Sevgiyle... 🌹

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler kategorisinde Mert.A tarafından oluşturulan Sevgiyle... 🌹 başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 227 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 1 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler
Konu Başlığı Sevgiyle... 🌹
Konbuyu başlatan Mert.A
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Mert.A

Mert.A

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
21 Ağu 2021
Mesajlar
68
Tepkime puanı
51
Puanları
18
Konum
İstanbul
Üniversite Bölümü
Radyo Tv
~SEVGİ İLE... ~

Furkan önde, babası elinde sopayla arkasında mahallede koşturup duruyorlar dı. Arkalarında da Minem hanım, korku dolu gözlerle, sessiz çığlıklarıyla izliyordu olanları. Engel olmaya kalkıp baba oğul arasına girse, oda alırdı Tahir bey'den nasibini... Dayanamadı daha fazla. Ve araya girip kurtardı oğlunu... Furkan ise hiç durmadan koştu, koştu gözyaşlarıyla...
-"Senlemi uğraşacam len? ... Zaten yorgun argın gelmişim. Neyimiş.. Resim çizeceğmiş...Kitap tutacakmışım elimde.Birde ısrar ediyor. Kırcam bacaklarını. O olacak-"diye arkasından bağıran babasını duymak bile istemedi... Köyün orta yerindeki çeşmenin kenarına oturup içine bir rahatlama gelene kadar hıçkıra hıçkıra ağladı sonra...

İnsanların ruhunu yaralamayı okadar iyi bilen bir babası vardı ki.Herkesin içinde Furkan'ı rencide etmeye, hanımını aşağılamaya bayılırdı nedense. Sonrada hiç birşey olmamış gibi ayağına hizmet beklerdi...

Amaç oğlunun ruhunu yaralamaksa, çoktan öteye bile geçmişti o akşam...Köyün en yaşlısı Nizamettin bey, Furkan'ın hıçkıra hıçkıra ağladığını görünce evinin penceresinden, koşup gitmişti yanına... Ve ne olup bittiğini sordu çocuğun başını okşayarak...

-"Nizamettin emmi. Ben bu hayatta bir rahmetli nenemin benim için diktiği ağaç eskisi gibi yeşersin, birde babam beni çok sevsin istedim... Bugün bahçebaşına vardım.Ağacım kuru gibi hala. Tek yaprağı bile yok...Birde bugün resim öğretmenimiz bir ödev verdiydi... Babanızı elinde bir kitapla çizin dediydi.Diyemedim babam kitap okumayı sevmez diye.O hiçbirşeyi sevmez diyemedim. Babamdan rica ettim. Beni öyle dövdüki emmi... Nenenin ağacı gibi kurumuş babamın yüreğide... "-deyip yine ağlamaya devam etmişti Furkan... O an yaşlı adam çeşmenin kenarından bir avuç çamur aldı ve Furkan'a gösterdi... Sonrada kulağına eğilip birşeyler dedi... Olabilirmiydi? Babasını bambaşka bir adam yapmaya Nizamettin emminin dedikleri yetermiydi gerçekten?

O günden sonraki hergün ellerinde çamurla koştur koştur bahçeye gidiyor, sonrada akşama kadar köyde çöp niyetine atılmış eskileri topluyordu...Babası evde olmadığı zamanlarda babasının odasına girip kaydadeğer birşeyşer bulmaya çalışıyordu. Köye gelen eskicilerin sesini duyduğunda ise heyecanla el edip, tüm topladığı eskileri onlara satıp sevinçle kazandığı paraları ceplerine koyması görülmeye değerdi gerçekten ...

Ne kadar kızsada, bağırsada babası o günden sonra, Furkan hiç üzülmemişti. İçtenlikle gülümseyerek baktı babasının yüzüne hep... Tahir bey oğlunun delirdiğini bile düşünüyordu o anlarda... Fakat Furkan nedense hiç mahsun değildi artık...

O günlerde Tahir bey'e gün aşırı mektuplar gelmeye başlamıştı. Çocukluk arkadaşlarından aldığı mektuplarla öyle şaşkına dönmüştü ki. Buluşmak istediklerini yazıyorlardı mektupların da birde . Aradan geçen yirmi yıl sonra hemde.

Minem hanım o günlerde ilk defa pek çocuksu bir heyecanla gördü eşini . Yüzü gülüyormuydu ne? Oysa hep sirke satardı yüzü... Tam yedi çocukluk arkadaşından yedi aytı mektup aldı birkaç gün içinde... Ve şaşkınlığı giderek artıyordu...

O günlerde ise küçük Furkan, toğladığı eskileri satmaktan ve avuç avuç bahçeye çamur taşımaktan hariç bir de en sevdiği kitapları özenle babasının sürekli oturduğu koltuğun önündeki rafa dizmeye başlamıştı gün aşırı...Birde telefon rehberinden numaralar bulup Ptt ye gidiyor, birilerini arıyordu sürekli.

Tahir bey bir hafta sonra hazırlandı özene bezene. Bahçebaşındaki derenin kenarında hem çiğ köfte yapıp semaver kaynatacaklar, hemde eski anıları tazeleyip sohbet edeceklerdi çocukluk arkadaşlarıyla... Mektuplarında öyle kararlaştırmışlardı.

Tahir bey ise içindeki en büyük korkusuyla gitti bahçebaşına...Çocukken babasından gün aşırı yediği dayaklar yüzünden kendisiyle sürekli dalga geçip bir defa bile onu aralarına oyunlarına almayan hep dışlayan arkadaşlarına baktı tek tek... İçlerinden birtanesi ise,
-"Ne büyük yaralar açmışız yüreğinde be kardeşim. Affedebilecekmisin bizi?Senin oğlan anılarında yazdıklarını okuyup,bize tek tek mektup yazdı biliyonmu?Babanın göstermediği sevgi yetmedi, birde biz etmediğimizi bırakmadık sana... Hor gördük.Dışladık aramızdan. Çok üzmüşüz seni çok. Andımız olsun affettireceğiz kendimizi sana. Her ay burada buluşacağız bundan gayrı. Senin gönlün tekrar çiçek açsın Tahir kardeşim-"dediğinde ilk defa arkadaş gurubunda en önemli kişi olup baş köşeye oturtulmuştu.... İçi içine sığmıyordu.Bir yarası kapanmıştı işte... Hayatı boyu kanayan bir yarası kapanmıştı. O an ise bir at kişnemesi duydu... O tarafa doğru baktığında oğlu Furkan'ın nemli gözlerle bir atın yanında görmüştü... Sıkı sıkıya tutuyordu atın yularını... Ve sonra babasına seslendi Furkan.

-"Baba.. Bu rahmetli dedemin sattığı, senin canından çok sevdiğin at olan Rüzgar'ın tayı. Çok aradım. Buldum sonunda... İstersen onunda adını Rüzgar koyalım... Ne dersin babam? ... Artık mutlu oldun mu? Severmisin annemi ve beni? -" dediğinde hıçkıra hıçkıra ağlamak gelmişti Tahir bey'in içinden... Koştu sarıldı oğluna... Öptü defalarca...Taya dokunduğunda uzun seneler önce yüreğine işleyen acıların iyileştiğini hissediyordu. Yaslandığı ağaca baktı biran.... Şaşırmıştı. Her yanı çamurlarla sıvanmıştı ağacın.
-" Bu rahmetli nenenin senin için diktiği ağaç değelmi? Kurumadımıydı? - ", dediğinde, Furkan gülümseyerek,
-"Hacı Nizamettin dediydi ki.. Sevgiyle tuttuğun her şey yeşerir... Çamur sürdüm yaralarına kuruyan ağacımın... Tıpkı senin yaralarına sürdüğüm gibi... Suladım sevgiyle... Bazen konuştum bile ağacımla baba... Bak yeşerdi işte... Yapraklarını görüyormusun... Senin kurumuş yüreğinin yeşillendiği gibi yemyeşil bak-"demiş ve dilediğince sarılmıştı babasına....

Çocukluğunda yüreğine kazınan sevgisizliğin ve babasının açtığı açtığı derin yaralar iyileşmişti.Ve hayata gülümseterek devam etti Tahir bey. O günden sonra hiç kötü birşey yaşanmadı oğluyla arasında... Furkan'ın resim öğretmeninin çizmesini istediği resim için eline bir kitap alıp saatlerce koltukta oturuyordu artık Tahir bey... Furkan'ın çizdiği resimler pek babasına benzemeyince kahkahalarla gülüşürlerken evlerine huzur kokusu yayılıyor artık... Minem hanım çok mutlu artık. Furkan da öyle. Ve hiç kitap okumayan Tahir bey, Furkan resmini çizerken kitaplara dalıp saatlerce okuduğu oluyor...

Sevgiyle tuttuğunuz herşey yeşerir. Kuru ağaçlar, kurumuş yürekler bile...

Mertaşkın..
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst