SONSUZLUK VE BİZ

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefi Tartışmalar kategorisinde Adem tarafından oluşturulan SONSUZLUK VE BİZ başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 6,802 kez görüntülenmiş, 116 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefi Tartışmalar
Konu Başlığı SONSUZLUK VE BİZ
Konbuyu başlatan Adem
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan "ictenlik"

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Adem arkadaşım ara ara uğradığım ve bir süredir de uğramadığım bir foruma gelmiş bir kaç güzel başlık (soru başlığı; ben onlara güzel başlık diyorum çünkü soru cevaplamayı seviyorum. Bana göre soru başlıkları meraka ve öğrenmeye vurgu yapar. Benim için üretim şansı oluyor uçu açık düşünceler sunma ve üretme anlamında. Düşündürmeyi de seviyorum) görüp bir kaç tartışma üretmek istemiş ve sonuç olarak hiç durduk yere, hiç gereksiz biçimde, iki üye ile belki üç üye ile çatışmış ve ortada bir kararsızlık, iletişim tıkanıklığı ve uyumsuzluğu bırakmış hissediyorum ve bunu hiç sevmiyorum. Açıklama yapacak olsam çıkış yolu var mı diye düşündüm çünkü daha gelişmiş bir tıkanıklığa girmek istemiyorum. Daha önceki açıklamaya çalışmalarımın beni daha geniş bir tıkanmaya çekiyor oluşunu gözlemledim.

Son olarak toparlamak, açımlamak, çözümlemek adına şunu söyleyebilirim.

Seni ya da hiç bir üyeyi düşmanca görmüyorum. Böyle bir saçmalık olamaz. Benim birine düşmanca davrandığım gibi bir şeyin bana yazılabileceğini öngörsem ve kestirsem hiç bir yazışmana asla müdahil olmazdım. Şu an yazıyor olmam beni üçüncü bir ithamla maruz/yüzyüze bırakacak mı onun kıskacında yazıyorum. Aldığım ithamı sevmiyorum. Sonuç olarak bunu nasıl toparlamalıyım. Tek taraflı mümkün değil.

Ben eski bir üye olduğunu da bilmiyordum. 2009 dan beri üyeymişsin. Benim üye ve yazar çizgimi burada katılımcı biri neden bilmez.
Ben katılımcı olduğum he yerde kimseye karışmayan uçan tutan bir kelebek gibi yazarım ya da yazmak isterim. Duygusal taban da bir çatışma ve mücadeleye kimseyle asla girmek istemem benim özgürlüğüme müdahale edilmediği sürece. Bunu benimle ve yazdıklarımla zıtlaşmalar yaşayanlar bile beni dıştan yorumlarken genel olarak bu izlenimi alma yönünde çok yerde belirtmiştir. Onlarca forum katılımım oldu.

Ben buraya ilk geldiğimde kelebekler gibi yazardım. Şiir üretmek isterdim. Bu tartışmalar toplumsal sorunlar olduğu için kendini öne aldı bana kattı .Doğal olarak içine çekti.

Be gönderilere katkı anlamında katkı olacağını düşünerek yazdım ve yazıyorum. Bireysel olarak birine düşmanlık husumet besleyecek biri de değilim

Bana göre defalarca açıkladığım şeyler çarpıtıldı. Mesela başlangıç.

Forumdaki üç ana tartışma başlığın. :Özgürlük, ölüm ve zaman başlangıç paradoksu.

Bizim insanın önünü tıkandığını düşündüğümüz alanlar. İnsanı sınırladığını düşündüğümüz alanlar bunlar ve bu anlamda kesinkes karanlık olduğunu düşündüğümüz düşünce yapılarını sen tekrarlıyorsun. Ben bu foruma bu hafta yazdıklarımı ne bu hafta ilk ne de son yazdım. Yıllardır aynı şeyleri yazıyorum

Yani örneğin. Ölüm korkusu insanı travmatize eder ölüme, anlam yüklenmemeli, nötr olunmalı, doğal bakılmalı diyoruz ya da iyi imgeler yüklenmeli.
Bunu tersledin, tersliyorsun. Açık olarak yaptın bunu

Özgürlükleri aramalıyız diyoruz. Hayır biz sınırlıyız diyorsun

Zaman ve varlık başlangıçsız olmalı o halde tanrı bulunamaz ve o halde insan bunun keşfi ile tanrısızlaşabilir özgürleşebilir diyoruz . Gel buyrun zamanı tartışalım aklımız sınırlı bunu tartış diyorsun

Niyetini ortaya koymalısın diyoruz. Tek bir cümle yok.

Araya sorular serpiştirildik, bize göre tartışma üslubu çekiştirilerek bunlar gözardı edildi. Cevaplanmadı. Soru cevaplamamak bize göre uygun yaklaşım değil.

Hayır tartışma da nereye varmak istiyorsun?
Bunu neden savunuyorsun?
Ontoloji bakışın ya da kabulun nedir?
Diyelim ki mutlak bir yaratıcıya mı inanıyorsun ve bunu savunmak istiyorsun bunu ben bilmiyorum buna cevap vermiyorsun
Ona inanıyorsan eğer bunu açmanı ve tartışmanı isteyeceğim çünkü

Sorularım olduğunda tartışma yönünü başka yöne sürüklemeye çalıştığın izlenimi aldım. Bak yanlıyor olabilirim. Burada olağan politik bir cümle kuruyorum ve buna bile dikkat ederek kesinlik yüklemiyorum. İzlenim aldım diyorum. Benim dikkat tavrım bu.
Hayır deyip düzeltme sunulsa aksini de iddia edecek değiliz.

Bunlara dair bir emare onlarca soruya rağmen edinemedim.

Şimdi mutabık mıyız diyorsun. İki kişi aynı şey de aynı an da bazen mutabık olmayabilir ve olamaz. Ama iki kişinin aynı şey de mutabık olmadığında mutabık olunuyor. Buna o senin fikrin/görüşün bu da benim fikrim görüşüm deniyor. Subjektivite. Şu an da ayrı fikirlerde mutabık olduğumuzda mutabık görünüyoruz:

Şimdi bunda mutabık mıyız.

Bir şeyleri açıkladığını söylüyorsun. Kurgu ve içerik biraz dağınık olsa da benim bu forumda bir şeyleri açıklamış 4 bin mesajım yatıyor zaten

Şimdi bir şeyi tartışmak istiyorsan benimle (ya da katılım görürse genel forumla) neyi tartışmak istiyorsun. Zaman ve Sonsuzluk mu? Başlığını okudum ve cevap vermenin beni içine çekeceği bir buhran görüp kaçtım. o yüzden Zaman adlı başlığa açılımlar sunup çekildim.
Daha önce yazılmış fikirlerim zaten forumda. Bunlar senin karşı ay da kendi fikirlerinse farketmez sen de yazdın ve astın o da forumda. İkisi de yaşar . Okuyan ikisini de ya da istediğini okur.

Burada benim kendi üzerimden kendi duygu düşüncelerimi açıklamam dışında bir itham var mı?
Yani izlenim örneğinden gidelim. Bunu düşmanca buluyorum ya da algıladım ve hissettim derdim kendi hissime vurgu yapardım sana/birine düşmanca oluş gibi bir yargıyı çok çok bir olumsuzluk yoksa ben sunmam.

Yukarıda bildirimcilik/vahiycilik yaptığın mı düşünüyorsun? Tüm bunlara dair fikrim var.

Soru üzerinde atlamacılık olmayacaksa tartışmaya hala dahi niyetim var -ki olmayan tartışma. Peter Pan'ın olmayan ülkesi gibi.

Sana şunu önerebilir ya da senden şunu rica edebilirim. Ben onu yaptım. Düşünce, önerme, makale, her ne yazıyorsan bunu benim fikirlerimden bağımsız biçimde bu tartışmanın dışında tutarak yaz.

Diyelim ki zaman ve sonsuzluk hakkında mı? bunu nerede sunabilirsin?
Düşünce forumları ,varsa felsefe forumları, felsefe forumu olan özgür forumlar ve felsefe için sosyal medya grupları. git ve as ve buralardan eleştiri al ve bunu yap ve sonra gel beni eleştir.
Beni hala düşmanca bulursan ben buradayım.

Zaman ve sonsuzluk hakkındaki yukarıdaki yazını derleyip toparlayıp bir kaç yere en az 3 yere götür ve tartışmak istediğini yaz ya da yorum iste ya da hiç yorum yapma

Eğer yarım kadar nazik ve dürüst tepkiler alırsan içtenlik ettiği lafa kefil

Aldığın yorumları da tartışmak istersen al buraya getir.

İçtenlik 10 yılı aşkın süredir sosyal politika, ekonomi, hukuk, siyaset, felsefe, sosyoloji, sanat, bilim aklına ne gelirse her yerde yazıyor yorum yapıyor kimse ona düşmanca demedi. O ifadenin tekzipini rica eder bu görüşmeyi sonlandırır yaşam boyu başarılar sevinçler diler
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Adem sana şunu önereceğim. Açık soru soru tartışması
Bir soru sen bir cevap ben; bir soru ben bir cevap sen
Sadece soru ve sadece sorunun cevabı
Sorunun cevabı dışında bir yorum içerilmiyor. Yani sorulan soru cevaplanıyor ve dönüş olarak bir soru soruluyor.
İkincisi verilen cevaplar kesinlikle olumlu olumsuz iki taraftan da yorumlanmıyor. Sadece yeni bir soru üretiliyor.
Yani kişiye bir çelişki gösterme, kişiyi başka bir yere/düşünceye yöneltme hatta önceki soruyu eleştirme ve ele alma bu her neyse yeni bir soru ile yapılacak
Cevabı yetersiz buluyorsan cevabı yetersiz buluyorum tekrar soruyorum cinsinden bir ekleme ya da yenileme ile soru genişletilebilir
Bir kere de bir soru
Bir kerede bir cevap

Binlerce yorum olabilir
İsteyen istediği an özgürce çekilir
Benim beklentim şu.
içtenlik olarak benim yazarlığım, kimliğim ve bir şeyleri ifade ediş biçimim ve söylem açıklığımı netliğimi sen ya da herkes inceleyebilir. İki taraf içinde buna benzer bir yaklaşım öneriyor ve bekliyorum. İçten dürüst net açık yanıtlar. Politize edilmiş değil de kişi de o sorunun gerçek düşünsel karşılığı. Tabi ki bunun dışında iki taraf içinde yönetmeler olur ancak en azından genele bunun hakim olması, yansıması.

Örneğin ben sordum diyelim

sence sonsuzluk nedir? nasıl tanımlarsın
....(bu senin cevabın)

....(burada senin sorun var)
...(burada benim cevabım)

böyle devam ediyor

yani ya bir soru yazıyoruz ya da sorulmuş soruya cevap yazıyoruz

hepsi bu::

Bunun dışında bir önerin varsa alırım. Ekleme yorum varsa alırız tartışırız

Örneğin yargı dışında duygusal tepkilere geçit verilebilir.

anlamamış hissediyorum ve yeniden soruyorum gibi
bu cevap/yanıt beni rahatsız etti ve bunu yeterli bulmuyorum gibi, konudışı ilgisiz buluyorum gibi

ya da bu anlamda verilecek kalıp tepki ve yanıtları önceden kararlaştırıp sadece onları kullanabiliriz
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
İçtenlik , hiçbir yazına cevap yazmıyacağımı söylemiştim ama son yazındaki yapıcı tutum ve gözlemlediğim uzlaşma çabası fikrimi değiştirdi.

Benim hayat felsefemde KİN tutmak kesinlikle kabul edilemeyecek bir olgudur.

Çünkü varlık benim gözümde BİR dir. Bu birlik kendisinde ÇOK luğu da barındırdığı için HAYAT meydana gelmiştir.

Kin tutan bir insan ancak kendi varlığını anlayamamış, çözümleyememiş insandır. Çünkü insanın dünyası gördüklerinden ve duyduklarından ibaret iken, her gördüğü şey O nun dünyasına katılır ve O ndan bir parça olur. Öyleyse insan ANCAK kendisine kin tutar ve kendisiyle savaşır.

Buradan yol uzar gider.... Konu konuyu açar , anlatılacaklar bitmez....

Kısaca söylemek gerekirse, karşıma çıkan her soru benimdir ve benim için hakikat önüne gerilmiş bir perdedir. Öyle olsa bile her sorunun HAKİKAT e açılan bir pencere olması benim gözümde onu sevimli kılar.

Bana , HAKİKAT e açılan bir pencere sunan herkese ancak MÜTEŞEKKİR olurum....
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
İçtenlik , hiçbir yazına cevap yazmıyacağımı söylemiştim ama son yazındaki yapıcı tutum ve gözlemlediğim uzlaşma çabası fikrimi değiştirdi.
Adem tam olarak ben de Adem için öyle düşünüyordum ancak ortadaki bana göre yanlış anlaşılmayı hiç olmamış gibi olma isterdimin bir tezahürü olarak yazdım yazıyorum

Adem bana göre beni bu gönderilere tekrar tekrar yazdıran şey iletişimin her sonu ve kopuşunda "katkı için teşekkürler" demen ya da tartışmadan/görüşmeden ayrılmama dair "tabi ki o senin seçimin" gibi olan nezaketindir

Benim hayat felsefemde KİN tutmak kesinlikle kabul edilemeyecek bir olgudur.
Kin nefretle ilgili bir bağlam/kavram. Bir nefret suçu mu işlendi

Mesela yukarıda Adem'e yazamama dediğimin nedeni bu

Burada bu kavramın karşıma çıkmasını sevmedim. Seninle her yazıştığımda iletişimi sürrealistleştiren yepyeni bir kavram.

Çünkü varlık benim gözümde BİR dir. Bu birlik kendisinde ÇOK luğu da barındırdığı için HAYAT meydana gelmiştir.

Adem bu aşağıda (bu aralıkta) yazdıklarım biraz kabalık. Yani iletişim olarak. Biraz da ukalaca. Bunu baştan kabul ediyorum. Bu iletişimin şu an bağlamı değil ve yukarıda ne demek istediğini anlıyorum

adem bana/bize göre hayat meydana gelmemiştir çünkü meydan kavramı zaten daha önceden 'var ve bütün' olan bir 'alanda' açık bir alanı ya da merkezi işaretlemekten öteye gitmez.
Hayat meydana gelmiştir demek hayat (daha önceden) meydanda değildi ile çelişik
ya da (daha önce) hayat kıyıda köşedeydi sonra meydana taşındı demektir
o da hayat hareket etti demektir
ve gelme gitme ile karşılık ve bu anlamda "hayat önceden meydandan gitmiş miydi"?

Bir de meydana gelen "hayat". (Seçilen kavram)
Bu bize göre canlı cansız kavramına (hayatın oluşması) madde özne ayrımsamasına (hayatsızlığa ve hayatsız ön maddeye geçit verir) ve bize göre bu anlamda bilimsel denilen veritabanı ve yanılgıya ki ayrı canlı cansız ayrımcılığına ve maddeciliğe de vurgu yapıyor

Bizim hayat hayat olmayan ayrımımız yok

Bir çok yorumuna girmiyorum bile

Kısaca söylemek gerekirse, karşıma çıkan her soru benimdir ve benim için hakikat önüne gerilmiş bir perdedir. Öyle olsa bile her sorunun HAKİKAT e açılan bir pencere olması benim gözümde onu sevimli kılar.

Bana , HAKİKAT e açılan bir pencere sunan herkese ancak MÜTEŞEKKİR olurum....

Saygılar
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Düşmanca değildim ve kin duyulması/duyulmaması gerektiği düşmanca oluşu vurguluyor/doğruluyor
Benim tarafımdan yazdıklarım güme ve çöpe gidiyor ve atılıyor
Duygusal tabanı bu değil ama kavramsal taban da ona geçit var

tekrar şunu söyleyeceğim. Bir dindar kutsalını korur. Bir bilimsever karşı dogma anlamıda güç olarak bulduğu bir şeyi örneğin evrimi korur savunur

İçtenlik olarak benim önemsediğim savunduğum; özgürlük, başlangıçsız zaman ve varlık, ölümün kötü olmaması olağan oluşu, gibi temel değerlere bir an da sert-zıt karşılıklar verdin. Bence.

ve tamamen düşüncelerimi savundum. Kendi önemsediklerimi ya da değerlerimi. Kendimce bunu giderip düzeltmeye çabaladım.

Kesinlikle kişi olarak sana karşı bir olumsuzluk değil. Adem'e değil. Adem'e karşı verilmiş bir tepki yok.
 
Son düzenleme:

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Kin nefretle ilgili bir bağlam/kavram. Bir nefret suçu mu işlendi

Mesela yukarıda Adem'e yazamama dediğimin nedeni bu

Burada bu kavramın karşıma çıkmasını sevmedim. Seninle her yazıştığımda iletişimi sürrealistleştiren yepyeni bir kavram.

Dikkat edersen burada KİN i kendi hakkımda olumsuzluyorum. Bu senin hakkında olumladığım anlamına gelmez.

Peki neden KİN dedim ? Çünkü senin iyi yaklaşımını gördükten sonra cevap yazmamak ancak KİN ile açıklanabilir ve ben KİN tutmam demek istedim.

adem bana/bize göre hayat meydana gelmemiştir çünkü meydan kavramı zaten daha önceden 'var ve bütün' olan bir 'alanda' açık bir alanı ya da merkezi işaretlemekten öteye gitmez.
Hayat meydana gelmiştir demek hayat (daha önceden) meydanda değildi ile çelişik
ya da (daha önce) hayat kıyıda köşedeydi sonra meydana taşındı demektir
o da hayat hareket etti demektir
ve gelme gitme ile karşılık ve bu anlamda "hayat önceden meydandan gitmiş miydi"?

İçtenlik , kedi olalı bi fare tuttun :) ( Bunu hoşluk olsun diye yazıyorum, lütfen yanlış anlama )

Evet "BAŞLANGIÇSIZLIK" ve "ZAMANSIZLIK" bir gerçektir diye defalarca yazdım. Ama bu gerçeğin
yalnız ve yalnızca bütüncül ve tek ve aynı zamanda bilinemez olan SONSUZLUK için geçerli olabileceğini, hem sonlu hem de sonsuz olan görünen varlıklar için bunun SONLU olmaları yönünden MÜMKÜN olmadığını da açıkladım.

Başlangıç ve son birarada hep vardı ve hep varolacak.

Başlangıçsızlık sonsuzluktur ve bilinemez diye yazmıştım bunu.

Buna aslında sebep - sonuç ilişkisi de diyebiliriz. Başlangıçta SEBEP son da SONUÇ vardır. Sonsuzluğun ise bir sebebi YOK tur ve bir sonuç da değildir.

Bu özellikler evet akıl dışıdır aklı aşkındır.

Bunun neden ve nasıl olduğunu bu konunun başlarında açıklamıştım , tekrar etmek istemiyorum.

Evet hayatın meydana gelmesi önceden orada olmamasını ya da gitmiş olmasını gerektirir. Gerçekten de böyledir....

Hayatın meydanda olmaması ve meydana gelmesi SONSUZ da aynı anda yani bir zaman geçmeksizin hep vardı ve var olacak. Bu SONSUZ için MÜMKÜN dür.


Hayat meydana gelmemiştir, yani MEYDAN da yoktur demek sence de GARABET değil mi ?

Ya da , hayat hiç başlamamıştır demek bence daha büyük GARABET.

Aklın sınırını kabul etmediğimizde elde edeceğimiz daha ÇOOOK garabet var...

Ve bir de KAFA karışıklığı....

Aklın sınırını İNKAR etmesi bize bunlardan başkasını getirmez....

Bu arada bana sunduğun HAKİKAT penceresi için sana teşekkürü bir borç biliyorum. Samimiyetimden de şüphe etmemeni de rica ediyorum....



Bir de meydana gelen "hayat". (Seçilen kavram)
Bu bize göre canlı cansız kavramına (hayatın oluşması) madde özne ayrımsamasına (hayatsızlığa ve hayatsız ön maddeye geçit verir) ve bize göre bu anlamda bilimsel denilen veritabanı ve yanılgıya ki ayrı canlı cansız ayrımcılığına ve maddeciliğe de vurgu yapıyor

Bizim hayat hayat olmayan ayrımımız yok

Buradaki sorunsalın yukarıdaki ile aynı olduğunu düşünüyorum.

Aynı mantıkla CANSIZLIK la HAYAT ın sonsuzda aynı anda HEP var olduğunu söyleyebiliriz.

Düşmanca değildim ve kin duyulması/duyulmaması gerektiği düşmanca oluşu vurguluyor/doğruluyor
Benim tarafımdan yazdıklarım güme ve çöpe gidiyor ve atılıyor
Duygusal tabanı bu değil ama kavramsal taban da ona geçit var

Bunu yukarıda açıklamıştım ...

İçtenlik olarak benim önemsediğim savunduğum; özgürlük, başlangıçsız zaman ve varlık, ölümün kötü olmaması olağan oluşu, gibi temel değerlere bir an da sert-zıt karşılıklar verdin. Bence.

İçtenlik , sadece DOĞRU bildiklerimi anlatıyorum. Kimseye KARŞILIK vermek gibi bi niyetim yok.

Kesinlikle kişi olarak sana karşı bir olumsuzluk değil. Adem'e değil. Adem'e karşı verilmiş bir tepki yok.

Buna sevindim desem

Haa demekki öyle düşünüyomuşsun diyeceksin :)
 

elbisss

Kahin
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
28 Mar 2019
Mesajlar
1,322
Tepkime puanı
266
Puanları
83
Sonsuzluk kavramı diye birşey dünyada mumkun degıl en azından yaşadıgımız bu dunya ıcın mumkun degıl farklı açılardan ele almak ıstıyorum...

Bundan yıllar evvelınde 1930 lı yıllarda farklı teknolojıler dunya hayatında hayat buluyor ve ınsanların kılık kıyafet ve modern gıyım tarzıda o donemlerde oldukça degıskenlık gosterıyordu o zamanın ınsanları kendı donemlerının belkı en modern ve belkıde en cagdas donemlerını yaşıyorlardı ama yıllar gectıkce herşey eskıyor ve yerını yenılerı yer alıyordu zaman sonra ıse bu zamanlarda eskıye daır pek çok şeyın ortadan gıttıgını hatta degıstıgını gormekteyız...

Zamanın evrelerı ıcerısındekı dusunce akışlarına baktıgımız çok unlu fılozoflar ve cok unlu dusunurler dunya hayatından gelıp gectıler eserlerı gunumuze kadar ulaşmış olsada kımı zaman katıldıgımız yada katılmadıgımız noktalar olsada aslında dunyanın degısımı ve gelısımıyle bırlıkte yenı gelışım ve yenı dusunce akışları ortaya çıkmaya başladı...

Aslında dunya degısıyordu ve degısen dunyada hayat tarzı yaşam bıcımı hatta kulturel yapılarda kabuk degıstırmeye başlıyordu bızler bugunlerın dunyasında yazsak bıle belkıde gelecekte sadece bırer eses olarak kalacak bır eserın sonsuz olabılmesı ıcın o eserın yaşatılması ve oluşturulan dunsunce akışının tam anlamıyla tatbıkının olabılmesı gerekır sadece tek bıreyın yada bır kaç bıreyın özverısıyle degıl tam anlamıyla butunluk esasında yaşatılması oldukça onemlı..

Hayat ınsan ıcınde farklılık sunmaya başlıyordu şöyle hayal etmenızı ıstıyorum kendınızı 1900 lu yıllarda yaşadıgınızı ele almanızı ıstıyorum ıste o zaman ıcerısındekı kulturel yasamı tıcaret anlayısını ve dıger yaşamsal degerlerı ele almanızı ıstıyorum bu zamanların 2021 lı yılları bılmeden yaşamınızı ıstıyorum bu surecte hayallerınız dusuncelerınız ve ısteklerınız donemın sundukları ıle gecerlı olacak aslında her yuzyıl basında yenı bır surec ınsanlık yaşıyor ve her yuzyıl basından yenı bır yuzyılın akımı ıle yasıyor oluyorsunuz ve bu yaşamsal dongude her yuzyılın bıtımınde kendını sonlandırıyor başlangıc ve sonun oldugu bır surec dıyebılırız.

Hayat yaşamsal anlamda ınsanlar ıcın akmaya ve dongusel anlamda ılerlemeye başladıgında aslında içsel degerlerımızın ne denlı degıskenlık gosterdıgını gorebılırız mesela dun farklı dusuncede olan bır ınsan yarın daha farklı bır dusuncede kendını bulabılıyor

Yada cocukken mavı rengı seven bır cocugun buyudugunde tam aksıne sarı renkten hoslandıgıda olabılıyor aslında alışkanlıklarımızın deegıskenlıgınden bıle bu ufak ornekten bıle bır sonsuzlugun oldugunu dusunebılmek yersız olur en azından dunya hayatı ıcın böyle dıyebılırız..

Dunyaya gelıp gozlerımızı actıgımızda bır başlangıc evresınde olacagız ne zaman olursek o da bızım son bıtısımız olacak sonsuzluk kavramı dunyada erısılmesı mumkun olmayan tek yegane deger evet hayatta bır cok akım kendını yenıleyecek degıstırecek ama herşey hemde herşey kendı yuzyılının sundugu degerler kavramı ıcerısınde yer alacak..

Bu yazıları yazarken gelecek yuzyıldakı kusaklardakı ınsanlar bu yazılara ulaştıgında aslında yazanı bılemeseler de belkıde yuzyılın başlagıcının ve sonun oldugu surectekı akış ve dusunce degerlerını anlayabılırler dıye dusunuyorum...

Gelışıyoruz ve degısıyoruz ve degıstıkcede yenı farklı kımlıkler ve degerler ortaya çıkıyor aslında sunu ıyı anlamak ve bılmek gerek zaman dongusunde yapabılecegın en ıyı kazanımları elde etmek ve degerlendırmek oldugudur cunku baska bır yaşamın ve başka bır hakkının olmadıgı bır dunyada yasıyorsun...

Böyle.
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Hayatın meydanda olmaması ve meydana gelmesi SONSUZ da aynı anda yani bir zaman geçmeksizin hep vardı ve var olacak. Bu SONSUZ için MÜMKÜN dür.

Buradan şu çıkarımı yapabiliriz :

- Sonsuzlukta hep var olan bir gerçeklikte YOK luk tur. Bir zaman ve başlangıç olmaksızın VAR ve YOK birlikte VAR dır.

Şimdi diyebilirsiniz ki ;

- Kardeşim, yok YOK tur , yoka sen nasıl var diyebilirsin ?

Eğer YOK gerçekten yok olsaydı, biz ona nasıl YOK diye seslenebilir isim takabilirdik ?

İşte YOK luk tüm gördüğümüz sonlu varlıkların başlangıcıdır.

Yokluk bilinebildiği ve tanımlanabildiği için bir sonlu varlıktır. Ama VAR olduğu içinde SONSUZ dur diyebiliriz.Yani YOK luk tüm diğer varlıklar gibi hem sonlu ,hem de sonsuz bir VARLIK tır.

O halde gördüğümüz tüm varlıklar VAR lıkla birlikte , onunla var olan YOK luk özelliğine aynı anda sahip olur.O halde görünen tüm varlıklar hem VAR hem de YOK tur.

Aslında bizim yok dediğimiz şey sadece VAR olan bir varlığın bizden gizlenmesi durumunu ifade eder. Varlık ise tam tersi durumla, varlığın görünmesi durumudur. Varlığın başlangıcı YOK luk sonu
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Aslında bizim yok dediğimiz şey sadece VAR olan bir varlığın bizden gizlenmesi durumunu ifade eder. Varlık ise tam tersi durumla, varlığın görünmesi durumudur. Varlığın başlangıcı YOK luk sonu


Yazarken yanlışlıkka cevap yaz butonuna bastım, yarım kaldı....Son cümleyi baştan alıp yazıyorum :

Varlık ise tam tersi durumla, varlığın görünmesi durumudur. Varlığın başlangıcı YOK luk sonu ise VAR lık tır.

Tabi burada bahsettiğimiz şeyler, görünen yani gördüğümüz SONLU - SONSUZ varlıklar yani tüm alem için geçerlidir.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Varlık vardır. Ne varolmuştur ne yokolacaktır. Ve bu varlık yaratılamaz veya yok edilemez
(hiçlikten çıkamaz) (hiçliğe geri dönemez).

Parmenides

tamdır, ebedîdir, ezelîdir, her zaman vardır

Parmenides

Parçalanamaz bölünemez çünkü kendine birleşik kendi şey ve kendini ayıracak na ya da antikendi yok o halde bölümleler kendi ile eşikleme

Sonrada/n meydana gelmemiştir öncede/n yok değildi
b- Sonradan meydana gelmemiştir önceden meydan olmayan yerde (antimeydanda ve meydan dışında) değildi
c- Sonradan meydana gelmemiştir çünkü meydan olmayan yerden meydana doğru hareket etmedi ve taşınmadı
varlık' her yeri her yerindedir ve varlık antiyerde değildir kendindedir. Kendi kendinin tamamını kaplar ve kapsar..(içerir)
Tamamı ve heryeri kendi ile dolu kendidir (na ya da anti ya da yokluk bölümlemez ve ya da kesintilemez)
Anti-yer varlıkta varsa vardır. Anti-yer varlıkta varsa varlık anti-yer'i içerir ve kapsar ve antiyer varlık'a dahildir ve bu tanımda antiyer ile bütünlük yer kapsamına dahil

Varlık Varlık'a na ya da antiyerden taşınmadı. Kendi içinde devirdaimdir..

"Ezel yoksa başlangıç var demek olacak.
Başlangıç varsa sona gebe demek olacak.
Sona gebeyse bu sona gitti bitti demek olacak.
bittiyse nerede?
olmayan yerde
bu yokum demek olacak
incele
son gelecekte bile olsa geçmişi de siler, yutar ve geçmişte de yokluk olur.
Mutlak yokluğun öncesi sonrası geçmişi geleceği bulunamaz.
Şu an varsa bu ezele delildir.
beliti incele.
Tanıtı incele
Tanıt tanığa tanık tarafından sunulur ve sunuldu

Tanıklık etmiyorsan (görmez anlamazdan geliyor geleceksen bu senin (ya da geniş şimdinin sorunu
(Dürüstçe özetle; geniş şimdi de bir şimdi de tanıklık ediyorsun o halde bu tanıklığı şimdi burada geçmişte etmeye ne dersin?)


patlama sonsuz tanedir sayılamaz ilk patlama yok bu yüzden ilk patlama araştırmaya gerek yok
onun dışında patlama araştırılabilir tüm olgu bundan ibaret

evrenler sonsuzdur, sonsuz olduğu için sayılamaz ...sayılamayacağı için yine ilki bulunamaz..
ilki bulunamayacağı için ilkini araştırmak saçma ve bu sondan bitemez anlamına da gelir
eğer son evren biterse ilk evrende biter bunu düşün..
Evren gelecekte yokolsaydı geçmişte varolmazdın.
Evrenler ama sonsuz ..

artarak çoğalan azalarak azalır ve çoğalmayan azalmaz o halde denge

değilleme bilgisizliğin değillemesi değilse antideğilleme ve değillemesizliğin kendi bu satırlar için uygun
anlamayan değilciler değilcilikte değilcilik etsinler

ve epokhe de evrenler sayılamaz
ve epokhe dışında sayanlar epokheyle ilgilenmiyor demektir
epokheyle ilgilenmiyorsa felsefe başladı mı;?
felsefe başlamadıysa önceki ve diger kulvarla iş bitti mi?
başlık felsefeyse yolculuk epokhe
yolculuk epokheyse epokheyi sorgula

Kendi kendinin tamamını kaplar ve kapsar..(içerir)

varlığı sıfır mı tutmalı bir mi tutmalı?
.
ya ikincisi yoksa !!
.
ikincisi olmayan bir sayılabilir mi?
.
tek kendin olsan kendini bir olarak sayabilir miydin?


Kendi kendinin tamamını kaplar ve kapsar..(içerir)

heryer ve herşeyle dolu olsan?

sonsuzluk ve biz için son çözümleme

er ya da geç farkeceklerdir-son

ezeli; tanrı ilkleyemez/önceleyemez ve oluşturamaz,
belit çelişkisiz ve tam
mantık tutarsızlığı yok
kişi kendi ile boğuşmamalı ve gerçeklere kulak açmalı kulak tıkamamalı ve sonra devridaim bilmeyene anlatmalı

er ya da geç farkeceklerdir-son

Kelebekler kadar özgür hissediyorum
Size güle güle
Kelebekler kadar özgür hissediyorum çünkü zorlama yazmıyorum
Kelebekler kadar özgür-son-suzluk ve biz
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Çifti olmayan tek'e salt ....?
Çok'u olmayan tek'e salt ....?

Boş küme elemansızdır

Dolu küme kendiyle doluysa kendiyle doludur

Sıfır sayılamaz

Bir çoklukla sayısal çokluk sayısal sonsuzlukla ilişkilidir

Bir sayısal çokluk kümesinin kendi cinsinden indirgeme elemanıdır

Tek; çok ya da çift/ikili üçlü dörtlü gibi gruplamaların küme elamanlarının indirgenmesidir

Çözümleme hatalıdır

Nerde?

Bir teki, iki teki , üç teki

Çorabımın bir teki yok

Çoraplarımın tekleri kayıp

..

Baştan başsızlık
Sondan sonsuzluk

Baştan birinci
Sondan sonuncu

Sonsuz; sonu olmayan, başlamamış..

Baş ve son işaretlenmesi ile işaret edilemeyen/işaretlenemeyen

Sonsuz
Başlangıcı bulunup sonu bulunmayan dersem?

Limitleyemem

Başlamayan bitmez ilksiz sonsuz
İlksiz sonsuzdur

Sonsuz ilkten yoksundur

Doğru

Sonsuz ilk içeremez

Doğru

...
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Boş boşaltılamaz dolu doldurulamaz
Eksik eksiltilemez tamam tamamlanamaz
Bana bir sorunuz var mı?
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Soru sorudur
Cevap cevaptır
Yargı yargıdır
Bana bir sorunuz var mı?
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Parçalanamaz bölünemez çünkü kendine birleşik kendi şey ve kendini ayıracak na ya da antikendi yok o halde bölümleler kendi ile eşikleme

Sonrada/n meydana gelmemiştir öncede/n yok değildi
b- Sonradan meydana gelmemiştir önceden meydan olmayan yerde (antimeydanda ve meydan dışında) değildi
c- Sonradan meydana gelmemiştir çünkü meydan olmayan yerden meydana doğru hareket etmedi ve taşınmadı
varlık' her yeri her yerindedir ve varlık antiyerde değildir kendindedir. Kendi kendinin tamamını kaplar ve kapsar..(içerir)
Tamamı ve heryeri kendi ile dolu kendidir (na ya da anti ya da yokluk bölümlemez ve ya da kesintilemez)
Anti-yer varlıkta varsa vardır. Anti-yer varlıkta varsa varlık anti-yer'i içerir ve kapsar ve antiyer varlık'a dahildir ve bu tanımda antiyer ile bütünlük yer kapsamına dahil

Varlık Varlık'a na ya da antiyerden taşınmadı. Kendi içinde devirdaimdir..

"Ezel yoksa başlangıç var demek olacak.
Başlangıç varsa sona gebe demek olacak.
Sona gebeyse bu sona gitti bitti demek olacak.
bittiyse nerede?
olmayan yerde
bu yokum demek olacak
incele
son gelecekte bile olsa geçmişi de siler, yutar ve geçmişte de yokluk olur.
Mutlak yokluğun öncesi sonrası geçmişi geleceği bulunamaz.
Şu an varsa bu ezele delildir.
beliti incele.
Tanıtı incele
Tanıt tanığa tanık tarafından sunulur ve sunuldu

Tanıklık etmiyorsan (görmez anlamazdan geliyor geleceksen bu senin (ya da geniş şimdinin sorunu
(Dürüstçe özetle; geniş şimdi de bir şimdi de tanıklık ediyorsun o halde bu tanıklığı şimdi burada geçmişte etmeye ne dersin?)


patlama sonsuz tanedir sayılamaz ilk patlama yok bu yüzden ilk patlama araştırmaya gerek yok
onun dışında patlama araştırılabilir tüm olgu bundan ibaret

evrenler sonsuzdur, sonsuz olduğu için sayılamaz ...sayılamayacağı için yine ilki bulunamaz..
ilki bulunamayacağı için ilkini araştırmak saçma ve bu sondan bitemez anlamına da gelir
eğer son evren biterse ilk evrende biter bunu düşün..
Evren gelecekte yokolsaydı geçmişte varolmazdın.
Evrenler ama sonsuz ..

artarak çoğalan azalarak azalır ve çoğalmayan azalmaz o halde denge

değilleme bilgisizliğin değillemesi değilse antideğilleme ve değillemesizliğin kendi bu satırlar için uygun
anlamayan değilciler değilcilikte değilcilik etsinler

ve epokhe de evrenler sayılamaz
ve epokhe dışında sayanlar epokheyle ilgilenmiyor demektir
epokheyle ilgilenmiyorsa felsefe başladı mı;?
felsefe başlamadıysa önceki ve diger kulvarla iş bitti mi?
başlık felsefeyse yolculuk epokhe
yolculuk epokheyse epokheyi sorgula



varlığı sıfır mı tutmalı bir mi tutmalı?
.
ya ikincisi yoksa !!
.
ikincisi olmayan bir sayılabilir mi?
.
tek kendin olsan kendini bir olarak sayabilir miydin?




heryer ve herşeyle dolu olsan?

sonsuzluk ve biz için son çözümleme

er ya da geç farkeceklerdir-son

ezeli; tanrı ilkleyemez/önceleyemez ve oluşturamaz,
belit çelişkisiz ve tam
mantık tutarsızlığı yok
kişi kendi ile boğuşmamalı ve gerçeklere kulak açmalı kulak tıkamamalı ve sonra devridaim bilmeyene anlatmalı

er ya da geç farkeceklerdir-son

Kelebekler kadar özgür hissediyorum
Size güle güle
Kelebekler kadar özgür hissediyorum çünkü zorlama yazmıyorum
Kelebekler kadar özgür-son-suzluk ve biz


Bunların hepsi doğru içtenlik. Bunların hepsine katıldığımı defalarca söyledim .(bi Çünkü bunların hepsi akla ve mantığa uygun.

Görebildiğim

Peki, ayrıştığımız şey ne ?

Bunu anlatanilmek için sana bir kaç soru soracağım....

Parçalanamaz bölünemez çünkü kendine birleşik kendi şey ve kendini ayıracak na ya da antikendi yok o halde bölümleler kendi ile eşikleme"


Bu akla ve mantığa uygun çıkarımlarla ortaya konmuş bir GERÇEK. Bunun doğru olduğuna ben de KESİN olarak inanıyorum.

İLK Sorum şu :

- VARLIK tek ve parçalanamaz olduğuna göre tüm bu gördüğümüz varlıklar sen ve ben neyin nesiyiz ?

Bu sorunun cevabını alırsam senden diğerine geçeceğim...
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
- VARLIK tek ve parçalanamaz olduğuna göre tüm bu gördüğümüz varlıklar sen ve ben neyin nesiyiz ?

Bu sorunun cevabını alırsam senden diğerine geçeceğim...
Ben "Tek" diye bir ifade kullanmadım getirmedim

Arıca yukarıda inanç diye bir kavram kullanmışsın. Yazdıklarımın ya da yaptığım görüşmenin inanç gibi bir kavramla bağ ya da paralellik ve ilişki taşıdığını düşünmüyorum
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
- VARLIK parçalanamaz olduğuna göre tüm bu gördüğümüz varlıklar sen ve ben neyin nesiyiz ?
neyi ne'siyiz derken ne'y'in ne'si oluşu ifade etmişsin.. ya ne'y'i ne'si değilsek
ya da hem neyi nesi ve hem kimin kimiysek
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
- VARLIK parçalanamaz olduğuna göre tüm bu gördüğümüz varlıklar sen ve ben neyin nesiyiz ?
Parçalanamaz bütünün parçalanmamış parçaları, kopmamış diyelim...

Akıl küpleri var, her yüzeyinde farklı renkler karıştırıyorsun ve karmaşa oluşuyor...

Varlık'ın kendisiyiz ,aynısıyız
Parçalanmamışın kendi

epokhe diye bir yazar arkadaş vardı. indirgenmiş varlık biçimleri diyordu..

- VARLIK parçalanamaz olduğuna göre tüm bu gördüğümüz varlıklar sen ve ben neyin nesiyiz ?

Bak bunun için ben subjektif, objektif ayrımı gibi bir şey kullanıyorum.
Bu benim tam belirlediğim bir şey değil ama derdimi yakınsak anlatıyor

Bir taşın varlığını ele alalım. Ona madde deriz. Onu tüm fizik dünyayla bütünleştirir madde cinsinden sınıflarız. Varlığını bölmeyiz (toprağın eşdeğeri bütünü eşdeğeri görürüz)
Bir kavak ağacına yalnızlık yüklemeyiz, tekillik yüklemeyiz, tek başına varlıkta. Taşa da...
Orman bütünlüğüyle onu kapsarız. Sonra doğa bütünlüğüyle ormanı kapsarız.

Bir oyun grafiğini bir birbirine bütün ve yapışık olmasının düşün. Grafik deriz.

İnsan kendini özne olarak algılarken özneler olarak bölüp çoğullar ama derin bir fark, diğerine tam benzersiz oluş algısı yükler
ama insanlar dediğimiz bir bütün var. Varlıklar sınıfında

Sarı diye bir renk var ve tüm sarılar sarıdır ama renkler var. Renkler ve renk kavramı sarıyı içerir ve bütünler. Bunu içeren bir skala/spektrum var. Skala ve spektrum renk derinliğini, dalga boylarını içeriyor.
Her bir insan bir tektir ve benzersizdir oysa insanı yukarıdaki gibi ele alsaydık?

Yani renkler neyin nesi değil sadece renk. Nasıl ortaya çıkmadı! sadece renk vardı. (Başlangıçta) (ve) her zaman renk vardı

Yani bizler renkleriz karışımıyız ifadesiyiz yansımsasıyız. Sonradan ortaya çıkmadık hep dağılan ve varolan rengin parlamları gibiyiz.

Maddeyi bütün/bütünlük olarak (ayrımsız-farksız) tutuş gibi özneyi bütünlük olarak tut. Sonra onu farksız biçimde maddeyle özdeştir/birleştir. Bu tüm sorunun yanıtı

Özneyi bölme. Bu tüm sorununun ortadan kaldıracak ve tüm sorunu yanıtlayacak

Özneyi bölme! özne farkı öne sürme! öznelleşme, genelleş, kişiselleşirme
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Özel değilsin ve özel olmaya kalkma.. Fark öne sürmekten vazgeç. Kimse özel değil

Herkes ve herşey genele dair geneldir, genelleriz

Genele dair içkinleriz, herşey de öyle, aynı sınıftan aynıyız

Özelleştirmeye son ver, bu sorununu toparlar

İyi ya da kötü olmak, özel ve seçkin olmak; tanrının gözüne girmek (gözdesi olmak!) ve seçileceğimiz gibi düşünceler ve farklar bize ekildi. Sorunu oluşturan düşünce tabanı budur. Bunu yık ve kurtul. İyi ve kötü arasındaki gri alanı tara ve orada kal. Oradan renklere ulaş, orayı genişlet ve iyi ve kötü dışında kavramlar bul..

İyi ve kötüyü daire örneğim gibi düşün iki uçlu bir doğru gibi onu tut ve sonra daireye bakarak kaldırıp zihninden at.
İyi ve kötü yok daha geniş kavramlar var. Siyah ve beyazla oyalanma, taraf olma
Kimse özel değil; kimse seçilmeyecek. Tanrı bizi kurtarmıyor. Ölüm sonrasında seçilip mükafatlandırılmıyoruz
Özgürlük hesabına yaşıyoruz devirdaim ediyoruz..
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
kendini adi, bayağı, olağan, dümdüz herşeyle aynı sınıfta varlıklar sınıflamasına çek/al kurtul...
Bu tüm kargaşanı çözümler. Diğer sorulara gerek kalmazdı

bayağı ol kurtul üstünleşme arayışa son ver

--

senin bu sorunu dayatan, ortaya getiren ve koyan şey subjektivite. Buna subjektivite diyoruz. Özelcilik, kişisellik, öyle ele alma, öyle görmek isteme

- VARLIK tek ve parçalanamaz olduğuna göre tüm bu gördüğümüz varlıklar sen ve ben neyin nesiyiz ?

subjektivite dayatımını ya da subjektiviteyi ortadan kaldırırsak ortada öyle bir soru kalmıyor

Subjektivite nedir?
ben özelim, ben farklıyım, ben değişiğim, ben onlardan değilim, ben özel oluştum ve farklıyım, ben kendimi öyle görmek tanımak istiyorum
gibi
 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst