Türkiye'de Felsefenin gelişememesinin nedenleri nelerdir?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde SenexIratus tarafından oluşturulan Türkiye'de Felsefenin gelişememesinin nedenleri nelerdir? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 8,222 kez görüntülenmiş, 43 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Türkiye'de Felsefenin gelişememesinin nedenleri nelerdir?
Konbuyu başlatan SenexIratus
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan birazdahaderinmavi

SenexIratus

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Kas 2009
Mesajlar
138
Tepkime puanı
1
Puanları
18
Yaş
77
Felsefe Turkiyede niye gelismemistir? Neden Turkiyede felsefe yapilmamaktadir? Felsefenin anavatani olan topraklar neden felsefe uretemez olmustur? Felsefe ureten toplumlarla uretemeyenler arasindaki fark nedir? Felsefenin dogmasi icin nelerin olmasi, hangi toplumsal sartlarin olmasi gerekir?
 

köle

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2009
Mesajlar
146
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Felsefeyi sahiplendiğiniz , değişik ciddi ve soğuk bir hava verdiğiniz, cümlelerin içinden karakterlerinizi hayatınızı ve duygularınızı söküp aldığınız, tüm bunları da geçtim felsefe yapmayı çok önemli birşey saydığınız için türküyede felsefe yapılmıyor. (Yapılmıyordur herhalde)

Felsefe yapmak = düşünmek ise hepimiz felsefe yapıyoruz. Yok hayır düşünmek yetmiyor ise ve özel bir takım güçler gerektiriyorsa felsefe, ben şuan dahil hiçbir zaman felsefe yapmayacağımı kabul ediyorum.
 

sümeyra

Üye
Yeni Üye
Katılım
5 May 2009
Mesajlar
147
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
yapılamıyor çünkü sosyal,dinsel ve gelişimsel kalıplar insan düşünün çok önünde seyrediyor.Duvarları olanın hayal gücü sınırlanıyor ve düş gücü yerine tembel ve uyuşuk zihinlere bırakıyor,insanlar düşünce ve değer üretemedikçe küçülüyor,susuyor,mutsuzlaşıyor ve hayata dokunamıyor.
neler yapmak gerekir?eğer türkiyede felsefe doğsun istiyorsanız tüm kalıpları yıkacaksınız,yeni doğan her bebeği yetişkinlerin duvarlarından koruyarak benliğini ortaya koymasını sağlayacaksınız.
 

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
yapılamıyor çünkü sosyal,dinsel ve gelişimsel kalıplar insan düşünün çok önünde seyrediyor.Duvarları olanın hayal gücü sınırlanıyor ve düş gücü yerine tembel ve uyuşuk zihinlere bırakıyor,insanlar düşünce ve değer üretemedikçe küçülüyor,susuyor,mutsuzlaşıyor ve hayata dokunamıyor.
neler yapmak gerekir?eğer türkiyede felsefe doğsun istiyorsanız tüm kalıpları yıkacaksınız,yeni doğan her bebeği yetişkinlerin duvarlarından koruyarak benliğini ortaya koymasını sağlayacaksınız.

birinci pragrafınıza katılıyorum. ikincisi ise mümkün değil diyorsunuz bakış açınıza göre.hiç felsefi bulmadım açıkçası bir anlamda imkansız diyorsunuz. sorgulayan bir toplum yaratmak hiç de zor olmasa gerek tamam zor diyelim ama sizin bakış açınıza göre mümkün değil.neden olmasın mükün hiçde öyle kalıpları yıkmadan insanları sorgulatmaya başlayınca kendi kendini yıkar bütün tabular.bence sorun ondan sonra başlar farklı bakış açısı için savaşan ve mücadele eden felsefeciler. bir an gözümde canlardım. korkunç bir felsefi savaş..
 

kırmızıpabuç

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
12 Kas 2009
Mesajlar
22
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
sevgili senexıratus soruda sanki bir eksiklik var gibi.Soruyu herhangi biri için mi soruyorsunuz yoksa akademide felsefe eğitimi almış biri için mi soruyorsunuz?akademik eğitim almış birisi içinse ülkemizdeki akedemilerde sosyal bilimlerin içler acısı durumunda cevabı bulabiliriz diye düşünüyorum.Herhangi biri için soruyorsak kültür faktörü önemlidir.Ayrıca ülkemizde gerçekten iyi felsefeciler de var.Bu cümleden sonra benim aklıma bir soru geldi.Neden referans göstereceğimiz felsefecimiz yok.sorunuz bu şekilde de sorulabilir.
 

sümeyra

Üye
Yeni Üye
Katılım
5 May 2009
Mesajlar
147
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
şehrin yabancısı yazımın hiçbir yerinde imkansız olduğunu söylemedim,ben bunun bir yöntem olduğundan bahsediyorum,beni yanlış anladınız,doğrusu düzgün okumadınız!!
 

SenexIratus

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Kas 2009
Mesajlar
138
Tepkime puanı
1
Puanları
18
Yaş
77
Felsefeyi sahiplendiğiniz , değişik ciddi ve soğuk bir hava verdiğiniz, cümlelerin içinden karakterlerinizi hayatınızı ve duygularınızı söküp aldığınız, tüm bunları da geçtim felsefe yapmayı çok önemli birşey saydığınız için türküyede felsefe yapılmıyor. (Yapılmıyordur herhalde)

Felsefe yapmak = düşünmek ise hepimiz felsefe yapıyoruz. Yok hayır düşünmek yetmiyor ise ve özel bir takım güçler gerektiriyorsa felsefe, ben şuan dahil hiçbir zaman felsefe yapmayacağımı kabul ediyorum.

Felsefenin ne oldugunu daha onceden bu forumlarda pek cok kez anlattigim icin ve buradaki konumuz da bu olmadigi icin bu konuda detayli konusmayacagim. Bu konudaki eksiginizi kapatmak isterseniz ozelden detayli olarak konusabiliriz, lutfen forumlari bu turden kisisel saldirilar amaciyla kullanmayalim.


sizin icin ifadelerimi olabilecek en basit seviyeye indirgeyerek formulize edecegim;


dusunme = bilinc icerigi uretme (urunu her kosulda bilgi niteligi tasimak zorunda degil, sayiklama da olabilir) herhangi insanin eylemi

duzenli akil yurutme = Bilgelik ogretileri (orn. Konfuciyus)

sistemli akil yurutme = felsefe (orn. Immanuel Kant)

[akil yurutme icin bkz. http://www.felsefe.net/forum/felsefeye-giris/3358-akil-yurutme-nedir.html#post10081 ]
[Ingilizce biliyorsaniz, dusunme=thinking ote yandan akil yurutme=reasoning/ratiocination]
 

SenexIratus

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Kas 2009
Mesajlar
138
Tepkime puanı
1
Puanları
18
Yaş
77
sevgili senexıratus soruda sanki bir eksiklik var gibi.Soruyu herhangi biri için mi soruyorsunuz yoksa akademide felsefe eğitimi almış biri için mi soruyorsunuz?akademik eğitim almış birisi içinse ülkemizdeki akedemilerde sosyal bilimlerin içler acısı durumunda cevabı bulabiliriz diye düşünüyorum.Herhangi biri için soruyorsak kültür faktörü önemlidir.Ayrıca ülkemizde gerçekten iyi felsefeciler de var.Bu cümleden sonra benim aklıma bir soru geldi.Neden referans göstereceğimiz felsefecimiz yok.sorunuz bu şekilde de sorulabilir.

Cok guzel, evet tamam boyle soralim. Peki boyle sordugumuzda felsefeciyi icinde yasadigi toplumdan bagimsiz olarak mi dusunecegiz, yani bu soruya cevap verirken yine de kultur faktorune deginmemiz gerekmeyecek mi?
Eger deginmemiz gerekecekse birey icin de, akademik felsefe icin de verecegimiz cevaplar benzer yoldan ilerlemeyecek mi?
Herhangi birinden kastimiz, toplumbilincindeki yigin midir (toplumbilincindeki yiginin felsefe gibi bir yuksek teorik zihin yapisinda olmasi mumkun mudur?) yoksa bu siniflamaya kendini disaridan gelistirmis insanlari da mi dahil edecegiz?
Dahil edeceksek felsefenin sadece akademik duzlemde yapilabildigini mi iddia edecegiz?
O halde "tum filozoflar ayni zamanda akademisyendir" mi diyecegiz?

Herhangi biri-akademik biri ayrimini yaptigimizda bu turden sorular karsimiza cikiyor, akademi disi felsefenin potansiyelini yabana atmamak icin birlestirip sormayi tercih ettim, yani felsefeyi uretelim de bu nereden uretilirse uretilsin, nereden uretildigi o kadar da onemliymis gibi gorunmuyor.
 

Nietzsche

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
8 Eyl 2009
Mesajlar
54
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
44
osmanlılar döneminde felsefe derslerinin kaldırılması olabilir mi? insanlarımız bu sebeple korkutulmuş ve bunun kötü birşey olduğu empoze edilmiş olabilir. belkide hala türkiyede liderlerin yada kuranın yada peygaberin yada atatürkün eleştirilememesinin altında bu yatıyor olabilir mi?
 

AndroNova

Üye
Yeni Üye
Katılım
17 Ara 2009
Mesajlar
245
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Osmanlı döneminde doğma bir dinin önderliğini yaptığı için. Daha sonra din mesupları kendi alehlerinde görmüştür felsefeyi ve filozofları. Bu olaylar 16.-17. yy kadar yapılmamaktaydı sanırım. Tasavvufcularımızdan sonraki kuşak istememiş.
 

kırmızıpabuç

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
12 Kas 2009
Mesajlar
22
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Cok guzel, evet tamam boyle soralim. Peki boyle sordugumuzda felsefeciyi icinde yasadigi toplumdan bagimsiz olarak mi dusunecegiz, yani bu soruya cevap verirken yine de kultur faktorune deginmemiz gerekmeyecek mi?
Eger deginmemiz gerekecekse birey icin de, akademik felsefe icin de verecegimiz cevaplar benzer yoldan ilerlemeyecek mi?
Herhangi birinden kastimiz, toplumbilincindeki yigin midir (toplumbilincindeki yiginin felsefe gibi bir yuksek teorik zihin yapisinda olmasi mumkun mudur?) yoksa bu siniflamaya kendini disaridan gelistirmis insanlari da mi dahil edecegiz?
Dahil edeceksek felsefenin sadece akademik duzlemde yapilabildigini mi iddia edecegiz?
O halde "tum filozoflar ayni zamanda akademisyendir" mi diyecegiz?

Herhangi biri-akademik biri ayrimini yaptigimizda bu turden sorular karsimiza cikiyor, akademi disi felsefenin potansiyelini yabana atmamak icin birlestirip sormayi tercih ettim, yani felsefeyi uretelim de bu nereden uretilirse uretilsin, nereden uretildigi o kadar da onemliymis gibi gorunmuyor.


Felsefenin üretilmesi konusunda ki notunda haklısın aslında.Türkiye olarak değilde bölgesel olarak baktığımızda sanırım coğrafyamızın insanı m.ö'de felsefe ile ilgisi kılgısal olmuştu.Pratiğin ötesine pek geçilmedi.ayrıca dinle ilgili bir kaç cümle kurulmuş dinde bana göre dogmatik bir felsefedir çok etkili olacağını düşünmüyorum..
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Osmanlı döneminde doğma bir dinin önderliğini yaptığı için. Daha sonra din mesupları kendi alehlerinde görmüştür felsefeyi ve filozofları. Bu olaylar 16.-17. yy kadar yapılmamaktaydı sanırım. Tasavvufcularımızdan sonraki kuşak istememiş.

Eski bir konu başlığı ama felsefe eskimez ve konu ilginç .Osmanlı'da Fikir Suçları (A.R.Zelyut'un) adlı kitap benim için epey aydınlatıcı olmuştu.Paylaşmak istedim.
 
Katılım
29 Mar 2011
Mesajlar
126
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Felsefe de beyin hür olmalı..tabuları olmamalı...

Muhafazar toplumlarda felsefe etkinliği zorlasanız da bir yere kadar gelir, kendisini sınırlayan sosyal ve dini duvarlara çarpar..

bilmiyorum yanılıyor da olabilirim.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Felsefe de beyin hür olmalı..tabuları olmamalı...
Tamamen katılıyorum.Yalnız, felsefe etkinliğini sınırlayan duvarlar din/ sosyal yapı değil, bunları yamultarak egemenliklerini pekiştirme aracı olarak kullanan iktidarlar olmuştur ne yazık ki....Antik çağda Sokratesi, ortaçağda Bruno'yu öldürenler bugün de düşünürlere/yazarlara/ gazetecilere diş bilerler..Düşünmek, insanı diğer canlılardan ayıran ve üstün kılan, onu insan yapan en ayırdedici özelliktir ve hiç bir din insana karşı olamaz.Düşünce düşmanları, hakikatın üstünü örtmeye çalışanlardır...
 

ege

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2011
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Bu konuda "din" kesinlikle en büyük etken. Kesinlikle insandaki sorgulama dürtüsünü azaltan bir olgu. Ülkemizde yeni doğan bir bebeğin direk müslüman olması ve buna göre yetişmesi kesinlikle buna etken.

İlk zamanlara bakılırsa, sokrates, eflatun dönemlerinde din denen olgu zaten bu kadar kabulgörmüş bir kanı değilken bir atılım olmuştur ve yunanlar düşüncedeki kısıtlamayı kaldırarak harikulade bir atılım yapmışlar ve günümüz düşüncelerinin "temel"i burada doğmuş zaten.

Sonrasında en büyük atılımlardan biri 1789'da Fransız İhtilaliyle oluyor ve kilisenin baskıcı gücü kırılıyor. Bu dönemden sonra "büyük" düşünürler artıyor. Dolayısıyla din kavramının etkisini buradan bile keşfedebiliriz. Çoğu "düşünür", din kavramını aştıktan sonra felsefi konularda düşünmektedir. Önce iyi bir eğitim almak, bunun yanında dinleri öğrenmek gerekir, ondan sonra toplamda bakıldığında yeterince düşünülecek şey vardır.

Ancak ülkemize geldiğimizde din kavramının yanına şu da ekleniyor : eğitim. Eğitim sistemi bozuk bir toplumdayız geçmişten beri, ve eğitim düzeyi hep geri kalmıştır bu yüzden. Ayrıca aynı dinden olmayanın "tukaka" dendiği bir toplumda, iyi eğitim almadan birşeyler düşünmek yeterince zordur. Kısacası ülkemizde bu "felsefe geriliği"nin sebebi, insanların din kavramına bakış açısı, dinden korkularının olması ve geçmişten gelen eğitim sistemdir.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Bu konuda "din" kesinlikle en büyük etken. Kesinlikle insandaki sorgulama dürtüsünü azaltan bir olgu. Ülkemizde yeni doğan bir bebeğin direk müslüman olması ve buna göre yetişmesi kesinlikle buna etken.

Bu konuda engelleyici etken olan din değildir.Dinin algılanış/sunuluş biçimidir.Herşeyden önce "iman" ve "inanç" kavramlarının yerliyerine oturtulması ve anlaşılması gerekir.Egemenler, iman sahibi yapmaya çalışır.İman, sorgulamadan kalıp halinde ve vazgeçmemek koşuluyla kabul etmektir.Temelinde korku veya ödül beklentisi vardır.İnanç ise, aklını devreye sokup, sorgulayarak, analiz ederek, çıkarımlarda bulunarak ikna olmaktır ve gelişime/değişime açıktır.Bilgisiz inanç olmaz.Üstelik inanç, sadece dine de indirgenemez.Yaşama ilişkin, siyasete ilişkin, kişilere ilişkin inançlarımız vardır.Sevgilimin beni aldatmadığına, çalışınca başarılı olacağıma vs... inanabilirim ,bu insani bir özelliktir ve bilgisel/tecrübi altyapısı vardır inancın.Oysa bilgisiz iman pek ala olur ve tam da yeşerdiği ortamdır bilgisizlik...Eğitim sistemimiz, din-bilim konularını bir paranın ikiyüzü gibi asla aynı anda bir arada olamayacak şekilde sunduğu içindir ki, her ikisini de yozlaştırıp, işlevsizleştirmiştir.
 

Süreyya Önal

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
16 Nis 2010
Mesajlar
469
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Selam,

mevcut din algısı ve ya -hazır paket- sunuluş biçimi ile kitlelerin (düşüncelerinin) bu yönde kontrol altına alınması, tabi ki felsefeyi de etkiler/kısırlaştırır

"iman" ve "inanç" kavramlarının yerli yerine oturtulması ve anlaşılması gerekir sözüne katılıyorum ,bunun tartışılır olması da güzel bir gelişme
***

'İnanç ise, aklını devreye sokup, sorgulayarak, analiz ederek, çıkarımlarda bulunarak ikna olmaktır ve gelişime/değişime açıktır 'ok.

ancak ..' Bilgisiz inanç olmaz' denmiş ki esas bilginin tıkandığı yerde inanç devreye girer yani bilmeden de inanç, hem de gayet insani olarak örneklenen 'Sevgilimin beni aldatmadığına, çalışınca başarılı olacağıma vs... inanabilirim ' üzere, olabilir..
hem bilgi hem inanç bir arada olmaz ya biliyorsunuzdur ya inanmışsınızdır ancak her şeyin bilgisine anında vakıf olamadığımızdan ve hatta 'bilgi' bile bir süre sonra yeniye açık değişebilir alana dahilken... her inanan da kör inanç sahibi olup, gelişime kapalı duyarsızlaşacak değildir , arkadaşında arada değindiği gibi inanç tan inanca fark var...

***

im an ise; ana uygun yani dış dünyadan etkileşimle yaşanarak (zamanla) duyumsanan ve izlenenin, zihinde oturtulması ile kazanılır…İman; din dar çerçeveden bir kalıp gibi dayatma (her ne kadar yaygınsa da), düşünmeksizin sorgulanmadan kabul/biat edilesi değildir, bu bakımdan..kör inanç fikirlere nispetle de değerlendirilip hapsedilemez

buna kurandan bir örnek (hiç dikkate alınmasa da,dar bir çerçevede değerlendirilse de ... söylenen şudur)

'Hucurat/14....İman ettik” dediler. De ki: - siz İman etmediniz. Öyle ise, “iman ettik” demeyin. Fakat boyun eğdik..İslâm'a girdik (zahiren teslimiyet gösterdik) deyin. İman henüz! kalplerinize girmedi...”

an layışı da insana kalmış : )

Allah nedir her şeyi kapsayan bütünlük, melek; melekedir düşününüz ki tüm elçiler esin,vahiy vb. düşü n ceyi okumuş ve dile getirmiştir.. O bilinçle, esinlenip ruh satı! okuyarak-devrinde, anlamış ve bunu kitleyle paylaşarak, etkiye/etkilemeye mazhar olmuşlardır ve onların bu eylemi inananlarca!! kabul görmüş. OKUdukları.. öneri! kitapların (hâlâ daha yok değişmiş değişmemiş senin kitabın benim kitabım şeklinde gündemde..tartışılsa da) varlık aleminde oldukları da inkar götürmez bir gerçektir : ) öldükten sonra dirilmek...bugün insan, tabiatta (bildiğimiz ezber ettiğimiz anlamda değil ama) yok oluşun değil değişim dönüşümün olduğunun! farkındadır ve yine her şeyin O enerji alanına dahil..etki-tepki de olduğunun.

iman ezbere inanç değildir, herkes de doğar doğmaz imanlı değildir , yozlukla yobazlıkla işi yoktur imana gelenin ve / fakat O, imana gelene kadar da 'iman!! gevretir/gevretmiştir adamı : ) (bence gerçek iman sahibi hakket gerçekcidir)
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Selam,


buna kurandan bir örnek (hiç dikkate alınmasa da,dar bir çerçevede değerlendirilse de ... söylenen şudur)

'Hucurat/14....İman ettik” dediler. De ki: - siz İman etmediniz. Öyle ise, “iman ettik” demeyin. Fakat boyun eğdik..İslâm'a girdik (zahiren teslimiyet gösterdik) deyin. İman henüz! kalplerinize girmedi...”

an layışı da insana kalmış : )

Öncelikle yanıtladığınız için teşekkürler.İmanın Hucurat Suresindeki anlamı çok önemli ve imanın (emin olmanın)inancı da aşan bir seviyede ele alındığına işaret ediyor.Yani inanç ,sorgulanan, deneylenen bir aşama olarak imanın alt basamağı.Bu anlamda iman, bilgisizlikten bunalmışlık ya da sığınma değil, aydınlanmanın ta kendisi oluyor.Oysa günümüzde İslam dininin çıkmazlarından biri de, inancı atlayan, bilimi ve bilgiyi aşağılayan, düşünmeyi din düşmanlığı sayan öğretim sistemidir.İmanı ezberletilmiş 6 şarta bağlı kılan bu sistemde , Amentü okuyabilen herkes mü'minlikte yarışıyorken, İslam ülkeleri (Türkiye de dahil) bilgi üretiminde/tüketiminde, insan haklarında, okur-yazarlıkta, planlamada, gelir dağılımında, siyasal şeffaflıkta, adalette, temizlikte, sağlıkta....yazmakla bitmez...yerlerde sürünüyorlar.Demek ki Hucurat Suresindeki iman değil yaşanmakta olan.Benim sözünü ettiğim içi boşaltılmış fikir tembelliği...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Aslinda ilginc olan bu sorunun Turkiye cografyasi ve toplumu icin sorulmaz olmasi gerekirken,soruluyor olmasidir.

Turkiye cografyasi tarihi her donemde her turlu etik fark olarak bir suru topluma ve farkli halklarina ev sahipligi yapmis olmasina ragmen ve bu turlu tarihsel bir mozayiktan filozoflar ve bilim adamlari cikamamasi nasil aciklanir.

Bunun tek bir aciklamasi vardir. Felsefe de bilim de DUSUNCE URETIMI GEREKTIREN konulardir.

Eski yunan filozoflarinin her seyi serbestce sorgulayabildikleri tarihi donem, hristiyanligin gelisi ile karanlik bir doneme girince felsefe ve bilim taa ronesansa kadar bir ilerleme kaydedememistir.

Turkiye topraklarina donersek, bu hristiyanligin her turlu baskici, zorlamaci, mudaheleci suru psikolojisi ve korku felsefesi; selcuklularin "zorla" musluman edilmesinden sonra Anadolu'ya da yayilmistir.

Osmanli, dusunceye hic bir zaman onem vermemis, baskici, teokratik ve monarsik bir idare sekli ile, her turludusunceye ve islam disindaki her turlu dini renge sans tanimamistir.

Ayni durum, TC ile birlikte bu sefer milli ve etnik TEKLESTIRME politikasi ile dusuncenin onune set cekmistir.

Bunlarin yaninda Turkiye topraklarinda, birey yetistirimi, sivillik anlayisi v.s. hic bir zaman olmamistir. Bu da tum vatandaslarin, sadece toplumsal duzeyde ve oda kutuplasarak, biz/oteki ayrimli bir duygusal akil yuruttugunu goruruz. Suru psikolojisi ve korku felsefesi, Turkiye topraklari uzerinden Osmanli'dan itibaren hic yok olmamistir.

Bireyi olmayan toplumun, bilinci ve farkindaligi da olmaz. Birakin dusunmeyi, genelde sadece dogumdan verilen uygulanir ve buna karsi cikilirsa da kisi, toplumsal olarak afaroz edilir.

Kisaca insan haklari, evrensel hukuk birey yetismememe, hak ve ozgurluklerin taninmasi, sivil ve normal bir toplum yapisindan uzak cografyada; her nekadar her turlu farkli halklarin her turlu farkli mirasi olsa da, ne bir filozof, ne de bir bilim adami yetisemez.

Hem boyle bir alt yapi yoktur, hem de boyle bir ust yapi algisi yoktur.

Her turlu dusunceye her yonuyle sekte vuran bir parti devleti anlayisi birakin filozof ve bilim adami yetistirmeyi, saglikli dusunebilen sivil ve hak ve ozgurluk taniyici bir toplum da olamaz.
 

kestanmis

Üye
Yeni Üye
Katılım
21 Tem 2011
Mesajlar
110
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Dinin bilimi önlediğini burada da görebiliyoruz. Dediğiniz gibi Avrupa'da kliselerin etkisi kalktıktan sonra bilim alanında gelişmeler yaşandı. Aslında din bilimi önlüyor demek tam olarak da doğru değil. Dinin sorgulanamaz özelliğini kendi çıkarları doğrultusunda kullanan din adamları bunun asıl sebebidir. Ama işin kökünde dinin sorgulanamaz özelliği yattığı için, suistimale çok açık olduğu için dinin tehlikeli olduğunu ve bilimi önlediğini söylemek çok yanlış olmaz sanırım...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst