Sivil Diktatorluk Uzerine

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe'ye Giriş kategorisinde evrensel-insan tarafından oluşturulan Sivil Diktatorluk Uzerine başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,071 kez görüntülenmiş, 2 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe'ye Giriş
Konu Başlığı Sivil Diktatorluk Uzerine
Konbuyu başlatan evrensel-insan
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Sivil diktatorluk nedir?

Aslinda bu soruya baktigimizda, sanki baska bir diktatorluk cesidi varmis gibi algilanir.

Tarihe baktigimizda karanlik cagda tek bir dikta vardi, adi dini ve inancsal dikta idi. Ingiliz ic savasi ve fransa ihtilali bu dini diktatorluge bir cesit ayak direyerek ve adina "demokrasi" denilen siyasi diktatorlugu gundeme getirdi.

Bu diktatorluk sivil diktatorlugun egemen sinif ya da burjuvazi diktatorlugu olarak yansidi, daha sonra sosyalizm adi altindaki cikislarda diktatorluk sinif degistirme adina proleter diktatorluge donustu. Daha sonra dunya askeri temeldeki Stalin, Hitler, Mussolini diktatorluklerini yasadi.

Herseyden once diktatorluk nedir, diktatorluk belirli bir zihniyetin ideolojik, inancsal, etik ve metafizik temelindeki sadece o temelin ustunluigune yonelik yonlendirim ve yaptirimlaridir.

Turkiye ozelinde tarihe bakarsak, TC nin tarihi bugune kadar iki temelde diktatorluk yasamistir, bunlar milli ve dini diktatorluklerdir.

Milli diktatorlugun askeri diktatorluge donusmesi 1960 lar ile baslar. Iste bu askeri diktatorluk milli diktatorlugu 1980' lere kadar tasimis ve 1980'ler ile asker eliyle sivil diktatorlugun onu acilmistir.

Iste Turkiye 2000 lerle bu sivil diktatorlugun pencesi altina girmistir.

Toplum ve farkli halklarinin askeri diktatorlugun bilisselligine ermesi 2000 lerle iktidara tasinmis, ve toplum ve farkli halklari ise ancak 2010 lar ile birlikte ancak bu sivil diktatorlugun farkina varabilmistir.

Bugun toplum ve farkli halklari kitlesel cikislari ile sivil diktatorluge karsi cikmaktadirlar. Yalniz burada onemli bir nokta vardir, sivil diktatorluge karsi cikis milli temele dayanmaktadir.

Peki toplum ve farkli halklari ne istemektedir, yeni bir askeri-milli diktatorluk mu?

Burada bu istenenin askeri yonu olmayacagi belki tarihsel tecrubeden yani toplum ve halkin askeri diktatorluklere karsi cikmalarindan algilanabilir.

Peki toplum ve halklari milli diktatorluk mu istemektedir?

Burada yanitimizi verebilmek adina, su andaki sivil diktatorlugun ideolojik inancsal temeline bakmak ve bunun da dini bir diktatorluk oldugunu algilamak yeterlidir.

Peki toplum ve farkli halklari bu sivil-dini diktatorluge karsi cikarken, sivil-milli diktatorluk mu istemektedir?

Burada toplum ve farkli halklarinin ortak noktasi olan Ataturk'te birlesmelerinden ne vermek istedikleri onemlidir.

Toplum ve farkli halki 1980 sonrasi asker eliyle gelen sivil diktatorluge donmek istememektedir, peki 1960 eliyle gelen askeri diktatorluge donmek istemekte midir?

Iste bu sorularin cevabi diktatorluklerde degil, dini ve milli yonlendirim ve yaptirimlarin ideolojik inancsal ijtidar isteminde yatmaktadir, bir de halkin laiklik, demokrasi, cumhuriyet hak ve ozgurlukler, bagimsizlik v.s. den ne algiladigindan.

Sonucta diktatorluk sadece askeri sivil degil; ayni zamanda ideolojik inancsal ve etik temellidir.

Iste bu acidan bir diktatorlugun sivilligi ya da askerligi, milliligi yada diniligi burjuvaziligi ya da proleterligi v.s. kisaca toplum ve farkli halklarini ideolojik inancsal ve etik/metafizik olarak ayiran ve bunun tek biri temelinde ve onun ustunlugunde birlestiren olduktan sonra fark etmeyecektir.

Amac diktatorluge, kendi ideolojik inancsal ve yontemsel farkinin ustunlugu ile karsi cikmak degil; her turlu diktatorluge ve onun diger farklara ustunlugune karsi cikmaktir.

Yoksa toplum ve farkli halklari bir diktatorluge karsi cikip, baska bir diktatorlugu iktidar yapmak icin mucadele veriyorsa, diktatorluk acisindan degisen bir sey olmayacak, sadece dikta edenin diktatorlugunun mucadelesi iktidar olacaktir.

Amac ise her turlu diktatorluge insan haklari evrensel hukuk ve hak ve ozgurlukler olarak karsi cikmak, toplumu ve farkli halklarini birarada antiayrimci ve farklarin tanimsal, temsilsel esitligi temelinde karsi cikmaktir.

Var midir boyle bir karsi cikis, hic zannetmiyorum. Yalniz bunu zaman gosterecek umarim yanilirim ve toplum ve farkli halklari diktator demokrasiden kurtulur.

Millisiyle, dinisiyle, her turlu ideolojik inancsal farkiyla birlikte ve beraberce aralarinda fark ustunlugu ve ayrimciligi olmadan yasar ve iliski kurar.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
"Ileri" Diktatorluk

Once baslikta kullanilan kelimenin, kavram olarak anlam ve icerigini verelim.

Diktatorluk-Egemen ve mutlak siyasi bir gücün, bir veya birçok kişinin oluşturduğu bir yürütme organınca, denetimsiz olarak yürütüldüğü siyasi düzen:

Demekki bir siyasi duzenin diktatorluk olabilmesi icin, bir diktator/otokrat yani "tek adam" olmasi gerekiyor.

TC tarihine bakalim.

Bana herhangibir kimse, TC tarihinde herhangibir donem olarak yukaridaki tanima uymayan bir siyasi duzen donemi ornegi verebilir mi?

Eger "verebilir" denirse; bu acikca "benim savundugum diktatorluk en uygun, ya da olmasi gereken diktatorluktur" demis olur.

"Egemen ve mutlak"-TC tarihinde egemen ve mutlak olmayan bir donem var midir? Ya da koalisyonlari boyle mi algilamak gerekir.

Birincisi, tek partili bir siyasi sistemin olmasi zaten egemen ve mutlakliktir. Yani; 1923-1950 donemi.

Demekki ilk diktatorluk donemi, TEK PARTILI DONEMDIR. Yani CHP donemi.

1950-1960 bu 10 senede olan nedir? Diktatorlugu "yikma" savasimidir, yoksa "yeni bir diktatorluk kurma" savasimidir. Zaten CHP'den farkli olan bir parti iktidara gelmis ise, zaten toplum ya CHP'nin diktatorlugunu begenmemis, ya da sirf bir yenilik adina DP'yi secmistir.

1960 yili zaten ilk egemenlik ve mutlaklik kurma adina gelen ilk "kaybedildigi dusunulen" olan diktatorlugun geri getirilme darbesidir.

71 ve 80 darbeleri de hakeza.

Kisaca TC tarihi ilk basta turklestirme siyasetinin egemen ve mutlakliginin diktatorlugu altinda iken; 50-60 arasi bunun kurtculuge ve sunnilige kaydirilma cabasini yasamistir.

Zaten 80 den sonra bu sunni/kurtculuk politikasi iyice gun yuzune cikmis ve turklestirme politikasi geride kalmaya baslamistir.

Demekki ulke ve toplumu bugun de dahil; iki turlu egemen ve mutlakligin pencesinden kurtulamamistir. Turklestirme ve buna karsilik sunnilik/kurtculuk ittifaki. Zaten ilk turklestirme doneminde kullanilan politik nefret ve kin propagandasi "yunan/rum" olmustur.

Peki diktatorluklerin bu sekilde seyri yaninda, diktatorlugun "ilerisi" nedir?

Burada once sunu ortaya koymak lazim. Yukaridaki tanimdan da anlasilacagi uzre;"denetimsiz olarak yurutme" kismi yer almaktadir. Yani kuvvetler ayrimi olan yurutmenin yaninda yasama ve yargi.

Son zamanlara kadar, yargi konusundaki "bagimsiz degil" algisi aslinda; turklestirme doneminde yargiyi bu politikaya alet edenlerin, bugun kendilerine karsi olana soyledigidir. Cunku bugunku yargi turklestirmeye degil; sunnilige ve kurtluge hizmet etmektedir.

Iste diktatorlugun gorunur sekilde ya da politik bir amac olarak tek bir kisiye yone sese yonelmis hali o diktatorlugun "ileriligini" gosterir. Yani "Taraf olmayan bertaraf olur"

Iste bu anlamda, TC tarihindeki her turlu diktatorlukten en ilerisini ustelik dile getirerek uygulayan AKP iktidari olmustur.

O yuzden hic kimse "demokrasi" masali ile kendisini avutmadan once, demokrasinin bir diktatorluk olmadigini algilasin. Cunku algilayamazsa, DEMOKRASI DIYE YUTTURULAN DIKTATORLUK, "ILERI" DEMOKRASI OLLARAK "ILERI" DIKTATORLUGE DONUSUR.

Bunun ulke ve toplum olarak ta uygulanabilirliginin nedeni birey olamamak ve suru psikolojisinin ve korku felsefesinin Osmanli varisi topluma cok iyi uyarlanabilir olmasidir.

O yuzden bugun kendilerince demokrasi savasimi verenler; aslinda kendi ideolojik inancsal diktatorluklerinin savasini verip vermediklerini bir dusunsunler.

Sonucta kim kime bir diktatorluk yasatirsa, tarih bunun tersini de gosterir ve diktatorlugu yasayan ve yasatan el degistirir.

Iste buradaki okunan masal DIKTATORLUGU YASATANIN KENDISINI DEMOKRAT OLARAK VE YAPTIGININ DEMOKRASI OLDUGUNA INANARAK uyguladigi kandirmacadir.

Sunni/kurtculuk nasil bir diktatorlukse, turklestirme de ayni bir diktatorluktur. Cunku bu toplum ve farkli halklari her ikisini de istememekte; sadece insan haklari evrensel hukuk temelinde hak ve ozgurlukleri ile birlikte yasamak istemektedir.

Maalesef henuz toplumun ve farkli halklarinin bu istedigi TC kuruldugundan bugune kadar yerine getirilmemistir.

Bu gidisle ne zaman yerine getirilecegi de mechuldur. Cunku ufukta boyle ne bir orgut ne bir parti ne bir hareket ne bir egitim ne bir yetistirim ne bir zihniyet ne de bir ufuk henuz yoktur.

Uzucu olan da bunun bilinc ve farkinda olanlarin ve bu hak ve ozgurlugunu alamayanlarin bu yasatildigi durumdur.

Yalniz ben 70 milyonluk toplumda bu duzeydeki beyinlerin elin parmaklarini gececek kadar bir sayida bile oldugunu dusunmuyorum.
 

UpBot

Kahin
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2021
Mesajlar
1,017
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Güzel paylaşımlardan birisi daha. Çok teşekkürler
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst