Suyun Hafızası varmış!

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Ekoloji kategorisinde mavi tarafından oluşturulan Suyun Hafızası varmış! başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 8,519 kez görüntülenmiş, 27 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Ekoloji
Konu Başlığı Suyun Hafızası varmış!
Konbuyu başlatan mavi
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan evrensel-insan

mavi

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
20 Ocak 2010
Mesajlar
63
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
42
"Alıntı"

Fransız bilim adamı Dr Jacques Benveniste, araştırmalarda DNA hücrelerinin belli bir frekansta foton (ışık) yaydığını, farklı hücrelerin farklı frekansta titreştiğini, farklı titreşimdeki iki hücre yan yana geldiğinde yeni bir frekans oluşturup birlikte bu frekansta titreşmeye başladıklarını ve elektro manyetik dalgalar ile bir çağlayan yaratıp ışık hızında yolculuk ettiğini keşfetmiş. 1980`lerde başlattığı çalışmalarında suyun hafızası olduğunu anlamış. Suya bir madde ekleyerek bunu 1 milyon kez sulandırmış ve özel bir alet ile aşırı hızda karıştırarak o maddenin yok olacağını tahmin etmiş ama hala maddenin suda mevcut olduğunu görünce deneylere defalarca milyonlarca kez daha sulandırarak devam etmiş. Ancak ne kadar sulandırsa da suyun içine en başta eklenmiş olan maddenin yok olmadığını tespit etmiş. O zaman suyun yüklenen maddeyi bir şekilde hafızaya kaydettiğini anlamış. Bir başka deneyinde suya bir zehir yerine sadece zehirin frekansını yüklemiş ve aynen zehirin kendisi eklenmiş gibi içine koyulan sinekleri öldürdüğünü tespit etmiş.


Benvenistenin araştırmalarını şüphe ile karşılayan Queens Belfast Üniversitesi Profesörü Madeleine Ennis, Avrupa ülkelerinde yelpazelenen bir araştırma grubuna katılmış. Fransa, İtalya, Belçika ve Hollanda`dan oluşan ekip Profesör M. Roberfroid tarafından koordine edilmiş. Belçika Katolik Üniversitesinde, Benveniste’nin kullandığı orijinal deneyin daha rafine edilmişini kullanarak, yapılan uygulamayla ilgili her dört laboratuardaki bilim adamları deney solüsyonlarının içinde ne olduğunu bilmeden çalışmışlar. Hatta tüplerin bazılarında sadece saf su varmış. Tüm deney bağımsız bir bilim adamı tarafından koordine ediliyormuş. Bu kişi tüm solüsyonları kodluyor ve bilgiyi topluyormuş ama deneylerde bil-fiil çalışmıyormuş, bu yüzden yalan dolana yer kalmamış. Yapılan tüm deneyler Benveniste`nin sonuçlarını desteklemiş. Benveniste buna karşılık "12 sene önceye, bizim başladığımız noktaya gittiler" demiş. Benveniste ayrıca "Biyokimyevi maddelerin yaydığı sinyal kaydedilip internet aracılığı ile dünyaya yayılabilir ve bu sinyal biyolojik hücreleri sanki gerçekte o madde varmış gibi etkileyip değişim yaratır" demiş.

Unutmayalım ki; insan bedeninin %85`i sudur. Düşüncelerimiz ve konuştuklarımız bedenimizdeki suya kaydedilir ve o kalitede yaşarız. Şeklimizi, sağlığımızı ve hayatımızı biz oluştururuz. Yaşam muhteşem bir enerjisel danstır, frekansların uyumu, birleşmesi, çatışması, iç içe geçmesi, aşağı-yukarı, sağa-sola, zıt yönlere dalgalanmasının dansı.



Masaru EMOTO

"İÇİNDE SU OLAN ŞİŞENİN ÜSTÜNE YAZILMIŞ VEYA SÖZEL SÖYLENMİŞ OLAN SÖZCÜKLER, DÜŞÜNCELER, SUYA ÇALINMIŞ OLAN MÜZİK VEYA OYNATILMIŞ FİLM İLE SUYUN YAPISAL ÖZELLİĞİ DEĞİŞİR."

Yaratıcı Japon bilim adamı Emoto`nun çalışmasında somut kanıtlarla insanın titreşimsel enerjisinin, düşüncesinin, kelimelerin, fikir ve müziğin, hatta son yaptığı çalışmalarda suya oynatılan filmlerin dahi suyun moleküler yapısını etkilediğini ispat etmiştir. Su bu gezegendeki yaşamın kaynağıdır. Beden bir sünger gibidir ve hücre denilen, sıvı dolu trilyonlarca odacıktan oluşur. Yaşamımızın kalitesi sıvımızın kalitesi ile direk bağlantı halindedir. Su son derece uyumlu bir maddedir. Fiziksel şekli kolayca bulunduğu ortama adapte olur. Fakat değişen sadece fiziksel şekli değildir, moleküler şekli de değişir. Çevreden aldığı enerji veya titreşimler suyun moleküler şeklini değiştirir. Bu anlamda su sadece görsel olarak çevresel durumu yansıtmaz, aynı zamanda moleküler anlamda da yansıtır.


Emoto görsel anlamda bu moleküler değişimi belgelemekte. Su damlacıklarını dondurup, fotoğraf çekme kapasitesi olan bir karanlık alan mikroskobu altında inceliyor. Yapılan çalışmalar çevresel etkilerin suda yarattığı moleküler değişimi açıkça ortaya koymakta. Emoto dünyanın değişik kaynaklarından alınan ve değişik durumlarda olan suyun kristalize şekillerinde birçok büyüleyici farklılıklar keşfetmiş. Akarsulardan ve kaynaklardan alınan su çok güzel geometrik şekilleri olan kristal desenler gösterirken, sanayi ve yerleşimin yoğun olduğu yerlerden alınmış kirli ve toksik su ile su borularında, depolarda bekletilen durgun su damıtılmış olsa bile kesin olarak şekilsel bozukluk ve rast gele oluşmuş kristal şekiller oluşturuyor.

Canlı ve her duygu ve düşüncemize tepki veren bir madde olan suyun, çevresindeki titreşim ve enerjiyi kolayca kopyaladığı açıkça ortadadır. Su, bir şey söylendiğinde, ona aktarıldığında, anında etkilenmekte.

Su hücreler arası bilgi alış-verişini sağlar. Bu şekilde var olabiliyoruz. Sizin gün içinde düşündüğünüz ve söylediğiniz her şey tüm hücrelerinizi etkiler, çünkü bedeninizdeki su bunların enerjisini kopyalayıp hücrelere dağıtır. Dolayısı ile siz bir bakıma düşündüğünüz ve konuştuğunuz şeyler olursunuz, bedeninizi de etkilersiniz. "Ben hep hasta olurum." dediğinizde içinizde dolaşan su o kaliteye bürünüp bunu hücrelere iletir.


Düşündüklerinizin ve konuştuklarınızın kalitesinde yaşarsınız. Tüm hayatınız ve sağlığınız hücrelerinizde var olan, atalarınızdan aktarılan ve kendi geçmişinizden gelen bedeninizdeki sudaki bilgilerin kaydıdır.
 

birebir

Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Şub 2010
Mesajlar
115
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
Bu makale gerçekten çok ilginç.

Acaba ışığın yaydığı dalgalar daha baskın ışık dalgası yanında bir değişime uğrar mı?

Bir mumun aydınlığı,hemen yanında yakılan 100 watlık bir ampulün yaydığı aydınlık içerisinde kaybolur mu?ve dahası baskın ışık kaynağının yaydığı dalgalar mum ışığının yaydığı dalgaları emer mi?

Bir bilgisayarın açılmaya başladığı zamanda,o bilgisayar dışarıdan gelebilecek uyarılara gayet açıktır,misal del tuşuna bastığınızda mevcut işleyiş için harekete geçmiş olan bilgisayar anında o süreci sonlandırır ve sizin etkinizle diğer moda geçer ama bir farkla,ilk başladığı süreç tamamen sonlanmıştır ve ilk sürece dönülmesi için bilgisayarın tekrardan ilk hale dönüşü sağlanmak zorundadır.Buradan hareketle insan gözünü bir bilgisayarın davranışına benzetirsek şahit olduğum bir durumu anlatmak isterim.

Bir gece çok ani bir şekilde bir sebepten uyanmıştım.Elektirikler kesik olduğundan bir mumu yaktım ve o anda o mumdan yayılan ışığın tüm renklerini satürnün halkaları gibi sıralı ve yapışık olarak gördüm ve aslında ortada bir ışıkta göremiyordum çünkü görebildiğim sadece ve sadece renklerdi ve o kadar yoğunlardı ki mumun üzerinde durduğu masayı göremiyordum.Renkle tek mum ışığından tahmini 2.5 metre kadar çok yoğun bir halde dairesel olarak gözümün önündeydiler ve o alana baktığımda renkler eşyaların üzerlerini tamamen örtmüşlerdi ve renklerden başka bir şey görünmüyordu ve o esanada elektirikler geldi ve 100 watlık ampulden yayılan ışığın renkleride aynı şekildeydi ve çok yoğundu,odada hiçbir eşya görülemiyordu ve mumdan yayılan renklerle ampulden yayılan renklerin birbirlerini etkilemediğini ve birbirlerine karışmadığını ve birbirlerini etkiler yada baskın halleri olmadığını görmüştüm.100 watlık bir ampulun ışığından yayılan dalgalar mumdan yayılan renk dalgalarının görülmesinde ne bir sönüklük nede pusluluk yaratmamıştı.
 

Euhemeros

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Şub 2010
Mesajlar
199
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
82
İnanılmaz bir şey. Gerçekten insan duyarken şok oluyor. Tıpkı bir harddisk gibi.
 

Aksiyom

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Tem 2009
Mesajlar
569
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
32
Suya okuyup üfleyen öss annelerini şimdi daha iyi anlıyorum :) Gerçekten çok ilginç.
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Genetiğin üzerimizdeki etkisi,düşüncelerimizin sağlığımıza katkısı ve bir canlının,açlığa oranla susuzluktan çok daha kısa sürede ölmesi, susuz kalan bedenin pek çok aktivitesinin aksadığı gözönüne alındığında "SU"yun mucizesi daha kolay kavranmakta. Bunca yaşamsal,hatta yaşamın merkezi,özü sayıldığına göre bunca görevi,işlesevi yerine getirebilmesi için hafızasının olması şaşırtıcı değil bence. Etkilendim açıkçası.
 

rainbow64

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Şub 2010
Mesajlar
331
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
35
insan yaşamına etkileri neler olabilir acaba ..?
 
K

kuzeys

Ziyaretçi
yazıyı okurken sesli bir yuh demekle birlikte doğu felsefeleri ve tibet inançları geldi aklıma. Halk arasında bazen su yada sıvı bir şey ikram ederken bazen şifa niyetine iç diye bir deyim vardır. büyük sözleri çıkmakla birlite bu tür keşifler bende eric van daniken ve tanrıların arabaları konusunda acaba dedirtiyor:)
 
K

kuzeys

Ziyaretçi
Ne yani hava'damı bilgi depoluyor?

sevgili çakıltaşı sonsuzluk kavramı yada uzay boşluğu olmasa havanın bilgi depoladığını rahatlıkla söyleyebilirim, zira teknik olarak konuşurken çıkardığımız tüm sesler radyo freakansı gibi 1 - 0 / 0 -1 olarak boşlukta dolaşır. Bu kodlar aynı zamanda şu an bu görüntüyü görmenizi sağlayan heksadesimal kodların yorumlanmamış halidir. evrende hiç bir şey kaybolmaz sadece şekil değiştirir. Bilgisayarın mantığı evrendeki enerjinin yada verinin bir takım aparatlarla filtrelenip biçimlendirilmesidir. Uzaya giden ilk astronatlar ezan sesi duyduklarını söylemişlerdi. Bu ezan sesinin sebebi günün her saati dünyada ezan okunması ve bu seslerin fire vermesine rağmen toplu şekilde uzay boşluğuna yayılmasıdır. Teknik olarak geçmişte konuşulan her şey doğru frekans ve doğru noktada yakalanırsa çözülebilir. Zaten ortam dinleme cihazlarının gelişmiş olanları bu prensipte çalışmaktadır.
 

nolan

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
5 Ağu 2010
Mesajlar
26
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
bunu ben bebeyken biliyodum. ben denize giriyodum böyle veyahut havuza, değdiğim yerlerde dalga oluyodu böyle.
 

yazar yazamaz

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
23 Nis 2011
Mesajlar
57
Tepkime puanı
1
Puanları
6
Halkalar ve Dalgalar

“Dönüşümsel Dilbilgisi” veya diğer adıyla “Psikodilbilim”.
Kurucusu Noam Chomsky.
............
"Dr. Masaru Emoto kelimelerin suyu nasıl etkilediğini gösteren araştırmalar yapmıştır.Masaru Emoto bu konudaki ilk çalışmasını 1999 yılında yayınladığı “Sudan Gelen Mesaj” isimli kitabıyla insanlara duyurmuştur. Sesin su üzerindeki etkisini anlatan Dr. Emoto’nun belgeseli....." (suya budist rahip mırlıyor.. suyun molekül şeysinde falan değişimleri resimlemiş, sergilemiş...) guugıl dede buluverir sana,can.
* * * * * * * * * * * *

(iş bu yazı ilimsel değil filimsel düşünceden ibarettir.
zamanı işlerken yazılmıştır)

Hani 'durgun su'ya daş atınca "Cump!.." suda halkalar oluşuyor ya,
işte insanın "bünye havuzuna" da kelime/söz düşünce
öyle "halkalı-dalgalar" oluşuyor, can..

Şöyle bakalım bakalım;
Beyninin % 80i su, kulağından içeri daş yerine "söz" düştü/atıldı,
söz "Anlak Havuzuna "Cump!.." Haal..kalaarr..

haal ka lı şekeer
ha sii ret lik çekeer
çok saa lın ma seev diğim de
caa hilim ak lım gideer..
(bir halk türküsünden)

Nasıl ki suya atılan taşın küçük/büyüklüğü halka-dalgaların
çapını yayılma/büyüme şiddetini o oranda etkiliyorsa,
kelimeler de aynen yani..

"Anlak Havuzu"na da "Cump!.." diye düşen "söz", küçük/büyük
ağır/hafifliği orantısında halka-dalgalar oluşturuyor..
'mutedil', 'hırçın', 'çalkalar', 'fena çalkalar'.. Daal..galaarr..

dalgalandım da duu rul dum
koş tum ardın daan yo ruldum..
binlerce güüzel seev dim dee
en son sanaa vuruul duum...
(türkü müydü şarkı mıydı bilemedim)

Eh yani "laf atmak" deriz de nereye düşeceğini pek umursamayız, can..

Hani halkalar suyun yüzeyinin küçük/büyüklüğüne bağlı olarak,
kıyıya ulaşıp kırılıyor veya eylemini tamamlayıp sönüyor ya,
"Anlak Havuzu"muza düşen kelime/sözün etkisi de öyle.
Havuzumuzun çapına da bakıcaazz.

Hani dolaylı dolaysız bir söz duyarız/düşünürüz, sözüne göre;
Yumuşarız, kabarırız, rahatlarız rahatsız oluruz..
mutlu oluruz, kızarız, kaçarız, dövüşürüz sövüşürüz sevişiriz...
tüylerimiz diken diken kıllarımız kaktüs kaktüs olur.. vb.
Ve bütün bu tepkilerin eylemlerin sonucunda da sevişmekteki
gevşemekteki veya mutlu olmaktaki gibi her zaman keyifli şeyler olmaazz, malum caann..
İşte bu da "anlak havuzu"ndan taşan suların, bünye havuzuna dökülmesine bağlı.
serinleten sözler, terleten sözler, oynatan sözler.. sevdiren, dövdüren.. kaynatan.. kanatan sözler..

söz düştü de yayılır
havuzumda halkalar
aman halkalı dalgalar
havuzumu çalkalar
(türküsü yapılmadı daha)
............
- Evet şimdi sana "kelime/söz" geliyor.. n'apcan can? Hade bakalım..
- Eğileceğim.. yana kaçacağım.. boksörlerinki gibi eskivler yapacağım..
olmazsa kendimi yere atarım.. savuşturacağım..
- Hay maşşallah..
- Ama daş geliyoo..
- Taştan kaçış var da öz'den bir de söz'den kaçış var mı ey cano?
Yaratan ne dedi?
- "Oku" dedi.
- "OL!.." dedi önce caan, "Biiiigg.. BAANNGG!!!.."
Cümle alem söz ile kuruldu, caan..
Hem hemi de "OL" sözünün düştüğü havuzun halkaları dalgaları haalen devam etmekte..
(bknz: uzayın şişmesi)

eller keşfetmiş uzay şişiyor
bizimki duvar dibine işiyor..
............
- Sonracığıma cancağzıma diyeyim..
(can da cağzım da zatım oluyor, n'olur n'olmaz internette yazı çok,
okuyan neyim olmaz ise kendime yazmış olurum,
100 yıl sonra açar okurum da "amman neler de yazmışıım" derim)
............
havuz baa şın da dur maaz dıım
şapkaa mı ye re vur maaz dıım..
(bir halk türküsünden)

.....Anlak Havuzumuza üç çeşitte söz düşüyor, can:
1- Dışarıdan düşen sözler (ithal sözler, muayenesiz kullanmamalı)
2- İçeriden düşen sözler (yerli malı ihraç malı, )
3- Dipten gelen sözler (piliçaltı pardon bilinçaltı)
4- Sokma sözler.. (mangalda badılcan gibi közler)

Şimdi gelelim örnekleree;

1- Dışarıdan düşen sözler;
Gümrüksüzdür.. laboratuara sokup analizini yapmak,
hormon oranına katkı maddesine, kaynağına ülkesine
firmasına vb. bakmak lazımdır, can..
Caan!.. caaann.. caaa. ca.. ca.. ca..
Ah şapkayı yere vurdu gitti..
Havuzun başını asla terketmiyecen, Memmetçik gibi nöbet tutacan..
İçine neler düşer atılır temizleyemezsin sonra
Şallak-mullak havuzu değill bu.. anlak havuzu caaan...

Hayırlı halkalar uğurlu dalgalar muutedil çalkantılar efenim.

hop din ga laa dingaa la
kömürü de goduum mangaa la
erkek fatmaa dos tun vaar
çalkala yavrum çaaaal..
kaaa..
laaaaaaa....

çısss.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Emoto'nun çalışmalarını ben de okumuştum.Daha sonra bir grup Japon bilim adamı, bu konuda daha ayrıntılı deneyler yapmışlar.Suyu, laboratuvar ortamında olumlu/olumsuz sözcükler ve değişik müzik türleri dinleterek kristalleştirmişler.(dondurmuşlar) Sonra, buz kristallerinin biçimlerine bakmışlar.Bethoven, Rahmaninov vb klasik müzik dinleyen suyun kristalleri olağanüstü güzel kar kristalleri gibi.Rap, hardrock, heavymetal vb dinleyenlerinse dikensi bir kristalleşme gösterdiğini bulmuşlar.Yine olumlu konuşmalar ve sevgi sözcükleri dinleyen su güzel, küfür ve hakaret dinleyen dinleyen su dikenli kristalleşmiş(tabi bu arada sözcüklerin anlamları değil, tınısı sözkonusu)İlginç bulmuştum.Çok da uçuk görünmüyor bana.Sevgili çiçeklerimle konuşmayı bıraktığımda küsüp soluyorlar.
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
"Yaratıcı Japon bilim adamı Emoto..."

Eger Emoto bilim adami ise, bende uzayliyim. Konuyu baslatan ve yorumlayanlarin umutsuz birer vaka oldugunu dusunuyorum. Dunyanin gelmis gecmis en buyuk beyinleri suyu cozemedi ama "uluslararasi iliskiler" mezunu Emoto, Hindistandan 50 dolara aldigi doktorasiyla butun bunlari cozmus oyle mi? Bre cahiller sizi...
 

yazar yazamaz

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
23 Nis 2011
Mesajlar
57
Tepkime puanı
1
Puanları
6
Boşveer Bre Bilgin.

Bunlar sudan meseleler.

Hem de;
"cahil ile sohbet etme küstürürsün,
cam ile ...
(atasözü)

ABD de yeni bilimsel gelişmeler var mı..
onlardan haber veriniz siz, kuzum.

Örneğin "gecenin karanlığında kara daş üstünde yürüyen
kara karıncanın ayak sesleri..." gibi.. görünmez duyulmaz..
o derece sinsi nalet şey yani..
İşte o malum şey sorunsalına dair bilimsel araştırmalar sonuçlanmadı mı..
O şeyin "çıkmayan leke"sinin Laboratuar analizi sonuçları açıklanmadı mı daha..
Bunlara bakalım biz.

Ben, benimki için geçenlerde bulaşık deterjanına beterajan kattım, yarım da limon suyu..
gene çıkmadı.
Duyduğum kadarıyla FDA ek ödenek alamıyormuş..
Eğer doğruysa konuyu hükumete iletmeyi düşünüyorum.
Örtülü ödenekten bir çıkma yaparlar herhalde.

Ve bu akşam uçuyorum.. önce Montreal.. sonra Torontoo veee..
verelini.. papapa paam..

soğuk biraları hazırla.. yandım burda
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
"Yaratıcı Japon bilim adamı Emoto..."

Eger Emoto bilim adami ise, bende uzayliyim. Konuyu baslatan ve yorumlayanlarin umutsuz birer vaka oldugunu dusunuyorum. Dunyanin gelmis gecmis en buyuk beyinleri suyu cozemedi ama "uluslararasi iliskiler" mezunu Emoto, Hindistandan 50 dolara aldigi doktorasiyla butun bunlari cozmus oyle mi? Bre cahiller sizi...
Konuya ilişkin yeni/doğru/kesin bilgilerinizi paylaşmaktan her zaman mutluluk duyarım..."bre cahiller" yorumunuzu kendinize saklayın da siz de umutsuz vaka olmayın emi?Zira sizin ki de yorum...
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Cahil lafina bozuldunuz mu arkadaslar? Ne deseydim peki? Uyduruktan bir adami bilim adami ilan eden bir kitleye baska ne soylenebilir? Ben size soyleyim ne demeniz gerektiginiz "Insanlarin dediklerini dinlemeden once, kim oldugunu bir anlamaliymis" Bunun neresi zor? Bunu yapamayan insan cahildir, cuheladir. Azicik kafasini yoran insan su cagda acip bu adam kimdir, neyin nesidir, bu adamin lafina gore yorum yapacagim ama, saglam pabucmudur diye bakmaz mi yahu. Alacagi en fazla 2 dakikaniz. Buna mi useniyorsunuz? Yoksa akliniza mi gelmiyor? Akliniza gelmiyordu ise, iste burada birisi cikip sizi cahil cuhela ilan edince artik gelir. Useniyorsaniz zaten yapacak birsey yok.

Bir laf vardir, cok severim, dost aci soyler. Zamaninda birileride bana aci soyledi ama hayatta kusurlarimi en sert bicimde suratima vuranlaradir sempatim herzaman. Etrafinda dalkavuk biriktiren hayatta hep yerinde sayar.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Cahil lafina bozuldunuz mu arkadaslar? Ne deseydim peki? Uyduruktan bir adami bilim adami ilan eden bir kitleye baska ne soylenebilir? Ben size soyleyim ne demeniz gerektiginiz "Insanlarin dediklerini dinlemeden once, kim oldugunu bir anlamaliymis" Bunun neresi zor? Bunu yapamayan insan cahildir, cuheladir. Azicik kafasini yoran insan su cagda acip bu adam kimdir, neyin nesidir, bu adamin lafina gore yorum yapacagim ama, saglam pabucmudur diye bakmaz mi yahu. Alacagi en fazla 2 dakikaniz. Buna mi useniyorsunuz? Yoksa akliniza mi gelmiyor? Akliniza gelmiyordu ise, iste burada birisi cikip sizi cahil cuhela ilan edince artik gelir. Useniyorsaniz zaten yapacak birsey yok.

Bir laf vardir, cok severim, dost aci soyler. Zamaninda birileride bana aci soyledi ama hayatta kusurlarimi en sert bicimde suratima vuranlaradir sempatim herzaman. Etrafinda dalkavuk biriktiren hayatta hep yerinde sayar.

Sizce cahil ne demektir?, eger cahil "bilgisi olmayan" demek ise; siz bu dunyadaki her konudaki herseyden bilginiz oldugunu mu savunuyorsunuz?

Bir doktor, ciftciligi bir ciftci kadar bilebilirmi,yada bir ciftci tibbi bir doktor kadar bilebilirmi?

Bilgi sadece o konuda bilgi edinenin ve o konu ile ilgilenenin, onemseyenin bilgilendigidir.

Dolayisiyla her bir kisi her konuda kendince bir bilgiye ve kendince bir bilgisizlige sahiptir.

Konu cahillik degil "ben her seyi biliyorum" temelli bilmislik taslamak ve beynini caga, yenilenime, degisime v.s. kapamaktir. Bu tip dusunce ve davranisa da cahillik degil, muhafazakarlik ve tutuculuk ve de kendini begenmislik v.s. degil.

Bilgili bir kisinin yapmasi gereken bilgisini baskalari ile paylasmaktir. Baskalarini bilgisi olmadigi icin suclamak ve "asagilamak" degil.

Ayrica bi kisinin kitlesel olup olmamasi onun dile getirdiklerinin dogruluk/yanlislik olcudu degildir. Her kitlesellesen dusuncenin sahibi de dedikleri dogrudur anlamina gelmez.

Ayrica dogru/yanlis kisiye ve kisilere gore degisken ve gorecelidir. Mutlak dogru yoktur ve oldugunu soyleyenler sadece akillarini buna inandirmis ve dusuncelerini sabitlemis kisilerdir.

Konuya gelince su bir fenomendir ve insanogluna yansir ve gozlem verir. Insanoglu da bilimsel/inancsal olarak ya bu gozlemi kavrama tasir, ya da gozlem yerine aklinda inanarak yarattigini kavrama tasir. Suya insanoglu beyninin bir ozelligi olan hafizayi yukleyen bir beyin de bilimsel degildir ve suya insanoglu oznel icerigini ve beyin yetisini yukleyen , oznel icerik yukleyen bir akilci yaratimdir. Konunun bir bilimselligi yoktur ve gozlem de vermez.

Dolayisiyle bilimsel olarak suyun bir hafizasi oldugu gecerli degildir, bu sadece aklin inancsal ve kendine bir dogrulamasidir.
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Cahil, aklina neyi enjekte ettiginden bir haber insana denir. Hele ki bunu 2 dakikasini bile almayacak bir caba ile ogrenme firsatini bir kenara birakip yapiyorsa, o zaman zir cahil derler.

Bu elestirilerinizi, ekonomi mezunu Emoto'yu bilim adami ilan edip suyun sirlarina getirdigi aciklamalari bilimin birer urunu olarak onumuze surmek gafletinde bulunanlara yapin. Ben burada ne yapmisim da beni elestiriyorsunuz? Cahile cahil dedim diye mi?

Ciftciye lafim mi olmus peki? Benim lafim, cobana necisin diye sormadan, ciftci diye onume getirene.

Ne bilmislik tasladim, nede kendimi olmadiklarim ilan ettim. Neyi bilip bilmedigimin hesabini ben cok iyi biliyorum. Burada cikip bu hesabi yapmis miyim? Yazmadiklarimin hesabini soracaginiz yere yazdiklarimi okusaydiniz, neyin ne oldugu hakkinda biraz daha fikir sahibi olurdunuz, zikir sahibi olmadan once.

Peki vaz gectim, cahil degilsiniz arkadaslar, aynen devam edin siz. En kisa zamanda, en yakininizdaki kahveye gidip bir Memet emmi bulup ona kafaniza takilan sorulari sorun. Mutlaka bir cevabi olacaktir. Emoto'ya sormadiginiza gore "necisin sen hemserim" diye, Memet emmiye sormak gafletine dusmezsiniz herhal.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Cahil, aklina neyi enjekte ettiginden bir haber insana denir. Hele ki bunu 2 dakikasini bile almayacak bir caba ile ogrenme firsatini bir kenara birakip yapiyorsa, o zaman zir cahil derler.

Bu elestirilerinizi, ekonomi mezunu Emoto'yu bilim adami ilan edip suyun sirlarina getirdigi aciklamalari bilimin birer urunu olarak onumuze surmek gafletinde bulunanlara yapin. Ben burada ne yapmisim da beni elestiriyorsunuz? Cahile cahil dedim diye mi?

Ciftciye lafim mi olmus peki? Benim lafim, cobana necisin diye sormadan, ciftci diye onume getirene.

Ne bilmislik tasladim, nede kendimi olmadiklarim ilan ettim. Neyi bilip bilmedigimin hesabini ben cok iyi biliyorum. Burada cikip bu hesabi yapmis miyim? Yazmadiklarimin hesabini soracaginiz yere yazdiklarimi okusaydiniz, neyin ne oldugu hakkinda biraz daha fikir sahibi olurdunuz, zikir sahibi olmadan once.

Peki vaz gectim, cahil degilsiniz arkadaslar, aynen devam edin siz. En kisa zamanda, en yakininizdaki kahveye gidip bir Memet emmi bulup ona kafaniza takilan sorulari sorun. Mutlaka bir cevabi olacaktir. Emoto'ya sormadiginiza gore "necisin sen hemserim" diye, Memet emmiye sormak gafletine dusmezsiniz herhal.

Yazimda sahsiniza yonelik hic bir elestiri yoktur. Eger ortada bir elestiri algisi varsa, bu da dusunceyedir.

Ayrica ortada bir elestiri de yoktur. Sadece konu ile ilgili gorus ve dusunce belirtimi vardir.

"Siz cahilsiniz" ifadesi dusunceye yonelik degil, sahsa yonelik bir yanasimdir. Benim mesajimda ise ne sizin ne de baskasinin sahsina yonelik bir yazi dili ve uslubu ve de cumle yapisi yoktur.

Ayrica suyun "hafizasinin olamayacagini" da ben izah ettim.

Dolayisiyle bunu kimin soyledigi degil, yani sahis degil; soylem onemlidir. Tum yanitlar da veya dile gelenlerde dusuncelerdir. Sahis ve onu muhatap alan yazi dili ve uslubu benim mesajlarimda yoktur.
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
"Masaru Emoto Kimdir?

Söz konusu iddianın aslı olup olmadığından önce Masaru Emoto'nun kim olduğunu bilmekte fayda var.[1]

Her ne kadar tanıtım yazısında ismi Dr. Masaru Emoto olarak geçse de, aslında tıp doktoru değil Bay Emoto. Japonya'da doğmuş ve Yokohoma Devlet Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olmuş. Resmi ve güvenilir bir okuldan herhangi bir tıp, kimya veya fizik eğitimi almış değil. 1992 yılında Hindistan'da bulunan bir Alternatif Tıp Üniversitesinden "Alternatif Tıp" lisansı almış. [2]

Söz konusu üniversitenin herhangi bir devam zorunluluğu olmayıp, bir yıl içinde 5 adet tez karşılığı bu dereceyi her başvurana verdiğini belirtmek de gerekli.
Deneyin Bilimsel Doğruluk ve Güvenilirliği Ne Kadar?

Deneyde bahsi geçen ve "Su Kristali" denen şeyleri aslında hepimiz yakından tanıyoruz. Her ne kadar New-Age ve sözde-bilimle uğraşanlar daha mistik göründüğü için "su kristali" terimini tercih etseler de bahsedilen su kristalleri aslında bildiğimiz "buz".

Bu deneyi değerlendirirken en başta düşünmemiz gereken şey fizik kuralları. Su, ya da kimyasal adı ile H2O, iki hidrojen atomu ile bir oksijen atomunun kovalent bağ yapmasıyla oluşur. Sıvı haldeki tüm su molekülleri aynı yapıdadırlar. Su, ancak donduğunda kristalleşir ve her bir kristal kristalleşme anındaki diğer fiziksel koşullara, bulunduğu yere, ısıya, basınca göre farklı şekiller alabilir. Kar tanelerini anımsayın. Isı artınca kristaller eridiğinde ise gene er biri aynı forma sahip su moleküllerine dönüşürler.

Sıklıkla bilim adamı olmadığını kendisi de ifade etmeyi seven Masaru Emoto deneylerinde suyu dondurmuş ve oluşan kristallere mikroskopla bakmış, daha sonra da çektiği pekçok resim arasından kendi teorisi ile uyumlu olan güzel ve çirkin resimleri seçmiş, bunlardan da bir kitap yazmış.[3] Yani aslında beğenmediği pek çok resimi elediğini kendisi de açıkça söylüyor.

Deney yapıldığı tarihten beri Double-Blind ya da çift kör denen teyit yöntemi uygulanmadığı için eleştiriliyor. Tekrar edilen denemelerde de Emoto'nun sonuçlarına ulaşılamamış.

Halen dünyadaki Skeptisizm hareketinin öncülerinden kabul edilen Jame Randi tarafından kurulan James Randi Eğitim Vakfı (ki bu vakıf paranormal olarak lanse edilen her bir fenomeni bilimsel olarak ispatlayan kişilere astronomik ödüller vaat ediyor)2003 yılında Emoto’ya deneyinden elde ettiği sonuçları kontrollü bir double-blind çalışma sonunda yeniden elde etmesi ve dokümante ettirmesi halinde 1.000.000 USD ödül önermiş. Ancak halen Emoto bu teklifi kabul ederek deneyini tarafsız hakemlerin önünde tekrarlamaya gönüllü olmuş değil, 1.000.000 USD de bir kenarda bekliyor.

Ticari Bağlantılar Neler?
Indigo Water, Litresi 150 USD!

Masaru Emoto, kitabın yayınlanmasını takiben kurduğu HADO isimli şirket aracılığı ile internet üzerinden su satıyor. Indigo Water adı altında piyasa sürülen bildiğimiz suyun 8 oz, yani 230 ml'si 35 USD. Kabaca bir hesap ile suyun bir litresinin 150 USD 'ye satıldığını bulabilirsiniz. Fiyatın fahişliğini biraz olsun örtbas etmek için, 8 oz'luk bu şişedeki güzel sözler söylenmiş bu suyun 8 galon (yaklaşık 30 litre) su ile karşıtırılarak tüketilmesi önerilmiş. İddiaya göre Japonca güzel sözler öğrenen kristaller, diğer kristallere öğretebiliyor.[4]

HADO firmasının web sitesindeki tanıtım yazısı şöyle:

A geometrically perfect water with the "Message" your body is waiting to receive. Dr. Emoto's Indigo Water contains eight ounces of highly charged hexagonally structured concentrate.

TÜRKÇESİ:

Vücudunuzun beklediği mesajı içeren, geometrik olarak mükemmel bir su. Dr. Emoto'nun Indigo Water'ı 8 ons yüksek oranda şarj edilmiş ve heksagonal olarak yapılandırılmış konsantre içeriyor.

Bir litre içme suyunu 150 USD'ye satmak için epey New-Age terminolojisi gerekli doğal olarak.

Emoto'nun kristalleri What The Bleep Do We Know isimli New-Age içerikli filmde de karşımıza çıkıyor. Filmin ciddiyeti ile ilgili en önemli kıstas ise filmdeki ana konuşmacılardan biri olan JZ Knight. Film sırasında bir bilim kadını imişçesine bilimsel konulardan ve quantum fiziğinden bahseden bu bayan aslında evinin mutfağında 35.000 yaşındaki Ramtha isimli savaşçı bir Atlantisli'nin ruhuyla iletişime geçtiğini iddia bir ev hanımı. Marleene Matlin'in başrolünü oynadığı bu belgesel benzeri New-Age film Masaru Emoto'nun kristallerinin tüm dünyaya tanınmasına büyük katkıda bulundu. 2009 yılına kadar 10 Milyon Dolar hasılat yapan filmin HADO Indigo Water suyunun satışlarını da artırdığını tahmin etmek zor değil. "



Bakınız:
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst