Sosyoloji Nedir?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Sosyoloji kategorisinde fides tarafından oluşturulan Sosyoloji Nedir? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,201 kez görüntülenmiş, 7 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Sosyoloji
Konu Başlığı Sosyoloji Nedir?
Konbuyu başlatan fides
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Pyramos

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Tanım

Sosyoloji; “Toplum Bilimi” veya “sosyal olayların bilimi” ya da “sosyal örgütlenme ve sosyal değişimler bilimi” olarak da bilinmektedir.

Sosyoloji, sosyal hayatımızda var olan sosyal gerçekleri (sosyal hadiseler ve olgular), insanların meydana getirdiği grupları, grupların davranışlarını ve sosyal kurumları olduğu gibi inceleyen pozitif bir sosyal bilim dalıdır. Bir başka ifadeyle, sosyoloji, bir takım varsayımlardan çok; var olan gerçekleri ortaya koymaya çalışan, sosyal gerçeğe eğilen bir ilimdir.

Geniş anlamıyla sosyoloji, insanların birbirleriyle kurdukları sosyal münasebetleri, sosyal gruplar, kurumlar ve örgütler arasındaki münasebetleri, toplu eylem, toplu direniş gibi topluluk ve fert davranışlarını, değişik düzeylerde bütün sosyal etkileşim biçimlerini, sosyal yapı özelliklerini ve bu yapıda ortaya çıkabilecek değişme temayüllerini belirli bir yöntem dahilinde inceleyen, sosyal gerçekleri ve süreçleri sistematik ve bilimsel olarak mercek altına alan bir bilim dalıdır.

Sosyoloji, fertten ziyâde toplumun aynasıdır. İnsanın, sosyal diye vasıflandırabileceğimiz bütün davranışları, sosyolojinin ilgi alanına girmektedir. Her ne kadar insan ruhuna pek yakın olan ilgi alanlarını, değerleri ve duyguları ihtiva eden sorunları ele alıyorsa da, sosyoloji, bir şeyin iyiliği veya kötülüğü, uygunluğu veya uygunsuzluğu gibi hususlarda yargıda bulunmaktan uzak durmaya, yani tarafsız kalmaya gayret etmektedir.

SOSYOLOJİNİN TANIMI

Toplum yasaminin olusumunu, kosullarini, isleyisini degisimini objektif bir sekilde sosyal bütünlük içerisinde inceleyen bilim dali olarak bilinen sosyoloji; en genel anlamda, toplum içinde yer alan sosyal gruplari, sosyal siniflari, ekonomik, politik, sosyal, dinsel, ve hukuksal kurumlari; nufusu, örf, adet, deger norm ve inançlari tüm bunlar arasindaki karsilikli iliskileri tüm bu unsurlardaki degismeleri inceler ve açiklamaya çalisir.

Bunlara ilaveten sosyolojinin içerdigi bilgi oldukça genis ve farklilasmis fenomenler alaninin genis bir bölümünü kapsar. Örnegin;aileler, kilise, cami ve mezhepler, yerel ve siyasal birlikler, yerel etnik ve ulusal topluluklar vb. gibi kurumlar içerisinde bireylerin davranislari gibi bireyler arasindaki iliskilerin kaliplari,kurumlar ve topluluklarin isleyisinde yapinin ve otoritenin rolü, topluluk ve kurumlarin gelir ve statü veya saygi ile ilgileri,toplumlarin tabakalasmasi, bireylerin eylemlerinde ve topluluklarin, kurumlarin ve toplumlarin isleyisinde bilissel ve normatif inançlarin rolü gibi...

JOHN LOCKE (1632-1704)

Yasaminin ergin dönemini 17. yüzyilin ikinci yarisinda yasamis, felsefi ve siyasal yapitlarini bu yüzyilin sonlarina dogru vermis olan bir Ingiliz filozofudur. 18. yüzyil içerisinde sadece dört yil yasamis olmakla birlikte fikirlerinin ileriligi ve niteligiyle Aydinlanma çagi düsünürlerinden sayilmistir.

Locke'un genel felsefesi epistemoloji (bilgi kurami) alaninda-ön kabullenmeleri doguran -bilgilerimizin deney- öncesi (a-priori) oldugunu kabul eden feodal aristokratik söylemin dogmatik tutumunun yadsinmasina dayanir. Skolastik felsefenin bilgilerin kaynagini kitabi Mukaddesteki dogmalar olarak kabul edisine karsi Locke bilgilerimizi gözlemlerimize, duyularimiza yani deneye dayandirir. Ayrica zihnimizde dogustan getirdigimiz bilgilerinde varoldugunu söyleyenleri elestirir ve insan zihninin baslangiçta bos bir beyazkagit (tabula rasa) gibi oldugunu ve deneyimle doldugunu söyler.

John Locke insan zihninde dogustan gelen bilgilerin olmadigini söylemekle birlikte mutluluga, iyiye gelen bilgilerin olmadigini söylemekle birlikte mutluluga, iyiye yönelip acidan kaçma duygularinin dogustan geldigini söyler ve ahlak felsefesini, herkesin kendi zevkleri ve mutlulugu pesinde kosmasi gerektigi ilkesine dayandirir ki bu görüsle de "laissez faire" (birakin yapsinlar) felsefesinin tohumlarını atmistir.

Bilgilerimizin deney ile elde edildigini öne süren John Locke uygar toplum öncesinde doga durumunda yasadiklarini kabul ettigi insanlarin, esitliligin, özgürlügün ve mutlu bir hayatin egemen oldugu bu doga durumunu akillara Tanri tarafindan yerlestirilmis bir doga yasasi ile sürdürdüklerini söyler. Insanlarin birbirlerine zarar vermemelerini saglayan ve yasama hakki, özgürlük vb. dogal haklarin korunmasina hizmet eden bu yasanin bir duygu degil bilgi olmasi Locke'un genel felsefesiyle siyaset felsefesi arasindaki çeliskilerden biridir: bir taraftan tüm bilgilerimizin kaynaginin deneyim oldugunu söylemekte diger taraftan siyaset felsefesinde Tanrinin insan beynine kondurdugu bir bilgi olan doga yasasindan sözetmektedir. Yine, genel felsefesine göre bilgilerimizi deneyimden elde ettigimiz Locke bahis siyaset felsefesi olunca hangi deneyimden çikardigini ve hangi tarihsel belgeyle kanitladigini anlayamadigimiz bir "toplum sözlesmesi"nden söz etmekte, doga durumundan uygar topluma geçisi saglayan -ve doga durumundaki insanlar arasinda kolayca savas durumuna yol açabilecek olan "saldirgani yargilama ve cezalandirma hakki"na herkesin sahip olusu ilkesinin dogurdugu kargasalardan kurtulma çabasiyla düzenlenen- bir sosyal sözlesmenin varligi iddiasini tasimaktadir.

Locke, krallarin adem soyundan geldiklerini ve bu yüzden de, kalitimsal bir tanrisal hak elde ettiklerini söyleyenlere, Adem'in soy çizgisinin çoktan yitmis oldugunu söyler. Yönetimin kaynaginin tanrisal hak degil halk oldugunu, insanlarin doga durumundan uygar topluma geçislerini saglayan bir toplum sözlesmesi yapmis olduklarini kabul ederek kanitlayamaya çalisir bu bu sözlesmenin tarihsel gerçekligine dair bir kanitlama çabasina girismez. "bu durumu ile Locke'un sözlesme kurami, Ingiltere'deki anayasal (parlamenter) monarsinin yasalligini savunan ve kendinin siyasal görüslerini ortaya dökmekte yararlandigi hukuksal bir fiksiyondur (yapintidir, uydurudur)

MONTESQUIEU (1689-1755)

Montesquieu'nun siyaset kuraminin aristokrasinin çikarlari üzerine ustalikla kuruldugunu, bir baska deyisle aristokrasinin kazanimlarini korunmasi gerekliligi dogal ve zorunlu sonucuna ulasmayi kaçinilmaz kildigini söyleyebiliriz.

Montesquieu, siyaset kuraminda Locke ve Rousseau gibi spekülatif bir "doga durumu" "doga yasasi" ve uygar topluma geçisi saglayan bir "toplum sözlesmesi" iddiasindan uzaktir ve siyasal düzenlerin ortaya çikisini, siyasal kurumlarin biçimlenmesini iklimsel, çevresel, geleneksel, maddi ve tinsel birçok nedene baglamaktadir. Siyasal sistemlerin olusumu, siyasi, sosyal ve ekonomik kurumlarin varlasmasi konusunda, siyasal düsüncelerinde iklim ve çevresel kosullara yaptigi vurgu, siyaset kurumunun en önemli noktalarindan olup, bu kosullarin belirleyiciligi iddiasi üzeriden, evrensel, her ülkeye uygunluk durumu içinde bulunabilecek bir sosyo-ekonomik sistemin geçerli olamayacagini, her ülkenin kendi kosullarini degerlendirerek, kendine uygun ve özgün bir sistem bulmasi gerektigini söylemektedir.

Montesquieu'nun "kuvvetler ayrimi" ilkesi, 19 ve 20. yüzyil burjuva liberal devlet kuraminin klasik bir örnegini olusturmustur. Montesquieu, kuvvetler ayrimi fikrini 1748 tarihinde yayinlanan Yasalarin Ruhu, adli yapitinda islemistir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Ynt: Sosyoloji Nedir?

sosyal bilim nedir?
 

zarok

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
5 Şub 2009
Mesajlar
14
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Ynt: Sosyoloji Nedir?

Sosyoloji; belkide toplum bilimi olmakla hata ediyordur.

Doğunun bir köyüne atanmış bir doktorun,tek yaptığı gündüzleri hastalarına bakmakmış,hastalar bitince de sosyal aktivite olarak karşıdaki dereyi,akşamları da yıldızları seyretmekmiş.Bir dereyle sosyalleşmenin değerini kim biliyor parmak kaldırsın :)

Hep insana ve insanlar arası ilişkiye kafa yoran sosyolojiye sitemimdir... :)
 

sümeyra

Üye
Yeni Üye
Katılım
5 May 2009
Mesajlar
147
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ynt: Sosyoloji Nedir?

sevgili zarok..
içten sitemini tebessümle okudum fakat sosyoloji diğer bilim dalları gibi sınırları çizilen bir alanı kapsıyor,onu disiplin haline getiren de bu unsur değil midir?hem insanlar arası ilşkileri hemde insanın doğayla ilişkisini anlatacak olsa başka bir alan olarak tanımlanması gerekmezmiydi?sosyoloji sadece insanla ilgilendiği için sosyolojidir:)
 

zarok

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
5 Şub 2009
Mesajlar
14
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Ynt: Sosyoloji Nedir?

belki de :)
kusura bakmayın 'belki' kelimesini çok kullanıyorum ancak okadar yerinde bir sözcük oluyor ki bazen :)

İnsan insana hükmedebiliyor,peki ya insan doğaya hükmedebiliyor mu,yada çevreleyebiliyor mu ki bütün sebepleri,cevapları noksansız ?
insan işte kemik et ve düşünceler yığını,ne bekleyebilirsin ki :)
herneyse konu dışı oldu affola...

-loji ile biten her kelime her zaman komik gelmiştir bana :)
insanın anlama çabalarını ifade eden okadar çok -loji vardı ki :)

yani diyeceğim şu ki : yürürken,okurken,tebessüm ederken,kafa yorarken,çalışırken,araştırma yaparken,icat ederken,heh tamam buldum derken vs... kaçırdığımız bazı şeyler mutlaka oluyor geride bıraktığımız,anlayamadığımızı bile anlayamadığımız bazı şeyler :)

o yüzden benden bilimsel bir cümle bekleyen dostlar size tek söyleyebileceğim :

bek-le-me-yin :)

hakkaten üstte yazdıklarımın konuyla ne alakası var ?? :)
var,var da neyseeeee :)

doğa ile insan arasında bahsi geçen alanın adı ''phusisoloji'' olsun :)
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
bilim! ne de görkemli bir tanım. bilim derken çoğu kez pozitivizmin etkisi gözlemlenmektedir. sosyoloji kavramı da pozitivizmden etkilenmiş, kategorize edilmiş görünmektedir. fizik ve doğal bilimlerdeki neden-sonuç ilişkisini ve belirli ölçeklerdeki kesinliği sosyal olgularda uygulamak/düşünmek/bilimselleştirmek gerçekten olanaklı mıdır? Bu soruya Hayır demek durumundayım. o zaman, soyoloji derken bir sosyal disiplinden söz etmek gerekmektedir. bu tanım şu anlama gelir; sosyal olgular fizik olgulara asla benzemezler; iki hidrojen ve bir oksijen elementleri tepkimeye girdiklerinde su molekülü oluşur şeklindeki fiziksel tesbit karşısında iki serf bir feodalin aristokrat oluşturacağı söylenemez. o zaman, sosyoloji denilen disiplini fizik bilimlerinden ayrı bir kefeye koymak gerekecektir. sosyal olayların karmaşıklığı tek-düze bir çizgide yol almadıkları gibi, sözüm-ona istatistikler ve kamo-oyu yoklamaları ile de açıklanamazlar; onların ayrı karmaşıklığı ve ilişki kalıpları vardır; insanın devreye girdiği her alanda özne kendi belirsizliğini yaratır ve sonuçlar her zaman öngürülenden farklı olabilir; bu nedenle sosyolojiyi bir bilim dalı olarak görmek sakıncalıdır derim; onu bir disiplin, değerlendirme olarak görmek daha doğru olacaktır. kanım budur.
 

zeynepurfan

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
14 Ara 2009
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Allah'ım senden başka hiçbirşeyi olmayan ben,senden başka herşeyi olanlara acırım.Konfiçyüs ;)
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
toplum kavramı yanlıştır sonradan çıkmıştır..sosyoloji insanlar arası ilişkileri inceleyen bilim dalıdır
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst