Ruh Ve Ahlak

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Ahlak Felsefesi (Etik) kategorisinde phi tarafından oluşturulan Ruh Ve Ahlak başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 683 kez görüntülenmiş, 7 yorum ve 2 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Ahlak Felsefesi (Etik)
Konu Başlığı Ruh Ve Ahlak
Konbuyu başlatan phi
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Prens Ernak

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Platon’un ahlak öğretisi de (etik) işte bu üç bölümden ibaret ruhla birebir ilintilidir. Çünkü ruhun her üç bölümü ya da her bir yanı bir şekilde idare edilmek zorundadır ve mükemmel işlemesini mümkün kılacak bir niteliğe, yani erdeme veya kuvvete ihtiyacı vardır. (Buna ruhsal yetkinlik de diyebiliriz; Lat. virtus; Yun. arete).

Ruhun iştahlarla ilgili bölümünün; yani ruhun tutku, istek ve arzularla dolu yanının (eros; epithymia) ölçülülüğe (sophrosyne) ihtiyacı vardır.

Heyecanlarla ilgili canlı, kıpır kıpır bölümü (thymos) cesaret ya da yiğitliğe (andreia) ihtiyaç duyar.

Akli yan ise ruhun tanrısal bölümü veya ruhun ölümsüz bölümüdür (logos; nous) ve bilgelik ve sağduyu ile (phronesis) donanımlı olmak durumundadır.

Ama Platon’da dördüncü bir erdem ya da kuvvet daha vardır ki, o da adalettir (dikaiosyne); çünkü ruhu oluşturan bölümler bir birliğin öğeleridir, dolayısıyla birbirleriyle bağlantı içindedir. Bu bölümler arasında kurulabilecek adil bir ilişki, ruhun en önemli erdemidir. Bu dört kuvvet, sonradan Hıristiyan öğretisine sağduyu, adalet, cesaret (yiğitlik) ve ölçülülük olarak miras kalacaktır.1

Platon’un ahlakı en yüksek iyiye ulaşma çabası üzerine şekillenmiştir. Çünkü en yüksek iyi mutluluğun (eudaimonia) kendisidir ve insanın tüm yaşam çabası mutlu olmaya yöneliktir. İnsanın mutlu olmasının anlamı, zihinsel istek ve eğilimlerinin tam olarak karşılanması, yani zihinsel doygunluğudur. Aslında bu anlamdaki bir doygunluk tüm Yunan ahlak anlayışının özüdür. Platon da bu gelenek içinde yetişmiş bir filozof olarak her şeyden önce insanı en yüce iyiye götürecek olan, yani insanın ruhunu doygunluğa ulaştırıp ona mutluluğu tattıracak olan yolları araştırmıştır. Tıpkı Sokrates gibi o da insanın tüm davranışlarını bu mutlu sona ulaşmayı hedefleyecek şekilde ayarlamak gerektiğinin üzerinde durmuştur. Ona göre “mutluluk,” yani “iyi olma hâli” herkesin isteyeceği bir şeydir; bu anlamda insanın yaşamdaki en anlamlı çabasıdır. Ama bu çabalamada en önemli konu, iyinin nerede bulunacağını görmektir.

Platon için iyinin, idealar dünyasının en üst katmanında yer aldığını belirttik. O zaman bu en üst katmana ulaşmak için her şeyden önce insanın kendi içine çekilmesi, ruhuna bakması ve daha önce temaşa ettiği iyiyi orada görüp tanıması gerekir. Bu tefekkürün (meditatio) ta kendisidir. Böyle bir tefekkürse ancak madde âleminden kopmakla mümkün olabilir. Öte yandan insanı bu çabaya teşvik edici olansa maddi âlemde, yani duyular âleminde gördüğü güzelliklerdir. Çünkü insan bu güzellikleri görmeli ki ruhu onların ardındaki güzellik kavramına (kalon) ulaşmak için kıpırdanmaya başlayabilsin. O hâlde Platon için en yüksek iyiye ulaşmada madde âleminden ayrılmak ne kadar önemliyse, bu âlemdeki güzellikleri seyretmiş olmak da o kadar önemlidir. Ne var ki maddi âlemde, idealar dünyasında olmayan eksiklikler ya da kötülükler de mevcuttur. Kötülük, iyi’nin karşıtı olarak salt madde âleminde her zaman bulunan bir durumdur ve insan istese de istemese de madde âleminde hüküm süren kötülüğü tümüyle ortadan kaldıramaz. Oysa idealar âleminde kötülüğün bir ideası yoktur, çünkü o âlemde eksiklik diye bir şey söz konusu değildir. Öyleyse insan elinden geldiğince erdemini (arete) ve sağduyusunu (phronesis) devreye sokarak yaşadığı dünyada iyiyi kötüden ayırt etmesini bilmeli ve her türlü kötülükten uzak durmayı başarmalıdır.
 

bilgisezgi

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
26 Ocak 2022
Mesajlar
98
Tepkime puanı
43
Puanları
18
Konum
Türkiye
Öyleyse insan elinden geldiğince erdemini (arete) ve sağduyusunu (phronesis) devreye sokarak yaşadığı dünyada iyiyi kötüden ayırt etmesini bilmeli ve her türlü kötülükten uzak durmayı başarmalıdır.

Aslında her şey yazının bu son cümlesinde yatıyor.
Her insanda kendine göre erdem ve sağduyu var, ancak sorun şu ki, kendi erdeminin ve sağduyunun ne olduğunu anlamak için uzun uğraşlar ve süreç gerekiyor.
Bir başka sorun da iyi ile kötüyü ayırt etmek işin sadece bir parçası, daha önemlisi ise kötülük kişinin kendi karekterine göre iyilik anlayışıysa ne olacak. Çünkü örneğin, miyonlarca insanı öldürüp tanrı adına yaptığını düşünerek iyilik yaptığına inananlar var. Bu felsefelik bir iş gibi görünse de aslında insanlardaki sonsuz farklılığa bir örnek olduğundan çözümsüz gibi görünüyor.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Platon'u az önce okudum ve şunu düşündüm. Platon felsefe (filozofi) yapmayı/üretmeyi deneyeceğine bir aktarıcı derleyici olarak kalsaydı yeterli ve daha iyiymiş.

Palton ve Aristo'yu bilmiyorum yanlış mı düşünüyorum ve ele alıyorum ama düşünür olarak dğeilde kendinden önceki ya da kendi zamanında ki düşünürler/filozoflae için bir aktarıcı derleyici 'yazıcı' ya da 'öğrenci' gibi ele alıyorum. Diğerleri düşündüler konuştulae onlar yazdılar, aktardılar gibi...

Bunun dışında emin değilim ama sanırım Diyojen'in onun için söylemiş olmalı

Bu adam ne zamandır felsefe yapıyor daha başı belaya girmedi, kimseyle kapışmadı/çatışmadı, iktidara el attığını görmedik. Öyleyse niye felefe yapıyor öğreniyor? gibi bir laf olmalı
 
T

TENTEN

Ziyaretçi
İdealar dünyasını Platon boşlukta varsaymadı.
Demiurgos adlı tanrının zihnine bağladı.
Materyalist felsefeciler platonun idealizmini çarpıtarak idealar dünyasını boşlukta yeralıyormus gibi gösteriyorlar.
Boşluk bilgi taşıyamacağı içinde İdealizm boş bir felsefe haline getirilmiş oluyor.
 
T

TENTEN

Ziyaretçi
Birde ateistler eski yunan materyalistlerini ateist kabul ederler ama onlar maddi yapıya sahip tanrılara inanıyorlardı. :)
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
İdealar dünyasını Platon boşlukta varsaymadı.
Demiurgos adlı tanrının zihnine bağladı.
Materyalist felsefeciler platonun idealizmini çarpıtarak idealar dünyasını boşlukta yeralıyormus gibi gösteriyorlar.
Boşluk bilgi taşıyamacağı içinde İdealizm boş bir felsefe haline getirilmiş oluyor.

İdealizm materyalizm kavgası daha derin. Kavganın özünde tanr ıvar.

Yani materyalistlere göre idealizm her türlü kavgaya, kavrama özellikle tanrı ve boş huralafelerin konuşulmasına gçeit aralar. Geçit araladığı için tartışılammalıdır.

Yan ideliazmin mantıklı manıkdıış olması önemli dğeil önemli olan tanrıyı savuşturmadır ya da tanrıın görüşülmesine geçit vememedir.. İkincisi serbst alanda üç beş güze lşey olsa da onu konuşmaya kapı açma aralıkrtan diğer yüz safsatayıı sızdıracaktır yan o onlanda kavram belirlemek konuşmak zordur elle tutulanı tartışalım önceleyelim der

Yani bir mateyaliste göre idealer evreni diye bir şey olabilse olası olsa bile onu konuşma tartışamay alma tanrıın aradan sıvışacağı bir boşluğu boş bırakır ve neyle nasıl tarışacaktın
Yani anladığın biçimiyle ölçme dışı

Demon ve demiurgoıs ve demiurge kavramları

O dönem için kabaca çok tanrılılık ya da bir baştanrıya bağlı ya da onun dışında alt-farklı tanrılar betimlemesi var...

Demon kavramı hala varlığını sürdürür.
Gizem gruplarında demon daveti, demon anlaşması, demon işbirliği gibi kavramlar vardır.


vikipedi

Gnostisizm'deki temel kavramlardan biri Demiurgos'tur.

(ingizlice vikipediden)

Platonik , Neopisagorcu , Orta Platoncu ve Yeni Platoncu felsefe okullarında , demiurgos ( / d ɛ m i ɜːr dʒ / ) fiziksel evreni biçimlendirmek ve sürdürmekten sorumlu zanaatkar benzeri bir figürdür . Gnostikler demiurge terimini benimsediler . Bir modacı olmasına rağmen, demiurgos, monoteist inanıştaki Yaratıcı figürü ile mutlaka aynı olmak zorunda değildir.mantıklı, çünkü hem yaratıcının kendisi hem de yaratıcının evreni şekillendirdiği malzeme, başka bir şeyin sonuçları olarak kabul edilir. Sisteme bağlı olarak, ya yaratılmamış ve ebedi ya da başka bir varlığın ürünü olarak kabul edilebilirler.
 

Prens Ernak

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
13 Ocak 2015
Mesajlar
1,330
Tepkime puanı
258
Puanları
83
Yaş
35
Konum
Ankara
Üniversite Bölümü
Tarih Öğretmenliği
Ünvan
Dr.
Birde ateistler eski yunan materyalistlerini ateist kabul ederler ama onlar maddi yapıya sahip tanrılara inanıyorlardı. :)
ateist değil deist onlar, o maddi yapıya sahip Tanrılar gökteydi diye biliyorum eski Yunan'da.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst