Sosyalizm neden basarili olamadi?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe kategorisinde evrensel-insan tarafından oluşturulan Sosyalizm neden basarili olamadi? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 11,429 kez görüntülenmiş, 74 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe
Konu Başlığı Sosyalizm neden basarili olamadi?
Konbuyu başlatan evrensel-insan
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan DüşünceliKarga

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Marksist doktrinde devlet , sınıf çatışmasının üzerine inşa edilmiş ve hakim sınıfın , ezilen sınıf üzerinde baskı kurma aygıtı olarak tanımlanmıştır..Devletin bu baskı unsurlarının en önemlileri ise ordu ve bürokrasi olarak ifade edilmiştir..Bu nedenle devlet proleterler tarafından ele geçirildiğinde, ordunun halk ordusuna dönüştürülmesi ve burjuva demokrasisine özgü bürokratik yapının kırılmasının gerekliliği ortaya konmaktadır..Marksist teoride bürokrasi , üst burjuva sınıfların, kendi yanında yer alacak bir orta burjuva yaratması olarak tanımlanmaktadır. Bu orta sınıfa verilmiş özlük hakları ile bir ayrıcalıklı durum yaratılır ve devlet otoritesinin , nihayetinde de hakim sınıfın , ezilen sınıf üzerinde (burada burjuvazinin , proleterler üzerinde) kurmuş olduğu baskı rejimi sağlamlaştırılmış olur.Bu anlamda bürokrasinin kırılabilmesi için Lenin Devlet ve devrim eserinde , bürokratların seçimle iş başına gelmesine ek olarak, istendiğinde görevden kolayca alınabilecekleri bir sistemin hayata geçirilmesinin (ki böylece herkes bürokrat olabilecek ve herkesin bürokrat olabileceği bir yerde , bürokrasi ayrıcalığını kaybedecektir), bürokratların maaşlarının işçi ücreti seviyesine çekilerek yine bu anlamda ayrıcalıklarının ortadan kaldırılmasının gerekliliğini vurgulamıştır..Kısacası bu şekilde burjuva bürokrasisi dönüştürülecek ve ortadan kaldırılacaktır..SSCB nin katı bürokrasisi göz önüne alındığında, bu işlemin son tahlilde gerçekleşmemiş olduğu ifade edilebilir..İşte kırılamamış bu bürokrasi sebebi ile, kararların tepeden inmeliği ve bunun neticesinde işçilerin gerçek anlamda karar alma pozisyonundan dışlanmaları, üretimde verimlilik artışlarının önüne geçmiştir..Çünkü üretimde verimlilik teknolojik gelişmeye bağımlıdır ve teknolojik ilerleme ise ancak fikir alışverişi yani karar alma sürecinin aşağıdan yukarıya ve yukarıdan aşağıya ortak bir şekilde gerçekleştiği bir ortamda gerçekleşebilir..Kişinin özgür bir şekilde kendini ifade etme şansının olmadığı, kısıtlandığı bir durumda ortaya yani birşeyler koyma ihtimali görece düşüktür..Bu verimsizlik mevzusu özellikle Stalin döneminden sonra ciddi bir problem olarak kendini göstermiştir..
""Örneğin 1965 yılında ortalama Sovyet tarım işçisinin verimliliği,ABD'li meslektaşının %14'ü dür..Sovyet taım işçisi 6 kişiyi besleyebilirken,ADB'li meslektaşı 43 kişiyi beslemektedir..İşgücü verimliliğine bakılırsa 1961-70 döneminde %6,4 tür...sermaye/hasıla oranı 1961 - 65 yıllarında %2,1 dir...""

tırnak içerisindeki kısım Hasan İslatince'nin İktisadi sistemler kitabının 205. sayfasından alıntılanmıştır..

Komünist sistemde, üst düzey bir üretim miktarı ön koşuldur..Çünkü bu sistemde bölüşüm "herkesin ihtiyacına göre" şeklinde ifade edilmiştir..Kısacası, bir sınır yoktur denebilir..Bu sebeple, verimsiz bir üretim sisteminin,o toplumu komünist bir topluma dönüştüremeyeceği açıktır..
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Senin iddialarin ancak senin inancsal ideolojini baglar. Onemli olan konu ile ilgili kendi bilgi ve dusunceni paylasmaktir. Tabi varsa.

Senin gibi tarafli bir bakis acisinin iddialari benim icin gecerli degildir. Cunku sabittir, sahiplenilmistir ve sorgulanmazdir.

Senin sirf tarafini tuttugun bir seyi kendi aklinca kendine dogrulaman da bir seyi degistirmez.

Onemli olan konu ile ilgili isci sinifi bilincidir, devlet kapitalizmidir, ve bunlarin SSCB bugunku getirdigi durumdur.

Eger bilgin ve dusuncen varsa, SSCB'nin neden yikildigini aciklarsin. Bugunku Rusya fedarasyonunun nasil bir sistem oldugunu ortaya koyarsin.

Sizin kendi tutarsızlığınızın ve bilgisizliğinizin sorumlusu ben değilim..Beni gözünüzde bu derece büyütmeyin..Ben sizin yazdıklarınızı size gösteriyorum, sizin adınıza ne bir şey yazıyorum ne de var olana ekleme yahut çıkarma yapıyorum, bir ayna vazifesi görüyorum.Esasında siz benden değil, kendinizden rahatsız olmaktasınız. Bu sebeple aynayı yumruklamaya çalışacağınıza (ki kişinin içinde bulunduğu hezeyanın bir göstergesidir) kendinizi sorgulayınız..İkincisi konu ile ilgili fikirlerimi paylaşıyorum, hiçbir yazımda salt size yönelik bir içerik yoktur (sizi bu derece önemli görmüyorum) izah vardır. Kişinin okuma yazması var ise zaten yazılarım açıktır.Fakat sürekli olarak meseleyi ya bir üslup sorununa ya da sanki konu ile ilgili fikirlerimi paylaşmıyormuşum gibi gerçek dışı bir noktaya hapsetmeye çalışıyorsunuz ki kendi hapsinizden kurtulabilesiniz,beni de kendinizle eşleyebilesiniz...İşin özü şudur, siz öyle bir yola girdiniz ki artık hata yaptım deme opsiyonunu da kaybettiniz..Size ancak geçmiş olsun dileklerimi iletebilirim...Aynı hataları tekrarlamazsınız (tekrarlamamaya özen gösterirsiniz) mesele kapanır..Herkes hata yapar önemli olan ders alabilmektir..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Gelelim sana ait olmayan sadece Lenin den yaptigin alintilar ile ortaya koydugun sana ait olmayan "ispatlarin" yanitina. Madem Lenin'i savunuyorsun, yanitlarina Lenin den degil, varsa kendi bilgin ve dusuncelerin ile yanit verirsin.

Evrensel-insan'ın bir sosyalizmden habersiz olduğunu ve söylediklerinin tutarsız ve üzerine düşünülmemiş şeyler olduğunu iddia ettim..Neden mi böyle düşünüyorum?İşte ibu iddialarımın ispatları

Sen kimsin ki baskasinin sosyalizm ile ilgili bilgi ve dusuncesini degerlendiriyorsun? Daha kendi bilgin ve dusuncen bile yok. Butun yaptigin Leninden alinti yapmak. Ben Lenin'in yaptiginin insan haklari ve hak ve ozgurluklerinin bir ihlali ve insanliksucu oldugunu soyluyorum. Olmadigini ispat et.

1) İtham ettiğim ismin bin yıllık kavga konu başlığından bir alıntı



Aynı konu başlığında yaptığı bir diğer yorumdan alıntı şudur



Ve bu konu başlığındaki diğer yorumu aşağıdaki gibidir..



Bu üç kendi içerisinde tutarsızdır..İlk alıntıda altyapıya dahil olan bilinç ikinci de ikisine de dahil değilken, üçüncüde ise altyapı içerisine alınmıştır..Kişi kullandığı kavramların içerisini ne şekilde dolduracağından emin değildir ve tereddüt göstermektedir..[/quote]

Tutarsizlik senin algilayamayan sabit ve sahiplenerek sorgulamadigin bilincaltisartlanmisliginda. Burada tutarsiz hic bir sey yoktur. Ilk alinti tarih ile ispatlanmistir. Ikinci alinti da buna paralel olarak bilincsiz gelen her devrimin kalici olmadigini ortaya koymaktsadir. Ucuncusu de alt yapinin bilincsel ve tabansal aciklamasidir.

2) Kişi aşağıdaki gibi Lenin'in kapitalist ilişkileri geliştirmenin gerekli olduğunun Lenin'in söylemi olduğunu iddia etmektedir..Ancak bunu ispat edememektedir çünkü böyle bir söylemi yoktur..Lenin,Marks ve Engels tarafından söylenen şey ise, sosyalist devrimin ancak belirli bir düzeyde kapitalizmin gelişmiş olduğu ülkelerde gerçekleşebileceğidir..Yorum sahibi ise bu durumdan habersizdir ve bunu yanlış anlamaktadır..

Burada da senin algisizligin soz konusudur. Devlet kapitalizmi bizzat Lenin'in kendi sozudur. Bunun ile ilgili alinti da verilmistir. Asil habersiz olan sensin, daha once de dile getirildigi gibi, marxin marxizmi ile Lenin'in Leninizmi arasindaki fark daha once aciklanmistir. Tabi algilayana. Madem bu soyleme Lenin de dahil; belirli bir duzeye SSCB'gini nasil getirecekti? Devlet kapitalizmi uygulayarak mi? ne demek devlet kapitalizmi, acikla bakalim.


)Kişi sosyalizmin ne olduğunu bilmemektedir..Sosyalizmin ne olduğu ile ilgili Marks ve Lenin'in yazılarından habersizdir..Bu nedenle benim bu teorisyenlerin yazılarına istinaden yaptığım sosyalizm tanımını benim kendi uydurduğum birşey zannetmektedir..

Anlasilan satasmadan egonu tatmin edemiyortsun. Bunun adi psikolojide asagilik kompleksidir. Sorun da zaten konu ile ilgili kendine ait bir sey olmamasinda sadece c/p yapmanda. Konu ile ilgili sende ne bilgi ve dusunce var, bunu ortaya koy. Bilgi heryerdedir, her zaman ve istendigi zaman elde edilir. Yalniz bilinc kisinin kendi bilgi ve dusuncesinin yansimasidir. Nerde senin bu konudaki bilgin ve dusuncen?

Aşağıda kendi yorumumu alıntılıyorum
Ferdinand Bardamu :

Fakat eğer devrim ancak fakir, gelişmemiş bir ülkede başlayabilirse burada bir sorun ortaya çıkmaktadır. Marx`a göre gelişmemiş ülkeler sosyalizmi inşa edemez, çünkü kapitalizm henüz buralarda bütün gücünü kullanmamış, sömürüsünü gerçekleştirmemiştir, işte bu yüzden dış güçler devrimi başarısızlığa uğratmak için elinden geleni yapacaktır.

Yukarida Marx'in gorusu vardir. Sen ise Lenin'in devlet kapitalizmini sosyalizm mis gibi algiliyorsun.

Devlet kapitalizmi olarak devlet parti uye ve elemanlarinin elinde degil miydi, neydi bunlarin sinifi, isci sinifi bilinci varmiydi? Sosyalizm=devlet kapitalizmi diyorsun, oyle mi?
Bana cevaben yazılan yorum aşağıdadır

Evet cunku sen devlet kapitalixzmini sosyalizme esitliyorsun. Sosyalizm devlet kapitalizmi degildir. Herseyden once isci sinifi bilinci gerektirir.

Yine yapmış olduğum sosyalizm tanımının Lenin tarafından yapılmış olduğunu aşağıda belirtiyorum , buna karşılık itham ettiğim kişi tarafından yapılan eleştiriler aşağıdaki gibidir

Ferdinand Bardamu :


Evrensel-insan :

Yine aşağıda, kişi işçi sınıfının(proletarya) bu anlamda yalnızca kapitalist sistemde var olabileceğini bilmiyor..Burjuva sınıfın ortaya çıkışının, proleter sınıfın da ortaya çıkması anlamına geldiğinden habersiz.Üstelik, Rusyada sosyalist eğilimleri Marksizmden ibaret varsayıyor, Marksizm öncesi sosyalist eğilimlerden habersiz.Bu gerçekliği benim aklımı tatmin etme yöntemim zannediyor..Aşağıda bana verilen yanıtları alıntılıyorum..

Benim ne bilip bilmedigimden sana ne? Ayrica benim hangi cumlem "isci sinifinin bu anlamda yalnizca kapitalist sistemde var olabilecegini" bilmedigimi soyluyor, bu senin sadece kendini tatmin eden bir yorumun.

ve kişi başka bir yorumunda

...demektedir

Evet cunku sen isci sinifi ile bunun bilinci farkindan bir haber ve de sosyalizm=devlet kapitalizmi zannediyorsun. Sosyalizmi ortaya atan marx'dir lenin degil; Lenin sadece uygulayandir ve Marx'a ters dusmustur. Cunku Marx sosyalizmin gelismemis ulkelerde insa edilemeyecegini soylemesine ragmen;Lenin devlet kapitalizmini sosyalizm sanmistir.

Ve benim haklılığımı gösteren eden Marks ve Lenin'den kaynak gösterilerek yapılan alıntı aşağıdadır..

Marks ne diyor, Lenin den dinleyelim: "Burada (işçi programının incelenmesinde) uğraştığımız şey, kendi temelleri üzerinde gelişmiş biçimiyle değil, aksine kapitalist toplumun içinden çıktığı biçimiyle bir komünist toplumdur; yani her bakımdan, ekonomik, ahlaki, düşünsel olarak hala bağrından çıktığı eski toplumun izlerini taşıyan bir toplum"

ve aşağıda Lenin, yukarıdaki cümlenin izahını yapıyor

"İşte kapitalizmin bağrından daha yeni çıkmış, her bakımdan eski toplumun damgasını taşıyan bu komünist toplumu Marks, komünist toplumun "ilk" ya da alt aşaması olarak niteler"

V.İ.Lenin Devlet ve Devrim, İnter Yayınları Sayfa : 110 ve 111

Lenin aynı kitabın 112. sayfasında ise şunları söylüyor:
"Yani komünizmin ilk aşaması, adaleti ve eşitliği henüz veremez: servet farkları, hem de adil olmayan farklar sürecek, fakat bir insanın başka bir insan tarafından sömürüsü olanaksız olacaktır, çünkü üretim araçlarını, fabrikaları, makineleri, toprak ve araziyi vs. özel mülkiyet olarak gaspetmek olanaksız olacaktır"

ve yine birkaç paragraf sonra, aynı sayfada şöyle diyor

"Marks sadece insanların kaçınılmaz eşitsizliğini tamı tamına göz önünde bulundurmakla kalmaz, tek başına üretim araçlarının tüm toplumun ortak mülkiyetine geçişinin (sözcüğün alışılmış anlamında "sosyalizm"), paylaşımdaki eksiklikleri, ürünler "emeğe göre" paylaşıldığı sürece egemen olmaya devam eden "burjuva hukukunun" eşitsizliğini ortadan kaldırmadığını da göz önünde bulundurur"

Ve devamında sayfa 113'de

"Böylece (genellikle sosyalizm diye adlandırılan) komünist toplumun ilk aşamasında "burjuva hukuk" tamamen ortadan kaldırılmaz, bilakis sadece kısmen, sadece erişilmiş ekonomik devrime uygun olarak, yani sadece üretim araçlarıyla bağıntılı kaldırılır."Burjuva hukuku" bunları tek tek bireylerin özel mülkiyeti olarak kabul eder. Sosyalizm ise toplumsal mülkiyet haline getirir.Bu ölçüde - ve sadece bu ölçüde - burjuva hukuk ortadan kalkar"


Rusyada nep dönemi kapitalist ilişkileri geliştirmek için değil, köylü ile işçi arasındaki ittifakın bozulmasından endişe edildiği için uygulanmıştır..Devrimin hemen ardından iktidar alındığında, büyük işletmeler ve bankalar özelliştirilmiştir..Bir süre sonra ise özel mülkiyetin ortadan kaldırılması için yapılan uygulamalar tabana yayılmak istenmiş, kırsalda devlet mülkiyetine alınmak isteyen topraklar köylüler tarafından savunulmuş, üretilen tüm ürüne devletin el koymasına tepki gösteren köylü sınıfı ve işçi sınıfı arasında çatışmalar yaşanmıştır..Lenin esasen köylülük sorununa vyrgu yapması ile ayırılır ve Marksist öğretiye en önemli katkısı da budur..Marks kapital adlı eserinde, köylü sınıfını ortasınıf (orta burjuva ki ağırlıkla devlet memurlarından oluşur) ile beraber proleter devrime direnç gösterecek, değişime direnç gösteren bir bilince sahip sınıf olarak anmıştır.Bu anlamda Marks yalnızca proleterlere güvenmektedir..Lenin köylü ve işçi ittifakını, devrimin nihayete ulaşabilmesi için gerekli gördüğünden, yukarıda sözünü ettiğim işçi-köylü ayrışmasına sebep olan politikalarını askıya almış ve nep dönemini devreye sokmuştur.Bu sebeple nep , burjuva ilişkileri geliştirmek için uygulanmamış, dönemin şartları içerisinde (Rusyada dış destekli burjuvazinin beyaz orduları ile sovyet orduları mücadelededir) ,köylü sınıfının desteğini sağlayabilmek için uygulamış ve bu uygulamayı geçici bir geri çekilme, geçici bir yenilgi olarak ifade etmiştir..Burada söz konusu olan, özel mülkiyetin genel anlamda ortadan kaldırılmasının ertelenmesi durumudur, herhangi birşeyi geliştirmek değil, mevcut olanı henüz dönüştürmemektir...

Evet butun bunlar Lenin'in Marx'in ne dedigini kendi algisidir. Mao'da Marx'i baska algilamistir, Fidel de baska. Bu bir algi meselesidir. Dolayisi ile bunu savunmak Marxizmi degil; sadece Leninizmi savunmaktir.

Ayrica sosyalizm ile komunizm farkini aciklar misin?

Ama saygili, yazi olarak ve lakabima satasmadan, tabi basarabilirsen. Mumkunse kendi bilgin ve dusuncen ile.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Sizin kendi tutarsızlığınızın ve bilgisizliğinizin sorumlusu ben değilim..Beni gözünüzde bu derece büyütmeyin..Ben sizin yazdıklarınızı size gösteriyorum, sizin adınıza ne bir şey yazıyorum ne de var olana ekleme yahut çıkarma yapıyorum, bir ayna vazifesi görüyorum.Esasında siz benden değil, kendinizden rahatsız olmaktasınız. Bu sebeple aynayı yumruklamaya çalışacağınıza (ki kişinin içinde bulunduğu hezeyanın bir göstergesidir) kendinizi sorgulayınız..İkincisi konu ile ilgili fikirlerimi paylaşıyorum, hiçbir yazımda salt size yönelik bir içerik yoktur (sizi bu derece önemli görmüyorum) izah vardır. Kişinin okuma yazması var ise zaten yazılarım açıktır.Fakat sürekli olarak meseleyi ya bir üslup sorununa ya da sanki konu ile ilgili fikirlerimi paylaşmıyormuşum gibi gerçek dışı bir noktaya hapsetmeye çalışıyorsunuz ki kendi hapsinizden kurtulabilesiniz,beni de kendinizle eşleyebilesiniz...İşin özü şudur, siz öyle bir yola girdiniz ki artık hata yaptım deme opsiyonunu da kaybettiniz..Size ancak geçmiş olsun dileklerimi iletebilirim...Aynı hataları tekrarlamazsınız (tekrarlamamaya özen gösterirsiniz) mesele kapanır..Herkes hata yapar önemli olan ders alabilmektir..

Sen benim yazdiklarimi bana gosterecek ne bilgiye,ne bilince ne de algiya sahiposin. Sen algilayamadigin lakabimin yazdiklari hakkinda ancak ego tatmini yaparsin, baska bir sey degil. O da saygisizca ve yaziyi degil de; lakabimi hedef alatrak. Bilirsin kucuk beyinler fikirlerle degil, sahislarla ugrasir. Sen demekki ne yazdiginin da farkinda degilsin, dogaldir cunku builincaltisartlanmisligfinin egosal tatmini ne yazdigini da farketmez. Etse "İkincisi konu ile ilgili fikirlerimi paylaşıyorum, hiçbir yazımda salt size yönelik bir içerik yoktur " cumlesini yazmaz. Ayrica hic kendi fikrini henuz gormedim. Tum yaptigin alintilar. Gercek olan senin ne yazdigindan da bir haber oldugundur.

Ortada bir hata yok. Sadece sizin kendini biz baskasini oteki yapma caban var. Bu da maalesef bilgi ve dusunce ile degil; satasma, itham, suclama ve lakabim adina konusma ile oluyor.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
ı olanaklı kılQUOTE=evrensel-insan;109577]Basliga bilgi ve dusuncen ile yaptigin katki icin tesekkurler.

Rica etsem 9 nolu mesajdaki cumle hakkinda da bilgi ve dusunceni ortaya koyarmisin?

Cunku bu sayede hem "tepeden inme sosyalizm" ile "bilincli sosyalizm" hem de isci sinifi ile, isci sinifi bilinci farki daha bir netlik kazanacak.

Zaten benim bastan beri vermek istedigim, "isci sinifinin varligi demek; isci sinifinin biliunci demek degildir" algisi idi.[/QUOTE]

9.mesajda sözü edilen, 'sosyalist devrimin, geri kalmış ülkelerde başlatılmasının kolay ama sürdürülmesinin zor olduğu; oysa gelişmiş kapitalist ülkelerde devrimin başlatılmasının zor, ama sürdürülmesinin kolay olduğu' yönündeki söz, sosyalizm ile ilgili çevrelerde yaygın olarak bilinen bir değerlendirmedir... bir sosyalist devrim için, zorunlu ön koşul olarak kabul edilen, öznel ve nesnel koşulların olgunlaşmasıyla ortaya çıkan 'devrimci durum'un; geri kalmış ülke proleteryası üzerindeki hem o ülke burjuvazisi ve hem de emperyalizm tarafından gerçekleştirilen katmerli sömürü olgusu ve kapitalizmin krizlerinin bu tip ülkelerde daha şiddetli ve daha yıkıcı sonuçlara yol açması nedeniyle, nispeten daha kolay ortaya çıkacağı düşünülür...dolayısıyla, geri kalmış ülkelerde sosyalist devrim daha kolay başlatılabilir... ancak proleteryanın toplum içindeki sayıca azlığı, uzun bir tarihsel geçmişinin olmayışı, sınıf bilinci ve örgütlülük düzeyinin, sendikal mücadele deneyimi birikiminin yetersizliği,küçük burjuva tabakalarla yapılması zorunlu ittifakların sürdürülebilme zorluğu gibi öznel; ve sermaye birikimi yetersizliğinden dolayı, sosyalizm kuruculuğu için dayanak oluşturacak üretici güçlerin yeterince gelişmiş olmaması gibi nesnel sorunlar, devrimin tamamlanması ve sosyalizm kuruculuğu dönemini zorlaştırır... gerçekten de ekim devrimi örneğinde görüldüğü gibi, savaş, kıtlık, kriz..vbg. süreçlerin etkisiyle oluşan ve tarihsel bir fırsat olarak değerlendirilen devrimci durum, doğru saptanmış ve devrim başlatılarak, iktidar ele geçirilmiş olsa da; toplum içinde engin bir küçük burjuva ve kaypak bir köylü denizi içinde kalan proleterya, dünya çapında maruz kaldığı ambargo, abluka, saldırı ve sabotajların etkisiyle üretici güçlerin yerle bir olması sonucunda; iktidarını ve devrimi sürdürebilmek için, teoride öngörülmeyen çok sert önlemlere başvurmak zorunda kalmış; ve sonuçta, aşırı merkezileşmiş bir parti ve onunla içiçe geçmiş bir devlet aygıtıyla, despotik-bürokratik, buyurgan bir yapılanmaya sürüklenmek zorunda kalmış ve eğer deyim yerindeyse, sosyalizm kuruculuğu görevini, ''sürüyü, sopayla cennete kovalayarak'' , gerçekleştirmeye çalışmış ve ciddi bir yenilgi almıştır... aslında ekim devriminin; j.stalin tarafından, lenin'in erken ölümüyle merkez komitesi genel sekreterliğinin ele geçirlişi ve buharin, preobrazenski, troçki vbg. diğer önderlerin yok edilmesi ve tek ülkede sosyalizm anlayışının ( önceleri bir zorunluluktan ortaya çıkmış olsa da sonradan kabullenilmesiyle) yerleştirilmesiyle tasfiye edildiği söylenebilir... gelişmiş kapitalist ülkelerde ise, devrimci durumun ortaya çıkışı, geri kalmış ülkelerin proletryalarının ve kaynaklarının sömürüsünden pay alma..vbg. nedenlerle nispeten daha zor olduğundan; devrimi başlatmak da zor olur... ancak, iktidar ele geçirilebilirse, devrimi sürdürmek, ekonomik ve toplumsal dönüşümü sağlamak ve sosyalizm kuruculuğu görevini başarmak, geri kalmış ülkelere göre, nispeten daha kolaydır... çünkü, bilinçli, sendikal, ideolojik ve politik mücadele deneyimine sahip, ciddi bir proleterya söz konusu olduğu gibi; yeterli sermaye birikiminin sonucu olarak, ülkenin üretici güçlerinin gelişmişlik düzeyi, her türlü dış kaynaklı baskı, ambargo, abluka ve saldırıları, çok daha kolay boşa çıkarmaya olanak verecek şekilde gelişmiştir... ayrıca yeterli bir burjuva demokrasisi deneyimi, proleterya diktatörlüğünün tüm topluma uygulanan bir diktatörlük şeklinde yozlaşmasına olanak vermeyeceğinden, daha kuruluş sürecinde sosyalizmin, '' insan için ve insanla birlikte'' inşaasına olanak verecektir...
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Gelelim sana ait olmayan sadece Lenin den yaptigin alintilar ile ortaya koydugun sana ait olmayan "ispatlarin" yanitina. Madem Lenin'i savunuyorsun, yanitlarina Lenin den degil, varsa kendi bilgin ve dusuncelerin ile yanit verirsin.

Elbette sosyalizmin tanımı bana ait değildir.Bu nasıl bir yaklaşımdır?Bu görüşün ne olduğu teorisyenleri tarafından ifade edilimiştir..Sosyalizm iyidir , kötüdür gibi bir yaklaşım , yahut ona yapılan eleştiri ancak bana ait olabilir..Birşeyin tanımlanması başka şeydir, onu tanımı üzerinden değerlendirmek başka şeydir..Bu ne kadar anlamsız bir yorumdur..Elbette sosyalizmi bu teorinin kurucularının ifadesi ile tanımlayacağım, bu tanımı değiştirmek demek, sosyalizmden başkalaştırmak demektir..Önce üzerinde tartışılan konu tanımlanır ve böylece onun ne olduğu açıklığa kavuşturulur.Daha sonra bu tanım üzerinden eleştiriler yapılır..Sizin ifadeniz şudur "sosyalizmi kendine göre tanımla" işte o tanım sosyalizm olmaz, benim sosyalizmden ne anladığım olur..Sosyalizmin ne olduğu bellidir,kişinin kendinin yapmış olduğu tanımlama sosyalizm olmayacak,kendi kişisel düşünceleri,kendi bakış açısı olacaktır.. İkincisi kendi bilgin ne demek? Yaptığım alıntılar benim bilgilerimdir..Tanım benim değildir ancak benim bilgi dağarcığım içerisindedir..Öyle her istediğinizde okumadığınız bir eserden , sayfa numarası vererek alıntı yapamazsınız..Sırf sizi zora sokuyor diye Lenin'den,Marx'tan alıntı yapmayacağım, yaparsam da güya bu benim bilgim olmayacakmışmış..Komik olmayın..



Sen kimsin ki baskasinin sosyalizm ile ilgili bilgi ve dusuncesini degerlendiriyorsun? Daha kendi bilgin ve dusuncen bile yok. Butun yaptigin Leninden alinti yapmak. Ben Lenin'in yaptiginin insan haklari ve hak ve ozgurluklerinin bir ihlali ve insanliksucu oldugunu soyluyorum. Olmadigini ispat et.

Olmadığını ispat et diyerek bilinç ve eğitim düzeyinizi göstermişsiniz.. İddia sahibi iddialarını ispatlamak ile mükelleftir, karşısındakine sen aksini ispat et denmez..Belirli bir bilinç ve eğitim seviyesindeki kişi, sizin kurduğunuz bu cümleyi kurmamaması gerektiğini bilir..İkincisi sen kimsin demişsiniz madem sordunuz söyleyeyim. Ben iktisat fakültesi mezunu bir kişiyim ve söz konusu sosyalizm,komünizm,kapitalizm birer iktisadi doktrin olduklarından benim alanıma dahil olan konulardır..Kısacası bu konuların üniversite düzeyinde eğitimini almış bir kişiyim , tam da bu sebeple , sizin söz konusu bu doktrinler konusunda bilgisizliğini tespit edebilmekteyim..Sizin talihsizliğiniz, bu konuda bir eğitim almamış olarak, tam da bu konularda eğitim görmüş bir kişi ile tartışmaya girmektir...








Tutarsizlik senin algilayamayan sabit ve sahiplenerek sorgulamadigin bilincaltisartlanmisliginda. Burada tutarsiz hic bir sey yoktur. Ilk alinti tarih ile ispatlanmistir. Ikinci alinti da buna paralel olarak bilincsiz gelen her devrimin kalici olmadigini ortaya koymaktsadir. Ucuncusu de alt yapinin bilincsel ve tabansal aciklamasidir.

Siz bilinç, yahut zaman zaman da beyin yapısı diye nitelediğiniz şeyin nerede yer alması gerektiğinden emin değilsiniz..Zira sizin yorumlarınız spontan bir gelişim göstermekteler..Bu nedenle bir an altyapıya dahil olan kavramınız, başka bir an başka bir yere dahil iken, daha sonra tekrar altyapıya dahil olabilmektedir..Spontan ise daha önce planlanmamış demektir ki tam olarak sizin yaptığınız yorumların durumunu ifade etmektedirler..düşüncelerini planlamış bir kişinin böyle bir duruma düşme olasılığı çok düşüktür..



Burada da senin algisizligin soz konusudur. Devlet kapitalizmi bizzat Lenin'in kendi sozudur. Bunun ile ilgili alinti da verilmistir. Asil habersiz olan sensin, daha once de dile getirildigi gibi, marxin marxizmi ile Lenin'in Leninizmi arasindaki fark daha once aciklanmistir. Tabi algilayana. Madem bu soyleme Lenin de dahil; belirli bir duzeye SSCB'gini nasil getirecekti? Devlet kapitalizmi uygulayarak mi? ne demek devlet kapitalizmi, acikla bakalim.

Ben size Leninizm nedir alıntılayın demedim..Ben sizin iddia ettiğiniz "Lenin kapitalist ilişkileri geliştirmek gerekir demiştir" gibi bir cümleyi nerede kullanmıştır , bunu alıntılayın dedim..Yapamadığınızdan bir bütün olarak adamın felsefesini alıntı olarak gösterebilmektesiniz.ve hala dediğinizin arkasında duramayarak devlet kapitalizmi mevzusunu gündeme getirmeye çalışıyorsunuz.Daha önce de belirttim..Bu teorisyenler, kapitalizmin yayılmasını ,onun emperyal bir biçim almasını, ezilen sınıflar üzerindeki baskının artması ve bu baskı artışının da proleter sınıfın güçlenmesi , çoğalması anlamına geldiği için olumlu bulurlar..Ancak kapitalist ilişkileri geliştirmeliyiz ki proleter devrim olsun gibi bir yaklaşım sergilemezler..Burada yaptıkları durum tespitidir..Nitekim 1917 devriminde yönetime gelir gelmez özel mülkiyeti kısıtlamaya başlamışlardır...Devlet kapitalizminde üretim ağırlıklı olarak özel teşebbüsler tarafından yapılmaktadır.Devlet ise ekonomik kararlara yön vermektedir..Sosyalizmde ise bu ağırlık devlette dir özel teşebüste değildir ve devlet kapitalizminin haliyle özel mülkiyetin kaldırıldığı yahut kaldırılmaya çalışıldırğı bir sistem olmadığı açıktır..Devlet kapitalizmini Lenin NEP dönemi için kullanmıştır ve bu dönemi sosyalizmden atılmış geri adım olarak nitelemiştir..İkincisi şunu yahut bunu açıkla bakalım gibi bir yaklaşımı bana karşı sergilemek sizin haddinize değil.Ben bir iktisatçıyım ve sizin bu anlamda yazdıklarınızı gülünç buluyorum..Burada illa biri birini sorguya çekecekse ve bu anlamda bir hiyerarşi var ise , benim sizi tahtaya kaldırıp sorguya çekmem gerekir..



Anlasilan satasmadan egonu tatmin edemiyortsun. Bunun adi psikolojide asagilik kompleksidir. Sorun da zaten konu ile ilgili kendine ait bir sey olmamasinda sadece c/p yapmanda. Konu ile ilgili sende ne bilgi ve dusunce var, bunu ortaya koy. Bilgi heryerdedir, her zaman ve istendigi zaman elde edilir. Yalniz bilinc kisinin kendi bilgi ve dusuncesinin yansimasidir. Nerde senin bu konudaki bilgin ve dusuncen?

Ancak lise yahut daha aşağı eğitim seviyesine sahip bir kişi, alıntı yapma mevzusunu copy paste işlemine indirgeyebilir..Herhangi bir eser okunduğunda, o eser içerisinde bir çok alıntının yapıldığı görülür. Marks ve Lenin'in eserlerinde de bu alıntılardan ve dipnotlardan ek bir kitap dahi basılması mümkündür..Üniversitelerde sosyal bilimlerde araştırma yöntemleri diye bir ders okutularak, bu alıntılama yahut bilimsel nitelikte eser yazabilme yetisinin , öğrencilere kazandırılması söz konusudur..Bir tanım yapılır iken , bu tanımın neye dayanarak yapıldığı önemlidir..Sosyalizm tanımı yapılırken, bu teorinin kurucularının, yahut geliştiricilerinin eserlerine atıf yapmak tercih değil bir zorunluluktur..Bu şekilde söz konusu tanımı yapan kişinin (burada ben oluyorum) işkembesinden atmadığı, söz konusu konuya vakıf olduğu anlaşılır..Bu da yazılan yoruma duyulan güvenin arttırılmasını sağlayan bir unsurdur..

Nerede senin bilgin? sorusu ancak sizin gibi bir düzeyden çıkabilir..Alıntıladıklarım benim bilgimdir, fakat yorumum yahut düşüncem değildir çünkü bunlar tanımdır.Esas olan, bir teorinin kurucularının , o teori ile ilgili yapmış olduğu tanımdır.Ancak bu ortaya konduktan sonra bu tanımın üzerinden tartışma yapılabilir. .İslam nedirin tanımı Kuranda mevcuttur , yahut ırkçılık nedirin tanımı Francis Galton da, yahut bir kısmı ile Spencer'ın Sosyal Darwinizminde mevcuttur.Örneğin Freud'un tarih tezinin ne olduğu Freud'dadır.Kapitalizm nedir in tanımına bakılacak olursa Adam Smith'in tanımı ile karşılaşılır..Benim alıntılarım tanımlama ile ilgilidir..Tanım başka, o tanım hakkında düşünce ve yorum başkadır...

Kaldı ki önceki yorumlarımda sosyalizmin teorisinde mevcut olan burjuva bürokrasinin kırılması gerekliliğinin gerçekleşmemiş olduğunu, bu sebeple de üretimdeki verimsizlik durumunun ortaya çıktığını çünkü teknolojik gelişmenin duraksadığını vs.. ifade de ettim..Dediğim gibi konuyu sözde üslup problemine ve düşünce paylaşılmıyor gibi gerçek dışı bir noktaya indirmeye çalışarak , kendi düşük bilgi seviyenizde bir tartışmaya dönüştürmek istiyorsunuz..

Fakat eğer devrim ancak fakir, gelişmemiş bir ülkede başlayabilirse burada bir sorun ortaya çıkmaktadır. Marx`a göre gelişmemiş ülkeler sosyalizmi inşa edemez, çünkü kapitalizm henüz buralarda bütün gücünü kullanmamış, sömürüsünü gerçekleştirmemiştir, işte bu yüzden dış güçler devrimi başarısızlığa uğratmak için elinden geleni yapacaktır.

Bu yukarıdakine itirazım yok çünkü buna yakın ifadelerin söz konusu kişilerce kullanıldığı doğrudur..Ancak bu ayrı bir şeydir, devrimle yönetime gelen sosyalistlerin (Lenin) kapitalist ilişkileri geliştireceklerini söylediklerini iddia etmek başka şeydir.Defalarca söyledim, bir proleter devrimin söz konusu olabileceği toplumlar , kapitalist sömürünün var olduğu toplumlardır..Ancak burada söylenen bu durumun , proletaryanın iktidarı alabilmesinin bir ön koşulu olduğudur.Çünkü burjuvazi olmaz ise proletarya da olamaz..Salt olması da yetmez , proletaryanın belirli bir büyüklüğe ulaşmış olması da gereklidir..Olmayan bir sınıf, devrim yapamayacağından, kapitalist sistemin görece gelişmiş olması gerekliliği bundandır..Ancak 1917'de devrim gerçekleşmiştir.Proletarya diktatörlüğü başlamıştır..Bu söylem bundan sonra gerçerliliğini kaybetmiştir çünkü iktidar ele geçirilmiştir..Bir çok yorumdur, iddia ettiğiniz bu söyleme (Lenin kapitalist ilişkileri geliştirmek gerekir demiştir) kaynak verememektesiniz.Mevzuyu hep bu yukarıdaki konuya getirmektesiniz.Bu dediğiniz sizin işinize yaramaz, burada söylenen vurguladığım ön koşul durumudur...Bu kadar açıktır..

Yukarida Marx'in gorusu vardir. Sen ise Lenin'in devlet kapitalizmini sosyalizm mis gibi algiliyorsun.

Yukarıdaki görüş ile benim Lenin'in devlet kapitalizmini sosyalizmmiş gibi algılamam (ki algılamıyorum) arasında nasıl bir bağ var? Devlet kapitalizminin ne olduğunu ifade ettim.. Lenin'in ne dediği de bellidir..Bujuva hukukun geçerli olduğu, bölüşümün adil yapılmadığı, ancak sadece ve sadece üretim araçları üzerindeki özel mülkiyet durumunun kaldırılmış olduğu sitem sosyalizmdir..Adamın birebir yaptığı tanımlama budur..Bu tanımlama sadece kendi fikrini yansıtmamaktadır, Marx'ın fikirleri ile de paraleldir..Nep dönemi dediğiniz sadece bir dönemdir ve Lenin "bu dönemi" devlet kapitalizmi olarak ifade etmektedir..

Devlet kapitalizmi olarak devlet parti uye ve elemanlarinin elinde degil miydi, neydi bunlarin sinifi, isci sinifi bilinci varmiydi? Sosyalizm=devlet kapitalizmi diyorsun, oyle mi?

Konuya hakim değilsiniz diyorum dinletemiyorum..Sosyalizm dediğiniz bu kişilerin tanımlamalarına göre, üretim araçlarının özel mülkiyetinin ortadan kaldırılmış olması , ve sadece ve sadece bunun ile ilgili olarak üst yapı unsurlarının (mülkiyet konusu ile ilgili yasalar gibi) değişimini ifade etmektedir...devlet kapitalizmi ise özel teşebbüsün üretime hakim olduğu ancak kararlara devletin yön verdiği sistemdir...


Evet cunku sen devlet kapitalixzmini sosyalizme esitliyorsun. Sosyalizm devlet kapitalizmi degildir. Herseyden once isci sinifi bilinci gerektirir.

Eşitlemiyorum ve bu eşitleme nerede var alıntılayın.Benim ne dediğim açıktır...Sosyalizm devlet kapitalizmidir demiyorum..Çünkü sosyalizmde üretim araçlarının özel mülkiyetine müdahale edilmiştir ve üretim araçlarının özel mülkiyeti Marksizmde toplumun alt yapısıdır.Kapitalist sistemin bel kemiği de bu özel mülkiyet mevzusudur. Bu sebeple kapitalizme bir "saldırı" yapılmıştır, altyapıya bir saldırı söz konusudur..Artık bu noktada kapitalizm , bazı unsurları ile ancak üst yapıda varlığını korumaktadır..örneğin bölüşümde varlığını korumaktadır..


Benim ne bilip bilmedigimden sana ne? Ayrica benim hangi cumlem "isci sinifinin bu anlamda yalnizca kapitalist sistemde var olabilecegini" bilmedigimi soyluyor, bu senin sadece kendini tatmin eden bir yorumun.

Rusyada burjuvazinin ve bir işçi sınıfından habersizsiniz ki şaşırmaktasınız...Hadi diyelim ki bu kısmı yanlış anladım..Marks öncesi sosyalist eğilimlerin Rusya'da varlığından habersiz olduğunuzdan , işçilerin belirli bir bilinç düzeyinde olduğundan da habersizsiniz...Üstelik bir insanın kendi yaşam koşullarını en iyi kendisinin bilebileceğinden de habersiz olmanız gerekir, yahut da işçiler sizin için beyinsiz varlıklar olmalılar ki bu anlamda sınıf bilinci dediğiniz kendilerinde bulunmasın..Daha öncede belirttim , bu bilinç "olgunlaşmamış" olarak vardır, onu olgunlaştıran Marksizmdir..Yoksa Marksizm onu var etmez, var olanı geliştirir..Marks kendi sistemi ile ilgili olarak, gerçeği ifade ediyorum ve işaret ediyorum der, var olanın yerine ,gerçeğin aksine birşey koymadığını belirtir..



Evet cunku sen isci sinifi ile bunun bilinci farkindan bir haber ve de sosyalizm=devlet kapitalizmi zannediyorsun. Sosyalizmi ortaya atan marx'dir lenin degil; Lenin sadece uygulayandir ve Marx'a ters dusmustur. Cunku Marx sosyalizmin gelismemis ulkelerde insa edilemeyecegini soylemesine ragmen;Lenin devlet kapitalizmini sosyalizm sanmistir
.

Sosyalizmi ortaya atan Lenindir demedim..Kendiniz , kendi kafanızdan bana cümle uydurup itiraz etmeyin ...Marks sosyalizm kelimesini tercih etmez, o komünizmin alt aşaması şeklinde bir ifade kullanır dedim...Lenin devlet kapitalizmini sosyalizm zannetmez, zannetse idi Nep dönemini sosyalizmden ayırarak,devlet kapitalizmi olarak tanımlamazdı...Lenin ve Marks birbirlerine temelde ters düşmezler..Ayrılıkları köylülük ile ilgilidir..Lenin işçi -köylü ittifakını gerekli görürken,Marks devrim için salt proleter sınıfa güvenmektedir..

Evet butun bunlar Lenin'in Marx'in ne dedigini kendi algisidir. Mao'da Marx'i baska algilamistir, Fidel de baska. Bu bir algi meselesidir. Dolayisi ile bunu savunmak Marxizmi degil; sadece Leninizmi savunmaktir.

Elbette Lenin algıladığına göre onun algısı olacak,Alinin yahut Velinin algısı olmayacak..Ancak algısı Marks'a temel itibari ile ters düşmez , örtüşür..Yine daha önceki alıntılarıma bakarsanız ikisinin söylemlerinin paralel olduğunu görürsünüz..

Ayrica sosyalizm ile komunizm farkini aciklar misin?

Ama saygili, yazi olarak ve lakabima satasmadan, tabi basarabilirsen. Mumkunse kendi bilgin ve dusuncen ile.

Komünizm sosyalizmden sonraki evredir..Ancak bu evrenin ne zaman gerçekleşeceği belli değildir, bu kısmı muğlaktır..Sosyalizmde altyapı dönüşümü gerçekleşmiştir, yani Marksizm'in altyapı olarak kabul ettiği , üretim araçlarının özel mülkiyeti ortadan kalkmıştır.Sınıf farkları bu aşamada devam etmektedir ve devlet, artık ezilen çoğunluğun, ezen azınlık üzerine baskı kurduğu bir araca dönüşmüştür..Burjuva bürokrasisi görece (çünkü bir anda ortadan kaldıramazsınız) ortadan kalkmış, ordu silahlı halk gücüne dönüştürülmüştür.. Fakat bölüşüm ilkesinde adalet sağlanmamıştır..Çünkü sosyalizmde herkesten yataneğine göre herkese emeğine göre kuralı geçerlidir..Ancak eğitimli ve eğitimsiz, yahut güçlü bir bireyin emeği ile güçsüz bir bireyin emekleri eşit değildirler..Bu sebeple bölüşümde adaletsizlik söz konusudur ve kapitalist bölüşüm ilişkileri varlığını korumaktadır..Komünizm dediğinizde ise, kapitalist bölüşüm unsuru artık ortadan kalkmıştır.Herkesten yeteneğine göre ve herkese gereksinimine göre kuralına geçilmiştir.Bu sebeple de üretim düzeyinin söz konusu gereksinmeleri (ki gereksinim ucu açık bir ifadedir), karşılayabilecek ölçüde bir gelişmişliğe tekabül etmesi gerekir, bu bir ön koşuldur..Sınıfsal farklar ortadan kalkmıştır..Sınıfsal farktan söz edilemeyeceğinden , proletarya diktatörlüğü dediğiniz durum da geçerliliğini yitirmiştir..Devlet dediğiniz oluşum, Marksist teoride ezen sınıfların , ezilen çoğunluk üzerinde bir baskı aracı olduğundan, ortadan kalkan sınıf kavramı sebebi ile devlete duyulan ihtiyaç da ortadan kalkmıştır..Buna devletin sönümlenmesi denmektedir.Burada kendiliğinden bir ortadan kalkış durumu vardır..Bunu anarşizm ile karıştırmayın , çünkü anarşistler en başta devletin ortadan kaldırılmasını uygun bulmaktadırlar..Bir proleter diktatörlüğünü kabul etmemektedirler..Oysa Marksizm'de devletin ele geçirilerek burjuva sınıfının baskı altına alınması, daha sonra ise devletin kendiliğinden ortadan kalması (sınıfsallık ortadan kalktığı için) söz konusudur..Bu nedenle Marksistler anarşistleri hayalci olmakla itham etmektedirler. Çünkü, hakim burjuva sınıfını baskı altında tutmak için bir devlete ihtiyaç vardır..Eğer devletin bürokrasisi ve ordusu (ki bunlar somut baskı unsurlarıdır) burjuva sınıfını baskı altında tutmak ve nihayetinde sınıfsal farklılığı ortadan kaldırmak için kullanılmaz ise istenilen hedefe erişilemez.Çünkü burjuvazi sahip olduğu konumu kaybetmemek için mücadeleye girişecektir...Anarşizm'de de , Marksizm'de de devletin ortadan kalkması vardır ancak yöntemleri farklıdır..Anarşizmin yolu deyim yerindeyse bodoslamadır..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
ı olanaklı kılQUOTE=evrensel-insan;109577]Basliga bilgi ve dusuncen ile yaptigin katki icin tesekkurler.

Rica etsem 9 nolu mesajdaki cumle hakkinda da bilgi ve dusunceni ortaya koyarmisin?

Cunku bu sayede hem "tepeden inme sosyalizm" ile "bilincli sosyalizm" hem de isci sinifi ile, isci sinifi bilinci farki daha bir netlik kazanacak.

Zaten benim bastan beri vermek istedigim, "isci sinifinin varligi demek; isci sinifinin biliunci demek degildir" algisi idi.

9.mesajda sözü edilen, 'sosyalist devrimin, geri kalmış ülkelerde başlatılmasının kolay ama sürdürülmesinin zor olduğu; oysa gelişmiş kapitalist ülkelerde devrimin başlatılmasının zor, ama sürdürülmesinin kolay olduğu' yönündeki söz, sosyalizm ile ilgili çevrelerde yaygın olarak bilinen bir değerlendirmedir... bir sosyalist devrim için, zorunlu ön koşul olarak kabul edilen, öznel ve nesnel koşulların olgunlaşmasıyla ortaya çıkan 'devrimci durum'un; geri kalmış ülke proleteryası üzerindeki hem o ülke burjuvazisi ve hem de emperyalizm tarafından gerçekleştirilen katmerli sömürü olgusu ve kapitalizmin krizlerinin bu tip ülkelerde daha şiddetli ve daha yıkıcı sonuçlara yol açması nedeniyle, nispeten daha kolay ortaya çıkacağı düşünülür...dolayısıyla, geri kalmış ülkelerde sosyalist devrim daha kolay başlatılabilir... ancak proleteryanın toplum içindeki sayıca azlığı, uzun bir tarihsel geçmişinin olmayışı, sınıf bilinci ve örgütlülük düzeyinin, sendikal mücadele deneyimi birikiminin yetersizliği,küçük burjuva tabakalarla yapılması zorunlu ittifakların sürdürülebilme zorluğu gibi öznel; ve sermaye birikimi yetersizliğinden dolayı, sosyalizm kuruculuğu için dayanak oluşturacak üretici güçlerin yeterince gelişmiş olmaması gibi nesnel sorunlar, devrimin tamamlanması ve sosyalizm kuruculuğu dönemini zorlaştırır... gerçekten de ekim devrimi örneğinde görüldüğü gibi, savaş, kıtlık, kriz..vbg. süreçlerin etkisiyle oluşan ve tarihsel bir fırsat olarak değerlendirilen devrimci durum, doğru saptanmış ve devrim başlatılarak, iktidar ele geçirilmiş olsa da; toplum içinde engin bir küçük burjuva ve kaypak bir köylü denizi içinde kalan proleterya, dünya çapında maruz kaldığı ambargo, abluka, saldırı ve sabotajların etkisiyle üretici güçlerin yerle bir olması sonucunda; iktidarını ve devrimi sürdürebilmek için, teoride öngörülmeyen çok sert önlemlere başvurmak zorunda kalmış; ve sonuçta, aşırı merkezileşmiş bir parti ve onunla içiçe geçmiş bir devlet aygıtıyla, despotik-bürokratik, buyurgan bir yapılanmaya sürüklenmek zorunda kalmış ve eğer deyim yerindeyse, sosyalizm kuruculuğu görevini, ''sürüyü, sopayla cennete kovalayarak'' , gerçekleştirmeye çalışmış ve ciddi bir yenilgi almıştır... aslında ekim devriminin; j.stalin tarafından, lenin'in erken ölümüyle merkez komitesi genel sekreterliğinin ele geçirlişi ve buharin, preobrazenski, troçki vbg. diğer önderlerin yok edilmesi ve tek ülkede sosyalizm anlayışının ( önceleri bir zorunluluktan ortaya çıkmış olsa da sonradan kabullenilmesiyle) yerleştirilmesiyle tasfiye edildiği söylenebilir... gelişmiş kapitalist ülkelerde ise, devrimci durumun ortaya çıkışı, geri kalmış ülkelerin proletryalarının ve kaynaklarının sömürüsünden pay alma..vbg. nedenlerle nispeten daha zor olduğundan; devrimi başlatmak da zor olur... ancak, iktidar ele geçirilebilirse, devrimi sürdürmek, ekonomik ve toplumsal dönüşümü sağlamak ve sosyalizm kuruculuğu görevini başarmak, geri kalmış ülkelere göre, nispeten daha kolaydır... çünkü, bilinçli, sendikal, ideolojik ve politik mücadele deneyimine sahip, ciddi bir proleterya söz konusu olduğu gibi; yeterli sermaye birikiminin sonucu olarak, ülkenin üretici güçlerinin gelişmişlik düzeyi, her türlü dış kaynaklı baskı, ambargo, abluka ve saldırıları, çok daha kolay boşa çıkarmaya olanak verecek şekilde gelişmiştir... ayrıca yeterli bir burjuva demokrasisi deneyimi, proleterya diktatörlüğünün tüm topluma uygulanan bir diktatörlük şeklinde yozlaşmasına olanak vermeyeceğinden, daha kuruluş sürecinde sosyalizmin, '' insan için ve insanla birlikte'' inşaasına olanak verecektir...[/QUOTE]

Aciklamalar icin tesekkurler.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Elbette sosyalizmin tanımı bana ait değildir.Bu nasıl bir yaklaşımdır?Bu görüşün ne olduğu teorisyenleri tarafından ifade edilimiştir..Sosyalizm iyidir , kötüdür gibi bir yaklaşım , yahut ona yapılan eleştiri ancak bana ait olabilir..Birşeyin tanımlanması başka şeydir, onu tanımı üzerinden değerlendirmek başka şeydir..Bu ne kadar anlamsız bir yorumdur..Elbette sosyalizmi bu teorinin kurucularının ifadesi ile tanımlayacağım, bu tanımı değiştirmek demek, sosyalizmden başkalaştırmak demektir..Önce üzerinde tartışılan konu tanımlanır ve böylece onun ne olduğu açıklığa kavuşturulur.Daha sonra bu tanım üzerinden eleştiriler yapılır..Sizin ifadeniz şudur "sosyalizmi kendine göre tanımla" işte o tanım sosyalizm olmaz, benim sosyalizmden ne anladığım olur..Sosyalizmin ne olduğu bellidir,kişinin kendinin yapmış olduğu tanımlama sosyalizm olmayacak,kendi kişisel düşünceleri,kendi bakış açısı olacaktır.. İkincisi kendi bilgin ne demek? Yaptığım alıntılar benim bilgilerimdir..Tanım benim değildir ancak benim bilgi dağarcığım içerisindedir..Öyle her istediğinizde okumadığınız bir eserden , sayfa numarası vererek alıntı yapamazsınız..Sırf sizi zora sokuyor diye Lenin'den,Marx'tan alıntı yapmayacağım, yaparsam da güya bu benim bilgim olmayacakmışmış..Komik olmayın..

Bir kere de bir mesajinda lakabima satasmadan ve deginmeden, bir seyler yaz. Bakalim basarabilecek misin? Ayrica hangi sosyalizm, ya da kimin sosyalizmi; Marx'in mi, Leninin'mi Mao'nuin mu, Fidel'in mi yoksa Baskasinin mi? Hangisini benimsiyorsun, hangisine karsisin ve neye gore ve neden? Leninistler Maoculara zamaninda "sosyal fasist" derlerdi. Hangi sosyalizm?

Olmadığını ispat et diyerek bilinç ve eğitim düzeyinizi göstermişsiniz.. İddia sahibi iddialarını ispatlamak ile mükelleftir, karşısındakine sen aksini ispat et denmez..Belirli bir bilinç ve eğitim seviyesindeki kişi, sizin kurduğunuz bu cümleyi kurmamaması gerektiğini bilir..İkincisi sen kimsin demişsiniz madem sordunuz söyleyeyim. Ben iktisat fakültesi mezunu bir kişiyim ve söz konusu sosyalizm,komünizm,kapitalizm birer iktisadi doktrin olduklarından benim alanıma dahil olan konulardır..Kısacası bu konuların üniversite düzeyinde eğitimini almış bir kişiyim , tam da bu sebeple , sizin söz konusu bu doktrinler konusunda bilgisizliğini tespit edebilmekteyim..Sizin talihsizliğiniz, bu konuda bir eğitim almamış olarak, tam da bu konularda eğitim görmüş bir kişi ile tartışmaya girmektir...

Devlet kapitalizmi=sosyalizm mi?

Siz bilinç, yahut zaman zaman da beyin yapısı diye nitelediğiniz şeyin nerede yer alması gerektiğinden emin değilsiniz..Zira sizin yorumlarınız spontan bir gelişim göstermekteler..Bu nedenle bir an altyapıya dahil olan kavramınız, başka bir an başka bir yere dahil iken, daha sonra tekrar altyapıya dahil olabilmektedir..Spontan ise daha önce planlanmamış demektir ki tam olarak sizin yaptığınız yorumların durumunu ifade etmektedirler..düşüncelerini planlamış bir kişinin böyle bir duruma düşme olasılığı çok düşüktür..

Devrimci bilinc ne demektir? isci sinifi=devrimci bilinc midir?

Ben size Leninizm nedir alıntılayın demedim..Ben sizin iddia ettiğiniz "Lenin kapitalist ilişkileri geliştirmek gerekir demiştir" gibi bir cümleyi nerede kullanmıştır , bunu alıntılayın dedim..Yapamadığınızdan bir bütün olarak adamın felsefesini alıntı olarak gösterebilmektesiniz.ve hala dediğinizin arkasında duramayarak devlet kapitalizmi mevzusunu gündeme getirmeye çalışıyorsunuz.Daha önce de belirttim..Bu teorisyenler, kapitalizmin yayılmasını ,onun emperyal bir biçim almasını, ezilen sınıflar üzerindeki baskının artması ve bu baskı artışının da proleter sınıfın güçlenmesi , çoğalması anlamına geldiği için olumlu bulurlar..Ancak kapitalist ilişkileri geliştirmeliyiz ki proleter devrim olsun gibi bir yaklaşım sergilemezler..Burada yaptıkları durum tespitidir..Nitekim 1917 devriminde yönetime gelir gelmez özel mülkiyeti kısıtlamaya başlamışlardır...Devlet kapitalizminde üretim ağırlıklı olarak özel teşebbüsler tarafından yapılmaktadır.Devlet ise ekonomik kararlara yön vermektedir..Sosyalizmde ise bu ağırlık devlette dir özel teşebüste değildir ve devlet kapitalizminin haliyle özel mülkiyetin kaldırıldığı yahut kaldırılmaya çalışıldırğı bir sistem olmadığı açıktır..Devlet kapitalizmini Lenin NEP dönemi için kullanmıştır ve bu dönemi sosyalizmden atılmış geri adım olarak nitelemiştir..İkincisi şunu yahut bunu açıkla bakalım gibi bir yaklaşımı bana karşı sergilemek sizin haddinize değil.Ben bir iktisatçıyım ve sizin bu anlamda yazdıklarınızı gülünç buluyorum..Burada illa biri birini sorguya çekecekse ve bu anlamda bir hiyerarşi var ise , benim sizi tahtaya kaldırıp sorguya çekmem gerekir..

Devlet kapitalizmi= devlet eliyle kapitalizmin sosyalizm idaresi altinda gelistirilme zihniyetidir.

Ancak lise yahut daha aşağı eğitim seviyesine sahip bir kişi, alıntı yapma mevzusunu copy paste işlemine indirgeyebilir..Herhangi bir eser okunduğunda, o eser içerisinde bir çok alıntının yapıldığı görülür. Marks ve Lenin'in eserlerinde de bu alıntılardan ve dipnotlardan ek bir kitap dahi basılması mümkündür..Üniversitelerde sosyal bilimlerde araştırma yöntemleri diye bir ders okutularak, bu alıntılama yahut bilimsel nitelikte eser yazabilme yetisinin , öğrencilere kazandırılması söz konusudur..Bir tanım yapılır iken , bu tanımın neye dayanarak yapıldığı önemlidir..Sosyalizm tanımı yapılırken, bu teorinin kurucularının, yahut geliştiricilerinin eserlerine atıf yapmak tercih değil bir zorunluluktur..Bu şekilde söz konusu tanımı yapan kişinin (burada ben oluyorum) işkembesinden atmadığı, söz konusu konuya vakıf olduğu anlaşılır..Bu da yazılan yoruma duyulan güvenin arttırılmasını sağlayan bir unsurdur..
Senin algiladigin sekli ile sosyalizm nedir?

Nerede senin bilgin? sorusu ancak sizin gibi bir düzeyden çıkabilir..Alıntıladıklarım benim bilgimdir, fakat yorumum yahut düşüncem değildir çünkü bunlar tanımdır.Esas olan, bir teorinin kurucularının , o teori ile ilgili yapmış olduğu tanımdır.Ancak bu ortaya konduktan sonra bu tanımın üzerinden tartışma yapılabilir. .İslam nedirin tanımı Kuranda mevcuttur , yahut ırkçılık nedirin tanımı Francis Galton da, yahut bir kısmı ile Spencer'ın Sosyal Darwinizminde mevcuttur.Örneğin Freud'un tarih tezinin ne olduğu Freud'dadır.Kapitalizm nedir in tanımına bakılacak olursa Adam Smith'in tanımı ile karşılaşılır..Benim alıntılarım tanımlama ile ilgilidir..Tanım başka, o tanım hakkında düşünce ve yorum başkadır...

Leninin in dsegil marx'in sosyalizm tanimini yap ve Lenin'in bunu kendince nasil algfiladigini ortaya koyalim.

Kaldı ki önceki yorumlarımda sosyalizmin teorisinde mevcut olan burjuva bürokrasinin kırılması gerekliliğinin gerçekleşmemiş olduğunu, bu sebeple de üretimdeki verimsizlik durumunun ortaya çıktığını çünkü teknolojik gelişmenin duraksadığını vs.. ifade de ettim..Dediğim gibi konuyu sözde üslup problemine ve düşünce paylaşılmıyor gibi gerçek dışı bir noktaya indirmeye çalışarak , kendi düşük bilgi seviyenizde bir tartışmaya dönüştürmek istiyorsunuz..

Peki o zaman sosyalizm nerede?

Bu yukarıdakine itirazım yok çünkü buna yakın ifadelerin söz konusu kişilerce kullanıldığı doğrudur..Ancak bu ayrı bir şeydir, devrimle yönetime gelen sosyalistlerin (Lenin) kapitalist ilişkileri geliştireceklerini söylediklerini iddia etmek başka şeydir.Defalarca söyledim, bir proleter devrimin söz konusu olabileceği toplumlar , kapitalist sömürünün var olduğu toplumlardır..Ancak burada söylenen bu durumun , proletaryanın iktidarı alabilmesinin bir ön koşulu olduğudur.Çünkü burjuvazi olmaz ise proletarya da olamaz..Salt olması da yetmez , proletaryanın belirli bir büyüklüğe ulaşmış olması da gereklidir..Olmayan bir sınıf, devrim yapamayacağından, kapitalist sistemin görece gelişmiş olması gerekliliği bundandır..Ancak 1917'de devrim gerçekleşmiştir.Proletarya diktatörlüğü başlamıştır..Bu söylem bundan sonra gerçerliliğini kaybetmiştir çünkü iktidar ele geçirilmiştir..Bir çok yorumdur, iddia ettiğiniz bu söyleme (Lenin kapitalist ilişkileri geliştirmek gerekir demiştir) kaynak verememektesiniz.Mevzuyu hep bu yukarıdaki konuya getirmektesiniz.Bu dediğiniz sizin işinize yaramaz, burada söylenen vurguladığım ön koşul durumudur...Bu kadar açıktır..

Carlik Rusyasinda sinif olarak burjuva olan neydi? Kapitalizm az mi yoksa cok mu gelismisti? neye gore?



Yukarıdaki görüş ile benim Lenin'in devlet kapitalizmini sosyalizmmiş gibi algılamam (ki algılamıyorum) arasında nasıl bir bağ var? Devlet kapitalizminin ne olduğunu ifade ettim.. Lenin'in ne dediği de bellidir..Bujuva hukukun geçerli olduğu, bölüşümün adil yapılmadığı, ancak sadece ve sadece üretim araçları üzerindeki özel mülkiyet durumunun kaldırılmış olduğu sitem sosyalizmdir..Adamın birebir yaptığı tanımlama budur..Bu tanımlama sadece kendi fikrini yansıtmamaktadır, Marx'ın fikirleri ile de paraleldir..Nep dönemi dediğiniz sadece bir dönemdir ve Lenin "bu dönemi" devlet kapitalizmi olarak ifade etmektedir..

Sosyalizmi sadece ozel mulkiyete indirgemek ki bunun da anlamini farkli bir algi ile sunmak senin alginda sosyalizm olabilir, benim algimda degildir. Marx'ta zaten bunun icin az gelismis ulkelerde sosyalizmin insa edilemeyecegini soylemistir. Cunku ozel mulkiyeti senin isci sinifi dedigin arzuladikca elde edecektir. NEP ten sonra Lenin'in baska bir donemi mi var?



Konuya hakim değilsiniz diyorum dinletemiyorum..Sosyalizm dediğiniz bu kişilerin tanımlamalarına göre, üretim araçlarının özel mülkiyetinin ortadan kaldırılmış olması , ve sadece ve sadece bunun ile ilgili olarak üst yapı unsurlarının (mülkiyet konusu ile ilgili yasalar gibi) değişimini ifade etmektedir...devlet kapitalizmi ise özel teşebbüsün üretime hakim olduğu ancak kararlara devletin yön verdiği sistemdir...

Ayni fikirde degilim. Bu sadece sosyalizmi devlet lkapitalizmine indirgemedir. Ayni emperyalizmin sosyalizmi komunizm diye lanse ettigi gibi.

Eşitlemiyorum ve bu eşitleme nerede var alıntılayın.Benim ne dediğim açıktır...Sosyalizm devlet kapitalizmidir demiyorum..Çünkü sosyalizmde üretim araçlarının özel mülkiyetine müdahale edilmiştir ve üretim araçlarının özel mülkiyeti Marksizmde toplumun alt yapısıdır.Kapitalist sistemin bel kemiği de bu özel mülkiyet mevzusudur. Bu sebeple kapitalizme bir "saldırı" yapılmıştır, altyapıya bir saldırı söz konusudur..Artık bu noktada kapitalizm , bazı unsurları ile ancak üst yapıda varlığını korumaktadır..örneğin bölüşümde varlığını korumaktadır..

Esitlemiyorsaniz devlet kapitalizminin Lenin'in getirdigi sekli ile sosyalizmden farkini soyleyin.



Rusyada burjuvazinin ve bir işçi sınıfından habersizsiniz ki şaşırmaktasınız...Hadi diyelim ki bu kısmı yanlış anladım..Marks öncesi sosyalist eğilimlerin Rusya'da varlığından habersiz olduğunuzdan , işçilerin belirli bir bilinç düzeyinde olduğundan da habersizsiniz...Üstelik bir insanın kendi yaşam koşullarını en iyi kendisinin bilebileceğinden de habersiz olmanız gerekir, yahut da işçiler sizin için beyinsiz varlıklar olmalılar ki bu anlamda sınıf bilinci dediğiniz kendilerinde bulunmasın..Daha öncede belirttim , bu bilinç "olgunlaşmamış" olarak vardır, onu olgunlaştıran Marksizmdir..Yoksa Marksizm onu var etmez, var olanı geliştirir..Marks kendi sistemi ile ilgili olarak, gerçeği ifade ediyorum ve işaret ediyorum der, var olanın yerine ,gerçeğin aksine birşey koymadığını belirtir..

Kisaca Lenin oncesi Carlik Rusyasini degerlendirirmisin? Feodal mi idi, kapitalist mi idi? Burjuva ve isci sinifi varligini neye gore ortaya koyuyorsun? Koylu ile isci farki sence var midir?



.

Sosyalizmi ortaya atan Lenindir demedim..Kendiniz , kendi kafanızdan bana cümle uydurup itiraz etmeyin ...Marks sosyalizm kelimesini tercih etmez, o komünizmin alt aşaması şeklinde bir ifade kullanır dedim...Lenin devlet kapitalizmini sosyalizm zannetmez, zannetse idi Nep dönemini sosyalizmden ayırarak,devlet kapitalizmi olarak tanımlamazdı...Lenin ve Marks birbirlerine temelde ters düşmezler..Ayrılıkları köylülük ile ilgilidir..Lenin işçi -köylü ittifakını gerekli görürken,Marks devrim için salt proleter sınıfa güvenmektedir..

Lenin'in donemi 1917-24 arasinda sadece iki sene yani 22-24 arasi iktidardadir. Sence bu surenin neresi devlet kapitalizmi, neresi sosyalizmdir. Yani nep donemi ne zaman sosyalizm den "ayrilmistir."



Elbette Lenin algıladığına göre onun algısı olacak,Alinin yahut Velinin algısı olmayacak..Ancak algısı Marks'a temel itibari ile ters düşmez , örtüşür..Yine daha önceki alıntılarıma bakarsanız ikisinin söylemlerinin paralel olduğunu görürsünüz..

Bana gore ortusmez, buna en guzel ornek tracki'dir. Biri gelismemis ulkkelerde sosyalizm insa edilemez digeri tek ulkede sosyalizm olmaz demistir. Bugun Rusyafedarasyonu sosyalist midir?,

En azindan bu seferki hic bir cumlende lakabima yonelmeden, satasmadan ve hatta kullanmadan bir yanit verecegini umuyorum.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Öncelikle bana sen diye hitap etmeyin, nasıl bir eleştiri getiriyorsanız yahut soru soruyorsanız bunu siz şeklinde ifade edin. Şunu yahut bunu başarabilecek misin? Yerine başarabilecek misiniz? Diye hitap edin. Benim alanıma giren herhangi bir konuda, bu alana vakıf olmayan kişilerin sözde beni sorguya çekmesini de hoş karşılamam.Eğer burada bir otorite olacaksa(olacaksa diyorum, olması gerekmez ancak sizin hitap şekliniz o yola giriyor) otorite siz değilsiniz benim. İkincisi, birçok soruyu alakalı alakasız ardı ardına sırlamayın,sırayla ilerleyin ki sağlıklı olsun.Sizin yaptığınız gibi soru sıralamak basit iştir..Ancak benim bunların hepsine birden cevap vermem zaman alacak bir iştir.Bir başka konu da tanımlarınızı temellendirin ayakları yere bassın, havada kalmasın. Örneğin Sosyalizmin ne olduğunu (ben itiraz edersem) kaynak göstererek alıntılayın, daha sonra ondan ne anladığınızı ifade edin yahut o tanımı neden kabul etmediğinizi belirtin. Şu şöyledir efendim işte bu böyledir, şu şunu demiştir, bu bunu demiştir şeklinde ifadelerinizi yanlış bulur isem, kaynak sorarım ve gösteremezseniz kullandığınız ifadeleri geri almanızı beklerim. Cevapladığım soruları tekrar tekrar sormayın. Örneğin devlet kapitalizminin ne olduğunu ifade etmişim ancak yine aynı soruyu soruyorsunuz ve bu soruş yer işgal ediyor, zaman kaybına sebep oluyor. Eğer devlet kapitalizminin, benim tanımladığımdan başka bir şey olduğunu iddia ediyor iseniz, iddianızı temellendirin, kaynak gösterin. Eğer benden kaynak göstermemi istiyorsanız bunu belirtin. Aynı şeyler benim için de geçerlidir. Bunları aklınızda bulundurun, zira bu iş böyle yapılır. Şimdi önce ilk sorunuza cevap veriyorum…

Bir kere de bir mesajinda lakabima satasmadan ve deginmeden, bir seyler yaz. Bakalim basarabilecek misin? Ayrica hangi sosyalizm, ya da kimin sosyalizmi; Marx'in mi, Leninin'mi Mao'nuin mu, Fidel'in mi yoksa Baskasinin mi? Hangisini benimsiyorsun, hangisine karsisin ve neye gore ve neden? Leninistler Maoculara zamaninda "sosyal fasist" derlerdi. Hangi sosyalizm?

Marksın ve Lenin’in arasında temelden kaynaklanan bir farklılık yoktur..Leninizm ,Rusya’nın kendi şartlarına uyarlanmış Marksizm’dir.Ancak salt bu yöne sahip değildir..Çünkü Rusya’nın koşullarına uyarlama olduğu kadar,Marksist teoriyi geliştirme eylemidir, onu çağa uyarlamadır ve bu yönü ile de evrenseldir.Maoculuk Marksist-Leninist görüşün Çin şartlarına uyarlanmış şeklidir..Bunların arasındaki farklılıkların sebebi (dediğim gibi bu farklılıklar temelden kaynaklanmaz) , farklı ülkelerin farklı sosyo-ekonomik şartlara sahip olmasıdır.. Eğer sanayi burjuvazisinin görece gelişmemiş olduğu örneğin Çin’de olduğu gibi tarım burjuvazisinin var olduğu ( genel anlamda Çin’in sosyo ekonomik şartları) bir memleket ise, Mao’nun Marksist yaklaşımı daha makuldür. Yok, eğer sanayi burjuvazisi ve hatırı sayılır bir proleter sınıf var ise, köylülük ihmal edilebilecek bir unsur ise salt proletarya üzerinden devrim şekillenebileceğinden sadece Marks’ın söylediği biçimi ile sosyalizme giden yol ele alınabilir. Bunlar farklı fraksiyonladır. Birbirlerinden bambaşka ve birbirlerine zıt şeyler değillerdir. Söz konusu olan hangi memleket ise, teorinin pratiğe dökülmesinde o memlekete has belirli farklılıklar olacaktır, olması kaçınılmazdır.

Devlet kapitalizmi=sosyalizm mi?

Cevap verdiğim soruyu tekrar sormayın.Cevabıma itirazınız var ise neden itiraz ediyorsunuz onu belirtin.

Devrimci bilinc ne demektir? isci sinifi=devrimci bilinc midir?

Devrim, evrimin bir aşamasında köklü bir değişiklik meydana gelmesini ifade eder. Niceliksel dönüşümlerin belirli bir anda meydana gelen bir sıçrama ile niteliksel bir dönüşüme devrilmesidir..Devrimci bilinç bunun farkında olan ve bu niteliksel değişimin hızlanması için çaba gösteren bilinçtir..İkinci sorunuzu daha önce cevapladım..

Devlet kapitalizmi= devlet eliyle kapitalizmin sosyalizm idaresi altinda gelistirilme zihniyetidir.

Bu tanımınız hatalıdır..İllaki sosyalizm altında devlet eli ile kapitalizm uygulaması değildir bundan daha genel bir ifadedir..

Devlet kapitalizmi : Üretimin genel olarak özel firmalar tarafından yapılmakla birlikte, devletin ekonomiyi siyasi ve ekonomik kararlarla yönlendirdiği ülkeler için kullanılan bir terimdir….Ekonomi sözlüğü, Bilim ve Sanat Yayınları,2006,sayfa 176..
Kendi tanımınıza kaynak gösterin..

Senin algiladigin sekli ile sosyalizm nedir?

Sosyalizm benim için , özel teşebbüsün ihmal edilebilir bir seviyede olduğu, (Marksist anlamı ile) altyapının büyük bir ağırlıkla değiştirilmiş bulunduğu, ancak burjuvaziye ait unsurların tam olarak ortadan da kaldırılmadığı, komünizmin alt aşamasını ifade eden bir tanımlamadır..Ben tamamı ile üretim araçlarının özel mülkiyetinin kaldırılmasının sosyalizm için gerekmediğini düşünüyorum.İhmal edilebilir seviyede olması bence o sisteme sosyalizm demek için yeterlidir..Ancak işte bu benim görüşümdür ve tartışmaya açıktır..


Leninin in dsegil marx'in sosyalizm tanimini yap ve Lenin'in bunu kendince nasil algfiladigini ortaya koyalim.

Bunu da daha önce yaptığım ilk altında cevapladım..O alıntıda sosyalizm tanımı birbirlerine paralel ifadelerdir..Lenin meseleyi daha da somut hale getirerek ifade etmiştir..

Peki o zaman sosyalizm nerede?

Benim için bir sisteme sosyalizm demenin yeter koşulunu yukarıda belirttim..Bana göe SSCB’de sosyalizm kesintiye uğramış olsa da yaşanmıştır..Bu konu tartışmalıdır..Kimileri sosyalizmin yaşanmadığını, kimileri ise yaşandığını düşünmektedir.

Carlik Rusyasinda sinif olarak burjuva olan neydi? Kapitalizm az mi yoksa cok mu gelismisti? neye gore?

Neye göresi Avrupa’da kapitalizmi yaşayan ülkelerdir..Bu ülkelere nazaran az gelişmiştir..Rusya büyük ölçüde söz konusu Avrupa devletlerine göre bir tarım ülkesidir. Burjuvazi, Çarlık Rusya’sında bir sınıf olarak vardır ancak Avrupa devletlerinin aksine, burjuvazi ve aristokrasi arasında bir işbirliği söz konusudur..

Stalin bunu şu şekilde ifade ediyor : “”””Rusya'da sermayenin mutlak egemenliğinin Çarlık despotizmi ile kaynaştığını; Rus milliyetçiliğinin saldırganlığının, Çarlığın Rus-olmayan halklara karşı cellatlığı ile; koca koca alanların (Türkiye, İran, Çin) sömürülmesinin, bu alanların Çarlık tarafından ele geçirilmesi ile, fetih savaşları ile birleştiğini kim bilmez? Lenin, Çarlık "askeri-feodal bir emperyalizmdir" derken haklıydı. Çarlık, emperyalizmin en olumsuz yanlarının kat kat yoğunlaşmasıydı.”””

“””Devamla, Çarlık Rusyası, yalnızca, Rusya'nın ulusal ekonomisinin yakıt sanayii ve metal sanayii gibi temel dallarını kontrol eden yabancı sermayeye serbest giriş tanıması anlamında değil, aynı zamanda batılı emperyalistlerin emrine milyonlarca asker sunması anlamında da, Batı emperyalizminin muazzam bir yedeği idi. İngiliz-Fransız kapitalistlerinin muazzam kârlarını korumak için emperyalist cephelerde kanı dökülen ondört milyonluk Rus Ordusu'nu anımsayınız”””.

Yukarıdaki alıntı Stalin’in SVERDLOV ÜNİVERSİTESİ'NDE VERİLEN KONFERANSLAR
Nisan 1924 den yapılmıştır..

Burada sermayenin Çarlık Rusya’sı ile kaynaşmasından bahsediyor. Esasında belirtilen olgunlaşmamış olan Rus burjuvazisi ile yabancı sermayenin kaynaşmasıdır. Ülkeye giren sermaye Rus burjuvazisi ve aristokrasi ittifakını beslemektedir. Dediğim gibi aristokrasi ve burjuvazi Rusya’da Avrupa’nın aksine bir arada hareket etmektedir..

“”Buna karşılık, batı demokrasilerindeki gibi sendikaların, sosyal güvence ile ilgili politikaların olmadığı Rusya’da geniş taraftar bulmuştu (benim notum: sosyalizm kast ediliyor)””

H. İslatince, İktisadi Sistemler, sayfa 180.

Yukarıda da yine, batı ile bir karşılaştırma yapılarak proleter sınıfın Avrupa’daki sınıfdaşları ile aynı haklara sahip olmadığı belirtiliyor. Burjuvazi sınıfının tam olarak hangi özellikleri taşıdığı özel bir araştırma konusudur. Ancak batıya nazaran az gelişmiş olsa da, Rusya’da bir burjuvazi ve proleter sınıf vardır. Ben bu konunun daha önce tartışıldığını görmedim, siz nerede gördü iseniz buraya alıntı yapın. Benim daha önce ifade ettiğim de budur.

Sosyalizmi sadece ozel mulkiyete indirgemek ki bunun da anlamini farkli bir algi ile sunmak senin alginda sosyalizm olabilir, benim algimda degildir. NEP ten sonra Lenin'in baska bir donemi mi var?

Sunmak derken?…Ben Marks’tan ve Lenin’den birebir alıntı yaptım.Bu salt benim algım ile alakalı değildir.Ne dedikleri bellidir,bunu benim algıma indirgemek zorlamadır

Öncesinde harp komünizmi dönemi vardır..

Marx'ta zaten bunun icin az gelismis ulkelerde sosyalizmin insa edilemeyecegini soylemistir. Cunku ozel mulkiyeti senin isci sinifi dedigin arzuladikca elde edecektir.

Siz sosyalizmi kendinize göre tanımlıyorsunuz..Sosyalizm nedir? Buna cevap vermeniz gerekir..Ben sosyalizmin ne olduğunu bu kişilerin ifadeleri ile alıntıladım.Esas olan da budur.Zira sizin değil bu kişilerin görüşleri literatürde yer etmiştir ve sizin aksinize söz konusu teorinin teorisyenleridirler..Kapitalizmin belirli bir aşamaya gelmediği memleketlerde sosyalist dönüşüm yaşanma olasılığı zayıftır ancak bunun buradaki konu ile ve Lenin’in politikaları ile ilgisi yoktur..Söz konusu nep döneminde kapitalist ilişkiler geliştirilmemiştir,sadece sosyalizme giden yolda geri adım atılmıştır..Bu iki durumu birbirine karıştırıyorsunuz..

Ayni fikirde degilim. Bu sadece sosyalizmi devlet lkapitalizmine indirgemedir. Ayni emperyalizmin sosyalizmi komunizm diye lanse ettigi gibi.

Aynı fikirde olmamanız gayet normal zira devlet kapitalizmini de sosyalizmi de nasıl isterseniz öyle algılıyorsunuz..Oysa ki ne olduklarını yukarıda ve daha önceki yazılarımda birden çok defa ifade ettim..

Esitlemiyorsaniz devlet kapitalizminin Lenin'in getirdigi sekli ile sosyalizmden farkini soyleyin.

Devlet kapitalizminde üretim araçlarının özel mülkiyetinin ortadan kaldırılması yoktur..Lenin’in iş başına geldikten sonra yaptığı ilk hamle büyük sanayi işletmelerinin ve bankaların devletleştirilmesidir yani bu anlamda özel mülkiyetin ortadan kaldırılmasıdır.Ancak iş küçük burjuvaya geldiğinde, yahut kendi üretim araçlarına sahip emek yoğun birimlerin üretim araçlarını devletleştirmeye geldiğinde direnç ile karşılaşılmıştır...Nep döneminde özel teşebbüse sınırlı da olsa serbestlik tanınmıştır..Ancak dönemin koşulları içerisinde daha öncede bahsettiğim gibi iç kargaşanın ve direncin ortadan kaldırılmasına yöneliktir..Kapitalist ilişkilerin geliştirilmesi diye bir amaç söz konusu değildir..

Kisaca Lenin oncesi Carlik Rusyasini degerlendirirmisin? Feodal mi idi, kapitalist mi idi? Burjuva ve isci sinifi varligini neye gore ortaya koyuyorsun? Koylu ile isci farki sence var midir?

Burjuva sınıfının Avrupa’daki kadar olgunlaşmadığı, feodal ve burjuva ilişkilerin birlikte hüküm sürdüğü, emperyalizm ile ortaklık içerisinde bir devlettir..Burjuva ve işçi sınıfının varlığını neye göre ortaya koyduğumu daha önce ifade ettim..Köylü ile işçi sınıfı arasında elbette fark vardır, biri sanayi üretiminin maddi koşullarını birebir yaşarken , diğeri tarımsal üretim sisteminin doğurduğu ilişkilerin etkisi altındadır..

Lenin'in donemi 1917-24 arasinda sadece iki sene yani 22-24 arasi iktidardadir. Sence bu surenin neresi devlet kapitalizmi, neresi sosyalizmdir. Yani nep donemi ne zaman sosyalizm den "ayrilmistir."

Lenin 1918 yılında hükümet başkanı olarak seçilmiştir..Bu 22den 24’e bilgisini nereden aldınız? Hatalıdır. Nep 1921 yılında uygulamaya geçirilmiş bir politikadır. şu bariz hatalardan bir türlü arınamıyorsunuz..

Bana gore ortusmez, buna en guzel ornek tracki'dir. Biri gelismemis ulkkelerde sosyalizm insa edilemez digeri tek ulkede sosyalizm olmaz demistir. Bugun Rusyafedarasyonu sosyalist midir?

Size göre örtüşmeyebilir zira sizin bilgi seviyenizin yerlerde sürünmekte olduğu çok açık..
Ayrıca bunun benim yaptığım yorum ile alakası yok. Lenin ve Marks’ın sosyalizm tanımlamalarından bahsediyoruz ve ben bunların arasında paralellik vardır , örtüşür diyorum siz Troçki (traçki demişsiniz gerçi)diyorsunuz.. Troçki tek ülkede sosyalizmin tutunamayacağını ifade eder ve buna sürekli devrim tezi denir..Stalin tek ülkede sosyalizm mümkündür demiş (Lenin de aynı fikirdedir) ve bu konuda birbirlerine zıt konumlanmışlardır..Siz bu yorumu benim Marks ile Lenin’in sosyalizm tanımlamasında paralellik vardır yorumum üzerine yapıyorsunuz ancak söylediğiniz şeylerin ,benim söylediklerim ile alakası yoktur. Ayrıca gelişmemiş (kapitalizmin belirli bir seviyede olmadığı) ülkelerde sosyalizmin inşa edilememesi ile sürekli devrim ve onun karşıtı olan tek ülkede devrim görüşünü kıyaslamanız da alakasızdır, farklı şeyleri ifade ederler…

Rusya federasyonunun bugün sosyalist olup olmamasının konu ile ne alakası var? Soru sormuş olmak için soru sormayın..Ben de sizin artık bu derece bariz hatalar yapmadığınız bir yazı yazmanızı umuyorum ancak bir türlü umduğumu bulamıyorum..Buradaki mesele bilgi eksikliğini de geçmiştir..

Siz, zamanında sosyalizm ile ilgilendiğinizi iddia ediyorsunuz (ki gerçek olmadığı her yazınızdan anlaşılıyor), ancak daha komünizm yazamıyorsunuz, komünizm ile ilgilenmeyen onu kulaktan dolma bilgi ile tanımış herkesin yaptığı tipik bir hatayı tekrar ederek kominizm yazabiliyorsunuz..

Sözde sosyalizm ile ilgilenmişsiniz zamanında, ancak Lenin ve Marks’ın sosyalizm tanımlamalarından haberiniz yok, bu tanımlamalara şaşırıyorsunuz ve benim algım zannediyorsunuz..Bu tanımlamaları şu yahut bu şekilde eleştirmek başkadır ancak benim algım yahut benim uydurduğum bir şey zannetmek büyük bilgisizliktir..

Zamanında sözüm ona sosyalizmi incelemişsiniz fakat Lenin’in ne zaman iktidara geldiğinden habersizsiniz. Ki bu tarihler öyle kolay unutulacak şeyler değildirler, dillere pelesenk olmuşturlar.. Lenin’in başka bir dönemi olduğundan da haberdar değilsiniz..

Sözde sosyalizmi zamanında incelediniz ancak kimsenin doğal olarak tartışmadığı Rusya’da burjuvazi ve proletaryanın varlığı konusunu tartışabiliyorsunuz. Üstelik Rusya’da bir proleter dikta kurulmuş olmasına karşın!.Bu günümüzde dünyanın dönüp dönmediğinin tartışılması gibidir..

Birçok şeyi birbirine karıştırıyorsunuz zira konu üzerinde hakimiyeti olmayan kişilerin içine düştüğü bir durumdur..Örneğin kapitalizmin ardından sosyalizm geleceği fikri sebebi ile söylenen , sosyalizm ancak kapitalizmin belirli bir seviyede gelişmiş olduğu memleketlerde gerçekleşebilir söylemini tutup da sürekli devrim gibi alakasız bir nokta ile kıyasa götürebiliyorsunuz..Sürekli devrimin karşıtı olan fikir tek ülkede sosyalizm fikridir.. Birinci söylenen yani kapitalizmin belirli bir aşamada gelişmiş olduğu memleketlerde ancak ve ancak sosyalizm gerçekleşebilir fikri kişiler arasında ortaktır..

Dediğim gibi sosyalizm ile bilgileriniz genel anlamı ile hatalıdır..Bu hatalı oluş ise bilgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır..Ancak durum bilgi eksikliğinin ötesinde, sizin kendinizi olduğunuzdan farklı göstermek için, gerçek dışı ifadeler kullanmanızla (zamanında sosyalizm ile ilgilenmiş olduğunuz iddiası) başka bir boyut kazanmıştır ve daha da vahimleşmiştir..Yine de sorularınıza mümkün olduğunca cevap vererek iyi niyetimi göstermiş olduğumu düşünüyorum..Umarım başlığı takip edenlere (var ise) burada yazdıklarımın gerçek olup olmadığını araştırıp, başka kaynaklardan onaylatmalarını tavsiye ederim. Ancak bu şekilde, neyin ne olduğu ve benim iddialarımın gerçeği yansıttığı görülebilecektir..Sosyalizmi ne benden yahut ne de özellikle tartıştığım kişiden öğrenmeye kalkışmayınız..Sosyalizmi ve komünizmi, bu teorinin kurucularından ve geliştiricilerinden öğrenmeye gayret ediniz, bilimsel olan yol budur..Marksizm’in anlamlı bir eleştirisi okunmak istenirse örneğin Schumpeter’in kapitalizm, sosyalizm ve demokrasi adlı eseri okunabilir..Sanal alemden bu tarz bilgi edinme çabası içerisinde olmaktansa, dediğim gibi mümkün olduğu kadar çok eser okunmalıdır..Bu forumları ise bir paylaşım noktası olarak kullanmak daha makuldür..Elbette bunlar benim fikirlerim, ancak herhangi bir görüşü internet üzerinden öğrenmeye kalkar iseniz, yüzeysel olacaktır ve sizi benim ile tartışan kişinin düşmüş olduğu açmazlara sürükleyecektir.. Tartıştığım kişinin bilgi seviyesi bu konuya yetmediği gibi, konuyu dağıtmakta ve alakalı alakasız ordan oraya sıçramaktadır, bir çok soruyu sıralayarak ki bazıları dediğim gibi alakasız sorulardır, kendine rahat hareket alanı yaratmaya çalışmaktadır bunun da ötesinde, maalesef gerçek dışı iddialar sergileyerek kötü niyetliliğini de tescillemiştir .. ..Bu yazım içerisinde karşımdaki kişiye cevap hakkı doğuran ifadeler kullanıldığından kendisinin cevap verme hakkı saklıdır..Ancak ben bundan sonra burada kendisine yönelik yorum yazmayacağım ve kendisi tarafından yazılanları artık cevaplamayacağım,zira vakit kaybı olduğu barizdir ve ben yeterinde vakit kaybettiğimi düşünüyorum. Başka kişilerin soruları, yorumları var ise bunları cevaplamaya ve bilgimi paylaşmaya devam edeceğim..
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Baştan beri bu konuyu takip eden biri olarak birbirinize cevap hakkı doğuracak ithamlarınız artık bir son bulsa konu ile ilgili değerlendirmelerimiz ve çıkarımlarımız daha verimli olacak.Forumda yazılarını ilgiyle takip ettiğim iki insanın birbirini kırmasına üzüldüğümü belirtmek isterim aynı yanlışa bende arasıra düşüyor olsam da şimdiye kadar kırdığım arkadaşlar varsa özürdilerim..Herkesin bir konu hakkındaki bilgi ve değerlendirmesi okuduğu kaynağa veya taraf olduğu ideolojiye görüşe göre farklılık arz edebilir.Öngörülen fikirleri görüşleri tartışmak daha doğru olsa gerek..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Öncelikle bana sen diye hitap etmeyin, nasıl bir eleştiri getiriyorsanız yahut soru soruyorsanız bunu siz şeklinde ifade edin. Şunu yahut bunu başarabilecek misin? Yerine başarabilecek misiniz? Diye hitap edin. Benim alanıma giren herhangi bir konuda, bu alana vakıf olmayan kişilerin sözde beni sorguya çekmesini de hoş karşılamam.Eğer burada bir otorite olacaksa(olacaksa diyorum, olması gerekmez ancak sizin hitap şekliniz o yola giriyor) otorite siz değilsiniz benim. İkincisi, birçok soruyu alakalı alakasız ardı ardına sırlamayın,sırayla ilerleyin ki sağlıklı olsun.Sizin yaptığınız gibi soru sıralamak basit iştir..Ancak benim bunların hepsine birden cevap vermem zaman alacak bir iştir.Bir başka konu da tanımlarınızı temellendirin ayakları yere bassın, havada kalmasın. Örneğin Sosyalizmin ne olduğunu (ben itiraz edersem) kaynak göstererek alıntılayın, daha sonra ondan ne anladığınızı ifade edin yahut o tanımı neden kabul etmediğinizi belirtin. Şu şöyledir efendim işte bu böyledir, şu şunu demiştir, bu bunu demiştir şeklinde ifadelerinizi yanlış bulur isem, kaynak sorarım ve gösteremezseniz kullandığınız ifadeleri geri almanızı beklerim. Cevapladığım soruları tekrar tekrar sormayın. Örneğin devlet kapitalizminin ne olduğunu ifade etmişim ancak yine aynı soruyu soruyorsunuz ve bu soruş yer işgal ediyor, zaman kaybına sebep oluyor. Eğer devlet kapitalizminin, benim tanımladığımdan başka bir şey olduğunu iddia ediyor iseniz, iddianızı temellendirin, kaynak gösterin. Eğer benden kaynak göstermemi istiyorsanız bunu belirtin. Aynı şeyler benim için de geçerlidir. Bunları aklınızda bulundurun, zira bu iş böyle yapılır. Şimdi önce ilk sorunuza cevap veriyorum…



Marksın ve Lenin’in arasında temelden kaynaklanan bir farklılık yoktur..Leninizm ,Rusya’nın kendi şartlarına uyarlanmış Marksizm’dir.Ancak salt bu yöne sahip değildir..Çünkü Rusya’nın koşullarına uyarlama olduğu kadar,Marksist teoriyi geliştirme eylemidir, onu çağa uyarlamadır ve bu yönü ile de evrenseldir.Maoculuk Marksist-Leninist görüşün Çin şartlarına uyarlanmış şeklidir..Bunların arasındaki farklılıkların sebebi (dediğim gibi bu farklılıklar temelden kaynaklanmaz) , farklı ülkelerin farklı sosyo-ekonomik şartlara sahip olmasıdır.. Eğer sanayi burjuvazisinin görece gelişmemiş olduğu örneğin Çin’de olduğu gibi tarım burjuvazisinin var olduğu ( genel anlamda Çin’in sosyo ekonomik şartları) bir memleket ise, Mao’nun Marksist yaklaşımı daha makuldür. Yok, eğer sanayi burjuvazisi ve hatırı sayılır bir proleter sınıf var ise, köylülük ihmal edilebilecek bir unsur ise salt proletarya üzerinden devrim şekillenebileceğinden sadece Marks’ın söylediği biçimi ile sosyalizme giden yol ele alınabilir. Bunlar farklı fraksiyonladır. Birbirlerinden bambaşka ve birbirlerine zıt şeyler değillerdir. Söz konusu olan hangi memleket ise, teorinin pratiğe dökülmesinde o memlekete has belirli farklılıklar olacaktır, olması kaçınılmazdır.



Cevap verdiğim soruyu tekrar sormayın.Cevabıma itirazınız var ise neden itiraz ediyorsunuz onu belirtin.



Devrim, evrimin bir aşamasında köklü bir değişiklik meydana gelmesini ifade eder. Niceliksel dönüşümlerin belirli bir anda meydana gelen bir sıçrama ile niteliksel bir dönüşüme devrilmesidir..Devrimci bilinç bunun farkında olan ve bu niteliksel değişimin hızlanması için çaba gösteren bilinçtir..İkinci sorunuzu daha önce cevapladım..



Bu tanımınız hatalıdır..İllaki sosyalizm altında devlet eli ile kapitalizm uygulaması değildir bundan daha genel bir ifadedir..

Devlet kapitalizmi : Üretimin genel olarak özel firmalar tarafından yapılmakla birlikte, devletin ekonomiyi siyasi ve ekonomik kararlarla yönlendirdiği ülkeler için kullanılan bir terimdir….Ekonomi sözlüğü, Bilim ve Sanat Yayınları,2006,sayfa 176..
Kendi tanımınıza kaynak gösterin..



Sosyalizm benim için , özel teşebbüsün ihmal edilebilir bir seviyede olduğu, (Marksist anlamı ile) altyapının büyük bir ağırlıkla değiştirilmiş bulunduğu, ancak burjuvaziye ait unsurların tam olarak ortadan da kaldırılmadığı, komünizmin alt aşamasını ifade eden bir tanımlamadır..Ben tamamı ile üretim araçlarının özel mülkiyetinin kaldırılmasının sosyalizm için gerekmediğini düşünüyorum.İhmal edilebilir seviyede olması bence o sisteme sosyalizm demek için yeterlidir..Ancak işte bu benim görüşümdür ve tartışmaya açıktır..




Bunu da daha önce yaptığım ilk altında cevapladım..O alıntıda sosyalizm tanımı birbirlerine paralel ifadelerdir..Lenin meseleyi daha da somut hale getirerek ifade etmiştir..



Benim için bir sisteme sosyalizm demenin yeter koşulunu yukarıda belirttim..Bana göe SSCB’de sosyalizm kesintiye uğramış olsa da yaşanmıştır..Bu konu tartışmalıdır..Kimileri sosyalizmin yaşanmadığını, kimileri ise yaşandığını düşünmektedir.



Neye göresi Avrupa’da kapitalizmi yaşayan ülkelerdir..Bu ülkelere nazaran az gelişmiştir..Rusya büyük ölçüde söz konusu Avrupa devletlerine göre bir tarım ülkesidir. Burjuvazi, Çarlık Rusya’sında bir sınıf olarak vardır ancak Avrupa devletlerinin aksine, burjuvazi ve aristokrasi arasında bir işbirliği söz konusudur..

Stalin bunu şu şekilde ifade ediyor : “”””Rusya'da sermayenin mutlak egemenliğinin Çarlık despotizmi ile kaynaştığını; Rus milliyetçiliğinin saldırganlığının, Çarlığın Rus-olmayan halklara karşı cellatlığı ile; koca koca alanların (Türkiye, İran, Çin) sömürülmesinin, bu alanların Çarlık tarafından ele geçirilmesi ile, fetih savaşları ile birleştiğini kim bilmez? Lenin, Çarlık "askeri-feodal bir emperyalizmdir" derken haklıydı. Çarlık, emperyalizmin en olumsuz yanlarının kat kat yoğunlaşmasıydı.”””

“””Devamla, Çarlık Rusyası, yalnızca, Rusya'nın ulusal ekonomisinin yakıt sanayii ve metal sanayii gibi temel dallarını kontrol eden yabancı sermayeye serbest giriş tanıması anlamında değil, aynı zamanda batılı emperyalistlerin emrine milyonlarca asker sunması anlamında da, Batı emperyalizminin muazzam bir yedeği idi. İngiliz-Fransız kapitalistlerinin muazzam kârlarını korumak için emperyalist cephelerde kanı dökülen ondört milyonluk Rus Ordusu'nu anımsayınız”””.

Yukarıdaki alıntı Stalin’in SVERDLOV ÜNİVERSİTESİ'NDE VERİLEN KONFERANSLAR
Nisan 1924 den yapılmıştır..

Burada sermayenin Çarlık Rusya’sı ile kaynaşmasından bahsediyor. Esasında belirtilen olgunlaşmamış olan Rus burjuvazisi ile yabancı sermayenin kaynaşmasıdır. Ülkeye giren sermaye Rus burjuvazisi ve aristokrasi ittifakını beslemektedir. Dediğim gibi aristokrasi ve burjuvazi Rusya’da Avrupa’nın aksine bir arada hareket etmektedir..

“”Buna karşılık, batı demokrasilerindeki gibi sendikaların, sosyal güvence ile ilgili politikaların olmadığı Rusya’da geniş taraftar bulmuştu (benim notum: sosyalizm kast ediliyor)””

H. İslatince, İktisadi Sistemler, sayfa 180.

Yukarıda da yine, batı ile bir karşılaştırma yapılarak proleter sınıfın Avrupa’daki sınıfdaşları ile aynı haklara sahip olmadığı belirtiliyor. Burjuvazi sınıfının tam olarak hangi özellikleri taşıdığı özel bir araştırma konusudur. Ancak batıya nazaran az gelişmiş olsa da, Rusya’da bir burjuvazi ve proleter sınıf vardır. Ben bu konunun daha önce tartışıldığını görmedim, siz nerede gördü iseniz buraya alıntı yapın. Benim daha önce ifade ettiğim de budur.



Sunmak derken?…Ben Marks’tan ve Lenin’den birebir alıntı yaptım.Bu salt benim algım ile alakalı değildir.Ne dedikleri bellidir,bunu benim algıma indirgemek zorlamadır

Öncesinde harp komünizmi dönemi vardır..



Siz sosyalizmi kendinize göre tanımlıyorsunuz..Sosyalizm nedir? Buna cevap vermeniz gerekir..Ben sosyalizmin ne olduğunu bu kişilerin ifadeleri ile alıntıladım.Esas olan da budur.Zira sizin değil bu kişilerin görüşleri literatürde yer etmiştir ve sizin aksinize söz konusu teorinin teorisyenleridirler..Kapitalizmin belirli bir aşamaya gelmediği memleketlerde sosyalist dönüşüm yaşanma olasılığı zayıftır ancak bunun buradaki konu ile ve Lenin’in politikaları ile ilgisi yoktur..Söz konusu nep döneminde kapitalist ilişkiler geliştirilmemiştir,sadece sosyalizme giden yolda geri adım atılmıştır..Bu iki durumu birbirine karıştırıyorsunuz..



Aynı fikirde olmamanız gayet normal zira devlet kapitalizmini de sosyalizmi de nasıl isterseniz öyle algılıyorsunuz..Oysa ki ne olduklarını yukarıda ve daha önceki yazılarımda birden çok defa ifade ettim..



Devlet kapitalizminde üretim araçlarının özel mülkiyetinin ortadan kaldırılması yoktur..Lenin’in iş başına geldikten sonra yaptığı ilk hamle büyük sanayi işletmelerinin ve bankaların devletleştirilmesidir yani bu anlamda özel mülkiyetin ortadan kaldırılmasıdır.Ancak iş küçük burjuvaya geldiğinde, yahut kendi üretim araçlarına sahip emek yoğun birimlerin üretim araçlarını devletleştirmeye geldiğinde direnç ile karşılaşılmıştır...Nep döneminde özel teşebbüse sınırlı da olsa serbestlik tanınmıştır..Ancak dönemin koşulları içerisinde daha öncede bahsettiğim gibi iç kargaşanın ve direncin ortadan kaldırılmasına yöneliktir..Kapitalist ilişkilerin geliştirilmesi diye bir amaç söz konusu değildir..



Burjuva sınıfının Avrupa’daki kadar olgunlaşmadığı, feodal ve burjuva ilişkilerin birlikte hüküm sürdüğü, emperyalizm ile ortaklık içerisinde bir devlettir..Burjuva ve işçi sınıfının varlığını neye göre ortaya koyduğumu daha önce ifade ettim..Köylü ile işçi sınıfı arasında elbette fark vardır, biri sanayi üretiminin maddi koşullarını birebir yaşarken , diğeri tarımsal üretim sisteminin doğurduğu ilişkilerin etkisi altındadır..



Lenin 1918 yılında hükümet başkanı olarak seçilmiştir..Bu 22den 24’e bilgisini nereden aldınız? Hatalıdır. Nep 1921 yılında uygulamaya geçirilmiş bir politikadır. şu bariz hatalardan bir türlü arınamıyorsunuz..



Size göre örtüşmeyebilir zira sizin bilgi seviyenizin yerlerde sürünmekte olduğu çok açık..
Ayrıca bunun benim yaptığım yorum ile alakası yok. Lenin ve Marks’ın sosyalizm tanımlamalarından bahsediyoruz ve ben bunların arasında paralellik vardır , örtüşür diyorum siz Troçki (traçki demişsiniz gerçi)diyorsunuz.. Troçki tek ülkede sosyalizmin tutunamayacağını ifade eder ve buna sürekli devrim tezi denir..Stalin tek ülkede sosyalizm mümkündür demiş (Lenin de aynı fikirdedir) ve bu konuda birbirlerine zıt konumlanmışlardır..Siz bu yorumu benim Marks ile Lenin’in sosyalizm tanımlamasında paralellik vardır yorumum üzerine yapıyorsunuz ancak söylediğiniz şeylerin ,benim söylediklerim ile alakası yoktur. Ayrıca gelişmemiş (kapitalizmin belirli bir seviyede olmadığı) ülkelerde sosyalizmin inşa edilememesi ile sürekli devrim ve onun karşıtı olan tek ülkede devrim görüşünü kıyaslamanız da alakasızdır, farklı şeyleri ifade ederler…

Rusya federasyonunun bugün sosyalist olup olmamasının konu ile ne alakası var? Soru sormuş olmak için soru sormayın..Ben de sizin artık bu derece bariz hatalar yapmadığınız bir yazı yazmanızı umuyorum ancak bir türlü umduğumu bulamıyorum..Buradaki mesele bilgi eksikliğini de geçmiştir..

Siz, zamanında sosyalizm ile ilgilendiğinizi iddia ediyorsunuz (ki gerçek olmadığı her yazınızdan anlaşılıyor), ancak daha komünizm yazamıyorsunuz, komünizm ile ilgilenmeyen onu kulaktan dolma bilgi ile tanımış herkesin yaptığı tipik bir hatayı tekrar ederek kominizm yazabiliyorsunuz..

Sözde sosyalizm ile ilgilenmişsiniz zamanında, ancak Lenin ve Marks’ın sosyalizm tanımlamalarından haberiniz yok, bu tanımlamalara şaşırıyorsunuz ve benim algım zannediyorsunuz..Bu tanımlamaları şu yahut bu şekilde eleştirmek başkadır ancak benim algım yahut benim uydurduğum bir şey zannetmek büyük bilgisizliktir..

Zamanında sözüm ona sosyalizmi incelemişsiniz fakat Lenin’in ne zaman iktidara geldiğinden habersizsiniz. Ki bu tarihler öyle kolay unutulacak şeyler değildirler, dillere pelesenk olmuşturlar.. Lenin’in başka bir dönemi olduğundan da haberdar değilsiniz..

Sözde sosyalizmi zamanında incelediniz ancak kimsenin doğal olarak tartışmadığı Rusya’da burjuvazi ve proletaryanın varlığı konusunu tartışabiliyorsunuz. Üstelik Rusya’da bir proleter dikta kurulmuş olmasına karşın!.Bu günümüzde dünyanın dönüp dönmediğinin tartışılması gibidir..

Birçok şeyi birbirine karıştırıyorsunuz zira konu üzerinde hakimiyeti olmayan kişilerin içine düştüğü bir durumdur..Örneğin kapitalizmin ardından sosyalizm geleceği fikri sebebi ile söylenen , sosyalizm ancak kapitalizmin belirli bir seviyede gelişmiş olduğu memleketlerde gerçekleşebilir söylemini tutup da sürekli devrim gibi alakasız bir nokta ile kıyasa götürebiliyorsunuz..Sürekli devrimin karşıtı olan fikir tek ülkede sosyalizm fikridir.. Birinci söylenen yani kapitalizmin belirli bir aşamada gelişmiş olduğu memleketlerde ancak ve ancak sosyalizm gerçekleşebilir fikri kişiler arasında ortaktır..

Dediğim gibi sosyalizm ile bilgileriniz genel anlamı ile hatalıdır..Bu hatalı oluş ise bilgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır..Ancak durum bilgi eksikliğinin ötesinde, sizin kendinizi olduğunuzdan farklı göstermek için, gerçek dışı ifadeler kullanmanızla (zamanında sosyalizm ile ilgilenmiş olduğunuz iddiası) başka bir boyut kazanmıştır ve daha da vahimleşmiştir..Yine de sorularınıza mümkün olduğunca cevap vererek iyi niyetimi göstermiş olduğumu düşünüyorum..Umarım başlığı takip edenlere (var ise) burada yazdıklarımın gerçek olup olmadığını araştırıp, başka kaynaklardan onaylatmalarını tavsiye ederim. Ancak bu şekilde, neyin ne olduğu ve benim iddialarımın gerçeği yansıttığı görülebilecektir..Sosyalizmi ne benden yahut ne de özellikle tartıştığım kişiden öğrenmeye kalkışmayınız..Sosyalizmi ve komünizmi, bu teorinin kurucularından ve geliştiricilerinden öğrenmeye gayret ediniz, bilimsel olan yol budur..Marksizm’in anlamlı bir eleştirisi okunmak istenirse örneğin Schumpeter’in kapitalizm, sosyalizm ve demokrasi adlı eseri okunabilir..Sanal alemden bu tarz bilgi edinme çabası içerisinde olmaktansa, dediğim gibi mümkün olduğu kadar çok eser okunmalıdır..Bu forumları ise bir paylaşım noktası olarak kullanmak daha makuldür..Elbette bunlar benim fikirlerim, ancak herhangi bir görüşü internet üzerinden öğrenmeye kalkar iseniz, yüzeysel olacaktır ve sizi benim ile tartışan kişinin düşmüş olduğu açmazlara sürükleyecektir.. Tartıştığım kişinin bilgi seviyesi bu konuya yetmediği gibi, konuyu dağıtmakta ve alakalı alakasız ordan oraya sıçramaktadır, bir çok soruyu sıralayarak ki bazıları dediğim gibi alakasız sorulardır, kendine rahat hareket alanı yaratmaya çalışmaktadır bunun da ötesinde, maalesef gerçek dışı iddialar sergileyerek kötü niyetliliğini de tescillemiştir .. ..Bu yazım içerisinde karşımdaki kişiye cevap hakkı doğuran ifadeler kullanıldığından kendisinin cevap verme hakkı saklıdır..Ancak ben bundan sonra burada kendisine yönelik yorum yazmayacağım ve kendisi tarafından yazılanları artık cevaplamayacağım,zira vakit kaybı olduğu barizdir ve ben yeterinde vakit kaybettiğimi düşünüyorum. Başka kişilerin soruları, yorumları var ise bunları cevaplamaya ve bilgimi paylaşmaya devam edeceğim..

Anlasildi. Sen kendini bu konuda otorite olarak zannedecek kadar konuya iman olarak sarilmissin. Buyrun kendi kendinizi otorite ilan ettiginiz konuda yazmaya devam edin.

Ayrica bir konu hakkinda, kisinin o konu ilr ilgili bilgisini ve dusuncesini sormak ve ona yonelik soru sormayi bile bir kontrol mukayesesine tasimaya yonelen bir beyin ile zaten konu ne olursa olsunb bilgi ve dusunce alis verisi mumkun degildir.

Tek mumkun olan "ben senden daha iyi/doru biliyorum. Sen yanlis biliyorsun" s.d.k yarisini sirf egosal bir tatmin olarak surdurmektir.

Tamam "bu konuda sen otoritesin ve sen herkesten daha dogrusunu/iyisini biliyorsun" deyip, seni daha fazla uzmemek benim gorevimdir.

O yuzden sen bildigin gibi takil. Otoriteni de goster. Yalniz unutmaki sen ne yaparsan yap, tarih degismez ve bu tarih bugun Rusya Fedarasyonu olarak denenen bir seyi geri puskurterek devam etmektedir.

Beni de ilgilendiren bunun nedenleridir. Nedenleri de gayet aciktir. SSCB'de hic bir zaman bir sosyalizm insa edilememistir. Olan hem Lenin hem de Stalin donemindeki hak ve ozgurlukleri ihlal eden devleti toplum ve halki uzerinde bir baski araci olarak kullanimdir.

Ayrica isci sinifinin varligi isci sinifiu bilincinin varligi da degildir. Zaten devleti elinde tutasnlarin da isci kokenli olmadigi ortadadir.

Iste bu kisa aciklama konunun ozetidir.

Bu arada isteyen kendisini bunun bir sosyalizm oldugu olarak kandirmaya devam edebilir ve her turlu insanlikdisi hask ve ozgurluk ve de yasam ihlalini de bunun icin gerekli gorebilir.

Oyuzden basligin konusu tarih degil; neden basarisizligin ortaya ciktiginin aciklanmasidir. Neden her turlu devlet baskisinin hak ve ozgurlukleri ve yasam hakkini toplumun elinden almasidir ve yapilanm her turlu insanlikdisi uygulamalardir.

Isteyen bu gozlemi tarafi olarak goz ardi etmeye ve kendi aklinca yapilanlari gerekli oldugunu gostermeye yonelebilir.

Ben ise hak ve ozgurlukler ve devletin toplum uzerinde kurdugu baski olarak konuya bakarim.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
urbahns'ın , sscb deneyiminin, bir devlet kapitalizmi olduğu yolundaki iddiası , daha o dönemde l.troçki tarafından; ekonomide özel kapitalist işletmelerin belirli bir ağırlık taşımadığı, fiyatın piyasada oluşmadığı vbg...nedenlerle eleştirilmiştir... aslında bu yöndeki iddialar sonraki yıllarda da (özellikle cliff ve çevresi tarafından) dile getirilmiş ve benzer şekilde ; sscb'de geçerli olan sistemin devletçilik (etatizm) olduğu yönünde eleştiriler ileri sürdürüldüğü halde, kabul etmek gerekir ki, bu tür yorumlar zorlamadır... gerçekte, marks'ın beklentisinin aksine, rus işçi sınıfı, öncü partisi aracılığıyla ( bolşevik) devrimi başarmış ve kimsenin yadsıyamayacağı şekilde, ekonomik ve toplumsal dönüşümleri gerçekleştirmiştir... ancak, daha önceki mesajlarımda belirttiğim, sermaye birikimi ve dolayısıyla üretici güçlerin yetersizliği nedeniyle geri kalmış ülkelerde sosyalizm kuruculuğunun genel zorlukları, alman sovyet sosyalist ve macaristan sovyet devrimlerinin boğulmasının getirdiği yalnızlık ve karşı-devrim korkusu, ekonomik abluka, iç savaşın yıkımından tam kurtulamadan ortaya çıkan 2. dünya savaşı tehlikesi...vbg. nedenlerle ortaya çıkan uygulama hataları ve bunların ötesinde bazı teorik sorunlar; proleterya ve bağlaşıkları için gerçek bir demokrasi olması gereken proleterya diktatörlüğünü, yalnızca burjuvazinin üzerinde değil, tüm halkın üzerinde bir diktatörlüğe dönüştürmüştür ve sonuç, bu tarihsel aşamada kesin bir yenilgidir... bu yenilgiden çıkarılacak dersler ve teoriyi yeni gelişmelerin ışığında sorgulama görevi, özgürlük ve eşitlik düşü görmeye devam edenleri beklemektedir...
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Sermaye birikiminden ziyade, sermayenin verimli kullanılamaması sorununun daha baskın olduğu yönünde bir bilgi hafızamda ancak doğruluğundan tam olarak emin değilim zira SSCB ekonomisi üzerine esaslı bir çalışmayı gerektirir..Kitabından alıntı yaptığım H.İslatince kendisinden aldığım derslerden birinde SSCB'nin sermaye birikimi konusunda, batılı devletlerin rakamlarına ulaşılmış olduğunu belirtmişti..Ancak dediğim gibi bilgiyi kontrol etmek bunun için de ekonomik verilerin bizzat incelenmesi gereklidir...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Devletin iktidari eliyle toplumunun uzerinde her turlu hak ve ozgurlukleri ihlal ederek kurdugu baskici zorlama v.s. her turlu rejim; hangi ideoloji, inanc izm v.s. temelinde olursa olsun, bunun adi sivil diktatorluktur.

Bu diktatorlugun toplumun hangi sinifinin, kesiminin ve de neye dayanarak uygulanmasi; onun sivil diktatorluk oldugunu degistirmez.

Hic bir ideoloji inanc ve de izm boyle bir sivil diktatorlugu insan haklari ve hak ve ozgurlukler adina mesru ve mubah kilamaz. Zaten bugun bunu yapmak isteyenler empoeryalist zihniyet olarak gozlem vermektedir. Dolayisiyle bu zihniyetin izmi, inanci, ideolojisi, sinifi v.s. ne olursa olsun; yapilanin sivil diktatorluk oldugunu degistirmez.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Butun bu sivil diktatorluklerin toplumu ve farkli halklarini bir kitlesel yigin, nicelik, mal, meta, kul ve kole olarak degerlendiren ve "Benim getirecegim, ideoloji, inanc izm dogrudur" temelinde baski ve zorla topluma ve halkina gelen bu ideolojiyi inanci izmi kabul ettirmeyi ve bunu guce otoriteye dayandirmayi temel alan, materyalizm ve idealizmdir.

Cunku bu iki metafizik, varliksal ontolojik ideoloji ve inancta da insanoglu algisi, varligi, bilinci ve farkindaligi bulunmaz. Dogalk ve fenomenal zihniyet temelinde insanoglu varligi maddeye ya da kula ozdes tutulur ve iktidari ele geciren gucu ve otoritesi temelinde de gelen rejim zorla, baski ile ve diktatorluk ile kabul ettirmeye calisilir.

Iste tum bu temeldeki ideolojiler, inanclar ve izmler; toplumun farkli halklarinin farkli hak ve ozgurluklerinden bir hasber olarak onlari sadece kendi ideolojik inancsal dogrularina mahkum ederler.

Bu basta insan haklarina,evrensel hukuka ve bilime, bilissellige ters bir durumdur. Temeli de insanoglu varliginin bilisselsizligine yani algilanamamasina, kavranamamasina dayanir.

Cunku onlar icin insanoglu degil; ideolojisi, inanci, dogrusu ve bunun her turlu ekonomik/politik v.s. cikari ve bu cikarin guc ve otorite ile zorla saglanmasi onemlidir. Buna karsi gelenlerin de yasam basta olmak uzere her turlu hak ve ozgurlugu elinden alinir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Buradaki cozum basta, insanoglu varligini algilamak, kavramak ve bilince cikararak farkina varmaktir. Cunku insanoglu beyni olan ve numenal yetisi olan bir varliktir. Eger bir sey verilecekse, bu iktidar, zor, baski, v.s. ile degil; egitim, bilinc, bilgi ve yetistirim olarak verilmelidir.

Bu da basta bunu verecek olanin, kendine almasi ve kendini yetistirmesi, egitmesi ve bilgilendirmesi demektir. Kendi dahil insanoglunu bir mal, meta, mulk, madde kole ve kul olarak nicelik, yigin, sayi olarak gormemesi demektir.

Yasamin onune herhangibir ideolojiyi, inanci, ve her turlu degeri,veriyi tabuyu koymamak demektir. Insanoglunu bu degerler ugruna savastirmamak demektir.

Insanoglunu degerlere mahkum etmemek demektir.

Kisaca kendi beyninde yer etmis her turlu degeri, veriyi, tabuyu, ideolojiyi, inanci sorgulamak ve bunu dile getirerek baskalarinin da kendini sorgulamasina yardim etmek demektir.

Insanoglunu bu degerler ugruna biribiri ile savastirmak yerine, bir arada beraberce ve her turlu farklari ile birlikte yasatmak ve yasamasini saglamak demektir.

Kendi hak ve ozgurlugunu nasil talep ediyorsa, baskasinin da hak ve ozgurlugunu talep etmek demektir. Keni her turlu hakkina nasil sahip cikiyorsa, baskalarinin da haklarina sahip cikmak demektir.

Kisaca insan oldugunu algilama, algilatma ve insanlasma demektir.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
Sermaye birikiminden ziyade, sermayenin verimli kullanılamaması sorununun daha baskın olduğu yönünde bir bilgi hafızamda ancak doğruluğundan tam olarak emin değilim zira SSCB ekonomisi üzerine esaslı bir çalışmayı gerektirir..Kitabından alıntı yaptığım H.İslatince kendisinden aldığım derslerden birinde SSCB'nin sermaye birikimi konusunda, batılı devletlerin rakamlarına ulaşılmış olduğunu belirtmişti..Ancak dediğim gibi bilgiyi kontrol etmek bunun için de ekonomik verilerin bizzat incelenmesi gereklidir...
ekim devrimi döneminde, sscb'nin kısmi olarak uralların batısı ve donetz havzası gibi kimi bölgelerde, bir sermaye birikiminden söz edilebilse de; ülke genelinde yeterli bir birikim olduğu ileri sürülemez... kafkaslar ötesi cumhuriyetlerde, bırakalım sosyalist üretin ilişkilerine dayanak oluşturacak ölçüde sermaye ve dolayısıyla üretici güç birikimini, yarı feodal, asyatik ilişkilerle, okuma yazma oranının neredeyse sıfıra yaklaştığı, doğru dürüst bir tarım kültürü bile geliştirememiş göçebe topluluklar söz konusudur... yani, devrim öncesi rusya'nın, genel olarak emperyalizmin zayıf halkası sayılması, biraz da bu sermaye birikimi yetersizliğine bağlıdır...
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
merkezi planlamanın getirdiği hantallık ve kaynakların verimsiz kullanımı ayrıca doğrudur, bütün o kültürel dönüşüm çabalarına rağmen, sovyet insanı, devletin malını kendi özmalı gibi hissedemediğinden ve sanki sosyalizmin bir gereğiymiş gibi, fiili olarak yerleşmiş 'ne yaparsan yap, eşitsin' ilkesi bir türlü kırılamadığından, bütün o 'emek kahramanı ilan ederek, manevi olarak onurlandırma çabalarına rağmen'; ekonomik verimsizlik, süregen bir sorun haline gelmiştir...
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
Devletin iktidari eliyle toplumunun uzerinde her turlu hak ve ozgurlukleri ihlal ederek kurdugu baskici zorlama v.s. her turlu rejim; hangi ideoloji, inanc izm v.s. temelinde olursa olsun, bunun adi sivil diktatorluktur.

Bu diktatorlugun toplumun hangi sinifinin, kesiminin ve de neye dayanarak uygulanmasi; onun sivil diktatorluk oldugunu degistirmez.

Hic bir ideoloji inanc ve de izm boyle bir sivil diktatorlugu insan haklari ve hak ve ozgurlukler adina mesru ve mubah kilamaz. Zaten bugun bunu yapmak isteyenler empoeryalist zihniyet olarak gozlem vermektedir. Dolayisiyle bu zihniyetin izmi, inanci, ideolojisi, sinifi v.s. ne olursa olsun; yapilanin sivil diktatorluk oldugunu degistirmez.

sosyalist devrim ve arkasından gelen sosyalizm kuruculuğu döneminde, proleterya diktatörlüğü klasik teoride bir zorunluluk olarak yer alır zaten... (bugün, sosyalizm kuruculuğu görevinin proleterya diktatörlüğü dışında bir yolu/olanağı var mıdır...? sorunu ele alınmalıdır ; bu gerçeği bir yana bırakıyorum...) .... ama sorun sscb'de proleterya diktatörlüğünün, teoride olduğu gibi, sadece burjuvazi üzerinde bir diktatörlük olarak sınırlandırılamaması ve giderek bütün toplum üzerinde bir diktatörlüğe dönüşüp, despotik-bürokratik-ceberrut bir devlet aygıtı tarafından, bizzat proleteryanın kendisine de uygulanması ve sonuçta polit büro dışında neredeyse hiç kimse için, demokratik bir alan ve olanak bırakmayışıdır....
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
Devletin iktidari eliyle toplumunun uzerinde her turlu hak ve ozgurlukleri ihlal ederek kurdugu baskici zorlama v.s. her turlu rejim; hangi ideoloji, inanc izm v.s. temelinde olursa olsun, bunun adi sivil diktatorluktur.

Bu diktatorlugun toplumun hangi sinifinin, kesiminin ve de neye dayanarak uygulanmasi; onun sivil diktatorluk oldugunu degistirmez.

Hic bir ideoloji inanc ve de izm boyle bir sivil diktatorlugu insan haklari ve hak ve ozgurlukler adina mesru ve mubah kilamaz. Zaten bugun bunu yapmak isteyenler empoeryalist zihniyet olarak gozlem vermektedir. Dolayisiyle bu zihniyetin izmi, inanci, ideolojisi, sinifi v.s. ne olursa olsun; yapilanin sivil diktatorluk oldugunu degistirmez.

eğer tümüyle demokratik yollardan, hiçbir sınıf ve katman üzerinde diktatörlük kurmadan ( ve elbette ütopik sosyalizm batağına saplanmadan) sosyalizm kurulabileceği fikrindeyseniz ; bu konudaki görüşlerinizi almaktan/okumaktan, büyük bir memnuniyet duyacağımızı, söylemeye bile gerek yoktur...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst