Psikolojinin tarihsel gelişim süreci ve felsefe bağlantısı

Yunanca bir kelime olan Psikoloji; Davranışları ve davranışların kökeninde yatan zihinsel işleyişi, bilişsel ve duygusal süreçleri inceleyen bilim dalıdır.

Psikolojinin insanla birlikte ortaya çıktığı söylenebilir. Düşünmeye başlayan, kendisini sorgulayan,başkalarıyla kurduu ilişkiyi sınayan ,çevreye yönelik bakışını geliştirmeye çalışan zekasına işlerlik kazandıran, dili kullanmayı öğrenen insan, daha ilk çağlarda , farkında olmadan psikolojiyle ilgilenmekteydi.

Ancak psikolojinin bilimsel yapıdan yoksun olduğu ilk ve ortaçağda , psikolojik rahatsızlıklar doğaüstü güçlere ve kötü ruhlara bağlanıyordu.

Psikoloji öncelikle, filozofların dünyaya sordukları sorularla, felsefenin işleyişi içinde anlam kazandı. Daha sonra, felsefeden bağımsızlığını kazanarak, bugün geçerliliği olan kuramsal ve deneysel yaklaşımlarıyla, sosyal bilimler arasındaki modern kimliğine büründü.

Sokrates, yunanistan' daki Delfi Tapınağına yolu düşenlerin, Apollon Sunağının üzerinde yazan "Kendini bil!" öğüdü yoluyla, sorunlarına çözüm geliştirebileceklerini düşünüyordu. Kendini bilme mefhumunun modern psikolojideki yeri de tartışılmazdır.

Aristoteles ise, kimilerinin özgür kalabilmesi için, kimilerinin köle olması gerektiğini söyleyerek, sosyal psikolojide iz bırakmıştır.

Descartes'in " Düşünüyorum öyleyse varım " deyişi; tutkuyu tanımlama biçimi, biçimi çocukluğunda keşfettiği cinsellik yıllar sonra Freud'un öğretilerinde yerini buldu.

Bu ve benzeri örneklerle felsefenin zengin mirasını üstlenen psikoloji, ancak 19. yy. sonlarında, bağımsız bir sosyal bilime dönüşmüştür. Zamanla psikoloji labaratuvarları, enstitüler, araştırma merkezleri kurulmuş, üniversitelerde kuramsal ve deneysel açıdan psikolojinin geçmişi ve geleceği tartışılmaya başlanmıştır.

Yaşadığımız coğrafyada tarihsel açıdan psikolojiye baktığımızda, Orta Asya Türklerinin İslamiyetten önce Şamanizm yoluyla ruhsal rahatsızlıkların tedavisine yöneldikleri gözlemlenmiştir.

Avrupa'da psikolojik rahatsızlığı olan hastaların, ruhlarına şeytan girdiği inancıyla, ağır işkencelere maruz kaldıkları dönemlerde, Osmanlı İmparatorluğu'nda hastane ortamında tedavi söz konusuydu. 1488 de Sultan 2. Bayezit'in Edirne'de yaptırdığı külliyenin hastane bölümünde ruh ve sinir hastalıkları müzikle tedavi ediliyordu. Kalp atışlarının hızına göre, sıkıntılarını azaltacak ezgiler seçiliyordu.

Evrensel bir bilim olarak duruşunu sağlamlaştırmaya çalışan psikolojinin bir ülkedeki gelişimi sorgulanırken, dünyada var olan yaklaşımların o ülkenin kültürüne uyarlanabilmesine, bireyin etkisi altında olduğu toplumsal değerlerin göz önünde bulundurulmasına önem vermek gerekir.

Geleneksel ve modern toplumlarda ailelerle kurulan ilişkiler, benlik değeri ve duyguların gösterilme biçimi gibi farklılaşan öğeler bireyin psikolojik gelişimini doğrudan etkilediğinden, rahatsızlıkların teşhis ve tedavisinde, kuramların belirlenmesinde, deneysel yaklaşmın etkin işleyişinde sosyal ve kültürel farklılıkları gözardı etmemek gerekir.

Kaynak=Psikoloji. Dr. Şule Tankut Jobert

Jung gelceğin bilimi olduğuna ya da olacağına inanıyordu ama (bugünler için) uyuyan ya da uyuklayan bir bilim;

sanalmanik' Alıntı:

Jung gelceğin bilimi olduğuna ya da olacağına inanıyordu ama (bugünler için) uyuyan ya da uyuklayan bir bilim;

Genişletmek için tıkla ...

Uyuyakalmak mı, rant kavgasının önemli bir argümanı haline gelmek mi ya da?

Jung inanıyordu ve eğer sizde inanıyorsanız ve bir idealistseniz Jung ya da Freud gökten zembille inmedi ve belki bugünkü kadar bile veri ve kolaylık bile yoktu ellerinde;

insanlar karar versin;
hazır yiyiciler ve mirasyediler gibi davranıp oraya buraya uzatıp duruyorlar sadece lafları;

beyindi-zihindi-bilinçti-ruhtu vardı yoktu ; azdı-çoktu;
o o dedi -bu bu dedi

ilaçlar yoktu belki onların zamanında uyutmak için ve bugün belki psikolojini en güçlü alternatif yardımı olan danışan ın dinlemesi olgusunu bize bıraktılar; Ki hala modern toplumlarda bir çişit ikincil yastık bu ya da modern akıl sorucu-fikir danışıcı gibi bi şey;

çocuk bozuk-bizim çocuk bozuk götürelim doktora; aa Aile siz bozmuşsunuz çocuğu -siz yapmışsınız-siz bozuksunuz bunu; bozuksunuz ama; Çocuğu da bozup ayarlatmaya getirmişsiniz çok kurcalamktan ve bilemden ellemekten-dokunamktan ve karıştırmaktan;
Hadi bi de aile terapisti;

Ben size bi şey söyleyeyim;
Tarih 2028 ya da 2000 ler ve matematik ve fen-fizik sevmeyen Jung bir Tıp öğrencisi olamıyor ve modern psikiyatri üzerine çalışmalar yapamıyor çünkü (matematik ya da fen çözemedi) bir sistem barajı ve engeli geçmesi gerekli; Bir ölçme değerlendirme-sınama ya da elene barajına ve sistemine takılmış kalmış;
Ve gerçek psikoloji yapmak istiyorsa tıp okumalı değil mi_?
Mühendislerle aynı seçim sistemine tabiler -tabi bunlar yerli yerinde hep;

Eğer bu sistemin ölçme ve değerlendirme sistemi yerindeyse bir şey daha söyleyeyim; (tüm dünyayı bilmem ben)
YÜksek gelirler (ücret gelirleri )nedeniyle belki en yüksek puanlarla alım yapan eğitimlerden biri de tıp;
Eğer sistem doğru ölçüyor olsaydı bunların sistemin olası en zeki ya da iyi düşüenen-problem çözen insanları ya da en yüksek beyinlerinden bazıları olduklarını söyleyebilecektik ve tıp doktorları bu ülkenin en zeki insanları olacaktı ve biz onları hasta yamamak üzere hastanalere göndermiş olacaktık, (ya da ilaç yazmak) Neyse ki böyle yapmadık sanırım
Hem yine
psikoloiji ile ilgili çalışma yapmak isteyenlerde ve bu durumda hatta insanları tedavi etmek isteyenlerde onlar olacaktı, Sistemin en zeki seçitleri;
Onlar çözüm bulamıyorsa kim çözüm bulacaktı? ben mi ?

insanlar kendilerini dürüst sorgulasın bence