Toplumsal Kuskunluk

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde phi tarafından oluşturulan Toplumsal Kuskunluk başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,245 kez görüntülenmiş, 7 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Toplumsal Kuskunluk
Konbuyu başlatan phi
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan ignostik üye

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Toplumsal yaşamın gerçek evreninde, toplumsal bellek, bilinç ve zihinsel açılımları doğru olarak açımlayacak kültürel verilerin içerik bütünlüğü yok edilmiş ve edilmekte. Toplumsal yaşam gerçekliği var mı yok mu belli değil. Kendi bilgi biçimini gözleyecek, gözlemleyecek bilgi derecemizin hassas ayarı bozulmuş. Her türlü saçmalık özgürlüğü toplumsal yaşama ambargo koymuş.
Bu yazı başka bir yazı. Yazı olmaya küsmüş bir yazı. Yazılırken bilincime küs olmuş bir yazı. Bazen acı, bazen sızı. Zihnimin hem oğlu, hem kızı. Zaman ötesinden gelip mekânı da öteleştirerek yazılması istenen bir yazı. Körün taklit yapması gibi yazıyı da taklit etmek istemeyen bir yazı. Ne yazı ne yazı değil. Sabah kırağısı gibi olmaktan hoşlanmayan küskün bir yazı. Benliğin yitik ülkesindeki yaylaların yalnız evlerin küskünlüğüne özlem duyan bir yazı. İşte öyle, böyle, şöyle bir yazı.
Küskün yüzlerdeki buruşuk ve kırışıklıkların sonrası olmayan bir geleceğin ortaya çıkışıyla yüzlere yansıdığı bir gerçek. İç dünyamızdaki okyanus dalgalarının yüzdeki yansımaları, hayat gerçekliğinin ne olduğunu zaten göstermekte. Yaşama küskünlük, yaşam eylemsizliğinin de sebebi oluvermekte. Toplumsal gerçeklik duygumuz, tıpkı bireysel gerçeklik duygumuz gibi küstürülmek istenmekte. Gerçekliği gerçeklik olarak yaşama yerine, koca bir ruhsuzluk gerçekliğine köle olmamıza kapı açılmakta. Gerçeklik bilincimiz ve gerçekçilik bilincimiz üstüne gerçek ve sanal dünyalardan atom bombası üstüne atom bombası atılmakta. Toplumsal güvensizliğin, inançsızlığın çiçekleri sulanmakta. Küsülenler hep dışlanmakta. Küstürenler tehdit ve tehlikeyi umursamamakta.
Toplumsal yaşamın gerçek evreninde, toplumsal bellek, bilinç ve zihinsel açılımları doğru olarak açımlayacak kültürel verilerin içerik bütünlüğü yok edilmiş ve edilmekte. Toplumsal yaşam gerçekliği var mı yok mu belli değil. Kendi bilgi biçimini gözleyecek, gözlemleyecek bilgi derecemizin hassas ayarı bozulmuş. Her türlü saçmalık özgürlüğü toplumsal yaşama ambargo koymuş. Gerçeklik bile kendi gerçekliğini aşmaya zorlanmakta. Toplumsal bilincimiz niceliklere köle, niteliksizliğe esir edilerek içini çeke çeke ağlamakta. Derdine kendi derman aramakta. Millet olarak kendimizi hiç etmemiz tavsiye edilmekte. Bir şey olmamız yerine herhangi bir şey olmamızın daha iyi olacağı öğütlenmekte.Kendi kültürüne küskünlük,küskünlük kültürüne dönüştürülmekte.İlerleme inancına bağlılık küstürülerek geleceğe güven duygusu zedelenmekte. Düşmanca önyargıların toplumun her kesimine yerleştirilmesi projesi uygulamaya konmakta.
aldiana
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Millet olarak kendimizi hiç etmemek için neler yapmalıyız size göre?
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Kendisine faydasi olmayan birinin milletine faydasi olamaz. Epistemik toplumlarin zaaflarindan birisede bireyin kendinden daha cok topluma faydali olma cabasidir. Oysa birey kendi icerisinde sorumluluklarini yerine getirirse ki bu devletine olsun, ailesine olsun, milletine olsun, isine olsun. Hiclik denen sifat yerini varligin kendisine biracaktir.
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Bireyin ailesine, devletine, işine vs. karşı yerine getirdiği sorumluluklar bireyi var mı eder yoksa toplum içinde mi var eder?
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Sorumluluklar bireyin insani yapisi ile alakalidir. Bireyin varligi hususunda elbette toplumun onemi buyuktur. Birey varligini kavramasi icin baska birseylerin varliklari ile tanismali ve bilmelidir. Yaratilistan bu yana ve varlik felsefesinin sorunlarindan biridir de bu. Birey toplumla vardir. Mantik olarak baktigimizda bir turun kapsamina giren somut varlik bireyken, ruh bilimi buna insan topluluklarini olusturan insanlarin benzer yanlarini birbirlerinde tasiyan fakat kendine ayri ayirt edici ozellikleri olan canli olarak gorunmektedir. Toplum bilimi ise bireyin tanimini soyle yapar toplumlari olusturan dusunsel, duygusal, iradeyle ilgili nitelikleri toplum icinde belirlenen insanlarin her biri. Peki simdi size soruyorum? Sizce hangisi hangisini var eder?
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
İnsan hem bir türün parçasıdır hem bir toplumun parçasıdır hem de bireydir.Birey kendi başına bir şey yapamadığını toplumsal güçle anlar.Çünkü onaylanmak zorundadır bu bir ceza yaptırımına kadar gidebilir.Topluma benzer davranarak toplum içinde daha çok yer alır fakat aslında kendini varedemez.Bir süre sonra sürü mantığı ile hareket etmeye başlar.Kendi özgün yapısını bir milletin dar sınırları içine hapseder.Sorumluluk ise toplumun sözde daha düzgün işleyişine olanak sağlayan dayatmalardan ibarettir.İnsan toplumsal sorumlulukara özgüvenini, bağımsızlığını, özgünlüğünü kurban etmiştir.İlkel kabilelerde kabile kurallarını yerine getirmek daha insancıl olabilir.Fakat egemen sınıfların olduğu yerde toplumsal sorumluluk bir zorunluluktur.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Toplumsal gerçeklik duygumuz, tıpkı bireysel gerçeklik duygumuz gibi küstürülmek istenmekte.
Buna tamamen katılmamak el de değil..
Gerçekliği gerçeklik olarak yaşama yerine, koca bir ruhsuzluk gerçekliğine köle olmamıza kapı açılmakta. Gerçeklik bilincimiz ve gerçekçilik bilincimiz üstüne gerçek ve sanal dünyalardan atom bombası üstüne atom bombası atılmakta. Toplumsal güvensizliğin, inançsızlığın çiçekleri sulanmakta. Küsülenler hep dışlanmakta. Küstürenler tehdit ve tehlikeyi umursamamakta
Topluma küsme insanın bencilliğine ve olmayan organizasyonuna küsme mi? Bilmiyorum. İnsanın özünde iyi olduğuna inanıyorum..
Her türlü saçmalık özgürlüğü toplumsal yaşama ambargo koymuş.
Bireysel yaşam, istenç denen toplumsal yaşamı belki de gölgeliyor
... küskünlük,küskünlük kültürüne dönüştürülmekte....
hassas ruhları eleme operasyonu...
Bu arada adminsiniz. Gönderilerini düzenleyebiliyorsanız bunu büyütebilirsiniz. Telefonu bilmiyorum ancak bilgisayarda okumuyor.
 

ignostik üye

Filozof
Uzaklaştırılmış
Katılım
1 Ocak 2021
Mesajlar
969
Tepkime puanı
131
Puanları
43
Yaş
57
Konum
Mars gezegeni.
Üniversite Bölümü
felsefe
Bu anlamsiz dünyada.sinav olmadigini
Cok ilginc bir anektodla anlamak mumkun.
1.kendi turunu yiyen.ilk insanlar.(yamyamlar)
2.kendi turuyle beslenen.
Canlilar.
3.surekli artan nüfus.(denge sacmaligi)
4.determinist kurallara bagli yasam turleri.
5.zehirli mantarlar.
6.genetik hastaliklar.
7.down senromu.
8.erkekte kadin organi meme.
9.deliler.(deliler nasil sinanir??
Gordugunuz gibi.
Aslinda bir hiciz.
Birazcik nhilizm
Birzcukta.ignostisizm azicikta.panenteizm
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst