- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 15 Şub 2008
- Mesajlar
- 1,694
- Tepkime puanı
- 5
- Puanları
- 38











Laetna ' Alıntı:En sevdiğim eseri "yıldızlı gece" adlı tablosu onunda eserlerinden bazıları eksik ama olsun bunlar gerçekten çok güzel. İlk resimlerini yapmaya başladığında kimse resimlerini almıyormuş ama şuan fiyatları paha biçilmez. Ne ilginç öyle değil mi?
En sevdiğim eseri "yıldızlı gece" adlı tablosu onunda eserlerinden bazıları eksik ama olsun bunlar gerçekten çok güzel. İlk resimlerini yapmaya başladığında kimse resimlerini almıyormuş ama şuan fiyatları paha biçilmez. Ne ilginç öyle değil mi?
İlginç mi bilemem ama çağdaş sanat anlayışının değişiyor olmasının sonuçlarındandır. Daha bireysel alana mı kaydı anlayış acaba? Öte yandan popüler kültür ikonu haline gelmesi de bir başka sebeptir. Dikkate değer bir başka mesele de tekniğidir. Empresyonist olarak söylense de(fırça darbelerinden ötürü) ne gerçekten empresyonisttir ne de puantilist. Her ikisinden etkilenerek kendi tekniği oldukça olumlu yönde geliştirmiş birisidir. Tabi bir anlamda ekspresyonisttir(en azından sanata olan bakış açısından kaynaklı). Bir de ressamlık süresine göre inanılmaz üretken birisi. Binlerce eskiz ve binlerce tablo bırakmıştır geride. Tabi yaşadığı trajediler de inanılmaz.
Eserlerinin büyük çoğunluğuna şuradan ulaşabilirsiniz,Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için Giriş yap veya üye ol.
Bir insanın değerinin öldükten sonra anlaşılması ne acı bir durumdur...
***
Resimlerinde yoğun bir melankoli, dayanılmaz yalnızlık ve trajedi hakimdir. Theo’ya yazdığı mektupta depresyonun izlerini görüyoruz.
"...Ve halen dayanılmaz depresyon nöbetleri beni yeniyor; ve bununla birlikte sağlığım düzeldikçe beynim daha sağlıklı oluyor. Masrafını karşılamayan ve çok pahalıya mal olup hiç bir getirisi olmayan resim çalışmalarım da aptalca geliyor. İşte o zaman kendimi çok mutsuz hissediyorum ve en kötüsü de bu yaşta başka bir şeye başlamak inanılmaz derece de zor..."
-Alıntı-
http://www.felsefe.net/resim-ve-heykel/75872-vincent-van-gogh-yildizli-gece-tablosunun-gizemi.html
(...)"...Ve halen dayanılmaz depresyon nöbetleri beni yeniyor; ve bununla birlikte sağlığım düzeldikçe beynim daha sağlıklı oluyor. Masrafını karşılamayan ve çok pahalıya mal olup hiç bir getirisi olmayan resim çalışmalarım da aptalca geliyor. İşte o zaman kendimi çok mutsuz hissediyorum ve en kötüsü de bu yaşta başka bir şeye başlamak inanılmaz derece de zor..."(...)
Belki de tam alıntıdaki durum onu Van Gogh yapmıştır. Tıpkı Kahlo'nun kazası gibi. Tıpkı Aşık Veysel gibi... Yani Van Gogh'a göre gerçekten acınası bir yaşantı olmasaydı bunca eser üretebilir miydi?(umarım anlatabilmişimdir demek istediğimi)
Bu sanatkarların kendilerini samimi ve sade açıklayışları var ya...Büyüleniyorum.
Geçen bir video izledim.Çocuğun biri,hangi şehirde yaşıyor bilmiyorum da,meydana çıkmış herkesin içinde Michael Jackson dansı yapıyor.
Ya bu utanmak değil ki.Ben yapamam ama böyle olmalı değil miyiz hepimiz?Çok sıcak ve samimi değil mi?
O çocuğun dansı da bir süre sonra unutuluyor,Van Gogh'un resimleri de...
Ancak çocuğun yüzümüzde bıraktığı sessiz ve silik bir gülümseme,Van Gogh'un sanatındaki derinselliğin bıraktığı hayranlık bâki kalıyor.
Böyle ince şeyleri unutmayalım,yaşatalım lütfen.