Milli Eğitim Bakanı Selçuk: Gerçekten nesilleri kaybediyoruz.

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe.Net Arşiv kategorisinde ihaveanidea tarafından oluşturulan Milli Eğitim Bakanı Selçuk: Gerçekten nesilleri kaybediyoruz. başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,073 kez görüntülenmiş, 1 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe.Net Arşiv
Konu Başlığı Milli Eğitim Bakanı Selçuk: Gerçekten nesilleri kaybediyoruz.
Konbuyu başlatan ihaveanidea
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan ls2

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, ders dışındaki saatlerin hayati önem taşıdığını belirterek "Gerçekten nesilleri kaybediyoruz. Bizim bu anlamda sınıfın içinde ne yapıldığına olan dikkatimizi azaltmamızda yarar var. Bu çocuğun sınıfın dışında ne yaptığına daha çok odaklanmak zorundayız." dedi.

Başkent Öğretmenevi'nde düzenlenen 'Eğitim ve Okul Liderliği Çalıştayı'nda kamu ve özel sektörde görev yapan okul yöneticileri ve eğitim bilimci akademisyenler ile bir araya gelen Bakan Selçuk, "Okul yöneticilerinin idare değil, yönetişim yapması" gerektiğine değinerek, lider algısının önemini anlattı.

Selçuk, "Okul liderliğine, orkestra şefliği olarak bakıyoruz. Dünya çapında isim yapmış orkestra şeflerine bakın, bunların hepsinin ortak özelliği 'kontrol' kelimesinde yatıyor. Çok büyük ustalar orkestrayı yönetirken elinde batonu bile tutmazlar, yani kontrol etmezler. Hatta öyle bir Alman şef var. Kollarını kavuşturuyor ve sadece mimikleri ile orkestrayı yönetiyor. Bunu babaannem de yapardı. Sadece mimikleriyle evdeki bütün harekatı yönetirdi. Yani sağ kaşını kaldırırsa, çık dışarı demekti. Parmağını kaldırırsa, kolonya getir demekti. Bunun gibi 10-12 tane hareketi vardı ve hiç birimiz hizmet içi eğitim almadan bunu öğrenmiştik. Bununla anlatmak istediğim şey şu: Eğer kontrol temelli bir durum varsa orada idarecilik vardır, yöneticilik yoktur. Eğer yöneticilik bir şekilde bizi sürecin içinden çıkarmıyorsa, dışarıdan bakma fırsatı vermiyorsa gerçekten yöneticilik değildir. Dışarı çıktığımızda zaten lider olmuşuzdur, yöneticiliği de aşmışızdır" diye konuştu.

Beklentilerinin okulun içini bir hayat sahnesine dönüştürmek olduğunu vurgulayan Selçuk, "Eğer biz okulu yaşayan bir yere dönüştürürsek ve çocukların sanki bir pazarın ortasındaymış gibi, sanki bir lunaparktaymış gibi, sanki sokakta oynuyormuş gibi, sanki arkadaşlarıyla bir kar öbeğinin üstünde kayıyormuş gibi hissettirirsek, okul canlanır" dedi.



'GERÇEKTEN NESİLLERİ KAYBEDİYORUZ'

Selçuk, okul denildiğinde ilk olarak derslerin akla geldiğini ancak okulun bir hayat sahnesi olarak görülmesi gerektiğini belirtti.

Ders dışındaki saatlerin hayati önem taşıdığını kaydeden Selçuk, şunları söyledi:

"Bir ortaöğretim kademesindeki okulda seçmeli derslerle beraber yaklaşık 15 ders var. Bu durumda yapılan şey, bir çocuk nasıl felç edilir, hobilerinden nasıl uzaklaştırılır, bir çocuk nasıl sosyalleştirilmez… Bütün bunları düşündüğümüzde biz neye izin veriyoruz? Yüzeysel olarak daha çok ders olmasına izin veriyoruz. Bunun önüne geçmemiz lazım. Gerçekten nesilleri kaybediyoruz. Bizim bu anlamda sınıfın içinde ne yapıldığına olan dikkatimizi azaltmamızda yarar var. Bu çocuğun sınıfın dışında ne yaptığına daha çok odaklanmak zorundayız. Öğretmenin de sınıfın dışında daha çok ne yaptığına odaklanmalıyız."

Kaynak: mynet



İnsana "Günaydın." dedirten haberlerden biri ancak buna da şükür.

Fakat sıcağı sıcağına bir yere dikkat çekmek istiyorum:

"(...)Selçuk, okul denildiğinde ilk olarak derslerin akla geldiğini ancak okulun bir hayat sahnesi olarak görülmesi gerektiğini belirtti(...)"

Bu cümlenin arkasında durulur ve gereğiyle içi doldurulursa öğrenci,öğretmen hatta toplumun eğitime bakış açısı değişir.



Nasıl sadece okul denince ders akla gelmeyecekmişse; camii denince de din, bakkal denince alışveriş, aile denince kan bağları akla gelmemesi lazım.

Sabit kavramların tanımı yapılıp, bir kalıba sığdırılabilirken; okul,camii,bakkal,aile... gibi dinamik kavramların tanımı yoktur.

Dinamik kavramlar, doğrudan insan kaynaklıdır.

Bu kavramlar sırf algıda kolaylık için kalıplara sokulursa var olan sistem gelişmez, durur ve kendi kendini bitirip, değersizleştirir.



İstikrarlı ilerleme, salt etkin, katılımcı hayat tarzı ile mümkündür.

Bunun yolu bu gibi kurumları/kavramları ayakta tutmak hatta fıldır fıldır koşturmaktan geçer.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Bu bakan inşallah iyi bişiler yapar, devlet çocuklarını göremiyor mu, sorunları göremiyor mu, koca bakanlık ne iş yapıyor gerçekten anlamıyorum..
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst