- Yöneticiler
- #41
- Katılım
- 7 Ara 2013
- Mesajlar
- 6,615
- Tepkime puanı
- 504
- Puanları
- 113
Kutsal hikayede insanlar cenneten düşmüştür (ya da parantez içinde kovulmuştur.)
Bu bilgiyi irdeleyen alternatif bir ruhçuluk metnine göre bu birlikten bir kopuştur. Yani bir ruh grubu (insanlık ve tüm insanlar) deneyim arzulamıştır. Gerçek fiziksel deneyimi ve gerçek çamur ve kan arzulamıştır. Uzun bir döngü olarak bunu sürdürecek ve birliğe tekrar geri dönecektir. ve aslında insanlar bölünmüş ruhlardır ama parçalı bütün bir ruh birliği ve grubu gibidir ve tekrar birleşecektir.
Hintlilerin Indra efsanesi vardır. Gökyüzünde bir tanrı olan Indra bir gün gökten bakar çamurda oynayan domuzları görür ve bir domuz olmak, domuz olarak bednelenmek ister. Baştanrı ya da diğer tanrılar ona izin verir ve neyse Indra bir domuz olarak dünyaya gelir ve domuz olarak bir yaşam sürerken artık bir tanrı olduğunu unutur ve asla geri dönmek istemez. Yani sadece mutlu bir domuz olmanın hayalini kurar. En son diğer tanrılar Indrayı geri döndürebilmek için tüm domuzların bedenini açmak bakmak parçalamak zorunda kalırlar. Bu bilindik klasik bir sembolizmadır.
İnsanın sonsuz cennet ve cehennem diye mutlak ikiye yarıldığı bir sembolizma bugünkü İbrahimi monoteizm ( İbrahimi tektanrılı dinler) dşında pek yok gibi ve iktidarın bir güç ve korku ögesi gibi yorumlanır çünkü bu insanı yönetmek kolaydır. Onu korkuyla yönetir ve kolayca itaat aşılarsın. Cennetle huriyle kandırır savaştırsın. Yani ne uğruna öldüğü yalanı. Bir hiç uğruna ölmediğine ,inanır.
Budizmin kurucusu Buda, karmayla herkese evrensel bir adalet sağlabileceğini öngördü. Yani şunu sorarız. Tanrıın adalet sistemi kendi yarattıklarını onların ne yapacağını daha baştan yaratmadan önce bunu biliyorken onları yaratıp hata işlemlerine izin verip sonra onları sonsuza kadar cezalandırmak ve yakmak mıdır?
Felsefe gölgesinde böyle bir anlayışı kabul etmemizi ya da sorgulamamamızı beklememelisiniz.
Bu bilgiyi irdeleyen alternatif bir ruhçuluk metnine göre bu birlikten bir kopuştur. Yani bir ruh grubu (insanlık ve tüm insanlar) deneyim arzulamıştır. Gerçek fiziksel deneyimi ve gerçek çamur ve kan arzulamıştır. Uzun bir döngü olarak bunu sürdürecek ve birliğe tekrar geri dönecektir. ve aslında insanlar bölünmüş ruhlardır ama parçalı bütün bir ruh birliği ve grubu gibidir ve tekrar birleşecektir.
Hintlilerin Indra efsanesi vardır. Gökyüzünde bir tanrı olan Indra bir gün gökten bakar çamurda oynayan domuzları görür ve bir domuz olmak, domuz olarak bednelenmek ister. Baştanrı ya da diğer tanrılar ona izin verir ve neyse Indra bir domuz olarak dünyaya gelir ve domuz olarak bir yaşam sürerken artık bir tanrı olduğunu unutur ve asla geri dönmek istemez. Yani sadece mutlu bir domuz olmanın hayalini kurar. En son diğer tanrılar Indrayı geri döndürebilmek için tüm domuzların bedenini açmak bakmak parçalamak zorunda kalırlar. Bu bilindik klasik bir sembolizmadır.
İnsanın sonsuz cennet ve cehennem diye mutlak ikiye yarıldığı bir sembolizma bugünkü İbrahimi monoteizm ( İbrahimi tektanrılı dinler) dşında pek yok gibi ve iktidarın bir güç ve korku ögesi gibi yorumlanır çünkü bu insanı yönetmek kolaydır. Onu korkuyla yönetir ve kolayca itaat aşılarsın. Cennetle huriyle kandırır savaştırsın. Yani ne uğruna öldüğü yalanı. Bir hiç uğruna ölmediğine ,inanır.
Budizmin kurucusu Buda, karmayla herkese evrensel bir adalet sağlabileceğini öngördü. Yani şunu sorarız. Tanrıın adalet sistemi kendi yarattıklarını onların ne yapacağını daha baştan yaratmadan önce bunu biliyorken onları yaratıp hata işlemlerine izin verip sonra onları sonsuza kadar cezalandırmak ve yakmak mıdır?
Felsefe gölgesinde böyle bir anlayışı kabul etmemizi ya da sorgulamamamızı beklememelisiniz.
Son düzenleme: