- Katılım
- 1 Kas 2012
- Mesajlar
- 3,434
- Tepkime puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 68
Bilinçaltına yerleşen inançsal ve ideolojik önermeler, insan normallerinin temelidir. Bir normale göre evrimin amacına uygun davranmak başka bir normale göre buna kuşkuyla yaklaşmak olabilir.
Sence farkli normaller mi var? Ya da a normal nedir?
Ben bu sorumun cevabını zaten paragrafın tamamında verdim. İnanılabilecek, tatmin edebilecek cevap yok. İleriki yazılarda da belirttim.
Peki "tatmin olmak" nedir? sen kendini neye gore "tatmin olmus" olarak gorursun ve neden?
Yaratılış tanrıyı evrim ilk kıvılcımı açıklayamaz.
Burada bil kokeninden mi, yoksa var/ol/inan kokeninden mi yola ciukiyorsun? "ilk" bilimsel degildir, gozlem vermez ve oncelik kisir dongusu vardir.
Yok olmayı bilmek?
"Yok olmak" ne demek? Enerjinin sakimi kanunu var. Senin ya da baskasinin olmesi yok olmak degil; ait olan yasamin ait olana yonelik sona ermesi ve yeni bir degisim, donusum baskalasim ve olusuma yonelmesidir.
Kendimi diğerleriyle kıyaslıyorum.
Bu kiyaslamanin verdigi sonuc sana mi, yoksa baskalarina mi ait? Yani sana gore baskalari "cekingen/utangac" degil mi? mesela senin yapmadigin neyi yapiyorlar? ya da bu yaptiklari nasil onlari "cekingen/utangac olmayan" kiliyor?
Bu sorulardan uzaklaşarak konuyu toparlamam gerekiyor. Ben de aslında niçin bu başlığı açtığımı bilmiyorum. Şu zihnimdeki hiçbir varlığın cevabını veremeyeceğini bildiğim soru işaretlerinin cevabını burada aramıyorum elbette. Ama bir insanın belki de beyninin özelliklerinin bir sonucu olarak neden-sonuçla, niçin var olduu hakkında sürekli soru işaretleri taşıması gerekiyor gibi. Alışmanın bir sınırı var. Erken yaşta donatılan bilinçaltı insanı bu kadar duyarsız yapamaz. Tabi bu benim görüşlerim, başkasına göre de benim bunları düşünmem belki saçmalıktır. Ama burada nesnel olarak değerlendirme yapsak belki faydalı sonuçlara ulaşırız:
Tamam sen bir ornek ile basla.
Bu konuda iletişim ve tartışma zor oluyor. İnsan bilinçaltı ve normallerinin en temel olgularından biri. Bu konuya yaklaşmak için çok daha sorgulayıcı sorular gerekiyor! Çünkü yaşamın ve insanlığın 'neden'ine yönelik soru işaretleri birçok soruyu da kendine dahil ediyor. Evren niçin var sorusuna karşı 'evren hep vardı, biz hep vardık, evreni farklı algılarla hissediyoruz vs.' tarzlarda verilen cevaplar bizim hayattaki klasik problemlere cevap verme yöntemimizden farklı değildir. Bu bir psikolojik sorun veya kişilik problemi mi ki 'klasik yöntem' ve 'soru' larla irdelemeler yapılsın. Bir bilim felsefesi veya ahlak felsefesinin doğaya, insan sistemlerine cevap verme şekli burada nasıl kullanılabilir?
Ben yapilandirmaci epistemoloji ile yanitliyorum. Yani gercekligin yapilandirilmis oldugu. Bu algilanirsa herseyin temelinde belirleyen/belirten tek faktorun insanoglu oldugu da algilanir. Bu temelde de sorular var uzerine degil; bil uzerine yonelir. Cunku var zaten gozlem ve yansi verenin !? isaretinin kendisidir. Iste bu var algisi kavramlasir ve kavramlasan da bilgi ile beslenir.
Klasik problemlere cevap vermeden once, problemin ne oldugu algilanmali ve bilinc ve farkina varilmalidir.