Tartışmanın Keyfi

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde Nejdet Evren tarafından oluşturulan Tartışmanın Keyfi başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,489 kez görüntülenmiş, 31 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Tartışmanın Keyfi
Konbuyu başlatan Nejdet Evren
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Tartışmak keyifli bir uğraştır. Tartışırken hem yeni düşünceleri ediniyor ve hem de yeni düşünceleri geliştirebiliyorsanız; bu keyfin nasıl bir şey olduğunu anlayabilirsiniz. Tartışmak yüksek sesle kavga etmek değildir ki çekilmez olsun...İnsan, konuştuğu/diyalog kurduğu ölçeklerde sosyal varlığını gerçekleştirebilen bir türdür; gerçi diğer türler arasında da iletişim vardır ve fakat insan türü bu konuda diğer türlerden bir hayli ileride görünmektedir. Bu fark insanı üstün kılmaz. Ancak, onu farklı kıldığı da kesindir. İnsan, neden tartışama yerine kavgayı/sürtüşmeyi seçer ki?! Egosuna yenik düştüğünden ve tartışmanın keyfini çıkartamamaktan olsa gerek...İnsanı diğer türlerden ayıran önemli farklardan biri de bilinçli tercihlerinin ürünü olmasıdır. Ezber tercihler birer dayatmadır ve bilinçle ilgili değildirler. Öyle ise, tartışmanın keyifli olabilmesinin bir ön-koşulu var demektir; ezberden uzak durmak?

Bunu ne denli başardığımız kendimizle yapacağımız iç-hesaplaşma ile ilgilidir? Değil mi?
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
hele ezberimizi, 'tabumuz' kılmışsak ya da 'kendi kimlik ve kişiliğimizin bir parçası olarak algılıyorsak'; 'tartışma keyfini' bir yana bırakalım; tartışılabilir bir insan ( ki aslında bu, 'normal' insandır..) olmaktan bile çıkarız... ve eğer, durum buysa, ne yazık ki, 'sakatlanmışız' demektir ...
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
insan bu keyfi neden kaçırmak/ıskalamak ister? her şey bir yenisine yerini bırakmayacak mı? "her ağacın kurdu, özünden olur"muş diye boşuna denmiyor;ağacı kesen baltanın sapı da ağaçtan değil mi? gerçi motorlar icad oldu da odun yerini metal parçaları aldı ve fakat ağaçların/ormanların fütursuz katliamı son bulmadığı gibi, sözüm ona daha teknik/profösyönel hal almakla makinenin gücü ile övünülür oldu...iyi mi oldu?
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Kitapların tadını almamış bir bilinç, kısmen ölü bilinçtir. Yaşadığımız sorunun temelinde yatan esas unsur budur. Kitap derken kağıda dökülmüş ve teknik anlamda kitap olarak nitelenebilen, oysa nitelik bakımından güdük olanları kastetmiyorum. Kişi okuma sürecinde, bu eyleminin aslında karşıdaki kişiyi (eserin yazarını) sabırla dinlemek, ondan birşeyler öğrenmek olduğunu da kavrayacaktır. Özetle, dinlemeyi ve anlamaya çalışmayı da öğrenecektir. Devamında ise, geçmişte bulunduğu noktaya bakacak ve şeyleri ne kadar az kavradığını idrak edecektir. Böylece değişimin değerini de kavrayabilecektir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
okumanın da bir keyfi vardır; çünkü onun ile tüm-zamanlardaki kişiler/düşünceler ile diyalog kurmak mümkündür; zamanda yolculuk denilen şey aslında böyle bir şey olsa gerek; ne ileri ne de geriye fizik olarak gitmek mümkün değilken düşünsel olarak etkileşim mümkün görünmektedir. diyalog, söylediğiniz gibi hem-zaman ölçülerinden aşkın, çoz-zamanlı oldukça anlamlı ve keyfli olacaktır; katılıyorum.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
üretim ilişkileri ve onun yansımaları tarafından, yalnız bedence değil, kafaca da, eğilip bükülüp, deforme edilen, çarpıtılarak, 'engellenen' insan, tartışma zevkini nasıl duyabilecek; bilemiyorum... makine çok da iyi olmadı ; ya da 'sadece' iyi olmadı...
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
insan, zamana koşulmuş, makinenin bir parçası hailine getirlimiştir; oysa onun zamanı hızlı değil, kendince olandır; zaman insan değil insan zaman hükmetmeli; makine değil insan ona hükmetmeli; demek istediğim, insan nesnelerin, tüketim objelerin esaretinden kurtulmalıdır.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
okumak, 'geçmişin en değerli insanlarıyla sohbet etmek gibidir'... diyordu biri... okumak ve yazmak, belki, insanın zaman ve uzay içindeki kişisel varoluşunun yetersizliğini -bir dereceye kadar- aşmanın bir yolu gibi...
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
insan, zamana koşulmuş, makinenin bir parçası hailine getirlimiştir; oysa onun zamanı hızlı değil, kendince olandır; zaman insan değil insan zaman hükmetmeli; makine değil insan ona hükmetmeli; demek istediğim, insan nesnelerin, tüketim objelerin esaretinden kurtulmalıdır.

kesinlikle... başka türlü çıkış yolu yoktur... nesnenin özneleştiği koşullar aşılarak, nesneleşmiş özneye, özneliği yeniden kazandırılmalıdır...
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
geçmişe dair bir özlem olmasa da bir zamanlar insanlar tek-tip değillerdi ve gereksinimleri için üretim yapıyorlardı; zamanla gereksinimlerin yerini "tüketim" denilen gereksinim olmayan objeler alamaya başladı ve o gün bu gündür insan hem özgür -rasyonalitede- hem de kendi tüketiminin kölesi -irasyonalitede- oldu; insan, her hal ve şartta sınırsız ve sonsuz bir dünya da yaşamadığını unuttu; teknolojinin devasa çarkları göz-kamaştırıcıydı ki insan köreldi; oysa ki "tüketim" yerine "kirlilik" tanımını, olgusunu görmesi için çok çaba harcamasına da gerek yoktu; yakınına bakması yeterliydi; gel-gör-ki insan yalanlara kanmak konusunda üstüne olmayan bir türün temsilcisiydi; o, doymak bilimiyordu...


dip not; bu tartışma bana keyif veriyor; katılımınızdan dolayı teşekkür ediyorum; dilerim sizler de aynı keyfi yakalarsınız...
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
insanın trajedisi, ''gereksinimleri için, çalışıp üretim yapması ve ürün fazlasını başka ürünlerle değiştirmesi'' aşamasından, sırf ve sadece pazar için üretim yapmaya yönelmesiyle başladı... bu 'yönelimin' üretici güçleri, büyütmekten başka bir faydası da olmadı... gibime geliyor...
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
"şüphe ediyorsam düşünüyorum, düşünüyorsam varım" şeklindeki aydınlanmacı düşünce, insanı temel belirleyen konumuna koymak istemektedir. düşünce ve varlık arasındaki ilişki şüphe ile çeliştirildiğinde varlığın kendisi de şüpheli bir hale girmektedir; öyle ise, "yaratıcı aklın" şüphesi kendine dair bir şüpheyi taşımamalıdır; o, peşin-var-sayılan-tabunun şüphecisidir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
"büyüme" neye göre? bu gün 7 milyar insandan 1 Milyarı açsa eğer; bu nasıl bir büyümedir? bu günkü teknoloji bu açığı kapatabilecek birikime sahip midir? evet. ancak neden kapatmak eğiliminde değidlir? "homo hominus lipus" - "insan insanın kurdudur" söylemi geçerli ve fakat aşılması gereken de bu değil mi?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
tartışıyoruz; kavga etmiyoruz,
tartışıyoruz; öğreniyoruz,
tartışıyoruz; öğretiyoruz,
tartışıyoruz; anlamaya çalışıyoruz,
tartışıyoruz; tabularımızı yıkıyoruz,
tartışıyoruz; keyif alıyoruz.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
"şüphe ediyorsam düşünüyorum, düşünüyorsam varım" şeklindeki aydınlanmacı düşünce, insanı temel belirleyen konumuna koymak istemektedir. düşünce ve varlık arasındaki ilişki şüphe ile çeliştirildiğinde varlığın kendisi de şüpheli bir hale girmektedir; öyle ise, "yaratıcı aklın" şüphesi kendine dair bir şüpheyi taşımamalıdır; o, peşin-var-sayılan-tabunun şüphecisidir.

... katılamıyorum... ne insanın (yani aslında düşüncenin) temel belirleyici olduğuna / olabileceğine; ne de, insan düşüncesi şüpheleniyor diye 'varlığın şüpheli hale düşeceğine' .... peşin varsaydığımız (!), ( aslında bir olgu olarak gözlemlediğimiz) varlık, tabu sayılmamalıdır; insan aklının da varlığın kendisinin de buna gereksinimi yoktur...
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
tabu dan kastım bu değildi; söylediklerinize katılıyorum ve eleştirileniz ile paralel çizgideyim. kastım farklı yorumlandı sanıyorum...rasyonalitenin kendisini "tabu" olarak değerlendirmek gerekir.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
"büyüme" neye göre? bu gün 7 milyar insandan 1 Milyarı açsa eğer; bu nasıl bir büyümedir? bu günkü teknoloji bu açığı kapatabilecek birikime sahip midir? evet. ancak neden kapatmak eğiliminde değidlir? "homo hominus lipus" - "insan insanın kurdudur" söylemi geçerli ve fakat aşılması gereken de bu değil mi?

üretici güçlerin büyüdüğü doğrudur... ama, bu büyümenin insan için, insanın yararına kullanılmadığı da doğrudur... (ya da, 'homo homini lupus' dan, 'homo homini homo' ya geçilememiştir henüz...)...
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
insan türünün bunu anlaması, bir açıdan idrak etmesi için ne kadar zaman geçecek bilinmez ve fakat sular 2 mt yükseldiğinde istese de istemese de bunu nesnel olarak görecek ve yaşayacaktır; o zaman geç değilse/kalınmamış ise bir şeyler değişmeye başlayacak demektir; öyle olmalı...
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
tabu dan kastım bu değildi; söylediklerinize katılıyorum ve eleştirileniz ile paralel çizgideyim. kastım farklı yorumlandı sanıyorum...rasyonalitenin kendisini "tabu" olarak değerlendirmek gerekir.

evet... anladım... işte bu tabunun üzerine gidilmeli ve akıl, 'rasyonalite'yi sorgulamalıdır...
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
insan türünün bunu anlaması, bir açıdan idrak etmesi için ne kadar zaman geçecek bilinmez ve fakat sular 2 mt yükseldiğinde istese de istemese de bunu nesnel olarak görecek ve yaşayacaktır; o zaman geç değilse/kalınmamış ise bir şeyler değişmeye başlayacak demektir; öyle olmalı...

şairin dediği gibi... /..henüz vakit varken gülüm / henüz vakit varken / paris, yanıp yakılmadan /... insan, önüne çıkan ve yeterince olgunlaşan bütün sorunları çözdü; bunu da çözebilir... umudum var...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst