"Muslumanligin Masumiyeti" Filmi

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Kültür ve Sanat kategorisinde evrensel-insan tarafından oluşturulan \"Muslumanligin Masumiyeti\" Filmi başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,905 kez görüntülenmiş, 9 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Kültür ve Sanat
Konu Başlığı \"Muslumanligin Masumiyeti\" Filmi
Konbuyu başlatan evrensel-insan
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan birazdahaderinmavi
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Son donemlerde dunyanin medyasinda, cevrilen bir filmin islam dunyasini ayaklandirdigi ve Avrupa dahil bir cok musluman ulkelerde protesto edildigini ve Libya'da ABD konsolosunun katline kadar uzandigi anlatiliyor.

Hala eylemler ile gundemde olan filmin fragmanini asagidaki linkten bulabilirsiniz. Konusmalar ingilizce.

 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Bu öfke, Abd - İsrail çıkarları temelinde kişisel menfaatlerini de düşünerek vatanlarına ihanet içerisinde olan tüm yönetimlere karşı büyümelidir...Müslüman dünyası, batının İslam dünyasını işgal etmiş olduğunun idrakine varmalıdır..Bu filmi protesto eden müslüman topluluklar "Müslümanlarla savaş mı istiyorsunuz?" diye haykırıyor..İstemiyorlar, zira o savaş çok önceden başlamıştır...Bunun bir haçlı girişimi olduğu barizdir.Batı güruhu kendinden o kadar emindir ki G.W.Bush Irak işgali için Haçlı seferini başlattık demiştir..Bu yeni bir haçlı saldırısıdır..Oysa ki meydana inenler savaş mı isyitorsunuz demekteler..Afganistan, Irak işgal edilmiş.Şu an Suriye hedefte ve sonraki basamak da İran'dır.Devamında sıra Türkiye'dedir.Türkiye,Katar, BAE, Suudi Krallığı, Yemen vs..bu ülkeler zaten Abd hükmü altındadırlar..Bugün örneğin Suriye özelinde olan olaylar için Türkiye, Katar ,Yemen gibi ülkeler direkt olarak suçlanmaktadır.Bu suçlamalar ise ispatlıdır.Örneğin Özgür Suriye Ordusu olarak anılan ve Suriye ordusuna karşı savaşan ekibin ana karargahı Hatay'dadır..Bu işin esas hamisinin Abd olduğu, ancak ön planda olmak yerine, hükmü altına aldığı bu emir erleriyle Suriye'yi dolaylı olarak işgal etmek, yönetimini devirmek istediği bilinmektedir vs..İslam dünyasında ise tüm bunlara karşın sistemli bir karşı duruş yahut mücadele söz konusu değildir.Kısacası şekilci bir İslam anlayışının hakim olduğu (bu örnekte Hz.Muhammedin kişiliğine indirgenmiş) kendini göstermektedir..Bir haçlı mücadelesinin başlatıldığı ilan edilmiş, çeşitli müslüman memleketler fiilen, bir kısmı da yönetimlerine Abd çıkarlarını gözeten kişilerin getirilmesi ile yahut Abd'ye ittat edebilecek yöneticilerin desteklenmesi ile dolaylı işgal edilmişken böyle bir infial ortaya çıkmamış.

Biri çıkıyor bir karikatür çiziyor, film çekiyor insanlar meydanlara iniveriyor..Bu filmi çeken kişinin İsrail asıllı olması da aslında birşeyleri ortaya koyuyor.Genel hale bakarsanız İsrail, İran'ı vuralım diyor. Oysaki Abd şu an buna yanaşmıyor, başka alternatifleri düşünelim zamanı değildir diyor. İsrail ise İran'ın her an bir nükleer silaha sahip olabileceğini, zamanın aleyhte işlediğini, beklenemeyeceğini ifade ediyor ve Abd'yi sıkıştırıyor..Daha önce çizilmiş bir karikatüre karşı tepki bilinirken, bu filme de tepkinin oluşacağı barizdir. Film zaten bu tepki oluşsun, müslüman dünyası ile Abd fiilen karşı karşıya gelsin (Libyada elçinin öldürülmesi gibi) diye ortaya konmuştur. Bu ortamda İran'ı vurmak için Abd'yi sıkıştıran İsrail'in eli de güçlenecektir..Uygun psikolojik ortam için zemin hazırlanacaktır..


Türkiye özelinde...
Bakıyorsunuz Erdoğan ne demiş diye, bir kaç cılız ifade ile konu geçiştirilme gayretinde..Zaten Hz. Muhammedi aşağılayan karikatürün düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Rasmussen, Türk hükümetinin de onayı ile Nato genel sekreteri yapılmıştır.En azından onaylama be adam!Yani başbakan atıp tutsa da aslında bir şey farketmiyor, ne emrediliyor ise neticede onun gereğini yapıyor, efendisini kızdırmak istemiyor.İran'a karşı radar kurulacak diyor, kuruyor.Irak işgal edilecek sen de geleceksin diyor, 2003 , 1 mart tezkeresi pat diye meclise sunuluyor. Ramussen Nato genel sekreteri olacak diyor, hay hay diyor. Suriye ile yakınlaş İran'dan uzaklaşsın diyor, hop bakıyorsunuz sınrrılar kalkmış, Esad kanka olmuş, ortak bakanlar kurulu toplanmış.Sonra bakıyorlar Suriye İran'dan kopmuyor, araya mesafe koymuyor, Abd kes ilişkini, muhalifleri eğit, kamp kur Suriye ordusuna karşı savaşsınlar diyor, pat, bakıyorsunuz kamplar kurulmuş, Esad olmuş Esed, diktatör, pis, rezil vesaire..

Terör hadisesine gelelim.. Artık herkes biliyor ki Pkk'nın arkasında Adb vardır..Geçen gün bir anket yayınlandı..Türkler ve Kürtlerin yaklaşık olarak %70 - % 80'inin bu kanıda olduğunu gösteren. Zaten ordu mensubu kişiler de örneğin Abd helikopterlerinin Pkk'ya lojistik destek sağladığını vs. de ifade etmişlerdir. Bu ifadeyi de geçelim, Irak'ın ilk işgali sürecinde, kuzey Irak'da Irak hakimiyeti kırılarak otorite boşluğu sağlanmış, böylece Pkk'ya nefes aldırılmış, beslenmiş, desteklenmiş, arkasından itilmiş.Bölge için Amerikan çıkarlarına aykırı fikirler taşıyan Orgeneral Eşref Bitlis suikast ile şehit edilmiş.Bunların neticesinde ülkemizde terör olayları 93-94 yıllarında tavan yapmıştır.Irak'ın işgali 91 senesidir.Şimdi de Suriye meselesi ile beraber terör daha da azmıştır. Suriye'ye hareketin merkezi ise Türkiye'dir.Ve ne acıdır ki bu kez de çeşitli darbe safsataları ile ordunun komuta kademesi hapse tıkılmıştır. Akp eli ile bindiği dalı kesiyor, bir yandan da yahu terörü nasıl çözeriz diye sözde çalışmalar yapıyor. İşin özü: Abd'nin sözünden çıkamayan bir Akp, terör ile mücadele edecekmiş..Nasıl olacak bu?.Pkk'nın arkasında kim var? Abd.Kısacası Abd'nin sözünden çıkamayan bir Akp , tutup da Abd ile mücadele edecek..Buna ancak kargalar güler..Bu eylemlerin tamamı Abd'nin çıkarınadır. Oysa Türkiye'nin aleyhinedir..O halde bu hükümet kimin hükümetidir? Türk Halkı'nın mı? Hayır..Ama başta demokratik yöntemler ile seçilmiş bir hükümet vardır..Demek ki bu bir gösterge değildir..

Şekilci bir anlayış ile bakarsak Akp terör ile mücadele etmektedir,Marks din düşmanıdır,Atatürk Allahsızın biridir diktatördür,İsmet İnönü dikattördür, Allahsızın biridir ve katliamcıdır, Peygamber bir çöl bedevisidir, küçük kızlardan kendine eş edinmiştir, müslümanlar örümcek kafalı ve gericidir,türbanlılar rejim düşmanıdır, Abd müttefiktir, İran gerici ve düşmandır, Esad diktatördür, Çin ve Rusya(eski) komünist ve ahlaksızdır, Pkk dağda gezen üç beş çapulcudan ibarettir, Kürt diye bir ırk yoktur, Şiilik ve Alevilik sapıklıktır.....

İşte devrimsel bağlarından kopmuş ve salt belirli bir şekle hapsolmuş bir İslam inancının neticesinde, müslümanlar için feryat edilmesi gereken şey, direkt olarak peygambere edilen küfürdür..Yoksa örneğin Irak da katledilmiş müslüman halk değildir..

"Kahraman genç kadın ve erkek Amerikan askerlerinin, olabilecek en az kayıpla evlerine dönmeleri için dua ediyorum." R.T Erdoğan...
 
F

Fetâ

Ziyaretçi
Her istediğini yapan, eli her yere yeten "sistem"den habersiz, onun kontrolü dışında yapılmış ve yayınlanmış olabilir mi bu film?
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Ortadoğu'nun yeniden yapılandırılması projesinin bir parçası.
ŞİDDETLE LANETLİYORUM...
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
emperyalizmle orta doğu halkları arasındaki gerilimi tırmandırarak, iran'ın da, ırak ve suriye gibi belinin kırılabilmesi için sabırsızlanan israil'in ilkel bir provakasyonundan başka bir anlamı olmayan sinema filmini de ; bu filmden yola çıkarak, filmle hiçbir ilgisi olmayan insanları linç eden kör saldırganlığı da; bölge ülkelerini parçalamak için projeler yaptığını açıkça ilan etmiş olan, emperyalist saldırganlığa, bazı sahte gerekçelerle çanak tutanları, tetikçiliğe soyunanları da; sabah akşam din, iman, türban edebiyatı yaptığı halde, sayıları 700000'i aşan yoksul müslüman kadınların ve kız çocuklarının ırzına geçenlere sesini çıkarmayan sahtekar dincileri de...vs... kınamak gerekir.....
 
F

Fetâ

Ziyaretçi
emperyalizmle orta doğu halkları arasındaki gerilimi tırmandırarak, iran'ın da, ırak ve suriye gibi belinin kırılabilmesi için sabırsızlanan israil'in ilkel bir provakasyonundan başka bir anlamı olmayan sinema filmini de ; bu filmden yola çıkarak, filmle hiçbir ilgisi olmayan insanları linç eden kör saldırganlığı da; bölge ülkelerini parçalamak için projeler yaptığını açıkça ilan etmiş olan, emperyalist saldırganlığa, bazı sahte gerekçelerle çanak tutanları, tetikçiliğe soyunanları da; sabah akşam din, iman, türban edebiyatı yaptığı halde, sayıları 700000'i aşan yoksul müslüman kadınların ve kız çocuklarının ırzına geçenlere sesini çıkarmayan sahtekar dincileri de...vs... kınamak gerekir.....
Saldırganlar kör de, saldırganlığı tezgahlayanların tek gözü kör. :)
 

darkmoon

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
5 Eyl 2012
Mesajlar
48
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Kasım’daki Başkanlık seçimleri öncesinde en çok merak edilen şeylerden biri FED’in 3. parasal genişleme paketini yani QE3’ü ilan edip etmeyeceğiydi.. Bernanke geçen Çarşamba QE3 ile “Obama” dedi.. karşı cevap bir gün sonra 11 Eylül’ün yıldönümünde Libya’dan geldi.. ABD büyükelçisinin öldürülmesi ve ortaya çıkan görüntüler Amerikan derin devletinin ve NeoConların kolay pes etmeyeceğinin işareti gibi..

Grisham ne diyordu: Amerikanya’da parayı takip eden başkanı bulur.. ama bu sefer durum biraz farklı sanki.. yine de şimdilik Obama bir adım önde görünüyor..
bekleyelim, görelim.. şunun şurasında ne kaldı Kasım’a..

(Komplocunun Günlüğü; Eylül 2012)
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Film içinde film..

Belli ki, bütün dert, Batı Asya’daki (Ortadoğu) yüksek nüfuslu Müslüman ülkeleri, içlerindeki etnik-dini, hatta Libya örneğinde olduğu gibi aşiret sorunlarını kullanarak küçük parçalara bölmek! Irak ve Sudan’da başarılı olan, Libya’yı büyük bir kaosa sürükleyen bu strateji, günümüzde, Suriye’de kanlı bir oyunla devam ediyor. Bir tek, Mısır’da ülkenin Kıpti Hıristiyan azınlığı zeminli yeni bir devlet kuramayacaklarını anlayınca , bakın ne yaptılar.
Kendini 2012 Amerikan Başkanlık seçiminde bağımsız aday olarak ortalığa atan Rahip Terry Jones’u hatırladınız mı? 2010 yılında İslam’ın bir şiddet dini olduğunu savunarak Kuran-ı Kerim’i, özel bir törenle yakmaya kalkmış, İslam coğrafyasında 20 kişinin ölümüne varan protesto gösterileri sonrasında da bu iğrenç eylemini askıya almıştı. Mart 2011’’de o işi de yaptı! Terry Jones şimdi, önce Kahire’yi, devamında da Libya’nın Bingazi kentini karıştıran İslam karşıtı bir filmin destekleyicisi olarak çıktı karşımıza. “Müslümanlar’ın Masumiyeti” isimli iki saatlik belgesel kıvamındaki dramanın tek amacı, İslam peygamberine bugüne kadar görülmemiş biçimde saldırmak! Filmin öyküsünü okudum, peygamberimiz için söylenenleri buraya yazmaya elim varmıyor. Filmin yönetmeni İsrail asıllı Amerikalı Sam Bacile. Bingazi’de Amerika’nın Libya Büyükelçisi’nin ölümüne kadar varan sert tepkilerden sonra çareyi bir yerlere saklanmakta bulmuş. Yaptığı açıklamada ise, düşük bütçeli filminin parasını Amerikalı 100 önde gelen Yahudi asıllı işadamı ve şirketten topladığını kabul ediyor.
Bitmedi. Oyun aslında burada başlıyor: Filmi, Amerika’da yaşayan Mısır asıllı Kıptı Hıristiyanlar’ın kurduğu Ulusal Amerikan Kıpti Kongresi isimli kuruluşun başkanı Morris Sadek desteklediğini açıkladı. Morris Sadek şu sözlerin sahibi türden bir adam: “İsrail devletinin bir gün Gazze ve Batı Şeria’daki Müslüman Araplar’ı da yok edeceğine ve Kudüs’ün tamamını başkent kılacağına yürekten inanıyoruz. İsrail’in zaferi, aslında, Ortadoğu’daki bütün ezilen halkların zaferi olacaktır.
Yinon Sendromu
Arap Devrimi sürecinin bazı eller tarafından İsrail’in 1982 yılında kabul ettiği ve Batı Asya’daki tüm büyük Müslüman devletleri (önce Araplar sonra Türkiye ve İran) parçalamaya dönük Oded Yinon Planı’nın izlerini taşımaya başlaması tabii ki talihsizlik. Batı’nın İsrail güvenliğini öne çıkartarak Suriye’yi giderek geriye dönülmez bir şekilde dini savaşın içine yuvarlanmasına göz yummasının temelinde olan bir planlamadan söz ediyoruz. Belli ki, Mısır’da İskenderiye başkenti bir Kıpti Hıristiyan, Suriye’de de Lazkiye başkentli bir Nusayri devleti kurulmadan bazıları rahat etmeyecekler. Amerika’daki Yahudi sermayesinin Koptik Hıristiyanlar ile elele verip, tam 11 Eylül terör saldırılarının yıl dönümünde bu tezgahı ortaya çıkarması alam vericidir!
Öncelikle, bir tarihi gerçeği hemen aktaralım: Osmanlı, Suriye’deki Nusayri’leri hiçbir zaman Alevi olarak tanımlamadı. Alevi kelimesini bölgeye sokan, Birinci Dünya Savaşı sonrası Suriye’de kurulan Fransız yönetimidir. Fransızlar, Suriye’de yükselen bağımsızlık hareketini kontrol altına alabilmek için ülkeyi, Hatay Sancağı, Halep Devleti, Şam Devleti, Alevi Devleti, Büyük Lübnan ve Dürzi yönetimi olarak bölmüşlerdi. Bildiğiniz böl-yönet stratejisi. Şaka değil, 1920-1936 yılları arasında oluşturulan bu devletin belirlenmiş sınırları ve bir bayrağı da vardı! Suriye’den akan bilgiler, Beşar el-Esed’in son çare olarak bu tür bir devlet yapılanmasını planladığını, bunun da İsrail başta bazı dünya güçleri tarafından desteklendiğini işaret ediyor. Bu kadar kanlı komplonun bir arada tezgahlandığı bir bölgede bir de PKK var. Normaldir.
(Ardan Zentürk, Eylül 2012)
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Ekli dosyayı görüntüle 968
beyzbol sopası,filim ve dövme.!!!

Resmi adı, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Özel Temsilcisi olan artiz CIA ajanı Angelina Jolie’nin Türkiye faaliyetlerini Ankara’nın büyük devlet adamları televole dizisi gibi izlediler. Televizyonlardaki haber görüntülerinde bazı devlet yetkililerimizin Julie’nin geliş gidişlerini cep telefonları ile görüntülediklerini görünce neredeyse küçük dilimi yutacaktım. Herhalde, akşam eve gidip hatun ve çocuklarına görüntüleri izletip “Bak bugün Julie ile beraberdik. Muhteşem bir gün geçirdik” diye hava atacaklarını düşündüm. Muhterem basınımız da Türkiye’yi su yoluna çeviren artizin her attığı adıma magazin boyutundan yaklaşmakta büyük maharet gösterdi.
Bu sinsi ajanlık faaliyetini, biz ne kadar sulandırsak da adamlar işlerini gayet ciddi yapıyorlar. Haber kanallarının birinde ve bir gazetede çok küçük olarak yer verilen ayrıntı haber, bence son yılların en net mesajlarından biriydi. Haberin başlığı: Dövmesinin sırrı. “Jolie’nin kolundaki Romen rakamlarıyla 13.05.1940 tarihinin yer aldığı dövmenin, İngiliz devlet adamı Winston Churchill’in ‘size kan, gözyaşı ve terden başka hiçbir şey vaat etmiyorum’ sözlerini söylediği tarihi simgelediği belirtildi.” Artiz bağyan, dövmeyi kameraların objektifine sokar gibi gösterdi. Bizimkiler de her zamanki gibi lay lay lom yaptı. Mesaj çok açık ve netti. Türk düşmanı Churchill, 1915 yılında Çanakkale’de Türk’ün tokatını yiyip sularda boğulurken Avam Kamarasında ne söylemişti? “Savaş hukukuna göre zehirli gaz kullanmak yasaktır; biliyorum. Amma zehirli gazı insanlara karşı kullanmak yasaktır. Türkler Müslüman’dır. Dolayısıyla da insan sayılmaz hiçbiri! Yani, Türklere karşı rahatça zehirli gaz kullanabiliriz.”

Peygamber Efendimize adice hakaretlerin yapıldığı filmin vizyona sokulmasıyla birlikte ne kadar denk düştü değil mi? Bir de işin şu yanına bakın; Obama, Tayyip Erdoğan’dan Müslümanların yatıştırılmasını istemiş! Acaba istemiş mi? Yoksa talimat mı vermiş? Bizim servisçilere bakılırsa, Obama sanki Erdoğan’a yalvarmış gibi bir hava var. Ortadoğu ve İslam coğrafyasının büyük sultanı Erdoğan da arkadaşını kıramamış. Herhalde, haberlerde editoryal bir eksiklik var. Büyük lider Tayyip Erdoğan mutlaka Obama’ya “Sen de şu İslam dünyasını derinden rencide eden provokasyona son verdir. İnançlara sövmenin fikir özgürlüğü ile ne alakası var” demiştir. İnanıyorum ki; haber telaşı içinde vermeyi unuttular! Bırakalım mavrayı. Sopanın ardından dövmeyi gösterdiler.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
tuhaf... her ne demeye çalışıyor olursa olsun, bir sinema filmi için gösterilen tepkinin çok daha fazlası, gerçek hayattaki gelişmelere, örneğin ırak'ta, yüz binlerce kadının ve çocuğun ırzına geçilmesine, yine yaklaşık bir buçuk milyon müslüman sivilin (hiçbir gerçek ya da geçerli dayanağı olmadan) öldürülmesine karşı gösterilmeliydi... ( yanılıyor muyum... sizce de öyle değil mi...) bu kadar büyük katliam ve zulüm karşısında sessiz kalıp, bin küsur yıl önce ölmüş olan peygamberimize hakaret edildi diye ( bu ve benzer hakaretler de asla kabul edilemez ) masum ( en azından bu konuda masum) insanların linç edilmesine varacak kadar, şiddetli tepki göstermeleri, müslümanların ''şekilci''liğe sürüklendiklerinin ( ve belki, aklı bir yana bırakıp nakle bağlandıklarının) göstergesi sayılamaz mı... hz. muhammed'in ,'' kız kardeşine tecavüz eden coni 'yi sessizce seyret ( ve hatta alkışla) ( ve hatta onun için dua et ; sn. bardamu'nun mesajı yukarda) ama , bana küfrederlerse , git, o milletten küfretmiş olmayanları da öldür '' filan... diyeceğini sanmıyorum.... bizim o hepimizden daha çok müslümanlarımız, sanıyorlar mı....
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst