takvim nedir ?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde T Harfinden Nedir? Başlıkları kategorisinde 5N1K tarafından oluşturulan takvim nedir ? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,304 kez görüntülenmiş, 1 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı T Harfinden Nedir? Başlıkları
Konu Başlığı takvim nedir ?
Konbuyu başlatan 5N1K
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan sakal

5N1K

Kahin
Yeni Üye
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
67,692
Tepkime puanı
2
Puanları
38
Yaş
44
Zamanı yıllara, aylara ve günlere ayıran yöntem

Bir yılın günlerini, aylarını, sayılı günlerini gösteren çizelge veya defter

Yapılacak bir işin türlü evrelerini zamana bağlı olarak gösteren program
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
tak1.jpg


Dünyada tarih boyunca değişik takvimler kullanılmıştır. Bunların çoğunda takvim başlangıcı değişiktir. Örneğin;

Türk dünyasında İslâm’dan önce ”Oniki hayvanlı Türk Takvimi” kullanılıyordu. Kullanılan bu takvim sistemine göre, yılbaşını Nevruz denilen 21 Mart’ta kutlarlardı.

Müslüman olunca, Hicri Takvim’i esas aldılar ve Mekke’den Medine’ye hicretin tarihini yani milâdi 622 yılının 20 Eylül gününü, takvim yılı başlangıcı olarak kabul ettiler.

Hindistan’da kullanılan Samvat Takvimi’nde ise, İÖ. 57 yılının 23 Şubat günü ,
Budha Takvimi’nde, İÖ. 544 yılının Pisak ayının dolunay günü,
Selefkiler Takvimi’nde, Selefkoslar’ın Gazze Zaferi’nden sonra İÖ. 312’de törenle Babil’e girişi takvim yıllarının başlangıcıdır.

Ayrıca Mısır Takvimi, Babil Takvimi, Aztek Takvimi, Maya Takvimi, Musevi Takvimi, Hindu Takvimi, Çin Takvimi ve Tamil Takvimi gibi farklı özellikler gösteren takvimlerin kullanıldığını biliyoruz.

Eski topluluklar, takvimde ay senesini kullanıyorlardı. Güneş yılı ilk defa eski Mısırlılar tarafından kullanılmıştır. Mısır’ın bu ilk güneş takvimi, M.Ö. 45 tarihinde, Roma diktatörü Jül Sezar tarafından alınmış, böylece ”Julien Takvimi” denilen Rumî Takvim doğmuştu. Julien takviminde yılın ilk ayı mart, son ayı ise şubattı. Bu takvim Milattan sonra 1582 yılında Astronom Chistopher Clavius tarafından bazı küçük değişikliklerle yeniden düzenlendiği için Papa 13. Gregorius tarafından ıslah edildi. Böylece, Gregorien takvimi adıyla batı takvimi (Efrenci Takvim) meydana çıktı. 25 Mart olan yılbaşı ise 1752 tarihinde 1 Ocak olarak değiştirildi.

Noel ve yılbaşı karışıklığı

Ne var ki, bu takvimin başlangıcına, yani 1 Ocak’a, özellikle Hıristiyanlar karşı çıktılar. Zira, onlara göre 1 Ocak’taki yılbaşı kutlamaları, 24 Aralık gecesi yapılacak İsa’nın doğum günü kutlamalarını gölgede bırakacaktı. Gregoryen Ermeniler, İsa’nın 6 Ocak’ta doğduğunu kabul ederler. Çünkü Jülyen takvimini esas alırlar. Jülyen Takvimiyle Gregoryen takvimi arasında 13 gün fark vardır. Bu fark artık zaman nedeniyle her 128 yılda 1 günlük fark oluşmasından kaynaklanır. 2100 yılında fark 14 güne çıkacağından bu Ortodoks Hristiyanların Noel’i 7 Ocak olacaktır. Esasen İsa’nın 6 Ocak’ta da, 24 Aralık’ta da, hatta Milât’ta doğduğu da kesin değildir. Milat’tan 4 sene önce doğduğunu ileri sürenler de vardır.

Kiliseler, uzun süre yılbaşı kutlamalarına karşı çıkmalarına rağmen, sonunda olayı kabullenmek ve hoşgörüyle yaklaşmak gereğini duydular. Zira, 31 Aralık/1 Ocak gecesi yapılan kutlamaların dini bir yönü yoktu. Hristiyanların direncine ve mecbur kalarak kabullenmelerine karşın İslamın bir kesimi yılbaşını Hristiyan bayramı olarak nitelendirmeyi sürdürmektedir. Bu hem bir aldanmadan kaynaklanmaktadır, hem de bir karşı propaganda amacından. Aldanmanın nedeni, tarih yakınlığından ve Hristiyan ülkelerde noel kutlamalarının yılbaşına kadar uzatılmasından, noel izinleriyle yılbaşı izinlerinin birleştirilmesinden kaynaklanmaktadır.

Hicri Takvim

İslâm dünyasında ikinci halife Ömer zamanına kadar yazılan yazılara tarih koyma adeti yoktu. Bir gün bir alacaklı, Halife’ye şaban ayında ödenecek bir borçlu senedi göstermiş. Halife bunun hangi şaban olduğunu sorarak, geçtiğimiz senenin şaban ayı mı, bu senenin şaban ayı mı, yoksa gelecek senenin şaban ayı mı olduğunu öğrenmek istemişti. Keza vali Ebû Musa’ya birbirini tutmayan iki emir verilmiş. Bunlardan hangisinin ilk, hangisinin son olduğu bilinememiş. Ebû Musa durumu halifeye sormuş. Bunun üzerine şura meclisi toplanmış. Mecliste çeşitli görüşler ortaya atılmış. Sonunda Ali’nin teklifi üzerine Mekke’den Medine’ye hicret, tarih ve takvim başı olarak kabul edilmiştir. Bu olay, hicretin 17. senesinde olmuştu. Gerçi hicret, senenin üçüncü ayı olan rebiyülevvelde yapılmıştı. Halbuki eskiden beri Araplarca muharrem sene başı olarak biliniyordu. Bu sebeple muharrem ayı, yeni yılın başı olarak kabul edilmiştir (Ahmed Muhtar Paşa, Islâh-u Takvim, Mısır 1307, 3).

İslâm dünyasında bazı ibadet ve belirli günler, bu sayede her mevsimde icra edilebiliyordu. Hicrî takvime göre ay yılı esas alındığından oruç, hac gibi ibadetler farklı zamanlarda eda edilebiliyordu. Böylece her otuz beş senede bir, tekrar başa gelme mümkündü .

Müslüman Türk dünyasında Celaleddin Melikşah zamanında hükümdarın adını taşıyan ”Celalî Takvimi” adıyla yeni bir takvim yapıldı. Bu takvim de güneş senesine dayanıyordu. İlkbaharın ilk günü yılbaşı sayılıyordu. Melikşah devrinde tatbik edilmiş olan bu takvim Gregorien takviminden daha az hatalı idi.

Osmanlı Devleti’nde Tanzimat’a kadar ay senesi ve hicret başlangıcı kullanılıyordu. Bilindiği gibi güneş senesi ay senesinden onbir küsûr gün daha fazlaydı. Güneş senesi 365 gün 6 saat, Ay senesi ise, aylarının 29 veya 30 gün sayılmasından dolayı 354 gündür. Bunun için ay senesi mali bakımdan bir devlet için uygun değildi. Bu yüzden Tanzimat döneminde ”Malî sene” adıyla yeni bir sene ihdas edildi (9 Muharrem 1256 = 1 Mart 1256). Bu Malî senenin ilk yılı 1256, ilk günü de Cumartesi oldu.

Güneş aylarını kullanmaya başlayan bu malî sene, yine hicret başlangıcına dayanıyordu. Fakat sene başı olarak Gregorien takviminde olduğu gibi ”ocak” ayını değil, Jülien (Rûmi) takvimine göre ”mart” ayını kullanıyordu. Bu sebeple malî seneye ”Rumî yıl” adı verilmişti.

Cumhuriyet Türkiyesi, 26 Aralık 1925 tarihinde İsa’nın doğumunu takvim başlangıcı olarak kabul eden Milat başlangıcına döndü. Yılbaşı da Gregorien takvimindeki ”Ocak” ayı olarak kabul edildi.

Yahudi Takvimi:

Yüzyıllar boyu, Yahudiler yıllarını bir olaydan –Toplum olarak varoluşlarının temelinden – Mısır’dan Çıkışla başlatmışlardır. Sonraları, MS 70 yılında tapınağın yıkılmasıyla, bu şiddetli olay bir süre başlangıç tarihi olarak Çıkış’ın yerini almıştır.Yahudi dini takvimi evrensel ölçek kullanmaya, yani yılları yaratılıştan itibaren saymaya devam etmektedir.
Yahudiler, dini yılbaşını (Roş Aşana), Tora’nın yaratılış günü olarak belirlediği gün kutlarlar. Tora’daki hesaplamaya göre İbrani ayı Tişri’nin ilk günü, genellikle Eylül sonlarına denk gelir. Yahudilik, takvimini Ay’ın hareketlerine göre düzenler, batı uygarlıkları ise aylarını Güneş’e göre belirlerler. Bu, bir ikilemi doğurur. Ay, Güneş’e göre günde yaklaşık 48 dakika kadar daha yavaş ilerler. Güneş’ten sürekli artan bir süre geri kalır. (Ay yılının bir ayı 29,5 gündür). Nihayet 12. ayın sonunda Ay yılı, Güneş yılından 11 gün daha kısa olur, her üç senede bir de böylece bütün bir ay kaybedilir.Ay yılına göre, ayın ilk günü olan “Roş Hodeş”, önceleri Yeruşalayim’deki merkezi kurul tarafından, yeni ayın gözle görülmesinin hemen ardından ilan edilirdi. İnsanlar 29,5 gün süren aylarla baş edemeyecekleri için bazı aylar 29, bazıları ise 30 günlüktür. 30 günlük olanlarda iki tane, 29 günlük olanlarda ise bir tane Roş Hodeş bulunur. Kurul’ın Yeni Ay beyanına benzer biçimde, günümüzde de Roş Hodeş’ten hemen önceki Şabat gününde dua esnasında , yeni ayın gelişi ve Roş Hodeş’in tam olarak başladığı zaman belirtilir.Yahudiler, haftaları Şabat gününden Şabat gününe sayarlar.Şabat, haftanın tacıdır; Yahudilikteki kutsal günlerin, Yahudilik ruhunun, Yahudiliğin hayal gücünün tacı…
Şabat bir Kraliçedir. İleride ulaşılacak dünyayı önceden biraz tatmaktır. Kipur günü, Şabat’tan daha kutsal olan tek gündür, ve bu olağanüstü kutsallık, Kipur’a “Şabatlar’ın Şabat’ı” ismini kazandırmıştır.Haftanın bütün günleri Şabat’a yönelmiştir.Günlerin isimleri değil yalnızca sayıları vardır ( Pazar 1.gün, Pazartesi 2.gün gibi …) ve bu sayılar hep 7. gün olan Şabat’a ulaşır.
Kutsal güne ulaşmak için basamaklar benzetmesini takiben, Şabat’ın sonunda, Yahudiler heycanlarında uçurumsal bir düşüş yaşarlar – Şabat sona erer ve yaşam yeniden tırmanmaya başlamak üzere en düşük basamaktan tekrar başlar.Yahudilikte günler de dünyevi takvimde olduğu gibi gece yarısıyla sınırlandırılmaz.
Yahudiliğin “zaman”ında günler, gecenin ilk anıyla (yıldızların belirmesi) başlar ve onu sabah (teknik olarak kutup yıldızının belirmesi) takip eder.
Bu sebeple Şabat günü Cuma gecesi başlar ve Cumartesi gecesi yıldızların belirmesiyle sona erer. Aynı şey Pesah, Sukot, Şavuot, Roş Aşana ve Yom Kipur gibi büyük bayramlar, Tişa Beav, Hanuka ve Purim için de geçerlidir.


Serdar Kaangil
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst