Tarih Tezleri - Tarihsel Perspektif

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Tarih Kulübü kategorisinde Ferdinand Bardamu tarafından oluşturulan Tarih Tezleri - Tarihsel Perspektif başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,592 kez görüntülenmiş, 20 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Tarih Kulübü
Konu Başlığı Tarih Tezleri - Tarihsel Perspektif
Konbuyu başlatan Ferdinand Bardamu
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan birazdahaderinmavi

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
Olayların tarihinden gerçeklerin tarihine

AFŞAR TİMUÇİN

İyi tarihçiler nedensellik bağlarını araştırır, sıradan tarihçiler olayları anlatmaktan hoşlanır. Tarihle düşünsel düzeyde bağı olmayanlar nedenlerden çok olaylarla ilgilenir. Olay tarihçiliği bu yüzden insanlara daha çekici görünür. Ne var ki böyle bir tarih kavrayışı kafa karıştırmaktan başka bir işe yaramaz. Bizim ülkemizde de felsefi bakış açılarımız pek gelişmiş olmadığından olay tarihçiliği özellikle sevilir. Okul sıralarında olay ezberlemekten canımız çıkmıştır. Bizde genel olarak tarihçilik de, özel tarihçilikler de pek gelişemedi. Doğru dürüst edebiyat tarihçiliğinden de felsefe tarihçiliğinden de uzaklardayız. Hele bundan sonra iş iyiden iyiye güç olacak. Felsefe bölümlerimiz felsefe üretmek gibi bir işle yükümlü duymuyorlar kendilerini. Güvenilir felsefe tarihi kitaplarının sayısı çok azdır. Bundan sonra iş iyice zor olacak, neden derseniz artık felsefe yavaş yavaş ilahiyatçıların eline geçiyor. Dinle felsefenin aynı şey olmadığını kime anlatacaksınız? Devlete mi? Bu toplumun sözde aydın insanı dogmayla öğretiyi birbirinden ayırmak istemiyor.

Bizde edebiyat tarihçiliği de iyice yaya kalmıştır. Edebiyat alanında fikir üretecekseniz kurulu düzenin kalıplarına uymak zorundasınız. Hangi şairin ne kadar ağırlığı olduğunu kulaktan dolma pek güzel bilinmektedir. Belki de en iyi bilgi araştırma yapmadan öylece elde ettiğimiz bilgidir. Bu tür bilgiler doğrudur kaydıyla yani tehdit yoluyla öğretilmiş bilgilerdir. Örneğin Yahya Kemal'in büyüklüğünden kuşkulanmak kimsenin hakkı değildir. Ben yıllar önce bir şiir tarihi kitabı yazdım. Kitapta örnekler vererek Cumhuriyet şiirini özetledim. Bu alanda ürün çok az olduğu için kitap biraz olsun ilgi görür diye düşünüyordum. Yanılmışım. Benim zavallı çalışmam, kurulu anlayışın duvarlarına çarptı. Bu bir siyasal çarpma da olabilir, bir ticari çarpma da olabilir, ikisi de olabilir. Ben bu çalışmamda öğretilmiş kalıpların dışında aklımın yettiği kadarını yazmıştım. Bazı büyükler küçüldü, bazı küçükler büyüdü, bazı çok büyükler yarım sayfada ele alındı, bazı küçüklere iki üç sayfa ayrıldı.

Bizler saplantılarımızı ya da önyargılarımızı çok seviyoruz ve tam anlamında onların belirleyiciliğinde düşünmek istiyoruz. Falanca şair büyük mü? Onu büyük olarak ele alacaksınız. Ayrıca benim aykırı görünen bir yanım daha oldu. O da neydi? Ben burada büyük ya da küçük diyorum ama kitapta hiçbir değer ayrımı yapmadım, şairleri birbirleriyle karşılaştırırken birini öbüründen daha aşağıya ya da daha yukarıya koymadım. Özel güçlülükleri gerektiren başarılar konu olduğunda insanları birbirleriyle karşılaştırmak, bu anlamda bir değer karşılaştırması yapmak hiç hoş değildir. Bu toplumda bilinç yetmezliği yüzünden sık sık yapılır bu tür karşılaştırmalar. Picasso mu Manet mi diye tartışır mısınız? Geçenlerde koca koca adamlar Messi mi daha büyük Arda mı daha büyük diye tartışıyorlardı da gülmekten kendimi alamadım.
Tarihin doğrulayıcı ışığı olmadığı zaman yakası açılmadık yanlışlara düşeriz. Yapılacak şey olayların arasından nedenlere inmektir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst