Ne Giydiğin Sonucu Etkilemeyecek

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefi Tartışmalar kategorisinde Epilogue tarafından oluşturulan Ne Giydiğin Sonucu Etkilemeyecek başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,919 kez görüntülenmiş, 27 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefi Tartışmalar
Konu Başlığı Ne Giydiğin Sonucu Etkilemeyecek
Konbuyu başlatan Epilogue
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan "ictenlik"

Epilogue

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Ara 2009
Mesajlar
279
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Adamı, vergi dairesine çağırmışlar.. Yanında bütün defterlerini ve hesaplarını da getirmesini istemişler.Adam korku içinde, mali danışmanına gitmiş.

Sormuş:

- Vergi dairesine giderken nasıl giyineyim?. Ne tür bir izlenim bırakırsam,bana daha az vergi cezası keserler?


Mali danışmanı öğüt vermiş;

- En eski elbiselerini giy.. Yoksul, muhtaç bir görüntü ver ki, sana az ceza kessinler.


Adam güvenemeyip, bir de avukatına danışmış.Avukat, mali müşavirin tam tersi bir öğüt vermiş.

- En yeni, en pahalı elbiseni giy.. Güvenli, kendinden emin bir görüntü ver ki, az ceza kessinler vergiciler.


Adamı bu öğütler tatmin etmemiş.Aklına güvendiği, filozof bir arkadaşına aynı soruyu sormuş. Bu akıllı arkadaşı bir hikaye anlatmış .


Şöyle demiş:

- Bir gelin, zifaf gecesi ne giymesi gerektiğini bir arkadaşına sorar. O da, gırtlaġa kadar kapalı, koyu renk bir gecelik giymesini tavsiye eder. Bir başka arkadaşı ise, dekolte, şeffaf bir gecelik giymesini söyler.

Vergi dairesine giderken ne tür bir elbise giymesi için arkadaşından öğüt bekleyen adam, bu hikayeyi dinledikten sonra, sorar:

- Zifaf gecesi ne giyeceğini bilemeyen gelinle, vergi dairesine giderken ne giyileceğini soran benim aramda ne gibi bir ortak yan var ki?

Adamın akıllı arkadaşına gülerek, izah eder:

- Ne giyersen giy, başına gelecek şey aynıdır.

Alıntı
 
K

kuzeys

Ziyaretçi
kaderci toplumun hayal gücü işte.. Oysa kutsal kitaplar bile der şunu.. İnsan kendi kaderinin efendisidir.. Tabii efendilerin olduğu yerde her zaman köleler olacaktır..

kölelik olmasın eşit mi kalalım diyorsunuz.. O zaman kimse üzerine bir şey giymesin..

Hepimiz ancak çırıl çıplak kaldığımız zaman eşitiz.. Kendi kusurlarımızı görmekten başkasınaın kusuruna vakit kalmayacağı gibi bize anlam ve imge katan saçımız başımız kıçımız donuk kalacaktır gözümüzün kaşımızın arasında..
 

Epilogue

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Ara 2009
Mesajlar
279
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Bu şekildeki üslubunuzdan dolayı sizi şiddetle kınıyorum ve terbiye sınırlarını haddinden fazla aştığınızı görüyorum . Bilinç altınızdaki rahatsızlığınızı bu şekilde dışa vuramazsınız .Ya yazıyı okumamışsınız ya da yeteri kadar bunu kavrayacak yetiye sahip değilsiniz . Alıntılanan bu yazıyı hoşunuza gitmiyorsa okumazsınz, bu kadar basit . Saçma sapan yorumlarınız da size kalsın .

Bedelsiz hiçbir şey yoktur . Bizler yaptıklarımızın karşılığını (olumlu veya olumsuz) bir şekilde alırız . Bundan kaçış yoktur .Etki-tepki meselesi . Yöntemler farklı olsa bile sonuç değişmeyecektir .
 
K

kuzeys

Ziyaretçi
:) bilinçaltı rahatsızlık ve üslup nerden nereye nasıl vardınız üç aşağı beş yukarı kestirebiliyorum ama felsefş tartışmalar bölümüne açılmış yorumsuz bir alıntının felsefi yaklaşımı umuma açık bir noktada benim için budur. Diğer bi yandan sizin hikayenizin önermesi düpedüz kaderciliktir. Her hikayenin kronolojisi serim düğüm çözüm olarak sergilenir. Burada sebep sonuç ilişkilerini değerlendiren en ufak bir ivme yok..

Şık giyinirsen vergi dairesi gene paranı alır
giyinmezsen yine alır

türk öğün çalış kazan - vergini ödemeyide umutma.. siz sanırım bu yazıdan bu izlenimi çıkarıyorsunuz ki bir bedel diyet ilişkisi kurguluyorsunuz. :)) Ozaman hikayenin sonunda sol gruplar gibi bedel ödedik bedel ödetecdeğiz diye bir önerme mi çıkarmalıyız... Yapmayın bu fıkra yada hikaye müstehcen bir fıkranın modernize halidir.. Fıkra için teşekkürler güzeldi sizin düşünce tekniğiniz ve önermeniz ise daha güzeldi :))
 

Epilogue

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Ara 2009
Mesajlar
279
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Umuma açık bir platformda eleştiri ve yorum hakkınızı kullanabilirsiniz ancak verdiğiniz örneklerle karşınızdaki kişinin bir bayan olduğunu yok sayamazsınız . Benim terbiyem ve ahlak-i değerlerim bu tür yaklaşımlara müsaade etmez . Öyle sokak ağzıyla vereceğiniz örneklerle son derece uygunsuz ve yakışıksız bulurum . Ya yazıyı okumuyorsunuz ya da yeteri kadar çıkarımda bulunamıyorsunuz .Ya da böyle düşünüyorsanız o sizin düşüncenizdir . Kadercilikle bir ilgisi yoktur . Ben de böyle düşünüyorum.
Her yazılan yazının sizin için derin bir içerik taşıması gerekmez . Sizin için sıradan bir hikaye gelebilir . Hoş öyle sıradan olduğunuda düşünmüyorum da .Israrla bu kadar üzerinde durduğunuza göre sizin için bir anlam teşkil ediyor demektir .
 
M

monaliza

Ziyaretçi
kaderde varsa düzülmek neye yarar üzülmek anlayışın bir farklı yüzü değilmi bu hoş ve komik hikaye.. Tuvalet yazıları gibi - Tecavüz kaçınılmazsa haz almaya bak !!

kaderci toplumun hayal gücü işte.. Oysa kutsal kitaplar bile der şunu.. İnsan kendi kaderinin efendisidir.. Tabii efendilerin olduğu yerde her zaman köleler olacaktır..

kölelik olmasın eşit mi kalalım diyorsunuz.. O zaman kimse üzerine bir şey giymesin..

Hepimiz ancak çırıl çıplak kaldığımız zaman eşitiz.. Kendi kusurlarımızı görmekten başkasınaın kusuruna vakit kalmayacağı gibi bize anlam ve imge katan saçımız başımız kıçımız donuk kalacaktır gözümüzün kaşımızın arasında..

Bu yorumu okuduğumda açıkçası ben de rahatsız, daha doğru bir deyimle sinir olmuştum.
Bu kadar da olmaz yanii, dedim. Okuduğumda zamanım çok sınırlıydı, görüşümü yazamadım. Yazmaya Müsait olduğumda ise gördüm ki; Epilogue zaten gerekenleri yazmıştı.
 
K

kuzeys

Ziyaretçi
ahlak ve erdem üzerine sohbetleriyle meşhur bir filizofu birgün bir bayanla bir odada seks yaparlarken yakalarlar.
Ve Üstadım bu ne iş derler.
Filizofda duruşunu hiç bozmadan cevap verir..
bir çiftçi toprağı nasıl tohum ekiyorsa bende öyle insan ekiyorum der.

bizim hikayemizde ise
kahramanımız mağduru oynarken - vergi memurları kucak açmıştır ona..
mali danışman - durmak yok devam mağdur edebiyatına devam derken
avukat - herşey derken her ile şey ayrı yazılır üstadım hem bu işler ye kürküm ye meselesidir demiştir.
genel izlenim - devlet alacağını* alacaktır. ( kasa her zaman kazanır)

her iki durumdanda memnun olmayan vatandaş rıza, okuyucuyada kendinede kaçınılmazı salık veren filizofumuza baş vurur.

Sevgili filizofumuz ya herro ya merro der.. öylede olacak bu iş böylede olacak bu iş..
dünyada kaçacak yer yok her yer roma imparatorluğu deyip zifaf gecesinden söz eder.
Masal bu ya
Damadımızda tüm iyi niyetimle söylüyorum
üç gulüfü bir elham okuyup iştişare uykusuna dalacaktır.


sevgili yazarlarımız ise aaaaaaaaaaaa ne kadar müstehcen şey bunlay ermannn-- yapma öle ayıp şeyler dercesine
toplumsal bir maske içerisinden esef duyarlar.
Ve çoğu yazısında özgürlük eşitlikten söz edip pozitif ayrımcılık beklentisi içerisine girerler.

Ve tüm masallar gibi bu hikayede
bir varmış bi yokmuş masal bu ya herkes görmek istediğini görürmüş..diye biter..
nekadar masum ne kadar masum..
etkiymiş-tepkiymiş-- pehhh
bakışaçısı - derki durduğun yer ile baktığın açının bütünü gördüklerindir..
siz ise din kisvesi altında fazilet diyorsunuz..Üstelik buna felsefeyi alet ediyorsunuz...

siz ikiniz şu teslimiyetçi ve kaderci yazıyı felsefi anlamda teorize edin bırakın bakış açısını etki-tepki meselesine uyarlayıp toplumsal uyanışı simgeleyen bir hale getirin bende yazdıklarımdan dolayı üzüntü duyacağım..

Bedelsiz hiçbir şey yoktur . Bizler yaptıklarımızın karşılığını (olumlu veya olumsuz) bir şekilde alırız . Bundan kaçış yoktur .Etki-tepki meselesi . Yöntemler farklı olsa bile sonuç değişmeyecektir .

Sizin toplumsal mesajınız üzülerek söylüyorum ki benim sokak ağzımdan ( ki bu bir kültürdür - sokak edebiyatı - sizin kulağınıza hoş gelecek şekilde - underground kültür) daha kötü ve acınası bir durumdadır.Sizin düşünceniz yahut genel çıkartımınız İnsan düşüncesinin gelişimi sınırlarlayıp insanı bir kafese koymakla aynı şeydir. Benim uslum ise sizinkine göre daha alaycı ironik ve gerçektir. Ve toplumsal bakış açısını gerçeği ret etmeden birebir yansıtır. Felsefe doğası gereği tüm bilimlerle ilgilensede pembe yalanlarla daha çok psikoloji bilimi ilgilenir. Felsefe acıda olsa hakikatten yanadır. O en çok sosyolojik terminolojiden beslenir.

Bu yazı serbest bir bölgeye yada mizah bölümüne açılmış olsaydı güler geçerdim. Felsefi tartışmalar bölümüne insanlar sus pus olsun konuşmasınlar ama ben bileyim ve beni görsünler diyemi açtın buda ayrı bir merak konusu.. kelimler size uysada uymasada ben olayın özüne değindim.. siz hala damatın üç gulufu bir elham okuyarak iştişare uykusuna dalabilceğini yada vergi memurlarının kahramınıza plaket vereceğini düşünebilirsiniz. Zaten bu sizin kaçınılmazınız..
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Haklısınız kuzeys.!Aklın yolu sıfır nasıl olsa)))
Oysaaa;
Hayat bazen tatlıdır...
Ve akın yolu birdir.
İroniyi de anlamayacak kadar düz zeka değiliz sanırım. Hikayede anlatılan bambaşka bir şey sizin sözünü ettiğiniz ne alaka babından bir şey. Anlak meselesi...sizi kınamamalıydım)))
Ayrıca; Ayrıca benim takıldığım nokta yazınızdaki /buraya yakışmayan kelimeler değil(çünkü o sizin görgü ve saygı seviyenizin göstergesidir, beni ilgilendirmez)/
yazınızın konuyla yakından uzaktan alakası olmayışı...Laf ola beri gele /zahmete ne gerek vardı ise???/ anlayışıyla yazılmışlığının sırıtışındaki yakışıksızlığı ve anlamsızlığı idi.
Ne yalan söyleyim; zaten çoğu yorumlarınızı okurken soruyorum kendime;
Acaba bunlar ayıkken mi yazıldı? diye...sonra "boşver, isteyen ayıkken, isteyen sarhoşken yazabilir, önemli olan benim ayıkken okumamdır" diyerek gülüp geçiyorum)))))))
 
K

kuzeys

Ziyaretçi
konuyu birde sen bağlarmısın özüne.. ayıkken pek bir şey yazmam bu arada.. o bambaşka şeyi özelliklede mizah anlayışını merak etmemek elde değil. Ayrıca bir ironi bukadar sorgulanıyorsa burada kinaye vardır ki ben yazdıklarımı laf olsun diye yazmadım. Hikayede copy pasteci yazarda bana o izlenimi verdi. Sen şimdi boşver bunlarıda şu konuyu felsefi ve ulvi bir tartışma haline getirecek yorumunu yap. Alman gereken cevabı zaten alırsın fazlasıyla..

Buyrun ekranınız gibi bu alanda sizin..
 

seyduna

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2010
Mesajlar
88
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
Bu hikayeye kuzeys'in bakış açısından başka yorum getirilemez. Belki biraz sivri bir yazı ama mantığı budur yani. Siz söyleyin şimdi hikayede 1 tane filozof kelimesi geçti diye felsefi bir mantık taşıması mı gerekir?Rastgele filozof demişler. Şimdi bu konunun felsefi tartışmalar bölümüne açılması bile saçma. Ne alaka?Epiligue sen söyle o zaman bu hikayenin ne felsefi tartışma değeri var da kavrayamıyoruz? Aydınlatsanıza bizi?Ayrıca buna bu tarz yorum geleceği her halinden belli. Neden bu kadar şaşırıyorsunuz? Bile bile lades bu yaptığınız. Oyun oynamayın hem böyle bir fıkra ekleyip hem de birilerini tu-kaka olarak göstermeyin.
http://www.felsefe.net/uyeler/1100.html
 

Süreyya Önal

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
16 Nis 2010
Mesajlar
469
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Epilogue@

konuya getirdiğiniz mizahi! yaklaşımın karşılığında kuzeysin fazladan dediği ne var.Felsefi tartışılsın amacı güttüyseniz, ilk yanıt gayet mantıklı giydirilmiş konuya.( Fıkra mı nedir ? ya da ne amaçla fıkra bölümünde değil de genel tartışma alanında)

Ve ,
''...Adamı bu öğütler tatmin etmemiş.Aklına güvendiği, filozof bir arkadaşına aynı soruyu sormuş. Bu akıllı arkadaşı bir hikaye anlatmış .
Şöyle demiş:
- Bir gelin, zifaf gecesi ne giymesi gerektiğini bir arkadaşına sorar. O da, gırtlaġa kadar kapalı, koyu renk bir gecelik giymesini tavsiye eder. Bir başka arkadaşı ise, dekolte, şeffaf bir gecelik giymesini söyler.
Vergi dairesine giderken ne tür bir elbise giymesi için arkadaşından öğüt bekleyen adam, bu hikayeyi dinledikten sonra, sorar:
- Zifaf gecesi ne giyeceğini bilemeyen gelinle, vergi dairesine giderken ne giyileceğini soran benim aramda ne gibi bir ortak yan var ki?
Adamın akıllı arkadaşına gülerek, izah eder:
- Ne giyersen giy, başına gelecek şey aynıdır.
Alıntı ''

alınmayın....bu alıntıdaki iğrenç üsluba takılmayıp, yine o ilk yorumu ne-nasıl yorumladınız da terbiye sınırlarını aştığının ölçüsünü koyup, şiddetle kınadınız?

konunun tartışıldığı!-uzadığı bölümler için ise, müsaadenizle ben de sizden alıntılamak istiyorum ama polemik olmasın diye sadece uygun bir bölümünü

''....Bedelsiz hiçbir şey yoktur . Bizler yaptıklarımızın karşılığını (olumlu veya olumsuz) bir şekilde alırız . Bundan kaçış yoktur .Etki-tepki meselesi ......''

ayrıca belirtmem gerekir ki yeterince! düşünülmüş-sündürülmüş bu alıntı,( ulviyetten öte) felsefi zemine çekilebilecekse, bundan ayrıca memnunluk duyarız

Selam ve saygı ile
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60

Erk-egemen düşüncenin cinsiyeti olmadığına dair bir örnek görmekteyim. Vergi borcu ile kadın ya da erkeğin aşkı arasında hiçbir bağ yoktur. Her iki olgunun –kadın üzerinden -benzeştirilmeye çalışması temelde, kadının küçümsenmesi ve cinsel meta olarak yorumlanması ve üstelik gülünüp-geçilecek bir olgu olarak geçiştirilmesinden başka bir şey değildir.


-[FONT=&quot] [/FONT]Bir gelin, zifaf gecesi ne giymesi gerektiğini bir arkadaşına sorar. O da, gırtlaġa kadar kapalı, koyu renk bir gecelik giymesini tavsiye eder. Bir başka arkadaşı ise, dekolte, şeffaf bir gecelik giymesini söyler.

Vergi dairesine giderken ne tür bir elbise giymesi için arkadaşından öğüt bekleyen adam, bu hikayeyi dinledikten sonra, sorar:

- Zifaf gecesi ne giyeceğini bilemeyen gelinle, vergi dairesine giderken ne giyileceğini soran benim aramda ne gibi bir ortak yan var ki?

Adamın akıllı arkadaşına gülerek, izah eder:

- Ne giyersen giy, başına gelecek şey aynıdır.”


Burada dikkat edilirse damat değil gelin seçilmiş! Pozitif cinsiyet ayrımı yapılmakta ve kadın erkeğin gözünde cinsel metaya dönüştürülmektedir. Doğrusu bu ne bir espiri ne bir felsefe ne de gülünüp-geçilecek bir olgu değildir. Tam tersi, erk-egemenin beş-bin yıllık sapkınlığıdır.
[FONT=&quot][/FONT]
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Algı bozukluğundan olsa gerek diyeceğim, kısa ve öz olarak "SU AKAR, YATAĞINI BULUR" diye özetlenecek bir konu; anlamsız bir şekilde dar bakış açısı nedeniyle; kaderciliğe; zifaf gecesi gelin giysisi nedeniyle erk-egemen toplum özelliği olarak kadının cinsel meta ilan edilmesi sapkınlığının vurgulandığı gibi bir noktaya dayandı.
GÜLÜYORUM..GÜLÜYORUM YA; hayatın değişmez gerçekleri vardır, (eminim şimdi buna da tutuculuk yada radikalizm denecektir:))).....Her şeyi, ama her şeyi "FELSEFE YAPMAZSAM OLMAZ" alanına çekmek ve ilgisiz alakasız mecralara sündürmek çok komik....
Haa; konuyu açan arkadaş, belki yanlışlıkla Felsefi tartışmalar başlığında açmış olabilir. Gerekiyorsa bunun düzeltmesi yapılabilir.

Yahu; adam ve kadın evlenmişler, bazı şeyleri yaşayacaklar, bunun kadının cinsel metaya dönüştürülmesi ile ne alakası var? Kadın o yazıdaki anlatım ile değil; ilgili ilgisiz her ürün önünde çıplak pozlar verdirilerek, şu internet aleminde bile yarı çıplak gencecik kızların vücutları sergilenerek, barlarda vs. konsamatris olarak çalıştırılarak ve ve daha yüzlercesi örnek var; resmen cinsel metaya dönüştürülmekte ve sırtlarından servetler kazanılmaktadır.

İkinci husus; sonuç ne güzel bir noktaya bağlanmış...Sen üzerine ne giyersen giy, adalet yerini bulacaktır, milyon dolarlık simokin de giysen, yırtık jean' le gitsen adalet tecelli edecektir denmiş...Gerçekler ve olacaklar engellenemez mesaji ve burada...Güzel, ben beğendim))))))))Maksat; körü körüne felsefe yapıcam' dan çıkmalı artık,her olaya, her konuya; belli bir-iki noktadan bakıp her olayı/konuyu o bir-iki olgu etrafında döndürüp durmak felsefe yapmak mı oluyor?

Offf bir de şu seyduna klasiğine değinmeden geçemeyeceğim. Üzgünüm, nerede bir mağdur, orada Seyduna arkadaşım))))))Maksat adalet çarkı işlesin ..Mağdur avukat tutamayacaksa; Devlet size bir avukat tayin edecektir.)))Sahi bu kanun maddesi yürürlüğe girdi mi?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
anlayana sivri-sinek saz, anlamayana davul-zurna az diyor analarımız...
 
M

monaliza

Ziyaretçi
anlayana sivri-sinek saz, anlamayana davul-zurna az diyor analarımız...

Atalarımız ne demişlerse; doğru demişler... Nurlar içinde yatsınlar.

Anam da, babam da, dedem de, ninem de ATAM'dır)))))))
Böyle önemli bir konuda cinsiyet ayrımına karşıyım. Cinsiyet ayrımı gerekli yerlerde yapılmalı...Bana göre...
 
K

kuzeys

Ziyaretçi
sevgili nejdet hiç öyle şey olurmu - burada kadınların mağruz olduğu sorunlardan söz edilmiyor bi kerem.. Çünkü bu sorunlar naaaaaaaaa mahremdir..yani bu şeyler görmezden ve görülmezden gelinen cıss şeylerdir. Buradaki sorun özünde uslup sorunsalı olup kadın-erkek ilişkileri arasındaki eşitliğin pozitif ayrımcılıkla eşitlenebileceğini savunuyor. Nasılmı amiyane deyimle erkeğin serveti* ortada olur. Gitsin ödesin canım vergi borcunu - kazanırken iyiydiya gitsin ödesin bedelini.. Tıpkı kadınların ödemiş olduğu bedel gibi.. Kadınlar nasıl kaçmıyorsa bedel ödemekten** esaf ve tüccar kişide ödeyecektir vergisini. Sivri dil kadının doğasını rahatsız ederken kadının metalaşması onu hiç rahatsız etmez.. çünkü yazarların çıkardığı sonuç teslimiyetçilik ve kadercelikle doğrudan ilişkilidir. Diğer bi yandan Bizler ise algı ve düşünce sistemimizi böyle yersiz ve gereksiz şeyler ile meşgul etmeyip. Ne mutlu şanlı vergi haftası herkes aldığını geri ödesin diyerketen şu vergi sloganlarını aklımızda tutmalıyız..


- Vergide ben değil biz ilkesi; Vatanımız olsun güzellikler ülkesi
- Vergi kaçırılmasına sessiz kalan, geleceğin yok olmasına göz yumandır
- Nerde bu devlet deme, yatır vergiyi, gör devlet nerede!
- Verginin kökleri acı, meyvesi tatlıdır.
- Kalkınmaksa hedefimiz, ödenmeli vergilerimiz.
- Devlet bir kumbara olsun, attığın vergiyle dolsun.
- Kazancın vergi olsun, kalkınmada yerin olsun.
- Vergi verene kazanç, vermeyene utanç olur.
- Kaçırılan vergi = enflasyon + işsizlik + terör
- Vergi verenin umudu, umudu olanın yarını vardır.
- Ver vergini çekme geleceğin derdini
- Vergi hizmet getirir eksikleri giderir
- Vergi: Helal kazancın tacı, ekonominin ilacıdır.
- Çağdaşlıksa sorunum, vergidir çözüm yolum.
- Ne ekersen onu biçersin! Ne diye vergi vermezsin!
- Vergi halkın sermayesidir.
- Nefestir insanı yaşatan, vergidir devleti kalkındıran.
- Köprü olacak vatanımızın yükselmesi için vergi! Çocuğun atacak adımlarını emin ve güvenli.
- Zenginin vergisi, fakirin geleceğidir.
- Vergisini vermeyen millet, alamaz hizmet.
- Çağdaş uygarlık düzeyi ise hedefimiz ödenmeli vergilerimiz.
- Ödemezseniz verginizi, biz çekeriz derdinizi!
- Kim ki vergiyi verdi, hizmeti o hak etti.
- İnsan sevgiyle, devlet vergiyle ayakta durur.
- Çalışıp kazanmak olsun temel ilken, kazancının vergisini ver ki kalkınsın ülken.
- İsteme hizmet benden, vergini tam vermeden.
- Ver vergini kalkındır devletini.
- Çocuklarımıza yatırım sevgi, geleceğimize yatırım vergi.
- Unutmayınız ki atılan her okul temelinde vergi harcı vardır.
- Kin, nefret ayıbını sevgiyle yıkarız. Yoksulluk zincirini vergiyle kırarız…
- Hizmet istiyorsan devletten, vermelisin vergini yürekten!..
- Vergi ver ki vatanına hizmet getirsin kapına…
- Vergi devletin direği, bu direk milletin emeği!
- Vergi vermek zor değil, zor olan geciktirmek. Geciktirme vergiyi üzme yüce devleti…
- Çiçekler ilgi ile, çocuklar sevgi ile, ülkeler vergi ile büyürler.
- Canını verirken gözünü kırkmayan milletin, vergi verirken eli titrer mi?
- Bayrak bağımsızlığımızın, vergi varlığımızın kanıtıdır.
- Geleceğin temeli, vereceğin vergi; vermediğin vergi, geleceğin derdi.
- Vatana karşı gönlünde sevgi, düzenli olarak devlete verirsin vergi.
- Vergi sizden, hizmet bizden.
- İstiyorsan hakkını almak, vereceksin vergini muhakkak! Elbette olmaz, vermeden almak!


* mal, meta, emtia, zenginlik , vs. vs
** belkide canı gönülden bir katılımdır - olsun sürecin kendisi bir haraketlilik hali olduğu için oluşumun kendisi bir çatışmadır. Ve etki tepkinin noktasının katılımsal bir bileşkesi olan olay durum ilişkisi bireyler tarafından ödenen diyettir. Ve bu diyetin ayyyyyyyyyyyro dinamiği bedeldir..

şaka bi yana sayın Epilogue şu yazılanların onda birini zihninden geçirebilmiş olsaydı şimdi daha farklı bir şeyi tartışıyor olacaktık..Hoş konu olması gereken noktaya ulaştı gibi görünüyor.. Ama sakın buradan sayın Epilogue şöyle bir sonuç çıkarmayınız lütfen..

Zafare gidelen yolda her şey mübahtır.. / Bu konu tarihte liderler önderler komutanlar ve düşünürler arasında çok tartışılmış ve yinelenmiş olsada Nitelikmi/Nicelikmi tartışmasının başlangıcıdır..
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
"Cinsiyet ayrımı gerekli yerlerde yapılmalı...Bana göre..." demektedir sayın monaliza...

hemen sormak isterim, cinsiyet ayrımı yapılmalı mıdır? doğru mudur? ve size göre, nerelerde yapılmalıdır?

forum-ötesine taşıyor biliyorum, ancak konu ve söz konuyu, sözü açıyor!...
 
K

kuzeys

Ziyaretçi
aaa kimleri görüyoruz saygıdeğer monalizada burdaymış.. konuya müdahil olama şerefini göstermişler ve soluk almadan felsefe forumunda felsefe yapmadan dursanız olmaz mı gibisinden bir seslenişle tırnaklarını yemeye başlamış..

Algı bozukluğu düşünsel bir şey olmayıp tamamen duyularla iligli fiziksel bir şeydir. Felsefede insan doğasında farkındalık ve algıda seçicilik vardır.olaylara ve durumlara ilgi oranın düşüklüğü yada fazlalığı herhangi bir rahatsızlığı işaret etmemekle birlikte kişioğlunun dış dünyaya olan ilgi ve alakasını somutlar.. Üstelik bu tabloda su akmış yatağını bulmuş ve sizin dar bakış açınızı olduğu gibi yansıtmış. mağdur tanımlamanızada bayıldım doğrusu.. Benim sarhoş halim sizin ayık halinizi sanırım çarpanlarına ayırıp katlarıyla toplamaya fazlasıyla yetiyor gibi sayın monaliza. Siz şimdi yaşınıza saygı ve hürmetde beklersiniz ya.. Nazım Hikmet bir yazısında aynen şöyle diyor. Ben babamdan ileri doğacak çocuğumdan geriyiyim.. yani burada hem hegelin diyalektiğini vurgularken ilericilik anlamında markstan dem vuruyor.. Çünkü değişmeyen şeyin ta kendisidir değişim.. Ve siz heraklit heraklit - mümkünmüdür akar suya kabil durmak -- sözlerinden köprünün altından akıp geçen suları düşünüp zamanın enlem ve boylam içerisindeki akıl almaz değişikliğini düşünmüyorsanız ısrarla suyun yatağıyla ilginiyorsanız.. Çağınızın epey gerisinde kalmışsınız demektir.

Bu hikayenin yada fıkranın anlatımı açık ve nettir. Benim kullanmış olduğum lisanda eşyanın ve tabiatın varlığına uyumlu bir dildir. Size aradaki ilişkiyi yakalayabiliryormusunuz diye bir soru soracağım ama hiç sanmıyorum.. Adminlerin anlayabildiğinide pek sanmıyorum.. Felsefe.net nedense Nurcuların çzigisine çok yaklaştığını - belki okuma eksiliğimden dolayı emin olamasam bile öyle olduğu - gibi bir düşünceye sahip oldum.Ben burada Özgür bilincin ve özgür iradenin kendisine karşı olan bir saldırıdan başka bir şey göremiyorum..

Bakınız dil konuşur akıl destekler , akıl konuşur dil destekler ve akıl akıla hitap ettiğinde tüm diller ortadan kalkar.. yani burada bir oluşum üretim süreci vardır. Yazarların söylevleri ve söylerimli ne kadar yerli olsun ve ne kadar yersiz olursa olsun ilk çağ filozflarından bu güne insan konuşmaktan öte düşüncelerini olduğu gibi aktarak özgürleştirmiş ve kendini geliştirmiştir. Siz ise derin bri bağnazlığın içerisinde aaa ne akdar ayıp ayıp ne kadar kaba ne kadar kaba zihniyetiyle olanın kendisini görmezden gelme zihniyetindesiniz.

Şimdi toplum içerisinde bir argo bir zihniyet vardır.. ayıp yatakta olur... oysa yatakta olan şey bir ayıp değildir.. Özel mülkiyet ilişkisinin 5000 yıllık tahhükümdür. Erk lerin kendi aralarındaki savaşın sınırları çizmesi durumudur.

bakınız size sivri gelen tümcelerde ben de demişim..
kaderde .............. varsa neye yarar üzülmek - diren savaş kazan - geleceği kur
tecavüz kaçınılmaz ise haz almaya bak ------- kahrolsun teslimiyet yaşasın isyan..

ama sizin algılarınız sizin deyiminizle o kadar bozulmuş- bence kirlenmiş ki sizin aklınız fesata çalışıyor.. saygılarımla..
 

seyduna

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2010
Mesajlar
88
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
Monaliza, ben burada kuzeys'in avukatlığını yapmasam da sen her zamanki gibi boş yorumlarınla ortalıkta eksik olmuyorsun zaten. Adalet tecelli edecekmiş. Bekle bakalım kaderde varsa tecelli etsin.
Konuyu açan kişi bile konunun nereye açılması gerektiğinin bilincinde olan birisi bile değil. Bir "filozof" kelimesini görmüş yapıştırmış felsefi tartışmalara.Ne beklentisinde olduğunu bile belirtmiyor. Kendisini bile ifade edemiyor. "A ben öyle demek istemedim" cart curt diye kuzeys'i resmen fesatlık imasında bulunmuşsunuz. Madem kadın hassasiyeti var niye böyle bir fıkrayı paylaştın ki? Demek ki senin yorum beklentin de bu yöndeymiş. Boşuna millete cüzzamlı muamelesi yapmayın.
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Konu felsefe yapmak yada yapmamak değil. Konu cinsiyet ayrımı yapıp yapmamak da değil. Felsefe sitesindeyiz, ilaa ki felsefe yapacağız diye ortaya absürt şeyler çıkartmak şart mı? konusu.
Seyduna benim yorumlarım hiiiiç de boş değil. Ortada olucam tabii. Boş kafaları doldurmam lazım. Ayrıca millete değil varsa eğer cüzzamlılara...Yardımcı olmam lazım. Otağcı şifacı olmam lazım... İnsanların oluşturduğu kümelere toplum dendiğine göre; toplumun temel taşı da insan olduğuna göre; bazı kurallar elbette olacaktır. Çıkıp da; anlamsız gerekçelerinizle (anlamsız dayanak da boş sayılacağından- anlamsız diyorum) toplumu toplum yapan her özelliği, çoğu kez nefsinize ağır geliyor yada egonuz yere vuruyor diye sarsmaya yada yıkmaya çalışırsanız elbette bu direkleri tutacak güçler karşınıza çıkacaktır.
Haaa, hımmm; cart curt atmak??? burada cart curt atımları başkaları da yapıyor demek ki. Ben de sadece Seyduna yapıyor sanıyorrıdum. AA,bir de ben Seyduna 'yı Baaaayan sanırdım. Cüzzam baaayanlarda daha mı yaygın?
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst