goz

belli ve apaçık olarak, herkesin gözü önünde

derinlemesine incelemeden okumak bir yeri, bir şeyi çabucak incelemek

gözle işaret etmek

(bir şey) gözü, görünüşü ile umulduğundan çok etkilemek

görünüşü ile umulduğundan çok etkilemek

bir şeyi ele geçirmek isteğine kapılmak

uğursuzluk, kötülük getirdiğine inanılan kıskanç veya hayran bakışlar dolayısıyla kötü bir duruma düşmek

kandırmak, yanıltmak; gösterişle aldatmak

göz boyamak işi

birine kavuştuğu sevindirici bir durum dolayısıyla "gözün aydın" demeye gitmek

kısaca bakıvermek

gereken önemi vermemek

güzelliği ile dikkati çekmek; göz kamaştırmak

gözün görebileceği en uzak yerlere kadar

başka bir iş yapmasına vakit veya imkân vermemek

çok kısa bir zamanda

yoğun işler yüzünden bir şeyle ilgilenme imkânı bulamamak

Kıskançlık veya hayranlıkla bakıldığında bir şeye kötülük verdiğine inanılan uğursuzluk, nazar Sevgi, ilgi, gönül bağlantısı Ağacın tomurcuk veren yerlerinden her biri Bölüm, hane Bazı yaraların uç bölümü içine girilen, öteberi konulan, bölümleri olan bir şeyin...

tüfekle yapılan atışlarda daha iyi nişan almak için kullanılan bir söz grubu

ne kadar ve ne türden mal olursa olsun elden çıkarılmamalıdır