- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 13 May 2008
- Mesajlar
- 1,906
- Tepkime puanı
- 174
- Puanları
- 63
Din karşıtı çevrelerce, Ortaçağ Kilisesi'nin hatalı uygulamaları ve tutumu sıkça dine karşı bir silah gibi kullanılır. Kilisenin Avrupa'yı gerilettiği ve sefalet yaşattığı söylenir. Bu çabaların ardında yatan neden ise, Ortaçağ Kilisesi'nin dinle bağdaştırılması ve dolayısıyla insanlara "eğer din gelirse Ortaçağ'ın karanlıklarına gömülürüz" mesajının verilmesidir. Oysa gerçek din, Ortaçağ Kilisesi'nin uygulamaları ve tutumu değildir.
Ortaçağ Kilisesi Hz. İsa'nın bildirdiği vahiyden uzaklaşmış ve din dışı bazı uygulamalar yürütmüştür. Özellikle ruhban sınıfının elinde ve bazı çevrelerin çıkarları doğrultusunda, ilahi kaynaktan tamamen uzaklaşarak idare edilen Kilise'nin uygulamalarından kuşkusuz bilim de zarar görmüştür. Ancak bu tarihsel gerçek, elbette ki İslam dinine mal edilemez. Çünkü İslam, Ortaçağ Kilisesi gibi ruhban sınıfının hurafelerine değil, sadece ve sadece Allah'ın sözü olan Kuran'a dayanır.
Ortaçağ Kilisesi'nin tutuculuğunun dindarlıkla bir ilgisi olmadığının ilginç bir göstergesi ise, bu kilise tarafından baskı altına alınan Galilei gibi bilim adamlarının da gerçekte son derece dindar kimseler oluşudur. Bu örnek de bir kez daha sergilemektedir ki, skolastik düşüncenin bilim üzerinde uyguladığı baskı, dindarlığın değil, dinin çarpıtılmasının bir sonucudur.
Ortaçağ Kilisesi Hz. İsa'nın bildirdiği vahiyden uzaklaşmış ve din dışı bazı uygulamalar yürütmüştür. Özellikle ruhban sınıfının elinde ve bazı çevrelerin çıkarları doğrultusunda, ilahi kaynaktan tamamen uzaklaşarak idare edilen Kilise'nin uygulamalarından kuşkusuz bilim de zarar görmüştür. Ancak bu tarihsel gerçek, elbette ki İslam dinine mal edilemez. Çünkü İslam, Ortaçağ Kilisesi gibi ruhban sınıfının hurafelerine değil, sadece ve sadece Allah'ın sözü olan Kuran'a dayanır.
Ortaçağ Kilisesi'nin tutuculuğunun dindarlıkla bir ilgisi olmadığının ilginç bir göstergesi ise, bu kilise tarafından baskı altına alınan Galilei gibi bilim adamlarının da gerçekte son derece dindar kimseler oluşudur. Bu örnek de bir kez daha sergilemektedir ki, skolastik düşüncenin bilim üzerinde uyguladığı baskı, dindarlığın değil, dinin çarpıtılmasının bir sonucudur.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.