Neden panik?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Köşe Yazıları kategorisinde asil tarafından oluşturulan Neden panik? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,185 kez görüntülenmiş, 7 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Köşe Yazıları
Konu Başlığı Neden panik?
Konbuyu başlatan asil
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan evrensel-insan

asil

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
9 Nis 2015
Mesajlar
522
Tepkime puanı
0
Puanları
0
25 Haziran 2015 Perşembe


Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda verilen iftar yemeğinde suntadan yapılmış o büyük masa üzerinden “israf” propagandası yaptınız ya, pes!.. Sanıyorum, dile getirdiğiniz rakamlarla, siz, bu milleti hala “bidon kafa” olarak görmeyi sürdürüyorsunuz. Masa büyük, çevresi kalabalık ama o masanın ortalama maliyetini bizim mahalledeki servis elemanları ayağına çabuk dürüm dönerciye sorsanız size üç aşağı-beş yukarı söylerdi.
Merak etmeyin, o çocuklar Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu’nun sözünü ettiği (seçmenin yüzde 52’sinden söz ediyor) “yanlış seçim yapmış” seçmenlerden değiller. Babalarından gelen “ülkücü” bir damarları var, onlar da benimle birlikte atılan manşetlere güldüler.
Ama söylenen her yalanın, izlenen “çamuru atalım izi kalır” stratejisinin gizleyemediği bir gerçek var: Paniktesiniz!..

Yaptığınızın altında eziliyorsunuz

1- HDP’yi “siyasi koçbaşı” olarak kullanmanın memlekete getirdiği ağır yükü gördünüz, geri dönemiyorsunuz. Hayır, HDP’nin Meclis’teki varlığının siyasi meşruiyetini asla tartışmam, onlar, “Yeni Türkiye’nin demokrasisinin” kendilerine açtığı kulvarda oylarını alıp geldiler. Ama Kandil silah bırakmıyor, aksine, Amerika ile ittifak halinde Suriye’deki kolu sınırın öte yakasında siyasi/askeri yayılmasını sürdürüyor. Ya, dün, Barzani ve Talabani için attığınız “aşiret reisleri” manşetleri yalandı ya da bugün siyasi çıkarlarınız için her şeyi görmezden geliyorsunuz. Bence ikisi de doğru. Eski manşetleri, vesayetin asker kanadının emriyle yazardınız, bugünkü yazıları da aynı vesayetin gerçek gücü büyük sermaye grupları ve dış müttefiklerinin talebiyle yazıyorsunuz.

2- 7 Haziran sonrası zafer çığlıkları biraz erken sustu. Neden? Fehmi Koru’nun neden bilmem (!) ileri sürdüğü “ANAP tarzı çöküş yaşayan” bir parti bekliyordunuz, o partinin ANAP veya DYP olmadığını, yürütülen bütün kampanyaya karşın, Türk siyasetinin ana omurgasını oluşturduğunu gördünüz. Bakın, ekranda konuk ettiğim Nihat Zeybekçi ilginç şeyler söyledi: Türk demokrasisinin sağlıklı yürümesi için eğer iktidar partisi yüzde 50 ile işbaşındaysa, arkasında yüzde 40’la duran bir ana muhalefet partisi görmeli. Ensemizde nefesini hissettiğimiz bir muhalefet partisi olursa, bu, hem muhalefet için iyidir, hem de bizim çalışmalarımızı daha dikkatli yapmamızı sağlar. Ama, ortaya çıkan seçim sonucu muhalefet partileri için bunun uzak ihtimal olduğunu gösteriyor.

Ana omurgayı yıkamadınız

3- Erdoğan’la uğraşmanızın, Gül’ü, kendisinin de hiç istemediğini anladığımız bazı rollere savurmaya çalışmanızın nedeni açık. ANAP ve DYP’yi de içerden çökerterek vesayet rejimi için “kontrol edilebilir istikrarsızlığı” sağlamış, bu millete, kan, gözyaşı, yolsuzluk, ekonomik yıkımla yüklü 90’lı yılları yaşatmıştınız. Stratejik açıdan, bütün bu manevralarınızın AK Parti saflarını sıklaştırdığını, bunun seçmen tabanına da yansıdığını göremeyecek ölçüde “derin panik” yaşıyorsunuz. Gül, manevralarınız sonucu ANAP’laşma sürecine girecek bir partinin liderliğine oynayacak bir portre,Erdoğan da, teslim olacak bir karakter değil. Gül’ü, Tansu Çiller veya Mesut Yılmaz, Erdoğan’ı da Demirel ile karıştırarak bi’şeyler yapmaya çalışıyorsunuz, biz de buradan “kafaları iyice karıştı” diyerek izliyoruz...

Tarih sizi yargılayacak

4- “Siyasi meşruiyeti” olmayan iki güçten birini görmezlikten geldiniz, diğeri ile dolaylı/doğrudan ilişki kurarak yürümeye çalıştınız. Meclis siyasetinin bir kanadının üzerindeki “Kandil vesayetini” halktan sakladınız ama halk, bu gerçeği, yapılan açıklamalar, yaşanılan olaylar doğrultusunda, size rağmen, anlamış durumda. Gazi Mustafa Kemal’in isim babası olduğu Cumhuriyet Gazetesi’ni ve kurucusu olduğu CHP’yi, Amerika’daki bir yerden yönetilen paralel yapılanmanın yanına yerleştirdiniz. Bu tutumunuzla tarihe yazıldınız.
5- Buradan bakıldığında “zavallı” bir görüntünüz var. 7 Haziran sonucu istediğiniz gibi olmasaydı, “seçimde hile” manşetlerini çoktan hazırlamış, bütün Türkiye’yi, (belki de baraj altında kalacak HDP’nin de yardımıyla) yeni bir Gezi Parkı’na çevirecektiniz. O çok küçümsediğiniz “milli irade” bu kaos yüklü “B Planı”nıza bile izin vermedi. Nerede o iddialarınız?
Siyasetteki “Kandil vesayetini” sakla... “Paralel yapı”nın propaganda örgütü haline gel... Yetmesin, sınır ötesindeki “emperyalist medya”dan yardım almak için olmadık “yalakalık lobileri” kur... Seçim sonucu istediğin gibi çıkmazsa “meşruiyetini” tartışıp sokak ayaklandırmayı hedefle...

Hayatınızda bir kere de olsa “yerli” olmayı, “meşru siyaset” içinde yer almayı deneyin...

Bu seçim tekrarlanırsa, elinizde barutunuz da kalmadı, benden söylemesi...

Ardan Zentürk
 
Son düzenleme:

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Demekki diktatorun hipokritikligi tum biatci yandaslarina da bulasmis.

Ama söylenen her yalanın, izlenen “çamuru atalım izi kalır” stratejisinin gizleyemediği bir gerçek var: Paniktesiniz!..

Yukaridaki yazinin ana fikri iste bu yukaridaki cumlede.

Kendi durumlarini cokguzel izah etmisler.

Ne cabukunutuyorlar senelerdir attiklari yalanlari?
 

asil

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
9 Nis 2015
Mesajlar
522
Tepkime puanı
0
Puanları
0
X arkanda diye PKK çığırtkanlığın tavan yapıyor,farkındayım.

Yapsın bakalım,pişman olduğunda da bu kadar pişkin olacak mısın?

Göreceğiz!
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
X arkanda diye PKK çığırtkanlığın tavan yapıyor,farkındayım.

Yapsın bakalım,pişman olduğunda da bu kadar pişkin olacak mısın?

Göreceğiz!

Ben sen miyim ki, "arkamda biri var mi?" diye bakayim ya da sorayim.

Arkasinin kollanmasini isteyenler sizzler gibi 13 senede ne oldugunu gozler onune seripte, sermemis gibi ve de sanki baskalari sermis gibi gosterip; piskinlik edenlerdir.

Ayrica ben senin ISID cigirtkanligi yaptigin gibi, PKK cigirtkanligi da yapmiyorum.

Sadece senin cigirtkanligini yaptigin ISID katliamina maruz kalan halklari savunuyorum.

Tabi bu savunu insanlik ve vicdan tasiyanlar icin gecerlidir.

Demekki neymis, artik ekrana yonetime oynayamiyormus musun, vah vah senin adinacok uzuldum.
 
Son düzenleme:

asil

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
9 Nis 2015
Mesajlar
522
Tepkime puanı
0
Puanları
0
AHHH AHHH AHHHH yalanlarını yandaşı olduğun ışid kurbanları bile yemez,çeneni boşuna yorma.

Asparagasçı seni!!!
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
AHHH AHHH AHHHH yalanlarını yandaşı olduğun ışid kurbanları bile yemez,çeneni boşuna yorma.

Asparagasçı seni!!!

Aslinda bizlerin sizlere yanit yazmasina bile gerek yok.

Yazdiginizi aynen iade edip "yorumsuz" yazmak yeterli.

Kendinizi oyle bir guzel desifre ediyorsunuzki, bu yonunuze hayranim!

Zaten hipokritiklikte bu, farkli bir beceri; herkeste bulunmaz.
 

asil

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
9 Nis 2015
Mesajlar
522
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bölücülük kavgaları

kaba saba tartışmalar

ucuz polemikler

İnsana dair güzel ne varsa kirletme çabası...

Hepsi sende be evrensel.

Boşa geçen vakte yazık..........

Sen...... bile olamazsın.............
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Uğur Dündar

İsraf sarayında Kur’an’ın ruhuna aykırı iftar sofraları…

Sevgili okurlarım,
Kur’an, insanı çok ve sık sık şaşırtan bir kitaptır. Bu tavrın arkasında Kur’an’a egemen olan ‘yaratıcı gerçekçilik’ vardır. Bu zamanlarüstü kitap, bir
bakarsınız, görünüşte aynı olan iki tablonun birini lanetler, birini
yüceltir. Örneğin, temel ibadetlerinden biri olan (birincisi okumak) namazı, çıkarlara, halkı aldatmaya, halkın malını çalıp çırpmaya araç yapıldığında lanetliyor. Namaz kılmayanları lanetlemiyor da o namazı çıkarlarına alet eden maskeli müşrik tipleri lanetliyor.

İftar sofraları da aynen öyledir.

Bu sofralar, Ramazan’ın temel mesajı olan paylaşım gerçeğinin hayata girmesine yardımcı oluyorlarsa onlar rahmet sofrasıdır. Aksi halde, nasıl reklam edilirlerse edilsinler rahmet sofrası olmaktan çıkar, lanet, şov sofrası olurlar.
Kur’an’a göre, şov aracı olan her şey şirk ve lanet vesilesidir.

* * *

Ömrünü Kur’an’ı ve Muhammed’i anlamaya vakfetmiş bir ilim ve fikir adamı sıfatıyla ben bu sofralara yıllarca baktım ve çok erken bir devirde hemen hemen tümünün bir biçimde rahmet sofrası olmaktan çıktığını gördüm.
Bu sofraların rahmet olanlarını ayırmada temel ölçütler şunlardır:
1. Riyakarlıktan yani gösterişten, şovdan tamamen arınmış olacaklar.
2. Sofrada servis edilenlerin yüzde yüzü, helal olacak. Yani ikramda bulunanın öz alın teri ve emeğinin ürünü olacak. Talan havuzlarından gelen paralarla veya milletin maliyesinden aktarılan paralarla alınmış olmayacak.
3. Ramazan’ın ruhuna ve amacına uygun olarak, yoksulların, az gelirlilerin korunmasına, mutlu edilmesine yardımcı olacaklar.
4. Savurganlıktan tamamen uzak olacaklar. Çünkü savurganlık zulümdür ve zulüm sergileyerek Tanrı rızası kazanılamaz.

* * *

Bir de tarihe ‘Kaçak Saray’ diye geçen, bizimse Kur’an verilerinden hareketle ‘Maun Sarayı, İsraf Sarayı, Muaviye Sarayı’ diye andığımız ‘RTE Sarayı’ tarafından kurulan ve ‘zırhlı Mercedes’li Diyanet Başkanı’ ile toplumumuzu israftan ve sünnete aykırı yaşamaktan sürekli sakındıran (!) öteki ‘din adamları’nı ağırlayan sofraya bakalım:
Ayrıntılarına dikkat ettiğinizde açık bir gulul (kamu hak ve mallarına tasallut) uygulaması sergileyen bu sofra, Hz. Peygamber’in hayatını ve beklentilerini esas alarak konuşursak, ‘Hz. Muhammed’e hakaret sofrası’ gibi durmaktadır. Çünkü bu sofrada Hz. Muhammed’in istedikleri değil, Kur’an’ın tağutlara, israf mücrimlerine, Maun talancılarına has gösterdiği şeyler var.
Hz. Muhammed bu sofraları zamanüstü bakışıyla görmüş, bu sofraların sahiplerine ve müdavimlerine çok ağır şekilde beddua etmiş, onların içine gömüldükleri riyakârlığı dikkate alarak onları bazen ‘gizli şirke batanlar’ olarak nitelemiştir.
Altın ve gümüş kaplarla yemek yiyenleri lanetleyen de odur.

* * *

Kur’an, Maun Suresi’nde; yetimi, yoksulu, mahrum bırakılmışları görmezlikten gelerek (yani sosyal devleti işlemez hale sokarak) kamu imkanlarını kendi çıkarları için kullanıp bir yandan da muntazam namaz kılanları ‘dinden çıkmış’ ilan ederek lanetliyor.
Örnek olarak, talan havuzlarının, ta Deniz Feneri soygunundan beri hamisi ve avukatı olarak ün yapmış bugünkü Maun Sarayı sakini RTE’nin verdiği iftarı aldık. Yani suyu baştan kestik. RTE himaye ve himmetinin vücut verdiği talan havuzlarından kasalarını doldurup sonra da “Bu milletin a… koyacağız” diyerek soyup sömürdükleri kitleye bir de ana avrat söven Maun suçluları, Ramazan ayında ülkenin dörtbir yanında ‘Allah ile aldatma sofraları’ kurmakta veya haram paralarıyla destek verip kurdurmaktalar.
Hayret ediyorum, bunlar bazen beni de bu sofralara davet etmekteler. Acaba bunlar, benim bu sofralara oturmayacak kadar vakur, haysiyetli, imanlı, delikanlı ruhlu bir adam olduğumu bilmiyorlar mı? Bilmiyor olamazlar. Belli ki, her şeye rağmen şanslarını deniyorlar.

* * *

Bu sofraların büyük bir kısmıyla, halka ‘merhamet pazarlaması’ yapan yemek çadırları ve benzeri uygulamalar, saltanat dinciliği ile onların dümen suyunda yürüyen ‘abdestli kapitalist’ para babalarının Kur’an’ın temel isteği olan sosyal devlete giden yolu dikenleyen ‘Allah ile aldatma’ oyunlarının bir parçasıdır.
Kur’an, her insanın aşını işinden kazanmasını istiyor. Saltanat dinciliği ise aşın işten değil, merhamet simsarlarının ‘yardım ve himmetlerinden’ kazanılmasını, böylece kitlenin merhamet pazarlayan ‘Allah ile aldatma’ ekiplerinin kölesi durumuna düşmesini istemektedir.
Bu millet bu oyunu, bu tağutların başına geçirip sosyal devleti inşa ederek mutlu olmak istiyorsa, bu gayretin rehberi hükmündeki ‘Maun Suresi Böyle Buyurdu’ ile ‘Kötülük Toplumu’ ve ‘Firavun’ adlı eserlerimi ders kitabı gibi okumak zorundadır.
Açık yürekle söylüyorum: Şu an için onların yerine konacak başka bir şey yok.

* * *

Sevgili okurlarım, “Acaba gösterişli iftar davetleri için Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk ne düşünüyordur?” diye aklımdan geçirirken, dostu olmaktan gurur duyduğum dünyaca saygın din alimimizden yukarıda okuduğunuz satırları içeren bir mesaj aldım.
Böylece ortaya kesilip saklanacak bu yazı çıktı.
Kur’an’dan hareketle yaptığınız çok anlamlı tespitlere ve uyarılara teşekkür ediyorum.
İyi ki varsınız değerli Hocam…

 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst