Victor Hugo

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde V'den Z'ye kategorisinde fides tarafından oluşturulan Victor Hugo başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,452 kez görüntülenmiş, 13 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı V'den Z'ye
Konu Başlığı Victor Hugo
Konbuyu başlatan fides
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Laetna

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
victorhugo7th.jpg
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
AH, BEN UYKUDAYKEN SEN BAŞUCUMA GEL

Ah, ben uykudayken sen başucuma gelsen,
Petrarca'yı ziyaret ettiği gibi Laura'nın,
Değse bana nefesin tam yanımdan geçerken,
İşte o zaman birden
Aralanır dudağım!

Kaç zamandır tutsağı karanlık bir hayalin,
Bitmeli mi bu rüya? Şu kederli yüzüme,
Bir yıldız gibi doğsun senin o gözlerin,
İşte o an düşlerim
Aydınlanacak yine!


Bir kıvılcımın uçuştuğu dudaklarıma
Tanrı'nın arıttığı o aşk parıltılarına,
Bir öpücük kondur, melekten kadına dön,
Ah o zaman ruhum
Uyanır uykusundan!

Victor Hugo
238055.jpg
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
DİLENCİ

Sen hergün köşebaşlarında
Yırtık urbanla kirli ellerinle
Avuç açan, sefil insan.
İnan yok farkımız birbirimizden
Sen belki tüm yaşamınca dilenecek;
Beklediğin beş kuruşu biri vermezse
Ötekinden isteyeceksin.
Ama ben tüm yaşamım boyunca
Tek bir kez dilendim
Bir acımasız kalbin sevdası ile alevlendim.
Öylesine boş öylesine açık kaldı ki elim,
Yemin ettim bir daha dilenmeyeceğim.

Victor Hugo
url
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
FRANSA'YA

Bu kitabı yurduma
Taşı rüzgâr, ne olur!
Ölü yaprak açıyor
Ağaç, köksüz olunca

Victor Hugo

url
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
KEDER SANA YAKIŞIYOR

Ne kadar değişmişsin görmeyeli,
Ellerin güzelliğini kaybetmiş nasırdan,
Hüzün rengi almış saçlarının her teli
Gözlerine gölgeler düşmüş kahırdan,
Gözlerin ki, gördüğüm gözlerin en güzeli
Ne kadar değişmişsin ben görmeyeli

Böyle mahzun kederli değildin eskiden
Fıkır fıkır gülerdi gözlerinin içi
Dudakların nemliydi sevgiden, arzudan
Yapraklarına çiğ düşmüş karanfiller gibi
Baygın kokusuna anılarla beraber giden
Böyle mahzun kederli değildin eskiden

Sevdiklerin vefasız mıydı bu kadar
Ağlamaktan mı karardı gözlerin
Bir zamanlar gözyaşını sevmezdin
Şimdi nerden yaşardı gözlerin
Hasta mısın, yorgun musun nen var
Sevdiklerin vefasız mıydı bu kadar

Arzular vardır bilirsin anlatılamaz
Eskisi gibi kalsaydın ne olurdu
Taptaze, ıpılık kar gibi beyaz
Keder sana yakışmıyor gül biraz
Arzular vardır bilirsin anlatılamaz.

Victor Hugo
330760764_3e7d0f5137.jpg
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
SANAT VE HALK

I
Kıvançtır sanat, sevinç kaynağıdır,
Fırtınada alev alev tutuşur,
Işığı, aydınlatır mavi göğü,
Sanat görkemidir tüm insanlığın
Gözlerindeki kıvılcımdır halkın,
Tanrının alnındaki yıldız gibi.

Bir şarkıdır sanat, eşsiz bir ezgi!
Gönendirir barışçı yürekleri,
Erkekler kadınlarına fısıldar,
Ağaçlara doğru yükselir kentten,
Bütün insanlar hep bir ağızdan,
Uyum içinde o şarkıyı söyler.

Sanat; insanlığın düşüncesi!
Kırar prangaları, zincirleri,
O tatlı diliyle ele geçirir,
Onundur Tibet, onundur Ren nehri.
Sanat özgür kılar köle halkları,
Özgür halkları ise devleştirir.


