- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 23 Ara 2012
- Mesajlar
- 4,763
- Tepkime puanı
- 319
- Puanları
- 83
Savaş sırasında Naziler tarafından tutuklanan ve çeşitli psikolojik işkenceler gördüğü bir hücreye kapatılan Dr. B. günün birinde sorgu odasındaki askıda bir kaputun cebinde küçük bir kitap bulur, bir satranç kitabı. Hiç bilmediği bu oyunla ilgili kitabı çalmayı başarır ve mutlak bir yalnızlığa mahkum edilerek hiçliğin eşiğine itildiği odasında zihnini oyalayacak bir şey bulduğuna inanır, ancak tecritte ne satranç taşları ne de bir satranç tahtası olduğu için oyunun inceliklerini öğrenirken dahilik ile deliliğin sınırlarında gezer. Suçsuzluğu ispatlanıp salıverildiğinde bir gemi yolculuğunda dünya satranç şampiyonu ile iki yolcunun oyununda kendini bir anda taktik veren ses olarak bulur, sonra da kendisine birebir bir maç teklif edildiğinde artık geri dönüşü olmayan bir yola girmiştir.
*********
Gece yarısı New York’dan Buenos Aires’e hareket edecek olan büyük yolcu gemisinde son saatin her zamanki telaşı ve hareketliliği hüküm sürüyordu. Karadan gelen konuklar arkadaşlarına eşlik etmek için itişip, kalkışıyor, yampiri kasketleriyle telgrafçı oğlanlar isimleri bağırarak yolcu salonlarında koşturuyor, yerde bavullar ve çiçekler sürükleniyor, orkestra olan bitene hiç aldırmadan güverte şovu için çalarken çocuklar merak içinde merdivenleri bir iniyor bir çıkıyorlardı. Bu şamatanın biraz uzağında kalan üst güvertede bir tanıdıkla konuştuğum esnada yanı başımızda iki veya üç kere keskin flaşlar patladı – görünüşe bakılırsa muhabirler, yola çıkmadan hemen önce ünlü birisiyle çarçabuk röpartaj yapıp onun fotoğraflarını çekmişlerdi. Arkadaşım o yöne bakıp, gülümsedi. Nadide bir kuş buldular gemide, Czentovic.” Bense bu malumattan pek bir şey anlamadığımı belli eden bir yüz takındığım için açıklayıcı bir ekleme yaptı arkadaşım: “Mirko Czentovic, dünya satranç şampiyonu. Doğudan batıya bütün Amerika’yı turnuva oyunlarıyla köşe bucak kat etti, şimdi de yeni galibiyetler için Arjantin’e gidiyor.”
*********
Gece yarısı New York’dan Buenos Aires’e hareket edecek olan büyük yolcu gemisinde son saatin her zamanki telaşı ve hareketliliği hüküm sürüyordu. Karadan gelen konuklar arkadaşlarına eşlik etmek için itişip, kalkışıyor, yampiri kasketleriyle telgrafçı oğlanlar isimleri bağırarak yolcu salonlarında koşturuyor, yerde bavullar ve çiçekler sürükleniyor, orkestra olan bitene hiç aldırmadan güverte şovu için çalarken çocuklar merak içinde merdivenleri bir iniyor bir çıkıyorlardı. Bu şamatanın biraz uzağında kalan üst güvertede bir tanıdıkla konuştuğum esnada yanı başımızda iki veya üç kere keskin flaşlar patladı – görünüşe bakılırsa muhabirler, yola çıkmadan hemen önce ünlü birisiyle çarçabuk röpartaj yapıp onun fotoğraflarını çekmişlerdi. Arkadaşım o yöne bakıp, gülümsedi. Nadide bir kuş buldular gemide, Czentovic.” Bense bu malumattan pek bir şey anlamadığımı belli eden bir yüz takındığım için açıklayıcı bir ekleme yaptı arkadaşım: “Mirko Czentovic, dünya satranç şampiyonu. Doğudan batıya bütün Amerika’yı turnuva oyunlarıyla köşe bucak kat etti, şimdi de yeni galibiyetler için Arjantin’e gidiyor.”