Son Din İslam Değil / İspatladım

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde kusursuz agnostik tarafından oluşturulan Son Din İslam Değil \/ İspatladım başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,791 kez görüntülenmiş, 54 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Son Din İslam Değil \/ İspatladım
Konbuyu başlatan kusursuz agnostik
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan ls2

ÖzcanY

Üye
Yeni Üye
Katılım
10 Eki 2012
Mesajlar
154
Tepkime puanı
19
Puanları
18
Yaş
66
Hayatını yalanlar üzerine kuran birisi yaşadığı sürece bir baltaya sap olamamış ve olamayacağına da kafası basmış birisi...
Toplumun içinde kendisine yer edininememiş ve edinemeyeceğine de kafası basmış birisi...
Kendini tatmin etmek ve adam olduğunu hissetmek için dayak yemeye razı olarak sürekli kendinden büyüklere çatar...
zanneder ki salaklığı ile yediği dayaklar onu toplum içerisinde saygın birisi yapacak...

Halbuki rahmetli kemal sunal filimlerinde ki dayak yemekten başka başarısı olmayan figüran gibi hem hayat hem insanlar kendisine sürekli gülmektedir....
 

elbisss

Kahin
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
28 Mar 2019
Mesajlar
1,322
Tepkime puanı
266
Puanları
83
kusurlu olan insanın yaşayış tarzı olamaz, kusurlu olan insanın yaşayış tarzına yanlış yön veren ayetlerdir.çünkü her inan doğarken masum ve iyi dogar.. onu kötü yapan ayetlerdir.
zamanla yorulursan , anlarım, benım öyle bir derdim yok aslada olmadı sayın elbiss.
insnların mükemmel yaratılmadıgınıda ispatlıyalım..

YARATILIŞ MÜKEMMEL DEĞİL, ERKEKLERDE KADIN ORGANI YANİ MEME VARDIR..

arkadaşlar biyolojık olarak erkelerde kadın hormonu varmış. ve bu yüzden erkelerde kadın memesi oldugu anlatılıyorkı oldukça mantıklıdır. sperm donemınde olusan
dna kodlaması tüm canlıları dişi olarak kodluyor fakat daha sonra gilzi bir akıl devreye giriyor ve erkek ve kadın ayrımı yapıyor. peki? neden bu gizli akıl ilk başta erkege kadın

memesı veriyor. demekkı yaratılış oldukça kusurludur. ama islamdaki bir ayet yaratılışın kusursuz oldugunu savunur.
(32/SECDE-7: Ki O, yarattığı her şeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayandır.) / Ali Fikri Yavuz (32/SECDE-7: O’dur ki, yarattığı her şeyi güzel yarattı ve insanı yaratmağa bir çamurdan başladı.)
erkelerde kadın memesi olması bu ayetin yalan oldugunu tamamen ispatlıyor. erkek ve kadın ayrı bir türdür. erkelerdekı kadın memesi ise yaratılışın en? kadar
kusurlu oldugunu ispatlıyor.
(95/TÎN-4: Gerçekten biz "İnsan"ı en güzel bir sûrette yarattık.) / Ahmet Tekin (95/TÎN-4: Biz insanı en güzel bir biçimde, en güzel duygularla, ilâhî ahlâk ile ahlâklanacak güzellikte, hayat şartlarına katlanabilecek, dünyadaki sorumluluğunu üstlenebilecek mükemmeliyette imkân ve kabiliyetlerle yarattık.)


ya sen gerçekten anlamıyorsun yada anlamak istemiyorsun,
diyorumki açıkçaayetlerde yazılmış son din yahudizm son kitap tevrat ve son peygamber musadır denmiş,
bu ayetler dogruysa incil ve kuran sahtedir. bundan kral ispatmı olur?
kafan almıyor değilmi? tabıkı kuranda böyle ayetler olucak çünku kuran 4500 yıl önce yazıldı kuranı yazan musadır kuranda tevrat 2.dir..
aç bakalım tevratta muhammede islamla alakalı ıayet varmı? 1 tane bile yok . çünkü ayete gerek yok.
tevrat ilk kitap oldugu için musanın sözleridir. kurandada çoğuayette musa ismi geçer neden çünkü kuranı gerçekten musayazmıştır...
kuranın çog uayetlerine baktıgımızda musa ismini sık sık telafuzz ederiz sadece 1 ayette muhammed ismi geçer...
﴾157﴿

Onlar, ellerindeki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı buldukları o elçiye, o ümmî peygambere uyarlar. Peygamber onlara iyiliği emreder ve onları kötülükten meneder; yine onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını kaldırır, üzerlerindeki zincirleri çözer. O peygambere inanan, onu koruyup destekleyen, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nura uyanlar, işte bunlardır kurtuluşa erenler.
kitap olarak inmemiş derken hata üstüne hata yapıyorsun, kitap olarak inmiş işte illaki ayetimi gösterelim,?
o zaman mealciler geri zekalı bunu demeye getiriyorsun..
yanlışmı anladım?
zuhruf.3: O'nu düşünüp kavrayabilmeniz için, Arapça bir kitap olarak indirdik.

Kusurlu olan insanın yaşayış tarzıdır çünkü insanın sürekli beğenmemezlik haliyle helham olması aslında insanı sürekli yanlışa sürükleyen bir etmendir diyebilirim..Ayetlerde ki bir kaç yeri cımbızla alıp anladığımız şekilde yorum yaparsak devamını ve içeriğinin tamamını okumazsak istediğimiz şekilde yorumlayabiliriz ayetler yorumlamak için değil pusula ve rehber edinmek için vardır içeriğin başından sonuna kadar okunması aslında bize verilmek istenen özü daha iyi anlayabiliriz kanısındayım Kuranın türkçesini 3 kez okuyup bitirdim incil ve tevratı da 1 kez tamamını okuyarak bitirdim ben okuduğumda aslında çok güzel bilgiler edindim diyebilirim her kutsal metinde ALLAH ın lafızları mevcut bazen sadece okuyup yorumlamak için değil acaba o dönem içerisinde yaşanılanlar neydide bize hangi mesajlar veriliyor u anlayabilmek bence daha önemli diyebilirim..

Her doğan insan mahsum dogar fakat zamanla insan gelişir ve sonrasında ise yetişkinliğe gelir kendi irade ve aklı ile kendi pusulasını çizer aldığı rehber yada süreç kendinin kendine sundukları olur kimseyi zorla bir yere çekemeyiz yada bunu kabullen diyemeyiz hangi din inancında olursak olalım yada hangi inanç değerleri olmayan süreçlerde olursak olalım ilk evvela şunu bileceğiz bizler insanız ve insan olarak birbirimize yardım etmek zorundayız bir tane dünyamız var ve bu dünyanın daha yaşanabilir bir halde olması tüm insanların ödev görev ve sorumluluklarıdır diyebilirim bu sosyal bir mesaj olsun...

Açık söylemem gerekirse ben hayatımda hiç yorulmadım yorulmamda çünkü çalışmayı çok seven biriyim her konuda işten geldikten sonra herkes uzanırken ben birşeyler üretmek için sürekli çalışan biriyim neyse söylediğim üzere o zaman senle daha çok sohbet etmiş olucaz diyebilirim :)

Yanlışın var spermler de kısa kuyruklular dişi uzun kuyruklular ise erkektir eğer buradan ayırt edemiyorsak kuyruk kısmındaki motor kısmı hızlı dönen erkek biraz daha yavaş dönen ise kız oluyor ....spermlerin yumurtaya gelip döllenmesi süreci ise oraya ulaşabilenin kazanabileceği bir süreç ben bu süreci alabalıklara benzetirim yumurtlamak için bir çok yeri ve tehlikeleri aşıp geliyorlar ve annelerinin yumurtladıkları yere kendileri yumurtluyor tam bir içgüdü diyebilirim.....

Canlı yaşamın herbirinde DNA zinciri var sadece insanda değil canlı türlerinde de var ama insan ayrı ve özel kılındı insandaki kodların gizli tutulması aslında var olan yaşamsal değerlerin nedenli özenli olabildiğini söyleyebilirim..

İnsanı güzel bir surette yarattık derken aslında güzel bir şekil verdik demek istemesindendir..Hayat şartlarına insan dayanıklı değil mi kara yaza :) İnsan gerçekten de yaratılmış en mükemmel canlıdır ondan ötesini dünyada bulamazsın insanın sahip çıkacağı en önemli şey aklını ve zihnini olumlu ve faydalı kullanabilmesidir..

Ne yazık ki seni üzmek istemem ama tevrat bazı dejenerasyona uğradı o zamanların döneminde gğç ve iktidar sahipleri kendilerine göre bazı süreçlerde değişiklikler yaptılar ve bazı verilerin orjinalleride HZ Süleymanın ahit sandığında kendini korur nitelikte olduğudur esas tevratın da o sandık içerisinde olduğu söylenilmektedir....

İncil ve Kuran sahte değil Kuran da bahsi geçiyor Kurandan önce gelen kutsal metinlerin bazı dejenerasyona ugradığını son kutsal metinde Kuran ın korunacağı sözü ALLAH tarafından verilmiştir....Bu konu üzerinde tartışacak bir durum bulamıyorum Senin bakış açın birşey diyemem.

İlk kitap Zebur dur yanlışın var zeburda hz Zulkarneyn bahsedilmektedir tam manasıyla Zeburu okuyamamış olsamda ilk kutsal metinler Zeburdadır fazla yazılmadığını biliyorum ama o dönemin uyarıcı kutsal kitabıydı....Sonrasında Tevrat Sonrasında İncil Sonrasında Kuran yer almaktadır Aslında Kutsal metinlerin geldiği her dönem ve süreçlerde ne yazık ki insanlık zor bir durumda olduğu gibi büyük bir bozulma dejenerasyonu yaşıyordu bu bozulma sureçlerinde gelen kutsal metinler insanlığın ışığı oldu...

Kutsal metinler her yeni geldiği süreçte bir eskisinden alıp bahsetmiştir eğer 5 i kutsal metin gelmiş olsaydı mutlaka Muhammed in yaşadığı ve bizlerin bilmediği süreçlerde 5.kutsal metinde bahsedilmiş olacaktı her yeni kutsal metin bir önce yaşanmış yılları içine alarak yeni şeyleri ekliyorlar...

O dönemin hahamları kendilerinin dışında bir yerde Peygamber çıkacağını biliyorlardı ve onun kim olacağını çok aramışlardır ama çıkışını engelleyememışlerdır Yahudi halkından bir çok peygamberlerimiz çıkmıştı ilk insan topluluğuydu ve seçilmiş insanlardı ta ki altın buzağa tapıp hata yapasıya kadar hata yaptıktan sonra yeni bir güneş arap diyarında doğmaya başladı çünkü ALLAH ın seçtiği Güneş buradan doğacak olmasıydı ...çok detaya girersem bir çok yazı olur hem okuyanlar sıkılır hemde çok uzun yazılar olur yeteri kadarı iyi ...

Hz Yakup un sabrını bilirmisin bence bilmiyorsan öğrenmelisin ayrı bir bilgi edinmiş olursun İslamiyet gelmiş tüm peygamberlerin hepsini kabul ediyor o yüzden islamiyette o bu şu yok gelen her söz değişmemiş olanlar ALLAH ın sözleri olarak islamiyet kabul ediyor zaten..

Tevrat ta İbranice geldi İncilde kendi dilinde geldi Kuran da arap bölgesinden peygamber çıktığı için haliyle arapça geldi ilk yayılma ve ışığın ilk dağılacağı yerden başlanacağı için ilk hidayet o bölgeden başlar...

Bu durumu şöyle örnekleyebilirim..

X bir kulubun futbol altyapısından yetişen bir oyuncu ilk dogacağı parlayacağı yer ılk kulubu olur sonrasında ıse aşama aşama kulup degıstırıp kendınce yayılma gösterir gibi..

İsim üzerinde neden bu kadar takılıyorsun ki ALLAH ın lafızları ve bize iletmek istedikleri daha önemli....Kuranda sadece musa değil yusuf ta geçer lut semut kavmıde geçer cın suresı de gecer bir çok şey geçer önemli olan o zamanın içerisinde verilen mücadelenin değişime uğramadan buraya kadar gelebilmiş olmasıdır..

Böyle.
 

kusursuz agnostik

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
28 Tem 2019
Mesajlar
75
Tepkime puanı
9
Puanları
8
kusurlu olan nasıl insan olabilr ki? akıl ve mantık dışı bir savunu bu, örf ve adetlere göre insan bebek dogar
masumdur , yani iradesi yoktur,
insanı yaşayış tarzını dinler belirler sen hiç kabilelerde , bu tarz eylemler gördünmü?onlar hayvanca yaşıyor demekkı asıl sorun dinlerdir.
sadeleştirrisek,
istediğin ayeti önüme getir, en fazla 5 dakikamı alır, o ayet bir daha kullanılmaz çöp olur.

sen kuranı 3 değil 1000 defada bitirsen seni kafa almaz, çünkü kafan çok kalın, bilgi içeri giremez, dışarda kalır.

ben kuranı 1 kere okudum bitirdim, yazım hatalarını kural hatalarını mantık hatalarını, kafiye uyumsuzlugunu,
sayısal ve aritmetik düzensizliğini açıkça gördüm..

kuranın türkçesini okuma kuranın orjinalini bul hani şu parşomentli , 7. yydan kalma kuranı bul, sonra anlıyarak okursan , şunu farkediceksin, evrenin genişlemesi, zariyat sürelerine 1950 den sonra eklenmiştir.

neden biliyormusun?
çünkü evrenın genişlemesi 1920 lerde keşfedildide ondan,türkçe melacılerde evrenın genişlediğini
, zariyat sürelerine sonradan eklemiştir, sizde bu ayetlere gözü kapalı iannııyorsunuz,
orjinal kuran arapça değildir,
daha bunu bile bilmiyorsun sen, orjinal kuran çeşitli yahudi dillerinde
yazılmıştır, 1400 yıl önce arapça yoktur, arapçayı kuran yazanlar emeviler ve abbasilerdir.

1400 yıl önce kuran diye birşey yok 5-10 parçalık parşömentler var, o dönemlerde sık sık kullanılırdı.
bu parşömentler arabistanda mekkede ve medinede oldukça yaygındı..

ilk kuranayetleri parşömentlere çeşitli yahudi dillerinde yazılmıltır.
1. ibranice kuran.
2: aramice kuran.
3: sümer dilinde kuran.

kura nayetleri ilk defa musa döneminde yazılmıştır , bu ayetlerde ispattır.

BU AYETLER 4500 YIL ÖNCE YAZILMIŞ.
FİZİKSEL FİİLİ EYLEMDEN BAHSEDİYOR,
FİRAVUN HANEDANINI MAHKUM ETTİK DİYOR,
DEMEKKİ 4500 YIL ÖNCE YAZILMIŞ AÇIK BİR İSPAT BU..

Firavun hanedanını öğüt alsınlar diye yıllarca kuraklık ve ürün kıtlığına mahkum ettik. (7:130)
Üzerlerine tufan, çekirge, haşerat, kurbağa ve kan gibi ayrı ayrı deliller gönderdik. Yine de kibirlendiler ve günahkar bir topluluk oldular. (7:133)
Bunun üzerine biz onları bahçelerinden, pınarlarından çıkardık. (26:57) Hazinelerinden, yüksek makamlardan da (26:58) İşte böyle; bunlara İsrailoğullarını mirasçı yaptık. (26:59)

ö dönemde yazıldıgı açıkça belli oluyor.
yanlışım yok spermlerın testıste oluştugunu bilmiyor kuran ademın b uayet mantık hatasıdır. açıkça görülüyör.
O (insan), bel ile göğüs nahiyesinden çıkan, atılan bir sudan yaratıldı.”(Tarık, 86/6-7)
Kuranda tevrat

2:41 -Yanınızdakini (Tevrat'ı) tasdik edici olarak indirdiğim (Kur'ân)a iman edin, O'nu, inkar edenlerin ilki siz olmayın, benim âyetlerimi birkaç paraya değişmeyin. Ancak benden korkun.2:89 -Yanlarındakini tasdik etmek üzere onlara Allah katından bir kitap gelince, daha önceleri inanmayanlara karşı onunla yardım isteyip durdukları halde, o tanıdıkları kendilerine gelince, bu sefer kendileri onu inkâr ettiler. İşte bundan dolayı Allah'ın laneti kâfirleredir.3:3 -O, sana kendisinden öncekileri tasdik edip doğrulayan bu kitabı hak ile indirdi. Daha önce insanlara hidayet olarak Tevrat'ı ve İncil'i de yine O indirmişti.. Evet bu Furkan'ı da O indirdi. Gerçek şu ki, Allah'ın âyetlerini inkâr edenler için çetin bir azap vardır. Allah çok güçlüdür, intikamını alır.3:48 -Allah ona kitab (okuma ve yazmay)ı, hikmeti ve Tevrat ile İncil'i öğretir.:50 -"Önümdeki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri helal kılmak için (geldim) ve Rabbiniz tarafından size bir mucize getirdim. Artık Allah'tan korkun da bana uyun".:65 -Ey Kitap ehli! İbrahim hakkında niçin tartışıyorsunuz? Oysa Tevrat da, İncil de ondan sonra indirilmiştir. Siz hiç düşünmüyor musunuz?3:93 -Tevrat indirilmeden önce, İsrail (Yakub)in kendisine haram kıldığı dışında, yiyeceklerin hepsi İsrailoğullarına helal idi. De ki: "Eğer doğrulardan iseniz, haydi Tevrat'ı getirip okuyun".47 -
Ey kendilerine kitap verilenler! Gelin yanınızda bulunan (Tevrat)ı tasdik etmek üzere indirdiğimiz bu kitaba iman edin. Biz birtakım yüzleri silip de enselerine çevirmeden yahut cumartesi halkını (yahudileri) lanetlediğimiz gibi onları lanetlemeden önce iman edin. Yoksa Allah'ın emri mutlaka yerine gelecektir.
VE ALLAH BU AYETTE KİM İSLAM DIŞINDAKI BİR DİNE İANNIRSA O CEHENNEMLİKTİR DİYOR.
(Al-i İmran)
85. Kim İslam’dan başka bir din ararsa Allah onun aradığı o dini asla kabul etmeyecektir. Ayrıca o kişi ahrette Allahın rahmetini kaybedip hüsrana düşenlerden olacaktır.
ŞÖYLE DÜŞÜNÜN HAK DİNİ BİR ZAMANLAR TEVRAT VE İNCİLİ İNDİRMİŞ ALLAh, SONRA KARAR DEĞİŞTİREREK,KENDİNİ
YALANLIYOR, DİYORKİ TEVRAT VE İNCİL HAK DİNİ DEĞİLDİR, HAK DİNİ İSLAMDIR.

BİR İNSAN OLARAK, İNSANLARI .kötü olarak algılama insanları iyileştirende insandır, fakat insanın kötü ve iyi yaratılmasını saglıyanda tanrıdır iy ive kötü yaratılmaış olsaydı, insanlar nasıl iyi yada kötü olucaktı. iyilği yada kötülüğü nasıl algılıyabilicekti..eğer yaratılışa iannıyorsanız, iyiliğin ve kötülüğün kaynagının tanrı oldugunu çok iyi anlarsınız.. tanrı kavramı dinlerde iy ive merhametli olarak gözüktüğü için insanlar dinlere iannmıştır. peygamber oldugunu iddia eden kaçıklar, tanrının iy ive kötü nün kaynagı oldugunu iddia etseler hiç kimse tanrıya inanmaz, bu kötülerinde işine gelir iyi bir itanrıya inanan zombi ordusu var dünyada 2.5 milyar hristo. 1 milyar müslümal. b uzombiler sayesinde kötüler sefasını sürerken iyilerde fakir bir yaşamı onurlu ve anlamlı düşnmüşlerdir. ama gerçekte zengin ce rahat yaşamak herkesin hakkı değildir. tanrı insan ayırarak bu hakkı yalnızca kötülere vermiştir..özgür riade diyede yutturmuştur. dincilerde bu çok iy ihazmetmiştir.. bu yüzden peygamberlerde kötü zihniyetlidir.peygamber denilen insanlar iyi olsaydı .tevrat kuran ve incilde savaş ayetleri yerine barı şayetleri olurdu. esir cariye yerine sevgiden saygıdan bahsedilirdi.. ensest akraba ilişkisi yerine mantıktan bahsedilirdi.. iyi insanların dogası geregi yalan söylemezler.. gerçekten peygambersen bunu ispatlarsın önce allahını ispatlarsın kitaba gerek yok.

KURANDA 1950 DE NSONRAKI TÜM MEALLERDE EVRENİN GENİŞLEDİĞİ YAZIYOR, ÇÜNKÜ KURAN 1920 DE İSPATLANAN BİG BENGTEN ALINTI YAPMIŞTIR.

İŞTE İSPATI!

1950 den öncekı kuranlarda evren genişlemiyor allah genişliyor.

Ebu Cafer Taberî (doğum:838, ölüm:923):
51:47 Biz semayı bir kuvvetle bina ettik. şüphesizki ;biz genişlik sahibiyiz.
şimdide 1950 den sonra yazılan çakma meallere bakalım..
Ahmet Varol Meali
zariyat 47.. Göğü de biz güçle bina ettik ve biz onu genişletmekteyiz. [4
BEN SENİN GİBİ BOŞ MUHABBET YAPMAM, İSPATLARLA TARTIŞIRIM, ARAMIZDA CİDDİ KALİTE FARKI VAR.

SENIN VAAZLARIN BANA SÖKMEZ ANINDA ÇÜRÜTÜM..

yine bir idiadiyorum çünkü sen iddiadan öte gitmiyorsun ,insanı en güzel yaratmış fiziksel olarak diyorsan
genetik bozukluklarla yaratılmış insanlarıda hesaplamalısın, biyolojık olarak bu tür insanlar defolu yaratılmıştır..

ayrıca down sedromu ile doganlarda defoludur.
46 kromozom yerine 47 kromozomlu dogarlar bu resmen yaratılış kusurudur...
hespi zırvalık bunlarınü, dna mükemmek kodlanmamıştır.öyle olsaydı erkekte kadın organı meme! asla olmazdı..
yaratılış bile defoludur ,
Ülkemizde pek çok çiftimizin mevcut bilgisinin aksine kadının çocuğun ... eğer Y kromozomu ile döllenirse doğacak çocuk erkek (XY) olur ..
erkek dogası geregı memeli bir tür canlı değildir. bu yüzden meme kadın organıdır kadınlar dogası gerekı memeli canlılardır.
yaratılış ilk anda xx olarak başlar bu tamamen kusurdur yani ilk canlılar kadın olarak yaratılır..
dahasonra genetik kusurlar düzeltilir x ve y olarak erkek oluşum başlar... aslında bu ciddi bir yaratılış
kusurudur.. herşeye gücü yeten allah erkeği xy olarak başlatmak zorundaydı. ama olmadı . basitçe sen erkeksen kadın olarak yaratıldın bunu bilmiyordun değilmi?
 
Son düzenleme:

kusursuz agnostik

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
28 Tem 2019
Mesajlar
75
Tepkime puanı
9
Puanları
8
bu tartışma sona ermiştir, ilk kitap zeburdur diyen biriyle asla tartışmam ben, kendini rezil ettin..
bir daha yazma bana, artık seni ciddiye almam imkansız...
kaldıkı zeburuda okudum, ayetler yerine vaazlar ve nasihatlarla dolu zırvalıktan başka birşey değildir.
davuda inmiş bir kitap(m.ö.1000) nasıl olurda musadan önce olabilir) ne zaman indiği açıkça belli iken! dalgamı geçiyorsun yahu...
bu kadarıda fazla ama..

haaa ispatmı istiyorsun? al sana ayet.. varmı daha kral ispat!
Yüce Mevla’mız tarafından Hazreti Davud (a.s) gönderilmiştir. Yüce Allah’u Teala ayeti kerimede şöyle buyurmuştur: “Rabbin göklerde ve yerde olanları en iyi bilendir. And olsun ki; biz Peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık. Davud’a da Zebur verdik.”(İsra Suresi, 17/55)

Kaynak:
bende seni ciddiye almış yorum yapıyorum..
gerçekten bana bir daha yazma,
seninde aklı dengen tamamen bozulmuş..
 
Son düzenleme:

ÖzcanY

Üye
Yeni Üye
Katılım
10 Eki 2012
Mesajlar
154
Tepkime puanı
19
Puanları
18
Yaş
66
bende seni ciddiye almış yorum yapıyorum..
gerçekten bana bir daha yazma,
seninde aklı dengen tamamen bozulmuş..

bunu hayatını yalanlar üzerine kuran ve hiç bir şey bilmediği halde taklitler ile yaşayıp şizofren görüntüsü veren birisi mi söylüyor?

BİR SÜRÜ İNSANA SÖYLEMEK ZORUNDA KALDIĞIMI SANA DA SÖYLEYEYİM...
Öncelikle muhatap olduğun insanlar kadar dürüst olabilmelisin...
şimdi bize gerçek yaşını ve eğitimini söyleyebilirmisin?
 

Apostrofesekuri

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
20 Ara 2020
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Konum
İzmir
Üniversite Bölümü
Banka ve finans
allah ilk ve son din islamdır dediyse o zaman incildeki ve tevrattakı son din tevrat ve incildir diyen tanrılar kim?
o kadar çok hatan varki, tamamını yazsam roman olur.
ilk ve son din kuran ve islam ise o zaman neden 1400 yıl öncesine kadar beklemiş allah, hadi açıklada gülelim biraz..
o zaman sorun allahta değilmi? isimmi değiştirmiş, 4500 yıl önce yavhe yani yehovaymış, daha sonra tanrı olmuş, ve en sonundada allah olmuş öylemi?
sadece isimlermi değişmiş? hayır!
peygamberlerde değişmiş, kitaplarda değişmiş en önemlisi diller değişmiş,
en önemliside ne entresamdır, bu tanrılar hep mezopotamyadan çıkıyor. biri yahudi biri filistinli biride arap..

Tartışma usulüne çok ters birisi olduğunu ilk yazdığın cümlelerden anladım. Cevap yazmaya yeltenip belki tartışırım desem de içim el vermedi. Nasıl olurda "kimse bileğimi bükemedi büken olmayacakta" diyen birisinden tartışma usulüne uygun davransın? Her neyse, yazılarını okurken içim içimi yedi, yazmayacağım dedim ama yazmakta olmadı. Alıntı yaptığım yerdeki "binlerce kez" cevaplanmış iddianı(iddiaları) bir kere daha sade bir şekilde açıklayıp geri çekileceğim. Seninle polemiğe girmeyeceğim. Nitekim karşıdaki kişi açıklamadan "açıklarsa naparım, ya gerçekse rezil olurum" psikolojisinin verdiği tepki olsa gerek "açıklada gülelim" diyerek kendini yatıştırıyorsun.

Tevrat, İncil ve diğer Kutsal Kitaplar'da ki "son din" iddian (ya da neredeyse önüne gelen herkesin ortaya attığı iddia diyelim) ile başlayalım.

Size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa’dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacak(İncil-matta 5/18)

Ot kurur, çiçek solar, Ama Tanrımız’ın sözü sonsuza dek durur.” (Tevrat-yeşeya 40/8)

Doğru bilinen bir yanlışı düzeltelim. Tevrat ve incilde daha doğrusu iddia edilen kısımlarda "kitabın korunacağı" geçmez.

Kur'an ayetlerini çarpıttığın gibi aynı zamanda İncil ve tevrat ayetlerini de çarpıtıyorsun.

Öncelikle incilde geçen kutsal Yasa'dan kasıt İncil'in kendisi değil hatta İncil ile alakası bile yok.

Kutsal yasa; Tevratta Mısırdan Çıkış, Levililer ve Yasa’nın tekrarı kısımlarında geçen ve hz.Musa'ya verildiği iddia edilen kurallardır.

Yine her zamanki gibi cımbız kullanıp incildeki bu ayeti kırpmışsın, bi önceki ayete bakalım;

“Kutsal Yasa’yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim. (İncil-matta 5/17)

Bu konuşma İncil'e göre hz.İsa'ya ait. Ayete dikkat edin burdan kutsal yasa'nın hz.İsa'dan önce olduğu çok rahat anlaşılıyor. (Demek ki kutsal yasadan kasıt İncil değil)

Bu anlaşıldığına göre Tevrat ayetine geçelim;

Tevrattaki ayette de Tevrat sonsuza dek duracak demiyor, Tanrının sözü sonsuza dek duracak diyor.

Bu cümlede sorun yok hatta bunu ben de kullanabilirim. Evet Allahın sözü sonsuza dek devam edecek.

Yani hz.ibrahim, hz.Musa, hz.İdris, hz.İsa, hz.Muhammed ve diğer bütün peygamberler ile "tevhid inancı" kıyamete kadar sürecek!

Her dönemde Allah'ın ismi zikredilecek hatta sadece peygamberler değil bu zikrin sürmesinde bizim de katkımız var.

Ayrıca diyelim ki İncil ve Tevrat'ta korunacak denilseydi bile bu Allah'ın yeni bir kitap göndermeyeceği anlamına gelmez.

Hatta Hristiyanlıktaki inanç zaten bu şekilde. Çoğu kişi Hristiyanların sadece İncil'i kabul ettiğini sanıyor oysa Tevrat'a da iman ediyorlar

Hristiyanların iman ettikleri kitap "kitabı mukaddes"'tir. Bu da eski ahit ve yeni ahit diye iki kısımdan oluşur.

Eski ahit👉 tevrat, yeni ahit ise İncil'dir. Kiliselerde de okutulan hatırladığım kadarıyla bu ama kapıda hediye olarak verilen sadece İncil😌

Kısacası "tevratta kitabın korunacağı söyleniyor o yüzden tevrattan sonra kitap gelmemeli" şeklinde bir iddia zaten Hristiyanlık inancı ile ters düşer.

Ayrıca yine Tevrat ve İncil'de korunacağına dair ayet olsaydı bile bu ne bizi ne de sizi ilgilendirir.

Sizin tevrat ve İncil'den ayet getirip bir iddiada bulunması bir Müslümanın "bak Kur'an'da korunacağı yazıyor demek ki korunmuş" demesinden farksızdır.

Diğer iddian olan Allah neden 1400 yıl bekledi gibisinden olana. Gerçekten Agnostik misin? Agnostiklerin Tanrı hakkında daha çok bilgiye sahip olduklarını bu yüzden böyle vasıfların Tanrı'ya yüklenemeyeceğini iddia ederlerde. Neyse. Burada yaptığın ilk hata Sllah'ı zamana tâbi tutmandır. Allah beklemez, çünkü o zamandan münezzehtir. 1400 yılmış, 4500 yıkmış, 14 milyar yıkmış falan hepsi Allah için olup bitmiş bir şeydir. Çünkü o zamanın dışındadır, zamanı kontrol edendir. Bu bu kadar basit.

Diğer iddian olan şeye, neden hep Ortadoğu'ya indi iddiası. Komik ama hadi yinede cevaplayayım, Açıkçası bu soru çok anlamsız. Çünkü bu soru üzerinden hiç kime dinlerin uydurma olduğunu iddia edemez. Bugün semavi dinler Ortadoğu'ya değil de, başka bir yere inmiş olsaydı bu sefer de "neden burası değil?" diye ısrar edecektik.
r
neyse uzatmadan cevaba geçelim: Öncelikle Kuran'ın hiçbir ayetinde bütün peygamberlerin sadece bir bölgeye indiğine dair bir anlayış yoktur. Aksine, Kuran ayetlerine baktığınız zaman tüm kavimlere uyarıcı geldiğini ve uyarıcı gelmedikçe azap etmediğini ifade eder. Bkz:(İsra 15 / Nahl 36 / Şuarâ 208) Zaten çeşitli hadis kaynaklarına göre de 124.000 peygamber geldiği ifade edilir. Ya da örneğin ; İmam Rabbani de Hindistan'a bir çok peygamberin geldiğinden bahsetmiştir. Ayrıca bazı batıl dinlerin de hak dinlerin bozulması ile ortaya çıkması muhtemeldir. (Budizm, Hinduizm, Taoizm, Şintoizm) Veya Türklerdeki neredeyse tek tanrı inancına uyum sağlayacak olan Tengri ve Şaman adetlerinin gerçek bir peygamberin tebliğinden etkilendiğini ifade etmek saçma olmaz. Çünkü birbirinden farklı yerlerde ortaya çıkmış inançlarda benzer ritüellerin ve öğretilerin olması bizim ateistlerin iddia ettiği gibi "kopya" olduğuna değil; hepsinin aynı kaynaktan ortaya çıktığına delil olacaktır. Burada şöyle bir itiraz gelebilir: "Öyleyse kuranda neden bunlardan bahsedilmez" Öncelikle kuran Arap toplumuna hitap etmiştir ilk olarak. Yani siz bir konuyu anlatmak istediğiniz zaman, insanlara yakınında olan şeylerden örnek verirsiniz ki anlaşılır olsun. Bu da belagatın bir gereğidir zaten. Kuran o dönem ilk muhataplarına çoğu kişinin bildiği Musa veya İsa'dan bahsetmeyipte, Buda' dan bahsetse idi; hem anlaşılır ve hikmetsiz olacaktı hem de oradakiler "daha Musa'dan haberi yok Buda diye birinden bahsediyor." diye bir itirazla gelebilirlerdi. Buraya kadar olan kısımdan da anlayacağınız üzere Kuran da bütün uyarıcıların belli bir bölgeye geldiğine dair bir anlayış yoktur. Burada amacım totoloji yaparak "bakın tüm dinlerin Ortadoğu'ya inmediğin kanıtı bu ayet." demiyorum. Basit bir mantık var burada. İslam öğretisine göre bir soru sorarsanız, direkt olarak o öğretinin kaynağından cevap alırsınız. Bu soru da böylece Kuran: a karşı iddia edilemez ve Kuran bu yönden de kendi içersinde tutarlıdır. Peki şimdi sorunun kapsam alanını biraz daha daraltalım. " Neden büyük dinler Ortadoğu'ya indi?" Lafı hiç uzatmadan cevaba geçelim: Bilinen ilk semavi din Hz.Musa ile gelmiştir. İpüwer papirüsü Musa'ya çok benzeyen bir adamdan bahseder. Olaylar da hemen hemen Kuran'dakilerle aynıdır. O papirüs ise M. Ö. 1850-1600 yılları arasına aittir. Elimizde daha kesin bir bilgi olmadığı ve her kaynak ayrı bir şey söylediği için Hz Musa'nın yaşadığı yılları bu yıllar olarak referans alacağız. Öyle ise ilk semavi din bundan 3800 yıl önce Ortadoğu'ya inmiştir. Başlayalım o halde ; neden Ortadoğu'ya? Niye Amerika kıtasına değil? Veya Çin'e değil? Bu soruları anlamak için önce birkaç tane konuyu açıklığa kavuşturmalıyız. İnsanlar şu ya da bu şekilde bu dünyada varolmaya başladı. Yaklaşık olarak bundan 200-300 bin yıl önce Kuzey Afrika da bir yerlerde kendimizi bulduk. Yavaş yavaş dünyaya yayılmaya başladık. Tabii karnımızı doyurmamız ve yırtıcılardan korunmamız gerekiyor. İnsanlığın ilk yıllarında avcılık ve toplayıcılok söz konusuydu. Bu zamanla gelişip bir sonraki adıma yani tarım ve hayvancılığa ve yerleşik hayata geçmekle oldu. Ama dünyanın her yerinde aynı anda olmadı. İlk yerleşim yerlerinden olan Çatalhöyük Anadolu'da yani Ortadoğu'da görülmüştür. İlk tarım ve hayvancılıkta yine Ortadoğu' da, ilk ticaret ve eğitim de burada yapılmıştır. Yani Ortadoğu çoktan toplumlaşmıştı. Tabi bu sırada Amerika, Çin ve Avrupa gibi yerler hala avcılık ve toplayıcılok yapan vahşi, düzensiz ve toplumsız yerlerdi. Buraya kadar az çok aklınızda bir şeyler oluşmuştur. Bir noktaya daha değindikten sonra konuyu noktalayacağız. Peki Kutsal Kitapların Amacı Nedir? Kutsal kitaplar, içlerinde bulundurdukları kurallar ile toplumda düzeni ve adaleti sağlamaya çalışan, Allah tarafından vahyedilen kurallar bütünüdür. Siz eğer bir toplumu düzeltmek istiyorsanız önce ortada bir toplum olması lazım. Yani şimdik tutup da daha yerleşik hayata geçmemiş, avcılık-toplayıcılık yapan, toplumsal hiçbir düzenin bulunmadığı, insanların ahenkli bir şekilde yaşamadığı örneğin Rusya'ya kutsal kitap göndermek akıl karı değildir. Okuma yazma bilmeyen bir çocuğa okuması için bir kitap vermeye benzer bu. Öncelikle o çocuğa okumayı öğretecek olan bir öğretmen şart. Aynı şekilde peygamberler de insanları kutsal kitaplara hazırlar. Tevrat ve Zebur Dünya'ya gönderildiğinde dünya hala öyle bir yerdi. İncil geldiğinde ise Çin Ve Hindistan hariç, Akdeniz kıyıları dışında yine bir yer yoktu. Ayrıca hala dünyanın merkezi Ortadoğu; tüm ticaret yolları, tüm diplomasik hareketler, insanların büyük çoğunluğu, yerleşik hayat, tarım ve hayvancılık, eğitim öğretim gibi bir çok şeyin var olduğu merkezdi. Elbette kutsal bir kitap gelecekse oraya gelmeliydi. Şimdi Kuran' ı Amerika kıtasına göndermek ne kadar mantıklı? Amerika 1492'de keşfedildi. Yani Kuran, Amerika'da olsaydı daha 1492 yılında daha yeni insanlarla tanışacaktı. Siz tüm insanlığı etkilemek istiyorsanız tüm insanlığın merkezine bir kitap göndermelisiniz. Ve o merkez de elbette Ortadoğu'dur. Ayrıca tekrar söylüyorum : Ortadoğu değil de başka yere inmiş olsaydı yine aynı soru, o yer için sorulacaktı. Bu bahsettiğimiz sadece bizim görebildiğimiz hikmetler, bu işin farklı hikmetler de olabilir. Burada önemli olan nokta Kuran'ın uydurma olup olmadığını anlamaya çalışmak ve anlamadığımız kısımları inkara kalkışmamak. Ne yani? Ortadoğu'ya geldiğine anlam veremiyor oluşun uydurma olduğunu mu gösteriyor?
 

ignostik üye

Filozof
Uzaklaştırılmış
Katılım
1 Ocak 2021
Mesajlar
969
Tepkime puanı
131
Puanları
43
Yaş
57
Konum
Mars gezegeni.
Üniversite Bölümü
felsefe
bunu hayatını yalanlar üzerine kuran ve hiç bir şey bilmediği halde taklitler ile yaşayıp şizofren görüntüsü veren birisi mi söylüyor?

BİR SÜRÜ İNSANA SÖYLEMEK ZORUNDA KALDIĞIMI SANA DA SÖYLEYEYİM...
Öncelikle muhatap olduğun insanlar kadar dürüst olabilmelisin...
şimdi bize gerçek yaşını ve eğitimini söyleyebilirmisin?
Ha ha haaa.. senin icin. Cok üzülüyorum.karsinda kimin oldugunu bilseydin ellerin titrer yazamazdin.ama uzulme.ben senide cok iyi anliyorum
Ama sen beni anliyacak kadar zeki yaratilmamissin.hahaha
.hoscakal.
 

ignostik üye

Filozof
Uzaklaştırılmış
Katılım
1 Ocak 2021
Mesajlar
969
Tepkime puanı
131
Puanları
43
Yaş
57
Konum
Mars gezegeni.
Üniversite Bölümü
felsefe
Bir harf bile eksik olmuyacak diyor.sen diyorsunku anl
Tartışma usulüne çok ters birisi olduğunu ilk yazdığın cümlelerden anladım. Cevap yazmaya yeltenip belki tartışırım desem de içim el vermedi. Nasıl olurda "kimse bileğimi bükemedi büken olmayacakta" diyen birisinden tartışma usulüne uygun davransın? Her neyse, yazılarını okurken içim içimi yedi, yazmayacağım dedim ama yazmakta olmadı. Alıntı yaptığım yerdeki "binlerce kez" cevaplanmış iddianı(iddiaları) bir kere daha sade bir şekilde açıklayıp geri çekileceğim. Seninle polemiğe girmeyeceğim. Nitekim karşıdaki kişi açıklamadan "açıklarsa naparım, ya gerçekse rezil olurum" psikolojisinin verdiği tepki olsa gerek "açıklada gülelim" diyerek kendini yatıştırıyorsun.

Tevrat, İncil ve diğer Kutsal Kitaplar'da ki "son din" iddian (ya da neredeyse önüne gelen herkesin ortaya attığı iddia diyelim) ile başlayalım.

Size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa’dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacak(İncil-matta 5/18)

Ot kurur, çiçek solar, Ama Tanrımız’ın sözü sonsuza dek durur.” (Tevrat-yeşeya 40/8)

Doğru bilinen bir yanlışı düzeltelim. Tevrat ve incilde daha doğrusu iddia edilen kısımlarda "kitabın korunacağı" geçmez.

Kur'an ayetlerini çarpıttığın gibi aynı zamanda İncil ve tevrat ayetlerini de çarpıtıyorsun.

Öncelikle incilde geçen kutsal Yasa'dan kasıt İncil'in kendisi değil hatta İncil ile alakası bile yok.

Kutsal yasa; Tevratta Mısırdan Çıkış, Levililer ve Yasa’nın tekrarı kısımlarında geçen ve hz.Musa'ya verildiği iddia edilen kurallardır.

Yine her zamanki gibi cımbız kullanıp incildeki bu ayeti kırpmışsın, bi önceki ayete bakalım;

“Kutsal Yasa’yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim. (İncil-matta 5/17)

Bu konuşma İncil'e göre hz.İsa'ya ait. Ayete dikkat edin burdan kutsal yasa'nın hz.İsa'dan önce olduğu çok rahat anlaşılıyor. (Demek ki kutsal yasadan kasıt İncil değil)

Bu anlaşıldığına göre Tevrat ayetine geçelim;

Tevrattaki ayette de Tevrat sonsuza dek duracak demiyor, Tanrının sözü sonsuza dek duracak diyor.

Bu cümlede sorun yok hatta bunu ben de kullanabilirim. Evet Allahın sözü sonsuza dek devam edecek.

Yani hz.ibrahim, hz.Musa, hz.İdris, hz.İsa, hz.Muhammed ve diğer bütün peygamberler ile "tevhid inancı" kıyamete kadar sürecek!

Her dönemde Allah'ın ismi zikredilecek hatta sadece peygamberler değil bu zikrin sürmesinde bizim de katkımız var.

Ayrıca diyelim ki İncil ve Tevrat'ta korunacak denilseydi bile bu Allah'ın yeni bir kitap göndermeyeceği anlamına gelmez.

Hatta Hristiyanlıktaki inanç zaten bu şekilde. Çoğu kişi Hristiyanların sadece İncil'i kabul ettiğini sanıyor oysa Tevrat'a da iman ediyorlar

Hristiyanların iman ettikleri kitap "kitabı mukaddes"'tir. Bu da eski ahit ve yeni ahit diye iki kısımdan oluşur.

Eski ahit👉 tevrat, yeni ahit ise İncil'dir. Kiliselerde de okutulan hatırladığım kadarıyla bu ama kapıda hediye olarak verilen sadece İncil😌

Kısacası "tevratta kitabın korunacağı söyleniyor o yüzden tevrattan sonra kitap gelmemeli" şeklinde bir iddia zaten Hristiyanlık inancı ile ters düşer.

Ayrıca yine Tevrat ve İncil'de korunacağına dair ayet olsaydı bile bu ne bizi ne de sizi ilgilendirir.

Sizin tevrat ve İncil'den ayet getirip bir iddiada bulunması bir Müslümanın "bak Kur'an'da korunacağı yazıyor demek ki korunmuş" demesinden farksızdır.

Diğer iddian olan Allah neden 1400 yıl bekledi gibisinden olana. Gerçekten Agnostik misin? Agnostiklerin Tanrı hakkında daha çok bilgiye sahip olduklarını bu yüzden böyle vasıfların Tanrı'ya yüklenemeyeceğini iddia ederlerde. Neyse. Burada yaptığın ilk hata Sllah'ı zamana tâbi tutmandır. Allah beklemez, çünkü o zamandan münezzehtir. 1400 yılmış, 4500 yıkmış, 14 milyar yıkmış falan hepsi Allah için olup bitmiş bir şeydir. Çünkü o zamanın dışındadır, zamanı kontrol edendir. Bu bu kadar basit.

Diğer iddian olan şeye, neden hep Ortadoğu'ya indi iddiası. Komik ama hadi yinede cevaplayayım, Açıkçası bu soru çok anlamsız. Çünkü bu soru üzerinden hiç kime dinlerin uydurma olduğunu iddia edemez. Bugün semavi dinler Ortadoğu'ya değil de, başka bir yere inmiş olsaydı bu sefer de "neden burası değil?" diye ısrar edecektik.
r
neyse uzatmadan cevaba geçelim: Öncelikle Kuran'ın hiçbir ayetinde bütün peygamberlerin sadece bir bölgeye indiğine dair bir anlayış yoktur. Aksine, Kuran ayetlerine baktığınız zaman tüm kavimlere uyarıcı geldiğini ve uyarıcı gelmedikçe azap etmediğini ifade eder. Bkz:(İsra 15 / Nahl 36 / Şuarâ 208) Zaten çeşitli hadis kaynaklarına göre de 124.000 peygamber geldiği ifade edilir. Ya da örneğin ; İmam Rabbani de Hindistan'a bir çok peygamberin geldiğinden bahsetmiştir. Ayrıca bazı batıl dinlerin de hak dinlerin bozulması ile ortaya çıkması muhtemeldir. (Budizm, Hinduizm, Taoizm, Şintoizm) Veya Türklerdeki neredeyse tek tanrı inancına uyum sağlayacak olan Tengri ve Şaman adetlerinin gerçek bir peygamberin tebliğinden etkilendiğini ifade etmek saçma olmaz. Çünkü birbirinden farklı yerlerde ortaya çıkmış inançlarda benzer ritüellerin ve öğretilerin olması bizim ateistlerin iddia ettiği gibi "kopya" olduğuna değil; hepsinin aynı kaynaktan ortaya çıktığına delil olacaktır. Burada şöyle bir itiraz gelebilir: "Öyleyse kuranda neden bunlardan bahsedilmez" Öncelikle kuran Arap toplumuna hitap etmiştir ilk olarak. Yani siz bir konuyu anlatmak istediğiniz zaman, insanlara yakınında olan şeylerden örnek verirsiniz ki anlaşılır olsun. Bu da belagatın bir gereğidir zaten. Kuran o dönem ilk muhataplarına çoğu kişinin bildiği Musa veya İsa'dan bahsetmeyipte, Buda' dan bahsetse idi; hem anlaşılır ve hikmetsiz olacaktı hem de oradakiler "daha Musa'dan haberi yok Buda diye birinden bahsediyor." diye bir itirazla gelebilirlerdi. Buraya kadar olan kısımdan da anlayacağınız üzere Kuran da bütün uyarıcıların belli bir bölgeye geldiğine dair bir anlayış yoktur. Burada amacım totoloji yaparak "bakın tüm dinlerin Ortadoğu'ya inmediğin kanıtı bu ayet." demiyorum. Basit bir mantık var burada. İslam öğretisine göre bir soru sorarsanız, direkt olarak o öğretinin kaynağından cevap alırsınız. Bu soru da böylece Kuran: a karşı iddia edilemez ve Kuran bu yönden de kendi içersinde tutarlıdır. Peki şimdi sorunun kapsam alanını biraz daha daraltalım. " Neden büyük dinler Ortadoğu'ya indi?" Lafı hiç uzatmadan cevaba geçelim: Bilinen ilk semavi din Hz.Musa ile gelmiştir. İpüwer papirüsü Musa'ya çok benzeyen bir adamdan bahseder. Olaylar da hemen hemen Kuran'dakilerle aynıdır. O papirüs ise M. Ö. 1850-1600 yılları arasına aittir. Elimizde daha kesin bir bilgi olmadığı ve her kaynak ayrı bir şey söylediği için Hz Musa'nın yaşadığı yılları bu yıllar olarak referans alacağız. Öyle ise ilk semavi din bundan 3800 yıl önce Ortadoğu'ya inmiştir. Başlayalım o halde ; neden Ortadoğu'ya? Niye Amerika kıtasına değil? Veya Çin'e değil? Bu soruları anlamak için önce birkaç tane konuyu açıklığa kavuşturmalıyız. İnsanlar şu ya da bu şekilde bu dünyada varolmaya başladı. Yaklaşık olarak bundan 200-300 bin yıl önce Kuzey Afrika da bir yerlerde kendimizi bulduk. Yavaş yavaş dünyaya yayılmaya başladık. Tabii karnımızı doyurmamız ve yırtıcılardan korunmamız gerekiyor. İnsanlığın ilk yıllarında avcılık ve toplayıcılok söz konusuydu. Bu zamanla gelişip bir sonraki adıma yani tarım ve hayvancılığa ve yerleşik hayata geçmekle oldu. Ama dünyanın her yerinde aynı anda olmadı. İlk yerleşim yerlerinden olan Çatalhöyük Anadolu'da yani Ortadoğu'da görülmüştür. İlk tarım ve hayvancılıkta yine Ortadoğu' da, ilk ticaret ve eğitim de burada yapılmıştır. Yani Ortadoğu çoktan toplumlaşmıştı. Tabi bu sırada Amerika, Çin ve Avrupa gibi yerler hala avcılık ve toplayıcılok yapan vahşi, düzensiz ve toplumsız yerlerdi. Buraya kadar az çok aklınızda bir şeyler oluşmuştur. Bir noktaya daha değindikten sonra konuyu noktalayacağız. Peki Kutsal Kitapların Amacı Nedir? Kutsal kitaplar, içlerinde bulundurdukları kurallar ile toplumda düzeni ve adaleti sağlamaya çalışan, Allah tarafından vahyedilen kurallar bütünüdür. Siz eğer bir toplumu düzeltmek istiyorsanız önce ortada bir toplum olması lazım. Yani şimdik tutup da daha yerleşik hayata geçmemiş, avcılık-toplayıcılık yapan, toplumsal hiçbir düzenin bulunmadığı, insanların ahenkli bir şekilde yaşamadığı örneğin Rusya'ya kutsal kitap göndermek akıl karı değildir. Okuma yazma bilmeyen bir çocuğa okuması için bir kitap vermeye benzer bu. Öncelikle o çocuğa okumayı öğretecek olan bir öğretmen şart. Aynı şekilde peygamberler de insanları kutsal kitaplara hazırlar. Tevrat ve Zebur Dünya'ya gönderildiğinde dünya hala öyle bir yerdi. İncil geldiğinde ise Çin Ve Hindistan hariç, Akdeniz kıyıları dışında yine bir yer yoktu. Ayrıca hala dünyanın merkezi Ortadoğu; tüm ticaret yolları, tüm diplomasik hareketler, insanların büyük çoğunluğu, yerleşik hayat, tarım ve hayvancılık, eğitim öğretim gibi bir çok şeyin var olduğu merkezdi. Elbette kutsal bir kitap gelecekse oraya gelmeliydi. Şimdi Kuran' ı Amerika kıtasına göndermek ne kadar mantıklı? Amerika 1492'de keşfedildi. Yani Kuran, Amerika'da olsaydı daha 1492 yılında daha yeni insanlarla tanışacaktı. Siz tüm insanlığı etkilemek istiyorsanız tüm insanlığın merkezine bir kitap göndermelisiniz. Ve o merkez de elbette Ortadoğu'dur. Ayrıca tekrar söylüyorum : Ortadoğu değil de başka yere inmiş olsaydı yine aynı soru, o yer için sorulacaktı. Bu bahsettiğimiz sadece bizim görebildiğimiz hikmetler, bu işin farklı hikmetler de olabilir. Burada önemli olan nokta Kuran'ın uydurma olup olmadığını anlamaya çalışmak ve anlamadığımız kısımları inkara kalkışmamak. Ne yani? Ortadoğu'ya geldiğine anlam veremiyor oluşun uydurma olduğunu mu gösteriyor?
Bir harf bile eksik olmuyacak diyor sen diyorsunki.bu korunma anlamina gelmez.bak yine beni hakli cikardin.tesekkur ederim.cehaletin sayesinde.beni mutlu ediyorsun.
 

ignostik üye

Filozof
Uzaklaştırılmış
Katılım
1 Ocak 2021
Mesajlar
969
Tepkime puanı
131
Puanları
43
Yaş
57
Konum
Mars gezegeni.
Üniversite Bölümü
felsefe
Bir ayette diyorki.yahudileri ve
Tartışma usulüne çok ters birisi olduğunu ilk yazdığın cümlelerden anladım. Cevap yazmaya yeltenip belki tartışırım desem de içim el vermedi. Nasıl olurda "kimse bileğimi bükemedi büken olmayacakta" diyen birisinden tartışma usulüne uygun davransın? Her neyse, yazılarını okurken içim içimi yedi, yazmayacağım dedim ama yazmakta olmadı. Alıntı yaptığım yerdeki "binlerce kez" cevaplanmış iddianı(iddiaları) bir kere daha sade bir şekilde açıklayıp geri çekileceğim. Seninle polemiğe girmeyeceğim. Nitekim karşıdaki kişi açıklamadan "açıklarsa naparım, ya gerçekse rezil olurum" psikolojisinin verdiği tepki olsa gerek "açıklada gülelim" diyerek kendini yatıştırıyorsun.

Tevrat, İncil ve diğer Kutsal Kitaplar'da ki "son din" iddian (ya da neredeyse önüne gelen herkesin ortaya attığı iddia diyelim) ile başlayalım.

Size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa’dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacak(İncil-matta 5/18)

Ot kurur, çiçek solar, Ama Tanrımız’ın sözü sonsuza dek durur.” (Tevrat-yeşeya 40/8)

Doğru bilinen bir yanlışı düzeltelim. Tevrat ve incilde daha doğrusu iddia edilen kısımlarda "kitabın korunacağı" geçmez.

Kur'an ayetlerini çarpıttığın gibi aynı zamanda İncil ve tevrat ayetlerini de çarpıtıyorsun.

Öncelikle incilde geçen kutsal Yasa'dan kasıt İncil'in kendisi değil hatta İncil ile alakası bile yok.

Kutsal yasa; Tevratta Mısırdan Çıkış, Levililer ve Yasa’nın tekrarı kısımlarında geçen ve hz.Musa'ya verildiği iddia edilen kurallardır.

Yine her zamanki gibi cımbız kullanıp incildeki bu ayeti kırpmışsın, bi önceki ayete bakalım;

“Kutsal Yasa’yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim. (İncil-matta 5/17)

Bu konuşma İncil'e göre hz.İsa'ya ait. Ayete dikkat edin burdan kutsal yasa'nın hz.İsa'dan önce olduğu çok rahat anlaşılıyor. (Demek ki kutsal yasadan kasıt İncil değil)

Bu anlaşıldığına göre Tevrat ayetine geçelim;

Tevrattaki ayette de Tevrat sonsuza dek duracak demiyor, Tanrının sözü sonsuza dek duracak diyor.

Bu cümlede sorun yok hatta bunu ben de kullanabilirim. Evet Allahın sözü sonsuza dek devam edecek.

Yani hz.ibrahim, hz.Musa, hz.İdris, hz.İsa, hz.Muhammed ve diğer bütün peygamberler ile "tevhid inancı" kıyamete kadar sürecek!

Her dönemde Allah'ın ismi zikredilecek hatta sadece peygamberler değil bu zikrin sürmesinde bizim de katkımız var.

Ayrıca diyelim ki İncil ve Tevrat'ta korunacak denilseydi bile bu Allah'ın yeni bir kitap göndermeyeceği anlamına gelmez.

Hatta Hristiyanlıktaki inanç zaten bu şekilde. Çoğu kişi Hristiyanların sadece İncil'i kabul ettiğini sanıyor oysa Tevrat'a da iman ediyorlar

Hristiyanların iman ettikleri kitap "kitabı mukaddes"'tir. Bu da eski ahit ve yeni ahit diye iki kısımdan oluşur.

Eski ahit👉 tevrat, yeni ahit ise İncil'dir. Kiliselerde de okutulan hatırladığım kadarıyla bu ama kapıda hediye olarak verilen sadece İncil😌

Kısacası "tevratta kitabın korunacağı söyleniyor o yüzden tevrattan sonra kitap gelmemeli" şeklinde bir iddia zaten Hristiyanlık inancı ile ters düşer.

Ayrıca yine Tevrat ve İncil'de korunacağına dair ayet olsaydı bile bu ne bizi ne de sizi ilgilendirir.

Sizin tevrat ve İncil'den ayet getirip bir iddiada bulunması bir Müslümanın "bak Kur'an'da korunacağı yazıyor demek ki korunmuş" demesinden farksızdır.

Diğer iddian olan Allah neden 1400 yıl bekledi gibisinden olana. Gerçekten Agnostik misin? Agnostiklerin Tanrı hakkında daha çok bilgiye sahip olduklarını bu yüzden böyle vasıfların Tanrı'ya yüklenemeyeceğini iddia ederlerde. Neyse. Burada yaptığın ilk hata Sllah'ı zamana tâbi tutmandır. Allah beklemez, çünkü o zamandan münezzehtir. 1400 yılmış, 4500 yıkmış, 14 milyar yıkmış falan hepsi Allah için olup bitmiş bir şeydir. Çünkü o zamanın dışındadır, zamanı kontrol edendir. Bu bu kadar basit.

Diğer iddian olan şeye, neden hep Ortadoğu'ya indi iddiası. Komik ama hadi yinede cevaplayayım, Açıkçası bu soru çok anlamsız. Çünkü bu soru üzerinden hiç kime dinlerin uydurma olduğunu iddia edemez. Bugün semavi dinler Ortadoğu'ya değil de, başka bir yere inmiş olsaydı bu sefer de "neden burası değil?" diye ısrar edecektik.
r
neyse uzatmadan cevaba geçelim: Öncelikle Kuran'ın hiçbir ayetinde bütün peygamberlerin sadece bir bölgeye indiğine dair bir anlayış yoktur. Aksine, Kuran ayetlerine baktığınız zaman tüm kavimlere uyarıcı geldiğini ve uyarıcı gelmedikçe azap etmediğini ifade eder. Bkz:(İsra 15 / Nahl 36 / Şuarâ 208) Zaten çeşitli hadis kaynaklarına göre de 124.000 peygamber geldiği ifade edilir. Ya da örneğin ; İmam Rabbani de Hindistan'a bir çok peygamberin geldiğinden bahsetmiştir. Ayrıca bazı batıl dinlerin de hak dinlerin bozulması ile ortaya çıkması muhtemeldir. (Budizm, Hinduizm, Taoizm, Şintoizm) Veya Türklerdeki neredeyse tek tanrı inancına uyum sağlayacak olan Tengri ve Şaman adetlerinin gerçek bir peygamberin tebliğinden etkilendiğini ifade etmek saçma olmaz. Çünkü birbirinden farklı yerlerde ortaya çıkmış inançlarda benzer ritüellerin ve öğretilerin olması bizim ateistlerin iddia ettiği gibi "kopya" olduğuna değil; hepsinin aynı kaynaktan ortaya çıktığına delil olacaktır. Burada şöyle bir itiraz gelebilir: "Öyleyse kuranda neden bunlardan bahsedilmez" Öncelikle kuran Arap toplumuna hitap etmiştir ilk olarak. Yani siz bir konuyu anlatmak istediğiniz zaman, insanlara yakınında olan şeylerden örnek verirsiniz ki anlaşılır olsun. Bu da belagatın bir gereğidir zaten. Kuran o dönem ilk muhataplarına çoğu kişinin bildiği Musa veya İsa'dan bahsetmeyipte, Buda' dan bahsetse idi; hem anlaşılır ve hikmetsiz olacaktı hem de oradakiler "daha Musa'dan haberi yok Buda diye birinden bahsediyor." diye bir itirazla gelebilirlerdi. Buraya kadar olan kısımdan da anlayacağınız üzere Kuran da bütün uyarıcıların belli bir bölgeye geldiğine dair bir anlayış yoktur. Burada amacım totoloji yaparak "bakın tüm dinlerin Ortadoğu'ya inmediğin kanıtı bu ayet." demiyorum. Basit bir mantık var burada. İslam öğretisine göre bir soru sorarsanız, direkt olarak o öğretinin kaynağından cevap alırsınız. Bu soru da böylece Kuran: a karşı iddia edilemez ve Kuran bu yönden de kendi içersinde tutarlıdır. Peki şimdi sorunun kapsam alanını biraz daha daraltalım. " Neden büyük dinler Ortadoğu'ya indi?" Lafı hiç uzatmadan cevaba geçelim: Bilinen ilk semavi din Hz.Musa ile gelmiştir. İpüwer papirüsü Musa'ya çok benzeyen bir adamdan bahseder. Olaylar da hemen hemen Kuran'dakilerle aynıdır. O papirüs ise M. Ö. 1850-1600 yılları arasına aittir. Elimizde daha kesin bir bilgi olmadığı ve her kaynak ayrı bir şey söylediği için Hz Musa'nın yaşadığı yılları bu yıllar olarak referans alacağız. Öyle ise ilk semavi din bundan 3800 yıl önce Ortadoğu'ya inmiştir. Başlayalım o halde ; neden Ortadoğu'ya? Niye Amerika kıtasına değil? Veya Çin'e değil? Bu soruları anlamak için önce birkaç tane konuyu açıklığa kavuşturmalıyız. İnsanlar şu ya da bu şekilde bu dünyada varolmaya başladı. Yaklaşık olarak bundan 200-300 bin yıl önce Kuzey Afrika da bir yerlerde kendimizi bulduk. Yavaş yavaş dünyaya yayılmaya başladık. Tabii karnımızı doyurmamız ve yırtıcılardan korunmamız gerekiyor. İnsanlığın ilk yıllarında avcılık ve toplayıcılok söz konusuydu. Bu zamanla gelişip bir sonraki adıma yani tarım ve hayvancılığa ve yerleşik hayata geçmekle oldu. Ama dünyanın her yerinde aynı anda olmadı. İlk yerleşim yerlerinden olan Çatalhöyük Anadolu'da yani Ortadoğu'da görülmüştür. İlk tarım ve hayvancılıkta yine Ortadoğu' da, ilk ticaret ve eğitim de burada yapılmıştır. Yani Ortadoğu çoktan toplumlaşmıştı. Tabi bu sırada Amerika, Çin ve Avrupa gibi yerler hala avcılık ve toplayıcılok yapan vahşi, düzensiz ve toplumsız yerlerdi. Buraya kadar az çok aklınızda bir şeyler oluşmuştur. Bir noktaya daha değindikten sonra konuyu noktalayacağız. Peki Kutsal Kitapların Amacı Nedir? Kutsal kitaplar, içlerinde bulundurdukları kurallar ile toplumda düzeni ve adaleti sağlamaya çalışan, Allah tarafından vahyedilen kurallar bütünüdür. Siz eğer bir toplumu düzeltmek istiyorsanız önce ortada bir toplum olması lazım. Yani şimdik tutup da daha yerleşik hayata geçmemiş, avcılık-toplayıcılık yapan, toplumsal hiçbir düzenin bulunmadığı, insanların ahenkli bir şekilde yaşamadığı örneğin Rusya'ya kutsal kitap göndermek akıl karı değildir. Okuma yazma bilmeyen bir çocuğa okuması için bir kitap vermeye benzer bu. Öncelikle o çocuğa okumayı öğretecek olan bir öğretmen şart. Aynı şekilde peygamberler de insanları kutsal kitaplara hazırlar. Tevrat ve Zebur Dünya'ya gönderildiğinde dünya hala öyle bir yerdi. İncil geldiğinde ise Çin Ve Hindistan hariç, Akdeniz kıyıları dışında yine bir yer yoktu. Ayrıca hala dünyanın merkezi Ortadoğu; tüm ticaret yolları, tüm diplomasik hareketler, insanların büyük çoğunluğu, yerleşik hayat, tarım ve hayvancılık, eğitim öğretim gibi bir çok şeyin var olduğu merkezdi. Elbette kutsal bir kitap gelecekse oraya gelmeliydi. Şimdi Kuran' ı Amerika kıtasına göndermek ne kadar mantıklı? Amerika 1492'de keşfedildi. Yani Kuran, Amerika'da olsaydı daha 1492 yılında daha yeni insanlarla tanışacaktı. Siz tüm insanlığı etkilemek istiyorsanız tüm insanlığın merkezine bir kitap göndermelisiniz. Ve o merkez de elbette Ortadoğu'dur. Ayrıca tekrar söylüyorum : Ortadoğu değil de başka yere inmiş olsaydı yine aynı soru, o yer için sorulacaktı. Bu bahsettiğimiz sadece bizim görebildiğimiz hikmetler, bu işin farklı hikmetler de olabilir. Burada önemli olan nokta Kuran'ın uydurma olup olmadığını anlamaya çalışmak ve anlamadığımız kısımları inkara kalkışmamak. Ne yani? Ortadoğu'ya geldiğine anlam veremiyor oluşun uydurma olduğunu mu gösteriyor?
Bir ayette diyorki.yahudi ve hristiyanlanlari dost edinip o dinleri kabul ederseniz sizde kafir olup cehenneme.gidicek.sen doyorsunki.tum kitaplar allahındir.haklisin benimle tartisamazsin.sen 6236 ayeti ezberleme anliyarak oku.sonra cik karsima.hahaaa.
 

ignostik üye

Filozof
Uzaklaştırılmış
Katılım
1 Ocak 2021
Mesajlar
969
Tepkime puanı
131
Puanları
43
Yaş
57
Konum
Mars gezegeni.
Üniversite Bölümü
felsefe
Bir ayette diyorki.yahudileri ve
Tartışma usulüne çok ters birisi olduğunu ilk yazdığın cümlelerden anladım. Cevap yazmaya yeltenip belki tartışırım desem de içim el vermedi. Nasıl olurda "kimse bileğimi bükemedi büken olmayacakta" diyen birisinden tartışma usulüne uygun davransın? Her neyse, yazılarını okurken içim içimi yedi, yazmayacağım dedim ama yazmakta olmadı. Alıntı yaptığım yerdeki "binlerce kez" cevaplanmış iddianı(iddiaları) bir kere daha sade bir şekilde açıklayıp geri çekileceğim. Seninle polemiğe girmeyeceğim. Nitekim karşıdaki kişi açıklamadan "açıklarsa naparım, ya gerçekse rezil olurum" psikolojisinin verdiği tepki olsa gerek "açıklada gülelim" diyerek kendini yatıştırıyorsun.

Tevrat, İncil ve diğer Kutsal Kitaplar'da ki "son din" iddian (ya da neredeyse önüne gelen herkesin ortaya attığı iddia diyelim) ile başlayalım.

Size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa’dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacak(İncil-matta 5/18)

Ot kurur, çiçek solar, Ama Tanrımız’ın sözü sonsuza dek durur.” (Tevrat-yeşeya 40/8)

Doğru bilinen bir yanlışı düzeltelim. Tevrat ve incilde daha doğrusu iddia edilen kısımlarda "kitabın korunacağı" geçmez.

Kur'an ayetlerini çarpıttığın gibi aynı zamanda İncil ve tevrat ayetlerini de çarpıtıyorsun.

Öncelikle incilde geçen kutsal Yasa'dan kasıt İncil'in kendisi değil hatta İncil ile alakası bile yok.

Kutsal yasa; Tevratta Mısırdan Çıkış, Levililer ve Yasa’nın tekrarı kısımlarında geçen ve hz.Musa'ya verildiği iddia edilen kurallardır.

Yine her zamanki gibi cımbız kullanıp incildeki bu ayeti kırpmışsın, bi önceki ayete bakalım;

“Kutsal Yasa’yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim. (İncil-matta 5/17)

Bu konuşma İncil'e göre hz.İsa'ya ait. Ayete dikkat edin burdan kutsal yasa'nın hz.İsa'dan önce olduğu çok rahat anlaşılıyor. (Demek ki kutsal yasadan kasıt İncil değil)

Bu anlaşıldığına göre Tevrat ayetine geçelim;

Tevrattaki ayette de Tevrat sonsuza dek duracak demiyor, Tanrının sözü sonsuza dek duracak diyor.

Bu cümlede sorun yok hatta bunu ben de kullanabilirim. Evet Allahın sözü sonsuza dek devam edecek.

Yani hz.ibrahim, hz.Musa, hz.İdris, hz.İsa, hz.Muhammed ve diğer bütün peygamberler ile "tevhid inancı" kıyamete kadar sürecek!

Her dönemde Allah'ın ismi zikredilecek hatta sadece peygamberler değil bu zikrin sürmesinde bizim de katkımız var.

Ayrıca diyelim ki İncil ve Tevrat'ta korunacak denilseydi bile bu Allah'ın yeni bir kitap göndermeyeceği anlamına gelmez.

Hatta Hristiyanlıktaki inanç zaten bu şekilde. Çoğu kişi Hristiyanların sadece İncil'i kabul ettiğini sanıyor oysa Tevrat'a da iman ediyorlar

Hristiyanların iman ettikleri kitap "kitabı mukaddes"'tir. Bu da eski ahit ve yeni ahit diye iki kısımdan oluşur.

Eski ahit👉 tevrat, yeni ahit ise İncil'dir. Kiliselerde de okutulan hatırladığım kadarıyla bu ama kapıda hediye olarak verilen sadece İncil😌

Kısacası "tevratta kitabın korunacağı söyleniyor o yüzden tevrattan sonra kitap gelmemeli" şeklinde bir iddia zaten Hristiyanlık inancı ile ters düşer.

Ayrıca yine Tevrat ve İncil'de korunacağına dair ayet olsaydı bile bu ne bizi ne de sizi ilgilendirir.

Sizin tevrat ve İncil'den ayet getirip bir iddiada bulunması bir Müslümanın "bak Kur'an'da korunacağı yazıyor demek ki korunmuş" demesinden farksızdır.

Diğer iddian olan Allah neden 1400 yıl bekledi gibisinden olana. Gerçekten Agnostik misin? Agnostiklerin Tanrı hakkında daha çok bilgiye sahip olduklarını bu yüzden böyle vasıfların Tanrı'ya yüklenemeyeceğini iddia ederlerde. Neyse. Burada yaptığın ilk hata Sllah'ı zamana tâbi tutmandır. Allah beklemez, çünkü o zamandan münezzehtir. 1400 yılmış, 4500 yıkmış, 14 milyar yıkmış falan hepsi Allah için olup bitmiş bir şeydir. Çünkü o zamanın dışındadır, zamanı kontrol edendir. Bu bu kadar basit.

Diğer iddian olan şeye, neden hep Ortadoğu'ya indi iddiası. Komik ama hadi yinede cevaplayayım, Açıkçası bu soru çok anlamsız. Çünkü bu soru üzerinden hiç kime dinlerin uydurma olduğunu iddia edemez. Bugün semavi dinler Ortadoğu'ya değil de, başka bir yere inmiş olsaydı bu sefer de "neden burası değil?" diye ısrar edecektik.
r
neyse uzatmadan cevaba geçelim: Öncelikle Kuran'ın hiçbir ayetinde bütün peygamberlerin sadece bir bölgeye indiğine dair bir anlayış yoktur. Aksine, Kuran ayetlerine baktığınız zaman tüm kavimlere uyarıcı geldiğini ve uyarıcı gelmedikçe azap etmediğini ifade eder. Bkz:(İsra 15 / Nahl 36 / Şuarâ 208) Zaten çeşitli hadis kaynaklarına göre de 124.000 peygamber geldiği ifade edilir. Ya da örneğin ; İmam Rabbani de Hindistan'a bir çok peygamberin geldiğinden bahsetmiştir. Ayrıca bazı batıl dinlerin de hak dinlerin bozulması ile ortaya çıkması muhtemeldir. (Budizm, Hinduizm, Taoizm, Şintoizm) Veya Türklerdeki neredeyse tek tanrı inancına uyum sağlayacak olan Tengri ve Şaman adetlerinin gerçek bir peygamberin tebliğinden etkilendiğini ifade etmek saçma olmaz. Çünkü birbirinden farklı yerlerde ortaya çıkmış inançlarda benzer ritüellerin ve öğretilerin olması bizim ateistlerin iddia ettiği gibi "kopya" olduğuna değil; hepsinin aynı kaynaktan ortaya çıktığına delil olacaktır. Burada şöyle bir itiraz gelebilir: "Öyleyse kuranda neden bunlardan bahsedilmez" Öncelikle kuran Arap toplumuna hitap etmiştir ilk olarak. Yani siz bir konuyu anlatmak istediğiniz zaman, insanlara yakınında olan şeylerden örnek verirsiniz ki anlaşılır olsun. Bu da belagatın bir gereğidir zaten. Kuran o dönem ilk muhataplarına çoğu kişinin bildiği Musa veya İsa'dan bahsetmeyipte, Buda' dan bahsetse idi; hem anlaşılır ve hikmetsiz olacaktı hem de oradakiler "daha Musa'dan haberi yok Buda diye birinden bahsediyor." diye bir itirazla gelebilirlerdi. Buraya kadar olan kısımdan da anlayacağınız üzere Kuran da bütün uyarıcıların belli bir bölgeye geldiğine dair bir anlayış yoktur. Burada amacım totoloji yaparak "bakın tüm dinlerin Ortadoğu'ya inmediğin kanıtı bu ayet." demiyorum. Basit bir mantık var burada. İslam öğretisine göre bir soru sorarsanız, direkt olarak o öğretinin kaynağından cevap alırsınız. Bu soru da böylece Kuran: a karşı iddia edilemez ve Kuran bu yönden de kendi içersinde tutarlıdır. Peki şimdi sorunun kapsam alanını biraz daha daraltalım. " Neden büyük dinler Ortadoğu'ya indi?" Lafı hiç uzatmadan cevaba geçelim: Bilinen ilk semavi din Hz.Musa ile gelmiştir. İpüwer papirüsü Musa'ya çok benzeyen bir adamdan bahseder. Olaylar da hemen hemen Kuran'dakilerle aynıdır. O papirüs ise M. Ö. 1850-1600 yılları arasına aittir. Elimizde daha kesin bir bilgi olmadığı ve her kaynak ayrı bir şey söylediği için Hz Musa'nın yaşadığı yılları bu yıllar olarak referans alacağız. Öyle ise ilk semavi din bundan 3800 yıl önce Ortadoğu'ya inmiştir. Başlayalım o halde ; neden Ortadoğu'ya? Niye Amerika kıtasına değil? Veya Çin'e değil? Bu soruları anlamak için önce birkaç tane konuyu açıklığa kavuşturmalıyız. İnsanlar şu ya da bu şekilde bu dünyada varolmaya başladı. Yaklaşık olarak bundan 200-300 bin yıl önce Kuzey Afrika da bir yerlerde kendimizi bulduk. Yavaş yavaş dünyaya yayılmaya başladık. Tabii karnımızı doyurmamız ve yırtıcılardan korunmamız gerekiyor. İnsanlığın ilk yıllarında avcılık ve toplayıcılok söz konusuydu. Bu zamanla gelişip bir sonraki adıma yani tarım ve hayvancılığa ve yerleşik hayata geçmekle oldu. Ama dünyanın her yerinde aynı anda olmadı. İlk yerleşim yerlerinden olan Çatalhöyük Anadolu'da yani Ortadoğu'da görülmüştür. İlk tarım ve hayvancılıkta yine Ortadoğu' da, ilk ticaret ve eğitim de burada yapılmıştır. Yani Ortadoğu çoktan toplumlaşmıştı. Tabi bu sırada Amerika, Çin ve Avrupa gibi yerler hala avcılık ve toplayıcılok yapan vahşi, düzensiz ve toplumsız yerlerdi. Buraya kadar az çok aklınızda bir şeyler oluşmuştur. Bir noktaya daha değindikten sonra konuyu noktalayacağız. Peki Kutsal Kitapların Amacı Nedir? Kutsal kitaplar, içlerinde bulundurdukları kurallar ile toplumda düzeni ve adaleti sağlamaya çalışan, Allah tarafından vahyedilen kurallar bütünüdür. Siz eğer bir toplumu düzeltmek istiyorsanız önce ortada bir toplum olması lazım. Yani şimdik tutup da daha yerleşik hayata geçmemiş, avcılık-toplayıcılık yapan, toplumsal hiçbir düzenin bulunmadığı, insanların ahenkli bir şekilde yaşamadığı örneğin Rusya'ya kutsal kitap göndermek akıl karı değildir. Okuma yazma bilmeyen bir çocuğa okuması için bir kitap vermeye benzer bu. Öncelikle o çocuğa okumayı öğretecek olan bir öğretmen şart. Aynı şekilde peygamberler de insanları kutsal kitaplara hazırlar. Tevrat ve Zebur Dünya'ya gönderildiğinde dünya hala öyle bir yerdi. İncil geldiğinde ise Çin Ve Hindistan hariç, Akdeniz kıyıları dışında yine bir yer yoktu. Ayrıca hala dünyanın merkezi Ortadoğu; tüm ticaret yolları, tüm diplomasik hareketler, insanların büyük çoğunluğu, yerleşik hayat, tarım ve hayvancılık, eğitim öğretim gibi bir çok şeyin var olduğu merkezdi. Elbette kutsal bir kitap gelecekse oraya gelmeliydi. Şimdi Kuran' ı Amerika kıtasına göndermek ne kadar mantıklı? Amerika 1492'de keşfedildi. Yani Kuran, Amerika'da olsaydı daha 1492 yılında daha yeni insanlarla tanışacaktı. Siz tüm insanlığı etkilemek istiyorsanız tüm insanlığın merkezine bir kitap göndermelisiniz. Ve o merkez de elbette Ortadoğu'dur. Ayrıca tekrar söylüyorum : Ortadoğu değil de başka yere inmiş olsaydı yine aynı soru, o yer için sorulacaktı. Bu bahsettiğimiz sadece bizim görebildiğimiz hikmetler, bu işin farklı hikmetler de olabilir. Burada önemli olan nokta Kuran'ın uydurma olup olmadığını anlamaya çalışmak ve anlamadığımız kısımları inkara kalkışmamak. Ne yani? Ortadoğu'ya geldiğine anlam veremiyor oluşun uydurma olduğunu mu gösteriyor?
Bir ayette diyorki.yahudi ve hristiyanlanlari dost edinip o dinleri kabul ederseniz sizde kafir olup cehenneme.gidicek.sen doyorsunki.tum kitaplar allahındir.haklisin benimle tartisamazsin.sen 6236 ayeti ezberleme anliyarak oku.sonra cik karsima.hahaaa.
 

ignostik üye

Filozof
Uzaklaştırılmış
Katılım
1 Ocak 2021
Mesajlar
969
Tepkime puanı
131
Puanları
43
Yaş
57
Konum
Mars gezegeni.
Üniversite Bölümü
felsefe
C
Tartışma usulüne çok ters birisi olduğunu ilk yazdığın cümlelerden anladım. Cevap yazmaya yeltenip belki tartışırım desem de içim el vermedi. Nasıl olurda "kimse bileğimi bükemedi büken olmayacakta" diyen birisinden tartışma usulüne uygun davransın? Her neyse, yazılarını okurken içim içimi yedi, yazmayacağım dedim ama yazmakta olmadı. Alıntı yaptığım yerdeki "binlerce kez" cevaplanmış iddianı(iddiaları) bir kere daha sade bir şekilde açıklayıp geri çekileceğim. Seninle polemiğe girmeyeceğim. Nitekim karşıdaki kişi açıklamadan "açıklarsa naparım, ya gerçekse rezil olurum" psikolojisinin verdiği tepki olsa gerek "açıklada gülelim" diyerek kendini yatıştırıyorsun.

Tevrat, İncil ve diğer Kutsal Kitaplar'da ki "son din" iddian (ya da neredeyse önüne gelen herkesin ortaya attığı iddia diyelim) ile başlayalım.

Size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa’dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacak(İncil-matta 5/18)

Ot kurur, çiçek solar, Ama Tanrımız’ın sözü sonsuza dek durur.” (Tevrat-yeşeya 40/8)

Doğru bilinen bir yanlışı düzeltelim. Tevrat ve incilde daha doğrusu iddia edilen kısımlarda "kitabın korunacağı" geçmez.

Kur'an ayetlerini çarpıttığın gibi aynı zamanda İncil ve tevrat ayetlerini de çarpıtıyorsun.

Öncelikle incilde geçen kutsal Yasa'dan kasıt İncil'in kendisi değil hatta İncil ile alakası bile yok.

Kutsal yasa; Tevratta Mısırdan Çıkış, Levililer ve Yasa’nın tekrarı kısımlarında geçen ve hz.Musa'ya verildiği iddia edilen kurallardır.

Yine her zamanki gibi cımbız kullanıp incildeki bu ayeti kırpmışsın, bi önceki ayete bakalım;

“Kutsal Yasa’yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim. (İncil-matta 5/17)

Bu konuşma İncil'e göre hz.İsa'ya ait. Ayete dikkat edin burdan kutsal yasa'nın hz.İsa'dan önce olduğu çok rahat anlaşılıyor. (Demek ki kutsal yasadan kasıt İncil değil)

Bu anlaşıldığına göre Tevrat ayetine geçelim;

Tevrattaki ayette de Tevrat sonsuza dek duracak demiyor, Tanrının sözü sonsuza dek duracak diyor.

Bu cümlede sorun yok hatta bunu ben de kullanabilirim. Evet Allahın sözü sonsuza dek devam edecek.

Yani hz.ibrahim, hz.Musa, hz.İdris, hz.İsa, hz.Muhammed ve diğer bütün peygamberler ile "tevhid inancı" kıyamete kadar sürecek!

Her dönemde Allah'ın ismi zikredilecek hatta sadece peygamberler değil bu zikrin sürmesinde bizim de katkımız var.

Ayrıca diyelim ki İncil ve Tevrat'ta korunacak denilseydi bile bu Allah'ın yeni bir kitap göndermeyeceği anlamına gelmez.

Hatta Hristiyanlıktaki inanç zaten bu şekilde. Çoğu kişi Hristiyanların sadece İncil'i kabul ettiğini sanıyor oysa Tevrat'a da iman ediyorlar

Hristiyanların iman ettikleri kitap "kitabı mukaddes"'tir. Bu da eski ahit ve yeni ahit diye iki kısımdan oluşur.

Eski ahit👉 tevrat, yeni ahit ise İncil'dir. Kiliselerde de okutulan hatırladığım kadarıyla bu ama kapıda hediye olarak verilen sadece İncil😌

Kısacası "tevratta kitabın korunacağı söyleniyor o yüzden tevrattan sonra kitap gelmemeli" şeklinde bir iddia zaten Hristiyanlık inancı ile ters düşer.

Ayrıca yine Tevrat ve İncil'de korunacağına dair ayet olsaydı bile bu ne bizi ne de sizi ilgilendirir.

Sizin tevrat ve İncil'den ayet getirip bir iddiada bulunması bir Müslümanın "bak Kur'an'da korunacağı yazıyor demek ki korunmuş" demesinden farksızdır.

Diğer iddian olan Allah neden 1400 yıl bekledi gibisinden olana. Gerçekten Agnostik misin? Agnostiklerin Tanrı hakkında daha çok bilgiye sahip olduklarını bu yüzden böyle vasıfların Tanrı'ya yüklenemeyeceğini iddia ederlerde. Neyse. Burada yaptığın ilk hata Sllah'ı zamana tâbi tutmandır. Allah beklemez, çünkü o zamandan münezzehtir. 1400 yılmış, 4500 yıkmış, 14 milyar yıkmış falan hepsi Allah için olup bitmiş bir şeydir. Çünkü o zamanın dışındadır, zamanı kontrol edendir. Bu bu kadar basit.

Diğer iddian olan şeye, neden hep Ortadoğu'ya indi iddiası. Komik ama hadi yinede cevaplayayım, Açıkçası bu soru çok anlamsız. Çünkü bu soru üzerinden hiç kime dinlerin uydurma olduğunu iddia edemez. Bugün semavi dinler Ortadoğu'ya değil de, başka bir yere inmiş olsaydı bu sefer de "neden burası değil?" diye ısrar edecektik.
r
neyse uzatmadan cevaba geçelim: Öncelikle Kuran'ın hiçbir ayetinde bütün peygamberlerin sadece bir bölgeye indiğine dair bir anlayış yoktur. Aksine, Kuran ayetlerine baktığınız zaman tüm kavimlere uyarıcı geldiğini ve uyarıcı gelmedikçe azap etmediğini ifade eder. Bkz:(İsra 15 / Nahl 36 / Şuarâ 208) Zaten çeşitli hadis kaynaklarına göre de 124.000 peygamber geldiği ifade edilir. Ya da örneğin ; İmam Rabbani de Hindistan'a bir çok peygamberin geldiğinden bahsetmiştir. Ayrıca bazı batıl dinlerin de hak dinlerin bozulması ile ortaya çıkması muhtemeldir. (Budizm, Hinduizm, Taoizm, Şintoizm) Veya Türklerdeki neredeyse tek tanrı inancına uyum sağlayacak olan Tengri ve Şaman adetlerinin gerçek bir peygamberin tebliğinden etkilendiğini ifade etmek saçma olmaz. Çünkü birbirinden farklı yerlerde ortaya çıkmış inançlarda benzer ritüellerin ve öğretilerin olması bizim ateistlerin iddia ettiği gibi "kopya" olduğuna değil; hepsinin aynı kaynaktan ortaya çıktığına delil olacaktır. Burada şöyle bir itiraz gelebilir: "Öyleyse kuranda neden bunlardan bahsedilmez" Öncelikle kuran Arap toplumuna hitap etmiştir ilk olarak. Yani siz bir konuyu anlatmak istediğiniz zaman, insanlara yakınında olan şeylerden örnek verirsiniz ki anlaşılır olsun. Bu da belagatın bir gereğidir zaten. Kuran o dönem ilk muhataplarına çoğu kişinin bildiği Musa veya İsa'dan bahsetmeyipte, Buda' dan bahsetse idi; hem anlaşılır ve hikmetsiz olacaktı hem de oradakiler "daha Musa'dan haberi yok Buda diye birinden bahsediyor." diye bir itirazla gelebilirlerdi. Buraya kadar olan kısımdan da anlayacağınız üzere Kuran da bütün uyarıcıların belli bir bölgeye geldiğine dair bir anlayış yoktur. Burada amacım totoloji yaparak "bakın tüm dinlerin Ortadoğu'ya inmediğin kanıtı bu ayet." demiyorum. Basit bir mantık var burada. İslam öğretisine göre bir soru sorarsanız, direkt olarak o öğretinin kaynağından cevap alırsınız. Bu soru da böylece Kuran: a karşı iddia edilemez ve Kuran bu yönden de kendi içersinde tutarlıdır. Peki şimdi sorunun kapsam alanını biraz daha daraltalım. " Neden büyük dinler Ortadoğu'ya indi?" Lafı hiç uzatmadan cevaba geçelim: Bilinen ilk semavi din Hz.Musa ile gelmiştir. İpüwer papirüsü Musa'ya çok benzeyen bir adamdan bahseder. Olaylar da hemen hemen Kuran'dakilerle aynıdır. O papirüs ise M. Ö. 1850-1600 yılları arasına aittir. Elimizde daha kesin bir bilgi olmadığı ve her kaynak ayrı bir şey söylediği için Hz Musa'nın yaşadığı yılları bu yıllar olarak referans alacağız. Öyle ise ilk semavi din bundan 3800 yıl önce Ortadoğu'ya inmiştir. Başlayalım o halde ; neden Ortadoğu'ya? Niye Amerika kıtasına değil? Veya Çin'e değil? Bu soruları anlamak için önce birkaç tane konuyu açıklığa kavuşturmalıyız. İnsanlar şu ya da bu şekilde bu dünyada varolmaya başladı. Yaklaşık olarak bundan 200-300 bin yıl önce Kuzey Afrika da bir yerlerde kendimizi bulduk. Yavaş yavaş dünyaya yayılmaya başladık. Tabii karnımızı doyurmamız ve yırtıcılardan korunmamız gerekiyor. İnsanlığın ilk yıllarında avcılık ve toplayıcılok söz konusuydu. Bu zamanla gelişip bir sonraki adıma yani tarım ve hayvancılığa ve yerleşik hayata geçmekle oldu. Ama dünyanın her yerinde aynı anda olmadı. İlk yerleşim yerlerinden olan Çatalhöyük Anadolu'da yani Ortadoğu'da görülmüştür. İlk tarım ve hayvancılıkta yine Ortadoğu' da, ilk ticaret ve eğitim de burada yapılmıştır. Yani Ortadoğu çoktan toplumlaşmıştı. Tabi bu sırada Amerika, Çin ve Avrupa gibi yerler hala avcılık ve toplayıcılok yapan vahşi, düzensiz ve toplumsız yerlerdi. Buraya kadar az çok aklınızda bir şeyler oluşmuştur. Bir noktaya daha değindikten sonra konuyu noktalayacağız. Peki Kutsal Kitapların Amacı Nedir? Kutsal kitaplar, içlerinde bulundurdukları kurallar ile toplumda düzeni ve adaleti sağlamaya çalışan, Allah tarafından vahyedilen kurallar bütünüdür. Siz eğer bir toplumu düzeltmek istiyorsanız önce ortada bir toplum olması lazım. Yani şimdik tutup da daha yerleşik hayata geçmemiş, avcılık-toplayıcılık yapan, toplumsal hiçbir düzenin bulunmadığı, insanların ahenkli bir şekilde yaşamadığı örneğin Rusya'ya kutsal kitap göndermek akıl karı değildir. Okuma yazma bilmeyen bir çocuğa okuması için bir kitap vermeye benzer bu. Öncelikle o çocuğa okumayı öğretecek olan bir öğretmen şart. Aynı şekilde peygamberler de insanları kutsal kitaplara hazırlar. Tevrat ve Zebur Dünya'ya gönderildiğinde dünya hala öyle bir yerdi. İncil geldiğinde ise Çin Ve Hindistan hariç, Akdeniz kıyıları dışında yine bir yer yoktu. Ayrıca hala dünyanın merkezi Ortadoğu; tüm ticaret yolları, tüm diplomasik hareketler, insanların büyük çoğunluğu, yerleşik hayat, tarım ve hayvancılık, eğitim öğretim gibi bir çok şeyin var olduğu merkezdi. Elbette kutsal bir kitap gelecekse oraya gelmeliydi. Şimdi Kuran' ı Amerika kıtasına göndermek ne kadar mantıklı? Amerika 1492'de keşfedildi. Yani Kuran, Amerika'da olsaydı daha 1492 yılında daha yeni insanlarla tanışacaktı. Siz tüm insanlığı etkilemek istiyorsanız tüm insanlığın merkezine bir kitap göndermelisiniz. Ve o merkez de elbette Ortadoğu'dur. Ayrıca tekrar söylüyorum : Ortadoğu değil de başka yere inmiş olsaydı yine aynı soru, o yer için sorulacaktı. Bu bahsettiğimiz sadece bizim görebildiğimiz hikmetler, bu işin farklı hikmetler de olabilir. Burada önemli olan nokta Kuran'ın uydurma olup olmadığını anlamaya çalışmak ve anlamadığımız kısımları inkara kalkışmamak. Ne yani? Ortadoğu'ya geldiğine anlam veremiyor oluşun uydurma olduğunu mu gösteriyor?
Oyle uzunnn uzunyazmanin. bir anlami yo k.benim gibi nokta atisi yapmayi dene.
C_14 carbon testi.aramice yazilmis parsoment kuranin m.s.585 te yazildigini acikca ispatliyor(henuz daha cocuk muhammed)
Buna ne diceksin?muslumcuk.
 

ignostik üye

Filozof
Uzaklaştırılmış
Katılım
1 Ocak 2021
Mesajlar
969
Tepkime puanı
131
Puanları
43
Yaş
57
Konum
Mars gezegeni.
Üniversite Bölümü
felsefe
Hahaaaaaaa
"kusursuz agnostik" konuşmaya nikinden başlardım ama bu gün havamda değilim onun için sadece konu başlığına atıf yaparak yorumlarındaki kusuru deşifre edeceğim... "son din islam değil ispatladım" son din ilk din diye bir şey yok,zaman ve zemine göre ortaya konulmuş dini ritüel-metin vs var... Bunlarda tanrılı dinler tanrısız dinler olarak iki başlık altında toplanabilir... Tanrılı dinleri de kendi arasında sınıflayabiliriz ama senin konu başlığından gidersek konu İbrahimi dinler... Bu tabirde hatalı ama genel kabule göre konuşsak bile,yani ibrahimi/hanif-musevi-isevi-muhammedi öğretileri esas alarak konuşsak bile senin anlatımın boştur... Çünkü islam son din değildir,muhammed son peygamberdir ve başka din anlatıcısı gönderilmeyecektir... "Allah indinde din islamdır" der kuran ve ademden beri gelen din zaten islamdır... havamda olduğum bir günde agnostik lik ile ilgili bir kaç kelime ederim...
Hahaha afedersin ilk peygamberiniz adem kime peygamberlik yapmis?allahimiza. Mi?ilk insanya o bakimdan.iyiki varsiniz muslumcukler sizler olmasaniz ben nasil gulerim.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst