Ruh ve Beden Arasında Bir Köprü Epifiz

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Psikoloji kategorisinde seyrialemir tarafından oluşturulan Ruh ve Beden Arasında Bir Köprü Epifiz başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,305 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Psikoloji
Konu Başlığı Ruh ve Beden Arasında Bir Köprü Epifiz
Konbuyu başlatan seyrialemir
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan seyrialemir

seyrialemir

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
29 Eyl 2013
Mesajlar
258
Tepkime puanı
1
Puanları
0
[h=3]GÜNEŞ PATLAMALARI VE EPİFİZ BEZİ[/h][h=2] [/h]
Pineal-270x200.jpg

1998′de New Scientist’te yayınlanan bir çalışmaya göre, Güneş patlamaları ve insan biyolojik etkileri arasında direkt bir bağlantı var.
Güneşten gelen yüklü parçacıkları insana aktarılmasını kolaylaştıran iletken, Dünyanın iklimine yön veren aynı iletkendir – manyetik alan. Hayvanlar ve insanlar onları çevreleyen manyetik bir alana sahipler – Dünyayı koruyucu olarak çevreleyen manyetik alan gibi.
1948′ten 1997′ye kadar, Rusya’daki Kuzey Endüstriyel Ekoloji Problemleri Enstitüsü geomanyetik aktivitenin bu yılların her birinde üç mevsimsel zirve gösterdiğini buldu (Mart’tan Mayıs’a, Temmuzda ve Ekimde). Her zirve Kirovsk şehrinde endişe, depresyon, bipolar hastalığı ve intihar vakalarında artışa karşılık geldi.
Güneşten gelen elektromanyetik aktivite elektronik cihazlarımızı ve insan elektromanyetik alanını etkiliyor. Güneşten gelen elektromanyetik yükler ile fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak değişiyoruz, bedenimiz uykulu hissedebilir, ama aynı zamanda epeyce enerjilenir.
CME’lerin (koronal kütlesel püskürmeler) etkileri tipik olarak kısa ömürlüdür ve başağrısını, kalp çarpıntılarını, ruh hali değişkenliklerini ve genel olarak keyifsiz hissetmeyi kapsar. kaotik veya karışık düşünceler ve kararsız, dengesiz davranışlar da artar. Güneş fırtınaları duygularımızı tahrik edebilir ve duygularımızın hem iyi tarafını hem de kötü tarafını maksimuma çıkartabilir – buradaki nokta bunun farkında olmaktır.
Beynimizdeki epifiz bezi de elektromanyetik aktiviteden etkilenir, elektromanyetik aktivite epifiz bezinin aşırı melatonin üretmesine neden olur, melatonin uykuya neden olabilen bir hormondur, ama ayrıca bazı insanlarda ters yan etkiler olduğu da bilinmektedir.
Epifiz bezimiz güneş fırtınaları – elektromanyetik aktivite – sırasında aşırı melatonin üretir. Melatoninin bir çok biyolojik etkileri melatonin alıcılarının aktivasyonuyla üretilirken, diğerleri yayılmacı ve güçlü bir antioksidan rolünden dolayıdır, nükleer ve mitokondrial DNA’nın korunmasında özel rol oynarlar.
Epifiz bezine ayrıca üçüncü göz adı verilir ve üçüncü göz içsel göz olarak bilinir. İçsel alemlere ve yüksek bilinç alemlerine götüren kapı olarak bilinir. Üçüncü göz çoğu zaman vizyonlar, duru görü, önsezi ve beden dışı deneyimler ile ilişkilendirilir.
Çoğunuzun bildiği nedenlerle insanlar epifiz bezlerinin kireçlenmesine eğilimlidir.
Florür (Çeşme suyu, diş macunu, işlenmiş gıdalarda bulunur) epifiz bezinin kireçlenmesine neden olan şeylerden sadece biridir. Florür manyetik olarak epifiz bezine çekilir, burada bedende başka herhangi bir yerden daha fazla kalsiyum fosfat kristalleri oluşturur.
Üçüncü göz aktif, canlı ve kuvvetli olmalı… kireçlenmenin giderilmesi işlemi bazen baş ağrılarını ve uykulu olmayı kapsar. Güneş patlamalarında da aynı etkiler olur.
Epifiz Bezinin Kireçlenmesi Nasıl Giderilir?
Epifiz bezi tüm sinir sisteminizin en önemli parçası olabilir. Esasen ruhsal bir antendir, üçüncü gözün fiziksel karşılığıdır. Fiziksel bedende iken yüksek bilinç seviyelerine erişmek için önemlidir.
Kireçlenme
Maalesef çoğu insanın epifiz bezi ağır şekilde kireçlenmiştir. Öyle ki MRI sırasında kalsiyum yığını şeklinde görünürler.
Kireçlenme nedir, buna neden olan nedir?
Kireçlenme bedenin çeşitli bölümlerinde kalsiyum fosfat kristallerinin oluşmasıdır. Başlıca nanobakterilerin neden olduğu doğal bir süreçtir. Nanobakteriler kendilerini bağışıklık sisteminizden korumak için kendilerinin etrafında kalsiyum fosfat kabuklar oluşturan minik mikroorganizmalardır. En son araştırmalardan, bunun çoğu hastalığın nedeni olabileceği görünüyor. Artrit, felç, kanser, bel ağrısı.
Korkunç standart amerikan diyeti nedeniyle çoğu insan bu organizmalara öncesinden çok daha fazla maruz kalıyor, sadece bunlarla değil başka araçlarla da kireçlenme oluyor.
Kireçlenmenin başlıca nedenleri:
Florür (Manyetik olarak epifiz bezine çekilir, burada kalsiyum fosfat kristalleri oluşturur).
Kalsiyum destekleri (Kireçlenmenin en büyük nedeni, aslında işe yaramazlar.)
Klor ve bromür gibi halojenürler (Florür ile benzer etkiye sahipler)
Gıdalardaki kalsiyum (neredeyse tüm işlenmiş gıdalar kalsiyum içerir. Çoğu destekleyiciler de kalsiyum içerir)
Çeşme suyu (Çeşme suyu kireçlenme yapıcı maddelerle doludur.)
Kahve içmek.
Kireçlenmeyi Gidermek
Kireçlenmeyi gidermek için bazı yöntemler:
Mavi Tırpana Balığı Yağı
MSM; metilsülfonilmetan (Rahat edebileceğiniz bir dozla başlayın ve günde 7000 – 10,000 mg a kadar artırın. Genel toksin giderme, ayrıca saç, deri, tırnak, kemik oluşumu için çok güçlü).
Sitrik asit (Limon işe yarıyor. Sadece sitrik asit de alabilirsiniz)
Sarımsak (Günde yarım diş alın, rendeleyip elma sirkesi veya taze limon suyuna koyarsanız kokusu gider.)
Elma sirkesi (Malik asit içerir.)
Güneşe bakmak (Güneş doğarken ilk 14 dakika ve batarken son 15 dakika güneşe bakın)
Thoh’u seslendirin (Toooo okunur, üç kez seslendirin, 24 saat bekleyin, tekrar üç kez seslendirin, yine 24 saat bekleyip tekrarlayın. Bu çok güçlüdür).

Birçok insan farkında olmasa da, epifiz ve hipofiz bezleri psişik gelişimimizin hayati parçalarıdır. Epifiz ve hipofiz bezleri ayrıca endokrin sistemi, genel sağlığımız, ve bedensel iyi halimiz için yaşamsal roller oynarlar. Bu bezler tarafından kan dolaşımına doğrudan salınan hormonlar; büyüme, gelişme ve günlük fiziksel aktiviteyi her yönüyle yönetirler. Endokrin bezlerinin herhangi birinde oluşan fonksiyon bozukluğu ciddi fiziksel sonuçlar yaratabilir. Fiziksel işlev bozukluğu, birazdan değineceğimiz çakralar ve lenf nodlarının enerji ağı içine yerleşmiş çöküş halinin bir sonucudur. Bu durum, psişik ve sezgisel yeteneklerin ciddi şekilde tıkanmasına, kişinin kendini bağlanamamış ya da ‘perdenin’ yanlış tarafında hissetmesine sebep olur.
EVRENSEL ENERJİ EPİFİZ VE HİPOFİZ BEZLERİNİ NASIL UYARABİLİR
Spritüel şifa veya evrensel enerji şifalandırması farklı kültürlerde binlerce yıldır uygulanan kadim bir sanattır. Evrendeki her şey enerjiden meydana geldiği için, şifa enerjisinin çok derin ve büyük bir etkisi olabilir. Kendimize enerjinin içimizden akabileceği bir enstrüman veya kanal olma izni verdiğimizde, şifa enerjisine kanallık etme hali oluşur. Bu enerji, hastalığın asıl/köken sebebi olan stres ve uzun zamandır sürdürüle gelmiş duygusal travmaları açığa çıkarıp serbest bırakma yoluyla fiziksel hastalıkları iyileştirebilir.
Bunu yaparak, epifiz ve hipofiz fonksiyonlarını düzene sokabiliriz. Modern biyoloji bilimi bu durumu endokrin bezlerinin (kanalsız bezlerin) salgılarının kan dolaşımına doğrudan ve aniden karışması sonucu oluşan kimyasal bir değişim olarak açıklar. Kendi üzerinizde düzenli şifa çalışmaları yapmanızın veya bir başkasından şifa almanızın çok önemli olmasının bir gerekçesi de budur.

[ Sol üstten saat yönünde: İnsan Beyni, Serebral Korteks (bilinç ve hafıza), Hipofiz Bezi, Epifiz Bezi, Beyin Sapı, Omurilik, Serebellum (kas koordinasyonu) ]
Epifiz ve hipofiz bezleri gelişmelerini tamamlamış ve uyarılmış olduklarında, titreşimleri birbirine kaynaşır ve Üçüncü Göz’ü harekete geçirirler (aktive ederler). Üçüncü Göz bir kez açıldığında daha yüksek bilgiye kişisel erişim sağlarız. Açılmış olan Üçüncü Göz’e, diğer adlandırmaların yanı sıra, ‘Ruhun Gözü’ de denir.
Çakralar Yaşam Gücü enerjisini fiziksel bedene dağıtırlarken enerjiyi bir seviyeden başka bir seviyeye ileterek işlev görürler. Her bir çakra aynı zamanda bir ana bezle ilişkilidir. İlk çakra (kök çakra) böbreküstü bezleriyle ilişkilidir. İkinci çakra kadınlarda yumurtalıklarla erkeklerde prostat beziyle ilişkilidir. Üçüncü çakra pankreasla ilişkilidir. Dördüncü çakra timüs beziyle ilişkilidir. Beşinci çakra tiroid ve paratiroid bezleriyle ilişkilidir. Altıncı çakra sıklıkla hipofiz beziyle ve yedinci çakra da epifiz beziyle ilişkilendirilir.
Fiziksel düzeyde, yedinci çakra serebral korteksin ve genel sinir sistemi işleyişinin aktivitesine bağlıdır. Buna ek olarak, epifiz bezinin/yedinci çakranın düzgün aktivasyonu beynin sağ ve sol yarımkürelerinin senkronizasyonunu etkiler. Bu senkronizasyona ulaşmak, ‘yürürken meditatif halde’ olmayı hedefleyen herkesin nihai amacıdır. Bu çakranın tamamen uyandırılması için, önce bedenin, zihnin ve ruhun dengelenmiş olması gerekir. DNA aktivasyonu, bu bölgede tam bir iletişim sağlanmasına olanak verecek şekilde, sağ ve sol beynin diyalog kurmasını, kısaca bir uyanışı, meydana getirebilir. Altıncı çakradan sıklıkla ‘Üçüncü Göz’ olarak bahsedilir. Epifiz bezi/yedinci çakra aktive edildiğinde, altıncı çakra epifiz ve hipofiz bezleri arasında bir bağlantı işlevi görür.
EPİFİZ BEZİ
Epifiz bezi kozalak şeklinde, yaklaşık bir bezelye büyüklüğünde, beynin merkezinde küçük bir oyuğun içindedir. Burun kökünün hemen hemen arkasında duran hipofiz bezinin gerisinde ve yukarısındadır. Epifiz bezi beynin üçüncü karıncığına bitişiktir. Gözün retinasındakine benzer bir pigment ve ‘beyin kum parçacıkları’ denen bir yığın içerir.
Bu bezin ışığa hassasiyetimizi düzenlediği, cinsel doğamız üzerinde belirgin etkileri olduğu ve beynin gelişimiyle ilişkisi olduğu öne sürülmüştür. Bu olguların ve varsayımların ötesinde araştırmacılar dürüst olarak bu konuda bir şey bilmediklerini ve yapılan deneylerin çok az bilgi verdiğini söylemişlerdir.
En eski insanda epifiz bezinin, fiziksel görme, spritüel ve psişik görüşün gerçekleştiği harici bir organ olduğuna inanılıyordu. Ama insanın izlediği evrimsel süreç içinde, zaman geçtikçe şu anda var olan iki gözümüz ortaya çıktı ve epifiz bezi ya da üçüncü göz kafatasının içine doğru ilerlemeye başladı. En sonunda da kemik ve saç tarafından üstü kapandı. Böylece fiziksel görme organı olarak işlevini yitirdi ama spritüel görüş ve içgörü organı olarak işlevini sürdürmeyi, şimdide dahi, hiç bırakmadı. Kişi bir şey sezdiğinde, epifiz bezi hafifçe titreşir. Bezin bedende bir çok önemli hormonsal işlevi vardır. Yaşlanma süreciyle ilişkisini bilim adamları henüz yeni keşfetmişlerdir. Epifiz bezi, hipofiz bezi gibi, endokrin işlevlerini düzenler. Bedenin çeşitli bezleriyle etkileşimi sonucu epifiz bezi dejeneratif hastalıklar ve yaşlanmada rol oynar. Epifiz bezi engelleyici mekanizmaları yoluyla diğer bezlerin salgı işlevlerini düzenler. Bu önemli bez; kan basıncı, beden ısısı, büyüme motor işlevi, üreme sistemi ve uyku alışkanlıklarını düzenler. Eskiden tam gelişmemiş, insan fizyolojinde bir rol oynamayan bir organ olarak görülürdü. Bugün biliniyor ki epifiz bezi kısmen de olsa şu bedensel fonksiyonları kontrol eder: kalsiyumun tüm hücrelerden içeri ve dışarı giriş çıkışı, karbonhidrat metabolizması, katakolamin üretimi, hücresel üretim, kolajen sentezi, DNA sentezi, enzim aktivitesi, lenfosit üretimi.
Evrensel enerjinin ve jeomanyetik alanların önemli yapısal unsurlarından biri olan ve güneş ışığı tarafından çalışması düzenlenen epifiz bezi; bedensel döngüler, metabolizma davranışının kontrolü ve fizyolojik işlevler konularında tamamlayıcı bir rol oynar. Hipofiz beziyle yakın bir ilişkisi vardır, ayrıca beden stres ve tehdit altındayken böbreküstü bezlerini de doğrudan etkiler. Bu önemli bez, dolaşım ve kalp-damar hastalığını etkileyen prostaglandinin salgılanmasında uyarıcı etki yapar. Beden ısısının düzenlenmesinde de rolü vardır.
FİZİKSEL OLMAYAN EPİFİZ İŞLEVLERİ
Yakın zamana kadar epifiz bezinin fizyolojik işlevi bilinmese de, mistik gelenekler ve ezoterik okullar beynin ortasında yer alan bu alanı fiziksel ve ruhsal dünyaların bağlantı noktası olarak kabul etmişlerdir. İnsan kullanımına açık olan en güçlü ve yüksek eterik enerjinin kaynağı olarak görülen epifiz bezi, doğa üstü güçlerin uyumlanmasında her zaman önemli olmuştur. Psişik yeteneklerin gelişimi bu daha yüksek algı organıyla yakından ilişkilendirilmiştir.
Birçok kitap kadim dönem filozoflarının epifiz bezinden Ruh’un makamı diye bahsettiğini yazar. Dekart’ın şu sözü sıkça alıntı yapılır: “İnsanda, ruh ve beden birbirine tek bir noktada dokunur; kafadaki epifiz bezinde.”
Filozoflar ve spritüel üstadlar bu gizemli bezin gerçek işlevi konusunda uzun zamandan beri kafa yormuşlardır. Antik Yunan’da epifiz bezinin Düşünce Diyarına olan bağlantımız olduğuna inanılmıştır. Epifiz bezi uyandığında, kişi beyin kökünde bir baskı hisseder. Bu baskı genelde daha yüksek titreşimlere bağlanılırken deneyimlenir. Kafa bölgesinde bir yaralanma da Üçüncü Göz’ü – Epifiz bezini aktive edebilir.
Aktive olduğunda epifiz bezi daha yüksekteki düzlemlerle kurulan iletişim hattına dönüşür. Taç çakranın vorteksi epifiz bezine dokunana kadar içeri ilerler. Epifiz bezi uyku halinden kaldırıldığında, bilinç duygusal bir halden aydınlanmış bir farkındalığa doğru yükselir.
HİPOFİZ BEZİ
Hipofiz bezi yaklaşık bir bezelye büyüklüğündedir ve yeri iki gözümüzün arasına gelen noktada, alnımızın ortasının arkasındadır. Bu sebeple, altıncı çakraya sıklıkla Alın Çakrası denir. Hipofiz bezi yönetici bez olarak bilinir çünkü ön ve arka lobundan diğer tüm bezlere mesajlar göndererek ana kontrol merkezi gibi hareket eder. Hipofiz bezi, diğer bezlerin ve organların uygun şekilde büyümesini harekete geçirir; cinsel gelişimi düzenler.
Hipofiz bezi, ‘Zihnin Makamı’ olarak adlandırılır. Öndeki lop şiir ve müzik gibi duygularla ilgili düşünceleri düzenlerken, arka lop kalıplaşmış düşünce ve entelektüel kavramların düzenlenmesiyle ilgilidir. Diğer taraftan, epifiz bezi ‘aydınlanmanın, sezginin ve kozmik bilincin makamı’ olarak bilinir. Sezgi mantık karşısında neyse, epifiz bezi de hipofiz bezi için odur. Evrensel şifa enerjisinin akışına izin verip epifiz ve hipofiz bezlerine ulaşmasını sağlayarak, endokrin bezlerini mümkün olduğunca sık uyarmalıyız.
InnerSpeak™ Güçlendirme çalışmasıyla bilincinizi bir seviye daha yukarı çekeceksiniz. Epifiz aktivasyonu yoluyla da günlük yaşamınızda bu iletişimi uygulama şeklinizde önemli bir fark göreceksiniz. Kendinizi daha çok bağlantıda hissedeceksiniz, fiziksel ve zihinsel sınırlanmışlıklarınızın daha çok farkında olup farkında olduğunuz bu hali düzeltmeye veya iyileştirmeye destek veren ‘biliş halini’ kendiniz için mükemmeli yaratırken kullanacaksınız. InnerSpeak™ yöntemiyle kendi ‘içinizi’ daha iyi duyabilme ve gereken şifayı gerçekleştirme kabiliyetiniz de açığa çıkacak.
Diğer kişilerin ‘içini’ duyma yeteneğinizin de ne kadar geliştiğini fark edeceksiniz. Hipofiz beziniz, artık daha büyük ve gelişmiş bir titreşimle çalışıyor. Bu titreşim seviyesi sezginiz ve kozmik bilinçle birleştiğinde InnerSpeak™ ve kullandığınız diğer yöntemler yoluyla kendinize daha büyük şifalar vermenizi kolaylaştıracak. Bu iç sesi günlük yaşamınızın içinde de dinleyin. Bunu yapmak ‘kası’ güçlendirir, daha üst seviyede bir spritüel insan olma yolundaki taahhüdünüzü pekiştirir. Bir zamanlar duymuş olduğunuz, ‘sadece onların (diğerlerinin) bu bilgiye ve şifa yeteneğine erişimleri olabilir’ diyen eski sese aldırış etmeyin.

Hayriye Vural
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst