- Katılım
- 19 Kas 2012
- Mesajlar
- 233
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 16
Faust abi, bir kitap okudum da aklıma takılan yerler var. Bana bunları açıklar mısın?
Darwinizm ilim dünyasında bir hayli taraftar bulmuştır. Ancak ileri sürülen hususların pek çoğu ispat edilemediği için teori seviyesinde kalmıştır. Bilhassa genetik, moleküler, biyoloji, ve antropoloji sahasındaki gelişmeler ışığında Darwinizm'in kritiği yapılmaktadır. Bu noktada, ileri sürülen hususları birkaç madde halinde toplamak mümkündir:
1- Bu teoride basitten mükemmele doğru bir gelişme ileri sürüldüğü halde, kromozom sayılarında böyle bir gelişme yoktır. Mesela tek hücrelilerin Radiolaria'da kromozom sayısı 800 olduğu halde, toprak solucanında 2, alabalıkta 80-96, insanda ise 46'dır.
2- Darwin'in bahsettiği şekilde türlerin değişmesi için geçen zaman, bugün dünyanın hesap edilen yaşından çok daha büyüktür.
3-Ortam şartlarına en iyi uyma "ilerleme" şeklinde olduğu gibi, "gerileme" şeklinde de olabilir. Mademki tabiatta zayıflar elenmektedir, o halde bize göre çok güçsüz gibi görünen türlerin yaşaması nasıl izah edilecektir? Daha doğrusu kimler zayıftır?
4- Yeni türlerin birbirinden tedricen, yani yavaş yavaş hasıl olduğunu gösteren ara formlar bulunamamıştır.
5- Her canlının genetik yapısını muhafaza ederek kendi neslinden meydana gelmesinin sayısız örneği, "bir türün başka bir türden tesadüfen evrimleşerek hasıl olduğu" faraziyesine ters düşmektedir.
6- Birçok organizmanın, yeryüzüne ilk çıktığı andan itibaren hiç değişmeden günümüze geldiği görülmüştür. ( Gelen varsa denizden karaya çıkıp insan oldu cinsinden yorumsal olarak değil de, bilimsel açıdan kanıtlayabilir misin?)
7- Bir organ tam olarak teşekkül etmediği sürece onun bir fonksiyonu olmadığından, organ tam teşekkül edinceye kadar canlıya bir fayda sağlamaz. Darwin bu düşüncenin aksini müdafaa etmektedir. Ona göre, Mesela insan gözü, tam teşekkül edinceye kadar geçirdiği farz edilen ara devrelerde de görevini yapmıştır. Yarım gözün, yarım kalbin ya da yarım kafatasının mükemmel bir organ gibi nasıl görev yapmış olduğunun açıklanmasını istiyorum
(Şöyle düşünsene canlılar evrimleşiyor, yollarda yarım kafalı insanlar, tek gözlü kuşlar vb çok komik olur ya )
Bide aklıma şü takıldı. Bu sitede bir yere yazmıştım sanırım. Hani şöyle birşey olamaz mı?
Şuan hayalinde birkaç tane karekter yarat insan vb. Bunlara istediğin şekli, karekteri, zekayı ver. Canlılık kazandır. Şimdi onlar senin aklında canlılar, yaşıyorlar. Ve onların yaşadığı ortama gizli teoriler, kanunlar, bilimsel nitelikler koy. Ama dikkat ettiysen senin zihninde hayalinde yaşayan o karekterler şuan bizim boyutumuzda yok. İşte bizde yaratıcının zihninde birer hayal olamaz mıyız? Şuan onun zihninde varız ama farklı bir boyutta yokuz. Bunu mecazi anlamda söyledim, yaratıcını zihni örneğini. Bu düşüncem sana mantıksız geldiyse nedeniyle açıklar mısın?
Darwinizm ilim dünyasında bir hayli taraftar bulmuştır. Ancak ileri sürülen hususların pek çoğu ispat edilemediği için teori seviyesinde kalmıştır. Bilhassa genetik, moleküler, biyoloji, ve antropoloji sahasındaki gelişmeler ışığında Darwinizm'in kritiği yapılmaktadır. Bu noktada, ileri sürülen hususları birkaç madde halinde toplamak mümkündir:
1- Bu teoride basitten mükemmele doğru bir gelişme ileri sürüldüğü halde, kromozom sayılarında böyle bir gelişme yoktır. Mesela tek hücrelilerin Radiolaria'da kromozom sayısı 800 olduğu halde, toprak solucanında 2, alabalıkta 80-96, insanda ise 46'dır.
2- Darwin'in bahsettiği şekilde türlerin değişmesi için geçen zaman, bugün dünyanın hesap edilen yaşından çok daha büyüktür.
3-Ortam şartlarına en iyi uyma "ilerleme" şeklinde olduğu gibi, "gerileme" şeklinde de olabilir. Mademki tabiatta zayıflar elenmektedir, o halde bize göre çok güçsüz gibi görünen türlerin yaşaması nasıl izah edilecektir? Daha doğrusu kimler zayıftır?
4- Yeni türlerin birbirinden tedricen, yani yavaş yavaş hasıl olduğunu gösteren ara formlar bulunamamıştır.
5- Her canlının genetik yapısını muhafaza ederek kendi neslinden meydana gelmesinin sayısız örneği, "bir türün başka bir türden tesadüfen evrimleşerek hasıl olduğu" faraziyesine ters düşmektedir.
6- Birçok organizmanın, yeryüzüne ilk çıktığı andan itibaren hiç değişmeden günümüze geldiği görülmüştür. ( Gelen varsa denizden karaya çıkıp insan oldu cinsinden yorumsal olarak değil de, bilimsel açıdan kanıtlayabilir misin?)
7- Bir organ tam olarak teşekkül etmediği sürece onun bir fonksiyonu olmadığından, organ tam teşekkül edinceye kadar canlıya bir fayda sağlamaz. Darwin bu düşüncenin aksini müdafaa etmektedir. Ona göre, Mesela insan gözü, tam teşekkül edinceye kadar geçirdiği farz edilen ara devrelerde de görevini yapmıştır. Yarım gözün, yarım kalbin ya da yarım kafatasının mükemmel bir organ gibi nasıl görev yapmış olduğunun açıklanmasını istiyorum
(Şöyle düşünsene canlılar evrimleşiyor, yollarda yarım kafalı insanlar, tek gözlü kuşlar vb çok komik olur ya )
Bide aklıma şü takıldı. Bu sitede bir yere yazmıştım sanırım. Hani şöyle birşey olamaz mı?
Şuan hayalinde birkaç tane karekter yarat insan vb. Bunlara istediğin şekli, karekteri, zekayı ver. Canlılık kazandır. Şimdi onlar senin aklında canlılar, yaşıyorlar. Ve onların yaşadığı ortama gizli teoriler, kanunlar, bilimsel nitelikler koy. Ama dikkat ettiysen senin zihninde hayalinde yaşayan o karekterler şuan bizim boyutumuzda yok. İşte bizde yaratıcının zihninde birer hayal olamaz mıyız? Şuan onun zihninde varız ama farklı bir boyutta yokuz. Bunu mecazi anlamda söyledim, yaratıcını zihni örneğini. Bu düşüncem sana mantıksız geldiyse nedeniyle açıklar mısın?