- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 19 Ağu 2008
- Mesajlar
- 3,578
- Tepkime puanı
- 179
- Puanları
- 63
- Yaş
- 59
Zaman geçer zihniyet aynı kalırsa?
Bundan yaklaşık elli yıl önce atların koşulduğu arabalarda yük taşınır ve ekonomik durumu iyi olanlar ise faytonlar ile seyahat ederlerdi; hobitler yoktular ve fakat hobit gibi muamele gören insanlar ile devasa cüsseli insanlar bir arada yaşarlardı. Etobur insanların eğitim/öğretimde bile “eti senin kemiği benim” düşüncesi ile davranmalarının psikolojik bir alt-yapısı vardı; sakattı ve sakat olanı doğurdu!
Dinozorların yok olmalarının üzerinden milyonlar yıl geçmiş olmasına rağmen fosillerinin ortaya çıkarılması ile çağlar bir diğerine karışmış, kapitalizmin tüm güçleriyle nüfuz etmediği lokal topluluklar kendi çapında bilgiyi bir diğer kuşağa aktarma çabasındaydı; paradigma insanın/modernitenin sözde özgür kıldığı bireyin köleleştirilmesinden yanaydı...
Geleceği örgütlemek ya da toplum mühendisliği her zaman çocuklar üzerinden kendini var etmiş, adeta çocuklar deneyin objeleri sayılmışlardır; oysa ki hem gelecek hem de çocukların her daim önemsendikleri, korunup kollandıkları dile getirilmiş olmakla birlikte bu aldatmaca sürmüş ve ne üzüntü verici ki kendine inanan yığınların desteğini kazanabilmiştir.
Af edersiniz tuvalete girip yemek yiyen var mıdır? Ya da, lokantaya girip masada dans eden, denize girip de sçan var mıdır? Yok,yok,yok...Neden mi yok? Her mekanın kendine özel bir dokusu vardır ve o doku uyum ister; evde özel olan ile baş-başasındır; istersen çırıl-çıplak kalabilirsin; okulda farklısın, sokakta farklı...
Elli yıl önce olanaklar yetmediğinden öğrenciler taşınır dururlardı; sırtlarında bir çanta evden okula, okuldan eve eğitim/öğretim araç gereçlerini taşıyıp dururlardı. Oysa araç gereçler her ne iş yapılıyor ise o işin yapıldığı yerde olmalı ve taşınmamalıydı; zaman ve teknoloji ve olanaklar bunu gösteriyor...Buna rağmen hala taşınıyor ve ev okula dönüşüyorsa; ve buna sözde sorumluluk bilinci deniyorsa zamanın geçtiği ancak zihniyetin değişmediği bir kertedeyiz demektir....Bu taşımalı öğrenimi çok zaman önce bırakan toplumlar çok mu sorumsuz sayılmalı? Ki buna rağmen dah önde olmaları nasıl izah edilebilir?
Bilgi yuvası öğrenim okulda öğretilemeyecekse;
Evi ev olarak yaşamak tüm çocukların evrensel hakkı teslim edilmeli ve ödev denen bu saçma zihniyete son verilmelidir!
Bundan yaklaşık elli yıl önce atların koşulduğu arabalarda yük taşınır ve ekonomik durumu iyi olanlar ise faytonlar ile seyahat ederlerdi; hobitler yoktular ve fakat hobit gibi muamele gören insanlar ile devasa cüsseli insanlar bir arada yaşarlardı. Etobur insanların eğitim/öğretimde bile “eti senin kemiği benim” düşüncesi ile davranmalarının psikolojik bir alt-yapısı vardı; sakattı ve sakat olanı doğurdu!
Dinozorların yok olmalarının üzerinden milyonlar yıl geçmiş olmasına rağmen fosillerinin ortaya çıkarılması ile çağlar bir diğerine karışmış, kapitalizmin tüm güçleriyle nüfuz etmediği lokal topluluklar kendi çapında bilgiyi bir diğer kuşağa aktarma çabasındaydı; paradigma insanın/modernitenin sözde özgür kıldığı bireyin köleleştirilmesinden yanaydı...
Geleceği örgütlemek ya da toplum mühendisliği her zaman çocuklar üzerinden kendini var etmiş, adeta çocuklar deneyin objeleri sayılmışlardır; oysa ki hem gelecek hem de çocukların her daim önemsendikleri, korunup kollandıkları dile getirilmiş olmakla birlikte bu aldatmaca sürmüş ve ne üzüntü verici ki kendine inanan yığınların desteğini kazanabilmiştir.
Af edersiniz tuvalete girip yemek yiyen var mıdır? Ya da, lokantaya girip masada dans eden, denize girip de sçan var mıdır? Yok,yok,yok...Neden mi yok? Her mekanın kendine özel bir dokusu vardır ve o doku uyum ister; evde özel olan ile baş-başasındır; istersen çırıl-çıplak kalabilirsin; okulda farklısın, sokakta farklı...
Elli yıl önce olanaklar yetmediğinden öğrenciler taşınır dururlardı; sırtlarında bir çanta evden okula, okuldan eve eğitim/öğretim araç gereçlerini taşıyıp dururlardı. Oysa araç gereçler her ne iş yapılıyor ise o işin yapıldığı yerde olmalı ve taşınmamalıydı; zaman ve teknoloji ve olanaklar bunu gösteriyor...Buna rağmen hala taşınıyor ve ev okula dönüşüyorsa; ve buna sözde sorumluluk bilinci deniyorsa zamanın geçtiği ancak zihniyetin değişmediği bir kertedeyiz demektir....Bu taşımalı öğrenimi çok zaman önce bırakan toplumlar çok mu sorumsuz sayılmalı? Ki buna rağmen dah önde olmaları nasıl izah edilebilir?
Bilgi yuvası öğrenim okulda öğretilemeyecekse;
Evi ev olarak yaşamak tüm çocukların evrensel hakkı teslim edilmeli ve ödev denen bu saçma zihniyete son verilmelidir!