Zümrüdü anka kuşu

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Mythos kategorisinde rainbow64 tarafından oluşturulan Zümrüdü anka kuşu başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 18,203 kez görüntülenmiş, 16 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Mythos
Konu Başlığı Zümrüdü anka kuşu
Konbuyu başlatan rainbow64
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan nefha

rainbow64

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Şub 2010
Mesajlar
331
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
35
Simurg veya bir diğer ismiyle Zümrüdü Anka efsanevi bir kuştur. Pers mitolojisi kaynaklı olsa da zamanla diğer Doğu mitoloji ve efsanelerinde de yer edinmiştir. Sênmurw (Pehlevi) ve Sîna-Mrû (Pâzand) diğer isimlerindendir. Ayrıca zaman zaman sadece Anka kuşu olarak da anıldığı olmuştur.
Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı' nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş...Kuşlar Simurg' a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg' u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg' un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg' un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve düşenler olmuş.Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş (oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış); baykuş yıkıntılarını özlemiş, balıkçıl kuşu bataklığını.Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu Yedinci Vadi "yokoluş" ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... Kaf Dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
Simurg'un yuvasını bulunca ögrenmişler ki;

"SİMURG ANKA - Otuz Kuş" demekmiş.
Onların hepsi Simurg'muş. Her biri de Simurg' muş. Simurg Anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.
Şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır...
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Benzer bir söylence de Batı kültüründeki "Phoneix", kendi küllerinden kendini doğuran bilge kuş.
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
ankayg3.jpg


Anka Kuşuyla ilgili bazı sevdiğim yazılar:

Can Dündar

"Felsefe Taşı"nın peşindeki Harry Potter’a benzeyen 16 yaşındaki Umut’un, Avustralya yerlileriyle tanışmak ve onlarla özgürlüğü yaşamak üzere evinden kaçtığını okuyunca "İnşallah gidip hayal kırıklığına uğramaz" demiştim.
Bazılarına cennet görünen yer, başkalarının cehennemi olabiliyor.
Tanışsak, Umut’a Avustralya’ya gittiğimde gördüğüm Aborjin’lerden dinlediğim yürek yakan öyküleri anlatmak isterdim.
"Beyaz Adam"ın, yerlilerin çocuklarını nasıl evlerinden kaçırıp, manastırlarda dilinden, kültüründen kopararak hizmetçi olarak yetiştirdiğini...
...yüz binlere öksüz Aborjin’in bugün hala gerçek ana - babalarını tanımadığını, tanısa da onlarla kendi dilinde söyleşemediğini, bu yüzden de yerli dilin neredeyse tamamen yok olduğunu...
200 yıllık bu asimilasyondan artakalanlara bugün "kayıp kuşak" denildiğini...
Umut’un cennet umudunu kırmadan izaha çalışırdım.
Sonra, başka bir öykü anlatmak isterdim ona...
İran mitolojisinin ünlü "Simurg efsanesi"ni...


* * *


Simurg, bir masal kuşudur.
Uzun boynunda beyaz bir halka bulunan, safran tüylü, güzel sesli, insana benzer kocaman bir kuş...
Kuşların sultanıdır.
Kaf Dağı’nın ardında yaşar.
Efsaneye göre, kuşlar, sultanlarını bulmak üzere toplanıp yola çıkarlar bir gün...
Yol uzun, yolculuk zorludur.
"Aşk Denizi"nden geçerler önce...
"Ayrılık Vadisi"nden uçarlar...
"Hırs Ovası"nı aşıp, "Kıskançlık Gölü"ne saparlar...
Kuşların kimi Aşk Denizi’ne dalar, kimi Ayrılık Vadisi’nde kopar sürüden...
Kimi hırslanıp düşer ovaya, kimi kıskanıp batar göle...
Yolculuk bittiğinde, Kaf Dağı’nın ardına sadece 30 kuş varabilmiştir.
Sultanları Simurg’u bulamazlar orada...
Sonunda sırrı, sözcükler çözer:
Farsça "si", "otuz" demektir.
...ömurg" ise "kuş"...
"30 kuş", anlar ki, aradıkları sultan, kendileridir.
Ve gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur.


* * *


Çoğu mitolojik destan gibi, dün Mehmet Y. Yılmaz’ın atıf yaptığı "Simyacı" da, bu "kendinin efendisi olma" bilincini anlatır aslında...
Mısır piramitlerinin eteklerinde hazine arayan Endülüslü çobana Simyacı’nın dediği gibi,
"Yolculuk bir öğrenme yöntemidir. Bilmemiz gerekenleri bize o öğretir."
Saklı hazineyi, vurulduğu sevgiliyi, kaybettiği ülkeyi arayan gezgin, büyük sınavlardan geçip yaman engeller aşarak kendi benliğine ulaşır, şuuruna kavuşur bu destanların Kaf dağlarında...
Ve sonunda "kendi hazinesi"ni bulur...
Anlar ki, keşfedilecek ülke, insanın kendisidir.


* * *


Umut’u tanısam ona "Özgürlük, aradığın yerde olmayabilir, ama kalkıştığın yolculuk, seni özgürleştirebilir" demek isterdim.
Umut, bu sırdadır.
Sır da Umut’ta...





8d9f7c6435fd414d918bd8440135c309_1283946929.jpg





Bir Anka Kuşu
Yüzlerce soğuk namlu üzerime çevrildi,
Yüzlerce demir tetik aynı anda gerildi!
Anne, beni söğüdün gölgesinde vurdular,
Öpmeye kıyamadığın oğlun yere serildi.
Üşüştü birer birer çakallar üzerime,
Üşüştü her bir yandan göğsüme, ciğerime.
Anne, beni leş gibi yiyip talan ettiler,
Teşhis edilmek için savurdular önüne.
'Yeryüzündeki acıların
Hepsini, hepsini tattım!'
Heder oldum, ekmeğime tütün kattım!
Beni milyon kere yaktılar üstüste.
Bir Anka kuşu gibi anne,
Kendimi külümden yarattım.
Geceler tanır beni; konarım göçerim ben.
Geceler tanır beni; kan damlar içerim ben.
Anne, sen beni unut. Karanlığın bağrında
Kırmızılar ekerim, siyahlar biçerim ben.
Suçüstü yakalandım bölüşürken kalbimi,
Suçüstü, kelepçeyle yardılar bileğimi.
Anne, ben diyar diyar umudun savaşçısı,
Bir tutam sevgi için dağladım gözlerimi.
Prometeus'tum, çiviyle çakılırken taşlara
Ciğerimi kartallara yedirdim.
Spartakus'tüm, köleliğin çığlığında.
Aslanlara yem oldum, tükendim.
Kör kuyuların dibinde Yusuf'tum,
Kerbela çölünde Hüseyin.
Zindanlarda Cem Sultan, sehpada Pir Sultan.
Kaçıncı ölmem, kaçıncı dirilmem bu?
'Tanrılardan ateş çaldım,'
Yüzyıllarca tutuştum, üstüste yandım.
Bir Anka kuşu gibi anne,
Kendimi külümden yarattım.


Yusuf Hayaloğlu
simurg_by_mahlukat.jpg
 

Süreyya Önal

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
16 Nis 2010
Mesajlar
469
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Bir Anka Kuşu

Yüzlerce soğuk namlu üzerime çevrildi,
Yüzlerce demir tetik aynı anda gerildi!
Anne, beni söğüdün gölgesinde vurdular,
Öpmeye kıyamadığın oğlun yere serildi.
Üşüştü birer birer çakallar üzerime,
Üşüştü her bir yandan göğsüme, ciğerime.
Anne, beni leş gibi yiyip talan ettiler,
Teşhis edilmek için savurdular önüne.
'Yeryüzündeki acıların
Hepsini, hepsini tattım!'
Heder oldum, ekmeğime tütün kattım!
Beni milyon kere yaktılar üstüste.
Bir Anka kuşu gibi anne,
Kendimi külümden yarattım.
Geceler tanır beni; konarım göçerim ben.
Geceler tanır beni; kan damlar içerim ben.
Anne, sen beni unut. Karanlığın bağrında
Kırmızılar ekerim, siyahlar biçerim ben.
Suçüstü yakalandım bölüşürken kalbimi,
Suçüstü, kelepçeyle yardılar bileğimi.
Anne, ben diyar diyar umudun savaşçısı,
Bir tutam sevgi için dağladım gözlerimi.
Prometeus'tum, çiviyle çakılırken taşlara
Ciğerimi kartallara yedirdim.
Spartakus'tüm, köleliğin çığlığında.
Aslanlara yem oldum, tükendim.
Kör kuyuların dibinde Yusuf'tum,
Kerbela çölünde Hüseyin.
Zindanlarda Cem Sultan, sehpada Pir Sultan.
Kaçıncı ölmem, kaçıncı dirilmem bu?
'Tanrılardan ateş çaldım,'
Yüzyıllarca tutuştum, üstüste yandım.
Bir Anka kuşu gibi anne,
Kendimi külümden yarattım.


Yusuf Hayaloğlu


bir'i bin! olsun.

ne güzel yazmış ozan... hatırasına saygı ve hürmetimizle, teşekkürler fides
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
"Kargaya yavrusu anka gorunur" atasozu, kus turlerini estetik olarak guzellestiriyor mu, cirkinlestiriyor mu?, ya da guzel/cirkin algisinin degiskenligi ve goreliligine mi vurgu yapiyor?
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
"Kargaya yavrusu anka gorunur" atasozu, kus turlerini estetik olarak guzellestiriyor mu, cirkinlestiriyor mu?, ya da guzel/cirkin algisinin degiskenligi ve goreliligine mi vurgu yapiyor?

Burada bir estetik algıdan söz edilemez "karga-anne" için..Annelik iç güdüsü herşeyin üstündedir...genel anlamda cevaplanacaksa,karga çok zeki bir kuş olmasına rağmen sesiyle ve görünüşüyle , "güzel kuş" sınıfına girmez pek...Anka ise tahayyül edilen bir kuştur ve "neden"se güzeldir..ona yüklenen olumlu nitelikler onun "güzel" olması gerektiği algısını doğurmuştur muhtemelen...Bunda da iyiyi,güzelle, kötüyü,çirkinle eşleştirmemize yol açan anonim algımızın parmağı var bence...
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
"Kargaya yavrusu anka gorunur" atasozu, kus turlerini estetik olarak guzellestiriyor mu, cirkinlestiriyor mu?, ya da guzel/cirkin algisinin degiskenligi ve goreliligine mi vurgu yapiyor?

Evrensel,güzellik konusu forumda çeşitli başlıklar altında tartışılmış. Linkleri verdim. Kargaya yavrusunun Anka görülmesinin nedeni içgüdü ve duygusal bağlılık.Ankanın güzelliğinin tasviri ise mert/cesur/iyi /dürüst gibi kavramlar genelde güzele yakıştırılır.

http://www.felsefe.net/genel-tartis...asaydi-guzellerguzel-olur-muydufizikiaci.html

http://www.felsefe.net/konulara-gore/410-guzel-guzellik.html

http://www.felsefe.net/genel-tartisma-alani/1477-cirkinlik.html

http://www.felsefe.net/felsefi-tartismalar/4188-guzellik-ve-cirkinlik-nedir.html
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Evrensel,güzellik konusu forumda çeşitli başlıklar altında tartışılmış. Linkleri verdim. Kargaya yavrusunun Anka görülmesinin nedeni içgüdü ve duygusal bağlılık.Ankanın güzelliğinin tasviri ise mert/cesur/iyi /dürüst gibi kavramlar genelde güzele yakıştırılır.

http://www.felsefe.net/genel-tartis...asaydi-guzellerguzel-olur-muydufizikiaci.html

http://www.felsefe.net/konulara-gore/410-guzel-guzellik.html

http://www.felsefe.net/genel-tartisma-alani/1477-cirkinlik.html

http://www.felsefe.net/felsefi-tartismalar/4188-guzellik-ve-cirkinlik-nedir.html

Ben, karga dilinden anlamadigim ve karga ile dialog kuramadigim icin, bir sey diyemeyecegim. Karga adina da konusamam.

Burada bir estetik algıdan söz edilemez "karga-anne" için..Annelik iç güdüsü herşeyin üstündedir...genel anlamda cevaplanacaksa,karga çok zeki bir kuş olmasına rağmen sesiyle ve görünüşüyle , "güzel kuş" sınıfına girmez pek...Anka ise tahayyül edilen bir kuştur ve "neden"se güzeldir..ona yüklenen olumlu nitelikler onun "güzel" olması gerektiği algısını doğurmuştur muhtemelen...Bunda da iyiyi,güzelle, kötüyü,çirkinle eşleştirmemize yol açan anonim algımızın parmağı var bence...

Benim icin goruntunun guzelligi, cirkinligi yoktur. Goruntu ne ise o. Sesi de kendi sesi. Neyapsin kargacik yani, her gun cig yumurta mi icsin?:)
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Ben, karga dilinden anlamadigim ve karga ile dialog kuramadigim icin, bir sey diyemeyecegim. Karga adina da konusamam.



Benim icin goruntunun guzelligi, cirkinligi yoktur. Goruntu ne ise o. Sesi de kendi sesi. Neyapsin kargacik yani, her gun cig yumurta mi icsin?:)

Benim yorumum karganın dilinden söylenmiş değildi ki ama siz sanırım kargayla muhattap olup öğrendiniz yavrusunun ona anka göründüğünü :)
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Benim yorumum karganın dilinden söylenmiş değildi ki ama siz sanırım kargayla muhattap olup öğrendiniz yavrusunun ona anka göründüğünü :)

Bak, orada "atasozu" yaziyor, karga sozu degil.:)

Bu arada benim icin yaptigin birlestirmeler icin de tesekkurler, ne yaparsin "her guzellik bir arada bulunmuyor", "o kadar kusur kadi kizinda da oluyor" bilgisayar ozurlulugunun marifeti ayri ayri yazmak.
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Ben, karga dilinden anlamadigim ve karga ile dialog kuramadigim icin, bir sey diyemeyecegim. Karga adina da konusamam.



Benim icin goruntunun guzelligi, cirkinligi yoktur. Goruntu ne ise o. Sesi de kendi sesi. Neyapsin kargacik yani, her gun cig yumurta mi icsin?:)


"Ben, karga dilinden anlamadigim ve karga ile dialog kuramadigim icin, bir sey diyemeyecegim. Karga adina da konusamam."
Bu açıklamayı atasözü olduğunu bildiğiniz bir cümle için mi yaptınız?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
"Ben, karga dilinden anlamadigim ve karga ile dialog kuramadigim icin, bir sey diyemeyecegim. Karga adina da konusamam."
Bu açıklamayı atasözü olduğunu bildiğiniz bir cümle için mi yaptınız?

Benim algimda ortaya atilmis hersey, insanoglu yapilandirilmisligidir. Atasozleri de insanogluna aittir. Yani karga ile ilgili ne ortaya atilmissa, bu insanoglunun kargayi gozleminden cikmistir, kargadan degil.

Yani ortada insanoglu gozleminin ortaya koydugu bir monolog vardir, dialog yoktur.

Iste o aciklamayi, bu yazilanlari belirtmek icin yaptim.

Yani kisaca herseye anlam ve icerik veren epistemolojik ve alternatifsiz olarak insanoglu turu ve biridir. Bizler de bu turun birer birleriyiz.

Zaten insanoglu bunu algilasa ve bilincine cikarsa,ne kendi ustu kendini teslim edecegi bir guc arar, ne fenomene oznel ve ozel teleolojik icerik verir, hem de kendi varliginin ve birinin bilinc ve farkina varir ve baska bir guc aramaz.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Yani kisaca herseye anlam ve icerik veren epistemolojik ve alternatifsiz olarak insanoglu turu ve biridir. Bizler de bu turun birer birleriyiz.

"Ne mutlu adı sanı bilinmeyene;
İpeklere, kürklere bürünmeyene,
Anka gibi iki dünyadan da geçip
Bu viranede baykuşa dönmeyene." (Hayyam)
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Sizce gerçeğin peşindeki bu 30 kuş, aradıklarını bulduktan sonra ne olmuştur? Bilgisini paylaşmak için geri dönen-dönmek isteyen-olmuş mudur?Ya da hayal kırıklığına uğrayan?Diğer kuşlar aralarından 30 kuşun eksildiğini farketmişler midir?Efsaneyi geri dönen kuşlar mı kurgulamıştır?....
"Hakikatın çölüne hoşgeldiniz" (Matrix ve felsefe alıntı) oldukça çarpıcı bir cümle, değil mi?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Sizce gerçeğin peşindeki bu 30 kuş, aradıklarını bulduktan sonra ne olmuştur? Bilgisini paylaşmak için geri dönen-dönmek isteyen-olmuş mudur?Ya da hayal kırıklığına uğrayan?Diğer kuşlar aralarından 30 kuşun eksildiğini farketmişler midir?Efsaneyi geri dönen kuşlar mı kurgulamıştır?....
"Hakikatın çölüne hoşgeldiniz" (Matrix ve felsefe alıntı) oldukça çarpıcı bir cümle, değil mi?

Ben gercegin pesinde olmadigim icin, bilemeyecegim. Cunku gercek insanoglu yapilandirilmisligidir. Ben her turlu dogal zihniyetin insanogluna her yonuyle getirdigi her turlu sorunun pesindeyim ve onu gozlemliyor ve dile getiriyorum.

Bir seyin eksildigini fark edebilmek icin, onun bilinc ve farkina varabilmis olabilmek ve kaybetmis olabilmek gerekir.

Son cumle hakikati arayanlar icin gecerlidir.
 

nefha

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
86
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Sizce gerçeğin peşindeki bu 30 kuş, aradıklarını bulduktan sonra ne olmuştur? Bilgisini paylaşmak için geri dönen-dönmek isteyen-olmuş mudur?Ya da hayal kırıklığına uğrayan?Diğer kuşlar aralarından 30 kuşun eksildiğini farketmişler midir?Efsaneyi geri dönen kuşlar mı kurgulamıştır?....
"Hakikatın çölüne hoşgeldiniz" (Matrix ve felsefe alıntı) oldukça çarpıcı bir cümle, değil mi?

bilgisini paylaşmak için geri dönüp diğerlerine kılavuzluk ederler orada hayran ve sergerdan kalakalmayanlar.hayal kırıklığına uğrayan olmaz.

Ben taşrada arar idim ol can içinde can imiş."Yani başladıkları noktaya dönmediler,o noktanın ötesine geçtiler.

o otuz kuşu aştıkları dağlar,ovalar kendi iç alemlerinde olduğu için "Halk içinde Hak la beraberlik sırrına ulaşmışlardır.
efsaneyi bu yolculuğu yapmış kuşlar kendi gönül kuşlarının ve beraber yolculuk yaptıkları dostlarının macerasını anlatmıştır.hatta böyle birisi demişti ki;biz yola çıkarken kırk kişiydik iki kişi kaldık.
hakikat in çöl olduğunuda kim söylemiş.Onu diyen kendi çöl.
 

nefha

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
86
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
"Ne mutlu adı sanı bilinmeyene;
İpeklere, kürklere bürünmeyene,
Anka gibi iki dünyadan da geçip
Bu viranede baykuşa dönmeyene." (Hayyam)

süper.
adı sanı bilinmemek,yani mahviyyet,ne güzel
kendisini kıyafetleriyle,dış görünüşüyle,maddiyatla ifade etmeyene ne mutlu,(çünkü bunlarla adam olunmaz.Eşeğe altın palan vursan eşek yine eşektir)
Anka gibi iki dünyadan geçip(dünyadanda ahirettende vaz geçenler,anka gibi zor bulunur,kibriti ahmer gibi ender bulunur,Bana seni gerek seni diyen yunuslar gibi)
Bu dünya (ki dünya denii yani aşağılık,alçak kelimesinden türemiştir,eninde sonunda virane olacaktır,viraneye ise baykuşlar arzu duyar.)ankaların arzusu ne bu dünyaya dır,nede ahirete Onlar Yalnız Allahı isterler.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst