Zaman Uzerine

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe'ye Giriş kategorisinde evrensel-insan tarafından oluşturulan Zaman Uzerine başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,805 kez görüntülenmiş, 25 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe'ye Giriş
Konu Başlığı Zaman Uzerine
Konbuyu başlatan evrensel-insan
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Zaman kavrami, insanoglu ile birlikte mekana tanistirilmis bir kavramdir. Yani numenal yetinin, deger olarak somuta indirgedigi bir kavramdir.

Spatiotemporal algida, yer ve zaman birlikteligi belirtilmistir. Yalniz, burada ki ana karsitlik; yerin sabitligi/degismezligi ve zamanin geciciligi ve degiskenligi farkidir.

Bu temelde, yer gozlem olarak uc boyutlu bir hal alirken, zaman sadece bir noktadir. Aslinda algi yasaminda ise tam tersidir, zamanin; dun, bugun ve yarin; simdiki, gecmis ve gelecek bir uclemi varken, epistemolojik olarak yer noktalasir.

Bu temelde, zamanin uclemi aslinda yerde yer tutan bir parca olan insanoglu acisindan sadece bir andir ve insanoglu kendi algisinca, yeri sabitlerken; zaman ile yasam yarisina girmistir.

Aslinda yasam sadece bugun ve simdiki zamandir, gecmis ve dun yasanmis olan, yarin ve gelecekte yasanacak olandir.

Zamansal olarak aslinda dun bir gun oncesine gore, yarin iken; yarin da bir gun sonrasina gore dun olur. Iste bu da bize yasanan gecici ve degisken zamanin, sadece anlik oldugunu ortaya koyar.

Aslinda insanoglunun zaman ve zamansal kavramlar kullanmadan da hareketi mumkundur. Yani saat olmazsa, ben bu yaziyi yazamayacak miyim?, ya da zaman belirlenmese, birisi bir yerden bir yere gidemeyecek mi?

Zamanin en buyuk ozelligi bugun ve simdiki zaman yerine, dun ve gecmis; yarin ve gelecek olarak spekuletif ve objektif ortaya konumlaridir.

Gelecek ne kadar spekulatif ise, gecmis te o kadar subjektiftir. Cunku ikisinin de anlik gozlem olanagi yoktur.

Iste bu temelde, gelecek ve gecmis birer "hear say, yani kulak dolgunlugu" olarak anlatilir.

Diyelim, 1980 dogumlu bir kisinin, bugun 1980 oncesi yaptigi her turlu aciklama "hear say" aciklamasidir. Cunku o tarihte bir insanoglu olusumu olarak bulunmayan bir beynin, gozlem dile getirmesi olanaksizdir.

Bu ayni sekilde bugunden 2020 yilini konusmaya benzer "future telling, gelecek tahmini" olarak algilanan bu durumda da insanoglu sadece kendi subjektif algisinca, bugunu degerlendirerek, gelecek hakkinda fikir yurutur. Ayni sekilde burada da gozlem olanagi yoktur.

Iste bu temelde, diyelim bugun 20 yasinda olan bir kisi, evdeki 40 senelik bir esyayi gozlemleyebilir. Ama bu gozlem bugune aittir ve zamansal olarak gozlemleyenin dunyada olmadigi olusmadigi, zamani kapsamaktadir.

Iste insanoglu, bilimsel gozlemini bu olcum,deney ve buluslara paralel olarak kendi varligi oncesine ait bilgiler sunabilir. Bu bilgilerin bugun sunulmasi ve o gune ait olmasi, sunanin o tarihte var olmasini gerektirmez.

Sonucta dunyaya yeni dogan bir bebek, hali hazirda olan ve kendisinden once var olan bir dunyaya mekana ve bu mekanin olusmus, yasanmis ve yasanmakta olan her turlu ideolojik, inancsal, bilimsel duzen ve sistemine v.s. kisaca bir mirasa dogmustur. Iste bu zamansal mirasin ne oldugunu dogan bebek, kendilerinden once doganlardan yani "eski" nesilden ogrenir.

Burada ilginc olan herseyin bebegin dogumuyla, bebek ile birlikte baslamasi bir olgu iken; aslinda hersey bebekten once mevcuttur ve bebek bu mevcudiyetin icine dogar.

Iste bu temelde, ortada bir kavram varsa, bu kavrami olusturacak olan yansi/gozlem ve duyusal/duyumsal algi olmalidir ki, kavram ile ozdeslesebilsin.

Kisaca insanoglunun kavramlasstirdigi hersey algi olarak olan ve ya bilgiye, ya inanca tasinan olarak insanoglundan once vardir. Buradaki celiski gibi gozuken ve aslinda celiski olmayan durum ise, insanoglunun bugun bu kavramlasmis ve kendinden once olan her turlu algi ve bilgi ile birlikte ayni zaman diliminde yasiyor olmasidir.

Iste bu insanoglunun kendsinden once var olan algilanan ve kavramlasan her turlu bilgi ile insanoglu ne zaman dogarsa dogsun, ayni zaman diliminde birlikte yasar. Iste buradan bir zamansizlik algisi cikar ve seyin oncesi ile seyle birliktelik algisi biribirine karistirilir.

Bu acidan zaman kavrami ve zamansal ogeleri herhangibir seyi aciklarken ve ortaya koyarken, cok iyi algilamali ve bilincine varmalidir.

Aksi insanoglunun onsuz yasam surmedigi zamani zamansizliga tasimak olur. Cunku bir seyin oncesi son durak degildir, onun oncesel ilklik kisir dongusu vardir. Ayni sekilde bir seyin sonrasi da sonluk degildir, onun da sonralik kisir dongusu vardir.

Zaman kavrami insanoglu numenal yetisinin en karmasik ve yanlis kullanima musait kavramidir, ustelik numenaldir ve numenal bir deger olarak fenomenlestirilmistir. Saat, gun v.s. zaman numenal degerinin fenomenlestigine bir ornektir.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
bir kavram olarak zaman, tıpkı diğer kavramlar gibi ,insanın bilincindedir ...fakat bu kavramın anlamı ya da taşıdığı içerik, insan bilincinden bağımsız olarak vardır... insan onu algılasa da, algılamasa da objektif olarak vardır...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
bir kavram olarak zaman, tıpkı diğer kavramlar gibi ,insanın bilincindedir ...fakat bu kavramın anlamı ya da taşıdığı içerik, insan bilincinden bağımsız olarak vardır... insan onu algılasa da, algılamasa da objektif olarak vardır...

Zamanin objektifligini insanoglu disinda kim/neye gore ortaya koyuyor?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Istersen soyle yapalim, sence zaman ile hareket farki nedir?

Mesela dunya donerken, zamana ihtiyaci var mi? Yani dunya donerken bir hareket halinde ise, bunun zamansal olcumunu kendi mi yapiyor?

Ya da sabit ile hareket farki nedir? Sabit olan herhangi bir fenomen var midir? ya da fenomen sabit midir, hareket halinde midir?

Tabi butun bu sorularin cevaplari, insanoglu algisina/bilgisine gore. Cunku bizlerin baska bir cesit algi ve bilgisi yoktur. Yine bize gore de algilayacagimiz ve bilecegimiz sadece bize aittir ve bizim bildirimimizdir.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
zamanın objektifliğini ileri sürebilmem için, ille de insan türü dışında başka bir akıl sahibi varlık bulup gelmemi ve ona bu düşüncemi onaylatıp doğrulatmamı istiyorsunuz... tuhaf... zamanın varlığı objektiftir , çünkü , bu dünyada daha insan yokken, örneğin dağlar oluşuyor, akarsular denize doğru akıyor, yamaçlardaki topraklar su ve rüzgarlarla aşınıp taşınıyordu... eee zaman dediğimiz şey de zaten maddenin değişimiyle belirlenebildiğine göre; demek ki zaman insan algı,bilgi ve bilincinden bağımsız, yani objektif olarak vardır.... ve merak etmeyin, bir gün insan türü dışında akıl sahibi bir başka tür bulunabilirse o da insan olarak bu benim söylediklerimi onaylayacaktır...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
zamanın objektifliğini ileri sürebilmem için, ille de insan türü dışında başka bir akıl sahibi varlık bulup gelmemi ve ona bu düşüncemi onaylatıp doğrulatmamı istiyorsunuz... tuhaf... zamanın varlığı objektiftir , çünkü , bu dünyada daha insan yokken, örneğin dağlar oluşuyor, akarsular denize doğru akıyor, yamaçlardaki topraklar su ve rüzgarlarla aşınıp taşınıyordu... eee zaman dediğimiz şey de zaten maddenin değişimiyle belirlenebildiğine göre; demek ki zaman insan algı,bilgi ve bilincinden bağımsız, yani objektif olarak vardır.... ve merak etmeyin, bir gün insan türü dışında akıl sahibi bir başka tür bulunabilirse o da insan olarak bu benim söylediklerimi onaylayacaktır...

Butun bu bahsettiklerinizin nedeni fenomenal harekettir. Zaman nerde? Keske, zaten baska bir tur insanoglu ile dialoga gecebildigi gun; insanoglu tursel birlikteligini saglamanin geregini duyacak ve kendi turu bunyesinde kendisi ile savasmayacaktir. Benim ugrasim ise, bu savasimin yine insanoglu numenal yeti devrimi ile durdurmasi.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
daha önce defalarca fark ettiğim gibi, yine; sofistlerden,şüphecilere,öznel idealizme ve ne yazık ki giderek solipsizme varan, bir varlık ve dolayısıyla bilgi anlayışına -çok kötü bir şekilde- saplandığınız için; zamanın yapısını,mekanla ve maddenin hareketiyle arasındaki ilişkiyi anlamlı ve sonuç alıcı bir şekilde tartışabileceğimizden açıkçası kuşkuluyum... daha baştan belli oluyor ki, epistemolojik yaklaşımınızı koruyabilmek için, tüm realitenin bir koşulu olan, zaman gibi önemli bir kategoriyi; insan bilincinin içine hapsetmeye kararlısınız... aslında varlığı bile hapsettikten sonra.... önceki tartışmalarımızda yeterince ortaya çıktığına göre, yalnız dünyamızı değil, samanyolu galaksisini ve giderek bütün evrenleriyle birlikte çevreni de; içinde insan olduğu oranda ve insan olduğu sürece ''var'' kabul ediyorsunuz ; çok iyi anlıyorum ki, bu sizin epistemolojik yaklaşımınızdan çıkıyor ve tüm herşeyi ona feda ediyorsunuz..... derin bir yanılgı içinde olduğunuzu düşündüğümü söylememe gerek yok, ama şu önerimi dikkate alacağınızı umuyorum: kromozomları ifade eden iç içe geçmiş x ve y sembollerinin altına -herkese saygı duymak olanaksız olduğundan- ''panton metron antropos'' yazmalısınız, çünkü bağlandığınız bilgi kuramının kökleri sofistlerdedir... ve önerdiğim slogan sizi daha iyi yansıtır.....
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
daha önce defalarca fark ettiğim gibi, yine; sofistlerden,şüphecilere,öznel idealizme ve ne yazık ki giderek solipsizme varan, bir varlık ve dolayısıyla bilgi anlayışına -çok kötü bir şekilde- saplandığınız için; zamanın yapısını,mekanla ve maddenin hareketiyle arasındaki ilişkiyi anlamlı ve sonuç alıcı bir şekilde tartışabileceğimizden açıkçası kuşkuluyum... daha baştan belli oluyor ki, epistemolojik yaklaşımınızı koruyabilmek için, tüm realitenin bir koşulu olan, zaman gibi önemli bir kategoriyi; insan bilincinin içine hapsetmeye kararlısınız... aslında varlığı bile hapsettikten sonra.... önceki tartışmalarımızda yeterince ortaya çıktığına göre, yalnız dünyamızı değil, samanyolu galaksisini ve giderek bütün evrenleriyle birlikte çevreni de; içinde insan olduğu oranda ve insan olduğu sürece ''var'' kabul ediyorsunuz ; çok iyi anlıyorum ki, bu sizin epistemolojik yaklaşımınızdan çıkıyor ve tüm herşeyi ona feda ediyorsunuz..... derin bir yanılgı içinde olduğunuzu düşündüğümü söylememe gerek yok, ama şu önerimi dikkate alacağınızı umuyorum: kromozomları ifade eden iç içe geçmiş x ve y sembollerinin altına -herkese saygı duymak olanaksız olduğundan- ''panton metron antropos'' yazmalısınız, çünkü bağlandığınız bilgi kuramının kökleri sofistlerdedir... ve önerdiğim slogan sizi daha iyi yansıtır.....

Yazilar hakkinda sadece sizi baglayan yorumlariniz icin tesekkurler. Yazilanlardan ne verilmek istediginin algilanamadigi ve neyin neen ve nasil algilanamadigi icinde neye nasil bir yanit verilebilecegi algilanamamistir. Yalniz "sizin yazilariniz sudur" icerikli bir yanit, sadece bu yasniti verene aittir. Cunku yukarida verildigi gibi bir algi verilmemistir.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
sn.evrensel, daha ilk cümlenizde ''zaman kavramı, insanoğluyla birlikte mekana tanıştırılmış bir kavramdır'' diyorsunuz...eğer yalnızca 'kavram' olarak zamandan söz ediyor olsaydınız, bunu hiç söylemezdiniz, çünkü zaten bu anlamıyla (yani kapsamı ve içeriğinden, anlamından, temsil ettiği gerçeklikten koparılmış haliyle) bütün kavramlar, insan tarafından üretilmiştir ve bunda yadırganacak bir şey yoktur ...elbette bütün otomobiller gibi toyota da insan tarafından yapılmıştır... ama siz ''zaman kavramı'' derken, zamanı kendisine karşılık gelen gerçeklikle (yani anlamıyla,içeriği ve kapsamıyla, duyduğumuz vakit bize çağrıştırdığı olayın kendisiyle) birlikte insan tarafından üretilmiş bir şey olarak anlıyorsunuz ( ben de zaten böyle algılarım) ve buna rağmen, insan tarafından ortaya kondu , demek istiyorsunuz ki; işte burada geriliyoruz.... sizi algılamadığımdan çok eminsiniz, görüşlerinize -genel olarak- katılmamakla birlikte, yüksek değer biçtiğimi fark etmiyorsunuz , ahmak olmadığımı ve sizi anlamaya çalıştığımı görmek istemiyorsunuz...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
sn.evrensel, daha ilk cümlenizde ''zaman kavramı, insanoğluyla birlikte mekana tanıştırılmış bir kavramdır'' diyorsunuz...eğer yalnızca 'kavram' olarak zamandan söz ediyor olsaydınız, bunu hiç söylemezdiniz, çünkü zaten bu anlamıyla (yani kapsamı ve içeriğinden, anlamından, temsil ettiği gerçeklikten koparılmış haliyle) bütün kavramlar, insan tarafından üretilmiştir ve bunda yadırganacak bir şey yoktur ...elbette bütün otomobiller gibi toyota da insan tarafından yapılmıştır... ama siz ''zaman kavramı'' derken, zamanı kendisine karşılık gelen gerçeklikle (yani anlamıyla,içeriği ve kapsamıyla, duyduğumuz vakit bize çağrıştırdığı olayın kendisiyle) birlikte insan tarafından üretilmiş bir şey olarak anlıyorsunuz ( ben de zaten böyle algılarım) ve buna rağmen, insan tarafından ortaya kondu , demek istiyorsunuz ki; işte burada geriliyoruz.... sizi algılamadığımdan çok eminsiniz, görüşlerinize -genel olarak- katılmamakla birlikte, yüksek değer biçtiğimi fark etmiyorsunuz , ahmak olmadığımı ve sizi anlamaya çalıştığımı görmek istemiyorsunuz...

Benim bakis acim kavram ve bilgidir. Cunku herseyin ne oldugunun ortaya koyumu insanoglunca algi bunun kavramlastirilarak bilgi haline getirilisidir. Varlik ta bir kavramdir, zaman da, gercek te, insanogflu da v.s. Epistemolojinin temeli bilgidir, bilgi insanoglu urunudur ve alginin kavram ile ozdeslesmesidir.

Isterseniz kavram olmayan bir sey dile getirmeyi deneyin. Kavramlarda ya fenomenumenal ya da numenofenomenaldir. Yani ya somut kavramlastirilir, ya da soyut.

Evet cunku siz varliktan konuya ve kavrama bakiyorsunuz, halbuki varlik tabir algi, bilgi ve kavramdir. Ayrica kavramlar yansiyanin yansitmaya insanoglu eliyle donusturulmus halidir.

Bunu ben "bilgi ve ne oldugu" basliginda acikadim.

Iste bu temelde zaten butun kavramlar, ya duyusal ya da duyumsal algi urunu olarak bir bilgidir ve algi, bilgi ve kavram uclemi herseyi kapsar. Benim dedigim bu. Yani ben hic bir kavrama varliksal olarak bakmiyorum. Bilgisel olarak bakiyorum.

Dersenizki, zaman bir varliktir, sorun yok; zaten kavram olarak ogledir. Derseniz ki zaman insanoglundan once de vardi, yine sorun yok. Cunku once zamansal bir kavramdir. Insanoglu zamansal olarak pekala kendinden once bir bilgiyi ortaya koyabilir. Konunu berkeley ile de bir ilgisi yoktur, cunku konu varliksal degil; bilgisel degerlendirilmistir.

Seyin kendisi kavramdir (burada subjektivizm ve oznellik soz konusu degildir) Kavramlar evrenseldir ve epistemolojik gercekliktir.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
pardon bir düzeltme :ikinci parantezden önceki ''insan tarafından üretilmiş bir şey olarak'' ibaresini yok sayalım...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
pardon bir düzeltme :ikinci parantezden önceki ''insan tarafından üretilmiş bir şey olarak'' ibaresini yok sayalım...

Bence yok sayma, cunku insanoglu mustakil var olan varlik olarak zamani yaratmak zorunda idi, sonucta dogum ile olum arasi bir yaristaydi. O yuzden numenal yetisi ile bu kavrami yaratti ve somutlastirdi ve "sine qua non" yani "onsuz olmaz, olmazsa olmaz" haline getirdi. Cunku zaman bu temelde hareketin olcumu ve ortaya noktalama olarak konusudur. Yoksa insanoglu da dahil her fenomen zaman kullanmadan da yasamini surdurebilir. Hareketi olcmek ve noktalamak istemezsen zamana da gerek yoktur.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
düzeltmede geç kaldım, evrensel araya girdi...özür...neyse...''varlık da bir kavramdır, zaman da, gerçek de...'' diyorsunuz, size katılıyorum haklısınız ama bu kavramların bir içeriği, kapsamı, gerçekliği yok mu... bu kavramları insan nereden elde etti... insan varlık kavramını oluşturmadan önce varlığın kendisi yok muydu, varlığın kendisinden yola çıkmadan, varlık kavramının elde edilmesi olnaklı mıdır... evet varlıktan kavrama bakıyorum, çünkü varlığın kendisi ilk veridir,önseldir,asıldır...ve varlığın kendisinin bir türevi olan 'varlık' kavramıysa, bizim bilincimizdeki bir yansıma, bir suret,bir bilgidir... bilgi kuramında kavramdan yola çıkan konseptüalist yaklaşımlar, eninde sonunda bizi berkeleyciliğe götürür.....
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
düzeltmede geç kaldım, evrensel araya girdi...özür...neyse...''varlık da bir kavramdır, zaman da, gerçek de...'' diyorsunuz, size katılıyorum haklısınız ama bu kavramların bir içeriği, kapsamı, gerçekliği yok mu... bu kavramları insan nereden elde etti... insan varlık kavramını oluşturmadan önce varlığın kendisi yok muydu, varlığın kendisinden yola çıkmadan, varlık kavramının elde edilmesi olnaklı mıdır... evet varlıktan kavrama bakıyorum, çünkü varlığın kendisi ilk veridir,önseldir,asıldır...ve varlığın kendisinin bir türevi olan 'varlık' kavramıysa, bizim bilincimizdeki bir yansıma, bir suret,bir bilgidir... bilgi kuramında kavramdan yola çıkan konseptüalist yaklaşımlar, eninde sonunda bizi berkeleyciliğe götürür.....

Iste asil tartisilmasi gereken budur. Cunku insanoglu algisi, her seyden once cognitive olmadigindan, dogal dir dogal zihniyet temelli insandisi ve insanlikdisidir. Yani once bir kavram ortaya atar, ondan sonra da ortaya attigi kavrami ifadeye tasirken var/yok v.s. kisir dongusune girer. Burada en guzel bilinen ornek, monad ornegidir. Yani magaradan ilk defa disari cikan kisinin algisina yansiyan ve henuz ne oldugunu kavram olarak ortaya koyamadigi !? isaretleri (buradaki isaret=var dir). Buradaki bir sorun da insanoglunun kendi disinda kendine alternatif olan baska bir algi, bilgi paylasani olmadigidir. Iste bu yuzden dil kok olarak emirseldir yani ortada dialog yerine, karsiya iletmek vardir. "Bu tastir" dediginde tas sana "evet ben tasim, hayir ben tas degilim" diyemez. Buradaki ana sorun da insanoglu bunyesinde olandir. Cunku sen birisine "sen susun" dediginde o tas olmadigindan sana yanit verecek ve ikna olma/etme mucadelesi basliyacaktir.

Iste taaa talesten beri suregelen bu surecte, insanoglu hala neyin varlik olup olmadigi konusunda bire mutabakata varmis degildir. Cunku farkli metafizik bakis acilari farkli varlik algisindadir ve tartisirlar.

Bilim de tartismak degil; bildirmek durumundadir, o yuzden "siz varligin ne oldugunu tyartisa durun, ben bana gozlem ve yanit verene fenomen derim, bunun tartismasini size birakirim, ben sadece bu fenomeni gozlemler ya da fenomen uzerinde zihnimde teori yaratir ve bunun uzerine egilirim, boylece de tartisma yerine bilgilenirim" v.s. temelli bir dusuncededir.

Zaten ve iste o yuzden her kavrama herkesin kendi algi bilgi duzeyince verdigi anlam ve icerik ve kurdugu bag farkli oldugundan, neyin ne oldugu tartismasi suregelir. Cunku her beyin kendi algisi ve bilgisince neyin ne oldugunu ortaya koyar, baska beyin de buna karsi cikar kendisininkini ortaya koyar. Oyuzden ne nedir?" sorusuna verilen cevap ne olursa olsun, kavram olarak evrensel olsa da evrensel onay almis bir olgu degildir.

Daha once de soyledim, buradaki yaklasim, varliksal bakis acisinin conceptualizmi degil, yani kavramcilik indirgemecesi ve monizmi degil; kavramsalligin ne oldugudur. Ustelik varliksal degil; bilgisel bakis acisidir.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
ortak bir paydaya ulaşmamızın olanaksızlığını görüyorum, çok yorgun olduğum için ( ilo verilerine göre dünyanın en ağır ikinci işini yapıyorum), aktardığınız görüşlere teşekkür ederek ayrılıyorum...daha sonra leibniz'in monadlarına gireriz...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
ortak bir paydaya ulaşmamızın olanaksızlığını görüyorum, çok yorgun olduğum için ( ilo verilerine göre dünyanın en ağır ikinci işini yapıyorum), aktardığınız görüşlere teşekkür ederek ayrılıyorum...daha sonra leibniz'in monadlarına gireriz...

Tabi ki siz bilirsiniz, nezaman hangi kavram ve konuya girmek isterseniz. Yeterki birbirimizledegil; kavram uzerine ve dusunceler yazissin. Sonucta kavram olarak ortak payda zaman, bunun ne oldugu da bilgi alis verisidir. Cunku ne oldugunu her farkli bakis acisi, farkli ortaya koyar.
 
M

Mor ve Ötesi

Ziyaretçi
şimdi sana bir sorum var,daha doğrusu bir canladırma yapıp yapamayacağını soracağım...

mesela; gözlerini kapatıp kendini ölmüş olarak hayal ederek,ölümünü tespit edenlerin neler yapacağını ve insan algısı ile oluştuğunu-oluşturulduğunu söylediğin zamanın bu esnada nerelerde durduğunu anlatabilirmisin?
bu örnekleme senin doğum-ölüm aralığını kullanmandan yola çıkarak seçilmiştir...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
şimdi sana bir sorum var,daha doğrusu bir canladırma yapıp yapamayacağını soracağım...

mesela; gözlerini kapatıp kendini ölmüş olarak hayal ederek,ölümünü tespit edenlerin neler yapacağını ve insan algısı ile oluştuğunu-oluşturulduğunu söylediğin zamanın bu esnada nerelerde durduğunu anlatabilirmisin?
bu örnekleme senin doğum-ölüm aralığını kullanmandan yola çıkarak seçilmiştir...

Bunun en guzel ornegi, senin baska olen bir kisi icin yaptigindir. Yani bir oluye, cografi ve toplumsal olarak ne yapiliyorsa, o yapilir. Zaman hareketin olcumudur. Bu da kendi kendisine olmaz, bu olcumu gozleyen, algilayan ve olcen olmasi gerekir. Bu da insanogludur. Olmus biri icin zaten zaman yoktur, zaman yasayan insanoglu icindir. Cunku zaman algi ve bilgisi yasam dadir.
 
M

Mor ve Ötesi

Ziyaretçi
sadece sorulanlar üzerinden gitmeyi denesen belki bir yere gidebileceğiz,
ama sen inatla sadece ezberindekileri anlatmaya çalışıyorsun...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst