Neden intihar etmemeliyim?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde Diacos tarafından oluşturulan Neden intihar etmemeliyim? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 7,842 kez görüntülenmiş, 69 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Neden intihar etmemeliyim?
Konbuyu başlatan Diacos
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Objectivity

Diacos

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
10 May 2016
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Hayatın bir anlamı olmadığını düşünen ben, neden intihar etmemeliyim? Teolojik yaklaşmayalım, zaten hayatın bir anlamı olmadığını düşünen birisi dindar olamaz.
(Bu arada intihar düşünmüyorum sadece bu konudaki fikirlerinizi merak ettim.)
 

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
Çünkü intihar edersen bir kez daha intihar edemezsin.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Hayatın bir anlamı olmadığını düşünen ben, neden intihar etmemeliyim? Teolojik yaklaşmayalım, zaten hayatın bir anlamı olmadığını düşünen birisi dindar olamaz.
(Bu arada intihar düşünmüyorum sadece bu konudaki fikirlerinizi merak ettim.)

Her insanın yaşamının bir anlamı var fakat ortaya çıkartmak o kadar kolay olmuyor. Stephen Hawking gibi insanlar bile yaşama anlam katmak adına bir şeyler üretebiliyorsa, her insan başarabilir.

Günümüzde yaratılan içi boş yaşam idealleri sebebi ile çoğu insan çok mutsuz fakat bu sahteliğe aldanıp, yaşama küsmemek gerekiyor. Ölüm hepimiz için kaçınılmaz bir son ancak bu durumu erkene almanın kimseye bir faydası yok. Sokakta kağıt toplayan bir çocuğun bile bu yaşamda hedefleri var çünkü ancak böyle hayata tutunabilir. Bizi motive edecek hedefler ortaya koymalıyız ve başka yaşamlara katkı sunuyor olmanın verdiği huzuru yakalamalıyız. Sokaktaki bir kedi için bile önemli olabilirsiniz çünkü her gün ona yemek veriyorsunuzdur ve o da sayenizde yiyecek bulmakta zorlanmıyordur. Kim için ne yaptığınızın önemi yok aslında yeter ki yaşamınız sadece kendiniz için değil, başkaları için de anlamlı olsun.

İntihar etmek çok kolay bir karar değildir, beynin verdiği hatalı bir komuttur ve şayet düzeltilirse bu düşünce de ortadan kalkacaktır. İntihar düşüncesine sahip olmak, hastalanmaktır ve tedavi olmak gerekir.

Hayatın ölümle sonuçlanacak olması sanki yaşamlarımız çok boş hissi uyandırsa da, gerçekte hiç de böyle değildir. Herkes kendi imkanlarına göre bu hayata bir katkı sunabilir. Ölen Hawking için "Yaşamı boş ve anlamsızdı." diyebilir miyiz? O kadar çok şey yaptı ki insanlık adına, belki de milyonlarca yaşamdan daha değerliydi onun varlığı... Tüm mesele bu zaten, çok yaşamak ya da mutluluk ile her günümüzü bayram havasında geçirmek değil de, çok kısa bir ömür sürsek bile, yaptıklarımız ile olumlu izler bırakabilmektir.

Atatürk şayet yaşadıkları sebebi ile umutsuzluğa düşseydi ve pes etseydi bugün bu ülke de var olmayacaktı. Hapishanede yattı, rahatsızlandı, dağda bayırda büyük savaşların içinde bir ömür harcadı. Bu insan şayet yaşamı anlamsız bulsaydı, bu kadar büyük fedakarlık yapar mıydı? Yaşama nasıl baktığınıza göre verdiğiniz anlam da değişir.

Hayatınızı anlamlı kılacak olan seçimlerinizdir, her insan kendi yaşamını değerli kılabilir fakat sahte yaşamlara bakıp da onların yarattığı çirkinliğe aldanmamak gerekiyor, tam tersi aradaki farkı görebilen haline şükretmeli ve kendi değerini bilmelidir.
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Ölümünle üzeceğin insanlar var.

bu yeterli sebeptir.
 

Diacos

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
10 May 2016
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Her insanın yaşamının bir anlamı var fakat ortaya çıkartmak o kadar kolay olmuyor. Stephen Hawking gibi insanlar bile yaşama anlam katmak adına bir şeyler üretebiliyorsa, her insan başarabilir.

Günümüzde yaratılan içi boş yaşam idealleri sebebi ile çoğu insan çok mutsuz fakat bu sahteliğe aldanıp, yaşama küsmemek gerekiyor. Ölüm hepimiz için kaçınılmaz bir son ancak bu durumu erkene almanın kimseye bir faydası yok. Sokakta kağıt toplayan bir çocuğun bile bu yaşamda hedefleri var çünkü ancak böyle hayata tutunabilir. Bizi motive edecek hedefler ortaya koymalıyız ve başka yaşamlara katkı sunuyor olmanın verdiği huzuru yakalamalıyız. Sokaktaki bir kedi için bile önemli olabilirsiniz çünkü her gün ona yemek veriyorsunuzdur ve o da sayenizde yiyecek bulmakta zorlanmıyordur. Kim için ne yaptığınızın önemi yok aslında yeter ki yaşamınız sadece kendiniz için değil, başkaları için de anlamlı olsun.

İntihar etmek çok kolay bir karar değildir, beynin verdiği hatalı bir komuttur ve şayet düzeltilirse bu düşünce de ortadan kalkacaktır. İntihar düşüncesine sahip olmak, hastalanmaktır ve tedavi olmak gerekir.

Hayatın ölümle sonuçlanacak olması sanki yaşamlarımız çok boş hissi uyandırsa da, gerçekte hiç de böyle değildir. Herkes kendi imkanlarına göre bu hayata bir katkı sunabilir. Ölen Hawking için "Yaşamı boş ve anlamsızdı." diyebilir miyiz? O kadar çok şey yaptı ki insanlık adına, belki de milyonlarca yaşamdan daha değerliydi onun varlığı... Tüm mesele bu zaten, çok yaşamak ya da mutluluk ile her günümüzü bayram havasında geçirmek değil de, çok kısa bir ömür sürsek bile, yaptıklarımız ile olumlu izler bırakabilmektir.

Atatürk şayet yaşadıkları sebebi ile umutsuzluğa düşseydi ve pes etseydi bugün bu ülke de var olmayacaktı. Hapishanede yattı, rahatsızlandı, dağda bayırda büyük savaşların içinde bir ömür harcadı. Bu insan şayet yaşamı anlamsız bulsaydı, bu kadar büyük fedakarlık yapar mıydı? Yaşama nasıl baktığınıza göre verdiğiniz anlam da değişir.

Hayatınızı anlamlı kılacak olan seçimlerinizdir, her insan kendi yaşamını değerli kılabilir fakat sahte yaşamlara bakıp da onların yarattığı çirkinliğe aldanmamak gerekiyor, tam tersi aradaki farkı görebilen haline şükretmeli ve kendi değerini bilmelidir.
Ben ölüp yok olacaksam, dünyaya katkı yapmışım, insanlığa katkı yapmışım ne önemi var ki? yani sonunda hiçliğe gideceksem bu fedakarlığı neden yapayım? bunu nasıl temellendirirsiniz?

---------- Mesajlar Birleştirildi at 17:37 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 17:34 ----------

Çünkü intihar edersen bir kez daha intihar edemezsin.

Zaten intihara kalkışan birisinin bir kere daha intihar edemeyeceği için bu işi yaptığını düşünüyorum. Amaç her şeyi bitirmek.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Ben ölüp yok olacaksam, dünyaya katkı yapmışım, insanlığa katkı yapmışım ne önemi var ki? yani sonunda hiçliğe gideceksem bu fedakarlığı neden yapayım? bunu nasıl temellendirirsiniz?

Hiçliğe gitme fikrinize katılmıyorum fakat öyle bile olsa, şu an dünyadaki tüm doktorların hastaları tedavi etmeyi bırakması gerekirdi, hangi motivasyonla insan hayatı kurtarmaya çalışıyorlar ki? Para ve şöhret için mi? Öldükten sonra hiç olmaktansa dünyada bir iz bırakıp, birilerinin aklında-kalbinde yaşamayı tercih ediyor olamazlar mı?

Sizin ifade ettiğiniz bu düşünce tarzı yani bencilce bakış açısı -suça karışma olmadan- "Sosyopati" diye de adlandırılabilir. Hiç olacağım diye dünyadan elinizi ayağınızı çekecekseniz bu ciddi ruhsal bir problemdir. Şu an dünyada en büyük icatları yapanların çoğunda da bir Tanrı inancı yok fakat yine de başkaları için bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Hem hiç olacağımızın garantisi mi var, nasıl bu kadar eminsiniz ?

Eklediğim videoda bir kadın, intihar etmek üzere olan bir adamı kendi yaşamını riske etmek pahasına kurtardı. Kadın açısından o insanı yaşama döndürmek, kendini mutlu hissettirmiş olabilir ve sonrasında hiç olur ya da olmaz, önemli olan başka bir kişinin yaşamını olumlu yönde değiştirebilmiş olmasıdır. O adam ve sevenleri için o kadın asla bir hiç olmayacaktır.


 

Diacos

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
10 May 2016
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Hiçliğe gitme fikrinize katılmıyorum fakat öyle bile olsa, şu an dünyadaki tüm doktorların hastaları tedavi etmeyi bırakması gerekirdi, hangi motivasyonla insan hayatı kurtarmaya çalışıyorlar ki? Para ve şöhret için mi? Öldükten sonra hiç olmaktansa dünyada bir iz bırakıp, birilerinin aklında-kalbinde yaşamayı tercih ediyor olamazlar mı?

Sizin ifade ettiğiniz bu düşünce tarzı yani bencilce bakış açısı -suça karışma olmadan- "Sosyopati" diye de adlandırılabilir. Hiç olacağım diye dünyadan elinizi ayağınızı çekecekseniz bu ciddi ruhsal bir problemdir. Şu an dünyada en büyük icatları yapanların çoğunda da bir Tanrı inancı yok fakat yine de başkaları için bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Hem hiç olacağımızın garantisi mi var, nasıl bu kadar eminsiniz ?

Eklediğim videoda bir kadın, intihar etmek üzere olan bir adamı kendi yaşamını riske etmek pahasına kurtardı. Kadın açısından o insanı yaşama döndürmek, kendini mutlu hissettirmiş olabilir ve sonrasında hiç olur ya da olmaz, önemli olan başka bir kişinin yaşamını olumlu yönde değiştirebilmiş olmasıdır. O adam ve sevenleri için o kadın asla bir hiç olmayacaktır.



Sosyopati olarak düşünebilirsiniz tabi ama ben tamamen rasyonel olmaya çalışıyorum yani bir olan durum vardır, bir de bizim tabirimizle "Olması gereken" durum vardır, ben olan durumu yorumlamaya çalışıyorum kendimce. Hiç olacağımızın tabi ki garantisi yok, hiçbir şeyin garantisi olmadığı gibi ama yine başa dönüyorum ben hiç olmanın varolan durum olduğunu düşünüyorum, tabi olması gereken veya olmasını istediğimiz birşey değil bu, bu yüzden "Olması gereken" yok olmamız değil, başka şeyler de olmalı, öteki dünya olmalı, iyiliklerimizin ödülünü almalıyız vs. diye düşünmek bence bir yanılgıdır.
Ayrıca o adam için kadın asla hiç olmayacak belki ama bir de kadının açısından bakalım, yani o ölen kadın o adam için hiçbir zaman yok olmayacağını dahi bilemeyecek neticede.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Öteki dünya olsa bile bu mutlak bir anlam ifade etmez. öteki dünyada bir süre sonra anlamsızlaşır. öteki dünya inancı veya hayali bu dünyayı anlamlı yapar yani. kendisini değil. başka deyişle sonsuz cennet cehennem veya sonsuz bir öteki dünyada anlamsızdır.

sonsuzun kendisi anlamsızdır,mutlaklık anlamsızdır. sonsuz plan,sonsuz döngü anlamsızdır.sonsuz tanrı anlamsızdır.

varlık dediğimiz şeyin bir anlamı varsa bile biz varoluş sahipleri henüz bunu anlayabilmiş değiliz. tanrılar yaratıp onları konuşturduk ama bilim tüm bu iddiaları çürüttü. hepsinin yalan olduğu insanoğlunun hayal gücü olduğu ortada. umarım insanlığın ömrü bu varlık denen gizemi çözebilecek kadar devam eder. ha çözsek nolacak. görünen o ki varlığa hükmedecek seviyeye gelemediğimiz sürece yokoluş kaçınılmaz. belki dedikleri gibi yapay zeka insanoğlunun yerine devam edebilir. belki zamanı bükerler, belki geriye sararlar ve bu evreni ve bizleri sonsuzluğun herhangi bir yerinde tekrar ortaya çıkarırılar . neyse fazla uçmadan mesajımı sonlandırıyorum :)
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Sosyopati olarak düşünebilirsiniz tabi ama ben tamamen rasyonel olmaya çalışıyorum yani bir olan durum vardır, bir de bizim tabirimizle "Olması gereken" durum vardır, ben olan durumu yorumlamaya çalışıyorum kendimce. Hiç olacağımızın tabi ki garantisi yok, hiçbir şeyin garantisi olmadığı gibi ama yine başa dönüyorum ben hiç olmanın varolan durum olduğunu düşünüyorum, tabi olması gereken veya olmasını istediğimiz birşey değil bu, bu yüzden "Olması gereken" yok olmamız değil, başka şeyler de olmalı, öteki dünya olmalı, iyiliklerimizin ödülünü almalıyız vs. diye düşünmek bence bir yanılgıdır.
Ayrıca o adam için kadın asla hiç olmayacak belki ama bir de kadının açısından bakalım, yani o ölen kadın o adam için hiçbir zaman yok olmayacağını dahi bilemeyecek neticede.

Öteki dünyanın varlığını kabul etmeyenler de, hiç olma fikrine rağmen fayda sağlamaya çalışıyorlar çünkü onlara göre tek bir yaşam, tek bir fırsat var. Bu dünyada aldıkları karşılık her ne ise onlara yetiyor ve ölümden sonrasını yok kabul ettikleri için kafa bile yormuyorlar fakat siz yaptıklarımızın idrakinde olmayacağız diye endişe ediyorsunuz. Öldükten sonra farkında olup, olmamanın önemi nedir? Sonsuz yaşam varsa şayet, sizin yaptıklarınız avantaj olarak geri dönecek yoksa da başkaları için fayda sağlamış olacaksınız.
Bu dünyayı tek gerçek kabul eden birisi zaten ölümden sonrası ile ilgilenmez. Siz farkında olmasanız bile, birileri farkında olacak ve size minnet duyacak, bu yeterli gelmelidir.

Hiç olacağız demek yaşamdan kaçmak için bir bahane bence çünkü böylece yapmanız gerekenleri erteleyecek ya da yapmayacaksınız.
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Kendini öldürmek isteyen kişi yaşama dair herşeyden vazgeçmiş demektir. sevgi,ahlak,iyilik,neşe,eğlence vb.

ve tabiki bunlarla da ikna edilemez.

hiçlik denen düşüncenin önünde de yaşama dair hiçbir şey tutunamaz..

intihar üzerine çok düşündüğüm şeylerden biri..ama hiçbir zaman ciddi intihar düşüncesine kapılmadım, bu ruh halini bilmiyorum ama şunu söylemek istiyorum; kimse fikri veya felsefi nedenlerle intihar edemez bir duygu yoğunluğu olması gerek..
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
hiçlik denen düşüncenin önünde de yaşama dair hiçbir şey tutunamaz..

"Hiçlik" nasıl bir algı yaratıyor bilemiyorum çünkü ben hiçliği tasavvur edemiyorum. Sağlıklı bir beyninin kabul edeceği bir durum değil bence, şayet öyle olmasaydı tüm inançsızların yaşamdan soğumaları gerekirdi.

"Hiçlik" tanımlaması dünyaya özgü ve hakikatte "hiçlik" tam olarak ne ifade ediyor, onu bile bilmiyoruz, "yokluk" kavramı gibi varlık olan bizlerin aklının sınırlarını aşar gibi görünüyor.

Hiç olmak ya da yok olmak görüşünü savunanların sosyal davranış bozukluğu içinde olduğu düşünülebilir çünkü beyin ön bölgesinde problem olmalı ki bu kadar bencil ve çıkarcı olabiliyorlar. Öldükten sonra bile çıkar peşinde yani yaptıklarının karşılığını almak, en azından bilincinde olmak istiyor. Aslında bir bakıma olacak fakat bu durumu da idrak edemiyor. Tasavvuf için hiçlik çok farklı zaten, o konuya hiç girmiyorum.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
İnsanın çok parasının olması ya da çoğu insanın imreneceği hayatlardan birine sahip olması bile intihar etmesine engel olamıyor çünkü çoğu insan, yaşadığı zor süreci psikiyatriste gitmek yerine, kendi başına çözmeye çalışıyor ve tabii ki başaramıyor.

Bir insan hayatınızdan gidiyor diye ölmeyi düşünmek nasıl bir karardır bilemiyorum fakat biliyoruz ki, beyin doğru çalışmadığı için yaptığı hatalı seçimin de farkında değil, olan tabi ki öncelikle 16 yaşındaki oğluna oldu ve o çocuk bu travmayı bir ömür boyu taşımak zorunda kalacak.

Psikiyatri, çoğu insan tarafından çok hafife alınıyor oysa ki bu kötü sonucu yaşamamak için insanların başka çaresi yoktur.


Sosyetenin tanınmış ismi Deniz Badrutt intihar etti.

Cemiyet hayatının tanınmış isimlerinden Deniz Badrutt, geçtiğimiz salı günü Miami'deki evinin balkonundan atlayarak intihar etti.

Cemiyet yaşamının tanınmış isimleri Ali Koç, Şebnem Dinçgör, Sahir Erozan, Zeynep Mutlu, Sezai Taşkent, Can Akçay ve Aliye Simavi’nin yakın dostu olduğu bilinen Badrutt’un 16 yaşında bir oğlu vardı. Ancak Badrutt çiftinin evliliğinin son dönemde kötü gittiği, Johannes Badrutt’un Deniz Badrutt’a boşanma davası açtı ileri sürüldü.

51 yaşındaki Badrutt, pazar günü İstanbul’da toprağa verilecek.

 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
"Hiçlik" nasıl bir algı yaratıyor bilemiyorum çünkü ben hiçliği tasavvur edemiyorum. Sağlıklı bir beyninin kabul edeceği bir durum değil bence, şayet öyle olmasaydı tüm inançsızların yaşamdan soğumaları gerekirdi.

"Hiçlik" tanımlaması dünyaya özgü ve hakikatte "hiçlik" tam olarak ne ifade ediyor, onu bile bilmiyoruz, "yokluk" kavramı gibi varlık olan bizlerin aklının sınırlarını aşar gibi görünüyor.

Hiç olmak ya da yok olmak görüşünü savunanların sosyal davranış bozukluğu içinde olduğu düşünülebilir çünkü beyin ön bölgesinde problem olmalı ki bu kadar bencil ve çıkarcı olabiliyorlar. Öldükten sonra bile çıkar peşinde yani yaptıklarının karşılığını almak, en azından bilincinde olmak istiyor. Aslında bir bakıma olacak fakat bu durumu da idrak edemiyor. Tasavvuf için hiçlik çok farklı zaten, o konuya hiç girmiyorum.

Hiçliği gelecekte mutlak gerçekleşecek bir durum olarak düşünün. sağlıklı veya sağlıksız beyin ile ilgili değil bu. bir gerçeklik olarak düşünün. insan herşeyin sonunu düşünen ve bu düşüncesini engelleyemeyen bir canlı. hepimiz öleceğimizi bile bile yaşarız. bu üzerine yoğunlaşıldığında korkunç birşeydir. hiçciler bu yoğunlaşmayı en fazla yaşayan insanlar sanırım.

genlerimiz yaşamak üzerine programlanmış beyin otomatik olarak bu yoğunlaşmayı baskılıyor olmalı yoksa gerçekten işimiz çok zor olurdu. hiçciler ısrarla karanlığa ve yokluğa bakıyor olabilirler..

bu durumun çıkarla felan ilgisi yok bence..

şahsen inancımı bırakırsam boşlukta asılı yaşamak zor olur der ve korkardım..ama öyle olmadı..hiçci değilim ama ölümle herşeyin biteceği düşüncesine yakınım..buna rağmen yaşanılmaz,ugraşılmaz,değmez felan demiyorum Camusun dediği gibi saçmaya rağmen pozitif olmak mümkündür. ölüm,hiçlik,anlamsızlık insan hepsine meydan okuyacak yürege sahiptir. özetle sisifos mutlu biri olarak düşlenmelidir:)
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Hiçliği gelecekte mutlak gerçekleşecek bir durum olarak düşünün. sağlıklı veya sağlıksız beyin ile ilgili değil bu. bir gerçeklik olarak düşünün. insan herşeyin sonunu düşünen ve bu düşüncesini engelleyemeyen bir canlı. hepimiz öleceğimizi bile bile yaşarız. bu üzerine yoğunlaşıldığında korkunç birşeydir. hiçciler bu yoğunlaşmayı en fazla yaşayan insanlar sanırım.

genlerimiz yaşamak üzerine programlanmış beyin otomatik olarak bu yoğunlaşmayı baskılıyor olmalı yoksa gerçekten işimiz çok zor olurdu. hiçciler ısrarla karanlığa ve yokluğa bakıyor olabilirler..

bu durumun çıkarla felan ilgisi yok bence..

şahsen inancımı bırakırsam boşlukta asılı yaşamak zor olur der ve korkardım..ama öyle olmadı..hiçci değilim ama ölümle herşeyin biteceği düşüncesine yakınım..buna rağmen yaşanılmaz,ugraşılmaz,değmez felan demiyorum Camusun dediği gibi saçmaya rağmen pozitif olmak mümkündür. ölüm,hiçlik,anlamsızlık insan hepsine meydan okuyacak yürege sahiptir. özetle sisifos mutlu biri olarak düşlenmelidir:)

Beyinle ilgili olduğunu ve çıkarcı davrandıklarını düşünmemin nedeni: Beynin ön bölgesinde faaliyet azalması sonucu karşımıza çıkan tabloda görüyoruz ki, duygusal beynin işlevinde bozukluklar meydana geliyor, bu durum da empati kurmada azalma ya da sosyal ilişkilerde zayıflık olarak karşımıza çıkıyor. Bilindiği üzere psikopat eğilimli kişiler empati kuramazlar ve şiddet olayları karşısında bedendeki stres sinyalleri az çalışır ve yaşanan olaydan duygusal anlamda etkilenmezler.

Hiçlik kavramına takılanlar da sonuçta başkaları için faydalı olmayı reddediyor ve yaşamı anlamsız buluyor, bu durumda çıkarcı ve bencil oldukları düşünülebilir. Normal bir insan hayata bu şekilde yaklaşmadığına göre, mutlaka beynin işleyişinde bir fark var. Bu fark da sosyal ve zihinsel işlevlerde azalma, duygularını kontrol edememe ve başka insanların ya da kendi yaşamlarının gidişatını zora sokacak eylemleri rahatça yapabilmeleridir, işte intihar da bunlardan birisidir.
 

ÜstünKişi

Ordinaryus
Yeni Üye
Katılım
21 Ocak 2018
Mesajlar
744
Tepkime puanı
114
Puanları
43
Evrendeki belli atomların belli şartlar altında birleşmiş, canlı bir yapı oluşturmuş ve düşünebilen bütünüsün. Kendin olarak yaşayabileceğin sadece bir tane hayat var ve sen bu hayattaki potansiyelini anlamıyorsun. E haliyle hayatını kendi isteğiyle kaybetmek isteyen birisi ahlak kurallarını da umursamaz. O zaman neden kalan hayatını (10 sene 20 sene 2 gün 5 saat hiç fark etmez.) istediğin şekilde değerlendirmek yerine yok olmayı seçiyorsun. Zaten ahlak kurallarını umursamıyorsun, ölümü göze aldıysan yasalardan da korkun olmaz, kendini öldürebilecek kadar kararlı bir kişiye vicdan hiç etki etmez, din falan da yok. Tebrikler, doğa yasaları haricinde hayatınızda yapabileceğiniz çoğu şeyi engelleyen kilitleri kırdınız, artık istediğinizi yapabilirsiniz artık ölümlü ve biraz güçsüz bir tanrı oldunuz. İstediğiniz herşey gücünüz yettiği sürece sizin olabilir. Kimse sizi suçlayamaz veya cezalandıramaz çünçü cezalandırabilecekleri en büyük şey olan ölümden korkmuyorsunuz.
 

Diacos

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
10 May 2016
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Evrendeki belli atomların belli şartlar altında birleşmiş, canlı bir yapı oluşturmuş ve düşünebilen bütünüsün. Kendin olarak yaşayabileceğin sadece bir tane hayat var ve sen bu hayattaki potansiyelini anlamıyorsun. E haliyle hayatını kendi isteğiyle kaybetmek isteyen birisi ahlak kurallarını da umursamaz. O zaman neden kalan hayatını (10 sene 20 sene 2 gün 5 saat hiç fark etmez.) istediğin şekilde değerlendirmek yerine yok olmayı seçiyorsun. Zaten ahlak kurallarını umursamıyorsun, ölümü göze aldıysan yasalardan da korkun olmaz, kendini öldürebilecek kadar kararlı bir kişiye vicdan hiç etki etmez, din falan da yok. Tebrikler, doğa yasaları haricinde hayatınızda yapabileceğiniz çoğu şeyi engelleyen kilitleri kırdınız, artık istediğinizi yapabilirsiniz artık ölümlü ve biraz güçsüz bir tanrı oldunuz. İstediğiniz herşey gücünüz yettiği sürece sizin olabilir. Kimse sizi suçlayamaz veya cezalandıramaz çünçü cezalandırabilecekleri en büyük şey olan ölümden korkmuyorsunuz.

Schopenhauer'in de dediği gibi "en iyi seçenek hiç varolmamış olmak olurdu" ama biz varız ve dediğiniz gibi her ne kadar acılarla dolu olsa da bir tane hayatımız var bence de kişinin potansiyelini araması iyi olur, sonuçta bu hayatı bir şekilde doldurmamız gerek, yani oturup ölümü beklemek pek mantıklı olmaz ama günün sonunda nihilist görüşte olan birisi olarak şunun da farkındayım; ne yaparsam yapayım, iyi de olsam kötü de olsam, başarılı da olsam başarısız da olsam vs. ölüm ve ardından hiçlik varken hiçbir şeyin değeri olamaz, Rahibe Teresa da öldü, Hitler de, ikisinin farkı neydi, birisi iyilik yapmayı severdi diğeri suçsuz milyonlarca insanı öldürmeyi misyon edinmişti, peki sonuç ne? ikisi de öldü ve artık özneleri bile yok, tarihin kısacık bir bölümünde yaşamış bir hiçler artık.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Schopenhauer'in de dediği gibi "en iyi seçenek hiç varolmamış olmak olurdu" ama biz varız ve dediğiniz gibi her ne kadar acılarla dolu olsa da bir tane hayatımız var bence de kişinin potansiyelini araması iyi olur, sonuçta bu hayatı bir şekilde doldurmamız gerek, yani oturup ölümü beklemek pek mantıklı olmaz ama günün sonunda nihilist görüşte olan birisi olarak şunun da farkındayım; ne yaparsam yapayım, iyi de olsam kötü de olsam, başarılı da olsam başarısız da olsam vs. ölüm ve ardından hiçlik varken hiçbir şeyin değeri olamaz, Rahibe Teresa da öldü, Hitler de, ikisinin farkı neydi, birisi iyilik yapmayı severdi diğeri suçsuz milyonlarca insanı öldürmeyi misyon edinmişti, peki sonuç ne? ikisi de öldü ve artık özneleri bile yok, tarihin kısacık bir bölümünde yaşamış bir hiçler artık.

Ruhun varlığını idrak edemediğiniz için o verdiğiniz örneklerin "hiç" olduklarını sanıyorsunuz fakat beden olarak yok olsalar da, ruhsal olarak yaşıyorlar. Hep söyledim ve söylemeye de devam edeceğim; ruhun varlığından şüphe edenlerin, "Astral Seyahat" yapma konusunda kendini geliştirip, ruhu idrak etmesi gerekiyor yoksa bu bakış açısından kurtulamaz. O zaman anlarsınız gerçek huzur ve mutluluk nasıl bir şeymiş...Astral Seyahat ile gittiğiniz yerlerin doğruluğunu daha sonra teyit edip, yaşadığınız deneyimin güvenilirlilik kontrolünü de yapabilirsiniz. Hiç olmaya bu kadar odaklandınız madem deneyin, ne kaybedersiniz?

Evrendeki belli atomların belli şartlar altında birleşmiş, canlı bir yapı oluşturmuş ve düşünebilen bütünüsün. Kendin olarak yaşayabileceğin sadece bir tane hayat var ve sen bu hayattaki potansiyelini anlamıyorsun. E haliyle hayatını kendi isteğiyle kaybetmek isteyen birisi ahlak kurallarını da umursamaz. O zaman neden kalan hayatını (10 sene 20 sene 2 gün 5 saat hiç fark etmez.) istediğin şekilde değerlendirmek yerine yok olmayı seçiyorsun. Zaten ahlak kurallarını umursamıyorsun, ölümü göze aldıysan yasalardan da korkun olmaz, kendini öldürebilecek kadar kararlı bir kişiye vicdan hiç etki etmez, din falan da yok. Tebrikler, doğa yasaları haricinde hayatınızda yapabileceğiniz çoğu şeyi engelleyen kilitleri kırdınız, artık istediğinizi yapabilirsiniz artık ölümlü ve biraz güçsüz bir tanrı oldunuz. İstediğiniz herşey gücünüz yettiği sürece sizin olabilir. Kimse sizi suçlayamaz veya cezalandıramaz çünçü cezalandırabilecekleri en büyük şey olan ölümden korkmuyorsunuz.

Etik bir yaşam sürmekten bahsediyoruz, kural tanımadan yaşamak ya da insanlığa faydası olmayan işlere vakit harcamak da zaman kaybıdır. Ölümden ben de korkmuyorum ama aklımı kötü işlere de yormuyorum sadece ölümün gerçekliğinin farkındayım ve bu yaşamın geçici olduğunun idrakindeyim.
 
Son düzenleme:

Diacos

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
10 May 2016
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Ruhun varlığını idrak edemediğiniz için o verdiğiniz örneklerin "hiç" olduklarını sanıyorsunuz fakat beden olarak yok olsalar da, ruhsal olarak yaşıyorlar. Hep söyledim ve söylemeye de devam edeceğim; ruhun varlığından şüphe edenlerin, "Astral Seyahat" yapma konusunda kendini geliştirip, ruhu idrak etmesi gerekiyor yoksa bu bakış açısından kurtulamaz. O zaman anlarsınız gerçek huzur ve mutluluk nasıl bir şeymiş...Astral Seyahat ile gittiğiniz yerlerin doğruluğunu daha sonra teyit edip, yaşadığınız deneyimin güvenilirlilik kontrolünü de yapabilirsiniz. Hiç olmaya bu kadar odaklandınız madem deneyin, ne kaybedersiniz?

Hayatım boyunca ruhun varlığı ile ilgili tek bir kanıt bulamadım, zaten bu dogmatik bir şeydir dolayısıyla ispatı da olmaz. Ayrıca Astral seyahat denilen şeyi yaptığınızı iddia ediyorsanız James Randi'nin bunu iddia edenler için ortaya koyduğu 1 milyon dolarlık ödülü alıp zengin olabilirsiniz. Bir deneyin, ne kaybedersiniz?
 

ÜstünKişi

Ordinaryus
Yeni Üye
Katılım
21 Ocak 2018
Mesajlar
744
Tepkime puanı
114
Puanları
43
Ruhun varlığını idrak edemediğiniz için o verdiğiniz örneklerin "hiç" olduklarını sanıyorsunuz fakat beden olarak yok olsalar da, ruhsal olarak yaşıyorlar. Hep söyledim ve söylemeye de devam edeceğim; ruhun varlığından şüphe edenlerin, "Astral Seyahat" yapma konusunda kendini geliştirip, ruhu idrak etmesi gerekiyor yoksa bu bakış açısından kurtulamaz. O zaman anlarsınız gerçek huzur ve mutluluk nasıl bir şeymiş...Astral Seyahat ile gittiğiniz yerlerin doğruluğunu daha sonra teyit edip, yaşadığınız deneyimin güvenilirlilik kontrolünü de yapabilirsiniz. Hiç olmaya bu kadar odaklandınız madem deneyin, ne kaybedersiniz?



Etik bir yaşam sürmekten bahsediyoruz, kural tanımadan yaşamak ya da insanlığa faydası olmayan işlere vakit harcamak da zaman kaybıdır. Ölümden ben de korkmuyorum ama aklımı kötü işlere de yormuyorum sadece ölümün gerçekliğinin farkındayım ve bu yaşamın geçici olduğunun idrakindeyim.
Kendini öldürebilecek kadar hayattan bezmiş birisi için etik denilen kavramın uyulmaya değer olmadığını düşünüyorum. Ayrıca bu kişi hattaki en değerli şeyi olan canından vazgeçmiş, kaybedecek hiçbir şeyi yok bu yüzden gücünün yettiği her şeyi ölene kadar yapabilir.
 

tazmanyayahnisi

Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Eyl 2017
Mesajlar
148
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Öncelikle satırlarımı okuyan ve intiharı düşünen birisi varsa ona tavsiyem iyiliğe inanması ve iyi bir psikiyatra gitmesi gerekir ha sadece düşünce olarak aklına geldiyse abi benim aklıma neler geliyor bir bilsen takma derim yani bu senin suçun değil benim inancım gereği iblis beynimizin yarısına hakim ve butun bunları o uretiyor o yuzden dusmanını tanı derim ben iyiliğinde olduğu kanısındayım ve ona yaslanıyorum ve hitler ile rahibe terasa arasında o kadar fark var ki benim gözümde biri insan diğeri malesef hayatın sillesini yemiş bir zavallı ve gittikleri yer aynı değildir eminim bu dünyadan göçtüler ama izleri kaldı ve eylemleri diğer insanlarda devam ediyor size soru siz faşizmi mi seviyorsunuz yoksa yardımlaşmayı mı ,iyiliği mi kötülüğü mü ?

İyilik deyin ne olur ve arayın iyiliği belki bulursunuz aramaktan vazgeçmeyin...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst