Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
“üretici güçler” ve “üretim araçlarının gelişmişlik düzeyi” ile “üretim ilişkileri” nin ne olduğunu toplumsal mücadele zemininde bilmek ve buna göre eylemde bulunabilmek her zaman önem arz etmiştir; bu ayrışım ve etkileşimleri, değişim ve dönüşümü empas etmek bilimsel felsefeden, bilimsel...
İngiltere ve Hollanda 'da palazlanan burjuva, politik kimliğini Fransız İhtilali ile tamamlayarak kıta-avrupaya egemen olmuş, merkezileşerek kolonyalist bir şekilde tüm dünyayı işgal etmeye başlamıştır; 2 paylaşım savaşından sonra ABD ve Japonya eklemlenerek saç ayağını genişletmiştir; etkisi...
Mide ve beyin karşıt diyalektiğe sahiptir, biri aç diğeri toktur, hangisinin aç olmasına dair istenç değiştirmek ya da köle kalmak arasında tercih yapmaktır...
ve aynı zamanda iklimler üzerinde değişklikleri tetikleyebilecek teknolojiye de sahip insanların yer-yüzü-cennetini gerçekten önemsemesi ve süper-egolarını frenleyebilmeleri gerekir.
merkezi emperyalizmin sömürüsüne dur demedikçe kaynakların etkin, yerinde kulanılması ve gelirin insan onuruna yakışır paylaşılması, ülke geleceğinin plalanması mümkün değildir.
özür dilerim, sizin paylaşımınız ile eş zamanlı olarak sözcüklerin daha anlamlı olması adına yerlerini değiştirmiştir; bunu siz fark etmemiş olabilirsiniz, hata benimdir...
Kızılderili ana/atalarım der ki; "insan önemsediği şeyin sesini duyar" kalabalık olsa da bu ses duyulur....tartışmak ayırşmayı değil düşünsel çoğalmayı sağlar, ne ki "tartışma kültürü" varsa!, insan her daim sosyaldir; sosyal doğar, giydirmeler bu nedenledir ki insanın "tarihsel belleği"ni...
insan yalnız doğar, yanlız yaşar,...hayatta insanın tek-liğine dair düşüncenize aynen katılıyorum; lakin inancınıza saygısızlık olarak değerlendirmez iseniz ben bunu tanrıyla ilişkilendirmiyorum; insanın öznelliği olarak tanımlıyor ve gerekliliğine inanıyorum. gelinen aşamadı 70-100 yıllık gibi...
Göçmeye zorlanmış ve yalnızdılar/
ufuk çizgisine ayak basmış/
un ufak kırılmıştılar/bir can öteye/
tel örgülere takılmıştılar/
lime lime bedenler/
yorganı olmayan düşler/
isimsiz geçip gitmiştiler...
Denklem sürekli değişir, hayat böyle bir şey ve önemli olan yeni denklemleri nasıl çözeceğimizle ilgilidir; zaman sürekli olarak ileriye akar, geriye dönülemez ve ileriye sıçramak evrimsel değildir bu ancak devrimle gerçekleşir...dogmalar, peşin yargılar, ön kabuller, bir ötekini yaratanın...
Sağol can, siz de benim için paylaşımcısınız, sevgi dolusunuz...ne güzel...elbette metodlar farklı olacak; zira, her can bir yol, bir yöntem demektir, isanın öznel olması da bunu gerektiriyor...meseleyi yöntemlerden arındırmak da oldukça zor...zira düşünürün söylediği gibi " ilk adımı nereden...
İtalyan ceza hukukçusu der ki " suçu toplum hazırlar, birey işler" , suçla mücadele konusunda "insa" ögesi asla unutulmamalıdır. Zira, suçluyu kazıdığınızda altında "insan" çıkacaktır. Tuzluk örenği basit gelebilir ve fakat deney-gözlemle sabitledim....Ancak herkesin uygulayacağı daha çok...
Haklısınız, insanları zor zamanlar dışında da tanıyabiliriz; ilişkilerimizi geliştirebiliriz ve lakin tamamen şansa kalıyor sonuçlar. Hayatın kendisi temelde şanslar üzerine kurulmuştur. Şansa da aslında inanmıyorum buna rastlantı, tesadüf demek daha doğru geliyor. İnanırız, inanmak isteriz...