kendimizce/aforizmalar

Dingin bir ruh hali/aynı zamanda tembel bir beyninde habercisidir.

Bilimi sevgiden çok cesaret aydınlatabilir ama bu cesaret onu kırmakla değil/anlamakla olur.

Bilimle kadının ortak bir yanı vardır/her ikiside anlaşılmak ister ama çok az kişi bunu başarabilir.

Düz zeminde doğru gibi görünen mantık çıkarımları önerme yanlış olsa da kabul görür.

Tümevarım yöntemi bilimde kullanılan en-geçerli yöntemdir/ince eleyip/sık dokur/tümdengelim yöntemi ise iyi bakar/iyi görür ama dokuyamaz.

Aşağılanmış insanları en mutlu kılan şey başkalarının üzüntüsüdür.

Boşluklar uzun ve çetindir ama yolculukları kısadır.

Teoriler,gerçeğin doğasını anlamak için vardır.

Tek pencereden bakanlar güneşin sadece onu aydınlattığını düşünürler.

Bilim iyidir ve aydınlıktır ama bütün sorumluluğu size yükler.

gitmek kolay, kalmak zor olandır.

Yol, kendine gitmekse zor olsa da güzeldir.
Bazen de kalmak en kolay yoldur ...
Seni daima ayakta tutacak gitmelerin varsa korkma!Nerede olursan ol ;gelip seni bulacaktır.
Geçmiş ,zihni oyalayan karanlık perde ;perdeyi kaldırdığında kendinle başbaşa kalırsın.
Yaşamak, seni senden alıp götürüyorsa gitmekten başka çare yoktur;aksi taktirde seni sana veriyorsa kalmak en güzel tercihtir.
Acı,kendinden uzaklaşma ile başlar;travma ise kendinden kopuşun belirtisidir.
Kendinden gitmeden ,kendinin kıymetini bilemez insan...

Bilim ne kadar nesnel ise,bilimi yapanda nesnel bir bakış açısıyla ele almalı olayı,kendi dünyasında esaret altında kaldığı dogmalarıyla değil.

Bilimi yalnız fizik,kimya,jeoloji kitaplarından öğrenebilirsiniz,geri kalan bütün kaynaklar teoridir ve bir çoğu matematiğin formal dilinden de uzaktır.

Zayıf insan gücü kendinde bulduğu noktada istismar eder ve bunu baskı unsuru olarak kullanır/güçlü olanın böyle bir sorunu yoktur kanatlarına zaten almıştır
onları ve yükseltmiştirde onları istemeden.

Stirner'i yalnız duvarı aşamayıp/onu elleriyle kanatanlar sever duvarın önünde ağlayanlar değil.

Bilimde ayrım yapmak/topluma yarım kıyafetlerle çıkmak gibidir.

Bir çok akademisyenimiz öğrencilere yol açmak yerine/onlara çelme takmayı tercih ederler bu köhne zihniyet oldukça hiç bir gençlik Atatürkün idealinde ki
seviyeye ulaşamayacaktır ve ulaşamadığı gibi özgür bireylerde yetişemeyecektir.

Yazının kötü oluşu değilde/kötü telaffuzu kişiliği yansıtır.

Kesinlik sadece beynin sınırlarını aşamayan rasyonalizmde ve dogmatizmde vardır.

İnsanlar matematik problemleri kadar beyinlerinde ki problemleri de çözselerdi sorun kalmazdı.

Öz-ü kavramak susmaktır; belki de onun başkalaşımı ile bu böyledir.

susan özü kavrayamaz / özü kavrayan susamaz...

Bütün bilim adamlarının ve filozofların sözleri hoşuna gidiyorsa/kendine ait bir düşüncen gerçekten yok demektir.

Değer yargısı kimliğimizden çok başkalarının bizim hakkımızda verdiği hükümdür,ciddiye almak yada almamakta kendi de hükmümüzdür.

Filozoflar sizi anlamaz,sadece kendi dünyalarını onu dinleyen birileri varmışçasına haykırıp/aydınlatırlar ve bu istekleri hiçbir şekilde karşılıksız kalmaz.

Gözlem her şey değildir ama hayatı bunun sayesinde elinizin altında tutabilirsiniz.

Her ideoloji/benliğe saplanmış bir yaradır.

Herkes hayatının izlerini taşır kendinde,kimi çocuk dünyayı kavrarken kimi filozof önünden geçen çocuğu bile farkedemez.

Gülen yüzle gelen/gülen yüzünüzü alıp gider ama senaryosu tutmazsa sizden nefret eder.

Düşüncelerimizin kaynağı felsefe değil/fizik yasalarıdır.

Kürk giyip/hayvan haklarından bahseden birini görürseniz o kişinin Türk olduğu konusunda şüpheniz olmasın.

Egemen olma ve sahiplenme duygusu,yabancılaşmışlığın/zayıflığın kendisidir "kendi olmak" ise hiçbir değeri kendine mål etmemesidir.

insan önce kendini aramalı, bulabilirse bir ötekinde kendini daha sonra sorgulamalı; üç kefeli bir tartıda dengeyi sağlayabilmeli; yapamıyorsa, bir hayli düşünmeli...

ruh derinliği bedenin dar kalıbına sığmaz.

Nejdet Evren' Alıntı:

insan önce kendini aramalı, bulabilirse bir ötekinde kendini daha sonra sorgulamalı; üç kefeli bir tartıda dengeyi sağlayabilmeli; yapamıyorsa, bir hayli düşünmeli...

Genişletmek için tıkla ...

işi zor desenize... insan, kendi olmalı... yani bütün ayakbağlarını kırmalı... yani doğuştan getirdiği potansiyelleri, özgürce gerçekleştirmeli....

özgürlük bahşedilmez; sökülerek alınır ve fakat toplumsal karşı-koyuma ayak-diremeyi bir yaşam biçimine dönüştürmeden bu asla gerçekleştirilemez.

Nejdet Evren' Alıntı:

ruh derinliği bedenin dar kalıbına sığmaz.

Genişletmek için tıkla ...

bedene sığmayan ruh, beyine sığmayan bilinç, mezara sığar....

ruh bedenden ve beden ruhtan ayrılamaz; ancak bedenin biyo/fizyolojisi sınırlıdır ve fakat tin/ruh sınırsızdır; bu nedenle toprak değil tam tersine sonsuz uzaydan söz etmek gerekir...

Nejdet Evren' Alıntı:

özgürlük bahşedilmez; sökülerek alınır ve fakat toplumsal karşı-koyuma ayak-diremeyi bir yaşam biçimine dönüştürmeden bu asla gerçekleştirilemez.

Genişletmek için tıkla ...

son derecede haklısınız... bir fatura vardır ve fakat ödenir... ödeyen, ödemeyi göze alan, özgür olabilir; ve dolayısıyla 'kendi' olabilir...

Nejdet Evren' Alıntı:

ruh bedenden ve beden ruhtan ayrılamaz; ancak bedenin biyo/fizyolojisi sınırlıdır ve fakat tin/ruh sınırsızdır; bu nedenle toprak değil tam tersine sonsuz uzaydan söz etmek gerekir...

Genişletmek için tıkla ...

ruh bedenden ayrılabilir... ( ölüm budur ) ; beden de ruhdan ayrılabilir, zaten ruhla hiç buluşmamış da olabilir ... örn. bir tek hücrelinin bedeni ruhla hiç buluşmamıştır... bir insanın bedeni de yalnızca ömrü boyunca ruhunu ayakta tutabilir....

Amin Maalouf son yapıtında -Doğudan Uzakta- ki, kanımca önemli bir eser, ve öz olarak der ki " bir ruhun derinliğini hiç kimse kesnilikle anlayamaz" ve bu eserle ilgili yorumumu daha sonra paylaşmak umudunu saklı tutarak söyleyeyim; her şey insanı anlamak ile başlar.

biyolojik dönüşüm dediğim ölüm ile beden ve ruh birlikte dönüşürler; ikisi de aynı anda farklı bir olguya dönüşür; birlikte ve asla ayrılmazlar...