II
Ey güzel ülkem,yenilmez Fransa!
O güzel ezgili şarkını söyle!
Şarkını söyle ve gökyüzüne bak!
Sevinç dolu, derinden gelen sesin,
Umududur bütün bu yeryüzünün
Kardeşliğin halkı, ey soylu halk!

Güzel halkım şarkını sabaha söyle!
Akşam olunca bir daha söyle!
Bilirsin ışıldar işleyen demir,
Aldırma geçmekte olan yüzyıla,
Aşkın şarkısını söyle yüksek sesle,
Ve özgürlüğün şarkısını haykır!

Şarkısını söyle kutsal İtalya'nın,
Toprağa gömülen şu Polonya'nın,
Yüreği kan ağlıyor Napoli'nin,
Macaristan can çekişiyor bak!
Dinleyin zorbalar, şarkı söylüyor halk
Aslanın kükreyişini dinleyin!

Victor Hugo

Picasso%20Alayan%20Kadn300.jpg
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
ŞAİRİN GÖREVİ

I.
Niçin sürgünsün şair yaşadığın toplumda?
Işıksız bir karmaşadır siyasal partiler,
Bir yararı olur mu şu tasasız ruhuna?
Çiçeğe durmuş şiirin sararıp soluyor;
O boğucu, kirli havalarında onların,
Güzelim buhurların, günnük kokuların;
Şaşırıyor yolunu soluklarını duyunca.
Köle ruhlu kavgalarında senin yüreğin,
Çimeni gibidir yaşadığımız kentlerin
Gelip geçenlerin ayaklarının altında.

Halkın ve kral, dumanlı, sisli başkentlerde
Nasıl çarpışıyor iki ölümcül güç gibi,
Duymuyor musun seslerini dehşet içinde,
Sen ey toprağına tohum serpiştiren çiftçi!
Sen ey şair, sen ey usta, kapat kulağını!
Bu şamatanın sana hiçbir yararı var mı?
Gürültünün patırtının içinden gelen
Bu insanların arasında asla yer alma!
Dizelerde tanrıya şarkılar söyleyen sen
Uzak dur, uzak dur, onlara sakın karışma!
Arınmış ruh, şarkını göklerde meleklerin
Verdiği huzurlu, barışçı konserde söyle!

Sen ey kutsal çiçek, sen de gidip çöllerin
Engin gökleri altında serpilip büyü!
Sen ey düşsever insan, sığınakları ara!
Gizli mağaraları, barınakları ara!
Unutuşa kanat aç bulmak için sevdayı,
Sessizliğe koş eğer işitmek istiyorsan
Gökten gelen o sevecen ve o ciddi sesi,
Loş yerlere koş gönü görmek istiyorsan.

Haydi ormanlara git, haydi sahillere git!
Kendi tatlı şarkını oralarda bestele!
Yaprakların ve gök gibi mavi dalgaların
Şarkılarıyla, ilahileriyle birlikte.
Tanrı seni bekliyor kutsal bir yalnızlıkta;
Tanrı ne çokluklarda, ne kalabalıklarda;
İnsan küçüktür, nankördür ve beyhudedir.
Her şey kırlarda titreşir, kırlarda ah çeker.
Doğa büyük bir çalgıdır, büyük bir lirdir,
Şair ise o büyük lirin kutsal yayıdır.


Fırtınalarımızdan çekil ey bilge kişi!
Bu imparatorluk ki tehlikeli sularda,
Yol alıyor, ne dümeni var ne pusulası
Sen sakın aldanma, sen sakın kanma ona!
Bu gemi senin için bir aralık ayında,
Bir balıkçının kurutmak için ağlarını
Gerdiği odasının en ücra köşesinden,
Uğursuz bir gürültüyle gece karanlıkta,
Ürperen ve yana yatmış direkleriyle,
Geçişini duyduğu bir gemi gibi olmalı.



yildiz61.jpg
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
II.
Çok yazık! diyor şair, yazık, hem de çok yazık!
Ben suların ve ağaçların sevdalısıyım;
Onların mırıltıları, fısıltılarıyla
Yoğruldu, olgunluğa erişti yetkin aklım.
Kin, nefret yoktur evrenin yaratılışında.
Engeller yoktur onda, zincirler yoktur onda.
İyilik doludur çayırlar, dağlar, tepeler;
Gülleri, çiçekleri anlatır bana güneşler;
Doğada, uçsuz bucaksız bir huzur içinde
Ruhum dört bir yana ışıklarını saçar.

Seviyorum seni, seviyorum kutsal doğa!
Senin içinde eriyerek sen olmak da var;
Oysa serüvenlerin yaşandığı bu çağda
Herkes kendini başkasına tutsak kılıyor.
Her düşünce bir güçtür, her düşünce kuvvettir.
Tanrı özsuyunu kabuklar için yaratır,
Yeşermiş, çiçek açmış dalları kuşlar için,
Ovadaki bitkiler, otlar için dereleri,
Dolu kadehleri dudaklarımız için,
Akıllar için düşünürü, bilge kişiyi.

Tanrı böyle istiyor çelişkili zamanlarda,
Herkes çalışır ve herkes bir hizmet sunar.
Kardeşlerine dönüp de "Ben artık çöle
Gidiyorum" diyenlere yazıklar olsun!
Kinler, nefretler, rezillikler şu şaşkın,
Huzursuz halkın yakasına yapışmışken
Ne ayıp ayakkabısını giyip gidene!
Hiçbir işe yaramayan bir şarkıcı gibi
Kentin kapılarından apar topar tüyen,
Kırık dökük düşünüre yazıklar olsun!
Daha güzel günleri hazırlamak için şair
Karanlık günlerde, kötü günlerde gelir.
Ütopyaların, düşsel ülkelerin adamıdır;
Ayakları burada, gözleri başka yerdedir.
İster yersinler onu, ister övsünler, ne gam!
O peygamberler gibidir, her an, her zaman
Ve her yerde, içine her şeyi sığdırdığı,
Elinde salladığı bir meşale gibi
Geleceğimizi, güzel günleri aydınlatır.

Halklar sıkıntıya düştüğünde onları görür,
Hep aşklarla dolup taşar tüm düşleri.
O düşler ki nesnelerin ona fırlattığı
Gölgelerin, karanlıkların ürünüdür.
Alay etsinler onunla, varsın etsinler,
O düşünmeyi sürdürür ve kitlelerin
İşitmediği şeyi sessizliğe kaydeder.
Kimileri küçümser, görmezden gelir onu
Bu boş insanların sözlerine güler geçer,
Kahkahayla güler ve sessiz sessiz düşünür.

Uğultularını ve hıçkırıklarını
Dalga dalga kumsallara yayan kalabalık,
Bir okyanus gibi düşlerimizin üstüne
Kuşkuyu ve alayı yayan kalabalık,
Seni kıvançlandıran soylu, yüce düşünce
Devam ediyor gök bak hâlâ kekelemeye,
Ama yaşamın damgasını da taşıyor,
Çünkü insan soyu var Havva'nın karnında
Kartal yumurtasında kartal, meşe palamudunda
Meşe var! Bir beşiktir Ütopyalar da!

Zamanı geldiğinde kamaşmış gözlerinizle,
Bu beşikten, serpilip açmış yürekler için,
Daha iyi bir toplumun çıktığını göreceksiniz.
Hakkın doğurduğu görevin, kutsal düzenin,
Galip gelen inancın ve iyi geleneklerin,
Çıktığını göreceksiniz. Bu devingen ve
Hep kıvançlı ya da hep üzgün kalabalık,
Yasanın ancak düşler kurarak devşirdiği
Bir şeylerin tohumunu bir gün atacaktır.
Bir gün ayaklarının üstünde duracaktır.

Fakat bu güçlü tohumları taşımak için,
İçinde kutsal ışınların arındırdığı,
Esin dolu, sapasağlam yürekler gerek.
Katıksız yürekler, tertemiz yürekler gerek.
Alabora olur tayfası olmayan gemi
Kadırganın yol alması için nasıl ki
Kürekçiler her iki yandan kürek çekerse,
Herkesi ve herşeyi anlayan Tanrının da
Ancak büyük ruhlara düşüncelerinin
İki yanında kürek çektirmesi gerek.

Uzak dursun sizlerden kutsal kuramlar,
Uzak dursun gelecek zamanın yasaları,
Geçmişte sizin yıldızınız altından giden,
Sonra sanrının arkasına gizlendiği,
Örtüyü kaldırıp atıp da ruhunu pintilik,
Ve tutkunun en alçakça emellerine
Hiçbir şey olmamış gibi hemen teslim eden,
Geçmişi, anıları, umutları olmayan,
Bu solgun dudaklı konuşmacı, bu hatip
Uzak dursun sizlerden, uzak dursun sizlerden!

Uzak durur adı insan sarrafına çıkan,
Keselerini altınla doldurmak isteyen,
Efendisini yeni hizmetçiler taşıyan,
O eski rahip gülücüğünü götüren,
Dinselliğini pazara çıkarıp satan,
Yırtık gülücükleriyle tüm kötülüklerin,
Göbek attığı bu zevk, bu eğlence cümbüşünde,
Başkaları düşünürken o kafayı çeken,
Gerçek hazineleri çar çur edip kaybeden
Cüce ruhlu mağrur devden uzak durun!

Dört yol ağızlarında sağa sola sataşan
Boş öfkelerden, hiddetlerden uzak durun!
Günün birinde kaplan kesilecek olan
Halkın sevdiği bu kedilerden uzak durun!
Halk dalkavuklarından, saray yağcılarından,
Partisinin orta yolcu olduğunu söyleyen
Çıkarcı, bencil politikacıdan uzak durun!
Uzak durun bütün sönmüş köseğilerden,
Göğüslerinde bir ruh taşımayanlardan,
Ve ruhlarında Tanrıyı taşımayanlardan!

Yalnızca bu adamların eline kaldıysak,
Ulu Tanrım, içinde yaşadığımız bu çağda,
Şair nasıl olur da bağırmaz acı içinde
Nasıl olur da bağırmaz "yazık! yazık!" diye
Bir gün utançtan yüzünü de gösteremez,
Evinin eşiğinde, öyle bekler ayakta,
İnmek üzere olan akşamın karşısında,
Silinen, yitip giden güne göz yaşı döker,
Ufkun dört köşesine, ufkun dört bir yanına
Korkunç bir hayalet gibi küllerini saçar.

Bulutlarda gezen çakırdoğanları gibi
Gülüşleri duyulur utkulu şairlerin,
Yergici şairlerin, alaycı şairlerin,
Aristofanes'lerin, ve kara şairlerin.
Sayısız utancımızı yüzümüze vurmak için,
Petrone karanlıkta uykusundan uyanıp,
O ünlü Romalı üslubuna sarılırdı.
Aşağılık, alçak çağımızın yöresinde
Archiloque'un topal vezni, aksayan vezni
Bir kırbaç gibi hoplayıp zıplardı elinde.

Ama Tanrı geri çekilmez hiçbir zaman,
Bu güneş ki her şeye bir soluk kazandırır,
Hiçbir zaman tümüyle yitip gitmedi gözden,
Tümüyle batmadı gizlendiği tepelerden.
O hep üzgün ve tasalı koyaklar için,
Körleştirilmiş karanlık şu ruhlar için,
Gururun yoldan çıkardığı yürekler için,
Uçurumların üzerindeki bir doruğa
Işınlarını bırakır, ışınlarını ve
Bazı gerçekleri bırakır alınlar üstüne.
Durmayın haydi yüce ruhlar ve düşünceler,
Durmayın kemirilmiş sıkıntılı beyinler,
Durmayın hasta yürekler, yaralı gönüller,
Sizler dua edenler, güzel şeyler düşünenler!

Haydi biraz cesaret, ey gelecek kuşaklar!
Fırtınanın, boranın ormanda ağaçlarda,
Kopardığı gürültüyle, istemeyerek de olsa
Gelen sizler! haydi biraz daha cesaret!

Dur durak bilmeksizin amaçsız dolaşanlar,
Sizler! yolun zifiri karanlıklarında,
Ellerini uzatarak düşünüzün şekillerini
Gördüğüne inanan gezgin kuşkucular!
Sizler, kafaları acı çeken düşünürler!
Sizler, ilahi bir dehşetle dolu olanlar!
Koyak'ın böğürtlerine sarkmış olarak
Uçurumların kıyılarına tutunanlar!

Sizler, bu kederli ve utkulu dalgaların
Denizinde kazaya uğrayan ey insanlar!
Sizler, denizden tir tir titreyerek çıkanlar!
Sizler! Yalnızca yüreklerini kurtaranlar!

Bütün sabahlarda, çiçeklerin arasında
Sizler, güneşin doğduğunu gören bilgeler!
Ve bu kutsal ışıkların içine gömülmüş
Tan kızıllığında yeniden gelirsiniz siz.

Sizler, ey savaşçılar! Gün doğmadan elini,
Kolunu yıkamak için hazır bekleyenler!
Sizler, odalarda düşler, hayaller kuranlar!
Gözleri karanlığın içinde yitip gidenler!
Sizler, ey sabrın ve direncin insanları!
Sizler, ey hep mutlulukları dileyenler!
Sizler, hâlâ İsa efendimizin eteğini
Ve hâlâ umudu avuçlarında tutanlar!

Sizler ellerinde lamba, bir şey arayanlar!
Sizler tek silahı övendire olan çobanlar!
Dayanın ey dağlarda, beldelerde olanlar!
Dayanın, dayanın, ey vadilerde olanlar!

Yeter ki her biriniz dar bir keçi yolunu
Bir sabahın izini, bir karığı izlesin;
Yeter ki hepinizin kara bir dalga olan
Kıyısı Tanrı ve kuzey yeli bulut olsun;

Yeter ki siz inancınızı eksik etmeyin,
Yeter ki siz kıvançlıyken ya da kederliyken
Bir çocuğa, bir yıldıza ya da bir çiçeğe
Zaman zaman sevgi dolu gözlerle bakın;

Yeter ki köle ya da özgür yurttaş demeden
Her şeyde ve herkeste sevecek bir yan bulun,
Yeter ki siz, teninizin her bir dokusunda
Evrensel insanlığın titreştiğini duyumsayın.

Dayanın, karanlığın ve köpüğün içinde
Hedef çok yakında ortaya çıkacak,
Sisin, dumanın içindeki insanlık soyu
Bir sözcük değildir, bir bilmecedir ancak.

Öne eğilmiş alınlarınızın üstünden
Yeterince geceler ve fırtınalar geçti.
Kaldırın gözlerinizi, kaldırın başınızı!
Işık orada, yukarıda, yürüyün haydi!
Ey halklar, kulak verin, kulak verin bu şaire!
Ey halklar, kulak verin bu kutsal düşsevere!
Gece alnı ışıklı olan yalnızca odur,
O muştulayacaktır size karanlıkları,
Delecek olan gelecek zamanları
Açılmamış tohumu yalnız o bilebilir
Bir kadın gibi tatlıdır erkek ve Tanrı,
Ormanla ve dalgalarla nasıl konuşursa,
Onun ruhuna da öyle usulca seslenir,
Yumuşak, sevecen ve usul bir sesle.

Çünkü O'dur bütün dikenlere karşın,
Arzulara ve kederli olaylarla karşın,
Yıkımlarınız içinde eğilip geleneği
Toplayarak yürümeye devam eden odur.
Gökyüzünün kutsayabildiği her şey,
Ve yeryüzünün kapladığı her şey,
Bereketli, verimli bir gelenekten doğar.
Kökü geçmişe dayanan bütün düşünceler,
İster insansal olsunlar ister tanrısal,
Gelecekte de yaşar ve çiçekler açar.

Işık saçıyor şair sonsuz gerçek üstüne
Işık saçıyor şair, saçıyor alevlerini,
Olağanüstü bir aydınlıkla ruhumuz
İçin ışıl ışıl parlatıyor gerçekleri.
Boğuyor ışığıyla, ışığıyla dolduruyor,
Kenti, çölü, Louvre'u ve kulübeyi,
Bütün ovaları, bütün dağları ve tepeleri,
Kaldırıyor perdeyi gizlerin üzerinden
Çünkü şiir kralları ve şiir çobanları,
Yıldızdır, Tanrının yolunu gösteren.

Victor Hugo

url



modify_inline.gif
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Judith Gautiere

Ölüm ile güzellik iki şeydir çok derin
Karanlık verir biri, diğeriyse gökmavi
İki kardeş çok korkunç, ve de bol, gür, verimli
İçerirler bilmece, aynı zamanda gizi.

Ey hanımlar, ses, bakış, siyah sarışın saçlar!
Cezbediniz seviniz, parlayınız durmadan
Ey inciler denizde dalgalara karışan!
Karanlık ormanlarda, ey parıldayan kuşlar!

Judithle karedimiz birbirimize çok yakın
Sanılacaktı görsek, yüzümüzde ve sende
En büyük uçurumlar görünür gözünüzde,

Farkındayım tinimde yıldızlı ummanların;
Her ikimiz komşuyuz, sizinle gökyüzünde,
Siz ki çok güzelsiniz, bense çok ihtiyarım.


Victor Hugo
lady_judit.jpg
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
NELER Mİ İSTİYORUM
Neler mi istiyorum uyanınca her sabah
Ne bahardan bir neşe,ne de yazdan bir çiçek
Siyah,siyah çok siyah kadife kadar siyah
Bir saçın buklesini bana kim getirecek
Neler mi istiyorum gurbette akşamlardan
Ne rüzgardan bir buse,ne de bir pembe kelebek
Derin,derin çok derin,ufuklar kadar derin
Bir çift göz rengini bana kim getirecek?

Victor Hugo
00014143.gif
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Aklından Sonsuz Yazgı Çıkmayan Adam


Bir yolcu gibi sabah, tan vakti yola çıkan,
Aklından sonsuz yazgı çıkmayan mutlu adam,
Uyanıyor şafakta, ruhu hep düş içinde,
Elinde kutsal kitabı, dualar dilinde!
Duasını ederken başlıyor gün doğmaya
Güneş hem göğe doğuyor, hem onun ruhuna.
Solgun ışıkta beliriveriyor eşyalar,
Eşyalarla birlikte ruhunda başka şeyler,
Ondan başka herkes uykuda, böyle sanıyor,
Esrik bir mutluluğun huzuruna varıyor,
Oysa arkasında güler yüzlü melekler var,
Kitabın üzerine eğilmiş bakıyorlar

Victor Hugo
agac-adam.jpg
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Bakışların


Bir bakışın kudreti bin lisanda yoktur
Bir bakış bazen şifa bazen zehirli oktur...
Bir bakış bir aşığa neler neler anlatır
Bir bakış bir aşığı saatlerce ağlatır.
Bir bakış bir aşığı aşkından emin eder
Sevişenler daima gözlerle yemin eder...

Victor Hugo

Attraction_by_BlueBlack.jpg
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Diana


Bahçelerde koşardık kiraz toplamaya
Paros mermeri gibi güzel ak kollarıyla
Ağaçlara tırmanır, dalları eğerdi.
Yapraklar ince ince ürperirdi rüzgarda.
Ak gerdanı güneşle, gölgeyle dalga dalga
Al meyvaya uzanırdı incecik parmakları.
Kirazların her biri bir ateş damlasıydı.
Ardısıra çıkardım; bacağını açarken
Tutuşan gözlerime usulca 'susun! ' derdi
Sonra şarkı söylerdi.
Bazen ak dişlerinde türkü yerine meyva
-Tıpkı o güzel erden, o yabanıl Diana-
O güzelim ağzıyla kiraz sunardı bana.
Dudağımda, konarken, bir sevda gülücüğü
Düşürürdüm kirazı, alırdım öpücüğü...


Victor Hugo
url
 

Laetna

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
443
Tepkime puanı
6
Puanları
18
Yaş
34
Mezar Taşı

Mezar Taşı

Bu gülec çocuk koşuyordu, oynuyordu,
Ey doğa onu yanına aldında ne oldu?
Türlü renkte kuşların yok muydu ki senin?
Yıldızların, ormanların, mavi göğün, denizin...
Bu çocuğu annesinden aldında ne oldu?
Bir tutam otun altına koydunda ne oldu?

Yetmez miydi elindekiler, ha bir eksik ha bir fazla!
Şimdi ondan daha mı şensin yaldızlı doğa?
Neden bir anne yüreğine bunca acı vermek?
Neden bir anneye böyle işkence çektirmek?
En azz seninki kadar derin olan o kalbi
Kederlere gömüldü, bomboş kaldı şimdi.

Victor HUGO
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst