Varoluşsal Bunalım

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe kategorisinde Ajora tarafından oluşturulan Varoluşsal Bunalım başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 6,614 kez görüntülenmiş, 25 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe
Konu Başlığı Varoluşsal Bunalım
Konbuyu başlatan Ajora
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan elbisss

Ajora

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2016
Mesajlar
3
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Herkese selam,

Ben bu bunalım türünün etkisindeyim. Hayatım boyunca beni anlayabilen birileriyle karşılaşamadım ve bu yüzden kendimi yalnız hissediyorum. Varsa, benim gibi olan diğer kişilerle sohbet etmek, irtibat halinde olmak iyi gelebilir diye düşündüm. Umarım vardır.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
varoluşa dair düşüncelerinizi kısaca yazarsanız müşterek bunalımlarda buluşabilir/iz belki :)
 

Ajora

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2016
Mesajlar
3
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaşamak istediğim hayat ile yaşadığım hayat bambaşka. Kafamda hayalini kurduğum ütopik bir dünya var. Aslında bir değil, birden çok. Ama ortak noktaları, hepsinde akrabalarımın, yakınlarımın benim gibi, etrafımdaki herkesin olabildiğince düşünceli olması. Ama şu anki yaşantım bunun yanından bile geçmiyor. Yaşamak istediğim gibi bir hayatı yaşama ihtimalim de gün geçtikçe azalıyor.

Bir örnek vereyim, üniversiteye girerken, girmek istediğim bölüm felsefeydi. Bunun sebebi felsefeyi sevmem vesaire değil, "kafa" insanlarla tanışmak, sıkı dostluklar kurup o kişilerle bir ömür geçirmek idi. "Sebebi felsefeyi sevmem değil" derken halk arasındaki felsefe tanımını kullandım, aslında bana göre sebebi tamamıyla felsefeyi sevmek çünkü "felsefe" denilen kavramın benim sözlüğümdeki karşılığı tam anlamıyla "düşünmek" ve peşinde olduğum kişilerin düşünen insanlar olması onlarda aradığım belki de tek özellik.

Aile baskısı yüzünden, üniversite tercihlerinde istediğim bölümü alt sıralara anca yazabildim ve üstteki başka bir tercih tuttu. Bundan sonra da, karşılaşmak istediğim insanlarla karşılaşamadım.

Varoluşsal bunalım kısmına geleyim. Tanımından farklı olarak söyleyebileceğim pek bir şey yok bunun hakkında, ben de bu bunalımın etkisinde olan diğer herkes gibi aynı sorup aynı şeyleri tekrarlıyorum kafamda; "neden yaşıyoruz", "yaşamak bir anlam ifade etmiyor"... Ve çoğu zaman bu sorular acı veriyor, çünkü bunlara kafa yorduğum her an ölüme bir adım daha yaklaştığım aklımda oluyor ve yok olmak beni ciddi anlamda korkutuyor. Aslında korku değil, tatlı bir hüzün bu. "Vay be, 50 sene sonra var olmayacağız ve evren var olmaya devam edecek" minvalinde. Çoğu zaman bundan haz alıyorum, düşünmenin verdiği haz bambaşka bir duygu. Kabuk bağlamış yarayı deriden kaldırmak gibi, acı ve zevk aynı anda. Bir kereliğine sahip olacağım bu kısıtlı yılları da istediğim şekilde yaşamak istiyorum, çünkü var olduğum sürece sahip olduğum tek şey onlar.

Düşünmediğim zamanlar, başka uğraşlarla vakit geçirdiğim anlar mutlu olabiliyorum. Zaten insanı ayakta tutan anlar da bu anlar. Fakat zaman aktıkça düşündüğüm zamanların düşünmediğim zamanlara yaptığı baskı gittikçe artıyor, düşünmediğim zamanlar dışlanıyor. Son zamanlarda bu baskı bayağı arttı ve eyleme geçmek zorunda hissettim, çünkü böyle devam ederse bir süre sonra bunun üstesinden gelemeyeceğimi düşünüyorum. Buraya yazmamın sebebi de eylemlerimin bir parçası. Buraya konuşup çözüm aramaya gelmiş değilim yani, öyle bir izlenim oluştuysa eğer. Buraya yazdım çünkü o yaşamak istediğim hayatlardaki insanlara ulaşmaya çalışıyorum. Hatta birkaç gün önce bir blog açtım ve hizmet ettiği ana amaçlardan biri de bu.


Düşüncelerimi dinlemek istediğiniz için teşekkürler, sayenizde gece gece aynı şeyleri tekrar tekrar düşünmek yerine blog'a ekleyebileceğim bir yazı yazdım. Biraz formatını değiştirmek lazım tabii blog'a koymak için :redface: Sizin kendi düşüncelerinizi veya yazdıklarım hakkındaki düşüncelerinizi öğrenmek de benim için güzel olur.
 

Ragnar

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
15 Ocak 2016
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bende bu siteye o amaçla üye oldum bu tarz olayların acun ılıcalısı bu site dediler :) Düşünen insanlarla tanışmak sohbet etmek bi tık daha iyi hissettiriyo çevreye bakınca sanki bunlardan çok az varmış gibi bilmiyorum belki ben insanların derinene inemiyorum belki gerçekten düşünmüyolar.Tekil düşünmek çok fazla karmaşa getiriyo bence yanında buna başka bi açıdan bakacak insan olması karmaşayı azaltıyo diger türlü herhangi bi düşüncede bir sürü soru geliyo aklıma hepsini cevaplayamadıgım içinde düşündügüm problem hakkında cevap aramak yerine sigara yakıp hüzünleniyorum düşüncede öyle içerde kemirmeye devam ediyo.Kısaca konuşcak biri şart derine dalmak için yüzme bilmek yetmiyo hocam
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
nezaketiniz ve içten paylaşımlarınız için teşekkürler Ajora.

Tüm karmaşaya rağmen aslında çok fazla alternatif yoktur. ya hazır bir inanca inanırsınız ya kendi inancınızı yaratırsınız (inançtan güç alırsınız) ya da inançlara yer vermeyerek yokluk ve anlamsızlığın karşısında -insan olmanın sinerjisinden faydalanarak- güçlü durmaya çalışırsınız. sizinki 3 cüsüne yakın gözüküyor.

Sorgulama yapamıyor görünenleri bir kenara alarak, somut yaşamın hengamesi içinde insanların durup düşünmeyi sevmediğini söyleyebilirim. çünkü düşünmenin faydası olmadığını bir süre sonra görebiliyorlar. ''bırak bu boş işleri'' cümlesini çok duyarız bu sebeple. bu bir kaçıştır.birazda çaresizlikten. başka ne yapılabilir?(somut yaşam soyut olana eninde sonunda baskın gelir) kaygı ve korku hem beynimizin otomatik çalışma prensiplerinde hemde bilinçli düzeyde istenmeyen durumlardır.

düşünsel tüm çabalara rağmen bir sonuca varamıyoruz. bu yüzden kieerkegaardın; varoluş üzerine düşünmeye elverişli değildir. sözüne katılıyorum. ancak bu siteye uğrayan tüm insanlar gibi bende üzerine düşünmeyi sevenlerdenim. sonunda hiçbir yere varamayacak olsak bile..

şimdilik aklıma gelenler bunlar..
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
düşündüğüm zamanların düşünmediğim zamanlara yaptığı baskı gittikçe artıyor, düşünmediğim zamanlar dışlanıyor. Son zamanlarda bu baskı bayağı arttı ve eyleme geçmek zorunda hissettim, çünkü böyle devam ederse bir süre sonra bunun üstesinden gelemeyeceğimi düşünüyorum

asıl olan düşünce değil somut yaşamın kendisidir der kierkegaard. hem varoluşsal bunalım yaşıyorsunuz hemde düşünceye yöneliyorsunuz. bu durumun iyi sonuçları olmayacaktır sizin için. nedensiz, saçma bir alemle/varlıkla karşı karşıya olduğunuz düşüncesi hakim satırlarınızda. bu durumda düşünceye değil somut yaşama yönelmek varoluşçu filozofların genel tavsiyesidir. siz tersine gidiyorsunuz:)



Buraya yazmamın sebebi de eylemlerimin bir parçası. Buraya konuşup çözüm aramaya gelmiş değilim yani, öyle bir izlenim oluştuysa eğer. Buraya yazdım çünkü o yaşamak istediğim hayatlardaki insanlara ulaşmaya çalışıyorum. Hatta birkaç gün önce bir blog açtım ve hizmet ettiği ana amaçlardan biri de bu

kusura bakmayın ama bu amacıda oldukça saçma buldum..birkaç özelliklerinden dolayı tanıştığınız insanlarla dosluklar kurabilme olasılığınız oldukça düşük.. genede bol şans arkadaşım..
 

Ajora

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2016
Mesajlar
3
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Teşekkürler cevaplar için.

Kierkegaard ya da diğer filozofların ne dediği hakkında bir bilgim yok, ancak filozofların düşünceye değil de yaşama yöneltmesi ilginç bir durum olmuş. Düşünceyi seven, felsefi bilgiye aşık olan biri olarak dediğiniz gibi "iyi sonuçlar" oluşturmak adına diğer insanlar gibi sıradan bir hayatı düşünmeye tercih edebileceğimi sanmıyorum. Kaldı ki istesem de yapamam, düşünmek öyle kenara köşeye atılabilecek bir şey değil ki? Ve yapabilsem dahi, düşünmeden yaşadığım bir yaşam benim için iyi sonuçların olduğu bir yaşam olmayacak, çünkü benim için iyi sonuçların olduğu yaşam, önceki mesajımda anlattığım, peşinde olduğum insanlarla birlikte olduğum yaşam ve buraya üye olup konu açmamı tetikleyen şey bile o insanları bulup yalnızlığımdan bir nebze olsun kurtulmak.

İkinci kısma geleyim. Sanırım yanlış anlaşılmışım, peşinde olduğum şey fiziksel dostluklar, kişilerle sohbet muhabbet değil. O tuzu biberi olur. Sadece mutlak şekilde doğru düşünebilen insanlar olduğunu görmek, bilmek istiyorum. Bahsettiğim blog'u da bu seviyedeki insanları keşfetmek amacıyla değil, insanları bu seviyeye çekme arzusuyla açmıştım zaten.
 

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
Yaşama sancısı;
acısever mizantropikler için tek yaşanması gereken ,ille de sonunda mutluluğu huzuru arayanlar için,çok okuyup,çok anlamaya çalışıp aşılmasi gereken bir durumdur.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Teşekkürler cevaplar için.

Kierkegaard ya da diğer filozofların ne dediği hakkında bir bilgim yok, ancak filozofların düşünceye değil de yaşama yöneltmesi ilginç bir durum olmuş. Düşünceyi seven, felsefi bilgiye aşık olan biri olarak dediğiniz gibi "iyi sonuçlar" oluşturmak adına diğer insanlar gibi sıradan bir hayatı düşünmeye tercih edebileceğimi sanmıyorum. Kaldı ki istesem de yapamam, düşünmek öyle kenara köşeye atılabilecek bir şey değil ki? Ve yapabilsem dahi, düşünmeden yaşadığım bir yaşam benim için iyi sonuçların olduğu bir yaşam olmayacak, çünkü benim için iyi sonuçların olduğu yaşam, önceki mesajımda anlattığım, peşinde olduğum insanlarla birlikte olduğum yaşam ve buraya üye olup konu açmamı tetikleyen şey bile o insanları bulup yalnızlığımdan bir nebze olsun kurtulmak.

İkinci kısma geleyim. Sanırım yanlış anlaşılmışım, peşinde olduğum şey fiziksel dostluklar, kişilerle sohbet muhabbet değil. O tuzu biberi olur. Sadece mutlak şekilde doğru düşünebilen insanlar olduğunu görmek, bilmek istiyorum. Bahsettiğim blog'u da bu seviyedeki insanları keşfetmek amacıyla değil, insanları bu seviyeye çekme arzusuyla açmıştım zaten.

somut hayata yöneltirken düşünmeyin demiyorlar elbet.dediğiniz gibi adamlar filozof zaten :) herşey nedensiz ve saçmadır öyleyse ''anı yaşa'' anlamında yaşama yöneltiyorlar. (yapacak birşey yok öyleyse anı yaşa olarakta özetlenebilir) kierkegaardı ayrı tutmak gerekir çünkü Tanrı inancına sahiptir.
***
söylediklerinizi biraz daha anlamış oldum son yazdıklarınızla teşekkürler.

---------- Mesajlar Birleştirildi at 22:51 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 22:13 ----------

birde şunu ekleyim;

Kierkegaard Tanrı inancına sahiptir. ama o da bunaltılıdır. varoluşun bilmece olduğunu Tanrının kendini niye yarattığını biilmediğini söyler.

Tanrıyı reddeden sartre veya camus bunaltıldır. çünkü herşey nedensiz,saçma uyumsuzdur derler.

bilimi düşüncelerinin dayanağı yapanlar bunaltılıdır. çünkü nesnel bir sistem kurup kendi varoluşlarını bu sistemin içinde konumlandırsalarda /buna gerçeklik deyip kabullenselerse, bireysel varoluşlarının -asıl gerçek-sorunlarından kaçamazlar.

kaçış yok :)

özetle; sartre'ye; bunaltı nedir demişler. adam; insan bunaltılıdır demiş. varoluş bunaltı iç içe. varoluş bunaltıyı zorunlu olarak doğruyor denilebilir..
 

garfis

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
17 Ocak 2016
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Ajora, düşüncelerinizi bu kadar samimi bir dille anlatmış olmanız son derece güzel. Demek ki içinizdeki sorular ve sorunlar çığlık atıp neden böyle diye sormanızı gerektirecek seviyeye gelmiş. Bu durum aslında arayış içinde olan bir çok insan için iç yalnızlığın ve iç sessizliğin dışa vurumu dur. Sorgulamak ve sorulara cevap bulmaya çalışmak zor bir iştir. Özellikle bu sorulara karşı cevap ararken insanın yaşadığı gelgitler ciddi baş ağrıtıcı olabilir. Ama bu işe iyi tarafından bakarsak yakın zamanda içinizdeki arayışlar meyvesini verecek ve ortaya güzel bir şeyler çıkacağı anlamına da gelebilir.
Bu süreçte en zoru entelektüel derinlik katmak açısından insanların verdiği örnekler ve karmaşık fikirler, akımlar vs vs şeyler. İşin özü aslında hep aynıdır sorular sorarsınız sorulara karşılık olarak bazı şeyler öğrenmeye başlarsınız acı çekersiniz kendinizi her şeyden herkes den ayrı görürsünüz ve öğrenme işi sonsuza kadar devam eder. Bazen bildim sanırsınız, eğer arayışınız da samimiyseniz bu durumda kalmaz ve tekrar hiç bir şey bilemediğiniz anlar arayışınıza devam edersiniz. Eğer samimiyet yoksa enine genişleme başlar her şeyi bilen ve her şeyi idrak etmiş olduğunuzu düşünürsünüz, entelektüel derinliklerde dolanır ve kibirinizden kendinize bir ütopya kurar ona inanmaya başlarsınız. Eğer farkına varamazsanız "an" daki özü kaçırır bilgi ve kavram kirliliği içinde savrulur gidersiniz.
Doğru olanı bulmak, öğrenmeye çalışmak, onu anlamak ve idrak etmek zor bir süreçtir. Benim tavsiyem sabırlı olun sorgulayın, herşeyi doğru kabul etmeyin ve aslında sorgulayan her insan gibi sahip olduğunuz gönül gözünüze güvenin, inanın yolunuz daha berrak olacaktır.

Selamlar
 

YazarErkanŞahin

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
11 Ocak 2016
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Her şey senin içinde saklı. Kendini bulduğun an, sıkıntının da ne olduğunu bulmuş olacaksın.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Her şey senin içinde saklı. Kendini bulduğun an, sıkıntının da ne olduğunu bulmuş olacaksın.

kendini bil,kendini bul,kendin ol vb ne demektir bunlar bilen var mı? bir aşık oldum kendimi tanıyamadım. ondan sonra bu ve benzeri sözler anlamsız gelmeye başladı.
 

paradoksdüşünceler

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
22 Ocak 2016
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
0
İnsanın varoluşunu sorgulamasının nedeni nedir?
Bunu dindar insanlar dine bağlayıp şeytanın içimizi karıştırması bizi inkarcılığa doğru sürüklemesi diye adlandırıyorlar. Bence bu tamamen dindar insanların herşeye din ile yaklaşmasının bir sonucu. Her insan varoluşunu sorgulamaz, bence düşünebilen insanlar ve herşeye kafa yoran insanlar sorguluyor böyle şeyleri. Bakın, daha ne olduğunu bile bilmiyoruz, kimiz, nerdeyiz, ne yapıyoruz, neler oldu ve olacak.. Sadece 3-5 söylenti ile yaşıyoruz. Hiçbirimiz gördüklerimizin gerçek olduğunu kanıtlayacak kadar doğru değiliz, hiçbirimiz gördüklerimizi anlatacak kadar görmüyoruz hiçbir şeyi. Beynimizden geçen her düşünce bizi sorguya doğru yönlendiriyor. Daha ne kadar boyut, evren, tür, düşünce var bilmiyoruz. Sadece düşünebiliyoruz ve düşünmemizi engelliyorlar, biz sadece böyle bir yerde düşüncelerimizin esiriyiz harekete geçmeye çalışsak da düşünmemizi engelliyorlar. Herkes bu şekilde düşünmezse bu beyinler de yanıp kül olacak arkadaşlar.. Bence varoluşu sorgulamak bir bunalım değildir, bence bu bizim sahip olduğumuz, yapmamız gerekenlere ve yapacaklarımıza ışık tutan bir avantajımız.
 

_Clementine_

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
24 Ocak 2016
Mesajlar
6
Tepkime puanı
0
Puanları
0
sevgili donkişot, asıl aşık olduktan sonra kendini bulur insan bence. Ben aşık olduktan sonra keşfettim ruhumun derinliklerindeki asıl 'ben'i.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
sevgili donkişot, asıl aşık olduktan sonra kendini bulur insan bence. Ben aşık olduktan sonra keşfettim ruhumun derinliklerindeki asıl 'ben'i.

Aşk; insanda potansiyel olarak bulunan ama açığa çıkmayan/çıkamayan şeylere itici güç olup ortaya çıkarıyor diyelim bence . bir tür şuur bozukluğu olan aşkın asıl beni ortaya çıkarması oldukça tartışmalı olur çünkü :)
 
Son düzenleme:

zaternuska

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
17 Mar 2016
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
yaşamın gidişatına karşı umudunun kalmadığı her şeyi anlamsızlaştığını olayların etkisini kaybettiği hayatın yaşanabilir somut yanının göz önünde olmadığını düşünmek için her şeyden önce olayların içinde değil dışında olmak onların anlamını sorgulamak gerekir ki insanlar bunu yaptıklarını sandıkları ölüm üzerine düşünmelerinde bile aslında olaylara bağlı kalarak bunu yaparlar bu yüzden varoluşun gerçek sızlanmasını hissedemez tüm gerçekliğiyle yaşamlarına devam eder senin yaşadığım bunaltıyı yaşamazlar. ben 20 yaşımdayım kısa bir zaman önce evde oturup kimseyle görüşmemek üzere eğitimimi yarıda bırakmamla birlikte hayatımdaki her şeyde kökten değişikler yaptım. öylece yaşıyorum mutlu olduğumu söyleyebilirim psikolojimde bir sorun yok ama inan canım hiç bir şey yapmak istemiyor. yatıyorum bütün gün haha.
 

Nefret

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
10 Kas 2015
Mesajlar
35
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Intihar edemeyecek kadar korkak ve hala ümitle bir şeyler bekleyecek kadar saf olduğumuz için yaşıyoruz . Iki zitlik ve bir ortak nokta . O nokta sensin . Her şey biziz ve biz herşeyiz . O nedenle bunalımdan kurtulur musun bilemem ama sen kimsin önce bunu bulmalisin . Bunalım dediğin şey ise hayatın getirdiği yorgunluk ve monotonluktan başka bir şey değil .
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
bunalım değişimdir
 

kayıpnesne

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
18 Mar 2016
Mesajlar
6
Tepkime puanı
0
Puanları
0
kendi arzusuna karşı ümitsiz olmaktır bunalımın kaynağı. işe biraz hırs karışırsa kötülük doğar.
dünyaya kendi izini bırakmak için yaşayanların, kendi sesinden başkasını duymayanların bilincinden taşar.
zamanın, kadim bir hikayeyi anlattığını unutmaktan ve şehrin labirentlerinde yorulmaktan muzdarip kentlilerin duygusudur bu.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst