Üre sentezi ve metabolizması

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Bilimsel Makaleler kategorisinde faust tarafından oluşturulan Üre sentezi ve metabolizması başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,757 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Bilimsel Makaleler
Konu Başlığı Üre sentezi ve metabolizması
Konbuyu başlatan faust
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan faust
F

faust

Ziyaretçi
Üre konusuna giriş yapmadan önce bu maddenin ne olduğu konusu üzerinde biraz durursak konuyu kavramamız daha rahat olacaktır.

Üre,ilk defa amonyum siyanattan sentezlenmiş bir organik bileşiktir.Esasında kimyacıların bir çoğu kimya ismini duymadan önce belki de üre ismini duymuşlardır.Peki ürenin bu önemli özelliği nereden gelmektedir? Üre bilindiği gibi anorganik bir bileşikten sentezlenen ilk organik bileşiktir.1828 yılında Wöhler tarafından gümüş siyanat ve amonyum klorur’ün bir sentez ürünü olarak elde edilmiştir.Fakat ürenin bulunuşu 1700’lü yıllara kadar gitmektedir.Üre ilk olarak hollanda’lı bilim insanı Herman Boerhaave tarafından 1727 yılında idrarda keşfedilmiştir (bu keşif için ilk olarak ünlü bilim insanı Hilaire Rouelle ismi geçse de bir çok kaynak bu yönde olmadığını söylemektedir.) Wöhler’in bu sentezi esasında bilimde de yüzyıllardır kırılmamış olan bir durumun dönüm noktası olmuştur.Bu da anorganik bir bileşikten organik bir bileşik sentezlenemeyeceği düşüncesiydi,yaşamsallık ve durağanlık arasındaki bu çizgi ürenin sentezlenmesiyle ortadan kalmış ve bilim dünyası açısında sarsıcı bir durum olmuştur.Vitalizm düşüncesi de denilen bu durum bilimin başka yönlerde daha iyi bir şekilde araştırılması gerektiğini gerekli kılmıştır.

Ürenin metabolizmadaki önemine gelecek olursak,bir amino grubu olan amonyağın bir sentez ürünüdür üre ve esasındaki önemli görevi vücut için zehirli bir ürün olan amonyağı zehirsiz olarak vücuttan atmaktır ürik asit olarak ,bunu da karaciğerde bulunan bir çok enzim tarafından gerçekteştirmektedir.Fakat ürenin vücutta çok fazla yada çok az sentezlenmesi de metabolizma için tehlikeler içermektedir.Örneğin üre vücutta çok fazla sentezlenir ise böbrekler görevlerini yerine getiremez duruma gelir ve böbreklerde fonksiyon bozuklukları görülür,yine az sentezlenmesi de karaciğer için bir tehdittir.Örneğin bir protein olan üre,glikoz ve diğer protein ürünleriyle birlikte düzensiz sentezlenmesi ürenin sentezlenmesini zor duruma sokar ve protein eksiklikleri görülebileceği gibi,karaciğer yetmezliği gibi rahatsızlıklara da neden olur. Ürenin evrimsel olarak nasıl geliştiği süreci ise,suda yaşayan bazı canlıların bu duruma sahip olmayışı yani vücutta amonyak üretimi gerçekleşmeyen canlılarda üre sentezi de görülmemektedir,bu canlılara ammonolitik canlılar denir.Kuşlar ve balıklarda çok az azot üretimi olduğundan bu durum neredeyse görülmemekle birlikte diğer tüm canlılarda görülmektedir,bu duruma da ürolitik denir ve azot döngüsünün gelişmiş canlılarda üretimi de rahatlıkla görülebilir.

Sağlıklı bir insanda ise üre metabolizması yukarıda da bahsettiğimiz gibi azot üretimiyle orantılıdır.Normal bir insanda bu oran kiloya oranla değişmektedir,bunu da bir örnekle rahatlıkla görebiliriz,örneğin kişinin ağırlığı 70 kg olsun,sağlıklı bir insanın vücudunda %0,5 oranında üre sentezlenmektedir,bunu oranlarsak yaklaşık 49 mg gibi bir değer çıkar ki,bu da sağlıklı bir insanın üre metabolizması için gerekli olan rakamdır,fakat üre sentezi 40’lı yaşlarda değişir,yani karaciğer vücutta bulunan bazı kimyasalların yeterince düzenli olarak sentezleyememesi üre sentezini zor duruma sokar ve üre daha fazla vücutta sentezlenme görevi görür,bu da yaklaşık olarak olarak 60,70 mg yani %1 oranında üre içermesi gerektiği anlamına geliyor,bu 40’lı yaşlarda normal olmasına rağmen,daha düşük yaş değerlerinde zararlıdır ve üre testi yapılıp en yakın sağlık kuruluşlarına gidilmeli,çünkü üre vücutta en son olarak atılan ilk üründür,bu yüzden diğer proteinlerce desteklenen ürünler ürenin görevini üstlenememektedir,yani amonyağı zehirsiz hale getirememektedirler bu da vücut için tehlike arz etmektedir,diyerek yazımıza da böylelikle son veriyoruz,başka bir yazımızda görüşmek üzere.

(Amonyak üzerine şu yazımızı da okuyabilirsiniz : )

İsmail Çelik

Kaynaklar:
Prof.Dr. (Ali Muhtar Tiftik, Behiç Serpek, Leyla Kalaycıoğlu, Mehmet Nizamlıoğlu, Nuri Başpınar – Biyokimya (Nobel Yayınları-2010) )
R.C.Atkins,F.A.Carey - Organic Chemistry (Çev.edit : Prof.Dr.Gürol Okay,Prof.Dr.Yılmaz Yıldırır-Bilim yayınları - 2009)
İnternet kaynakları

 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst