluluktan kaçmak için yapılan bir şey gibi geliyor. Evet bir kaplanın avlanması cinayet değildir, daha önce de belirttim cinayet tanımını insan özelinde değerlendirdiğimi.
Earthlings isminde bir belgesel izledim bir süre önce. Hayvancılık sektörünün en ufak ayrıntısına dahi yer verilmiş.