Öyle Bir Hikaye

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler kategorisinde NuriKara tarafından oluşturulan Öyle Bir Hikaye başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 414 kez görüntülenmiş, 2 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler
Konu Başlığı Öyle Bir Hikaye
Konbuyu başlatan NuriKara
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan NuriKara

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
Bölüm 1: Ahlak

Boş zamanın var mı? Yoksa bul.

Gelecekten gelmiş bir adama herkes az da olsa vakit ayırır. Gelecek bugünden doğar. Bugününü gelecekteymiş gibi yaşayan birisi hangi zamanın insanıdır? Kılıçlar geçmişse barut gelecektir, aynı anda bulunabilir. Eli bıçak tutan siz eski kafalılar, size geleceği sunuyorum.

Gelecek ve şimdinin; şimdi ve geçmişin farkı şudur: Bilgi. Anladıysan geleceğin ben olduğum bir gün gelebilir. Çünkü ben bilgiyim. Ahlakın bilgisi. Geçmişte öyle zamanlarda insanlar aslında geleceği yaşıyordu. İnsanlık unuttuğu zaman, zaman geriye doğru akar. Kitaplar birikse de...

Gözleri güzeldi; kulağı, burnu, ağzı vücudu müthiş bir uyum içindeydi. Yusuf peygamber kadar yakışıklıydı. Yürüdüğünde sükuneti ortaya çıkardı. Keskin bakardı. Elleri de güzeldi. Yeterince güzel olmayan tek yeri dişleriydi. Çirkin olmasalar da kalanına nazaran daha az güzellerdi. Gözleri kahverengi, saçı siyah, teni beyaz... gözleri burnu büyük... müthiş bir uyumun tanımı. Uyumun tanımı renkle veya ölçüyle nasıl anlatılır? Güzeldi işte. Ahlakın olmadığı bir beden ne kadar güzel olabilir? Parlamayan gözler ne kadar güzel olabilirse o kadar.

Atan kalbi gibi kapı çaldı, düzenli aralıklarla ve sık. Sonra durdu. Kalbi gibi durdu. Kapıdaki insanlar kalbi için gelmişlerdi, atsın diye.

Uzak bir gelecekte bir cumartesi akşamıydı. Kazım ve Kiraz'a hamile olan eşi Bilhan şömine başında oturup konuşuyorlardı.
-Neden böyle hissettiğini biliyorum.
-Onun yüzünden işte.
-Hayır değil, senin yüzünden. Kusuru büyük değil, sen yine de oturmuş, daha doğrusu sinirinden yerinde zor oturuyorsun.
-Derslerin bitmiyor senin.
-Biter, sen hepsini öğrendiğinde.
-Sonu yok bunun, başım ağrıyor.

Belki, sadece belki, hani olabilir yani. Hilkat gereği değildir. Zamanın bir gereğidir. İyiliğe yönelmek için yanlış bir zamanda doğduğundan olabilir. Sevgisiz büyümüştür...

Bilinmez bir diyarın eseri
Yaşayan, dileyen bir serseri;
Ardımda kanlar bırakarak doğmuşum,
Aslında kendi zavallı halimle boğulmuşum.
Zavallılığım gelir haneden,
Kaçmam, gitmem neden?
İşte ben, kavruk bir beden.

Buralar kurak topraklar
Ama varmış uzak memleketlerde ağaçlar.
Yolu yok gitmemin,
Gitsem bile bir tadı yok ki serinliğin.
Hastalıklı bir bedenin;
Esiri olmuşum.

Kazım: Bir toplum ancak katiller yetiştiriyorsa orada doğan çocuk katil olur mu?
Dostu: Hmm... Zor bir soru.
Kazım: Aslında kolay, sadece bilinemez. Yeterli kaynağımız olsaydı bilebilirdik. Bence zor sorular cevaba nasıl ulaşılacağı bilinmeyen sorulardır.
Dostu: Peki, ihtiyacımız olan kaynaklar neler?
Kazım: Kendini yeterince gözlemlemek. İhtiyacımız olan tek kaynak bu.
Dostu: Güzel diyorsun da, bilinemez niye dedin o zaman?
Kazım: Çünkü insan kendisini tam anlamıyla gözlemleyemez, türlü türlü duyguların esiri olmuştur, mesela biri sever ancak o an bütün herşeyiyle sevmeye başlar. Bütüncül bir bakış nerede? Eğer bir insan duygusuz olsaydı o zaman insan olmazdı, yine anlayamazdı. Ama anlamanın koşulu duygusuz olmaktır.
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
Bölüm 2: Kiraz

Durmuş, acayip bir soru sormuş? Haydaa, neden böyleyim, beni kemiren bir hisleyim. Aramış, sormuş, durmamış ama yine de bulamamış. Biri varmış öte diyarda, ismi Kazım. Eh, bunun ismini duymuş varmış yanına bir şey öğrenirim diye sokulmuş. Yanına sokulunca bu sefer duydukları hoşuna gitmemiş, harbiden canından sokulmuş.

Takıntılı, agresif kişilerin yanında sevgisiz büyütülen bir çocuk iyiliğin farkına nasıl varabilir?

Kazım: Biliyorsun, bizim büyüdüğümüz ortam çok da iyi değildi. Bir şekilde sorumluluk alıp kendimizi düzelttik. Kiraz bizim gibi büyümeyecek, bizim gibi mücadele etmeden kazanacak, ona mutsuzluğun ne olduğunu öğretmeyeceğiz.
Bilhan: Bu mümkün mü sence? Sözlerin bana umut veriyor, çok mutlu oluyorum.
Kazım: Ona sevginin en büyüğünü vereceğiz, eğer bunu başarabilirsek mümkün. Mutluluğun en büyük belki de tek temeli kendini sevmektir, bunu çok iyi biliyorsun. Ona, biricik kızımıza kendini değerli hissettireceğiz.
Bilhan: 'ağlamaya başlar'
Kazım: Ek olarak onu öyle güzel yetiştireceğiz ki... Kendine dönüp baktığında ben ne kadar iyi bir insanım, ben değerliyim, karakterimin güzelliği beni değerli kılıyor diyecek. Bu yüzden biz onu sevmesek bile kendini sevdiğinden çok mutlu olacak. Biz bencil, görgüsüz ve daha bir sürü kötü özellikle donatıldık, o bunları hiç görmeyecek.

Bakın: Güzel olan güzel bakar, güzel bakan güzel görür. Bir kişi kendisinde olan kusuru bir başkasında görünce görmezden gelemez. Affetmenin koşulu kendinle barışık olmaktır. Demiş...

Kiraz: Baba, okuldaki çocuklar bana iyi davranıyorlar ama birbirlerine hiç iyi davranmıyorlar, neden birbirlerini üzüyorlar? Anlayamıyorum.
Kazım: Bak çiçeğim, sen onlara iyi davrandığın için, onlardaki güzellikleri gördüğün için seni seviyorlar. Ama birbirlerini hoş göremiyorlar.
Kiraz: Neden? Üzülüyorum.
Kazım: Çünkü anneleri, babaları onlara hoş görmeyi öğretmemiş.
Kiraz: Anlayamıyorum. Onlar sizin gibi değiller mi?
Kazım: Evet, bizim gibiler. Sadece biraz üzgünler, o kadar.
Kiraz: Baba, sen çok şey biliyorsun, onları mutlu edemez misin?
Kazım: Beni dinlerlerse edebilirim ama kolay olmaz. Kolay olmadığı için beni dinlemezler.
Bilhan: Ne konuşuyorsunuz ballarım?
Kiraz: Anne, arkadaşlarımın anneleri, babaları mutsuzmuş.

Zaman mutsuzlar için yavaş, mutluluk ve mutsuzluk arasında sıkışanlar için normal, mutlu insanlar için yavaş geçer. Çok mutlular mutsuzlar gibi anı yaşar. Ancak o kadar mutlu hiçbir insan bulunmadığından bu bir sırdır. Yine de zaman akar ve ölüm mutlular için de kaçınılmazdır.

Kiraz: Annem ne kadar daha yaşayacak baba? Neden beni şu genç yaşımda terk ediyor, en azından ben ona doyasıya kadar yanımda olsaydı, sen ona doymuşken, haksızlık değil mi?
Kazım: Ben ona doymuştum sahi. Niye bu kadar üzülüyorum o zaman? Çok şey yaşadık, her halimizi gördük yarım kalan bir şey yok. Yine de çok üzülüyorum.
Kiraz: Benim annemle yaşayacak çok şeyim var. Daha gülüşüne doyamadım. Doyamadım baba.
Kazım: 'kendi acısını içine gömer ve daha üzgün olduğu her halinden anlaşılan kızını teselli etmeye çalışır, onun için üzülür.'

Dünya dönmese bile insan yaşlanmaya devam eder... Zaman canları alsa da aynı zamanda acının ilacıdır. Değerli Kiraz acısı hafiflemiş ve mutlu bir şekilde yaşamaya devam eder... Babasıyla ve sevmeyi bilen değerli dostlarıyla.

Kiraz: Anneme şiir yazdım Baba.
Kazım: Bakayım.

Bir başkaydın, bir garip tat bıraktın.
Bir dosttun, halimden anlardın.
Bir anneydin, üzerime titrerdin.
Bir hasret oldun, yaraladın kalbimi,
Bir pişmamlığım yok, sadece özledim.

Kazım: Off, ağlamayacağım.
Kiraz: Ağla, ağla ben yazarken ağladım.

Zaman geçmese bile herkes geçtiğini zanneder. Böyle bir zamanda Kiraz'ın kalbi hiç değişmemiştir, zamanın bile değiştiremediği kalbi hala çok mutludur. Bir başka ölüm kapıda olsa bile...
Kazım: Kocaman kız oldun artık, ben çok bile yaşadım, artık ölebilirim.
Kiraz: Yaşını bahane mi ediyorsun? Bu mu bana teselli verecek? Bugünün geleceğini biliyordum. Sonsuza kadar yaşayamazsın ki. En değerli varlığımı kaybediyorum.
Kazım: En azından veda edebiliyoruz.

Kazım bile öldü de kimse şaşırmadı.
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
Bölüm 3: Kiraz'ın Ölümü

Aniden ölmemeyi huy edinen ailenin biricik kızı ölüm döşeğinde:
Kiraz: Bir başıma kaldım sonunda, huzurla doluyorum. Yaşadığım hayat, tanıdığım insanlar. Çok güzel bir hayat yaşadım, bir burukluğum yok, yarım kalan bir hevesim yok. Göçen dostlarımın yanına gidiyorum.

Yaşamın hakkı verilirse bir insan gözleri arkada kalmadan ölür. Ölür de gözleri arkada kalmaz.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst