Tıklım Tıklım Yalnızım

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde Aksiyom tarafından oluşturulan Tıklım Tıklım Yalnızım başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,592 kez görüntülenmiş, 19 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Tıklım Tıklım Yalnızım
Konbuyu başlatan Aksiyom
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

Aksiyom

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Tem 2009
Mesajlar
569
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
32
Tıklım tıklım yalnızlaşıyorum,içsel olarak çoğalırken toplumsal yalnızlaşıyorum.Kendimde şeyleri varederken kendimi bilgiyle düşünceyle donatırken gittikçe etrafımdakiler bana itici geliyor; ahmakça aşklar,seviyesiz düşünülmeden yapılan konuşmalar,at gözlülükler,olgunlaşmamış çürük insanlar dayanılmaz şeyler haline geliyor.Anlaştığım hoş vakit geçirdiğim insanların sayısı azalıyor.Belki mükemmeliyetçi bir yapım olduğunu düşüneceksiniz ne yalan söylim bende düşünmedim değil ama herkeste bir haber ,bir düşünce mantığıyla bunları yıkmaya çalışıyorum.En ahmak kişiden bile birşeyler alabileceğim düşüncesine alıştırıyorum kendimi.'Hoş onunda bir varoluş sebebi var' diyorum içten içe...sonra tıklım tıklım yalnızlaşıyorum!
 
K

kuzeys

Ziyaretçi
bu yüzyılda çoğul sevinçler, hüzünler varmı ki tekil sezernişlerin bir önemi olsun, başta emeğine, sonra ürününe ve kendine yabancılaşan insan tanımıyorsa kapı komşusunu tanıyabilir mi betonarme binaların arasında kaybolmuş kendini ve kendi ile birlikte hayata dair anlam ve izler arayan diğer insanları. Kim söylüyor kulağımıza bilmiyorum ama eski bir şarkının mırıldanmasından başka bir şey değil insanın çoğullaşması ve isanın kanına bandırlıp bölüşülen ekmeğin çoğalması. İnsan büyükdükçe olgunlaşmışıyor, çaresizleştikçe olgunlaşıyor. Çünkü çare ve çaresizlik doğası göreği tanımlanmış kurgusu ve kritiği yapılmış bir ön koşuldur. Ve bu koşulun atölye ve sahne kısmı bizim mükemmelliyetçilik dediğimiz kısmı ile onure edilsede o aşamada yaşadıklarımız ve o yaşananlardan edindiklerimiz soğutur bizi dış dünyadan.. İçimizde büyümemiz ve beklenmedik yollar almamız pek önemli değildir kendimizi beğenip tamamlayabilmek adına.. Nitchez'in dediği gibi ''çöl çoğalır; vay haline içinde çöller saklayanın...
 

nehir

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
24 Haz 2008
Mesajlar
18
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
2023
Yalnızlık değil bu ruh hali, bence kayıplar ülkesinde kayıpları farklı kimlikleriz,farklılık; artık bunca yüzyıl sonra acıtır oldu insanları...Beklentiler,arayışlar,amaçlar değişir oldu maddiyatla maneviyat arasında.Maneviyat herkesin eskiciye sattığı bir eşya oldu,biz de eskiciye pencerelerden bakan çocuklarız,herşeye inat masum...Her evde varolan bu pencereler artık kapalı gün ışığına.Ya da seni bizi yalnızlaştıran insanlar kapalı ışığa.Bırak güneş içeri girsin...
 

Aksiyom

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Tem 2009
Mesajlar
569
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
32
bu yüzyılda çoğul sevinçler, hüzünler varmı ki tekil sezernişlerin bir önemi olsun, başta emeğine, sonra ürününe ve kendine yabancılaşan insan tanımıyorsa kapı komşusunu tanıyabilir mi betonarme binaların arasında kaybolmuş kendini ve kendi ile birlikte hayata dair anlam ve izler arayan diğer insanları. Kim söylüyor kulağımıza bilmiyorum ama eski bir şarkının mırıldanmasından başka bir şey değil insanın çoğullaşması ve isanın kanına bandırlıp bölüşülen ekmeğin çoğalması. İnsan büyükdükçe olgunlaşmışıyor, çaresizleştikçe olgunlaşıyor. Çünkü çare ve çaresizlik doğası göreği tanımlanmış kurgusu ve kritiği yapılmış bir ön koşuldur. Ve bu koşulun atölye ve sahne kısmı bizim mükemmelliyetçilik dediğimiz kısmı ile onure edilsede o aşamada yaşadıklarımız ve o yaşananlardan edindiklerimiz soğutur bizi dış dünyadan.. İçimizde büyümemiz ve beklenmedik yollar almamız pek önemli değildir kendimizi beğenip tamamlayabilmek adına.. Nitchez'in dediği gibi ''çöl çoğalır; vay haline içinde çöller saklayanın...
Çöl büyüyor;vay haline içinde çöller olanın!
Taş sürtüyor taşa,çöl yutuyor ve boğuyor.
Ölü canavarın kıvılcımlar saçan kahverengi gözleri sabit,çiğniyor-hayatı çiğnemek onun..
Unutma,zevkin yiyip bitirdiği ey insan!
Taş sensin çöl ve ölüm de sen...
Düşünceme cümlelerinle anlam olduğun için ve kendimde düşünmemi sağladığın için sonsuz saygılarla teşekkürlerimi iletirim.
 

Aksiyom

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Tem 2009
Mesajlar
569
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
32
Yalnızlık değil bu ruh hali, bence kayıplar ülkesinde kayıpları farklı kimlikleriz,farklılık; artık bunca yüzyıl sonra acıtır oldu insanları...Beklentiler,arayışlar,amaçlar değişir oldu maddiyatla maneviyat arasında.Maneviyat herkesin eskiciye sattığı bir eşya oldu,biz de eskiciye pencerelerden bakan çocuklarız,herşeye inat masum...Her evde varolan bu pencereler artık kapalı gün ışığına.Ya da seni bizi yalnızlaştıran insanlar kapalı ışığa.Bırak güneş içeri girsin...
Güneş girdi içeri kadın korktu bu parlaklıktan hemde şaşırdı.Kendini yalnızlaştırdıklarını gördü ve ıslık çalarak ışığın üstünde yürüdü kadın! Teşekkürümdür.
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Kim yalnız değil ki sevgili aksiyom zaman zaman? Tıklım tıklımlıklarla kah,kah kendi başınalıkla dopdolu yalnızlıklar...
Başarı kendini yalnızlamamakta oysa...Elden ne kadar gelir,ne kadarı mümkün olursa..
Nasıl olursa yalnızlık, o tür olsun, yalnızsanız da Şarkılar sağolsun:)
 

efefel

Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Şub 2010
Mesajlar
202
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
çoğalan türler

ben,biz insanların kendi aramızda türlere ama sayısız türlere bölündüğümüzü düşünüyorum.
iç dünyamız türümüzün ismi.
kaplan ile zebra arasında ne denli büyük fark varsa,bu insanlar arasındada o kadar fark var.
belki de kaplan zebrayı o da diğerini komik,şapşal,anlamsız dahi görebilir.çünki hakikaten de çook fark var.
tabi insanlar arasındaki bu türleşmede bazı türler oldukça çok ken bazıları çok az yada istisna olabiliyor.
bu az olanlar yada istisnalar,yaşadıkları çevrede türünün tek örneği ise yaşananlar zor olur tabi.
yapılması gereken ne peki?
?????
 

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Yalnızlık üzerine o kadar yazıldı çizildi. Fikirler söylendi. Tartışıldı. Herkes kendine göre yaşamından kesitler ortaya koydu. Tabi bu konu üzerinde gerçekten burada yazılanlar yalnızlık üzerine oldukça anlamlı güzel ifade edilmiş. Gelinen noktada hangimiz aldığımız fikirler düşünceler karşısında eyleme geçtik yaşamda bir şeyleri değiştirmeye çalıştık. Veya hangi noktada sorun üzerinden çözüm üretip uygulamayı denedik. Veya gelinen noktada çözüm ürettik mi kendimiz için veya yalnızlıkla çırpınan hepimiz için. Yalnız olduğunu düşünen içsel çekişmeler yaşayan, yabancılaşan bizler bir düşünün bir araya gelsek bu acımızı dindiririmi? Hep şikayet ederiz ya çevremizle olan iletişimsizliğimiz faklılığımız veya kendimizi öyle hissetmemiz.bilseydim böyle olacağını birleşelim örgütlenelim derdim.:) ama biliyorum ki bizler kendi iç benliğimizle bile anlaşamıyoruz sorunlar yaratıyor içinde kayboluyoruz. Zaman geçtikçe labirentleşen bu kısır döngü bütün dünyamızı kaplamaya başlıyor. Ve aynaya en son baktığımızda bir adım bile atmadığımızı görüyoruz. Yoksa bizi besleyen bu duygularımızı bu karşıt düşünceler olmasın sakın. Bir düşünün çevremizi değiştirsek sosyal olarak kültür olarak hava olarak iş olarak her şeyi ile biter mi sanıyorsunuz bu acılar. Bir daha düşünülelim belki yanlış bir tespit yapıyor ve asla ulaşamayacağımız doğrunun peşinden gidiyoruz.alışkanlıklarımızdan vazgeçemiyoruz bedel ödemekten korkuyoruz emek vermekten belki yeri geldiğinde sevmekten bile.. Saygılar herkese.
 

Aksiyom

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Tem 2009
Mesajlar
569
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
32
Yalnızlık üzerine o kadar yazıldı çizildi. Fikirler söylendi. Tartışıldı. Herkes kendine göre yaşamından kesitler ortaya koydu. Tabi bu konu üzerinde gerçekten burada yazılanlar yalnızlık üzerine oldukça anlamlı güzel ifade edilmiş. Gelinen noktada hangimiz aldığımız fikirler düşünceler karşısında eyleme geçtik yaşamda bir şeyleri değiştirmeye çalıştık. Veya hangi noktada sorun üzerinden çözüm üretip uygulamayı denedik. Veya gelinen noktada çözüm ürettik mi kendimiz için veya yalnızlıkla çırpınan hepimiz için. Yalnız olduğunu düşünen içsel çekişmeler yaşayan, yabancılaşan bizler bir düşünün bir araya gelsek bu acımızı dindiririmi? Hep şikayet ederiz ya çevremizle olan iletişimsizliğimiz faklılığımız veya kendimizi öyle hissetmemiz.bilseydim böyle olacağını birleşelim örgütlenelim derdim.:) ama biliyorum ki bizler kendi iç benliğimizle bile anlaşamıyoruz sorunlar yaratıyor içinde kayboluyoruz. Zaman geçtikçe labirentleşen bu kısır döngü bütün dünyamızı kaplamaya başlıyor. Ve aynaya en son baktığımızda bir adım bile atmadığımızı görüyoruz. Yoksa bizi besleyen bu duygularımızı bu karşıt düşünceler olmasın sakın. Bir düşünün çevremizi değiştirsek sosyal olarak kültür olarak hava olarak iş olarak her şeyi ile biter mi sanıyorsunuz bu acılar. Bir daha düşünülelim belki yanlış bir tespit yapıyor ve asla ulaşamayacağımız doğrunun peşinden gidiyoruz.alışkanlıklarımızdan vazgeçemiyoruz bedel ödemekten korkuyoruz emek vermekten belki yeri geldiğinde sevmekten bile.. Saygılar herkese.
Kendimde düşünüp çok kez eyleme geçiyorum sevgili şehrin yabancısı,bazen eskiden hiç istemeyeceğim ortamlara dahi giriyorum ve o insanların kendi çapımda felsefesini yapıyorum.Bu tür sosyal yaşamdaki mihenk taşım önceden planlanmış düşünülmüş olması.Örneğin bir konuşma yapıcağım zaman önceden planlıyorum olasılıkları döküyorum neyle karşılaşıcağım nasıl yanıt vereceğim gibi kritikler,ön hazırlıklar yapıyorum.Hoşlanmadığım ve önceden tasarladığım birşeyle karşılaştığım zaman hafif bir gülümsüyorum içimdende 'biliyordum bunu söyleyeceğini' diyorum ve aklımdaki planladığım olayı rahatlıkla aşıyorum.Korkmuyorum önemsiyorum,emek veriyorum.Sevmeye bile...
Saygılarla.
 

efefel

Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Şub 2010
Mesajlar
202
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
ne yapılması gerek?
bknz aşağıda çoğalan türler.
tür değiştirmeye çalışmamak gerek bence.bu arada tür benzetmesi yaptım yanlış anlaşılmaktan korkarak.
kaplan ve zebrayı örnek vermiştim burada ise geğik ve ceylan ı örnek vericem
bir geğik sürüsü içinde bir ceylan varsa yada iki
o ceylan muhtemelen yanlızlık çeker.diğerleri gibi olmaya çalışıp kendi türünün yokolmaya yüztutması bana pek doğru gelmiyor.
bu türleri örnek verdim çünkü insanlarda bu denli türleşmiş durumda,insanlar birbirlerine benzeseler de türler arasındaki fark felsefeleriyle,akıl yürütme,duygular,tepkiler... gibi özellikler. bir önceki yorumumda eklediğim üzre.
yanlızlık yaşanmalı.
sonuna kadar yanlızlık yaşanmalı.
bence sizde yaşayın sayın aksiyom
yanlızlık,stres... çözümü bu duygular getiricek zaten.
önemli sebeplerden dolayı yaşanan bu yanlızlık bize yetişmese bile bizden sonraki nesillerde çok işe yarayacak eminim.türünüzden taviz vermeyin derim...
saygılar...
 

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Yaşamak arayıştır. Heyecandır, adrenalindir. Fakat bunları iç benlik ile yaşamaktır veya egolarımız değimlidir bize yöneten? Ne kadar gem vura biriz arzularımıza. Sürekli törpülemek duyguları. ve görsel yaşamak eksiltendir hayatı. Her şeyi önceden görerek düşünerek olacağını bilmek ve yönlendirmek olan anı yok saymak değimlidir. Olanı bulmak mıdır yoksa kaybedileni istemek mi? her gün yeniden başlarken eksilen bizden midir, yoksa doğan güneşin batarken bıraktığı aydan mı?
İnsan eskiden her zaman söylerim daha mutlu idi çünkü acıyı sevinci huzuru yaşardı şimdi görüyor yaşamaya fırsat kalmıyor. Bir aşk filmi izlemek ile aşk aynı şeymidir, uçurumdan attık gerçeği hayali ile yaşıyoruz. İnsan yaşarken nasıl mutlu olur çok sade kaçtı sıradanlığı geçelim farkında olmak farkında lığı yaşamak değildir. Bizi heyecanlandıran duygularımız var ise ve kaybolmadıysa arzulanan eksiklik bizde değil midir? Huzurun anlamını bilmek onu yaşıyoruz anlamına gelmiyor. Kendimiz mahkûm etmişiz, derinliklerimize. Oysa ne güzeldir bir yapraktaki su damlası. Bir erkek için bazen değil midir bütün yaşamın anlamı o şuh kadının gözlerinde veya tam tersi bir kadın da baka bulur erkekte arayıştır var olan sürekli. Hüzün mevsimi değildir gelen baharı çığlıkları içimiz titreten. Yeni bir günün yürekte bıraktığı nefesin yansımasıdır. Her acı güzeldir kendini bulur bir gün. Bulur sevincin kollarında. Yeniden keşfetmiyorsak dünyayı. Aramıyorsak var olanı boşluk ve bir güvercinin çırpınışının sesi kalıyor bize. Hep aynı donuk bakış görüyorum onlarca farklı gözde. Perdeci kapatıyor sahneyi şimdi kim seyirci kim oyunda sanandır kendini eskiden bir dilim ekmekti paylaşılan ve o andı sevginin rengi şimdi büyütüyor hırçın haykırışlar acının tonlarını. Beklenen bir gün vardır sanki acılar sona erecektir güzeldir saftır doğaldır o gelmiyorsa gecenin karanlığında bıraktık yine bütün bedenimizi.
 

Aksiyom

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Tem 2009
Mesajlar
569
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
32
Herşeyi önceden planlamamın olanıksızlığı, anın değersizliğini beraberinde getirir.Ama bazı konular vardır ki bunlara önceden bir hazırlık ve prova yapılmalıdır çünkü bu olay mesleğiniz ve bu meslekte sayısal hesaplara dayanıyorsa buna ihtiyaç fazladır.Bu yapılanımın anı değerli kıldığı inancındayım.İnsan eskiden her zaman söylerim daha mutlu idi çünkü acıyı sevinci huzuru yaşardı şimdi görüyor yaşamaya fırsat kalmıyor. Bir aşk filmi izlemek ile aşk aynı şeymidir, uçurumdan attık gerçeği hayali ile yaşıyoruz'' Buraya sonuna kadar katılıyorum bu sayede tekdüzelik geliyor ve farkındalık yok oluyor.Aşkı hep aykırı yerlerde arıyoruz hep izlediğimiz gibi imkansız aşkı seçiyoruz amaç duyguların yenilgisini narsistçe yaşamak.Ve sonrasına güzel anlatımınızla birlikte katılıyor ve teşekkürlerimi iletiyorum.Saygılar.
 

ayşenur

Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2010
Mesajlar
236
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Çöl büyüyor;vay haline içinde çöller olanın!
Taş sürtüyor taşa,çöl yutuyor ve boğuyor.
Ölü canavarın kıvılcımlar saçan kahverengi gözleri sabit,çiğniyor-hayatı çiğnemek onun..
Unutma,zevkin yiyip bitirdiği ey insan!
Taş sensin çöl ve ölüm de sen...
Düşünceme cümlelerinle anlam olduğun için ve kendimde düşünmemi sağladığın için sonsuz saygılarla teşekkürlerimi iletirim.


ölü bir ruh açmak için kalbini sabaha dek dolandı yeryüzünü
ve dedi ki :

ben gerçek bir ölüyüm işte!
artık toprakların yutamayacağı
kimselerin ziyaret edemeyeceği
hiçbir şeyin sesine ses veremeyeceği çünkü işitemeyeceği

kendinden tiksinen
yalnızlığında gizlenen bir ölü

sorularına karşılık alamayan
isyanı duyulmayan
lanetli sorularıyla geçememiş çölü
gönlü ölü...


kendimce
 

Aksiyom

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Tem 2009
Mesajlar
569
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
32
ölü bir ruh açmak için kalbini sabaha dek dolandı yeryüzünü
ve dedi ki :

ben gerçek bir ölüyüm işte!
artık toprakların yutamayacağı
kimselerin ziyaret edemeyeceği
hiçbir şeyin sesine ses veremeyeceği çünkü işitemeyeceği

kendinden tiksinen
yalnızlığında gizlenen bir ölü

sorularına karşılık alamayan
isyanı duyulmayan
lanetli sorularıyla geçememiş çölü
gönlü ölü...


kendimce

Yine beni şaşırtıyorsun, kalemindeki kelama, çölü geçemeyen ölü gönüllere sonsuz teşekkürümdür.
 

serkan.idealist

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
29 Haz 2010
Mesajlar
21
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
48
evet.yalnız olmak zor.daha zor olan yalnızlığına gülümseyememek.yalnız olmak çok klasik.onu makul karşılamak ve
onunla dalga geçmek.bütün mesele bu.yalnızlığına arkadaş ol.onu yalnız bırakma.onu sev.
 

Aksiyom

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Tem 2009
Mesajlar
569
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
32
evet.yalnız olmak zor.daha zor olan yalnızlığına gülümseyememek.yalnız olmak çok klasik.onu makul karşılamak ve
onunla dalga geçmek.bütün mesele bu.yalnızlığına arkadaş ol.onu yalnız bırakma.onu sev.

Düşüncem evrildi!
Yalnızlık, inançsızlığın eseri!
Yaratana karşı çıkma ve hakikati örtme çabalaması!
Her daim O'nunla olan gönüllere, yalnızlık ne büyük gam!
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
forumun açılışındaki tesbit görüş farklılaşmasından kaynaklı iletişimsizliğin yarattığı uzaklaşmayı tarif etmektedir. kişisel yanın çoğalırkan toplumsal yanın zayıflaması/azalması buna işaret etmektedir. bu durum gerçek anlamda bir yanlızlık mıdır? ben bu durumun göreceli bi yalnızlık olduğunu düşünmekteyim. bu durum gerçel yalnızlık değildir. çünkü insanın iletişim kurabilmesi için çok sayıdaki özne ile bir arada olması gerekmiyor; düşünsel iletişimin olmadığı yerde çok sayıdaki özne kalabalıktan öteye geçmeyecektir. yalnızlık, her iki olgunun birlikte olduğu yerde başlar; kişisel/özneldir...
 

Aksiyom

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Tem 2009
Mesajlar
569
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
32
forumun açılışındaki tesbit görüş farklılaşmasından kaynaklı iletişimsizliğin yarattığı uzaklaşmayı tarif etmektedir. kişisel yanın çoğalırkan toplumsal yanın zayıflaması/azalması buna işaret etmektedir. bu durum gerçek anlamda bir yanlızlık mıdır? ben bu durumun göreceli bi yalnızlık olduğunu düşünmekteyim. bu durum gerçel yalnızlık değildir. çünkü insanın iletişim kurabilmesi için çok sayıdaki özne ile bir arada olması gerekmiyor; düşünsel iletişimin olmadığı yerde çok sayıdaki özne kalabalıktan öteye geçmeyecektir. yalnızlık, her iki olgunun birlikte olduğu yerde başlar; kişisel/özneldir...

Tıklım tıklım yalnızlaşmadan kasıt tamda dediğiniz gibi, özne kalabalığı yalnız olmama durumunu gerektirmenin tam aksi daha da çok yalnızlaştırıyor bireyi.

Muhabbette başlıyor bir olma durumu, samimeyetin devamında gönüllerin muhabbetinde.
 

serkan.idealist

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
29 Haz 2010
Mesajlar
21
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
48
yalnız olmak seni yüceltiyor,aksiyom.çünkü,haklı olduğundan kesinlikle eminsin.böylece aslında sen yalnız değilsin.
ne mutlu sana.
 

UpBot

Kahin
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2021
Mesajlar
1,017
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Teşekkürler. Konuyu güncel tutalım herkes görsün :)
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst